Dünya ve ahiret saadeti İÇİn allah’a ulaşmayi dilemek şarttir



Yüklə 0,79 Mb.
səhifə18/56
tarix07.01.2022
ölçüsü0,79 Mb.
#90832
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   56
BAKARA - 126 : Ve iz kâle ibrâhîmu rabbic’al hâzâ beleden âminen verzuk ehlehu mines semerâti men âmene minhum billâhi vel yevmil âhir(âhiri), kâle ve men kefere fe umettiuhu kalîlen summe adtarruhu ilâ azâbin nâr(nâri), ve bi’sel masîr(masîru).
İbrâhîm: “Rabbim burayı emin (güvenli) bir belde kıl. Onun halkından Allah'a ve yevm'il âhire îmân edenleri semerelerinden (türlü çeşit meyvelerden) rızıklandır.” dediği zaman (Allah) şöyle buyurdu: “Kâfir olan kimseyi de (yaşadığı) az bir süre geçindirir ve sonra onu ateş azabına maruz bırakırım. Orası ne kötü bir dönüş yeridir.”

MULK – 6-7-8-9-10-11 : Ve lillezîne keferû bi rabbihim azâbu cehennem(cehenneme), ve bi’sel masîr(masîru). İzâ ulkû fîhâ semiû lehâ şehîkan ve hiye tefûr(tefûru). Tekâdu temeyyezu minel gayz(gayzi), kullemâ ulkıye fîhâ fevcun seelehum hazenetuhâ e lem ye’tikum nezîr(nezîrun). Kâlû belâ kad câenâ nezîrun fe kezzebnâ ve kulnâ mâ nezzelallâhu min şey'in entum illâ fî dalâlin kebîr(kebîrin). Ve kâlû lev kunnâ nesmeu ev na'kılu mâ kunnâ fî ashâbis saîr(saîri). Fa’terefû bi zenbihim, fe suhkan li ashâbis saîr(saîri).


Ve Rab'lerini inkâr edenler için cehennem azabı vardır. Ve (o), ne kötü varış yeri!
Oraya (cehenneme) atıldıkları zaman onun kaynayan korkunç sesini (gürlemesini) işittiler.(Cehennem) nerede ise öfkesinden çatlayacak gibi olur. Oraya herbir grup atılışında onun (cehennemin) bekçileri onlara: “Size nezir (uyarıcı) gelmedi mi?” diye sordu.Onlar (cehenneme atılanlar) dediler ki: “Evet, bize nezir gelmişti. Fakat biz onu yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmemiştir, siz ancak büyük bir dalâlet içindesiniz, dedik.”Ve: “Eğer biz işitmiş veya akıl etmiş olsaydık, alevli ateş halkı arasında olmazdık.” dediler.Böylece günahlarını itiraf ettiler. Artık ateş ehli (Allah'ın rahmetinden) uzak olsun.
Kalu bela günü Allah’a verdiğimiz AHD in ve imzaladığımız sözleşmenin gereği olarak (A’raf/172-maide/7) (Allah’a ulaşma dileğinin-münib olmanın-neticesi olarak) takva sahibi olup nefs lerini ıslah edenlere mağfiret edeceğini vaad ediyor.(maide/9) İşte Allah’a verilen ahd ve misakı yerine getirmeyi hatırlayanlar için mağfiret ve o na dönüşün farkına varanlardır.(bakara/285)

A'RAF - 172 : Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim, e lestu birabbikum, kâlû belâ, şehidnâ, en tekûlû yevmel kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn(gâfilîne).


Ve kıyâmet günü, gerçekten biz bundan gâfildik (gâfilleriz) dersiniz diye (dememeniz için), senin Rabbin, Âdemoğullarının sırtlarından onların zürriyetlerini aldığı zaman onları, nefsleri üzerine şahit tuttu. (Allahû Tealâ şöyle buyurdu): “Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?” Dediler ki: “Evet, (Sen, bizim Rabbimizsin), biz şahit olduk.”

MAİDE - 7 : Vezkurû ni’metellâhi aleykum ve mîsâkahullezî vâsekakum bihî iz kultum semi’nâ ve ata’nâ vettekûllâh(vettekûllâhe) innallâhe alîmun bizâtis sudûr(sudûri).


Allah'ın, sizin üzerinizdeki nimetini ve: “İşittik ve itaat ettik” dediğiniz zaman, onunla sizi bağladığı misakınıhatırlayın. Allah'a karşı takvâ sahibi olun, muhakkak ki O, göğüslerde (sinelerde) olanı en iyi bilir.

MAİDE - 9 : Veadellâhullezîne âmenû ve amilûs sâlihâti lehum magfiretun ve ecrun azîm(azîmun).
Allah, âmenû olup, ıslah edici ameller (nefs tezkiyesi ve tasfiyesi)yapanlara vaad etti, onlar için mağfiret ve “Ecrun Âzim (en büyük mükâfat)” vardır.

BAKARA - 285 : Âmener resûlu bimâ unzile ileyhi min rabbihî vel mu’minûn(mu’minûne), kullun âmene billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulih(rusulihî), lâ nuferriku beyne ehadin min rusulih(rusulihî), ve kâlû semi’nâ ve ata’nâ gufrâneke rabbenâ ve ileykel masîr(masîru).


Resûl, Rabbinden kendisine indirilene îmân etti ve mü'minler de, hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve resûllerine îmân etti. “Biz, O'nun resûlleri arasından birini, diğerinden ayırmayız.” Ve “İşittik ve itaat ettik! Senin mağfiretini (dileriz). Rabbimiz, masîr (varış) Sanadır (Sana doğru yola çıkarız ve Sana ulaşırız).” dediler.
Allah’a MASİYR fiili ile dönüşün şartlarını da koymuş Allah’utela,önce HAŞYET SAHİBİ olarak (Allah’a ulaşmayı dileyerek mürşidine tabi olup) nefs tezkiyesi yaparak(nefs ini ıslah ederek) Allah’a ulaşılacağını.(haşyet sahibi olanlaın özelliklerini haşyet bahsinde acıklamıştık)

FATIR - 18 : Ve lâ tezirû vâziretun vizre uhrâ, ve in ted’u muskaletun ilâ himlihâ lâ yuhmel minhu şey’un ve lev kâne zâ kurbâ, innemâ tunzirullezîne yahşevne rabbehum bil gaybi ve ekâmûs salâh(salâte), ve men tezekkâ fe innemâ yetezekkâ li nefsih(nefsihî), ve ilâllâhil masîr(masîru).


Ve yük taşıyan birisi (bir günahkâr) başka birinin yükünü (günahını) yüklenmez. Eğer ağır yüklü kimse, onu (günahlarını) yüklenmeye (başkasını) çağırsa bile ondan hiçbir şey yükletilmez, onun yakını olsa dahi. Sen ancak gaybte Rabbine huşû duyanları ve namazı ikame edenleri uyarırsın. Ve kim tezkiye olursa (nefsini tezkiye ederse), o taktirde bunu sadece kendi nefsi için yapar. Ve dönüş Allah'adır (Nefs tezkiyesi ile ruh Allah'a döner, ulaşır).
Eger hala bu dönüş ÖLÜMLE DÖNÜŞTÜR bu dünya hayatında dönüş yoktur diyenler varsa onlara derizki:”o zaman nefs tezkiyesi yapmayanlar ölmeyecektir”.

Yukarıdaki ayetlere dikkatle bakıldığında,MASİYR fiilinin kesinlikle ulaşmak olduğu ve eger kişi,Allah’a yönelirse-enab olursa- (o na ulaşmayı dilerse) bu dünya hayatında Allah’a ulaşmak (ruhunun Allah’a ulaşması) eger böyle bir gayretin içinde olmazsa kıyametten sonra cehenneme ulaşmak olduğu ortaya çıkıyor.

*******


Yüklə 0,79 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   56




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin