14.İRŞAD
İrşad; ra,şın ve dal harflerinden oluşan reşeda kökündendir.
Kelime anlamı; Olgunlaşma,Allah’ın ilmiyle ilimlenme ve kemale erme dir.
Kur’an da Allah’utela, bize örnek olarak,daha öncekilerin kıssalarında ve SAHABENİN hayatında nereye ulaştıklarını misal vererek”nefs in afetlerinin yok olmasıyla kalbin bütünüyle fazıllarla nurlanması neticesinde kişinin,Allah’ın ilmiyle (ledün ilmi ile) alim olup İHLASA ulaşması yani “muhlis” olması olarak” acıklamıştır.
KEHF – 65-66 : Fe vecedâ abden min ibâdinâ âteynâhu rahmeten min indinâ ve allemnâhu min ledunnâ ilmâ(ilmen). Kâle lehu mûsâ hel ettebiuke alâ en tuallimeni mimmâ ullimte ruşdâ(ruşden).
Böylece katımızdan, kendisine rahmet verdiğimiz ve ledun (gizli) ilmimizden öğrettiğimiz kullarımızdan bir kul buldular. Musa (A.S) ona şöyle dedi: “Rüşde ulaşmak üzere, sana öğretilen (ilmi ledun) den bana öğretmen için, sana tâbî olabilir miyim?”
HUCURAT – 7-8 : Va’lemû enne fîkum resûlallâh(resûlallâhi), lev yutîukum fî kesîrin minel emri le anittum ve lâkinnallâhe habbebe ileykumul îmâne ve zeyyenehu fî kulûbikum, ve kerrehe ileykumul kufre vel fusûka vel isyân(isyâne), ulâike humur râşidûn(râşidûne). Fadlen minallâhi ve ni’meh(ni’meten), vallâhu alîmun hakîm(hakîmun).
Ve aranızda Allah'ın Resûlü olduğunu biliniz. Eğer işlerin çoğunda size itaat etseydi, mutlaka sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah, size îmânı sevdirdi ve onu kalplerinizde müzeyyen kıldı. Küfrü, fıskı ve isyanı size kerih gösterdi. İşte onlar, onlar irşad olanlardır. (Bu) Allah'tan bir fazl ve ni'mettir. Ve Allah; Alîm'dir, Hakîm'dir.
BAKARA - 139 : Kul e tuhâccûnenâ fîllâhi ve huve rabbunâ ve rabbukum, ve lenâ â’mâlunâ ve lekum a’mâlukum ve nahnu lehu muhlisûn(muhlisûne).
De ki: “Allah hakkında bizimle mücâdele mi ediyorsunuz? O, bizim de Rabbimizdir sizin de Rabbinizdir. Bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz de size aittir. Ve biz, onun için ihlâs sahibi (muhlis) (kul)larız.”
İrşad farzmıdır ?
Evet,farzdır.
Allah katında,iki sınıf insan vardır.
Hidayette olanlar Dalalette olanlar
Mü’min olanlar Kafir olanlar
İrşad yolundakiler Gay yolundakiler (Şeytanın yolunda)
Cennetlikler Cehennemlikler
Başlangıçta bütün insanlar,peygamaberler de dahil dalalettedirler.(bu daha önceki sayfalarda açıklanmıştı)İşte dalalette olanlar aynı zamanda “gavindir(İrşad’ın karşıtı)”(gay yolundadır.azgınlardır.cehennemliklerdir.)
ŞUARA – 94-95-96-97 : Fe kubkıbû fîhâ hum vel gâvun(gâvune). Ve cunûdu iblîse ecmeûn(ecmeûne). Kâlû ve hum fîhâ yahtesımûn(yahtesımûne). Tallâhi in kunnâ le fî dalâlin mubîn(mubînin).
Onlar (putperestler) ve azgınlar(gavinler), oraya (cehenneme) yüzüstü (burunları yere sürtünerek) atılırlar. Ve iblisin ordularının hepsi. Onlar (taptıkları şeyler ve onlara tapanlar) orada hasım olarak (düşmanca çekişerek) dediler ki…Allah'a yemin olsun ki, biz mutlaka apaçık bir dalâlet içindeydik.
Gavin,azgın demektir,İrşad’ı arzu etmeyendir.Haddi aşanlar demektir.Tuğyan da azgın demektir.
A'RAF - 186 : Men yudlilillâhu fe lâ hâdiye leh(lehu), ve yezeruhum fî tugyânihim ya’mehûn(ya’mehûne).
Allah kimi dalâlette bırakırsa, artık onun için bir hidayetçi (hidayete erdiren) yoktur. Ve onları azgınlıkları (isyanları) içinde şaşkın (bir halde) terkeder (bırakır).
Dostları ilə paylaş: |