Dünyanin yaşamakta olduğu döNÜŞÜm sirasinda tüRKİYE’de kendi ÖZGÜLLÜĞÜ İÇİnde bir döNÜŞÜm yaşarken, mekan organizasyonunu nasil yeniden yapilandiriliyor



Yüklə 184,08 Kb.
səhifə3/19
tarix05.01.2022
ölçüsü184,08 Kb.
#67430
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   19
Birinci önemli dönüşüm ülkelerin yerleşmeler sisteminde yaşanan değişmelerdir. Ülke sınırları artık ülkeleri bir kapalı kap haline getiremiyor. Akım ilişkilerini denetleyemiyor. Yeni dünyanın mekan organizasyonu üzerinde konuşabilmek için mekanın bir ağ biçiminde temsil edilmesi gerekiyor. İletişim teknolojilerindeki gelişmeler bir yandan insanların zaman ve mekan algılamalarının menzilini artırırken, öte yandan zaman mekan sıkışmasını doğuruyor. Bu durumda yerellikler doğrudan küresele eklemlenmektedir. Ulusal ekonomiler artık büyük kentlerinin performansları üzerinden yarışmaya başlamıştır. Ülkelerin büyük kentleri göreli önemlerini sürekli olarak artırmaktadır.
Günümüz dünyasında büyük kentlerdeki yığılmaların artması, ister John Friedmann’ın “ dünya kenti”2, ister Saskia Sassen’in “ küresel kent”3 kavramlarıyla açıklanmaya çalışılsın, küresel denetim işlevlerinin yoğunlaştığı bu kentlerde yalnız tüm dünyaya yayılmış üretim koordine edilmemekte aynı zamanda da yeni üretim biçiminin gerektirdiği karmaşık hizmetler üretilmekte ve ayrıca finansman ile yeniliklerin pazarı olma kritik işlevleri gerçekleştirilmektedir. Bu kentlerin kazandığı büyük önemde ve yarışabilirliklerinin yükselmesinde, küçük ve ortaboy yenilikçi firmaların bir araya gelerek yarattığı dışsallıklar belirleyici bir rol oynamaktadır. Bu kentlerin yenilikçilik kapasitesi yüksek olan küçük ya da ortaboy firmalara küresel etkinlik sağlama olanağını açmakta olması, kentlerin yarışabilirliğini yükseltmek bakımından kritik bir öneme sahip olmaları sonucunu doğurmaktadır. Bu kentler gücünü, dikey iş bölümünü gerçekleştirmesinden değil, yatay iş bölümünü kolaylaştırmasından almaktadırlar.
Yaşanan ikinci dönüşüm kentlerin formunda gerçekleşmektedir. Sanayi toplumunun tek merkezin hakimiyetindeki metropoliten kentlerinden, büyük bir alana yayılan, her parçası küreselle ilişkilenmiş, çok merkezli bir kentsel bölge haline dönüşmektedir. Bu merkezlerde yeni üretim biçiminin gerektirdiği üretici hizmetleri üretilmekte, yatay koordinasyon, ağsal ilişkiler içinde, parçalanmış bu mekanda gerçekleştirilmektedir. Kentsel bölge içinde oluşan yığılma ekonomileri, pozitif dışsallıklar yaratarak ekonomik faaliyetlerdeki gelişmeyi hızlandırmakta ve artık bu tür gelişmeler metropoliten alanın merkezinden çok, yeni oluşan kentsel bölge içinde meydana gelmektedir.4
Bilgi toplumuna geçerken nüfus büyümesini sürdüren ABD ve AB ülkelerinde çok merkezli bir kentsel bölgeye geçilirken nüfus büyümesinin durması ya da sanayisizleşme dolayısıyla nüfus kaybeden büyük kentlerde bir kentsel büzülme yaşanmaktadır. 5
Yaşanan üçüncü dönüşüm kentlerde toplumsal tabakalaşmada ortaya çıkmaktadır. Bir yandan esnek üretime geçilmesi öte yandan bu kentlerde sanayisizleşmenin yaşanmaya başlanmasıyla birlikte çalışanlar içinde mavi yakalılar azalmakta, beyaz yakalılar artarken kentlerde yeni orta sınıflar yükselmektedir. Bu orta sınıflar içinden küçük bir grup da ekonomi için kritik bir öneme sahip yenilikçi bir alt sınıf olarak gelişmektedir. Bu nitelikteki bir sınıf oluşumu yeni bir yaşam biçimi, yeni bir tüketim kalıbı ve tüketim mekanları, AVM’ler yaratmakta, bunlar da emlak piyasasının ve kültürel endüstrinin gelişmesine katkıda bulunmaktadırlar. Böylece “kentsel bölgelerde” ki toplumsal tabakalaşma yeniden belirlenmektedir.
Yaşanan dördüncü dönüşüm demokrasi ve yönetim konusundaki anlayışlarda gerçekleşmektedir. Modernizmin içinden postmodernizmin doğuşu, bu bakımdan dünyanın önüne yeni ufuklar açmaktadır. Araçsal rasyonalizmin yerini iletişimsel rasyonalitenin almaya başlanması, insan haklarına gösterilecek özenin verilen kararların meşruiyetinin ön koşulu haline gelmesi, modernitenin yönetim anlayışının yerini yönetişim anlayışının alması sonucunu doğurmuştur. Günümüzün yönetişim anlayışı içinde tepeden verilen kararlarla o toplumda yaşayanlara emrivakiler yapılmasına yer yoktur. Bu emrivakiler insanların onurlu yaşam haklarına açık bir saldırı olarak görülmektedir.
Dünyada yaşanan bu dönüşümler, dünyada nüfusun ve kapitalin mekanda yeniden dağılımını, dolayısıyla mekansal organizasyonunu, yeniden belirlemektedir. Bu yeni yapı içinde Dünya Kentleri/Küresel Kentler yeni bir olgu olarak ortaya çıkmaktadır.
Bu dünya kentleri, sanayi toplumunun tek merkezin hakimiyetindeki metropoliten kentlerinden, büyük bir alana yayılan, her parçası küreselle ilişkilenmiş, çok merkezli bir kentsel bölge haline dönüşmüştür/dönüşmektedir. Bu merkezler yatay koordinasyonu, ağsal ilişkiler içinde, parçalanmış bir mekanda gerçekleştirmektedir. Kentsel bölge olarak tanımlanan alan içindeki sanayi ve servisler birbirleriyle işbirliği ve etkileşim içinde, yer aldıkları coğrafi alanın kültüründen etkilenerek ve bir bölümü yazılı olmayan yerel bilgiyi kullanarak hızlı bir gelişme göstermektedir. Diğer bir deyişle, kentsel bölge içinde oluşan yığılma ekonomileri, pozitif dışsallıklar yaratarak ekonomik faaliyetlerdeki gelişmeyi hızlandırmakta ve artık bu tür gelişmeler metropoliten alanın merkezindeki kent yerine, yeni oluşan kentsel bölge içinde meydana gelmektedir.6
Bu kentlerde MİA’ların çevresinde ve altkentlerde ortaya çıkan çöküntü eğilimlerini tersine çevirmek için soylulaşma süreçleri gelişmeye başlamaktadır7. Kentlerin yaşadığı bu dönüşüm sırasında yeni orta ve üst orta sınıflar için kentlerin çeperlerinde kapıları kapalı lüks konut alanları gelişmektedir.
Kentsel bölgelerin başını çektiği bu büyüme kalıbı kentlerin kendi içindeki eşitsizliklerin azalmasına önemli bir katkıda bulunmamaktadır. Bu kentlerde mutlak fakirlik düzeyindeki nüfus yüzde 25’ler düzeyinde hatta daha yüksek değerler alabilmektedir.


Yüklə 184,08 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin