ahd : Fizik vücudumuzun ‘e lestu birabbikum’ (kalû belâ) günü verdigi yemin
misak : Ruhumuzun (ruh bedenimizin) elestibi rabbukum (kalû belâ) günü verdigi yemin
***Bir başka hadis,Buhari 1.cild 688.hadis
Bir arap peygamber(SAV)efendimize “bana öyle bir ibadet buyurki ben onunla cennete gidebileyim”diyor.Efendimizde; Allah’a kul ol şirkten kurtul,namaz kıl,oruc tut,zekatını ver.Buyuruyor.
Bu hadiste de kul olup şirkten kurtulma var ama hac yok.Hülasa olarak şu ortaya çıkıyor; Aynı kitapta bile birbirlerini tutmayan rivayetlerin var olduğunu gördük onun için en sağlam delil KUR’ANDIR.Allah’uteala lokman/6.7de a’raf/185 te casiye/5,6 da HADİSLERRİN durumunu açıklıyor.
LOKMAN – 6-7 : Ve minen nâsi men yeşterî lehvel hadîsi li yudılle an sebîlillâhi bi gayri ilmin ve yettehızehâ huzuvâ(huzuven), ulâike lehum azâbun muhîn(muhînun). Ve izâ tutlâ aleyhi âyâtunâ vellâ mustekbiren ke en lem yesma’hâ ke enne fî uzuneyhi vakrâ(vakran), fe beşşirhu bi azâbin elîm(elîmin).
Ve insanlardan bir kısmı boş sözleri(HADİS) satın alırlar, ilimleri olmaksızın Allah'ın yolundan saptırmak için. Ve onu eğlence (alay konusu) edinirler. İşte onlar için muhin (aşağılayıcı) bir azap vardır. Ve ona âyetlerimiz okunduğu zaman onu işitmemiş gibi kibirlenerek döner (gider), onun kulaklarında vakra (işitme engeli) varmış gibi. Öyleyse onu elîm azapla müjdele (ikaz et, uyar).
A'RAF - 185 : E ve lem yanzurû fî melekûtis semâvâti vel ardı ve mâ halakallâhu min şey’in ve en asâ en yekûne kadıkterebe eceluhum, fe bi eyyi hadîsin ba’dehu yu’minûn(yu’minûne).
Onlar yerlerin, göklerin hükümranlığına (sünnetullaha, idaresine) ve Allah'ın yarattığı şeylere ve ecellerinin yaklaşmış olması ihtimaline bakmıyorlar mı? Ondan sonra artık hangi söze(HADİSE) inanırlar (mü'min olurlar).
CASİYE – 6-7-8 : Tilke âyâtullahi netlûhâ aleyke bil hakk(hakkı), fe bi eyyi hadîsin ba’dallâhi ve âyâtihî yû’minûn(yû’minûne). Veylun li kulli effâkin esîm(esîmin). Yesmeu âyâtillâhi tutlâ aleyhi summe yusırru mustekbiren ke en lem yesma’hâ, fe beşşirhu bi azâbin elîm(elîmin).
İşte bunlar, Allah'ın âyetleridir. Sana hak olarak onları okuyoruz. O halde Allah'tan ve O'nun âyetlerinden sonra hangi söze(HADİSE) inanacaklar? Bütün yalancı günahkârların vay haline. Kendisine okunan, Allah'ın âyetlerini işitir. Sonra onu işitmemiş gibi kibirlenerek israr eder. Artık onu, elîm azap ile müjdele.
RUM - 53 : Ve mâ ente bi hâdil umyi an dalâletihim, in tusmiu illâ men yu’minu bi âyâtinâ fe hum muslimûn(muslimûne).
Ve sen, körleri dalâletlerinden kurtarıp hidayete erdirecek değilsin. Sen ancak âyetlerimize îmân edenlere duyurursun. İşte onlar teslim olanlardır.
ZUHRUF – 6768-69 : El ehillâu yevme izin ba’duhum li ba’dîn aduvvun illel muttekîn(muttekîne). Yâ ibâdi lâ havfun aleykumul yevme ve lâ entum tahzenûn(tahzenûne). Ellezîne âmenû bi âyâtinâ ve kânû muslimîn(muslimîne).
İzin günü, takva sahipleri hariç, samimi dostlar birbirine düşmandır. Ey kullarım! O gün size korku yoktur ve siz mahzun (da) olmayacaksınız. Onlar ki âyetlerimizle âmenû olmuşlardır ve (Allah'a) teslim olmuşlardır.
Allah böyle söylüyorsa hadis kitaplarının hem kendi içinde hem diğerleriyle birbirini tutmayan yazılar varsa ki bu bir gercektir.O zaman yukarıda beyan olunduğu gibi KUR’AN kesin delildir ama kur’anı açıklayan,meallendiren,tefsir eden Allah tarafından tayin edildiği müddetce.
Said-i nurs-i hz.11.şua 9.mesele
…….bir Mabud-u Bilhak, o kitab-ı kebirin manalarını ders verecek üstadları ve o Kur'an-ı Samedanî'nin âyetlerini tefsir edecek müfessirleri elçi olarak göndermesin.. ve o mescid-i ekberde hadsiz tarzlarda ibadet edenlere imamları tayin etmesin.. ve o üstadlara ve müfessirlere ve imamlara fermanları vermesin? Hâşâ, yüzbin hâşâ!
DEMEKKİ KUR’ANI ANLATAN; MÜRŞİD’LERİN
TEFSİR EDEN; ELÇİLER’İN(RESULLER’İN)
İNDİİLAHİDE’Kİ(Allah’ın huzurunda kılınan namazın) İMAMLARI NIN TAYİNİ ALLAH tarafından yapılır.
Bunların hepsi Allah’ın üniversitesinin profesörleri docentleri öğretim üyeleridir.Kim de o üniversiteye girer tedrisatını tamamlarsa onlar bu kur’anı öğrenebilir,başkalarınada açıklamalar yapabilir onların kurtuluşlarına vesile olur.Onlar HADİSLERİ kullanmazlarmı ?- mutlakaki kullanırlar ama kur’ana ölcerek çünkü hadisler peygamber efendimizden 100-150 yıl sonra aradan 4 nesil gectikten sonra ortaya çıkmıştır.O nun için RİVAYETLER in hepsi doğru değildir.Bu tedrisat için Allah’ın herkesi davet ettiği dininin temelinde “ALLAH’A ULAŞMAYI DİLEMEK”(enab olmak) var (zümer/54)te “..ve enibu ilarabbikum (ve rabbinize yönelin-ona ulaşmayı dileyin) ve eslimulehü (ve o’na Allaha teslim olun) İşte kim bu dileğin sahibi olursa o kişi mutlaka mürşidine tabi olur ve Allah’ın üniversitesine girmiş olur nefs inin tezkiyesi tamamlanır ruhu Allah’a ulaşırsa o kişi kur’anı öğrenmeye başlar.Peygamber efendimiz zamnında da böyle olmuş daha sonraki devirlerde de.
İşte Peygamber efendimiz dönemine ait ayetikerime;
Dostları ilə paylaş: |