Diaz de La Pena 120
Limantour (1893'ten sonra) etkili oldu; ülkede yollar, köprüler yapıldı, madenler açıldı, sulama projeleri geliştirildi. Ama bu gelişmelerden halk yararlanamıyor, kârın büyük bölümü ya yurtdışına gidiyor ya da bir avuç varlıklı Meksikalının elinde toplanıyordu. 1910'a gelindiğinde, hükümet gelirleri azaldığından borçlanma yoluna gidilmiş ve ekonomi bir çıkmaza girmişti. Ücretlerin düşmesi sık sık grevlere yol açıyor, aşırı yoksullaşan tarım işçileri borçlarını ödeyin- ceye kadar çiftlik sahiplerinin yanında köle olarak çalışmak zorunda kalıyordu.
17 Şubat 1908'de Dı'az, Pearson's Magazine dergisinden bir gazeteci ile yaptığı söyleşide emekliye ayrılacağını açıkladı. Muhalefet ve yönetim yanlısı gruplar uygun bir cumhurbaşkanı adayı bulmak için hemen çekişmeye başladılar. Adaylar belirlenmek üzereyken Dıaz emekli olmayacağını, ama aristokrat olmakla birlikte demokrat eğilimli bir reformcu olan Francesco Madero'nun seçimlere katılmasına izin vereceğini açıkladı. Madero seçimleri kazanamadı, ama askeri bir ayaklanma başlatarak hükümeti devirdi. Dıaz, 25 Mayıs 1911'de devlet başkanlığından ayrıldı ve sürgün edildi.
Diaz de La Pena, Narcisse-Virgile (d.
1808, Bordeaux, Paris - ö. 18 Kasım 1876, Menton, Fransa), Barbizon okulu(*) sanatçılarından Fransız ressam ve taş baskı ustası. Fontainebleau Ormanını romantik bir tarzda betimlediği resimleriyle ve mitolojik figürlere yer verdiği manzara çeşitle- meleriyle ün kazanmıştır. On beş yaşındayken Sevres'deki porselen fabrikasına ressam olarak girdi. Bir süre akademik eğilimli ressamlardan Alexander Cabanel ile birlikte çalıştı. Delacroix'dan ve romantik ressamlardan çok etkilendi. Ayrıca ortaçağ ve Ortadoğu sanatlarına da ilgi duydu ve sanat yaşamının ilk yıllarında genellikle egzotik konulu resimler yaptı.
1840'larda, Barbizon köyünün yakınlarındaki Fontainebleau Ormanında manzara resimleri yapmaya başladı. Sanat yaşamının sonuna değin işlemeyi sürdürdüğü Fontainebleau manzaralarının en önemli özelliği, "Orman Görüntüsü"nde (1867, St. Louis Sanat Müzesi) görüldüğü gibi, sık ağaçlar arasına yayılan derin gölgeliklerdir. Yoğun ve canlı renkli yeşillikler, dalların arasından süzülen güneş ışınları ya da görülen gökyüzü parçalarını karşıtlık oluşturacak biçimde kullanan Diaz, yaşamının son 15 yılında yapıtlarını pek az sergilemiştir. İzlenimcilere, özellikle de 1861'de Barbizon'dayken tanıştığı Renoir'a yakınlık duymuştur.
Dıaz Ordaz, Gustavo (d. 12 Mart 1911, Ciudad Serdân - ö. 15 Temmuz 1979, Mexico, Meksika), 1964-70 arasında görev yapan Meksika devlet başkanı.
19. yüzyılda yaşayan Meksikalı önderlerden Benito Juârez'in yakın arkadaşı Jose Maria Dıaz Ordaz'ın soyundan geliyordu. Hukuk öğrenimi gördü ve doğduğu eyalet olan Puebla'da eyalet yüksek mahkemesi başkanlığı görevinde bulundu. 1946'da Meksika Senatosu'na seçildi. 1958'de içişleri bakanı oldu. Kurumsal Devrimci Parti' nin (PRI) adayı olarak Temmuz 1964'te Adolfo Löpez Mateos'un yerine devlet başkanlığına seçildi. Yönetimi sırasında ülkenin ekonomik kalkınmasına ağırlık verildi. Dı'az Ordaz 1977'de Madrid büyükelçiliği görevinde de bulundu.
diazepam, ruhsal gerginlik ve bunaltı tedavisinde ağızdan ya da enjeksiyon ile kullanılan yatıştırıcı ilaç. Ayrıca hastaların ameliyat öncesi ve sonrası sakinleştirilmesinde ve iskelet kası kramplarının tedavisinde de kullanılan diazepam, bir benzodiazepin(*) türevidir. Benzer yapıda birçok kimyasal bileşiği içeren benzodiazepinler grubunun en çok kullanılan örneklerinden biri olan, renksiz kristaller halindeki diazepam 1963'te piyasaya çıkarılmış ve çok çeşitli ticari adlarla tablet ve çözelti biçiminde kullanıma sunulmuştur. Uyuşukluk ve kas denetiminin yitimi gibi yan etkileri görülebilen diazepamın uzun süre kullanılması fiziksel bağımlılığa yol açabilir.
diazo bileşikleri, molekül yapılarında R2C = N = N atom grubu bulunan organik bileşikler sınıfı. R, bir hidrojen atomunu ya da organik gruplardan herhangi birini gösterir.
En yaygın diazo bileşiği, sarı renkli, zehirli ve patlayıcı bir gaz olan diazometandır. Bu bileşiğin genellikle eter içindeki çözeltisi, laboratuvar çalışmalarında, karboksilik asitleri homologlarına ya da metil esterlerine dönüştürmek için kullanılır.
diazonyum tuzları, molekül yapısı R-S = N olan organik bileşiklersınıfı.R, organik bir bileşikten bir hidrojen atomunun çıkarılmasıyla oluşmuş bir atom grubudur. Genellikle birincil aminler ile nitröz asidin tepkimesinden (diazolama) elde edilen diazonyum tuzlarının en belirgin özelliği çok kararsız bileşikler olmalarıdır. Tepkimede ara ürün olarak bir an için oluşan alifatik diazonyum tuzları hızla bir azot molekülü ile bir karbonyum iyonuna ayrılır; aromatik diazonyum tuzlarından bazıları ayrı olarak elde edilebilecek kadar kararlıdır, ama bu bileşikler de azot kaybederek ya da azo bileşikleri oluşturarak kolayca tepkime verir.
Diazonyum tuzları ilk kez 1858'de aromatik aminlerden elde edildi ve azo bileşiklerinin üretiminde yararlanmak üzere kısa sürede boya sanayisinin en önemli hammaddelerinden biri oldu. Gerçekten de, diazolanan aminlerin ve bu gruplarla tepkimeye giren bileşiklerin kimyasal yapılarını değiştirerek, çeşitli tekniklerle birçok elyaf tipine uygulanabilen boyalara görünür tayfın bütün renkleri verilebilmektedir. Genellikle element halindeki bakır ya da bir bakır tuzu yardımıyla, diazonyum grubu uzaklaştırılarak yerine çeşitli atomlar ya da atom grupları bağlanabilir; bu tepkimeler çok çeşitli aromatik türevlerin hazırlanmasına olanak verir, aromatik diazonyum tuzlarının indirgenmesiyle de hidrazin türevleri elde edilir.
diazot monoksit (N2O), azot i oksit, nitröz oksit ya da güldürücü gaz olarak da bilinir, azot ile oksijenin bileşiği olan, renksiz, tatlımsı, hoş kokulu gaz; solunduğunda önce hafif bir sarhoşluk duygusu ve gülme isteği, ardından ağrıya karşı duyarsızlık yaratır. Diazot monoksiti 1772'de İngiliz kimyacı Joseph Priestley buldu; sonradan bu gaza nitröz oksit adını veren ve bileşiğin fizyolojik etkilerini gösteren de gene İngiliz kimyacılarından Humphry Davy'dir. Uzun süre solunduğunda öldürücü olan diazot monoksit özellikle kısa süreli ameliyatlarda anestezik olarak, ayrıca aero- sol kaplarında itici gaz olarak kullanılır. Çinkonun seyreltik nitrik aside ya da hid- roksilamin hidroklorürün (NH2OH -HC1) sodyum nitrite (NaNOı) tepkimesiyle, daha çok da amonyum nitratın (NH4NO3) bozun- masıyla elde edilir.
Dib, Mohammed (d. 21 Temmuz 1920, Tlimsen, Cezayir), Afrikalı romancı, şair ve oyun yazan. La Grande maison (1952;
Büyük Ev), L'Incendie (1954; Yangın) ve Le Metier â tisser (1957; Dokumacılık Mesleği) adlı yapıtlarından oluşan üçlemesinde 1938-42 arasında Cezayir'de toplumsal bilincin uyanmasını ve 1954'te başlayan bağımsızlık savaşının gündeme gelişini konu almıştır.
Çeşitli zamanlarda öğretmenlik, muhasebecilik, kilim dokumacılığı, gazetecilik ve tiyatro eleştirmenliği yapan Dib, ilk gerçekçi romanlarında Cezayirli yoksul işçi ve köylüleri konu aldı. 1959'da Cezayir'den sürgün edildikten sonra, kısa süreli ziyaretleri dışında, yaşamım Fransa'da sürdürdü. Ayaklanan insanları betimlerken gerçekçi anlatım yöntemlerini koruduğu Un Ete africain (1959; Bir Afrika Yazı) dışındaki son romanlannda simge, mit ve alegorinin yanında düşsel öğelere de yer verdi. Cezayir insanı üzerindeki Fransız sömürgeci baskısı, Cezayir'e özgü bir kimlik arayışı, bağımsızlık savaşı ve etkileri, bağımsızlığa kavuşan yeni Cezayir, teknokratların yönetimi ele geçirme savaşı, Fransa'daki Cezayirli göçmen işçilerin içinde yaşadığı kötü koşullar başlıca konularıydı. La Danse du roi (1960; Kralın Dansı), Qui se souvient de la mer (1962; Denizi Kim Hatırlar), Cours sur la rive sauvage (1964; Vahşi Kıyı Üzerine Ders), Dieu en barbarie (1970; Barbarlar Ülkesinde Tanrı), Le Maître de chasse (1973; Av Ustası) ve Habel (1977; Habil) adlı bu romanlarında da tıpkı ilk dönem yapıtlarındaki gibi insanların kardeşliğine olan inancını dile getirdi, ekonomik sömürü sürecinde yoksul düşen insanlan savundu. İnsanın gerçeği ve kendini arayış sürecini anlatırken düş, cinsellik ve yolculuk eğretilemelerinden yararlandı. Çeşitli türlerde yapıtlar vermesine karşın, kendini daha çok şair olarak gördü. Şiirlerini Ombre gardien- ne (1961; Koruyucu Gölge) ve Formulaires (1970; Formüller) adlı yapıtlarında topladı. Kısa romanlarını topladığı iki kitabı ise Au cafe (1956; Kahvede) ve Le Talisman'du 1966; Tılsım). Les Fiances du printemps Bahar Nişanlıları) filminin senaryosunu ve Pour une paix durable (Kalıcı Bir Barış İçin) adlı oyunu yazan Dib'in, Mille Hour- ras pour une gueuse (Döküm Kalıbı Bin Yaşa) adlı oyunu 1980'de basıldı.
diba, sık ve kalın dokunmuş, çiçek nakışla- rıyla ve altın ya da gümüş tellerle süslenmiş ipekli kumaş. Değerli bir kumaş olduğu için daha çok saray çevresinde ya da zenginler tarafından kullanılır, erkek ve kadın giysisi, örtü, perde ve döşeme yapmakta kullanılırdı.
Araştırmalar dibanın ilk kez Uzakdoğu ve Orta Asya'da dokunduğunu göstermiştir. Türklerin bu kumaşı Anadolu'ya gelmeden önce de kullandıkları bilinmektedir. 14. yüzyılda Anadolu'da da görülmeye başlayan diba dokumacılığı öteki ipekli kumaşlarla birlikte 16. yüzyıla değin büyük bir gelişme göstermiştir. Bu yüzyıldan sonra Fransa ve Venedik'ten Osmanlı ülkesine gelen ve yerlisinden daha ucuza satılan ipekli kumaşlar arasına diba çeşitleri de girmiş, bir süre sonra bu kumaşlar piyasaya egemen olmuştur. 18. ve 19. yüzyıllarda Avrupa'dan gelen altın ve gümüş görünümlü tellerle süslenmiş "telli" kumaşlar da yaygınlık kazanmaya başlamıştır. Bu durum İstanbul ve Bursa gibi iki önemli merkezde ipekli kumaş üretiminin gerilemesine yol açmıştır. Diba, üretildiği yere göre "Frengi ağır telli ve nakışlı mor diba", "Frengi nakışlı telli diba", "Venedik'in heft renk turfanda nakışlı dibası", "Venedik'in heft renk telli dibası", "Acem dibası", "Hint dibası" gibi adlarla anılmıştır. İstanbul'da dokunanlardan bazısına "telli al diba".
"güllü diba", "Selimiye" vb adlar verilmiştir.
Dibang Vadisi, Hindistan'ın doğusunda, Arunaçhal Pradesh birlik topraklarının kuzeydoğusunda il. Yüzölçümü 13.000 knr'dir. Güneyinde Lohit ili ve Assam eyaleti, batısında Doğu Siang ili vardır; Tibet'le sınırı olan kuzey ve doğu kesimi Büyük Himalaya Sıradağları üstünde yer alır. Ortalama yüksekliği 4.500 m olan ve Himalayalar'm güney uzantısı sayılan Miş- mi Tepeleri, Dibang'm kuzey kesiminin büyük bölümünü kaplar; dağlarda Yong- gyap (3.960 m) ve Kaya (4.775 m) gibi çeşitli geçitler vardır. İle adım veren Dibang Irmağı, Ahui, Emra, Adzon ve Dri adlı akarsularla birlikte güney yönünde akarak Brahmaputra'yla birleşir. İldeki tepeler meşe, akçaağaç, çam ve ardıç gibi yaprakdök- meyen ağaçlardan oluşmuş astropik ormanlarla kaplıdır.
Bölgede, Tibet-Birman dil ailesine bağlı lehçeleri konuşan Mişmi, Micu, Idu (Çuli- katta), Khampti ve Singpho adlı etnik gruplar yaşar. Sekili dağ yamaçlarıyla ırmak yakınlarındaki arazilerde pirinç, mısır, darı, patates ve pamuk yetiştirilir. Takas yöntemiyle alışveriş yapılan pazarlar yöre ekonomisinde büyük önem taşır; Mişmiler güneydeki Assam Ovalarında yaşayanlarla misk, balmumu, zencefil ve kırmızı biber ticareti yaparlar. İlde grafit, kireçtaşı • ve bakır yatakları işletilir. Aile işletmelerinde bambu ve gümüş işleme, dokumacılık, demircilik yapılır. Karayolu sistemi çok az gelişmiştir. İlin güneydoğu ucunda yer alan ve Roing köyünü Assam'daki Tinsukia kentine bağlayan karayolu gibi her hava koşulunda kullanılabilen birkaç karayolu bulunmakla birlikte, ulaşım çoğu kez patikalardan yapılır. İlin yönetim merkezi olan Anini, orta- kuzey kesimde kurulmuştur. İdu Mişmi rahiplerinin yaptığı ağır bir dans olan Igu, bu bölgeden kaynaklanır. Nüfus (1981) 30.978.
dibatag (Ammodorcas clarkei), Artiodact- yla (çifttoynaklılar) takımının Bovidae familyasından, Afrika'nın kuzeyindeki çayır ve çalılıklarda yalnız ya da küçük topluluk-
Dibatag (Ammodorcas clarkei)
Donald C. Meighan
lar halinde yaşayan antilop türü. Dibatag, uzun bacaklı, uzun boyunlu, yuvarlak kulaklı ve küçük toynaklı zarif bir hayvandır. Kara renkli ince uzun kuyruğunu koşarken ve ürktüğü zaman ya dik tutar ya da hafifçe öne doğru eğer. Omuz yüksekliği 75-90 cm, postu genellikle morumsu kahverengi, karnı ve butlan aktır; yüzünde kızılımsı kahverengi ve ak lekeler bulunur. Erkeklerin, uçları öne doğru kıvrılan eğri boynuzları vardır. Akrabaları olan gerenuklar gibi dibataglar da daha çok taze yapraklarla beslenir ve bazen üst dallardaki yapraklara uzanabilmek için arka ayaklarının üstünde dikilir.
Dibbe bak. Deba
dibbuk (İbranicede "bağlanmak"), çoğul dİbbukİm. Yahudi folklorunda, yaşayan bir kişinin bedenine sığınana değin eski günahlarından dolayı huzursuzluk içinde dolaştığına inanılan cisimsiz insan ruhu. Bu inanış, özellikle 16. ve 17. yüzyıllarda Doğu Avrupa'da yaygındı. Sinir ve akıl hastalığına yakalananlar, mucizeler yarattığına inanılan hahama (baal şerri) götürülür ve onun cin çıkarma ayinleriyle zararlı dibbuk'u koyabileceğine inanılırdı.
Yitshak Luria (1534-72) ruhgöçü (gilgul) öğretisi ile Yahudi dibbuk inancının temelini oluşturdu. Ruhgöçünün ruhların yetkinleşme sürecine yardımcı olduğunu savunan Luria'nın öğrencileri, daha ileri giderek dibbuk tarafından ele geçirilme düşüncesini ortaya attılar. Yahudi bilgin ve halkbilimci S. Anski'nin (asıl adı Solomon Zan- vel Rappoport [1863-1920]) Yidiş dilinde yazdığı Der Dybbuk (1926; Dibbuk) adlı oyununun birçok dile çevrilmesi ile dibbuk inanışı yaygın ilgi görmeye başladı.
Dibdin, Charles (v. 4 Mart 1745, Sout- hampton, Hampshire - ö. 25 Temmuz 1814, Londra, İngiltere), besteci, yazar, oyuncu ve tiyatro yöneticisi. Deniz şarkıları ve
Charles Dibdin, T. Phillips'in portre çalışması, 1799; Ulusal Portre Galerisi, Londra
National Portrait Gallery, Londra
operalarıyla 18. yüzyıl sonlarında İngiltere' nin en sevilen bestecilerinden biri olmuştur.
Winchester Katedrali'nin korosundayken, 15 yaşında Londra'ya gitti. Burada bir müzik yayımcısının yanında çalıştı ve 1762'de Richmond'da sahne yaşamına başladı. Daha sonra Londra'da sahneye çıktı ve özellikle Samuel Arnold'ın The Maid of the Mili (Değirmenci Kız) adlı oyununda canlandırdığı Ralph rolüyle ünlendi. İlk opereti The Shepherd's Artifice (Çobanın Oyunu) 1764'te Covent Garden'da sahnelendi. Co- vent Garden'm bestecisi olduğu 1778'e değin, aralarında The Padlock (1768; Asma Kilit), The Waterman (1774; Kayıkçı) ve The Quaker da (1775) bulunan sekiz opera bestelemişti. 1782-84 arasında, daha sonra Surrey Theatre olan Kraliyet Sirki'ni yönetti ve 1785'te Liberty Hail adlı baladlı operasını sahneledi. Hindistan'a yapmayı planladığı bir gezinin gerçekleşmemesi üzerine, 1789 dolayında Table entertainments (masa eğlenceleri) adlı tek kişilik gösterilerine başladı. Bu eğlencelerin sözlerini yazıyor, aynı zamanda gösteri sırasında şarkı söyleyip piyano çalıyordu. Çoğunlukla bu gösteriler için yazılmış olan deniz şarkıları arasında en tanınmışları, kardeşinin anısına yazdığı "Tom Bovvling", "To Bachelors' Hail", "Poor Jack" ve "Twas in the Good Ship Rover"dır.
Kendi kendini yetiştirerek müzikçi olan Dibdin, yaklaşık 100 sahne yapıtı, sözlerini genellikle kendi yazdığı 1.400 şarkı ve bazı çalgı müziği parçalan üretti. Ayrıca birkaç
121 dibek
roman yazdı. Huzursuz ve çoğu zaman sinirli bir insan olan Dibdin doğuştan ezgi- ciydi ve vokal parçalarında ustalığının doruğuna ulaştı.
Dibdin, Thomas Frognall (d. 1776, Kal- küta - ö. 18 Kasım 1847, Londra), İngiliz bibliyografya uzmanı. Ülkesinde bibliyografya konusuna duyulan ilginin artmasında hizmeti geçmiştir. Yazdığı kitaplar büyük bir coşku ve emek ürünü olmakla birlikte, birçok hata da içerir. Dibdin ayrıca ilk İngiliz özel yayınevinin kurulmasına katkıda bulunmuş, Lord Spencer'in kitaplığı için yetkin bir katalog hazırlamıştır. Bu kitaplar, sonradan Manchester'da kurulan John Rylands Kütüphanesi'nin çekirdeğini oluşturmuştur.
Oxford'da St. John's College'da öğrenim gören Dibdin bir süre hukukçuluk yaptıktan sonra 1805'te papaz oldu. Introduction to the knowledge of rare and valuable editions of the Greek and Latin Classics (1802; Yunan ve Latin Klasiklerinin Az Bulunan, Değerli Basımlarına İlişkin Bilgilere Giriş) adlı kitabı Lord Spencer'in dikkatini çekti ve Dibdin'in Londra'da bir kilise görevine atanmasını sağladı. Dibdin'in Bibliotheca Spenceriana (1814-15; Spencer Bibliyografyası) adlı katalogu kaliteli baskısıyla ün kazandı. Kitap ve el yazması aramak amacıyla birçok yolculuğa çıkan Dibdin'in tipik bir yapıtı olan Bibliographical, Antiquarian and Pictııresqııe Tour in France and Ger- many'de (1821; Fransa ve Almanya'da Bibliyografya, Eski Yapıtlar ve Güzellik Konusunda Gezi) çok sayıda canlı anekdot ve yetkin ovmabaskılann yanı sıra birçok bilgi yanlışı da vardır.
dibek, taneli yiyecekleri dövüp ufaltmaya, ezip un haline getirmeye yarayan büyük havan. Küçüğüne havan(*), açık havada tokmaklarla bulgur, yarma vb tahılların dö-
Pompei'de ortaya çıkarılmış dev dibekler
Brown Brothers
vüldüğü daha büyüklerine de soku(*) denir. Dibek taş, ağaç ve metalden yapılır. "Dibek eli" diye adlandırılan bir de dövme kolu vardır.
Biraz büyük ve ağırca olan dibekler evin ya da dükkânın uygun bir yerinde toprağa gömülerek sabitleştirilirdi. Maden dökümcülüğünün gelişmediği yörelerde ağaçtan ve taştan yapılırdı. Bunun için darbelere dayanıklı türden tek parça büyük bir taşın ya da ağaç kütüğünün içi oyularak biçim verilirdi. Ağaç dibeklerin gövde, sap ve ellerinin boğumlu ve çok ince oymalarla bezendiği de olurdu.
Dibek eskiden kahve tiryakilerinin önem verdiği bir araçtı. Türk kahvesi, dibekte
Dibelius, Martin 122
dövülmüş kahveden pişirilirdi. Çok ince olan dibek kahvesini tiryakiler el değirmeninde çekilmiş kahveden üstün tutarlardı.
Dibelius, Martin (d. 14 Eylül 1883, Dres- den, Almanya - ö. 11 Kasım 1947, Heidel- berg, Batı Almanya), Kitabı Mukaddes araştırmacısı. Yeni Ahit'teki edebi yapıların çözümlemesine dayalı eleştiri yaklaşımının öncüsüdür.
Almanya'da birkaç üniversitede öğrenim gören Dibelius 1910'dan 1915'e değin Berlin Üniversitesi'nde ders verdi. Daha sonra Heidelberg Üniversitesi'nde Yehi Ahit yorumu ve eleştirisi alanında profesör oldu. yaşamının sonuna değin bu kürsüde kaldı. Die Formgeschichte des Evangeliums (1919; İncil'lerin Biçimsel Tarihi) adını taşıyan başyapıtında sözlü geleneklerden yola çıkarak İncil'leri çözümledi. İncil'lerin özgün biçiminin kısa vaazlardan oluştuğunu, Hıristiyan cemaatinin gereksinmeleri sonucunda bu ilk vaazlardan yazılı İncil'lere geçildiğini öne sürdü. Resullerin İşleri üzerindeki çözümlemeleri, Luka'nın Paulus'un metinlerini bildiğini, belki de onunla arkadaş olduğunu gösterdi. Dibelius, ilk Hıristiyan metinlerinde ve Yeni Ahit'te yer alan ahlak kavramlarının kaynağını bulmaya çalıştı. Yaklaşımı Almanya'da yandaş buldu ve başlıca yapıtları İngilizceye çevrildi.
dibenzazepin, ruhsal çöküntü tedavisinde ilaç olarak kullanılan bir grup kimyasal bileşiğin ortak adı. 1960'larda kullanıma sunulan dibenzazepinlerin ilk örneği olan imipramin, ruhsal çöküntüye karşı kullanılan üç halkalı bileşiklerin de ilk örneğidir. Bunu başka dibenzazepinler ve amitriptilin, dezipramin, nortriptilin, protriptilin gibi dibenzazepin türevleri izledi. Bu ilaçlar genellikle ağızdan, bazen de enjeksiyonla kullanılır.
Di'bil, tam adı ebu ali muhammed bİn alî rezîn (d. 765, Küfe? - ö. 861, Tîb, Ahvaz), Abbasiler döneminin ünlü yergi şairi. Bir süre Kûfe'de başıboş bir yaşam sürdükten sonra Bağdat'a gitti. Orada Müslim bin Velid'den şiir sanatını öğrendi. Bir rastlantı sonucu halife Harun Reşid'in (hd 786-809) sarayına girdi. Tutucu bir Şii olarak sekizinci imam Ali Rıza (ö. 818) üstüne övgüler yazdı. Genellikle Abbasi halifelerine ağır yergiler yazan Di'bil, Kuzey Araplarmı da (Nazariler) hicvedince Basra valisi onu hapse attırdı. Di'bil hapisten çıktıktan sonra yerleştiği Ahvaz yakınlarındaki Tîb köyünde, ağır bir dille hicvettiği Malik bin Tavk adlı birisi tarafından öldürtüldü. Doğa betimlemeleri ile duyguları dile getirmede çok usta bir şair olan Di'bil'in şiirlerinin çoğunu kin dolu yergiler ve kaba sokak şarkıları oluşturur. Dağınık durumdaki şiirleri ed- Dugeyli tarafından toplanarak yayımlanmıştır (Divan, 1962).
Dibon, bugün Ziban, Antik Çağda yaşamış Moabilerin başkenti.'Ürdün'ün el-Asime ilinde (muhafaza), Arnon Irmağının kuzeyinde yer alır. Kudüs'teki Amerikan Doğu Araştırmaları Okulu'na bağlı arkeologlarca 1950'den bu yana yürütülen kazılar sonucunda burada kent surlarının, dörtgen planlı bir kulenin ve çok sayıda yapının kalıntısı bulunmuştur. Çıkarılan çanak çömleklerin yapım tarihleri İlk Tunç Çağından (İÖ y. 3200-2300) Arapların ilk dönemlerine (İS y. 7. yy) değin uzanır; Orta ve Son Tunç Çağından (İÖ y. 2300-1550; İÖ y. 1550- 1200) kalan çanak çömleğin çok az sayıda olması, o dönemde Ürdün'ün büyük bölü
Dibon'da ortaya çıkarılmış Moabi Taşı'nın alçıdan bir kopyası
Oriental institute. University of Chicago
Üstünde Moabi kralı Meşa'ya ilişkin bir yazı bulunan taş İÖ 9. yüzyıldan kalmıştır; 34 satırdan oluşan yazıt, İsrail- oğullarına karşı kazanılan ve Moabilerin yeniden bağımsızlığa kavuşmasını sağlayan bir zaferin anısına yazılmıştır.
dibromoetan bak. etilen bromür
Dibrugar, Hindistan'ın kuzeydoğu kesiminde, Assam eyaletinin kuzeydoğusunda il ve il merkezi kent. Dibrugar kenti Brahma- putra Irmağı üzerinde önemli bir ticaret merkezi, liman ve demiryolu terminalidir. Başlıca iş kollan çay, pirinç ve yağlı tohum işlemedir. Kentteki Assam Tıp Yüksekokulu ile biri hukuk olmak üzere başka alanlarda eğitim veren öteki yüksekokullar da Dibrugar Üniversitesi'ne bağlıdır. Kentin 19 km doğusunda Mohanbari Havaalanı yer alır. Dibrugar 1950'deki bir depremde ağır hasar görmüştür.
Dibrugar ilinin yüzölçümü 7.023 km2'dir. Dihang Irmağı ilin kuzey kesimindeki Sadi- ya'da güneybatıya yönelir, Dibang ve Luhit ırmaklarıyla birleşerek Brahmaputra Irmağını oluşturur. Doğu ve güneydoğu topraklan Assam Himalayaları'nın bir parçasını oluşturan Dibrugar ili bol yağmur alır ve sık sık taşkınlara uğrar. Çay üretimi en önemli tarımsal etkinlikler arasındadır. Digboi, Nahorkatiya ve Moran'da petrol yatakları vardır. Patkai Sıradağlarının eteklerinde yer alan Makum'da ve Margherita'da kömür çıkanlır. Nüfus (1971) kent, 80.348.
münde göçebe yaşama dönüldüğü yolundaki varsayımı desteklemektedir. Dibon'daki en önemli buluntulardan bin, 1868'de ortaya çıkarılan Moabi Taşı'dır.
Dicaeidae, Passeriformes (ötücükuşlar) takımından, Oryantal ve Avustralyen bölgelerdeki ormanlık ve çalılık bölgelerde yaşayan yaklaşık 58 kuş türünü içeren familya. Boyunlai s, bacakları ve kuyrukları kısa olan, 6-18 cm uzunluğundaki bu küçük kuşların dişileri genellikle gösterişsiz, erkekleri ise parlak ve gözalıcı renklerle bezenmiştir. Ağaçlarda yaşayan ve çiçeklerin balözünü emerek ya da küçük böcekleri ve meyveleri yiyerek beslenen bu kuşlardan çoğunun ötüşü çığlık gibi tiz ve keskin, yalnız birkaç türünki melodiktir.
Asya'nın güneyinde, Büyük Okyanusun batısındaki adalarda ve Avustralya'da dağılmış yaklaşık 47 türü içeren Dicaeum cinsinin üyelerinde gaganın iki yanı testere gibi ince dişli, dilleri de fırça uçludur. Hindistan ve Güney Çin'den Doğu Hint Adalarına kadar uzanan bölgede, bahçelik yerlerde yaşayan Dicaeum cruentatum, 9 cm uzunluğunda, ak, kara ve kızıl tüylü bir kuştur. Familyanın da en küçük üyesi olan 6 cm uzunluğundaki D. pygmeum Filipinler'de yaşar.
Yalnızca Avustralya'da dağılım gösteren Pardalotus cinsinin üyelerinin gagası küt ve dişsiz, dilleri de çatalsızdır. Hepsi küçük yapılı ve güdük kuyruklu olan bu türlerin
Dicaeidae familyasının iki üyesi (Üstte) Prionochilus plateni, (altta) Pardalotus punctatus
(Üst) H. Jon Janosik; (ali) Albert E. Gılbert
koyu renkli sırtında, elmas gibi parlayan ak tüyler bulunur. Yapraklardaki ve ağaç kabuklarının altındaki böcekleri avlayarak beslenen bu kuşlar ağaç kovuklarında ya da yapıların çatlaklarında yuvalanır; göğsü ve butları sarı olan P. punctatus ise kum yığınlarında ya da toprakta tünel gibi yuvalar kazar.
Dicang, Çin Budacılığında, özellikle ölüleri cehennem azabından kurtarmayı üstlenmiş bodhisattva (geleceğin Budası). Adı, Sanskrit dilindeki Kshitıgarbha'nınC) (Dünyanın Rahmi) çevirisidir. Dicang ölülerin ruhlarını, Cehennem'in 10 yargıcının (bunlardan beşincisi olan Yanlo Wang Hint ölüm tanrısı Yama'nın Çin'deki biçimidir) verdiği cezalardan kurtarmaya çalışır. Yargıçlar, saygı belirtisi olarak, Dicang'ın önünde her zaman ayakta dururken betimlenir.
Dicang önceki yaşamlarından birinde bir Brahman kızı olarak dünyaya gelmiş, Bu- da'ya dua ederek inançsız annesinin Cehen- nem'den kurtulmasını sağlamıştır. Dicang'ı konu alan ve ana baba saygısının erdemini vurgulayan efsaneler kutsal Çin metinlerinden Dicang benyuan Jing de (Dicang'ın Yeminleri Üzerine Kutsal Yazı) yer alır. Anhui ilinde Dicang'a adanmış olan Jiuhua Dağı Çinli Budacıların önemli hac yerlerin- dendir. Japonya'da Cizo olarak bilinen
Dicang'ın yollarda muhafızlık ettiği, doğuma yardımcı olduğu, özellikle can çekişen çocukları gözettiği gibi inançlar halk arasında da yaygındır.
Dicentra bak. kızkalbi
diceridu, Avustralya'nın kuzeybatı kesiminde yaşayan Yerlilerin kullandıkları bur- donlu ya da düz tahta trompet. Bambudan ya da genç ve ince bir ağacın içi boşaltılmış gövdesinden yapılır. Boyu 1,5 m kadar olursa da, törenlerde kullanılan süslü çeşitleri bunun iki ya da üç katı uzunluktadır.
Diceridunun reçine kaplı balmumundan yapılmış bir ağızlığı vardır ve tınlama sağlamak için bazen alt ucuna teneke bir kutu bağlanır. Günbatımı, sünnet ve cenaze törenlerinde kullanılmıştır.
Dicey, Albert Yenn (d. 4 Şubat 1835, Luttenvorth yakınları, Leicestershire - ö. 7 Nisan 1922, Oxford, İngiltere), İngiliz hukukçu, Lectures Introductory to the Study of the Law of the Constitution (Anayasa Hukuku Eğitimine Giriş Dersleri) adlı yapıtı, yazılı ve yazısız kaynaklardan oluşan İngiliz anayasasının bir bölümü olarak kabul edilir. Bu yapıtında Büyük Britanya ve ABD'deki meşrutiyetçi akım konusundaki bilgilerinden yararlanmıştır.
Oxford'da hukuk dersleri verdi ,(1882- 1909), Londra'da çalışan erkekler için kurulmuş bir yüksekokulun müdürlüğünü yaptı (1899-1912). 1886-1913 arasında İrlanda' ya özerklik tanınmasına karşı çıkan dört kitap yazdı. 1905'te Lectures on the Relation Betvveen Law and Public Opinion in Eng- land During the Nineteenth Century (On- dokuzııncu Yüzyılda İngiltere'de Hukuk ve Kamuoyu Arasındaki ilişki Üzerine Dersler) adlı yapıtını yayımladı.
Dick, George Frederick (d. 21 Temmuz 1881, Fort Wayne, Indiana - ö. 10 Ekim 1967, Palo Alto, California, ABD), ABD'li hekim ve patoloji uzmanı. Karısı Gladys
Dick, sanatçısı bilinmeyen bir portre çalışmasından ayrıntı
Department of Special Collections, University of Chicago Library
Henry Dick ile birlikte kızıl hastalığının nedenini bulmuş ve bu hastalığa karşı korunma yöntemlerini geliştirmiştir.
I. Dünya Savaşı'nda, Ordu Sağlık Birliği'n- de görev yaptığı sıralarda kızıl hastalığı üzerinde çalışan Dick, savaştan sonra önce Chicago'daki Rush Tıp Yüksekokulu'nda klinik tıp profesörlüğü (1918-33), daha sonra Chicago Üniversitesi'nin tıp bölümünde yöneticilik (1933-45) yaptı.
1923'te karısıyla birlikte, kızılın etkeni olan hemolitik streptokoku ayırdı, hastalığa karşı bağışıklık sağlamak amacıyla kullanılan Dick toksinini hazırladı ve toksin- antitoksin karışımının şırıngayla verilmesine dayanan korunma yöntemini (Dick yöntemi) buldu. 1924'te gene karısıyla birlikte, kızıla karşı duyarlılığı saptamak için uygulanan Dick testini geliştirdi. Bu testte, 0,1 ml (cm3) kızıl toksini deri altına şırınga edilir; yaklaşık 24 saat içinde deride çapı 10 mm'den büyük bir kızarıklık oluşması bu hastalığa karşı duyarlılığın (ya da bağışıklık yetmezliğinin) göstergesidir.
Dicke, Robert H(enry)- (d. 6 Mayıs 1916, St. Louis, Missouri, ABD), kozmoloji alanındaki kuramsal çalışmaları ve genel görelilik kuramı üzerindeki araştırmalarıyla tanınan fizikçi. Ayrıca, radar teknolojisi ve atom fiziği alanlarında önemli katkılarda bulunmuştur. 1940'ların başlarında, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nün (MİT) araştırma kadrosu ile birlikte, mikrodalga radarının geliştirilmesinde önemli rol oynadı. Ayrıca kendi başına, başta tek atımlı radar ve eşfazlı atımlı radar olmak üzere, çeşitli mikrodalga devreli aygıtlar geliştirdi. 1944'te yaptığı mikrodalga radyometresi (ışınımölçer), modern radyoteleskopların çoğunun başlıca donanımlarından biri durumuna geldi. Bunu izleyen 10 yıl boyunca çalışmalarını mikrodalga atom spektroskopisi üzerinde yoğunlaştırdı ve temel ışıma süreçlerini araştırdı. Bu çalışmalarının sonucunda, eşfazlı ışınım salımı birinci kuvantum yasası olarak tanımlanan kuramı geliştirdi. (Bu tür ışıma, bir laser ışık demetinde olduğu gibi, eşfazlı elektromagnetik dalgalardan oluşur.)
1960'Iarın başlarında Dicke, araştırmalarının ağırlığını kütleçekimi konusuna kaydırdı. Bu alandaki en önemli çalışmalarından birisi, Einstein'm kütleçekimi kavramının temelini oluşturan eşdeğerlik. ilkesini (bir cismin kütleçekimsel kütlesinin, eylemsizlik kütlesine eşit olması) sınamak amacıyla gerçekleştirdiği deneydi. Daha önceleri Macar fizikçi Lorând Eötvös de aynı amaca yönelik son derece duyarlı deneyler yapmış ve bu ilkenin geçerliliğini 10~8'lik bir sapmayla doğrulamıştı. Dicke, Eötvös'ün elde ettiği doğruluk derecesini daha da geliştirerek, sapma payını 10~"'e düşürdü. Ayrıca Cari Branş ile birlikte 1937'de Paul Dırac tarafından ortaya atılan, kütleçekimi sabitinin değişen bir değer olduğu yolundaki savı araştırdı. Dicke ve Branş, evrenin genişlemesinin bir sonucu olarak, kütleçekimi sabitinin gerçekte bir sabit olmayıp her yıl 10^'de iki oranında azaldığına ilişkin yeni bir kütleçekim kuramı geliştirdiler.
1964'te Dicke ve birkaç çalışma arkadaşı, tüm evrenin, mikrodalga dalgaboylarında olan bir fon ışımasıyla kaplı olduğu yolunda bir varsayım geliştirdiler. Bu görüşe göre, bu fon ışıması, evrenin oluşumuna yol açan büyük patlama sırasında ortaya çıkan yoğun ısıl ışımanın kalıntısıydı {bak. büyük patlama modeli). Ne var ki Dicke ve arkadaşları, 16 yıl kadar önce George Gamow, Ralph Alpher ve Robert Herman'ın geliştirdikleri savdan habersizdiler. Bu sav başlangıçtaki bir ateştopundan kalan bir artık ışımanın varlığını ileri sürüyordu. Dicke, varsayımlarını kanıtlamak üzere gerekli gözlemlere girişmeden önce, Bell Laboratuvarları'ndan Arno Penzias ve Robert Wilson, kuramın öngördüğüne oldukça yakın zayıf bir mikrodalga ışınımı saptamayı başardılar. 1939'da Princeton Üniversitesinden mezun olan Dicke, 1941'de Rochester Üniver- siteti'nde doktora çalışmalarını tamamladı ve aynı yıl, MIT'nin ışınım laboratuvarında çalışmaya başladı. 1946'da Princeton Üni- versitesi'ne geçti ve 1975'te Albert Einstein Kürsüsü bilim profesörü oldu.
Dickens, Charles (John Huffam) (d. 7
Şubat 1812, Portsmouth, Hampshire - ö. 9 Haziran 1870, Gad's Hill, Chatham yakınları, Kent, İngiltere) Victoria döneminin en büyük yazarı kabul edilen İngiliz romancı.
123 Dickens, Charles
Romanlarında Sanayi Devrimi sırasında geniş kitlelerin çektiği acıları ve yoksulluğu gerçekçi bir bakışla anlatmıştır.
Çocukluğu ve gençliği. Charles Dickens beş yaşındayken ailesi Portsmouth'dan Chatham'a taşındı (1817). Romanlarında
Dickens, 1859
Gernsheim Collection, University of Texas, Austin
sık sık geçen bu yörede, çocukluğunun en mutlu dönemini yaşadı. 1822-60 arasında Londra'da oturdu. Yaşamının geri kalan bölümünü Gad's Hill'deki bir kır evinde geçirdi.
Orta sınıftan bir ailenin çocuğuydu. Babası deniz kuvvetlerinde muhasebe memuruydu. Onun sorumsuz yaşamı yüzünden Dickens ailesi sık sık mali sıkıntıya düşüyordu. 1824'de ailenin tam bir mali çöküntüyle yüz yüze gelmesi üzerine Charles okuldan alındı ve bir fabrikada çalışmaya başladı. Babası ise borçlarından ötürü tutuklandı. Ailenin başına gelen bu felaket, genç Dickens üstünde şok etkisi yaptı. Bu dönemde yaşadıkları, sanatının ve kişiliğinin oluşmasında önemli bir rol oynadı, işçi sınıfının yaşamını ve sıkıntılarını yakından tanıma fırsatını buldu. Babası hapisten çıkınca yeniden okula dönen Dickens, öğrenimini tamamladıktan sonra bir avukatın yanında kâtip olarak çalışmaya başladı. Bir süre de parlamento muhabiri olarak çalıştı. Dickens'ın gazeteciliğe duyduğu tutku, öte yandan parlamentoya ve hukuğa duyduğu nefret, bu dönemde edindiği izlenimlerden kaynaklanır. Reformcu eğilimlerin ağır bastığı 1830'larda liberal görüşlü Morning Chronicle (1834-36) gazetesinde çalıştı. Bu deneyim, siyasal görüşlerini büyük ölçüde etkiledi. Dickens' ın yaşamında etkili olan ve romanlarında yansıttığı bir başka olay da, Maria Beadnell adlı bir kıza duyduğu karşılıksız aşktı.
Dickens'ın tiyatroya duyduğu ilgi, 1832'de bir profesyonel oyunculuk girişimine kadar varmıştı. 1833'de çeşitli gazete ve dergilere deneme ve öykülerini vermeye başladı. İlgiyle karşılanan bu yazılar 1836'da Sketches by "Boz" (Boz'un Karalamaları) adıyla yayımlandı. Bunun ardından bir yayımcı Dickens'dan dönemin tanınmış sanatçılarından birinin çizgileriyle bir çizgi roman yazmasını istedi. Yedi hafta sonra Pickwick Papers'm (1837; Mr. Pickwick'in Serüvenleri, 191Bay Pikvik'in Serüvenleri, 1989) birinci bölümü hazırdı. Kitap çok tutuldu ve Dickens kısa sürede günün en sevilen yazarlarından biri oldu. 1836'da tanınmış Iskoç- yalı gazeteci George Hogart'ın kızı Cathe-
Dostları ilə paylaş: |