Eğer bu eklentide resimler varsa, görüntülenmeyecekler


(Sessizlik) Kelepçeli : (haykırarak)



Yüklə 218,02 Kb.
səhifə3/3
tarix04.11.2017
ölçüsü218,02 Kb.
#30626
1   2   3

(Sessizlik)

Kelepçeli : (haykırarak) Kitle ihtiyaçtır!

Kitle suçlu olamaz!

Gardiyan : Birey suçlu olamaz.

Kelepçeli : Tanrı suçlu!

Uzaktan Yankılar : Suçlu...

Suçlu...

Suçlu...


Gardiyan : Tanrı senin içinde.

Kelepçeli : O halde ben Tanrı’yı alt edeceğim.

Gardiyan : Aşağılık!

Kafir!


Kelepçeli : Ben mi Tanrı’yı

Lekeledim?

Yoksa Tanrı mı

Birey’i lekeledi?

Ah bireylerin peş peşe

Korkunç şekilde karıştırıldıkları

Muazzam

Suç emirleri.



Tanrı -

Tanrı’yı adalete getirin!

Onu suçluyorum!

Uzaktan Yankı : Tanrı’yı adalete getirin!



( Hareket eden Mahkumlar dururlar. Kolları aniden yukarı kalkar.)

Mahkumlar : O’nu suçluyoruz!           ( Mahkumlar gözden kaybolurlar.)

Gardiyan : Artık iyileştin.

Kafesten


Çık.

Kelepçeli : Özgür müyüm?

Gardiyan : Zincirlenmiş!

Özgür!


( Sahne kararır.)

7.TABLO 

( Bir hapishane hücresi. Küçük bir masa, bir bank, ve duvara tutturulmuş demir bir yatak. Buzlu camla karartılmış sinir bozucu bir ışık deliği. Kadın masada oturmaktadır.)

Kadın : Ey olgunlaşan buğday tarlalarına götüren yol

Ağustos günlerinde...

Şafaktan önce fırtınalı tepelerde dolaşan...

Ey öğlenin soluğunu içen böcek...

Ey dünya...



( Sessizlik yavaşça Kadın’ın etrafına yayılır.)

Bir çocuk için özlem duydum mu?



( Sessizlik artar.)

Hayat hepimizi nasıl ikiye bölüyor!

Bireye ve onun isteklerine bağımlı.

Sevdiklerimize ... ve nefret ettiklerimize...

Düşmanlarımıza bağımlı mıyız?

Kendimize bağımlı mıyız?

Ona şimdi ihtiyacım var... beni onaylamalı.

( Hücrenin kilidi açılır. Adam içeri girer.)

Adam : Karım... geldim,

Geldim çünkü beni çağırdın.

Kadın : Kocam...!

Birey...

Adam : İyi haberlerim var.

Lağımcılar istedikleri zaman

Senin adının... benim adımın üzerine pisliklerini dökmeye devam edemeyecekler.

Son cinayetlerin soruşturması

İnsafsız infazlardan senin suçlu olmadığını gösterdi.

Cesaret! Seni ölüme mahkum eden karar

Henüz onaylanmadı.

Devlete ihanete rağmen,

Amacın asaleti

Doğru düşünen insanlardan

Her zaman saygı görür.

Kadın : ( yavaşça ağlayarak) Ben suçsuzum...

Suçsuzum... yine de suçluyum...

Adam : Sen suçlu değilsin.

Bu her doğru düşünen insan için böyle.

Kadın : Her doğru düşünen insan için...

Öyle kırıldım ki...

Ve memnunum, çünkü ismin, utançtan?

Adam : Suçlu olmadığını biliyordum.

Kadın : Evet... bunu biliyordun...

İyi niyetlere saygı...

Öyle saygıdeğersin ki!

Seni şimdi daha açık görüyorum...

Ve şimdiye kadar suçlu olan sendin - kocam,

Sen... bütün bu ölümlerden suçlu.

Adam : Karım, sana geldim...

Karım... konuşman nefret dolu.

Kadın : Nefret mi? Asla nefret değil.

Seni seviyorum - seni bütün kanımla seviyorum.

Adam : Seni kitlelere karşı uyardım.

Kitlelerin kökünü sökmek cehennemin kökünü sökmek demektir.

Kadın : Cehennem mi? Kim o cehennemi yarattı?

Kim gün be gün kar işleten

Altın değirmenlerinin işkencesini  inşa etti?

Kim hapishaneleri yaptı... kim “kutsal savaş” diye haykırdı?

Kim bazı umutsuz oyunların sunağında

Bir milyon insan hayatını kurban etti?

Kim kitleleri, her gün, dünün pisliğinin yığıldığı

Çürümüş deliklerin içine attı?

Kim bu kardeşleri insana ait özelliklerinden kopardı,

Kim onları fabrikalara sürdü,

Onları makine parçaları haline getirdi?

Devlet!...Sen!

Adam : Hayatım hizmettir.

Kadın : Ah, tabii... hizmet...Devlete hizmet.

Öyle saygıdeğersin ki...

Seni çok açık gördüğümü söylemedim mi?

Çok iyi yetiştirilmişsin.

Sen - bütün o doğru düşünen insanlarına söyle

Hiçbir zaman doğru olmadılar...

Suçlu olan onlar...

Hepimiz suçluyuz...

Evet, ben suçluyum... kendime karşı suçluyum,

Bütün insanlığa karşı suçlu.

Adam : Sana geldim.

Bu bir adalet mahkemesi mi?

Kadın : Burası bir adalet mahkemesi!

Ben, sanık, aynı zamanda yargıcım da.

Suçlamayı getiriyorum... ve karara geçiyorum;

Aklanmayı bildiriyorum

Ve nihai suç...

Tahmin edebilir misin... nihai suç kimin?

Bireyler çalışmayı istemeliler,

Ve emek bireylerin sevgili kanıyla kızarır.

Bireyler yaşamayı istemeliler,

Ve insan kanından denizlerde yüzmeliler.

Tahmin edebilir misin... nihai suç kimin?...

Gel, bana elini ver,

Kanımın sevgilisi.

Kendimi fethettim...

Kendimi ve seni.



( Adam titremeye başlar. Aniden filizlenen, bir düşünce, yüz ifadesini değiştirir. Sendeleyerek çıkar.)

Kadın : Bana elini ver...

Kardeşim, bana elini ver;

Sen de benim kardeşimsin. -

Gittin... gitmek zorundaydın...

Son yol bir kar tarlasına rastlar.

Son yol asla dost tanımaz.

Son yol annesiz sona erer.

Son yolu tek başımıza yürürüz.

( Kapı açılır. İsimsiz girer.)

İsimsiz : Düşlerden kurtuldun mu? Tozlu hayallerden arındın mı?

Bilim kalbine hançer sapladı mı?

Yargıç “birey” ve “bağışlandın” dedi mi?

Yararlı bir dersti.

Değişimin için seni kutlarım.

Artık tekrar bizimsin.

Kadın : Sen! Seni kim gönderdi?

İsimsiz : Kitleler.

Kadın : Beni unutmadılar mı?

Mesaj... mesaj

İsimsiz : Buradaki görevim seni özgür bırakmak.

Kadın : Özgürlük!

Hayat!


Kaçıyor muyuz? Her şey hazırlandı mı?

İsimsiz : İki gardiyana rüşvet verildi.

Kapıda bir tane daha var. Ben onu haklayacağım.

Kadın : Onu benim için mi...öldüreceksin?

İsimsiz : Amaç için.

Kadın  : Bir gardiyanın ölümü sayesinde hayat kazanmaya

Hakkım yok.

İsimsiz : Kitlelerin senin üstünde hakkı var.

Kadın : Ya gardiyanın hakları?

Gardiyanlar bireydir.

İsimsiz : Şimdiye kadar “bireylerimiz” olmadı.

Bir yandan, grup kitleye ait.

Diğer yandan, sınıf Devlete ait.

Kadın : Birey çıplaktır.

İsimsiz : Kitle tanrısaldır.

Kadın : Kitle tanrısal değildir.

Kuvvet kitleyi oluşturdu.

Malın mülkün şeytanları kitleyi oluşturdu.

Kitle ıstırabın hareketidir,

Alçakgönüllü bağlılıktır...

Korkunç intikamdır...

Köreltilmiş köleliktir...

Kutsal amaçtır...

Kitle ayaklar altında ezilmiş verimli bir tarladır;

Kitle zapt edilmiş, anlaşılmaz insanlardır.

İsimsiz : Ya eylem?

Kadın : Eylem! Eylemden de fazlası!

Kitledeki özgür bireye;

Kitledeki özgür cemiyete.

İsimsiz : Kapılardan önceki soğuk rüzgar

Seni sağaltacak.

Acele et!

Sadece bir kaç dakikamız kaldı.

Kadın : Sen kurtuluş değilsin.

Sen kurtarıcı değilsin.

Ama ben senin kim olduğunu biliyorum.

Sen “öldür onu!” diye haykırdın. Senin haykırışın her zaman “öldür onu!”

Babanın adı Savaş.

Sen onun piçisin.

Seni zavallı, cellatların yeni başı - yeni elemanı,

Senin tek çıkar yolun: “Ölüm!” ve “Onları öldürün!”

Yüce sözlerinin örtüsünü üstünden at,

Hiçbir şey, örülmüş bir sürü yalan kalır.

İsimsiz : Cinayet generalleri Devlet için savaştılar!

Kadın : Onlar öldürdüler, ama zevk alarak öldürmediler.

Senin gibi, hepsi kendi görevlerine inandılar.

İsimsiz : Onlar soğuk, zalim Devlet için savaştılar;

Biz insanlık için savaşıyoruz!

Kadın : Siz insanlık için öldürüyorsunuz,

O kandırılmış olanların Devlet için öldürdükleri gibi.

Ve Devletleri, baba vatanları sayesinde,

Dünyanın kurtulacağını

Kesinlikle hisseden bazıları vardı.

Hiçbir fark görmüyorum:

Bunlar tek bir ülke için öldürüyorlar,

Diğerleri her ülke için öldürüyor.

Bunlar bin kişi için öldürüyor,

Diğerleri bir milyon kişi için.

Devlet için öldürene

Cellat dersin.

Ama insanlık için öldürene

Kurtarıcı der; ödüllendirirsin onu

Cesur, asil, büyük diye.

Evet, iyi ve kutsal şiddetten bahsedebilirsin!

İsimsiz : Diğerlerine sövüp say, hayatın kendisine sövüp say!

Zincir onları iyi niyete esir etti diye

Milyonların daha esir edilmesine izin mi vermeliyim?

Ve sen sessiz kalırsan

Daha mı az suçlusun?

Kadın : Şiddetin karanlık meşalesi yol gösteremez.

Sen bizi eski insan köleliğinin

Yeni ve acayip vatanına götürüyorsun.

Eğer kader seni bu defa ileri ittirdiyse

Ve sana yeni bir Mesih’e baktıkları gibi bakan,

Umutsuz kalabalığa yaltaklanıp, onlara ihanet etmen için

Pervasız bir güç verdiyse,

Şunu biliyorum ki - böyle bir kader bireyin aleyhine dönecektir.

İsimsiz : Önemli olan kitledir, birey değil.

Sen bizim kahramanımız değilsin, bir zamanlar ki liderimizsin.

Her insan kendi soyunun ayıbını taşır;

Sen de burjuvazi belirtileri var:

Zayıflık ve kendini aldatma.

Kadın : Bireye hiç sevgin yok.

İsimsiz : İlke her şeyin üzerindedir!

Gelecek kuşakları seviyorum!

Kadın : Birey her şeyin üzerindedir!

Sen - bütün yaşayan bireyleri

Bir ilke uğruna

Kurban edebilirsin.

İsimsiz : İlke fedakarlık ister.

Ama sen kitleye ihanet ediyorsun; sen amaca ihanet ediyorsun.

Bunlar kişinin karar vermesi gereken günler.

Tereddüt eden ve azimli olmayan,

Bizi ezen efendilere yardım eden,

Bizi açlığa terk eden efendilere yardım eden,

Bizim düşmanımızdır.

Kadın : Eğer bir tek insan hayatını istemiş olsaydım

Kitlelere ihanet ederdim.

Bir liderin hiç kimseyi kurban etmeye hakkı yoktur ama kendini edebilir.

Dinle: Herhangi bir amaç için,   

Hiçbir insanın başkasını öldürmeye hakkı yoktur,

Ve bunu gerektiren her amaç lanetlidir!

Bu amaç adına, her kim, insan kanı isterse

Moloch’tur.

Tanrı Moloch’tu.

Devlet Moloch’tu.

Kitle Moloch’tu.

İsimsiz : Peki kutsal olan ne?

Kadın : Bir gün...

Kardeşlik...

Özgür insanların sadece kendi ortak işlerine bağlı olmaları...

İş... İnsanlar.

İsimsiz : Hareket etme ihtiyacı,

Katı gerçekle yüzleşme gücünden yoksunsun.

Özgür bireyler sadece

Katı gerçekler ve daha katı işlerle geleceklerdir!

Ölerek telafi et.

Belki ölümünün bize bir yararı olacaktır.

Kadın : Ben sonsuza dek yaşayacağım.

İsimsiz : Çok erken doğmuşsun.



( İsimsiz hücreyi terk eder.)

Kadın : Sen dün yaşadın.

Bugün yaşıyorsun.

Ve yarın ölü olacaksın.

Ben sonsuza kadar yaşayacağım,

Gezegenden gezegene,

Değişimden değişime,

Bir gün


Temiz,

Suçsuz,


Bir insanoğlu oluncaya kadar.

( Bir rahip girer.)

Rahip : Sana son teselliyi vermek için geldim;

Kilise suçlulara bile yardım etmeyi reddetmez.

Kadın : Kimin emriyle?

Rahip : Beni Devlet otoriteleri gönderdi.

Kadın : Duruşma günü neredeydin?

Beni yalnız bırak!

Rahip : Tanrı da seni affediyor. Seni anlıyorum.

İnsanoğlunun iyi olduğunu düşündün - ya da öyle olduğunu düşledin -

Ve kutsal Devlet’e ve mukaddes düzene karşı

Hakarete ve saygısızlığa izin verdin.

Birey tümüyle kötüdür - başlangıçtan beri kötüdür.

Kadın : Birey iyiliğin özlemini çeker.

Rahip : Çaresizlik, çöküş ve kaçış çabasından doğan,

Zavallı ve boş bir inancın

Kırılgan kabuğuyla korunan,

Kötü bir vicdanla kuvvetlendirilmiş

Bu yozlaşmış günlerin yalanı.

İnan bana, birey bir kere bile iyi olmayı istemez.

Kadın : O iyiliğin özlemini çeker. Yanlış yapsa bile,

İyi yapmanın maskesi altında yapar.

Rahip : Milletler gelir, milletler gider;

Bu dünya hiçbir zaman cennet olmadı.

Kadın : İnanıyorum.

Rahip : Hatırla:

Güce duyulan şehvet; zevke duyulan şehvet!

Bu dünyanın ritmidir.

Kadın : İnanıyorum!

Rahip : Dünya yaşamı şekillerin sürekli değişimidir.

İnsanoğlu çaresiz kalır. Kurtuluş Tanrı’dadır.

Kadın : İnanıyorum!!!

Üşüdüm... Beni yalnız bırakın!

Yalnız bırakın!

( Rahip hücreyi terk eder. Bir Subay girer.)

Subay : İşte karar.

Hafifletici koşullar düşünüldü.

Buna rağmen. Devlet’e karşı işlenen suçlar cezalandırılmalı.

Kadın : Beni öldürecekler değil mi?

Subay : Emir emirdir. İtaat de itaat.

Devlet sükunete, disipline önem verir.

Subay olarak görevim.

Kadın : Ya birey?

Subay : Her türlü diyalog yasaklanmıştır.

Emir emirdir.

( Subay ve Kadın çıkar. Hücre bir kaç saniye boştur. İki Kadın Mahkum hapishane kıyafetiyle içeri girer. Kapıda dururlar.)

1.Mahkum : Subayı gördün mü? Güzel altın üniformasını gördün mü?

2.Mahkum : Tabutu gördüm. Çamaşırhanede. Sarı tahta kutu.

( 1.Mahkum masada duran ekmeği görür ve oraya doğru atılır.)

1.Mahkum : Ekmek var!Açım! Açım! Açım!

2.Mahkum : Bana ver! Bana ekmek! Bana ekmek!

1.Mahkum : Bir ayna. Benim, ne hoş!

Sakla. Akşam. Hücre.

2.Mahkum : İpek bir kumaş.

Çıplak göğüs, ipek kumaş.

Sakla. Akşam. Hücre.



( Dışarıdan gelen yaylım ateşinin keskin sesi hücrede çınlar. Mahkumlar korkmuş, gerilmiş ellerini yukarı kaldırır. 1.Mahkum sakladığı aynayı bulmak için eteğini yoklar. Aceleyle aynayı tekrar masaya koyar ve dizlerinin üstüne çökerek ağlar.)

1.Mahkum : Kardeşim, biz bunu neden yaptık?



( Kollarını büyük bir çaresizlikle havaya kaldırır. 2.Mahkum eteğinde sakladığı ipek kumaşı alır ve aceleyle yatağın üstüne koyar.)

2.Mahkum : Kardeşim, biz bunu neden yaptık?



( 2.Mahkum yere çöker. Başını dizlerinin arasına alır. Perde kapanır.)
Yüklə 218,02 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin