(Kalabalığın arasından, İsimsiz, hızla platforma doğru gider, masanın sağında durur.)
İsimsiz : Bir köprü inşa etmek isteyen biri
Sütunlara dikkat etmek zorundadır.
Bugün bir grev dayanağı olmayan, acele yapılan bir köprüdür.
Bir grevden daha fazlasını yapmalıyız...
Farz edelim ki başarılı oldu.
Grevimizin, onları barışa zorladığını düşünün,
Kazandığınız - yaptığınız Barış değildir.
Barış yerine, duraklama elde edersiniz. Hepsi bu.
Savaş tamamen durdurulmalı,
Bir defada ve sonsuza dek.
Fakat önce, bir final, bir umutsuz savaş!
Bu mücadelede tereddüt ederseniz, ne kazanacaksınız?
Yarattığınız barış
Durumunuza aynen devam etmenizi sağlayacak.
Bir tarafta, yanlış bir barış ve eski koşullar.
Diğerinde, süratli bir savaş ve yeni koşullar!
Aptallar, kurumları yıkın;
Size söylüyorum, yıkın kurumları!
Bırakın gücünüzün seli
Altın zincirler sayesinde
Düşmekten kurtulan,
Çürüyen kurulu düzeni
Silip süpürsün.
Yaşayabileceğimiz bir düzen kuralım.
Fabrikalar işçilere aittir
Yaşlı adamın Kapital’ine değil.
Yük dolu sırtlarımızdan,
Yabancı hazineler kazanmak için
Hırslı gözlerle bakarak,
Yeni savaşlar planlayarak, yabancıları köle yaparak,
Gazetelerin yalan yere
“Vatanımız! Her şey Vatan için.” diye
Haykırmaya zorlandığı zaman çoktan geçti.
Bunun altında hep aynı nakarat çaldı :
“Benim için! Benim için!”
O zaman geride kaldı!
Tüm milletlerden kitlelerin tek bir çığlığı var :
Fabrikalar işçilere aittir!
Tüm güç işçilerindir!
Her şey bizim için, her şey!
Grevden daha fazlası için feryat ediyorum!
Haykırıyorum Savaş!
Haykırıyorum Devrim!
Yukarıdaki düşmanlarımız
Tatlı konuşmalara aldırmayacaktır.
Şiddet!... Şiddet!
Bir Ses : Silahlar!
İsimsiz : Evet, tek ihtiyacımız, silahlar!
Gidin ve silahları getirin!
Şehir salonuna saldırın!
Savaş haykırıyor : Zafer!
Kadın : Beni dinleyin!
Ben...
İsimsiz : Kendinize hakim olun, yoldaş!
Çılgın yalvarışlar, kenetlenmiş eller, ve gözyaşı dolu dualar
Çocuk üretmez.
Veremliler sulu çorbayla iyileşemez.
Ağaçları budamak için balta kullanmalısınız.
Kadın : Beni dinleyin...
Yeni cinayetler istemiyorum.
İsimsiz : Sessiz olun, yoldaş.
Siz ne bilebilirsiniz?
Bizim ıstırabımızı çekiyorsunuz, bundan eminim.
Fakat, hiç madenlerde on saat çalıştınız mı,
Karanlıkta evsiz bir çocuk, büyük odalar;
Madenlerde on saat - ve akşamları karanlık kulübe?...
İşte işçilerin bir günü.
Siz onlardan biri değilsiniz.
Ben kitleyim!
Kitle kendi geleceğini bilir.
Kitle kaderdir!
Bir ses : Kaderdir...
Kadın : Ama düşünün biraz,
Kitle güçsüzdür.
Kitle zayıftır.
İsimsiz : Gerçeği hiç anlamıyorsunuz!
Kitle liderdir!
Kitle güçtür!
Kalabalık : Güçtür!
Kadın : Duygular beni karanlıklara sürüklüyor,
Ama vicdanım Hayır diye haykırıyor!
İsimsiz : Sessiz olun yoldaş!
Dava bunu gerektiriyor.
Bir kişi ne fark eder?
Onun hisleri? Ya da vicdanı?
Önemli olan tek şey kitledir!
Düşünün bir kere: Kanlı bir savaş
Ve sonra, ebedi bir barış.
Boş bir barış değil,
Güçlülerin, zayıflara karşı olan savaşının
Sömürgecilerin savaşının, açgözlülerin savaşının
Yüzünü saklayan alaycı bir maske değil.
Bir düşünün: Sefaletin sonu!
Bir düşünün: Yarısı hatırlanan bir masalı katletmek!
Bu, tüm insanlar için özgürlüğün şafak vaktidir!...
Bunun zayıf bir ihtimal olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Bu artık bir seçim sorunu değil.
Savaş bizim için bir gereklilik.
Sizin öğüdünüz ihtilaf demektir.
Bu davanın aşkına,
Sessiz kalın.
Kadın : Siz… kitlesiniz.
Siz… haklısınız.
İsimsiz : Yoldaşlar, köprünün sütunlarında savaşın!
Yolumuza çıkan herkesi ezin!
Kitle eylemdir!
Kalabalık : (Dışarıya akın ederken) Eylem!
(Sahne kararır.)
4.TABLO
(DÜŞ SAHNESİ)
(Yüksek duvarlı bir avlu önerilir. Avlunun ortasında yerde duran fener loş bir ışık vermektedir. “İşçi Muhafızlar” aniden avlunun köşelerinden ortaya çıkarlar.)
1. Muhafız : Annem
Beni
Bir çukurun çamurunda doğurdu.
La la la la.
Hm, hm.
2. Muhafız : Babam
Beni
Bir orospuyla yaptığı cümbüşte yitirdi.
Hepsi : La la la la.
Hm, hm.
3. Muhafız : Üç yıl
Hapishanenin leş kokusunu
Soludum.
Hepsi : La la la la.
Hm, hm.
(İsimsiz, sessiz ve hayaletsi adımlarla bir yerden belirir. Fenerin yanında durur.)
1. Muhafız : Sevgili babam
Annemin ücretini ödemeyi
Unuttu.
Hepsi : La la la la.
Hm, hm.
2. Muhafız : Zavallı annem
Hiçbir zaman
Hiçbir şeyi beleşe vermedi.
Hepsi : La la la la.
Hm, hm.
3. Muhafız : Ben kahrolası
Burjuvazinin
Canını sıktım.
Hepsi : La la la la.
Hm, hm.
İsimsiz : Haydi gelin, dans edin
Sizin için çalacağım.
Hepsi : Dur, kimsin sen?
İsimsiz : Ben sizin isimlerinizi sordum mu,
İsimsizler?
Hepsi : Parola?
İsimsiz : Kitle isimsizdir!
1. Muhafız : İsimsizdir.
Bu, bizden biri.
İsimsiz : Sizin için çalacağım.
Ben!
Büyük kararı
Açıklayan.
(İsimsiz bir armonika çalmaya başlar. Müziğin ritmi sırayla heyecan verici, etkileyici ve şehvetli, sonra çok ağır ve gürültülüdür. İdama mahkum edilmiş bir adam, boynunda bir iple karanlıktan çıkar.)
Mahkum : Ölüme mahkum edilmişler
Adına
Son bir
Dileğimiz var:
İzin verin
Biz de katılalım dansa.
Dans, her şeyin
Merkezidir.
Yaşam, ki danstan doğmadır,
Kışkırtır ve
Dansa koşar;
Arzunun dansına,
Hızlı geçen Zamana
Ve onun ölüm dansına.
Muhafızlar : Kişi, her zaman,
İdamlıkların son isteğini
Yerine getirmelidir:
Davet edildiler!
İsimsiz : Gelin o halde.
Biri, diğeri kadar iyidir.
Mahkum : (Karanlıktan bağırır.) İdama mahkum olanlar,
Öne çıkın!
Son dans!
Bırakın bekleyen tabutlar,
Beklesin!
(İdam mahkumları boyunlarında iplerle karanlıktan çıkar. Muhafızlar ve Mahkumlar, İsimsiz’in etrafında dans eder.)
Muhafızlar : (Şarkı söyleyerek.) Bir çukurun çamurunda…
(Dansa devam ederler, kısa bir duraksamadan sonra.)
Bir orospuyla yaptığı cümbüşte…
(Dansa devam ederler, kısa bir duraksamadan sonra.)
Hapishanenin leş kokusunda…
(Dansa devam ederler, İsimsiz aniden çalmayı keser. Fahişeler ve Mahkumlar avlunun karanlık köşelerine doğru koşar. Gece hepsini yutar. Muhafızlar yerini alır. Sessizlik, İsimsiz’in etrafını sarar. DOST, bir muhafız kılığında, duvardan kayar. Önceki sahnelerdeki Kadın’ın yüzüne sahip olan bir kadını, kendine yakın tutmaktadır.)
Dost : Yolculuk
Zordur.
Sonuç
Sorununuzun karşılığını ödeyecektir.
Bakın işte -
Tiyatro
Başlamak üzere.
Eğer tahrik sizi baştan çıkartırsa,
Siz de rol yapın.
(Bir muhafız, Adam’ın özelliklerine sahip olan bir mahkum getirir ve onu İsimsiz’e doğru yöneltir.)
İsimsiz : Mahkeme tarafından
Ölüme mi mahkum edildi?
1. Muhafız : Ölümü kendi
İstedi.
Bize ateş etti.
Mahkum : Ölüm mü?
İsimsiz : Seni korkutuyor mu?
Dinle:
Muhafızlar! Cevap verin.
Bize idam cezasını
Kim öğretti?
Kim bize silah verdi?
Kim “Kahraman” ve “Asil işler” dedi?
Kim şiddeti yüceltti?
Muhafızlar : Okullar.
Kışlalar.
Savaşlar.
Hiç durmadan.
İsimsiz : Güç… Şiddet ve güç.
Neden ateş ettin?
Mahkum : Devleti korumak için
Yemin ettim.
İsimsiz : İnançların yüzünden
Öleceksin.
Muhafızlar : Duvara!
İsimsiz : Silahlar dolduruldu mu?
Muhafızlar : Dolduruldu.
Mahkum : (Duvara dönük) Yaşam!
Yaşam!
(Kadın, kendini Dost’tan kurtarır.)
Kadın : Ateş etmeyin!
Orada duran benim kocam.
Benim de, onu tevazuyla bağışladığım gibi,
Bağışlayın onu.
Bağışlama öyle güçlü
Ve bütün mücadelelerin ötesindedir.
İsimsiz : Onlar bağışlar mı
Bizi?
Kadın : Onlar insanlar için mi
Mücadele ediyor?
Onlar insanlık için mi
Kavga ediyor?
İsimsiz : Önemli olan kitledir!
Muhafızlar : Duvara!
2. Muhafız : Bağışlama korkaklıktır.
Dün düşmandan
Kaçtım.
Duvara dönük diktiler beni.
Vücudum çürüklerle kaplıydı.
Yanımda beni
Öldürecek adam,
Mezarımı
Kendi ellerimle
Kazmak zorundaydım.
Önümüzde
Fotoğrafçı,
Cinayeti
Madeni levhalarına
Belgelemek için hevesliydi.
Ben diyorum ki,
Devrimin cehenneme kadar yolu var;
Orada sırıtan canilerin
Bizi maymuna dönüştürmesine
İzin verirse.
Ben diyorum ki,
Devrimin cehenneme kadar yolu var.
Muhafızlar : Duvara!
(Mahkum’un yüzü Muhafızlardan birinin yüzüne dönüşür. Kadın, az önce konuşan 2. Muhafız’a seslenir.)
Kadın : Dün seni
Duvara dönük diktiler.
Şimdi de duvara dönük
Duruyorsun.
Bugün duvara dönük
Orada ayakta duran
Sensin.
Birey –
Sen busun.
Tanı kendini –
Sen bireysin!
2. Muhafız : Önemli olan kitle’dir.
Kadın : Önemli olan birey’dir.
Muhafızlar : Önemli olan kitle’dir.
Kadın : (Kederli) Ben
Kendimi…
Bütün varlığımı…size veriyorum…
(Muhafızlar namussuzca güler. Kadın, Adam’ın yanına geçer.)
Kadın : Vurun o zaman!
Pes ediyorum.
Öyle yorgunum ki…
(Sahne kararır.)
5.TABLO
(Toplantı salonu. Gri şafak pencerelerden içeri süzülür. Platform kasvetli bir ışıkla aydınlatılmıştır. Kadın, uzun masanın solunda; İsimsiz ise sağında oturur. İşçi Muhafızlar salonun kapısındadır. Salonda, tecrit edilmiş kadın ve erkek işçiler, masaların etrafında birbirlerine sokulmuştur.)
Kadın : Son bir saat içinde yeni haber geldi mi?
Bağışlayın beni yoldaş, uyumuşum.
İsimsiz : Rapor, rapor üzerine geliyor.
Savaş, savaştır;
Soğukkanlı oynanması gereken kanlı bir oyundur.
Gece yarısından önce istasyonu işgal ettik.
Saat birde kaybettik.
Müfrezeler yeni bir saldırı için
Yukarı çıkıyor.
Postane bizim elimizde.
Şu anda,
Uluslara emeğimizden söz eden
Telgraflar yollanıyor.
Kadın : Emek! Ne kutsal bir söz!
İsimsiz : Kutsal bir söz yoldaş!
Söylevlerden ve sıcak bir kalpten daha fazlasını gerektirir.
Çelik aletler ister,
Acımasız bir savaş ister.
(Salonda kısa sessizlik.)
Kadın : Yoldaş, söylediğin hiçbir şey beni ikna edemez.
Silahlarla savaşmak, kaba kuvvetle yenmektir.
İsimsiz : Zihinsel silahlar da savaşta kaba kuvvettir.
Sözcükler katil olabilir. –
O kadar şaşırma yoldaş.
Çıplak gerçeklerden söz ediyorum.
Eğer senin gibi düşünseydim, ebedi bir sükunet içinde
Manastır hayatı süren bir keşiş olurdum.
(Sessizlik salonda ağırlığını iyice hissettirmeye başlar. 1. İşçi girer.)
1. İşçi : Haberlerim var.
İstasyona üç defa saldırdık.
Her yer ölüyle dolu.
Kahrolasılar, çok iyi istihkam edilmişler.
Her çeşit silahla donatılmışlar,
Alev makineleri, el bombaları, zehirli gaz.
İsimsiz : Üç defa saldırdınız.
Ya dördüncü defa?
1. İşçi : Dördüncü defa saldırmadık.
Onlar bize saldırdı.
İsimsiz : Onları durdurdunuz.
Desteğe ihtiyacınız var mı?
1. İşçi : Biz dağıldık.
İsimsiz : Aksilikler bekleniyordu.
Dinle! 13. bölgeye gidin.
Orada yedek kuvvet var.
Git – çabuk.
(İşçi çıkar.)
Kadın : Ölülerden söz etti.
Yüzlercesinden.
Dün bütün savaşlara karşı çıktım -
Ve bugün… Öldürülmelerine izin veriyorum.
Yoldaşların ölüme atılmasına izin veriyorum.
İsimsiz : Düşüncen sağlıklı değil.
Dünün savaşında köle olarak savaştık.
Kadın : Bugün?
İsimsiz : Bugün savaşta özgürüz.
(Gergin bir sessizlik.)
Kadın : Her iki savaşta da … insanoğlu…
İki savaşta da… insanoğlu…
(Sessizlik bozulur. 2. İşçi sendeleyerek içeri girer.)
2. İşçi : Postane kaybedildi.
Adamlarımız geri çekiliyor!
Düşman aman vermiyor.
Yakalanan herkes vuruluyor!
(1. İşçi aceleyle girer.)
1. İşçi : 13. bölgeden geliyorum.
Mücadele faydasız.
Caddeler kapalı.
Bölge teslim oldu.
Silahlarını bırakıyorlar.
3. İşçi : Şehir kaybedildi.
Kavgamız başarısızlığa uğradı.
Kadın : Uğraması gerekiyordu.
İsimsiz : Bir kez daha, sessiz olun, yoldaş!
Emeğimiz başarısız değil.
Bugün yeterince güçlü değilsek,
Yarın yeni ordularımız olacak.
4. İşçi : (Salonda, ağlayarak.) Bize karşı koyuyorlar.
Ne feci bir katliam.
Karımı vurdular;
Babam öldürüldü.
İsimsiz : Onlar emekçiler için öldü.
Barikatları kurun.
Biz koruyucularız!
Kanımız savaş için hazır!
Bırakın gelsinler!
(İşçiler salona doluşur.)
5. İşçi : Herkesi katlediyorlar.
Erkek, kadın, çocuk.
Avlanmış sığırlar gibi
Öldürülmemek için teslim olmayacağız!
Herkesi katlediyorlar; sonuna kadar direnmeliyiz onlara.
Uluslararası hukuk düşmanın askerlerini koruyor,
Ama onlar bizi ormandaki hayvanlar gibi öldürebilir
Ve başımız üzerine ödül koyabilirler…
Silahlar bizim elimizde
Yakaladığımız burjuvayı getiriyoruz.
Yarısının vurulması için emir verdim.
Diğer yarısını, eğer, hücum edenler bizi yakalarsa vuracağız.
İsimsiz : Siz kardeşlerinizin intikamını alıyorsunuz.
Kitle, yüzyılların yanlışları için intikamdır.
Kitle intikamdır.
İşçiler : İntikamdır!
Kadın : Çılgınlar, savaşla sarhoş olmuşlar!
Kuvvetlerinizi alıkoyuyorum!
Kitle, sevgi dolu kardeşlerden oluşan bir topluluk olmalı.
Kitle, sımsıkı kenetlenmiş bir toplum olmalı.
Kitle intikam değildir.
Kitle adaletsizliğin köklerini söker atar.
Kitle dürüstlüğün tohumlarını eker.
İntikamla dolan birey hiçbir şey yaratamaz.
O sadece yok eder. –
Esirlerinizin yarısını vurdunuz!
Bu nefsi müdafaa mıydı?
Şuursuz bir hiddet, amaca hizmet etmez.
İnsanları öldürüyorsunuz.
Onlarla birlikte, savaştığınız Devlet’in
Ruhunu da öldürüyor musunuz?...
Dışarıdaki insanlara yardım edeceğim.
Kitle uğruna,
Kendi vicdanımı sakatlamaya
Hazırdım.
Haykırıyorum:
Sistemi yıkın!
Ama siz - siz insanları yıkmak istiyorsunuz.
Sessiz kalamam, bugün olmaz.
Dışarıda acılı annelerin kanında doğmuş,
İnsanlar var…
Sonsuza dek kardeş olacak insanlar.
İsimsiz : Son kez, sessiz ol, yoldaş!
Şiddet… Şiddete ihtiyacımız var…
Düşman bizim yaşamımızı düşünmüyor.
Bizi sağ bırakmayacaklar.
Savaş zalim bir oyun,
Dindar bakışlarla kazanılamaz.
Bu kadını dinlemeyin.
Kadın gevezeliği!
Kadın : Haykırıyorum: Durun!
Ve sen… kimsin… sen?
Güç için, zincirlenemez bir şehvetle mi hareket ediyorsun –
Yüzyıllarca hapsedilmiş bir şehvet?
Sen… kimsin?
Katil mi... yoksa… Mesih mi?
Katil mi... yoksa… Mesih mi?
İsimsiz – yüzün?
Sen…?
İsimsiz : Kitle!
Kadın : Sen!... Kitle!
Sana katlanamıyorum!
Dışarıdaki o insanları korumalıyım.
Yıllarca senin yanında yürüdüm.
Biliyorum – benden daha çok acı çektin…
Ben aydınlık ve mutlu odalarda büyüdüm,
Açlık nedir bilmedim,
İğrenç idamlardan yükselen
Çılgın kahkahaları hiç duymadım.
Buna rağmen – sana acıyabilirdim
Ve seni tanıyorum.
Görüyorsun ya, şimdi sana geliyorum, sessizce,
Alçakgönüllülükle yalvaran bir çocuk gibi.
Dinle beni:
Adaletsizliğin direklerini yık,
Saklı köleliğin zincirlerinin kır;
Ama çürümüş çağın silahlarını da kır.
Nefreti parçala! İntikamı parçala!
İntikam yeniden örgütlenmek için amaç değildir.
İntikam Devrim değildir.
İntikam hiçbir şey değildir ama temiz ve parıldayan metali
Devrimin gücünü,
Parçalayan bir baltadır.
İsimsiz : Sen, başka sınıftan kadın, bizi, kararımızı verdiğimiz anda zehirlemeye
Nasıl cesaret edersin?
Konuşmanda farklı bir aksan işitiyorum.
Birlikte büyüdüğün kişileri korumayı umuyorsun.
Senin asıl amacın bu.
Sen bir hainsin.
İşçiler : (Kadını tehdit ederek etrafını sararlar.) Hain!
Bir Haykırış : Bir entelektüel!
Bir Haykırış : Duvara!
İsimsiz : Onları koruman ihanettir.
Zaman mücadeleyi gerektirir,
Acımasız mücadeleyi.
Bizimle olmayan bize karşıdır.
Kitle zafer kazanmalıdır.
İşçiler : Zafer kazanmalıdır!
İsimsiz : Tutuklusun.
Kadın : Ben… birlikte büyüdüğüm kişileri mi… koruyorum?
Hayır – Ben sizi koruyorum!
Duvara dönük duran sizlersiniz!
Ben sizin ruhlarınızı koruyorum!
Ben insanlığı koruyorum, “kutsal” insanlığı!
Çıldırmış iftiracılar…
Sözlerimde korku var mı?...
Bir zerre olsun…
Benim seçimim…
Yalan söylüyorsunuz… yalan söylüyorsunuz…
(Bir işçi salona girer.)
İşçi : Tutuklulardan biri bağırıp çağırıyor,
Aynı nağmeyi bağırıp çağırıyor, sürekli havlıyor.
Bize liderlik eden kadına götürülmek istiyor.
İsimsiz : Kanıt!
Kadın : Yine… yalan söylüyorsun…
Kim benimle konuşmak istiyor – kim?
Belki de Adam.
Ona verdiğim söze asla ihanet etmem.
Ama siz kendinize ihanet ediyorsunuz…
Başka bir şey bilmiyorum…
(İsimsiz platformu terk eder, salondaki kalabalığın içine dalar. İşçiler dışarıdan içeriye üşüşürler.)
İşçiler : Kaybettik!
Haykırışlar : Kaç! Katlet!
(Dışarıdan dağınık ateş sesleri duyulur. İşçiler kapıya doğru yönelir.)
Kapı tutulmuş…
Kapana kısılmış fareler gibi yakalandık!
(Ölümü sessiz bekleyiş.)
Bir çığlık : Ölüyoruz!
(Biri “Enternasyonel’i” söylemeye başlar. Diğerleri katılır. Güçlü bir şekilde.)
Uyanın, siz her ulusun köleleri,
Açlığa, arzuya, ve utanca zincirlenmişler.
Enginler özgürlükle çınlıyor;
Şafak parlaklaşıyor - meşaleler yanıyor.
Yol açık, eski zincirler kırılıyor;
Ayaklanın, siz kitleler, hakimiyeti ele geçirin!
Yeni bir dünya bizi bekliyor,
Biz köleler neredeysek oraya güç getiririz.
Her milletin yoldaşları,
İlerleyin, bayrağımız açıldı
Kurtuluşunuza uzanın!
Ayaklanın, ayaklanın – ve dünyayı kurtarın.
(Aniden makineli tüfek sesleri duyulur. Marş kesilir. Ana girişteki kapı ve yan kapılar tek bir darbeyle açılır. Her kapıda ateş etmeye hazır silahlı askerler durmaktadır.)
Subay : Direnmek faydasız!
Eller yukarı!
Eller yukarı, emrediyorum!
Size liderlik eden Kadın nerede?
Neden ellerinizi havada tutmuyorsunuz?
İşte – kelepçeleyin!
(Askerler Kadın’ı kelepçeler. Sahne kararır.)
6.TABLO
(DÜŞ SAHNESİ)
( Sınırsız bir alan. Kalbinde, bir ışık yumağıyla çevrelenmiş bir kafes. Kafesin içinde Kadın’ın yüzüne sahip, elleri kelepçeli çömelmiş bir kişi var. Kafese yakın gardiyan kılığında, Dost duruyor.)
Kelepçeli : Neredeyim
Ben?
Gardiyan : İnsanın kendini yeniden gözden geçirdiği
yerdesin.
Kelepçeli : Gölgeleri kov.
Gardiyan : Onları kendin kov.
( Başsız gri bir Gölge bir yerden belirir.)
1.Gölge : Ölüme yolladıkları beni tanıyorsun, değil mi?
Dişi katil!
Kelepçeli : Ben
Suçlu değilim.
( Başsız ikinci bir gri Gölge bir yerden belirir.)
2.Gölge : Beni de sen
Öldürdün.
Kelepçeli : Yalan söylüyorsun!
( Başsız başka gri Gölgeler bir yerden belirir.)
3.Gölge : Beni sen öldürdün.
4.Gölge : Beni de.
5.Gölge : Beni de.
6.Gölge : Beni de.
Kelepçeli : Bana yardım et, gardiyan!
İyi gardiyan!
Gardiyan : Ha ha! Hahaha!
Kelepçeli : Kan dökmek
İstemedim.
1.Gölge : Sessiz kaldın.
2.Gölge : Şehir merkezine
Saldırdıklarında sessiz kaldın.
3.Gölge : Silahları
Çaldıklarında sessiz kaldın.
4.Gölge : Savaştıklarında sessiz kaldın.
5.Gölge : Yedek kuvvetler için
Gittiklerinde sessiz kaldın.
6.Gölge : Suçlusun.
Bütün Gölgeler : Suçlusun.
Kelepçeli : Diğerlerini
Ateş etmekten
Vazgeçirmek
İstedim.
1.Gölge : Kendini aldatma.
Ondan önce
Onlar bizi vurdu.
Bütün Gölgeler : Hepimizi
Sen öldürdün.
Kelepçeli : O halde ben...
Gölgeler : Suçlusun!
Tekrar tekrar suçlusun!
Kelepçeli : Ben... suçluyum...
( Gölgeler gözden kaybolur. Yüksek ipek şapkalarıyla Bankerler bir yerden belirir.)
1.Banker : Suçlu Hisse Senetleri
teklif ediyorum.
2.Banker : Suçlu Hisse Senetleri’ne
Artık
Fiyat verilmiyor.
3.Banker : Kötü yatırım!
Suçlu Hisse Senetleri,
Değersiz kağıt parçaları.
Üç Banker : Suçlu Hisse Senetleri
Tamamen kayıptır.
(Kelepçeli ayağa kalkar.)
Kelepçeli : Ben... suçluyum.
(Banker’ler gözden kaybolur.)
Gardiyan : Seni budala,
Yaşama karşı
Duygusal tutumunla -
Eğer hayatta olsalardı,
Binlercesinin kurban edildiği
Altın sunağın etrafında
Dans ediyor olurlardı.
Ve tabii, sen de.
Kelepçeli : Ben, Birey, suçluyum.
Gardiyan : Hata kitlenin.
Kelepçeli : O halde ben iki kat suçluyum.
Gardiyan : Hata hayatın.
Kelepçeli : Bu yüzden onun suçunun yükünü
Üzerime mi almalıyım?
Gardiyan : Herkes kendi içinde yaşar.
Herkes kendi ölümünü ölür.
Birey,
Her ağaç ve çiçek gibi,
Kadere bağlıdır,
Modellerle biçim verilir;
Her biri ayrı yollarda olgunlaşır,
Kendi kendilerine solarlar...
Cevabı kendin bul!
Hayat her şeydir.
( Bir yerden, Mahkumlar, mahkum giysileri içinde, beşer adım arayla yürüyerek, içeri girerler. Başlarındaki kasketlerden yüzlerini saklayan, sadece gözlerinin göründüğü parçalanmış paçavralar sarkar. Kafesin etrafında sessizce, monoton bir ritimle yürürler.)
Kelepçeli : Kimsiniz siz,
Yüzü olmayan şekiller mi?
Figürler!
Kimsiniz siz?
Hiçbir özelliği olmayan şekillerden oluşan
Kitle mi?
Uzaktan boğuk bir yankı : Kitle...
Kelepçeli : Oh Tanrı!
Yankı :( hafifleyerek) Kitle...
Dostları ilə paylaş: |