EBÛ NÜMEY
Muhammed b. Berekât b. Muhammed el-Hasenî (ö. 992/1584) Mekke emîri.
Şerif II. Berekât'in oğlu olup 9 Zilhicce 911'de452 doğdu. Sekiz yaşında iken babası tarafından Mısır'a gönderildi. Memlûk Sultanı Kansu Gavri onu Hicaz ve Yenbû hâkimi olarak tanıyıp babası ile müşterek emirlik yapmak üzere kendisine şeriflik beratı verdi. Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fethinden sonra emirliklerini tasdik ettirmek ve itaatlerini bildirmek üzere Kahire'ye gitti. Bazı kaynaklara göre Yavuz Sultan Selim Kahire'de iken Mekke ve civarının zaptı için asker yollamayı düşünmüştü. O sırada Kahire'de sürgünde bulunan eski Mekke kadısı Selâhaddin İbnü's-Suûd bunu duyunca padişaha, Mekke şerifinin zaten bağlılık arzedeceğini, bu sebeple asker şevkine lüzum olmadığını bildirmiş, sultandan gerekli teminatı aldıktan sonra da Mekke Emîri Berekât'a haber yollayarak oğlunu itaat ve bağlılık sunmak üzere Yavuz Sultan Selim'e göndermesini istemişti.453
İbn İyâs'a göre 15 Cemâziyelâhir 923'-te454 Kahire'ye gelen Ebû Nümey 6 Temmuz'da divana davet edildi; burada babasının hediyelerini, Kabe'nin anahtarlarını ve bazı mukaddes emanetleri sunarak padişaha bağlılık bildirdi. Kendisine büyük hürmet gösterildi. 12 Temmuz'da tekrar padişahın huzuruna çıkıp el Öptükten ve hil'at giydirildikten sonra Mekke'ye dönmesine izin verildi. Yavuz Sultan Selim emirlik sembolü olarak Şerif Berekâfa götürülmek üzere berat ve hit'at vermiş. Haremeyn ahalisine dağıtılmak için de 200.000 altın ve bol miktarda zahire yollamış, ayrıca Kansu Gavri tarafından Kahire'de hapsedilen bazı Mekke ileri gelenlerini serbest bırakıp Ebû Nümey ile birlikte geri dönmelerini sağlamıştı. Böylece Hicaz Osmanlı idaresine girdiği gibi Osmanlı padişahları da "hâdimü'I-Hare-meyn" sıfatıyla anılmaya başlandılar.455
Ebû Nümey, müşterek emirlik yaptığı babasının ölümü üzerine 1525'te tek başına emîr oldu ve kendisine Kanunî Sultan Süleyman tarafından emirlik beratı gönderildi. Onun uzun süren emirlik dönemi bazı meselelere rağmen Osmanlı idaresinin yerleşme devresini teşkil etti. Emirliği döneminde çıkan olaylar Yemen meselesi, çeşitli isyanlar, hac kafi-leleriyle ilgili hususlar, bölgedeki bazı Osmanlı idarecileri ve askerleriyle olan anlaşmazlıklar çerçevesinde şekillendiy-se de ciddi bir tırmanma eğilimi göstermeden yatıştırıldı. Ebû Nümey, önce bölgede büyük şöhrete sahip Selman Reis ile Cidde İskelesi gelirleri yüzünden anlaşmazlığa düştü. Daha sonra 944'te (1537) Yemen'de Kızıldeniz kıyısındaki Câzan'a yürüyüp burayı kendisine bağladı. Fakat o sırada Hint seferinden dönen Hadım Süleyman Paşa Yemen'İn zaptı sırasında Câzan'ı kendi kontrolü altına aldı ve emîrin adamını buradan uzaklaştırdı.
Hac için Mekke'ye gelen Süleyman Paşa ile iyi geçinmeye dikkat eden Ebû Nümey, oğlu Ahmed'i İstanbul'a götürmesi için ona ricada bulundu. Şerif Ahmed İstanbul'da büyük ilgi gördü; bizzat padişah tarafından kabul edildi ve kendisine babası ile müşterek olarak Mekke emirliği beratı verildi. Ebû Nümey 1540'-ta Şam emîr-i haccı Hüseyin Bey ile Şam hacılarının bazı eşyalarının Mekke'de çalınması üzerine çıkan olaylar yüzünden anlaşmazlığa düştüyse de, Süleyman Pa-şa'nın raporuna göre, Ebû Nümey ve oğlu Emîr Ahmed, bu anlaşmazlığı ve olayları şahsî gayretleriyle yatışürmışlardı456. 1541'de, Süveyş'te bulunan Osmanlı donanmasını hedef alarak Kızıldeniz'e giren ve başarı gösteremeyen Portekizliler'in Cidde yakınlarında Ebiddevâir'e asker çıkarmaları üzerine Ebû Nümey Cidde beyi ile birlikte onlarla yapılan savaşa katıldı. Burada gösterdiği gayret sebebiyle Cidde gümrük gelirlerinden aldığı pay artırıldı.
1551'de Mısır emîr-i haccı Mahmud Paşa iie aralan açıldı; onun şikayetiyle, o sırada Mısır beylerbeyi olan Semiz Ali Paşa tarafından oğlu Ahmed'le birlikte görevden alınıp yerine Muhrimoğullan'n-dan Zâir'in getirilmesine dair bir emir çıkartıldıysa da (1552) bu gerçekleşmedi. İstanbul'a gönderdiği raporlardan anlaşıldığına göre Ali Paşa, Cidde ve Mekke'yi tam olarak Osmanlı idaresi altına alma, hatta buraya bir sancak beyi tayin etme düşüncesindeydi457. Fakat Osmanlı hükümet merkezinin bu fikri benimsemediği, Ebû Nü-mey ile oğlunun göreve devam etmesini kararlaştırdığı anlaşılmaktadır458. Ebû Nümey, emirliği birlikte yürüttükleri oğlu Ahmed'in 1554'te vefatı üzerine onun yerine diğer oğlu Hasan'in tayini için İstanbul'a başvurdu. 22 Şevval 961459 tarihli beratla emirliğe getirilen oğlu Hasan'a yardımcı olmak üzere bir süre daha görev yaptı. İstanbul'a gönderdiği ve Türkçe olarak kaleme aldırdığı bir aranda, hac kafilelerinin güvenlik içinde hac farizasını yapıp geri döndüklerini, oğlu Hasan'ın Haremeyn muhafazası İçin büyük hizmetleri geçtiğini bildirmişti.460
Ebû Nümey, 155Tde Medine'deki Osmanlı askerleri ve bunların kumandanı Pîrî ile aralarında anlaşmazlık çıkınca kendi adamı Kutbüddin MekkTyi şikâyet için İstanbul'a yolladı, fakat bir sonuç alamadı. Bundan sonra bütün İşleri oğluna bıraktığı anlaşılan Ebû Nümey, gönderilen nâme ve emirlerde oğlu Ha-san'la birlikte anılmaya devam etti. Oğluna gönderilen talimatların bir sureti de ona yollanıyordu461. Bazı Osmanlı kaynaklarında Ebû Nümey'in adı, Koca Sinan Paşa'nın Yemen seferi sırasında hac için Mekke'ye gelişiyle tekrar zikredilmektedir (1571). Selanik!, Sinan Paşa'nın kalabalık mai-yetiyle Mekke'ye gelişi üzerine Ebû Nümey'in korkuya kapıldığını, tertip ettirdiği ziyafete gitmediğini, buna kızan Sinan Pa$a'nın sofrayı atlara çiğnettirip yağmalattığını, ancak daha sonra bu meselenin tatlıya bağlandığını yazmaktadır.462 Muhtemelen bu olaydan sonra Ebû Nümey idarî işlerden tamamen çekilerek Yemen'de münzevi bir hayat sürmeye başladı. 9 veya 10 Muharrem 992'de463 burada Vâdilibâr'da vefat etti; cenazesi Mekke'ye getirilerek Muallâ Kabristanı'nda defnedildi. Vefatı sırasında yetmiş sekiz yaşında olan Ebû Nümey'in bazı risaleler ve şiirler kaleme aldığı, başarılı bir idareci olduğu, Hicaz bölgesindeki halkın onun idaresi altında rahat ve huzur İçinde yaşadığı devrin kaynaklarında belirtilmektedir. Suudîler'in yönetimi ele geçirmelerine kadar kendisinden sonra gelen bütün Mekke emîrieri onun soyuna mensuptur.
Bibliyografya:
TSMA, nr. E 5962/1-2, 6607/2, 11701/42; BA. MD, nr. 3, s. 504, hk. 1499; BA, MD, nr. 6, s. 190, hk. 409; Mühimme Defteri, TSMK, nr. K 888, vr. 220», 229"b, 231a, 232", 249a, 250', 252a, 255b, 260"; İbn İyâs. Bedâ'i'u'z-zühür, V, 190; Kutbüddin MekkT. ei-Berkui-Yemânt fi'l-fethl'l-'Oşmânt Riyad 1967, s. 24-26, 43, 45, 87-90; Feridun Bey, Münşeat, I, 455, 500-501, 613-614; Haydar Çelebi, Rûznâme [Mün-şeât içinde), s. 491; Selânikî. Târih (îpşirli). I, 74, 106; Hoca Sâdeddin, Tâcü't-teuâıih, II, 371-372; Peçuylu İbrahim, Târih, I, 484; Hacı Air b. Hain, Telhfsü Berkui-Yemânt (Ahbârü'I-Yemâ-nî), Süleymaniye Ktp., Hamidiye, nr. 886, vr. 9ib, 24", 25", 43a; Seyyid Ahmed b. Zeynî, Hulâsa-tu t-kelâm ftbeyâni ümera* i'l-Beledi'l-Harâm, Kahire 1305, s. 49-55; Mir'âtü'l-Haremeyn, 111, 75-76, 182; Uzunçarşılı. Mekke-i Mükerreme Emirleri, Ankara 1972, s. 73-77; Ekrem Kâmil, "Hicri Onuncu - Miladî On Altıncı Asırda Yurdumuzu Dolaşan Arab Seyyahlarından Gazzî-Mekkî Seyahatnamesi", Tarih Semineri Dergisi, 1/2, İstanbul 1937, s. 64-66, 78-80; S. Tansel, "Silâhşor/un Fetihnâme-i Di-yâr-ı Arab Adlı Eseri", 7V(yeni seri), 1/3 (18) (1961),s.451-452.
Dostları ilə paylaş: |