SÖZLÜ HALK EDEBİYATIMIZDA BALKAN TÜRKLERİ’NİN GÖÇ KADERİ
Göç olgusu hangi milletin, hangi insan topluluğunun başına gelirse gelsin, büyük bir insanlık dramıdır. Balkan Türkleri’nin hayatında göçün özel bir yeri vardır. Büyük zulüm görmüş, yurtlarını bırakmak zorunda kalmış insanlarımızın Türkiye'ye gelişlerinin acı hikâyesidir. Balkan Türkleri ve Müslümanları için göç, büyük felâket demektir, katliamlardan, zulüm ve baskılardan kurtulabilmek için son bir çare, son bir umut demektir.
Göçler konusunu araştıranlar, bunları içe dönük ve dışa dönük göçler olarak başlıca ikiye ayırmaktadırlar. Osmanlı’nın yükselme yüzyıllarında görülen gelişmeler ve Anadolu'dan Rumeli'ye doğru gerçekleştirilen yerleştirme politikası, sonraları XVII. ve XVIII. yüzyıllardaki uzun savaşlar ve iç karışıklıklar sonucunda değişmiş ve İmparatorluğun eski gücünü kaybederek genişleme durumundan gerileme durumuna geçmesiyle dışa dönük biçimde olan yerleştirme politikası içe dönük bir görünüş kazanmıştır. Bu şekilde savaş sonu anlaşmalarla birçok toprak kayıplarına uğrayan İmparatorluk özellikle XIX. yüzyılda göç gibi önemli bir problemle karşı karşıya kalmıştır1.
Ortaya çıkan içe dönük bu göçleri bazı araştırmacılar başlıca şu dönemlere ayırmaktadırlar:
1. İlk dönem göçleri - 1877/1878 Osmanlı-Rus Savaşı öncesi yapılan göçler,
2. 1877/78 Osmanlı-Rus Savaşı’nın sebep olduğu göçler,
3. 1912/13 Balkan Savaşları’nı izleyen göçler,
4. Cumhuriyet dönemi göçleri.
Dostları ilə paylaş: |