Küçük köyler dokumacılıkla gelişmiştir, bu yerlerde tarım azalmıştır ve sonuç olarak köylüler adeta köylerinden kovulmuştur.
Köylüler kente göçe zorlanmış ve hatta bir kısmı yollarda telef olmuştur.
Sanayi Devrimi olarak bilinen dönem İngiltere’de tarım, tekstil ve metal üretimi,ulaşım, iktisadi politikalar ve sosyal yapıda esaslı değişimlerin yaşandığı bir dönemdir.
Sanayi Devrimi olarak bilinen dönem İngiltere’de tarım, tekstil ve metal üretimi,ulaşım, iktisadi politikalar ve sosyal yapıda esaslı değişimlerin yaşandığı bir dönemdir.
Devrim olarak adlandırılmasının sebebi önceki üretim yapılarını temelden değiştirmiştir.
Tüm değişimler bir anda olmamış ve 1760-1850 arasında aşama aşama gerçekleşmiştir.
Daha çok kazanma hırsı
Şehirleşme-sanayileşme kısa sürede tüm dünyayı kaplamıştır. Sanayi Devrimi çok süratle yayılmıştır.
Uçak,telgraf ve radyonun icadı (yeni iletişim yolları)
Rahatsız edici yaşam koşulları (işçiler kalabalık koğuşlarda yaşamaktadır ve bulaşıcı hastalıklar yaygındır)
Kısa yaşam süresi
Çocuk işçiler (ucuz işçiler)
Kirlilik (hava kirliliği, su kirliliği)
Bunun sonucunda;
Bunun sonucunda;
İmal edilmiş bütün malların fiyatları hızla düştü.
Ticarette ve imalatta bolluk yaşandı.
Korunmasız hemen hemen bütün dış pazarlar ele geçirildi.
Ulusal zenginlikte ve sermayede ani bir artış söz konusu oldu.
Üretken nüfus, hızla arttı.
İş güvenliği ve mülk sahipliği ortadan kalktı.
Tarımda yeni teknolojiler kullanılmaya başlandı ve artan nüfusun tarımsal ürünlere olan talebi, hızla arttı.
Karayolları ve demiryollarındaki düzenlemelerle, ulaşılamayan alanlar üretime ve tüketime dahil oldu.
Tarımsal kesimlerden kente göç edenler nedeniyle kentlerde nüfus büyük oranda arttı.
Zanaat sanayileşmiş, işbölümü sert bir şekilde uygulanmıştı.
Endüstri Devriminin tüm yönleri ve tüm ilişkileriyle izlenebileceği klasik topraklar İngiltere’dir.
İmalatçı kuruluş, yatırım yapmak için bazı fırsatlar arar.
İmalatçı kuruluş, yatırım yapmak için bazı fırsatlar arar.
Bu olanaklara sahip küçük bir köyde yatırım yapan imalatçı, fabrikada çalışmaları için köylülere başlangıçta yüksek ücret verecektir.
Yüksek ücret, yeni işgücünü çeker. İşgücü artınca ücretler düşer ve yeni imalatçılar bu yöreye yatırım yapar
Böylece köy, küçük bir kent, giderek büyük bir kent olur.
Kent büyüdükçe avantajları da büyür. Yolları, demiryolları ve kanalları, kalifiye emeği vardır.
Tüketime hazır bir kitlenin olduğu bir pazar, hammadde ihtiyacının karşılandığı bir ortamdır.
Mamul ürünleri talep eden pazarlarla doğrudan ilişkinin kurulmasını sağlayan bağlantıları vardır.
Bu nedenle büyük imalatçı kentler, şaşırtıcı bir hızla gelişir.
Göç alan kentler Manchester ve Liverpool gibi hızla büyümüştür.
Göç alan kentler Manchester ve Liverpool gibi hızla büyümüştür.
Nüfus kısa sürede 5 katına çıkmıştır.
Altyapı ve belediye hizmetleri bunları karşılayacak düzeyde değildi.
Hijyen açısından çok kötü durum bulunmaktaydı.
Yeni fabrikalar kuruldu ve köyden kente iş için gelenler kentlerin nüfusunu artırdı.
Yeni fabrikalar kuruldu ve köyden kente iş için gelenler kentlerin nüfusunu artırdı.
MANCHESTER
1685 6.000
1801 72.215
1851 303.382
LONDRA
1801 864.845
1841 1.873.676
1891 4.232.118
Tarihte ilk defa, işçiler için şehir yaşamı başlamış oldu.
Endüstri devrimi kent ve kırsal alanlar arasındaki ilişkiyi öncekilerle kıyaslanmayacak biçimde altüst ediyordu.
Aileler giderek parçalanıyordu.
Aileler giderek parçalanıyordu.
Aileler çocuklarını elden çıkardılar.
Ahlak düşüklükleri had safhadadır.
Şehirlerde fuhuş ve hırsızlık had safhadadır.
Çocuklar okulsuz ve de eğitimsizdir.
Devrimin en önemli sonuçlarından birisi çocuk işçilerinin sayısının muazzam bir şekilde artmasıydı.
Buhar gücünün makinelerde kullanılmaya başlamasıyla çocuk işçi alımı, ekonomik olması nedeniyle yaygınlaştı.
Çocuklara çok daha az maaş ödeniyordu (1/10 kadar) ve günde 16 saate varan çalışma saatleri olabiliyordu.
Başlangıçta pamuk fabrikalarında çalıştırılan çocuklar, daha sonra galerilere kolayca sığabildikleri için maden işçisi olarak çalışmaya başladılar. Madenlerde çalışan şanssız çocukların hayatları 25 yıl kadar kısaydı.
19.yüzyılda artan fabrikalara paralel olarak ortaya çıkan bu kentlerde acımasız bir gelişim yaşanıyordu. Kamusal ahlak konusunda son derece duyarlı bir yazar olan Charles Dickens, Zor Zamanlar (1845) romanında 19. yüzyıl ortasının sanayi kentlerinden Coketown’ın etkili bir tanımını yapar:
19.yüzyılda artan fabrikalara paralel olarak ortaya çıkan bu kentlerde acımasız bir gelişim yaşanıyordu. Kamusal ahlak konusunda son derece duyarlı bir yazar olan Charles Dickens, Zor Zamanlar (1845) romanında 19. yüzyıl ortasının sanayi kentlerinden Coketown’ın etkili bir tanımını yapar:
“Fabrikaların ve yüksek bacaların kentiydi, bu bacalardan hiç durmadan yılan gibi kıvrıla kıvrıla dumanlar yükseliyor, birbirine dolanıyor ve hiç çözülmüyorlardı. Kapkara bir kanalı, kötü kokan, mor renkte akan bir nehri, gün boyu pencerelerinden bir yığın gürültünün yayıldığı fabrika binaları, deli bir filin başını sallaması gibi sürekli inip kalkan buhar pistonları vardı… Coketown’da işe yaramayan hiçbir şey göremezdiniz… Hastane ile mezarlık arasındaki her şey gerçekti. Sayılarla ifade edemediğim, en ucuz pazarda alamadığın, en pahalı pazarda satamadığın hiçbir şey olamazdı. AMİN”
Nüfustaki ve imalatın miktarındaki artış, ev ve çevre koşullarındaki zorlukları da beraberinde getirdi.
Nüfustaki ve imalatın miktarındaki artış, ev ve çevre koşullarındaki zorlukları da beraberinde getirdi.
Herkes için yeterli bina yoktu, fakat daha fazla bina için de para yoktu.
Bu yüzden, insanlar evlerini ve hatta yataklarını paylaşmak zorunda kaldılar.
Yoksulların yaşadığı gecekondu mahallelerinde genellikle sıra halinde 1-2 katlı kulübeler, ev olarak kullanılan mahzenler, kaldırımsız pis sokaklar, binaların arasındaki üstü kapalı dar aralıklardan geçilerek girilen pis ve sağlıksız mekanlar bulunmaktaydı.
Yoksulların yaşadığı gecekondu mahallelerinde genellikle sıra halinde 1-2 katlı kulübeler, ev olarak kullanılan mahzenler, kaldırımsız pis sokaklar, binaların arasındaki üstü kapalı dar aralıklardan geçilerek girilen pis ve sağlıksız mekanlar bulunmaktaydı.
Burjuvalar, ortaçağ zenginlerinin vebadan kaçmaları gibi, kentin merkezini yoksullara bırakarak banliyölere çekildiler.
Burjuvalar, ortaçağ zenginlerinin vebadan kaçmaları gibi, kentin merkezini yoksullara bırakarak banliyölere çekildiler.
19.yüzyılın ortalarına doğru sadece kendilerini korumanın yetmeyeceğini idrak etmeye başladırlar: hasta bir işçiden verim elde edilemiyor, işçi mahallerindeki binlerce raşitik, sakat, veremli çocuk / genç, askerlik yapamıyordu.
1849’da, Lille’deki işçilerin hayat koşullarına ilişkin bir rapor hazırlayan Adolphe-Jerome Blanqui şöyle diyordu: “Bu korkunç evlerde sağ kalabilen zavallı çocuklar çok güçsüzler. Yirmi yaşına vardıklarında 100 kişiden 10’u bile asker olmaya uygun değil.” Burjuvazi çalışacak adamlar bulsa bile, devlet savaşacak adam bulamıyordu. Oluşturulması gereken yeni insan tipi ise, bugünün çalışanı, yarının savaşanı olabilecek sağlıklı ve becerikli” insandı.
Tüm bu bölge geceleri tamamen ıssızdır. Bu ticari bölgenin dışında tüm Manchester 1.5 km. uzunluğunda ve aşağı yukarı 1 km. genişliğinde bir kuşak gibi bu ticari semtlerin etrafını saran işçi bölgesidir.
Tüm bu bölge geceleri tamamen ıssızdır. Bu ticari bölgenin dışında tüm Manchester 1.5 km. uzunluğunda ve aşağı yukarı 1 km. genişliğinde bir kuşak gibi bu ticari semtlerin etrafını saran işçi bölgesidir.
Bu bölgenin dışında orta burjuvazi, işçi bölgelerinin yakınlarındaki düzenli sokaklarda, yukarı burjuvazi ise kente uzak bahçeli villalarda, kısa aralıklarla kente giden bir otobüsün kalktığı bölgelerde yaşarlar.
Manchester’da, işçi mahalleleri o kadar “iyi” yerleştirilmişti ki, varlıklı birisi bir işçi mahallesi ya da işçilerle karşılaşmadan “yıllarca yaşayabilir”di.
Manchester’da, işçi mahalleleri o kadar “iyi” yerleştirilmişti ki, varlıklı birisi bir işçi mahallesi ya da işçilerle karşılaşmadan “yıllarca yaşayabilir”di.
Bu dönem boyunca yapılan evler sefil ve barınmaya elverişsiz bir haldeydi: Bu işçi mahallelerinin inşaat düzeyinden çok, kentçilik anlayışı sorunluydu.
Bu dönem boyunca yapılan evler sefil ve barınmaya elverişsiz bir haldeydi: Bu işçi mahallelerinin inşaat düzeyinden çok, kentçilik anlayışı sorunluydu.
İşçi mahalleleri birbirine girmiş evleri, iğrenç artık ve pisliklerle dolu arka avluları ve meydanları, kapısız, penceresiz, tuvaletsiz koşulları ile hayvanların bile barınamayacağı mekanları içeriyordu.
Her avlu ve meydan, yan taraftakiler önemsenmeden labirent gibi yapılaştığı için sokaklarda dolaşan bir insan her adım başında ya kör bir avluya girer ya da bir köşeyi döndüğünde kendini başladığı noktada bulurdu.
Sanayi bölgelerindeki evlerde belli ortak özellikler vardır. Bloktan bloğa aynı biçim tekrarlanır:
Sanayi bölgelerindeki evlerde belli ortak özellikler vardır. Bloktan bloğa aynı biçim tekrarlanır:
Aynı kasvetli sokaklar, aynı gölgeli, çöp yığınlarıyla dolu geçitler, hep aynı şekilde, çocuk oyun alanlarının ve bahçelerin olmayışı; mahalle genelinde o aynı uyumsuzluk ve kişilikten yoksunluk.
Pencereler genellikle dardı; iç ışıklandırma yetersizdir; sokak modelini güneş ışığı ve rüzgara göre ayarlamak için hiç çaba sarf edilmemiştir.
İyi gelirli zanaatçıların veya memurların yaşadığı, sıra evlerin veya önlerinde bir avuç ot veya dar arka avlularında bir ağaç olan yarı müstakil evlerin bulunduğu daha saygın semtler can sıkıcı, gri bir temizliğe sahiptir.
Bu bölgelerin saygınlığı, yoksul semtlerin pasaklılığı kadar iç bayıcıdır; hatta daha da fazla: Yoksul semtlerde hiç değilse hayat daha renklidir, sokaklarında kukla gösterileri, pazaryerlerinde dedikodular, meyhane ve tavernalarında şamatalı ahbaplıklar vardır, kısacası, yoksul sokaklarda daha toplumsal ve daha dostça bir hayat söz konusudur.
Genel olarak evlerin gruplaşması tesadüfidir.
Genel olarak evlerin gruplaşması tesadüfidir.
3. Daha yakın zamanda ve tek bir müteahhit eliyle inşa edilen bu grup yapılar ise 3 sıra konutu içeriyordu:
3. Daha yakın zamanda ve tek bir müteahhit eliyle inşa edilen bu grup yapılar ise 3 sıra konutu içeriyordu:
Ön cephedeki kulübeler en iyi yapılanlar ve en yüksek kira getirenlerdir; bir arka kapıları ve küçük bir avluları vardı. Arkalarında da bir geçit, bir arka sokak vardır.
Bu sokağa bakan kulübeler, en az kira getiren ve bakımsız kulübelerdir.
Bunların arka duvarları, ikinci bir sokağa bakan ve birinci sıradaki evlerden daha ucuz ama ikinci sıradakilerden daha pahalı olan 3. bir sıra ev ile ortaktır.
Genelde kentin merkezine en yakın olan sokaklar en kötü durumda olanlardı. Malzeme mahzenlerde enine, yan yana getirilmiş tuğlalar, üst katlarda dar kenarından yan yana getirilmiş tuğladır.
Genelde kentin merkezine en yakın olan sokaklar en kötü durumda olanlardı. Malzeme mahzenlerde enine, yan yana getirilmiş tuğlalar, üst katlarda dar kenarından yan yana getirilmiş tuğladır.
Havalandırma çok kötüdür.
Doğal olarak salgın hastalıklar bütün işçi bölgelerini kırar geçirir.
Housing Act; sağlıklı yapılaşma ile fakir de olsa kişilerin sefaletten korunması amaçlanmıştır.
Housing Act; sağlıklı yapılaşma ile fakir de olsa kişilerin sefaletten korunması amaçlanmıştır.
İşçi yasaları, çocukların küçük yaşta çalışmasının engellenmesi gibi çabalar bunu takip etmiştir.
İngiltere’de, sendikalaşma gibi olaylarla sosyal patlamaların önüne geçme fikri Sosyalistlerden çok önce Muhafazakarların aklına gelmiştir.
İngiltere’de, sendikalaşma gibi olaylarla sosyal patlamaların önüne geçme fikri Sosyalistlerden çok önce Muhafazakarların aklına gelmiştir.
İşçi sınıfı çok ağır şartlar altındadır.
Evler dolu olduğundan pub ve cafeler ağırlık kazanmıştır.
Eğitim zayıf olduğundan boşluğu kilise ve yeni kurulan Sosyalist partiler doldurmuştur.
Başta demir ve çelik olmak üzere yeni hammaddelerin kullanılması.
Başta demir ve çelik olmak üzere yeni hammaddelerin kullanılması.
Kömür, buhar makinesi, elektrik, petrol ve patlamalı makineler gibi, yeni enerji kaynaklarının kullanılması.
İplik eğirme makinesi ve yeni enerji kaynakları ile çalışan tezgahtar gibi, daha az insan enerjisi ile daha çok üretim yapılmasına yol açan yeni makinelerin icadı.
İşgücünün fabrika sistemi içinde, daha yüksek bir işbölümüne ve uzmanlaşmaya yol açan biçimde yeni örgütlenmesi.
Buharlı lokomotif, buharlı gemi, otomobil, uçak, radyo ve telgraf gibi ulaşım ve haberleşmede önemli gelişmeler.
Bilimin endüstriye, gittikçe artan bir biçimde uygulanması.
Bu yeniliklerden tüm insan ilişkilerini etkileyecek güçte olanı, teknolojik gelişmeler olmuştur. Teknolojik değişme ve gelişmelerin doğrudan doğruya ortaya çıkan başka sonuçları da vardı. Bunlar:
Bu yeniliklerden tüm insan ilişkilerini etkileyecek güçte olanı, teknolojik gelişmeler olmuştur. Teknolojik değişme ve gelişmelerin doğrudan doğruya ortaya çıkan başka sonuçları da vardı. Bunlar:
Çok daha büyük tarım dışı nüfusu besleyecek üretimi sağlayan tarımsal gelişmeler.
Servetin daha yaygınlaşmasına yol açan ekonomik değişmeler, artan endüstriyel üretim ve uluslararası ticaret karşısında servet kaynağı olarak göreli önemini yitiren tarım toprağı.
Ekonomik güç kaynağındaki değişmeleri yansıtan siyasal değişiklikler ve endüstriyel bir toplumun gereklerine uygun olarak düzenlenen yeni politika uygulamaları.
Kentlerin büyümesi, işçi sınıfı hareketlerinin gelişmesi ve yeni otorite kaynaklarının ortaya çıkması gibi, büyük toplumsal değişmeler.
Çalışanların yeni beceriler elde etmeleri, fabrika disiplininin ortaya çıkması, bütün bunların sonunda insanın kendine güveninin artması gibi ögelerle belirlenen çok geniş bir kültürel değişme.
Kirli hava Londra için alışılmış bir durum olsa da 5-9 Aralık 1952 tarihlerinde yaşananlar alışılmışın dışındaydı.
Kirli hava Londra için alışılmış bir durum olsa da 5-9 Aralık 1952 tarihlerinde yaşananlar alışılmışın dışındaydı.
Bu tarihlerdeki kirli hava, Londra’da yaşayanları olumsuz etkilerken yoğun ölümlere de yol açmıştır.
Kirli hava boyunca atmosfere büyük miktarda yabancı madde salındı.
Kirli hava boyunca atmosfere büyük miktarda yabancı madde salındı.
Kirli hava boyunca her bir günde: 1,000 ton kirli hava partikülleri, 2,000 ton karbondioksit, 140 ton hidroklorik asit ve 14 ton fluorine bileşenleri salınmıştır.
Daha da tehlikelisi 370 ton sülfüroksit 800 ton of sülfürik aside dönüşmüşür.
Rakamın daha fazla olması muhtemeldir ama yaklaşık 4000 kişi ölmüştür.
Rakamın daha fazla olması muhtemeldir ama yaklaşık 4000 kişi ölmüştür.