15.İSLAM
İslam,sin,lam ve mim harflerinden oluşan silm kökündendir.
Anlamı; Teslim,sulh,sükun ve barış tır.
Allah’uteala kur’anda,Allah’a yönelip(enab)teslim olmayı emrediyor.
ZUMER - 54 : Ve enîbû ilâ rabbikum ve eslimû lehu min kabli en ye’tiyekumul azâbu summe lâ tunsarûn(tunsarûne).
Ve Rabbinize (Allah'a) yönelin (ruhunuzu Allah'a ulaştırmayı dileyin)! Ve size azap gelmeden önce O'na (Allah'a) teslim olun (ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi, iradenizi Allah'a teslim edin). (Yoksa) sonra yardım olunmazsınız.
HAC - 34 : Ve li kulli ummetin cealnâ menseken li yezkurûsmallâhi alâ mâ razakahum min behîmetil en’âm(en’âmi), fe ilâhukum ilâhun vâhıdun fe lehû eslimû ve beşşiril muhbitîn(muhbitîne).
Ve Biz, bütün ümmetler için (kurban konusunda aynı) usulleri tayin ettik ki onlara, (Allah'ın) rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine Allah'ın İsmi'ni zikretsinler (Allah'ın İsmi ile kurbanları kessinler). O halde, sizin İlâhınız Tek Bir İlâh'tır. Öyleyse O'na teslim olun! Ve muhbitleri müjdele.
Allah’ın teslim (İslam)emrini yerine getirenlerin özelliklerini veriyor Allah’uteala bir sonraki ayeti kerimede.
HAC - 35 : Ellezîne izâ zukirallâhu vecilet kulûbuhum vas sâbirîne alâ mâ esâbehum vel mukîmis salâti ve mimmâ razaknâhum yunfikûn(yunfikûne).
Onlar, Allah'ı zikrettikleri zaman kalpleri titreyenlerdir (Allah'tan gelen bir cereyanla kalpleri ve vücutları sarsılanlardır). Onlara isabet edenlere (musîbetlere) sabredenlerdir ve salâtı (namazı) ikame edenlerdir. Ve onlar, onları rızıklandırdığımız şeylerden infâk ederler.
BAKARA - 208 : Yâ eyyuhellezîne âmenûdhulû fîs silmi kâffeh(kâffeten), ve lâ tettebiû hutuvâtiş şeytân(şeytâni), innehu lekum aduvvun mubîn(mubînun).
Ey âmenû olanlar! Hepiniz SİLM'e dahil olun (teslim olma dairesi içine girin). Ve şeytanın adımlarına (izlerine) tâbî olmayın. Muhakkak ki o, size apaçık düşmandır.
Allah’utela,Ed dar (esmaülhüsnasından) olan kendi zatına davet ediyor.
YUNUS - 25 : Vallâhu yed'û ilâ dâris selâm(selâmi), ve yehdî men yeşâu ilâ sırâtin mustekîm(mustekîmin).
Ve Allah, teslim (selâm) yurduna davet eder ve (teslim yurduna, Zat'ına ulaştırmayı) dilediği kimseyi, Sıratı Mustakîm'e ulaştırır.
Sıratı Mustakîm : Allah'a (cc) ulaştıran yol
Adem as dan peygamber(SAV) efendimize kadar gönderilen peygamberlerde kitaplarda aslı HANİF olan arapca adı İSLAM olan bir tek din üzerinedir.Başka bir din hiç olmamıştır.
AL-İ İMRAN - 19 : İnned dîne indâllâhil islâm(islâmu), ve mahtelefellezîne ûtûl kitâbe illâ min ba’di mâ câehumulılmu bagyen beynehum, ve men yekfur bi âyâtillâhi fe innallâhe serîul hısâb(hısâbı).
Muhakkak ki Allah'ın indinde dîn, İslâm'dır (teslim dînidir). Kendilerine kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki hased sebebiyle ihtilâfa düştüler. Ve kim Allah'ın âyetlerini örterse (inkâr ederse), o taktirde, muhakkak ki Allah, hesabı çabuk görendir.
BAKARA – 131-132-133 : İz kâle lehû rabbuhû eslim kâle eslemtu li rabbil âlemîn(âlemîne). Ve vassâ bihâ ibrâhîmu benîhi ve ya’kûb(ya’kûbu), yâ beniyye innallâhestafâ lekumud dîne fe lâ temûtunne illâ ve entum muslimûn(muslimûne).
Ve vassâ bihâ ibrâhîmu benîhi ve ya’kûb(ya’kûbu), yâ beniyye innallâhestafâ lekumud dîne fe lâ temûtunne illâ ve entum muslimûn(muslimûne).
Hani Rabbi ona: “Teslim ol!” dediği zaman “Âlemlerin Rabbine teslim oldum.” dedi. İbrâhîm de bunu kendi oğullarına vasiyet etti. Yâkub da: “Ey oğullarım! Muhakkak ki Allah, bu dîni sizin için seçti. Artık siz ölmeyin. Ancak Allah'a teslim olarak (ölün).” dedi. Yoksa Yâkub, ölüme hazır olduğu zaman: “(Ey yahudiler)! Siz orada şahit miydiniz?” Hani Yâkub, o zaman oğullarına: “Ben öldükten sonra kime kul olacaksınız?” dedi. Onlar da: “Senin ilâhına, ataların İbrâhîm, İsmail ve İshak'ın ilâhı olan Tek İlâh'a kul olacağız. Zaten biz, O'na teslim olanlarız.” dediler.
AL-İ İMRAN - 85 : Ve men yebtegi gayrel islâmi dînen fe len yukbele minh(minhu), ve huve fîl âhireti minel hâsirîn(hâsirîne).
Ve kim İslâm'dan başka bir dîn ararsa, o taktirde kendisinden asla kabul edilmez ve o, ahirette "hüsranda olanlar"dan olur.
YUNUS - 84 : Ve kâle mûsâ yâ kavmi in kuntum âmentum billâhi fe aleyhi tevekkelû in kuntum muslimîn(muslimîne).
Ve Musa (A.S) şöyle dedi: “Ey kavmim! Eğer siz, Allah'a âmenû olup (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler ve Allah'a), teslim olanlarsanız, artık O'na (Allah'a) tevekkül edin.”
AL-İ İMRAN - 52 : Fe lemmâ ehassa îsâ min humul kufre kâle men ensârî ilâllâh(ilâllâhi), kâlel havâriyyûne nahnu ensârullâh(ensârullâhi), âmennâ billâh(billâhi), veşhed bi ennâ muslimûn(muslimûne).
Fakat İsa, onlardan inkâr hissedince “Allah'a (giden yolda) benim yardıcılarım kimlerdir?” dedi. Havariler: “Biz Allah'ın yardımcılarıyız, Allah'a îman ettik (ruhumuzu ölmeden önce Allah'a ulaştırmayı diledik) ve bizim (Allah'a) teslim olduğumuza şahit ol.” dediler.
İSLAM,Allah’a teslim olmaksa bu gün böyle bir fiilden bahsediliyormu?
-Hayır
Bu günkü İslam anlayışı nedir?
-Namaz,oruç,hac,zekat ve kelimeişehadet.
Bunlar nereden çıkmıştır?
-Zamanın alimleri tarafından bir hadis’e dayandırılarak koydukları bir kaidedir.
Hangi hadise göre?
***Buhari 1.cild 8.hadis ve benzerlerine göre.
Arapca aslı;Büniyelislam ala hamsin.şehadeti lailaheillallah,ve ikamessalat,ve itaezzekat,ve savmıramazan vel hac.
Türkcesi; İslam beş şey üzerine bina edilmiştir.Kelimei şehadet,namaz,oruc,hac,zekat.
Arapca aslına bakarsak,İslam beş şarttan ibarettir demiyor” İslam binası bu Beş şey üzerine bina edilmiştir diyor.Bu beş(ibadet) temeldir ama İslam binası değildir.Biz bu ibadetlerle sadece temeli oluştururuz.Barınacak, bizi koruyacak binamız henüz olmaz.O zaman onun üstüne bir bina inşa etmeliyiz.Bunlar (5 farz) birer aractır gereklidir ama YETERLİ DEĞİLDİR.Halbuki İSLAMIN ŞARTLARINI anlatan aynı hadis kitabında daha altı tane hadis var ama nedense bunu esas alarak şartlarını oluşturmuşlar.Diğer hadislere baktığımızda onların bir kısmının kur’ana parelel olduğunu görüyoruz.
***Buhari 1.cild 7.hadis
Ebu süfyan ve arkadaşları şam’a gittiğinde rum kayseri Hırakl,bunları davet ediyor ve onlara peygamber efendimizi soruyor.Ve neleri emrettiğini.Cevap olarak ta şöyle diyorlar;Tek olan Allah’a kul olunuz ve şirkten kurlulunuz(enta’budullahi velatüşrikebihi),dedelerinizin ibadetlerini terk ediniz,namazı kılın,sıdk’ı(sadaka vermeyi) ve affetmeyi emrediyor.
Buradaki şartların değişik olduğunu görüyoruz.Nedir bunlar?
1-“Allah’a kul olmak ve şirkten kurtulmak”
Her ne kadar hadis meallerinde “Allah’a ibadet etmek ve ibadetlerinde şirk koşmamak”olarak açıklanmışsa da esas anlamı;ALLAH’A ABD (kul) OLMAK VE O’NA (Allah’a) ortak koşmamak.Zaten Allah’a kul olmak,otomatik olarak şirkten kurtulmak demektir, taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan kurtulmak devreden çıkarmaktır.
ZUMER - 17 : Vellezînectenebût tâgûte en ya’budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ıbâd(ıbâdi).
Ve onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar). Çünkü Allah'a yöneldiler (Allah'a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!
Demekki,Allah’a kul olup şirkten kurtulmak (ortakları devreden çıkarmak) ALLAH’A ULAŞMAYI DİLEMEKLE (enab olmakla) mümkündür.Kul olmak, otomatik olarak takva sahibi olmayı da gercekleştirir.
BAKARA - 21 : Yâ eyyuhen nâsu’budû rabbekumullezî halakakum vellezîne min kablikum leallekum tettekûn(tettekûne).
Ey insanlar! Rabbinize kul olun ki O, sizi ve sizden öncekileri yarattı. Umulur ki böylece siz, takva sahibi olursunuz.
Takva sahibi olmanın yolu ne idi;ALLAH’A ULAŞMAYI DİLEMEK (münib olmak)
RUM - 31 : Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O'na (Allah'a) yönelin (Allah'a ulaşmayı dileyin) ve takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.
Allah’ın dininde KUL OLMAK, temel şarttır.
HUD – 25-26 : Ve lekad erselnâ nûhan ilâ kavmihî innî lekum nezîrun mubîn(mubînun). En lâ ta’budû illallâh(illallâhe), innî ehâfu aleykum azâbe yevmin elîm(elîmin).
Ve andolsun ki; Nuh'u kendi kavmine gönderdik. Muhakkak ki ben, sizin için ifadesi açık ve kesin bir uyarıcıyım. Allah'tan başkasına kul olmamanız için (açıkça uyaran bir uyarıcıyım.) Muhakkak ki ben, elîm (acı) günün azabının sizin üzerinize olmasından korkuyorum.
HUD – 2-3 : Ellâ ta’budû illallâh(illallâhe), innenî lekum minhu nezîrun ve beşîr(beşîrun). Ve enistagfirû rabbekum summe tûbû ileyhi yumetti’kum metâan hasenen ilâ ecelin musemmen ve yu’ti kulle zî fadlin fadleh(fadlehu), ve in tevellev fe innî ehâfu aleykum azâbe yevmin kebîr(kebîrin).
(Bu kitap), Allah'tan başkasına kul olmamanız içindir. Muhakkak ki ben, O'ndan (O'nun tarafından) sizin için bir uyarıcı ve müjdeciyim. Ve Rabbinizden mağfiret istemeniz, sonra O'na tövbe etmeniz, belirlenmiş bir zamana kadar sizi güzel bir meta ile metalandırması (geçindirmesi) ve her fazl sahibine, fazlını vermesi içindir. Ve eğer (geri) dönerseniz o zaman ben, büyük günün azabının sizin üzerinize olmasından korkarım.
NAHL - 51 : Ve kâlallâhu lâ tettehızû ilâheynisneyn(ilâheynisneyni), innemâ huve ilâhun vâhıd(vâhıdun), fe iyyâye ferhebûn(ferhebûne).
Ve Allah, şöyle dedi: “İki ilâh edinmeyin! O, sadece tek bir ilâhtır. O halde sadece Benden korkun!”
2-Atalarınızın dinini terk edin.
Her dönem de Allah’ın kitabı olmasına rağmen daha önce ŞEYTANIN KANDIRIP ellerine verdiği dini ön planda tutmuşlardır.Peygamber efendimiz döneminde de yine öyle bir uygulama varki o na göre buyurmuştur efendimiz.Bu gün aynı “ataların dini uygulaması” yokmu? Var işte beş şart uygulaması.Peygamber efendimizin buyurduğu gibi”öyle bir gün gelecekki-islamın ismi kur’anın resmi kalacaktır,mescitler mamur ama içinde HİDAYET ten eser bulunmayacak”bu günler o günlerdir. Ta yüzyıllar boyunca devam edegelen uygulama neticesi”
HİDAYET nedir ?-Allah’a ulaşmaktır.
BAKARA - 120 : Ve len terdâ ankel yahûdu ve len nasârâ hattâ tettebia milletehum kul inne hudâllâhi huvel hudâ ve leinitteba’te ehvâehum ba’dellezî câeke minel ilmi, mâ leke minallâhi min veliyyin ve lâ nasîr(nasîrin).
Sen onların dînine tâbî olmadıkça (uymadıkça) ne yahudiler ve ne de hristiyanlar senden (asla) razı olmazlar. De ki: “Muhakkak ki Allah'a ulaşmak (var ya) işte o, hidayettir.” Sana gelen bunca ilimden sonra eğer onların hevalarına uyarsan andolsun ki; Allah'tan sana ne bir dost ve ne de bir yardımcı olur.
Bu günkü HİDAYET anlayışı nedir ? –Doğru yol,dosdoğru yol islamın yolu gibi yuvarlak sözler.A nlamı belli olmayan sözler nasıl gercekleştirileceği belli olmayan sözler çünkü ŞEYTAN öyle emrediyor,onu murad ediyor,insanlar ibadet etsinler ama o yaptıkları ibadetler onları kurtarmasın kendisi ile beraber cehenneme gitsinler,onun için HEDEF olarak kurtuluşa erdirecek fiiller yerine aracları hedef yapıp bir fasit dairenin içinde döndürüp durmak.Yani,sizin hedefiniz istanbula gitmek ama araç olarak ya otobüs ya otomobil ya ucak la, eger hedefiniz belli değilse araclara binmeniz size bir şey kazandırmaz sadece oyalar.İşte ibadetler de eger hedefiniz yoksa sizi HİDAYETE erdirmiyorsa sadece oyalayacaktır. Siz, bu dünya hayatındayken “her şeyin mükemmel olduğunu cennetlerden cennet beğenemdiğiniz bir durumdayken ölüm geldiğinde size GİDECEĞİNİZ YER (cennet se cennet cehennemse cehennem)gösterilir.O zaman geri dönmek yapmadığınız asıl olanları yapmak istersiniz ama bu mümkün değildir,son pişmanlık fayda vermeyecektir.HEDEF nedir?
-HİDAYET e ermek,TAKVA sahibi olmak,KUL OLMAK.
Nasıl gercekleşecek ? Allah’a ulaşmayı dilemekle (münib,enab olmak.mülaki olmak Salih amel işlemek)
Allah,”Allah’a mülaki(ulaşmayı) olmayı dilemeyenlerin onu inkar edenlerin Allah’a yaşarken teslim olmayanların ve takva sahibi olmayanların o gün teslim olduklarını nasıl vefat ettirildiklerini,onlara ne gösterildiğini gideceği yerin neresi olduğunu açıklıyor.”
SECDE – 10-11-12 : Ve kâlû e izâ dalelnâ fîl ardı e innâ le fî halkın cedîd(cedîdin), bel hum bi likâi rabbihim kâfirûn(kâfirûne). Kul yeteveffâkum melekul mevtillezî vukkile bikum summe ilâ rabbikum turceûn(turceûne). Ve lev terâ izil mucrimûne nâkısû ruûsihim inde rabbihim, rabbenâ ebsarnâ ve semi’nâ ferci’nâ na’mel sâlihan innâ mûkinûn(mûkinûne).
Ve dediler ki: "Biz yerde (toprağın içinde) (toprağa) karıştığımız zaman biz mutlaka yeni bir yaratılış içinde mi olacağız?" Hayır, onlar, Rab'lerine mülâki olmayı (ulaşmayı) inkâr edenlerdir. De ki: "Size vekil kılınan ölüm meleği, sizi vefat ettirecek (öldürecek). Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz." Ve keşke mücrimleri, Rab'lerinin huzurunda başlarını eğerek: "Rabbimiz, biz gördük ve işittik. (Bundan sonra) bizi (dünyaya) geri döndür, salih amel yapalım. Muhakkak ki biz, mukinun (yakîn hasıl edenler) olduk." (derken) görseydin
NAHL – 28-29 : Ellezîne teteveffâhumul melâiketu zâlimî enfusihim fe elkavus seleme mâ kunnâ na’melu min sû’(sûin), belâ innallâhe alîmun bimâ kuntum ta’melûn(ta’melûne). Fedhulû ebvâbe cehenneme hâlidîne fîhâ fe lebi’se mesvel mutekebbirîn(mutekebbirîne).
Melekler, nefslerine zulmedenleri vefat ettirecekleri zaman onlar teslim olurken: “Biz, bir kötülük yapmadık.” dediler. Hayır, muhakkak ki Allah, yapmış olduğunuz kötü amelleri en iyi bilendir. Haydi, orada ebediyyen kalmak üzere cehennemin kapılarından girin. Kibirlenenlerin (büyüklük taslayanların) kaldığı yer ne kötüdür.
Ama TAKVA sahipleri vefat ettirilirken onlara ne gösteriliyor ve nasıl hitap ediliyor ?
NAHL – 30-31-32 : Ve kîle lillezînettekav mâ zâ enzele rabbukum, kâlû hayrâ(hayren), lillezîne ahsenû fî hâzihid dunyâ haseneh(haseneten), ve le dârul âhıreti hayr(hayrun), ve le ni’me dârul muttekîn(muttekîne). Cennâtu adnin yedhulûnehâ tecrî min tahtihel enhâru lehum fîhâ mâ yeşâûn(yeşâûne), kezâlike yeczîllâhul muttekîn(muttekîne). Ellezîne teteveffâhumul melâiketu tayyibîne yekûlûne selâmun aleykumudhulûl cennete bimâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).
Ve takva sahiplerine: “Rabbiniz ne indirdi?” denildi. “Hayır (güzellikler).” dediler. Ahsen olanlara (iradesini Allah'a teslim edenlere) bu dünyada haseneler (iyilikler, güzellikler, sevaplar, pozitif dereceler) vardır. Ve elbette ahiret yurdu daha hayırlıdır. Ve gerçekten muttakilerin (takva sahiplerinin) yurdu ne güzeldir. Onlar (muttakiler), altından nehirler akan Adn cennetlerine girerler. Orada, onların diledikleri herşey vardır. İşte Allah, (ahsen olan) muttakileri (bihakkın takvanın sahiplerini) böyle mükâfatlandırır. Melekler, onları tayyib (en güzel, en iyi) bir şekilde vefat ettirirler. Onlara: “Selâm üzerinize olsun. Yapmış olduğunuz (güzel, hayırlı) ameller sebebiyle cennete girin.” derler.
3-Namaz kılmak
4-Sıdk-zekat vermek
5-Affetme
***Bir başka hadis,Buhari 1.cild 43.hadis
Necidli birinin islamı sorması üzerine peygamber(SAV)efendimiz; “Bir gün bir gecedebeş vakit namaz,ramazan ayında oruc,zekat ve Allah’ı zikretmeyi emretmiş.O kişi de tabi olup gitmiş.
Bu hadis te,”hac” yok ama bu günkü uygulamada olmayan “Allah’ı zikretmek”var ve en önemlisi Peygamber(SAV) efendimize tabiyet var.Eger şimdi de kim HİDAYET’in gercek anlamını(Allah’a ulaşmak olduğunu) idrak ederek(Allah’a ulaşmayı dileyerek) o nun varisleri olan “devrin imamlarına,içinde bulunduğu kavmin resullerine veya kendisine Allah’ın gösterdiği mürşidlere” tabi olurda bu ibadetleri yaparsa mutlaka İSLAMı yaşar.
***Bir başka hadis,Buhari 1.cild 47.hadis(Cibril hadisi)
Peygamber (SAV) efendimiz sahabe ile sohbeti esnasında beyaz elbiseli bir zat İSLAMI sorar,efendimiz şöyle buyurur;”Allah’a kul olup şirkten kurtulmak,namaz kılmak,zekat vermek ve ramazan orucunu tutmaktır” buyurmuştur.Burada yine “Allah’a kul olmak şirkten kurtulmak” var ama hac yok.
Bir başka hadis,Buhari 1.cild 49.hadis
Bahreynden gelen bir grup Peygamber(SAV)efendimize tabi olduktan sonra giderlerken,”biz kabilemize döndükten sonra onlara neyi buyurursunuzki onlarda cennete gitsinler? Peygamber (SAV)efendimiz buyurdularki; (İman’ı) emrettikten (Allah’a, meleklerine,o’na-Allah’a-mülaki olmaya,resullerine ve öldükten sonra dirilmeye ) sonra “namazı kılmak,oruc tutmak ve ganimetlerin humusunu vermektir(ganimetlerden elde edilenin beştebirini zekat olarak vermek)
Bu hadiste önce imanı açıklıyor.Onun içinde ne var ? şu anda uygulamada olmayan ALLAH’A MÜLAKİ (ulaşma) OLMAK var.
***Bir başka hadis,Buhari/ 5.cild 687.hadis.
Peygamber(SAV)efendimizin sohbetinde birisi şöyle diyor; Bana öyle bir ibadet söyleki bana öyle bir ibadet söyleki onunla ben cennete girebileyim.Peygamber efendimiz de; “Allah’a kul ol ve şirkten kurtul,namaz kıl,zekat ver ve er rahim olan ALLAH’a VASIL OL(Allah’a ulaş)
Bu hadiste de yine kul olmak ve şirkten kurtulmak var ama en önemlisi “kur’an meallerinde bile anlamını değiştirdikleri ER RAHİM OLAN ALLAH’A VASIL OL”var.Vasıl olma,vuslattır,kavuşmaktır,ama –sıla-irahim-yani memleket ziyareti olarak heryerde anlam vermişler.Halbuki burada “EL RAHİM”e Allah’ın isimlerinden olan a vasıl ol buyruluyor.Bildikleri DİN de Allah’a ulaşma diye bir şey olmadığı için adamlar ne desinler olsa olsa SILA-İ RAHİM yani memleket ziyareti akraba ziyareti olabilir diye meallendirilmiş.Aynı hadis kitabında 6.cild 965.hadiste AKRABA ZİYARETİ var ama onun metininde gecen harfler değişiktir.Orada SILA-İ RAHİM-sad,lam,rı,mim-var ama bu hadiste;TASİLÜRRAHİYM-te,sad,lam,elif,lam,rı,ha,ye,mim-harfleri var.EL RAHİYM (Allah’a)e vasıl ol emri.
Allah kur’an da bu hususu nasıl açıklamış ?
RAD – 20-21 : Ellezîne yûfûne bi ahdillâhi ve lâ yenkudûnel misâk(misâka). Vellezîne yasılûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yahşevne rabbehum ve yehâfûne sûel hisâb(hisâbi).
Onlar, Allah'ın ahdini ifa ederler (ruhlarını, vechlerini, nefslerini ve iradelerini Allah'a teslim ederler). Ve misaklerini (diğer teslimlerle birlikte iradelerini de Allah'a teslim edeceklerine dair misaklerini) bozmazlar. Ve onlar Allah'ın (ölümden evvel), Allah'a ulaştırılmasını emrettiği şeyi (ruhlarını), O'na (vasıl ederler)(Allah'a) ulaştırırlar. Ve Rab'lerine karşı huşû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar.
ahd : Fizik vücudumuzun ‘e lestu birabbikum’ (kalû belâ) günü verdigi yemin
misak : Ruhumuzun (ruh bedenimizin) elestibi rabbukum (kalû belâ) günü verdigi yemin
***Bir başka hadis,Buhari 1.cild 688.hadis
Bir arap peygamber(SAV)efendimize “bana öyle bir ibadet buyurki ben onunla cennete gidebileyim”diyor.Efendimizde; Allah’a kul ol şirkten kurtul,namaz kıl,oruc tut,zekatını ver.Buyuruyor.
Bu hadiste de kul olup şirkten kurtulma var ama hac yok.Hülasa olarak şu ortaya çıkıyor; Aynı kitapta bile birbirlerini tutmayan rivayetlerin var olduğunu gördük onun için en sağlam delil KUR’ANDIR.Allah’uteala lokman/6.7de a’raf/185 te casiye/5,6 da HADİSLERRİN durumunu açıklıyor.
LOKMAN – 6-7 : Ve minen nâsi men yeşterî lehvel hadîsi li yudılle an sebîlillâhi bi gayri ilmin ve yettehızehâ huzuvâ(huzuven), ulâike lehum azâbun muhîn(muhînun). Ve izâ tutlâ aleyhi âyâtunâ vellâ mustekbiren ke en lem yesma’hâ ke enne fî uzuneyhi vakrâ(vakran), fe beşşirhu bi azâbin elîm(elîmin).
Ve insanlardan bir kısmı boş sözleri(HADİS) satın alırlar, ilimleri olmaksızın Allah'ın yolundan saptırmak için. Ve onu eğlence (alay konusu) edinirler. İşte onlar için muhin (aşağılayıcı) bir azap vardır. Ve ona âyetlerimiz okunduğu zaman onu işitmemiş gibi kibirlenerek döner (gider), onun kulaklarında vakra (işitme engeli) varmış gibi. Öyleyse onu elîm azapla müjdele (ikaz et, uyar).
A'RAF - 185 : E ve lem yanzurû fî melekûtis semâvâti vel ardı ve mâ halakallâhu min şey’in ve en asâ en yekûne kadıkterebe eceluhum, fe bi eyyi hadîsin ba’dehu yu’minûn(yu’minûne).
Onlar yerlerin, göklerin hükümranlığına (sünnetullaha, idaresine) ve Allah'ın yarattığı şeylere ve ecellerinin yaklaşmış olması ihtimaline bakmıyorlar mı? Ondan sonra artık hangi söze(HADİSE) inanırlar (mü'min olurlar).
CASİYE – 6-7-8 : Tilke âyâtullahi netlûhâ aleyke bil hakk(hakkı), fe bi eyyi hadîsin ba’dallâhi ve âyâtihî yû’minûn(yû’minûne). Veylun li kulli effâkin esîm(esîmin). Yesmeu âyâtillâhi tutlâ aleyhi summe yusırru mustekbiren ke en lem yesma’hâ, fe beşşirhu bi azâbin elîm(elîmin).
İşte bunlar, Allah'ın âyetleridir. Sana hak olarak onları okuyoruz. O halde Allah'tan ve O'nun âyetlerinden sonra hangi söze(HADİSE) inanacaklar? Bütün yalancı günahkârların vay haline. Kendisine okunan, Allah'ın âyetlerini işitir. Sonra onu işitmemiş gibi kibirlenerek israr eder. Artık onu, elîm azap ile müjdele.
RUM - 53 : Ve mâ ente bi hâdil umyi an dalâletihim, in tusmiu illâ men yu’minu bi âyâtinâ fe hum muslimûn(muslimûne).
Ve sen, körleri dalâletlerinden kurtarıp hidayete erdirecek değilsin. Sen ancak âyetlerimize îmân edenlere duyurursun. İşte onlar teslim olanlardır.
ZUHRUF – 6768-69 : El ehillâu yevme izin ba’duhum li ba’dîn aduvvun illel muttekîn(muttekîne). Yâ ibâdi lâ havfun aleykumul yevme ve lâ entum tahzenûn(tahzenûne). Ellezîne âmenû bi âyâtinâ ve kânû muslimîn(muslimîne).
İzin günü, takva sahipleri hariç, samimi dostlar birbirine düşmandır. Ey kullarım! O gün size korku yoktur ve siz mahzun (da) olmayacaksınız. Onlar ki âyetlerimizle âmenû olmuşlardır ve (Allah'a) teslim olmuşlardır.
Allah böyle söylüyorsa hadis kitaplarının hem kendi içinde hem diğerleriyle birbirini tutmayan yazılar varsa ki bu bir gercektir.O zaman yukarıda beyan olunduğu gibi KUR’AN kesin delildir ama kur’anı açıklayan,meallendiren,tefsir eden Allah tarafından tayin edildiği müddetce.
Said-i nurs-i hz.11.şua 9.mesele
…….bir Mabud-u Bilhak, o kitab-ı kebirin manalarını ders verecek üstadları ve o Kur'an-ı Samedanî'nin âyetlerini tefsir edecek müfessirleri elçi olarak göndermesin.. ve o mescid-i ekberde hadsiz tarzlarda ibadet edenlere imamları tayin etmesin.. ve o üstadlara ve müfessirlere ve imamlara fermanları vermesin? Hâşâ, yüzbin hâşâ!
DEMEKKİ KUR’ANI ANLATAN; MÜRŞİD’LERİN
TEFSİR EDEN; ELÇİLER’İN(RESULLER’İN)
İNDİİLAHİDE’Kİ(Allah’ın huzurunda kılınan namazın) İMAMLARI NIN TAYİNİ ALLAH tarafından yapılır.
Bunların hepsi Allah’ın üniversitesinin profesörleri docentleri öğretim üyeleridir.Kim de o üniversiteye girer tedrisatını tamamlarsa onlar bu kur’anı öğrenebilir,başkalarınada açıklamalar yapabilir onların kurtuluşlarına vesile olur.Onlar HADİSLERİ kullanmazlarmı ?- mutlakaki kullanırlar ama kur’ana ölcerek çünkü hadisler peygamber efendimizden 100-150 yıl sonra aradan 4 nesil gectikten sonra ortaya çıkmıştır.O nun için RİVAYETLER in hepsi doğru değildir.Bu tedrisat için Allah’ın herkesi davet ettiği dininin temelinde “ALLAH’A ULAŞMAYI DİLEMEK”(enab olmak) var (zümer/54)te “..ve enibu ilarabbikum (ve rabbinize yönelin-ona ulaşmayı dileyin) ve eslimulehü (ve o’na Allaha teslim olun) İşte kim bu dileğin sahibi olursa o kişi mutlaka mürşidine tabi olur ve Allah’ın üniversitesine girmiş olur nefs inin tezkiyesi tamamlanır ruhu Allah’a ulaşırsa o kişi kur’anı öğrenmeye başlar.Peygamber efendimiz zamnında da böyle olmuş daha sonraki devirlerde de.
İşte Peygamber efendimiz dönemine ait ayetikerime;
BAKARA - 151 : Kemâ erselnâ fîkum resûlen minkum yetlû aleykum âyâtinâ ve yuzekkîkum ve yuallimukumul kitâbe vel hikmete ve yuallimukum mâ lem tekûnû ta’lemûn(ta’lemûne).
Nitekim size içinizde (görev yapmak üzere) sizden bir Resûl (Peygamber) gönderdik ki; âyetlerimizi size tilâvet etsin (okuyup açıklasın) ve sizi (nefsinizi) tezkiye etsin, size kitap ve hikmet öğretsin ve (hikmetin de ötesinde) bilmediğiniz şeyleri öğretsin.
Dostları ilə paylaş: |