Dickinson, John (d. 8 Kasım 1732, Talbot ili, Maryland - ö. 14 Şubat 1808, Wilming- ton, Delaware, ABD), "Bağımsızlık Sava- şı'mn yazarı" olarak tanınan ABD'li devlet adamı.
Londra'da, Middle Temple'da hukuk öğrenimi gördükten sonra, siyasete atılana değin Philadelphia'da avukatlık yaptı (1757-60). Damga Yasası Kongresi'nde (1765) Pennsylvania'yı temsil etti ve Pennsylvania'nın hak ve şikâyetler bildirgesini kaleme aldı. 1767-68 yıllarında, birçok koloni gazetesinde yayımlanan Letters from a Farmer in Pennsylvania, to the İnhabitants of the British Çolonies (Pennsylvania'daki Bir Çiftçiden, İngiliz Kolonilerinde Yaşayanlara Mektuplar) ile ün kazandı. Mektuplarıyla, kolonilerdeki kraliyet memurlarının maaşlarının ödenmesi için yeni vergiler toplanmasını sağlayan Townshend Vergi Yasaları'na (1767) karşı kamuoyu oluşmasına katkıda bulundu. Aynı zamanda, bu yasaları uygulamak üzere Boston'da Amerikan Gümrük Komisyoncuları Kurulu'nun oluşturulmasını da kınadı.
Kıta Kongresi'ne (1774-76) Pennsylvania temsilcisi olarak katılan Dickinson, "Silahlara Sarılmalarının Nedenlerini ve Gerekliliğini Açıklayan Bildirge"nin başlıca yazarıydı. Konfederasyon Maddeleri'nin (1776-77) ilk taslağının hazırlanmasına yardımcı oldu, ama hâlâ İngilizlerle uzlaşma sağlanabileceğini umduğu için Bağımsızlık Birdirgesi'ne (1776) karşı red oyu kullandı. Tory olmakla suçlanmasına karşın, daha sonra yurtseverler milisine katıldı.
Federal Anayasa Kurultayı'na (1787) Dela- ware temsilcisi olarak katılan Dickinson, ABD Anayasası'm imzaladı ve kabul edilmesi için uğraştı. Daha sonra, "Fabius" imzasıyla yazdığı bir dizi mektupta da anayasayı savundu. Pennsylvania'da Car- lisle'daki Dickinson College'ın (1783) adı John Dickinson onuruna verilmiştir.
Dickson, Leonard Eugene (d. 22 Ocak 1874, Independence, Iowa - ö. 17 Ocak 1954, Harlingen, Texas, ABD), sayılar kuramı ile grup kuramına yaptığı önemli katkılarla tanınan ABD'li matematikçi.
1899'da Austin'deki Texas Üniversitesi'n- de ders vermeye başlayan Dickson, 1900'de Chicago Üniversitesi'ne geçti ve 1939'a değin burada çalıştı.
Dickson, sonlu alanlar konusundaki ilk kapsamlı çalışmayı yayımladı ve doğrusal birleşmeli cebirdeki Wedderburn ve Cartan kuramlarını genişletti. En karmaşık ve ilginç çalışmalarından biri ise, sayılar kuramı ile değişmezler kuramı arasındaki ilişkilerin incelenmesine yönelik olanıdır. Toplamsal sayılar kuramına ilişkin'incelemesinde, Rus matematikçi İvan M. Vinogradov'un elde ettiği analitik sonuçlan kullanarak, Waring kuramını kanıtladı. Yayımlanmış 18 kitabının içerisinde en önemlisi üç ciltten oluşan History of The Theory of Numbers'du (1919-23; Sayılar Kuramının Tarihi).
Dicle, topraklarının yaklaşık yarısı Doğu Anadolu Bölgesi, öbür yarısı ise Güneydoğu Anadolu Bölgesi sınırları içinde kalan, Diyarbakır iline bağlı ilçe ve ilçe merkezi kasaba. Yüzölçümü 738 km2 (1986) olan
Dicle'den bir görünüm
Anadolu Yayıncılık Arşivi
Dicle ilçesi doğuda Hani ilçesi, güneydoğuda Merkez ilçe, güneyde Eğil. batıda Ergani ilçeleri, kuzeybatı ve kuzeyde de Elazığ iliyle çevrilidir.
Diyarbakır'ın dağlık kuzey kesiminde yer alan ilçe topraklarını Güneydoğu Toroslar kollarıyla engebelendirir. Güneydoğu To- roslar'a bağlı İnceburun Dağlarının batı uzantıları ilçenin kuzey kesimine doğru sokulur. Dağların yüksek kesimlerindeki yaylalar önemli hayvancılık alanlarıdır. İlçe topraklarının sularını Dicle Irmağı toplar. Bu topraklan sulayan Bırkılin Çayı Dicle'ye ilçe sınırları dışında katılır. Ovalar, yörenin en önemli akarsuyu olan Dicle'nin kolları boyunca toplanmıştır. Genellikle küçük, ama verimli olan bu düzlüklerin en önemlileri Kocalaan, Dedeköy, Çavlı ve Mergil ovalarıdır.
Dicle bir zamanlar Diyarbakır'ın en ormanlık yerlerinden biriydi. Ama insan ve hayvanların uzun yıllar süren yıkımı nedeniyle, bugün bu ormanların büyük bölümü yok olmuştur. Kalan ormanlar daha çok bozuk meşelikler görünümündedir. Diyarbakır kentinin odun gereksinimi hâlâ bu ormanlardan sağlanır.
İlçe halkının başlıca geçim kaynağı tarımdır. İklim koşullannm sertliği ve ekime elverişli alanın darlığı nedeniyle, bitkisel üretim fazla gelişmemiştir. En çok, yöre koşullarına uygun tahıl ve meyve türleri yetiştirilir. Yaygın olarak hayvancılık yapılan ilçede halkın bir bölümü, Elazığ sınırları içinde yer alan ve eskiden Guleman adıyla anılan Alacakaya'daki krom işletmesinde çalışır. Dicle, ekonomik olanaklarının yetersizliği nedeniyle nüfus yitiren bir ilçedir.
Önceleri Piran adıyla bilinen Dicle, eski bir yerleşmedir. Osmanlı döneminde küçük bir köyken, 1927'de bucak olarak Maden ilçesine bağlandı. 1938'de Eğil bucağı Pi- ran'a taşındı ve Piran merkezine Eğil adı verilerek Eğil ilçesi oluşturuldu. 1951'de ise Piran'ın adı Dicle biçiminde değiştirilerek Dicle ilçesi kuruldu ve Eğil bucağı da
Merkez ilçeye bağlandı. Kasaba, il merkezi Diyarbakır'a 87 km uzaklıktadır.
Dicle Belediyesi 1936'da kurulmuştur. Nüfus (1990) ilçe, 35.930; kasaba, 5.414.
Dicle Irmağı, Güneydoğu Anadolu Bölge- si'nde akarsu. 1.900 km olan çığırının 523 km'si Türkiye topraklarındadır.
Bütün yazılı kaynaklarda, Hazar Gölünün (Gölcük) ayağı ile bu gölün yakınında bulunan Hazarbaba Dağından çıktığı ileri sürülür. Gerçekte, Hazar Gölünün sulan, yakın zamana değin, ancak çok yağışlı yıllarda ve kısa bir süre bu ırmağa ulaşabilmekteydi. Bundan da anlaşılacağı gibi, Hazar Gölü Dicle Havzasına bağlı bulunmakta, ama gölün gelir ve gider dengesi elverişli olmadığı için, suları devamlı olarak Dicle'ye akmamak- taydı. Cumhuriyet döneminde Hazar Gölünün kuzey kıyısındaki dağlar arasından bir tünel açarak suyu kuzeydeki Uluova'ya indirme ve aradaki yükseklik farkından yararlanarak hidroelektrik santralı kurma tasarısı gerçekleşince, Hazar Gölünün suları Dicle'ye değil, Fırat'ın bir kolu olan Murat Irmağına inmeye başlamıştır.
Dicle Irmağı, başlangıç kesiminde Ergani ya da Maden Suyu adıyla bilinir. Bu kesimde dar ve derin vadilerde akar. Eğil'in 10 km kadar doğusunda kuzeyden gelen Dipni ya da Bırkılin adıyla anılan akarsuyu alır. Bu kavuşma yerin den sonra güneye yönelir, Diyarbakır'a ulaşmadan az önce güneybatıdan gelen Devegeçidi (Furtakşo) Suyunu alır. Bu kol üzerindeki Devegeçidi Barajı 1972'de tamamlanmış ve barajın gerisinde 32 knr genişliğinde yapay bir göl oluşmuştur. Dicle Irmağı, Diyarbakır kenti önlerinde geniş bir yatak içinde akar, kenti geçtikten sonra bir dirsek çizerek doğuya yönelir ve asıl önemli kollarını dâ bundan sonra alır. Bunların
Dicle Irmağı
Şemsi Güner
başlıcaları kuzeybatıdan Ambar Çayı, güneyden Göksu ve Aşağı Hanik Çayı, kuzeybatıdan Kuruçay'dır. Daha sonra Dicle' ye, çığırlarının hepsi Türkiye sınırları içinde bulunan Batman, Garzan, Botan çayları gibi üç önemli kol katılır. Kulp ve Sason dağlık yörelerinden gelen üç kolun oluşturduğu Batman Çayı(*), tarihsel Mala- badi Köprüsü'nden(*) sonra Batman Çayı adıyla anılır. Kaynağım Hacreş ve Sason dağlarından alan Garzan Çayı(*), Batman Çayından daha küçüktür. Taşıdığı su da ondan daha azdır. Garzan Çayından sonra Dicle'ye kanşan Botan Çayı(*), Siirt yöresinin sularını toplar. Taşıdığı su miktarı, asıl Dicle'nin Diyarbakır önlerinde taşıdığından fazladır. Botan kavşağından sonra güneydoğuya yönelen Dicle, Mardin-Midyat Eşiğini dar ve derin boğazlarla yararak Cizre' ye iner. Cizre'nin hemen güneyinden başlayarak Türkiye-Suriye sınırını oluşturduktan sonra Habur kavşağından sonra birkaç kilometre daha Irak ile Suriye arasında akar ve Irak topraklarına girer, daha ileride Musul ve Bağdat'tan geçer. Aşağı çığırındaki el- Kurna'da Fırat ile birleşerek Şattü'l-Arap adını alır ve Basra Körfezine dökülür.
Türkiye sınırları dışında kendisine kavuşan en önemli sular Hakkâri yöresinden gelen Büyük Zap ile İran dağlarından gelen Küçük Zap ve gene İran'dan gelen Diyale' dir. Dicle İrmağı, Türkiye sınırları içinde 38.280 knr'lik bir alanın sularını toplar. Yaz mevsimi sonunda yatağında az su bulunur. Yukarı kesimlerinde dağlık alanlardaki karların erimesi sonucunda mart sonunda ve özellikle nisanda suları kabarır. Ortalama debisi 629 mVsn'dir. Ama bu miktarın 6.450 m3/sn'ye çıktığı, 91 mVsn'ye indiği de görülmüştür.
Geçmiş dönemlerde Dicle üstündeki ulaşım büyük önem taşıyor ve altında şişirilmiş tulumların bulunduğu, kelek adı verilen taşıtlarla yapılıyordu. Günümüzde bu tür taşımacılık önemini yitirmiştir. Bugün Dicle'nin ağız kesiminden giren orta büyüklükte tekneler Bağdat'a kadar gidebilmektedir.
Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), enerji üretimi ve sulama amacıyla Aşağı Fırat ve Dicle havzalarında tasarlanan çeşitli alt projelerden oluşmaktadır. Bunlardan altısı Dicle Havzasını ilgilendirmektedir. Bunlar Dicle-Kralkızı (Kralkızı ve Dicle barajları). Batman (Batman Barajı), Bat- man-Silvan (Silvan. Sason, Kayser barajları), Garzan (Garzan Barajı, Kozluk Regülatörü, Garzan Göleti), Ilısu (Ilısu Barajı), Cizre (Cizre Barajı) projeleridir.
Dicle Köprüsü, Diyarbakır'ın güneyinde, Mardin Kapısı'nın yaklaşık 3 km dışında, Silvan'a giden eski karayolunun Dicle Irmağını aştığı köprü. Üstündeki yazıtta 1065-67 arasında yapıldığı yazılıysa da, aslında çok daha eski olduğu, bu tarihte büyük bir onarım gördüğü açıktır. İlk köprünün Eme- viier döneminde 8. yüzyılda, hatta İslam öncesi dönemde yapıldığını ileri süren kaynaklar da vardır. Gene yazıtına bakılarak Mervani hükümdarı Nizamü'd-Devle Ebu'l- Kasım Nasr tarafından mimar Ubeyd'e yaptırıldığı sanılmaktadır.
Dicle Köprüsü doğu-batı doğrultusunda, yaklaşık 164 m uzunluğunda ve on gözlüdür. Gözlerin hepsi sivri kemerlidir. Batı uçtaki beş ve doğu uçtaki iki kemer hemen hemen aynı genişliktedir (8-8,5 m). Bunların arasında kalan üç kemerin açıklığı ise daha fazladır (12-14 m). Batıdaki beş kemerin ayaklarının, köprünün ilk yapısından kaldığı sanılmaktadır. Bu kemerlerin üstünde yol genişliği 11 m'ye yaklaşırken, altıncı kemer ayağından sonra 3 m kadar daralır. Bu farklılaşmanın da köprünün onarımından kaldığı düşünülmektedir.
Köprü, kesme siyah bazalttan yapılmıştır. Kemerlerin üstünden sonraki bölümler moloz taşla örülüdür. Batı uçtaki ilk üç kemer
Dicle Köprüsü, Diyarbakır
Sıtkı Fırat
ayağının üstünde, mansap yönünde (güneyde) yer alan, beyaz kireç taşından yatay iki sıra halindeki yazı şeridi, kitabeyi oluşturur. Dicle Köprüsü Anadolu'da bilinen en erken tarihli İslam köprüsüdür.
Dicle Üniversitesi, 30 Kasım 1973'te Diyarbakır'da kurulan yükseköğretim kurumu. Üniversitenin çekirdeğini 1966'da Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, Diyarbakır
Anadolu Yayıncılık Arşivi
kurulan Diyarbakır Tıp Fakültesi oluşturdu. 1969'da Diyarbakır'a taşman bu fakülteden başka Fen Fakültesi'nin de öğretime açılmasıyla kurum Diyarbakır Üniversitesi olarak kuruluşunu tamamladı. 20 Temmuz 1982'de yürürlüğe giren kanun hükmünde kararnameyle adı" Dicle Üniversitesi olarak değiştirildi ve 28 Mart 1983'te çıkarılan 2809 sayılı yasayla örgütlenmesini tamamladı. Dicle Üniversitesi bugün Tıp Fakültesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Hukuk Fakültesi, Mühendislik-Mi- marlık Fakültesi, Eğitim Fakültesi ve Şanlıurfa Ziraat Fakültesi'ni içermektedir. Diyarbakır ve Siirt'te Eğitim Fakültesi'ne bağlı birer eğitim yüksekokuluyla Şanlıurfa, Batman ve Diyarbakır'da Ziraat Fakültesi' ne bağlı birer meslek yüksekokulunun yanı sıra, üç enstitü ve bir sağlık koleji vardır. Ayrıca bak. üniversite.
Dicotyledones bak. ikiçenekliler
Dicranum, Bryales takımından, özellikle Kuzey Yarıküre'de dağılmış yüzlerce türü içeren karayosunu cinsi. Toprağın üstünde, kaya ve kütüklerin yüzeyinde yastık gibi kalın katmanlar oluşturan bu yosunların en yaygın türlerinden biri, fırçamsı demetler biçimindeki D. scoparium'dur; bazen çiçekçilikte de kullanılan bu bitkinin yaklaşık 5-12 cm boyunda dik ve çatallı bir gövdesi, sarı ya da yeşilimsi sarı parlak yapraklan ve uzun gagalı kapsülleri (spor kesesi) vardır.
dictator, Roma Cumhuriyeti'nde belirli bir dönem için göreve gelen, olağanüstü yetkilere sahip devlet yöneticisi. Senato'nun önerisi üzerine bir konsül (consul) tarafından atanır ve Comitia Curiata (Halklar Meclisi) tarafından onaylanırdı. İtalya Yanm- adasındaki bazı Latin kökenli devletlerde sürekli bir görev olan dictator'luk Roma'da önceleri yalnızca askeri nitelikte bir kurum olmakla birlikte giderek iç bunalımlarda başvurulan yönetsel ve yargısal yetkilere de sahip en yüce makam niteliği kazandı. Görev süresi altı ay olarak belirlenmekle birlikte dictator, genellikle bunalım sona erdiğinde yetkilerini devrederdi. Konsüller ve öbür yöneticiler dictator'luk döneminde görevlerini sürdürürler, ama dictator un otoritesine bağlı kalırlardı. İÖ 3. yüzyıla gelindiğinde görev süresinin kısıtlı olması dictator'un İtalya Yarımadası dışındaki askeri harekâtlarda etkisiz kalmasına yol açmıştı. Dahası halkın itiraz hakkını elde etmesiyle dictator'ların yetkileri sınırlanmıştı. Bundan sonra dictator'luk, bazı durum-
127 Dictionary of the English
larda seçimleri düzenlemek gibi daha alt düzeydeki işlevler için başvurulan bir yöntem oldu.
II. Kartaca Savaşında (İÖ 218-201) Karta- calılarm işgali, dictator'luğun geçici olarak yeniden önem kazanmasına yol açtıysa da, IÖ 202'den sonra hiçbir amaçla dictator seçilmedi. İÖ 1. yüzyılda, cumhuriyetin son dönemlerinde, Sulla ve Julius Caesar'a dictator'luk verilmesi, kurumun canlanışını değil, gerçekten sınırsız yetkiye sahip anayasa üstü bir konumun geliştiğini gösterir. Caesar'm dictator'luk yetkilerini 10 yıl için eline geçirdiği İÖ 46'ya değin dictator'luk süresi sürekli uzatıldı. Bu süre Caesar'm öldürüldüğü İÖ 44'ten hemen önce ömür boyu olmuştu. Ama ölümü üzerine dicta- tor'luk kurumu ortadan kaldırıldı.
Dictionary of American English on Historical Principles, A (dae) (Tarihsel İlkelere Dayalı Amerikan İngilizcesi Sözlüğü), Amerikan İngilizcesinde, İngiltere ve ingilizce konuşulan öteki ülkelerden farklı biçimde kullanılan sözcük ve deyimleri içeren dört ciltlik sözlük. Aynı zamanda ABD'nin kültür ve doğa tarihinin bu ülkede konuşulan dile nasıl yansıdığını göstermeyi amaçlar. The Oxford English Dictionary'nin (1901-33; Oxford İngilizce Sözlüğü) yayımcılarından Sir William A. Craigie ile ABD'li İngilizce profesörü James R. Hulbert tarafından derlenen sözlük 1936-44 arasında yayımlanmıştır. Ülkedeki ilk İngiliz yerleşmelerinden başlayarak 19. yüzyıl sonlarına değin kullanılan Amerikan sözcük ve deyimlerini içerir ve bunların pek çoğunu tanımlayıcı alıntılarla açıklar.
Dictionary of Americanisms, A (Amerikanca Sözlüğü), ABD kökenli ya da İngiliz- ceye ilk kez ABD'de katılan sözcük ve deyimlerden oluşan iki ciltlik sözlük. ABD'li bilim adamı Mitford M. Mathevvs tarafından derlenmiş ve 1951'de basılmıştır. Tarihsel ilkelere dayanır ve The Oxford English Dictionary (1901-33; Oxford ingilizce Sözlüğü) ve Dictionary of American English on Historical Principles'm (1936-44; Tarihsel İlkelere Dayalı Amerikan İngilizcesi Sözlüğü) eksiklerini ve yanlışlarını gidermek amacıyla hazırlanmıştır. Çok sayıda İngiliz kökenli sözcük içeren Dictionary of American English on Historical Principles' m tersine yalnızca Amerikan kökenli sözcük ve deyimleri içermektedir. Her girişin altında kaynak ve yazarlar belirtilmiş, çoğu sözcüğün nasıl söylendiği de verilmiştir.
Dictionary of the English Language, A
(İngiliz Dili Sözlüğü), Samuel Johnson'ın 1755'te Londra'da yayımladığı iki ciltlik ünlü sözlük. Temel aldığı ilkeler İngiliz sözlükçülüğüne 100 yılı aşkın bir süre yol göstermiştir. Önceki sözlüklerden daha dar kapsamlı olmakla birlikte, tanımları daha doğru ve kesindir.
Sözlükte İngiliz dilinin ana sözcükleri titizlikle ayrılıp sınıflandırılmış ye incelikli kalıplar içinde tanımlanmıştır. İngiliz edebiyatından yapılan çok sayıda alıntıyla sözcüklerin anlamları daha açık hale getirilmiş ve belirli bir sözcüğün kullanımındaki anlam farklılıkları örneklerle gösterilmiştir. Sözlük bir İngilizce tarihi ve dilbilgisinin yanı sıra o dönemin Londra'sında konuşulan en iyi İngilizceye ve seçkin yazarların kullandıkları sözcüklere dayanan kapsamlı bir sözcük listesi de içermektedir. Sözlüğün 1756'da yayımlanan tek ciltlik kısaltılmış biçimi, 20. yüzyıl ortalarına değin yaygın olarak kullanılmıştır.
Johnson'ın yapıtı, İngilizceye Avrupa sözlükçülüğünün en uygun teknikleri ile geçerli
Dictionary of the Irish 128
ideal ve kaynaklan büyük bir ustalık ve düşünsel beceriyle kaynaştıran bir sözlük kazandırmıştır. Sözlük, Noah Webster'ın sözlüğü yayımlanmcaya değin (1828) İngiliz- cenin temel sözlüğü olarak kabul edilmiştir.
Dictionary of the Irish Language (İrlanda Dili Sözlüğü), İrlanda dilinin temel sözlüğü. Kuno Meyer'in, A-C harflerini kapsayan Contributions to Irish Lexicography (1906-07; İrlanda Sözlükbilgisine Katkılar) adlı yapıtının devamı olduğu için D harfiyle başlar.
Altbaşlığında da belirtildiği gibi Eski ve Orta İrlanda dilindeki kaynaklardan yararlanılarak hazırlanan sözlük, 1913' te Dublin'de yayımlanmaya başladı. Tarihsel ilkeler çerçevesinde, en eski döneminden başlayarak dildeki bütün gelişmeleri kapsamayı amaçlayan kaynak toplama çalışmasını İrlanda Kraliyet Akademisi üstlendi. Kitaplardan, yazmalardan ve konuşma dilinden derlenen madde girişleri altında sözcüklerin anlamlarının gelişimi ve dilbilgisi çekimleri verilmektedir.
1938'de İrlanda Kraliyet Akademisi, Contributions to a Dictionary of the Irish Language (İrlanda Dili Sözlüğüne Katkılar) genel başlığı altında düzensiz aralıklarla fasiküller yayımlamaya başladı. Fasiküllerin amacı asıl sözlük son biçimini alana değin, birikmiş ve yayına hazırlanmış olan çok geniş malzemeyi hemen kullanıma sunmaktı.
Dictionnaire alphabetique et analogique de la langue française (Fransız Dilinin Analojik ve Alfabetik Sözlüğü), tarihsel ve akademik Fransızca sözlük. Göndermelerle, her sözcüğün kökenbilimini, tanımını, karşıt ve eşanlamlı sözcükleri açıklar. İlk kez 1951-64 arasında Paris'te altı cilt olarak yayımlandı. 1970'te genişletilerek yeniden basıldı. Academie Française tarafından kabul edilen bütün sözcüklerin yanı sıra, bilimsel ve teknik terimleri, yaygın olarak kullanılan deyimleri, klasik Fransız edebiyatında geçen ve günümüzde kullanılmayan eski sözcükleri kapsar. Sözcüklerin kullanımındaki tarihsel değişimler çağdaş Fransız yazarlarından yapılan uzun alıntılarla gösterilir ve günümüz Fransızcasından verilen örneklerle sözcüklerin kullanımı açıklanır. Sözlüğün ilk kez 1967'de yayımlanan tek ciltlik kısaltılmış baskısı, 1977'de genişletilerek yeniden yayımlanmıştır.
Dictionnaire de la langue française (Fransız Dili Sözlüğü), dictionnaire littre (Littre Sözlüğü) ya da littre olarak da bilinir, Fransız sözlük yayımcısı Maximilien-Paul- Emile Littre tarafından derlenen büyük Fransızca sözlük.
Çalışmalarına 1844'te başlanan sözlük, 1863-73 arasında dört cilt olarak yayımlandı. 1877'de ise bir eki basıldı. 16-19. yüzyıllar arasında ortaya konmuş edebiyat yapıtlardan alıntıların yer aldığı sözlük, Fransız dilinin tarihsel gelişimini yansıtır. İlk anlamıyla başlayarak verilen kesin tanımları, bir sözcüğün kullanımındaki bütün farklılıktan yansıtır. Bütün anlamlar kronolojik olarak verilmemesine karşın, sıralama gene de mantıksaldır. Açıklayıcı alıntılar sık sık kullanılır.
Sözlüğün yeni baskısı, ilk ekin alfabetik sıraya göre birleştirilmesiyle yedi cilt olarak 1956-58 arasında yayımlandı. Tarih, etimoloji ve dilbilgisi özelliklerinden dolayı önemini koruyan sözlük, 1978'de dört cilt olarak, 1983'te de dört cilt ve tek ciltlik bir ekle yeniden basıldı.
Dictyoclostus, Brachiopoda filumundan deniz omurgasızlarının soyu tükenmiş cinsi.
ABD'nin Nebraska eyaletindeki Bennett kenti dolaylarında bulunmuş Dictyoclostus americanus fosili
Buffalo Museum of Science, Buffalo, N Y
bulunan Dictyoclostus'un üyeleri genellikle iri yapılıdır. Bir yanı dışbükey, öbür yanı içbükey olan kabuklarının üstü damar gibi çizgiler, oluklar ve küçük dikensi çıkıntılarla bezelidir.
Dicuil (ü. 825, İrlanda), keşiş, dilbilgisi uzmanı ve coğrafyacı. Çalışmaları hem bilim tarihi açısından, hem de 9. yüzyıl İrlanda biliminin durumunu yansıtması bakımından önemlidir. Astronomi bilgisinin büyük bir bölümünü, dinsel şenliklerin tarihlerini saptama çalışmalarına borçludur. 825'te tamamladığı De menşura orbis terrae (Yer'in Ölçümü Üzerine) İzlanda'ya giderek gece yarısı güneşini izleyen (795) İrlandalı münzevilerden söz eden ilk kaynaktır.
Bu yapıt ayrıca Nil Irmağı ile Kızıldeniz arasında uzanan ve 767'de tıkanan tatlı su kanalına ilişkin Batı'da yazılmış en güvenilir bilgileri içerir. Dicuil bu kanalın varlığını, Nil'de yolculuk yaparak "Hz. Yusuf'un tahıl ambarları" olarak andığı Giza Piramit- leri'ni geçen ve Kızıldeniz'e ulaşan bir başka irlandalı keşişin bu yöreyle ilgili betimlemelerinden öğrenmiştir. Yapıtında 30 kadar Yunanlı ve Latin yazarın yanı sıra İrlandalı çağdaşı şair Sedulius'a ilişkin alıntılar ya da değinmeler yer almaktadır. De mensura'nm en iyi baskısını 1870'te G. Parthey yapmıştır.
Misisipiyen Dönemden "(y. 345-325 milyon yıl önce) Permiyen Döneme (y. 280-225 milyon yıl önce) değin Kuzey Amerika çevresindeki sığ denizlerde yaygın biçimde
Dicyemida, Mesozoa filumundan deniz omurgasızlarının, solucana benzer asalak çokhücrelileri içeren sınıfı. Ayrıca bak. Mesozoa.
Dicynodon, Therapsida takımından soyu tükenmiş sürüngen cinsi. Bir zamanlar kara omurgalıları faunasında önemli bir yer tutan bu memelilere benzer sürüngenlerin
Dicynodon iskeleti
American Museum of Natural Hıstory. New York
fosillerine Afrika'nın güneyindeki Orta Geç Permiyen ile Asya'nın güneyi ve Avrupa'da- ki Geç Permiyen (Permiyen Dönem y. 280-225 milyon yıl önce) kayaçlarında rastlanır. Dicynodon'un kafatası, güçlü çene kaslarının bağlanmasına yarayan gelişmiş çıkıntılarla donatılmıştır ve gözlerin arkasındaki bölümü çok uzundur. Çenenin önündeki dişsiz, gagaya benzeyen oluşum ile çenenin geri kalan bölümleri büyük olasılıkla boynuzsu bir maddeyle örtülüydü. Bazı örneklerde görülen bir çift küçük köpekdi- şinin yalnızca erkeklere özgü olduğu sanılmaktadır. Büyük olasılıkla otçul olan bu hayvanların gövde yapıları sağlam, bacakları ile bu organları omurgaya bağlayan kemikleri güçlüdür.
Didakhe .(Yunancada "Öğreti"), on m havarİnİn öGretİsİ olarak da bilinir, günümüze ulaşan en eski kilise yönergesi. 2. yüzyılda Mısır'da ya da Suriye'de yazıldığı sanılır. On altı kısa bölümden oluşan kitapçıkta ahlak, etik, kilise uygulamaları ve isa'nın yeryüzüne ikinci kez geleceği inancı işlenir. Ayrıca kilise eğitimi ve kiliseye kabul konusunda genel bir program sunulur.
Bazı erken dönem Hıristiyan yazarları Didakhe'yi kutsal metinler arasında saydılar. Mısırlı yazarlar ve derlemeciler de 4. ve 5. yüzyılda Didakhe'den çok geniş alıntılara yer verdiler. Kaisareialı Eusebios Kilise Tarihi'nde (4. yy başı) Didakhe'den birçok bölüm aktardı. 4. yüzyılda kaleme alınan ve ilk kilise yasalarının bir derlemesi olan Apostolik Tüzükler'in 7. bölümü de bu kitap üzerine kurulmuştu. Metropolit Phi- lotheos Bryennios'un 1873'te İstanbul'da bulduğu, 1056 tarihli Yunanca bir Didakhe yazması 1883'te yayımlandı. Mısır'da Oksyrhynkhos'ta ortaya çıkarılan 4. yüzyıla ait Yunanca bir papirüs ile bugün British Museum'da yer alan 5. yüzyıla ait Kopt dilindeki bir papirüsün de bu kitabın bölümleri olduğu belirlendi, Didakhe bütünsel ve tutarlı bir yapıt değildir; çeşitli yörelerdeki Hıristiyan topluluklarında uzun süre kullanılarak yasa gücüne ulaşan kuralların bir derlemesidir. Daha önceki bazı yazılı kaynakların da kitabın hazırlanmasında kullanıldığı anlaşılmaktadır. Kitabı derleyenin kimliği bilinmemektedir.
Didakhe'nin 1. ve 6. bölümleri arasında yaşam ve ölüm üzerine ahlaki öğütler verilir. Vaftiz olmaya hazırlananlara yönelik bu dini bilgiler, Yahudiliğe özgü bir öğretim modelinin Hıristiyanlığa uyarlanışını yansıtır. 7. ve 15. bölümler arasında vaftiz, oruç, dua ve komünyon, gezgin resul ve yalvaçların nasıl karşılanıp sınanacağı, piskopos ve diyakozların atanması gibi konular tartışılır. 16. bölümde ise İsa'nın İkinci Gelişi'ni haber veren belirtiler işlenir.
Didelot, Charles (-Louis) (d. 1767, Stockholm - ö. 7 Kasım 1837, Kiev), Fransız dansçı, koreograf ve öğretmen. Çalışmalarıyla romantik balenin öncülüğünü yapmıştır.
İlk kez 1790'da Paris Operası'nda balerin Madeleine Guimard'la birlikte sahneye çıktı. Daha sonra koreografiye yönelerek La Metamorphose (Başkalaşım), Flöre et Zep- hyre (Flora ile Zephyros), Don Quixote (Don Kişot) ve Apollon et Daphne (Apol- lon ile Daphne) gibi pek çok ünlü balenin yapımını gerçekleştirdi. Baledeki birçok önemli yenilik ve giysilerdeki bellibaşlı değişiklikler ona bağlanır. Örneğin telli bir sistem yardımıyla dansçıların uçuyor gibi görünmesini sağladığı, balerinlere ten rengi külotlu çorabı ilk kez onun giydirdiği ileri sürülür.
Didelot 1801'den 1811'e değin Petersburg' daki Çarlık Bale Okulu'nun (bugün Devlet Bale Okulu) bale topluluğu yönetmen ve koreograflığını yaptı. Sonra Londra ve Paris'te çalıştı, 1816'da yeniden Petersburg'a döndü ve yaşamının sonuna değin orada 50'den fazla balenin yapımını gerçekleştirdi. Romantizm akımı doğrultusundaki bu yapıtlarda öğretmeni Jean Georges Nover- re'ın ilkelerini uyguladı. Didelot'nun öğretim yöntemi devrimci bir yöntem olarak kabul edilmişti. Karısı Mme Rose (Colinet- te) Didelot da dansçıydı.
Diderot, Deniş (d. 5 Ekim 1713, Langres - ö. 30 Temmuz 1784, Paris, Fransa), Fransız edebiyatçı ve filozof. 1745'ten 1772'ye değin Aydınlanmanın temel yapıtlarından biri olan Encyclopedie'nin yayımcılığını yapmıştır.
Gençlik dönemi. Diderot, çevresinde çok saygı duyulan, ama kendisinin değerini çok
Diderot, Louis-Michel van Loo'nun yağlıboya çalışması, 1767; Louvre Müzesi, Paris
Giraudon - Art Resource/EB Inc.
sonra anladığı bir bıçakçı ustasının oğluydu. Katolik geleneği içinde büyütüldüyse de kiliseye girmedi. İlk eğitimini Langres'da Cizvitlerden aldı. 1729'dan 1732'ye değin Paris'te, College d'Harcourt ile Louis-le- Grand Lisesi'nden birinde ya da her ikisinde birden öğrenim gördü. 2 Eylül 1732'de Paris Üniversitesi'nden yüksek lisans diplomasını aldı. Daha sonra Clement de Ris'nin yanında sözleşmeli kâtip olarak hukuk eğitimi gördü, ama hukuktan çok dil, edebiyat, felsefe ve yüksek matematiğe ilgi duyuyordu. Az bilinen 1734-44 arası döneminde gençlik tutkusu tiyatrodan vazgeçerek geçimini sağlamak için ders verdi, bir yayımcı için ikinci sınıf yazarlık yaptı ve 50 ecu (ekü) karşılığı misyonerlere vaazlar yazdı. Bir ara din konusunda uzmanlaşmayı dü- şündüyse de herhangi bir ilahiyat fakültesine girmedi. Gene de yapıtlarından anlaşıldığına göre dinsel bir bunalım geçirdi; katı imandan yaradancılığa ve daha sonra ateizme geçişi görece yavaş oldu. Düzensiz yaşamı 1761-74 arasında yazdığı, ama ölümünden sonra yayımlanan Le Neveu de Rameau (1891; Rameaunun Yeğeni, 1946, 1982) adlı romanında açıkça görülür. Özellikle Regence ve Procope gibi cafe'lerin müdavimiydi. 1741'de Procope'da Jean- Jacques Rousseau ile tanıştı ve bir kavga ile sonuçlanan dostlukları 15 yıl sürdü.
Gene 1741'de bir manifaturacının kızı olan Antoinette Champion ile tanıştı ve babasının onayı olmamasına karşın 6 Kasım 1743'te gizlice evlendi. Günümüze ulaşan mektuplardan anlaşıldığına göre, romantik aşkları ilgi alanlarının uyuşmazlığı nedeniyle evliliklerine yansımadı. Birliktelikleri bir ölçüde kızları Angelique'e duydukları sevgi ile ayakta kaldı. 1753'te doğan Angelique ailenin hayatta kalan tek çocuğuydu. Diderot kızının eğitimine çok önem verdi ve
Langres'm itibarlı kişilerinden Albert de Vandeul ile evlendirdi. Angelique sonraları babasının kısa yaşamöyküsünü yazdı ve yazmalarını düzene koydu.
Olgunluk dönemi. Geçinebilmek için çeviri yapan Diderot 1745'te Inguiry Concer- ning Virtue (Erdem Üzerine inceleme) adlı yapıtının serbest bir çevirisini yayımlayarak Shaftesbury 3. kontunun Fransa'da ünlenmesini sağladı. Hıristiyanlık karşıtı düşünceleri canlı bir düzyazı tekniğiyle aktardığı özgün vapıtı Pensees plıilosophiques (1746; Filozofça Düşünceler, 1963, 1984) Shaftes- bury'den yapılan doğrudan çeviriler yanında, ondan esinlenmeleri de içerir. Bu kitabıyla genel ahlaka aykırı bulunan Les Bijoux indiscrets (1748; Patavatsız Mücevherler) adlı romanının gelirlerini, metresi Madeleine de Puisieux'nün isteklerini karşılamak için kullandı; birkaç yıl sonra Vincen- nes'da tutuklu kaldığı sırada onunla ilişkisini kesti. 1755'te tanıştığı Sophie Volland ile 20 yıldan çok süren bir ilişki kurdu. İlişkileri, ortak ilgi alanlarına, karşılıklı sempatiye ve derin bir dostluğa dayalıydı. Sophie'ye ve başkalarına yazdığı mektuplar Diderot' nun kişiliğini, heyecanlarını ve düşünceleri yansıtan en büyüleyici belgelerdir. Bunlar aynı zamanda yakın çevresini oluşturan Louise d'Epinay, F. M. Grimm, d'Hol- bach ve Ferdinando Galiani gibi yara- dancı yazar ve "filozoflar"la ilişkilerine de ışık tutar. Diderot, Rousseau ve onun aracılığıyla tanıştığı Condillac bir süre birlikte akşam yemeklerini Panier Fleuri'de yediler. Diderot, özel yaşamında ahlaki değerlerin yerleşmesine yardımcı olan dostluklara büyük önem verdi. Bu düşüncesini "Les Deux Amis de la Bourbonne" (Bour- bonne'lu İki Dost) adlı kısa öyküsünde ve "Ceci n'est pas un conte"un (Bu Bir Masal Değil) sonuç bölümünde ortaya koydu.
Encyclopedie. 1745'te yayımcı Andre Le Breton, Ephraim Chambers'm Cyclopaedia' sının Fransızca çevirisi için, projeyi yarıda bırakan iki çevirmenden sonra Diderot'ya başvurdu. Diderot, ünlü matematikçi Jean Le Rond d'Alembert ile birlikte yayımcılığı üstlendi. Yayının yapısını büyük ölçüde değiştirerek içeriğini genişletti, köktenci ve devrimci görüşün önemli bir organı haline getirdi. Kendini bu işe adayan, birçoğu tanınmamış ama daha sonra ünlenecek bir grup edebiyatçıyı, bilim adamını ve hatta papazı çevresinde toplayarak bir ekip oluşturdu. Hepsini harekete geçiren ortak bir amaçları vardı: Bilgiyi ilerletmek ve bu yolla, kilise ve devlet içindeki gerici güçlere bir darbe indirmek. Encyclopedie'nin bir dictionnaire raisonne (Ussal Sözlük) olarak bütün sanat ve bilim dallarının temel ilke ve uygulamalarını ortaya koyması amaçlanıyor, yayın usçu felsefe görüşüne ve insan zihninin ilerlemesine duyulan belirli bir inanca dayanıyordu. Diderot'nun 1749'da yayımladığı Lettre sur les aveugles â l'usage de ceux qui voient (Görenlerin Yararına Körler Hakkında Mektup, 1945, 1984) adlı yapıtı ise bir yüzyıl sonra Louis Braille'in de ele aldığı dokunma duyusu ile körlere okuma öğretilebileceği önerisi ve evrim kuramı ile ilgili çalışmalarının ilk adımını oluşturması bakımından önemliydi. Maddeci ateizm öğretisini açığa çıkaran ve duyu izlenimlerine bağımlılığı vurgulayan bu cüretli adımı, tutuklanmasına ve üç ay Vincen- nes'da hapsedilmesine neden oldu. Ama, Encyclopedie çalışmalarındaki kesinti kısa sürdü. 1750'de yayımladığı Prospectus'ü (Bakış) d'Alembert, Discours Preliminaire (1751; İlk Söyleşiler) adı altında genişletti. İlk cildinin yayımlandığı 1751'den, son resimli ciltlerin dağıtıldığı 1772'ye değin Encyclopedie'nin tarihinde çeşitli iniş çıkış-
129 Diderot, Deniş
lar oldu, ama sonunda ulaşacağı başarısından hiçbir zaman kuşku duyulmadı. 1758'de yedinci cildin yayımlandığında sıkıntılı bir dönem yaşandı; d'Alembert "Geneve" (Cenevre) adlı makalesine Rousseau'nun saldırısını okuyup kötü günlerin geldiğini sezerek istifa etti. Encyclopedie'nin bir özeti olduğu söylenen Helvetius'un, De l'esprit (1758; Zihin Üzerine) adlı kitabının Paris Parlement'mca (Yüksek Mahkeme) yakılmasına ve yapıtın yasaklanmasına karar verilmesi de ciddi bir darbe oldu. Voltaire yayını Fransa dışında sürdürmeyi önerdiyse de Diderot Paris'te kalmakta direndi. 1764'te ise Le Breton'un düzeltisi yapılmış metinlerden uzlaşma amacıyla gizlice bazı bölümleri çıkarttığını fark edince çok üzüldü. Sansür edilen bölümler oldukça önemliydi; ama yapıtın etkisini çok değiştirecek nitelikte değildi. Diderot 17 cilt metin ve 11 cilt resimden oluşan Encyclopedie'ye 1751- 72 arasında bir bölümü özgün, bir bölümü değişik kaynaklara dayanan sayısız makaleyle katkıda bulundu. Yazılarının çoğu felsefe tarihi, estetik ve zanaatlar hakkındaydı. Genel yayın yönetmeni olarak çok çalışkandı, bugün hâlâ tarihçilerin övgüyle söz ettiği çok nitelikli .3-4 bin resmin basımını özellikle denetledi. Encyclopedie' nin tamamlanmasıyla Diderot'nun gelir kaynağı da tükendi. Rus çariçesi II. Yeka- terina (Büyük) Diderot'yu mali sıkıntıdan kurtarmak için Paris'teki temsilcisi aracılığıyla, onun kütüphanesini satın aldı, ama kitapları kendisi adına korumasını istedi; daha sonra da yaşamı boyunca yıllık bir ücret karşılığı onu kütüphanecisi yaptı. Diderot 1773'te teşekkür etmek için gittiği Petersburg'da büyük saygı ve yakınlık gördü. Yekaterina için Plan d'une üniversite pour le gouvernement de Russie'yi (Rus Hükümeti İçin Bir Üniversite Planı) yazdı. Rusya'da kaldığı beş ay, aydın despotizminin toplumsal bozukluklara çözüm olduğu inancından kurtulmasına ve Observations sur les instructions de Sa Majeste İmperiale aux deputes (Majesteleri İmparatoriçenin Temsilcilerine Talimatları Üzerine Gözlemler) adlı yazısında görüldüğü gibi siyasal görüşlerinin sertleşmesine yetti. Guillaume Raynal'ın gizlice yayımlanan Histoire philo- sophique et politique des etablissements et du comnıerce des Europeen dans les deux Indes (1770, 6. cilt; Avrupalıların Amerika ve Hindistan'daki Kurum ve Ticaretlerinin Felsefi ve Siyasal Tarihi) adlı kitabındaki en devrimci bölümlerin ve devrimin meşruluğuna ilişkin kanıtlamaların da Diderot'nun kaleminden çıktığı bugün artık bilinmektedir.
Felsefi ve bilimsel yapıtları. 1751'de dilin işlevini incelediği ve estetik sorunlarına değindiği Lettre sur leş sourds et muets (Sağır ve Dilsizler Üzerine Mektup), 1754'te de 18. yüzyıl felsefe araştırmalarının yöntemi olarak kabul edilen Pensees sur l'interpretation de la nature (Doğanın Yorumlanması Üzerine Düşünceler) adlı yapıtlarını yayımladı; ama sağlığında yayımlanan yapıtlarının sayısı pek fazla olmadı. El yazmalarını, yalnızca dostları ve Baron Grimm'in 15 Mayıs 1753'ten başlayarak iki haftada bir yayımladığı özel bir gazetenin ayrıcalıklı okuyucuları okuyabiliyordu. 1812'de Correspondance litteraire (Edebi Yazışmalar) adı altında topluca yayımlanan bu gazeteler, çağının bütün yönlerini yansıtması bakımından ilginçtir. Diderot'nun felsefi yapıtları arasında özellikle L'Entretien entre d'Alembert et Diderot (D'Alembert ve Diderot Arasında Konuşma), Le Reve de
Didim 130
d'Alembert (1830; D'Alembert'in Rüyası, 1968) ve Elements de physiologie (Fizyolojinin Öğeleri) sayılabilir. Bu yapıtlarında maddeci felsefe görüşlerini geliştirerek Charles Darwin'in evrim kuramının haberciliğini yaptı ve maddenin hücreli yapısına ilişkin ilk modern kuramı oluşturdu. Bilim alanındaki kuramları kuşkusuz çok ilginçti; ama bunların olağanüstü yanı diyalektik sunuluş biçimiydi. Çoğu zaman diyaloglarla ve paradoks biçiminde ortaya koyduğu düşünceleri, Diderot'nun gerçeklik duygusunu ve insan doğasındaki karmaşıklık ve çelişkileri kavradığını gösteriyordu. Geliştirdiği düş kuramını ilerde Freud etkili bulacaktı.
Deneme, roman ve oyunları. Diderot'nun denemelerinde de öykü ve romanlarının biçim ve üslup özelliklerine rastlanır. Kişisel deneyimlerine dayanan denemeleri arasında "Regrets sur ma vieille robe de chambre" (Eski Robdöşambrımın Verdiği Keder) ile "Entretien d'un pere avec ses enfants" (Bir Babanın Çocukları ile Konuşması, 1974, 1984) sayılabilir. Romanlarından La Religieııse (1796; Rahibe, 1984) 1760'ta, pikaresk roman ve "felsefi öykü" geleneği içinde yer alan Jacques le faıaliste et son maitre (Kaderci Jacques ile Efendisi, 1949, 1984) de 1773'te yazılmıştır. Bilimsel belirlenimciliğine karşın, Diderot'nun felsefi hareket noktası belirsizdir. Aynı durum Rameau'nun Yeğem'ndeki etik anlayışı için de geçerlidir. Almanca çevirisini (1805) Goethe'nin yaptığı bu romanda yazar bir asalak ile garip davranışlı ahlakdışı birinin canlı öyküsü içinde o günkü toplumla alay eder. Supplement au voyage de Boııgainvil- le'de (Bougainville'in Gezisine Ek) ise hoşgörü ve cinsel özgürlük üzerine kurulu özgür toplum kavramını dile getirir. Başlıca oyunları sayılan Le fils naturel (1757; Evlilik Dışı Öğul) ile Le pere de famille'm (1758; Aile Babası) bugün okunması zordur. Ama Entretiens sur le fils naturel (Evlilik Dışı Oğul Üzerine Tartışma) ile Discours sur le poesie dramatiqııe'Xe (Dramatik Şiir Üzerine Konuşma) ortaya koyduğu tiyatro kuramları, Hamburgisc'he Dramaturgie'nin (1767-69; Hamburg Tiyatro Sanatı) yazarı Gotthold Lessing'i çok etkilemiştir. Diderot, ciddi burjuva oyunları sahneleyerek tiyatroda gerçekçiliği artırmaya, karakterleri kendi meslekleri ve çevreleri içinde göstererek de seyircide daha büyük bir ahlaki ve toplumsal etki uyandırmaya çalıştı. Tiyatro teknikleriyle dekor anlayışında çeşitli değişiklikler yaptı; tableaux vivants (yaşayan tablolar) aracılığıyla izleyicileri etkilemeyi umdu. Paradoxe sur le comedieridt (1830; Aktörlük Hakkında Aykırı Düşünceler, 1943, 1984) büyük aktörlerin, tıpkı büyük şairler gibi, duygusuz olduklarını ve inanılmaz kuklalar olarak kalmaları gerektiğini ileri sürdü. Asıl edebiyat eleştirileri yazmakla birlikte, Corres- pondance litteraire için yazdığı, salon ya da yıllık sergilerini kapsayan sanat eleştirileri yüzünden Diderot sonradan ilk büyük sanat eleştirmeni olarak ünlendi. Sanat, sanatçı ve resim tekniğine ilişkin çözümlemelerinin yanında kusursuz zevki ve üslubu da ölümünden sonra büyük bir ün kazanmasına yol açtı. Özellikle Essai sur la peinture'ü (1765; Resim Üzerine Deneme) önce Goethe'nin, daha sonra da Charles Baudelaire'in çok beğendiği bir çalışmaydı.
Yaşlılığı ve son yapıtları. 1774'te artık yaşlı ve hasta olan Diderot, Helvetius'un yok olmıış De l'esprif sinin genişletilmiş biçimi olan De l'homme (1772; insan Üzerine) adlı yapıtına bir reddiye üzerinde çalıştı. Refuta- tion de l'ouvrage d'Helvetius intitule L'homme (Helvetius'un İnsan Adlı Yapıtının Reddiyesi) 1875'te yayımlandı. Entretien d'un philosophe avec la Mareclıale'i (Mareşalle Filozofun Konuşması) yazdıktan sonra 1778'de de Essai sur les regnes de Clcıude et de Neroriu (Claudius ve Nero'nun İktidar Dönemleri Üzerine Deneme) yayımladı. Genellikle Essai sıır la vie de Seneque (Seneca'nın Yaşamı Üzerine Deneme) olarak bilinen bu yapıt Romalı yergi ustası ve filozofun savunusu olarak görülebilir. Bu arada Diderot'nun yakın dostlar çevresi giderek daralmaktaydı. Bayan d'Epinay ve d'Alembert ondan önce öldü; yalnızca Grimm ve Baron d'Holbach sağdı. Diderot yavaş yavaş aile çevresi içinde kendi kabuğuna çekildi. Sophie Volland'm Şubat 1784'te ölümü ona büyük bir acı verdi; Sophie'nin ölümünden sonra ancak birkaç ay yaşayabildi. Richelieu Caddesi'nde II. Yekaterina'nın (1729-96) verdiği evde, kalp damarlarının tıkanması sonucu öldü. Söylentiye göre son sözleri, "Le premier pas vers la philosophie, c'est l'incre." (Felsefe- ve doğru atılan ilk adım, inançsızlıktır) oldu. Damadının araya girmesi üzerine Saint-Roch'da kilisenin onayladığı bir mezara gömüldü.
Didim bak. Didyma
Didius Iulianus, Marcus (d. y. 135 - ö. 1
Haziran 193), 28 Mart - 1 Haziran 193 arasında Roma imparatoru. Varlıklı bir senatörken Praetoria Muhafız Alayı'na ay-
Didius lulianus'un mermer büstü; Uffizi Galerisi, Floransa
Alinari - Art Resource / EB İne
rılacak ödenek için en yüksek parayı önererek imparator olmuştur.
Mediolanum'un (bugün Milano) önde gelen ailelerinden birinin oğluydu. Uzun yıllar boyunca devlet hizmetindeki başarılarıyla sivrildi. Yaklaşık 167'de Mogontiacum'daki (bugün Mainz) lejyon birliklerine komuta ettikten sonra, Galya'nın kuzeydoğusu, Dalmaçya, Aşağı Ren, Bitinya ve Afrika' yı yönetti.
Commodus'un hükümdarlık dönemindeki siyasal çalkantılar sırasında, Mediolanum'a sürüldü. Ama Commodus, 31 Aralık '92 gecesi öldürüldü. Ardılı Pertinax da mart sonlarında imparatorluk muhafızlarınca katledildi. Mediolanum'da bağlantıları olan bir grup senatörün desteklediği Iulianus, tahta çıkabilmek için muhafızlara ölen imparatorun kayınpederinin önerdiğinden daha büyük bir ikramiye önererek imparator oldu ve Senato'ya muhafız alayı eşliğinde gitti. Burada, açık artırmanın sonucuna karşı çıkarak ordunun müdahale etmesini isteyen öfkeli göstericilerle karşılaştı. Kısa süre sonra Tuna'daki lejyonlar İtalya Yarımadasını işgal ederek Iulianus'u öldürdüler ve başkomutanları Lucius Septimius Severus'u imparator ilan ettiler.
Dido, elissa olarak da bilinir, Eski Yunan efsanesine göre Kartaca'nın kurucusu, Tyros kralı Mutto'nun (Belus) kızı ve
Sychaeus'un (Sicharbas) karısı. Dido'nun erkek kardeşi Pygmalion, Sychaeus'u öldürür. Dido, Afrika kıyılarına kaçar ve 1ar- bas'tan aldığı bir parça toprak üstünde Kartaca'yı kurar. Kent kısa sürede gelişir ve Iarbas, Dido ile evlenmek ister. Dido ondan kaçmak için bir odun yığını üstüne çıkarak halkının gözleri önünde kendini yakar. Vergilius Dido'yu, torunları Roma'yı kuran Aineias'm çağdaşı olarak gösterir. Dido, Afrika'ya ayak bastıktan sonra Ainei- as'a âşık olur. Vergilius, Dido'nun intiharını, Jüpiter'in Aineias'a onu terk etmesini emretmesine bağlar. Dido, Virgo Caeles- tis'le yani Kartaca'nın koruyucu tanrıçası Tanit ile özdeşleştirilmiştir.
Didot aİlesİ. basımcı, yayımcı ve hurufat dökümcüsü olarak tanınan Fransız aile. Fransa'da tipografinin gelişiminde çok büyük etkileri olmuştur. Aile mesleğinin kurucusu François Didot (1689-1757), 1713'te, basımcı ve kitap satıcısı olarak Paris'te işe başladı. Özellikle, Abbe Prevost'nun yapıtlarını içeren 20 ciltlik derlemenin yayımcısı olarak tanındı. En büyük oğlu François Ambroise (1730-1804) hurufat tasarımı standardını, kalın ve ince harfler arasında daha belirgin bir ayrım oluşacak biçimde değiştirdi. Hurufat dökümünde, zımba yöntemiyle kalıp yapımında geçerli olan Fournier ölçüm standardını geliştirdi; 72 puntoluk Didot punto sistemi Fransa'da basılı malzemede kullanılan, kolon genişliği ve eni ile belirlenen baskı ölçü birimine uyarlanarak hurufat ölçümü için standart birim kabul edildi. François Ambroise ayrıca, Fransızca hurufat boyutlarım tanımlamada kullanılan parisienne ve petit romain gibi klasik adların kullanımına son vererek, bunları puntolarla belirlenen (örn. 12 punto ya da 24 punto harf) boyutlarına göre ayırt etmeye başladı. 1780'de, İngiliz hurufat dökümcüsü John Baskerville'in kullanmış olduğu türe benzer, yüksek nitelikli, su damgası olmayan bir kâğıt ile baskı yaptı. François Ambroise'm iki oğlundan Pierre (Büyük Pierre diye anılır; 1761-1853) basım- evinin yönetimini sürdürürken, Firmin (y. 1765-1836) babasının geliştirdiği hurufat dökümcülüğüne sahip çıktı. Pierre, övgü toplayan Vergilius, Horatius, La Fontaine ve Racine baskıları yayımladı. Firmin ise Didot yazı karakterini tasarladı ve ayrıca levha biçimindeki baskı kalıplan olan stereo- tipleri icat ederek Fransızca, İtalyanca ve İngilizce kitapların daha ucuz baskılarını yapabildi. Napoleon tarafından imparatorluk dökümhanesinin yöneticiliğine atandı ve yaşamının sonuna değin bu görevde kaldı.
François Didot'nun en küçük oğlu Pierre François (y. 1731-93) hurufat dökümcüsü, yayımcı ve kâğıt imalatçısı olarak çalıştı. Pierre François'nm üç oğlu da aile mesleğini benimseyip sürdürdüler: Mikroskopik karakterleri ile bilinen Henri (1765-1852), hurufat üretiminde sıcak metali uzun matris çubuklarına akıtarak (Polymatype) bir kerede 200'e yakın baskı karakteri dökmeyi başardı; Leger (1767-1829) bir kâğıt yapım makinesi icat etti; Küçük Didot diye adlandırılan üçüncü oğul ise Henri'nin izinden giderek hurufat dökümcüsü oldu.
Firmin Didot emekli olduktan sonra oğulları Ambroise Firmin (1790-1876) ve Hya- cinthe Firmin (1794-1880) işi devraldılar. Yayımcılıkta giriştikleri en önemli iş, Henri Estienne'in derlediği dokuz ciltlik bir The- saurus graecae linguae (1855-59; Yunanca Sözlük) baskısıdır. Yayımladıkları öteki önemli yapıtlar arasında toplam 200 ciltlik Bibliotheque des auteurs grecs (Eski Yunan Yazarları Dizisi), Bibliotheque latine (Latin Edebiyatı Dizisi) ve Bibliotheque française (Fransız Edebiyatı Dizisi) bulunur.
bağlantısı vardır. Denizyoluyla gelen ziyaretçiler, Panormos limanında karaya çıkar ve kutsal yoldan Didyma'ya ulaşırlardı. Kutsal alan İÖ 494'te Persler tarafından yağma edilip yakılana değin, Apollon'un gözdesi bir delikanlı olan Brankhos'un soyundan gelme Brankhosoğullannca (Brank- hidai) yönetilirdi. Kutsal yolun iki yanında da son 2 km boyunca Brankhosoğullarından erkek ve kadınların oturur pozda heykelleri diziliydi. Büyük İskender İÖ 334'te Mile- tos'u aldıktan sonra kehanet merkezinin yönetimi Miletos kentine verildi. Miletos kâhini İÖ 331'de Büyük İskender'i "Zeus'un oğlu" ilan etti.
İÖ 300'de Miletoslular Yunan dünyasının en büyük tapınağının yapımına başladılar. Ölçüleri çok büyük tutulan tapınağın yapımı İS 2. yüzyılın ortalarına değin sürdüğü halde bitirilemedi. Daha sonra içine bir kilise ve başka binalar yapıldı. Bizanslılar, tapınağın içinde bir kışla ile bir garnizon kurdular. Binalar yangınla harap oldu ve tapınak 15. yüzyılda bir deprem sonucu kısmen yıkıldı. Didyma'daki Apollon Tapınağı (Didyma- ıon), Anadolu İon tapmakları arasında en büyük ve en zengin olanıdır. Didyma, kutsal emanetleri, hazineleri, kutsal kuyusu ve kutsal defne korusu ile de tanınırdı.
Apollon Tapmağı ile ilgili ilk araştırmalar, 1834'te Anadolu'yu dolaşan Fransız gezgin Charles Texier ve Halikarnassos'ta kazılar yapan İngiliz arkeolog Charles T. Newton tarafından gerçekleştirildi. İlk kazılarsa 1904'te Berlin Müzesi adına Theodor Wie- gand(*) tarafından başlatıldı ve 1913'e değin sürdürüldü. 1962'den bu yana kazıları Alman Arkeoloji Enstitüsü adına Klaus Tuchelt(*) sürdürmektedir.
Didyma, Ege Bölgesi'nde, Aydın ilinin Yenihisar ilçe merkezinde önemli bir kutsal alan ve Apollon kehanet merkezlerinden biri. Kuzeyindeki Miletos kentiyle deniz
Didyma'daki Apollon Tapınağı
Diatek
İlk Apollon Tapmağı Arkaik dönemde yapılmıştı. Bunu izleyen Helenistik tapınak, eski kalıntılardan yararlanılarak, onun temelleri üstüne kuruldu. Bugün de ayakta olan tapmak İon düzeninde, 6Ü m x 118 m boyutlarında, çift sıra sütunla (dipteros) çevrilidir. Yanlarda 21, cephede 10 sütun bulunur. Sütunlar, değişik biçimleri ve kabartmalı kaideleriyle dikkati çeker. Bu sütunların üstünde çatıyı taşıyan arşitrav blokları, bunların da üstünde akantus ve gorgon başlarıyla süslü bir friz bulunur. Tapınak, anıtsal basamaklar üstünde yükselir. Prona- ctt'tan iki sütunlu bir naos'a (tanrı heykelinin bulunduğu kutsal mekân) geçilir. Bu bölüm, ayaklarla destekli, yüksek duvarlarla çevrili açık bir avlu biçimindedir. Tanrı heykeli, naos'un içindeki küçük naos'ta (naiskos) yer alırdı. İS 2. yüzyıldan sonra Didyma'da yapılan şenlikler Panhelenik bir festivale dönüştü. Ayrıca bak. kâhinlik.
Didymelales, ıkiçenekliler sınıfından, tek bir familyayı (Didymelaceae) ve tek bir cinsi (Didymeles) içeren takım. Didymeles cinsi de anayurdu Madagaskar olan ve çok basit, ilkel yapılı çiçekler açan iki ağaç türünü içerir. Erkek ve dişi çiçekler ayrı bitkilerde bulunur. Erkek çiçek, sapsız iki başçıktan (çiçektozu keseleri) ve başçıkların hemen altında yer alan bir ya da iki küçük puldan oluşur. Dişi çiçek ise eğri duran büyük bir tepecik (çiçektozunu yakalayan yüzey), tek bir tohumtaslağı taşıyan silindir biçiminde bir meyveyaprağı (karpel) ve dört pul içerir. Tek tohumlu, etli ve iki yanı oluklu meyveleri erik biçimindedir. Bu ağaçların odun yapılarında da çiçeklerindeki gibi ilkel özellikler görülür.
Didymograptus, fosillerine Alt ve Orta Ordovisiyen Dönemin (Ordovisiyen Dönem y. 500-430 milyon yıl önce) deniz kayaçlarında rastlanan graptolit (ilkel kor-
Didymograptus
British Museum (Natural History); fotoğraf, Imitor
dalılara benzer, koloni halinde yaşayan soyu tükenmiş hayvanlar) cinsi. Bu cinsin bilinen birkaç türü görece dar bir zaman dilimi içinde geniş bir coğrafi dağılım gösterdiğinden tanıtıcı fosil olarak değerlidir. Bu hayvanların ortadan ikiye ayrılmış gövdeleri, genellikle bağlanma yerindeki dairesel bir oluşumdan asılmış halde durur. Didymograptus cinsi, graptolitlerin bilinen en iri örneklerinden bazılarını da içerir.
Didymos (khalkenteros) (ü. iö y. 80-10, İskenderiye), Eski Yunanlı bilgin ve dilbilgisi uzmanı. Antik Çağ bilginleriyle klasik dil ve edebiyat üzerine çalışan çağdaş bilginler arasında önemli bir köprü durumundadır. 3.500 kitabın yazarı olduğu söylenen çalışkan ve üretken bir bilgindi. Çalışmaları arasında Homeros'un yapıtları üzerine incelemeler, birçok Yunanlı yazarla ilgili yorumlar, sözlük ve dilbilgisi çalışmalarıyla eski yapıtlar üzerine incelemeler vardır.
Didymos (kör) (d. y. 313, İskenderiye - ö. y. 398, İskenderiye, Mısır), İskenderiye kateşizm okulunu yöneten Doğu Kilisesi'ne bağlı ilahiyatçı.
5. yüzyıl piskopos ve tarihçisi Palladius'a göre, çocukluğundan beri kör olmasına ve yaşamı boyunca kilisede görev almamasına karşın, zamanının en bilgili çilecileri arasına girdi. İskenderiye okulunun başına geçmesini sağlayan İskenderiye piskoposu Büyük Athanasios ile kendisini hocası olarak kabul eden Hieronymus'tan büyük saygı gördü. Daha sonraları II. Konstantinopolis (İstanbul) Konsili'nde (553) Origenes'in öğretisini yaydığı gerekçesiyle yapıtlarının mahkûm edilmesi üzerine, Hieronymus tutumunu
131 Diefenbaker, John
değiştirdi. Konsil kararı nedeniyle yapıtlarının çoğu ortaçağda kopya edilmeyen ve kaybolan Didymos, Ariusçuluğa karşı çıkanların başında geliyordu.
Kitabı Mukaddes'in hemen bütün kitapları üzerine yazdığı yorumların yalnızca bazı parçaları günümüze ulaşmıştır; bunlardan Paulus'tan başka yazarlarca kaleme alınmış mektuplar üzerine yapılan yorumların özgünlüğü kuşkuludur. Ayrıca, Latince çevirisi bulunan Kutsal Ruh adlı incelemeyi yazdığı sanılmaktadır.
Diebitsch, Johann (Kari Friedrich An- toıı), Kont, Rusça ivan ivanoviç dibİç- zabalkanski (d. 13 Mayıs 1785, Grossleipe, Silezya, Prusya - ö. 10 Haziran 1831, Kleczewo, Pultusk yakınları, Polonya), Balkanlar'da yürüttüğü seferlerle 1828-29 Osmanlı-Rus Savaşı'nda Rusya'nın zafer kazanmasını sağlayan Rus subay.
Alman kökenli olmasına ve Berlin'deki subay okulunda eğitim görmesine karşın 1801'de Rus ordusuna girdi. Napoleon'a karşı Austerlitz, Eylau, Friedland ve Smo- lensk çarpışmalarında yer aldı ve tümgeneral rütbesine yükseldi. Rusların Batı Avrupa'da savaşı sürdürdüğü 1812-14 arasında çeşitli askeri ve diplomatik görevler aldı. 1815'te Viyana Kongresi'ne katıldı. Napole- on'u yenilgiye uğratan müttefiklerin Avrupa haritasını yeniden düzenlediği bu kongrenin ardından, Rus çarı I. Aleksandr'ın yaveri, 1824'te de genelkurmay başkanı oldu. Dekabrist ayaklanmasının bastırılmasında önemli rol oynadı. Yönetsel ve toplumsal reform programlarım denetlemek üzere Çar I. Nikolay'ın oluşturduğu gizli komitede görev aldı (1826-32).
Osmanlı-Rus Savaşı'nın patlak vermesinden (1828) sonra, Avrupa'daki Rus kuvvetlerinin komutanlığına getirildi (Şubat 1829). Tuna kıyısındaki Silistre'de, Varna yakınlarındaki Kamçık Irmağında ve Burgaz'da Osmanlı kuvvetlerini yenilgiye uğrattı. Harekâtını sürdürerek batıya ilerledi ve Osmanlıları İslimye'de bir kez daha yendi. Ardından güneye inerek Edirne'yi teslim olmaya zorladı ve böylece Osmanlıların Tuna Irmağı ağzını ve Kafkasya'daki bazı toprakları Rusya'ya bırakmasını öngören Edirne Antlaşması'nın (14 Eylül 1829) imzalanmasını çabuklaştırdı. Kazandığı zaferden ötürü mareşal rütbesi ve Balkanlar'daki ilerleyişinin anısına Zabalkanski adını aldı.
Polonyalıların 1830'da Rus egemenliğine karşı ayaklanmaları üzerine, Rus ordusunun başına geçerek, Grochövv (25 Şubat 1831) ve Ostroleka'da (20 Mayıs 1831) Polonya kuvvetlerini yenilgiye uğrattı, ama Polonyalıların teslim olmasından önce koleradan öldü.
Diefenbaker, John G(eorge) (d. 18 Eylül 1895, Grey ili, Ontario - .ö. 16 Ağustos 1979, Ottavva, Kanada), İlerici Muhafazakâr Parti'nin önderi. Aralıksız 22 yıl süren Liberal yönetimin ardından 1957-63 arasında başbakanlık yapmıştır.
I. Dünya Savaşı'na katıldıktan sonra Sas- katehevvan'da avukatlık yapmaya başladı. 1929'da kralın danışma kurulu üyesi oldu. 1936'da Muhafazakâr Parti'nin Saskatche- wan örgütü başkanlığına seçildi ve bu görevi, 1940'ta Centre Gölü seçim bölgesinden Kanada Avam Kamaraşı'na seçilinceye değin sürdürdü. 1948'de İlerici Muhafazakâr Parti'nin başkanı olmak için gösterdiği çabalar başarısızlıkla sonuçlandıysa da, 1956'da parti başkanlığına seçildi.
İlerici Muhafazakâr Parti 1957 seçimlerinde çoğunluğu kazanarak Liberal Parti'
Dostları ilə paylaş: |