Dünyanın dört bir ucunda, ırkı, dili, dini ne olursa olsun, milyonlarca insan aylarca aynı olayı konuştu, tartıştı, fikir üretti



Yüklə 11,15 Kb.
tarix18.08.2018
ölçüsü11,15 Kb.
#72545

ÖZ

Dünyanın dört bir ucunda, ırkı, dili, dini ne olursa olsun, milyonlarca insan aylarca aynı olayı konuştu, tartıştı, fikir üretti. Hem de dünyanın bir numaralı adamı, ABD Başkanı Bill Clinton'ın Monica Lewinsky'le olan ilişkisini... Daha önce de Filipinler Devlet Başkanı Marcos'un karısının yüzlerce çift ayakkabısı olduğunu öğrenip dehşete kapılmıştık. Ardından Bosna ve Kosova'da yaşanan insanlık dramı.

Sonra Türkiye.. Susurluk, mafya, çete, siyaset ilişkisi günlerce yaşamımızın bir parçası olmadı mı? Siyasilerin serveti, ihaleler, siyasi yalanlar... Tüm bunlar (mass media) gazete, radyo, televizyondan oluşan iletişim ağı sayesinde olmadı mı?

İnsanları dünyanın neresinde olursa olsun bu kadar etkileyip, yaşamına girebilen başka bir sektör olduğunu söylemek zor. Evlere temiz- lige giden varoş kadınlarının akşam Brezilya dizilerini kaçırmamak için taksiye binmeyi göze aldığı bir ortamda, elbetteki medyayı irdelemek. onun yönetsel yapısını, sektörde çalışanların eğitimini ve medyadaki tekelleşmenin toplumu nasıl bir çıkmaza sokacağını ve soktuğunu tartışmak zorundayız.

Dünyada ve ülkemizde "seçici" olabilen iyi eğitim görmüş insan sayısı, son derece sınırlı. Bu nedenle yayıncılık sektöründe yayın politikalarının belirlenmesinde toplumun eğitim düzeyi, gelenek ve görenekleri gibi bir takım unsurların gözönüne alınması gerekirken, bunların gözardı edilmesi ve kalite yerine popüler yayıncılık tarzının tercih edilmesi önemli bir sorun oluşturmaktadır. Bu araştırma, yayın kuruluşlarındaki yönetim yapısı, işgörenlerin eğitimine verilen önem, sektördeki tekelleşme, yayın kuruluşlarının siyasi iktidarların güdümüne girmesi ve bu kuruluşlardan belli ekonomik güçlerin daha etkin şekilde yararlanıp yararlanmadığının saptanması amacıyla yapılmıştır.

Araştırma sonuçlarından da, medya kuruluşlarının yönetim yapısından kaynaklanan bir takım sorunlar yaşandığı, medya kuruluşu sahiplerinin yalnızca yüzde 19,5'inin yalnızca yayıncılıkla ilgilendiği. yüzde 55.7'sinin ise holding sahibi olduğu ve sektörde tekelleşme eğiliminin yaşandığı gözlenmiştir.

Elde edilen bulgular yayın kuruluşlarında görev yapanların meslekiçi eğitimine önem verilmediğini ve teknolojiye yapılan yatırımın insan kaynaklarından esirgendiğini göstermektedir. Sektörde çağdaş bir yönetim yapısı yerine, tüm kararların ve yayın politikalarının bir veya iki kişinin dudakları arasından çıktığı görülmekte ve bu durumda endişe yaratmaktadır. Gelecek binyılda yayın kuruluşlarının toplum üzerindeki etkisinin artarak süreceği dikkate alındığında, bu sektörde bir takım düzenlemelerin kaçınılmaz olduğu görünmektedir.

ABSTRACT

Millions of people from allover the world, whatever their race, language or religion might be, talked about the same event for months on end, debated and discussed it and came up with their own ideas about the matter. The object of their discussion, the relationship between Bill Clinton, the number one man in the world, and Monica Lewinsky! ...Prior to this, we had been amazed and horrified over what we had learnt about Emelda Marcos, the wife of the Philippine President, and her hundreds of pairs of shoes! After this, it was the human drama being played out in Bosnia and Kosovo! ...

And so it goes on ... Wasn't this followed by Turkey, Susurluk, mafia, brigands and politics becoming a part of our daily life? The wealth of the politicians, trials and political lies.. Did all these things not come about due to the mass media, - newspapers, radio and television!?

In short, people experienced tremendous difficulties in communicating with other people previously unknown to them before the sector we call the media became so widespread. Today however, not only can people from different countries and speaking different languages find a common subject through the use of audio-visual communication, but, in addition, it is as if they were talking in their own back rooms, about themselves, the-

İn the world and our country the number of well-educated people who can be "selective" is very limited. For this reason, in media business, rather than taking some factors such as education level of the community, customs and conventions in consideration in determining media policies, ignoring all these aspects and favoring popular media policies would create an important problem. This study was conducted to determine the structure of management in media organizations, the importance given to the training of employees, monopolization in the sector, and political powers' gaining more control over media organizations and whether certain economic powers make use of these organizations more effectively.

Findings of the study indicated that certain problems resulting from management in media organizations exist and that only 19.5 percent of the owners of the media organizations are involved in media business and 55.7 percent of them are holding owners and have a tendency to become monopoly.



The findings obtained also showed that importance is not given to the in- service training of the people employed in media organizations. and that the investment made in technology is spared for human resources. it was also found that all decisions and media policies are made by a single per- son or two people instead of contemporary management in the sector. which begets concern. When taken into consideration the fact that in the next millennium the influence of media organizations on the community will increasingly continue existing. it appears that a number of regulations will be inevitable.
Yüklə 11,15 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin