Tarihte bilinen ilk yerleşik toplumdur. Yazıyı, yılın 365 gün olduğunu, mevsimleri bulan, kent devletlerini kuran, tekerleği, geometri ve matematiği, hukuku, mitoloji ve edebiyatı, sözlüğü bulup yapan ve kullanan bir halktır.
Tarihte bilinen ilk yerleşik toplumdur. Yazıyı, yılın 365 gün olduğunu, mevsimleri bulan, kent devletlerini kuran, tekerleği, geometri ve matematiği, hukuku, mitoloji ve edebiyatı, sözlüğü bulup yapan ve kullanan bir halktır.
İlk okuma ve ders kitaplarını hazırladılar.
Uygarlık ve tarih Sümer’le başlar dense yeridir
Öğretmenin geçiminden öğrenciler sorumluydu. Her öğrenci öğretmene belli bir miktar para verirdi.
PERSLER;
PERSLER;
Bugünkü İran medeniyetinin temelini oluşturur.
İlk posta teşkilatını kurdular.
Eski İran'da (M.Ö 900-360) eğitim laiklik ve ulusal birlik üzerine kurulmuştur.
Baba çocuğunu istediği gibi yetiştirebilirdi.
Okul kralın sarayının yanındadır ve adı "Genel Eğitim Evi"dir.
Çocuklar adil, iradeli, savaşçı, ölçülü ve büyüklerine saygılı olmalı, açlığa, soğuğa, acıya dayanmalı, ok, kılıç kullanmalı, iyi ata binmeyiydi. Öğrenciler Genel Eğitim Evi'nde bunları kazanırlardı.
İran eğitim sisteminde beden eğitimi dersi çok önemliydi.
MÖ. 2000 yılında Anadolu’ya Kafkasya üzerinden göç ederek 1500 yıl boyunca hakimiyetlerini sürdüler.
MÖ. 2000 yılında Anadolu’ya Kafkasya üzerinden göç ederek 1500 yıl boyunca hakimiyetlerini sürdüler.
İlk yerleşim yerleri Çorum Hattuşaş'dır
Anadolu'nun yerli sanatıyla birleştiler. Boyutları büyümüş anıtsal eserler ortaya çıkarttılar.
Mabetler, saraylar, sosyal yapılar, kaya kabartmaları yaptılar.
Hititçe, bugüne kadar bilinen en eski Hint-Avrupa dilidir
Farklı yazılar kullandılar.. Resmî diplomatik yazışmaları ve saray arşivleri Âsur (Akad) çivi yazısıyla yazılırken kayalardaki kabartmalar ve yazıtlar için Hiyeroglif yazı kullandılar.
Farklı yazılar kullandılar.. Resmî diplomatik yazışmaları ve saray arşivleri Âsur (Akad) çivi yazısıyla yazılırken kayalardaki kabartmalar ve yazıtlar için Hiyeroglif yazı kullandılar.
Tarihte ilk yazılı antlaşma olan Kadeş Antlaşması ( MÖ 1296 ) Hititler ve Mısırlılar arasında imzalandı
Hititlerin etkileyici başkenti Hattuşa ile diğer kentleri Alacahöyük ve Şapinuva, Çorum ili sınırlarımız içinde kalıyor.
İlk çağda denizcilik alanında en ileri olan kavim Fenikeliler’dir. Akdeniz’de büyük koloniler kurdular. Bu kolonilerin en önemlileri Kartaca, Sidon ve Tir’dir.
İlk çağda denizcilik alanında en ileri olan kavim Fenikeliler’dir. Akdeniz’de büyük koloniler kurdular. Bu kolonilerin en önemlileri Kartaca, Sidon ve Tir’dir.
Önce Mısır etkisinde ve daha sonra Asur, Babil, Pers ve Makedonyalı İskender’in etkisinde yaşamışlardır.
Fenikeliler tarihte ilk alfabeyi buldular. Bu alfabe 22 harfli idi. Günümüzde kullanılan Latin Alfabesi’ninin temelini bu alfabe oluşturur
Hiyeroglif yazıyı ( resim yazısı ) bulmuşlardır
Hiyeroglif yazıyı ( resim yazısı ) bulmuşlardır
Devlet idaresinde yazışmalara önem verilmiştir
Cam, papirüs ve ilk takvimi ( 365 gün- miladi) onlar bulmuşlardır.
Çocuklar beş yaşında okula başlıyorlar ve on iki yıl okuyorlardı.
Okullar ilk, orta ve yüksek olarak üçe ayrılmıştı.
Devlet dairesine memur yetiştirmek temele alınmıştır.
Okullar yatılı ve gündüzlü olabiliyordu.
Okuma-yazma, matematik, astronomi, heykelcilik, müzik ve beden eğitimi dersleri vardı.
Öğretmen Tanrı kadar saygı gören ulu bir kişidir.
Eski Yahudi/toplumunda erdemli insanlar yetiştirmek çok önemliydi.
Eski Yahudi/toplumunda erdemli insanlar yetiştirmek çok önemliydi.
Aile, kavim en önde yer alırdı.
Beden ve ruhen iyi insan yetiştirmek okulun ve öğretmenin göreviydi.
Dini her Yahudi tam olarak bilmek ve uygulamak zorundaydı.
Cinsiyete göre bir eğitim vardı.
Yurttaşlık bilgisi ve tarih her Yahudi'nin almak ve okumak zorunda olduğu derslerdendi.
Dersler "kıssadan hisse çıkarma" temeline göre işlenirdi.
Öğretmen mutlak otoriteydi. Kutsal bir varlık sayılırdı.
Eğîtim sistemi geleneklere, aileye ve topluma Bağlı insan yetiştirmek üzere kurulmuştur.
Eğîtim sistemi geleneklere, aileye ve topluma Bağlı insan yetiştirmek üzere kurulmuştur.
İlk, orta ve yüksek okul var.
Çin'de üç büyük düşünür yetişmiştir. Bunlar Laç-Tzu (Taoizm) , Diğer ikinci büyük düşünür Konfüçyüs ve Çin'de yetişen diğer bir eğitimci Cu-Hsi'dir
Bugünkü çince yazının temeli 3000 yıl önce atıldı
Ruhun ve bedenin terbiyesinde müzik ve dinsel törenler önemliydi
Pusula, barut,kağıt, matbaa Çin’de bulunmuştur
Öğretmen kutsal bir varlıktı
Hindistan'da kast sistemi vardır. Eğitim her sınıf için ayrı ayrı düzenlenmiştir. Brahman (din adamı), kşatriya (asker), vaysiya (esnaf), südra (işçi), parya (köle) olmak üzere beş kast bulunmaktadır. Bir kasttan diğerine kesinlikle geçilmez" temel ilkedir.
Hindistan'da kast sistemi vardır. Eğitim her sınıf için ayrı ayrı düzenlenmiştir. Brahman (din adamı), kşatriya (asker), vaysiya (esnaf), südra (işçi), parya (köle) olmak üzere beş kast bulunmaktadır. Bir kasttan diğerine kesinlikle geçilmez" temel ilkedir.
Eğitimi etkileyen İki dini görüş vardır. Brahmanizm, ev Budizm. Brahmanizm ve Budizm'de öğretmen kutsal sayılmıştır.
Özellikle budizm ile birlikte eğitimde de yenileşmeler olmuştur
Okuma-yazma işinde öğrenciler önce kum üzerine sözcükleri yazar ve okurlardı. Sonra bunları iyice öğrendikten sonra yapraklara yazarlardı (Binbaşıoğlu 1982).
Hindistan eğitim geleneği islam dünyasını da etkilemiştir
Grek dünyasında eğitim genelde akla, iyiye ve erdeme dayalıdır.
Grek dünyasında eğitim genelde akla, iyiye ve erdeme dayalıdır.
Hür vatandaşlar eğitilir. Köleler ve köylü işçi, zanaatkar takımının eğitimi söz konusu değildir.
Karakter, estetik ve beden eğitimi savunulur. Karakter eğitiminde ortak yaşam, sevgi ve saygı, devlet ve devlet kurumlarına bağlılık temele alınmıştır.
Estetik eğitimde ise, ruhun eğitimi söz konusudur. Bunun için müzik önemlidir.
Beden eğitiminde vücudun güçlenmesi için beslenme, güreşme, koşma, ok, mızrak, disk atma,. ata binme, kılıç kullanma etkinliklerine yer verilmiştir.
Genelde eğitim bedenen ve ruhen güzel insan yetiştirmeyi (kalokagathie) amaçlamaktadır.
Genelde eğitim bedenen ve ruhen güzel insan yetiştirmeyi (kalokagathie) amaçlamaktadır.
Okul sistemleri ilkokullar, ortaokullar, Liseler, ve yüksek okullar (akademi) olarak kurulmuştur.
İlk" kez resimli ders kitapları M.Ö. 331-323 döneminde yazıldı.
Ayrıca felsefe temel ders olarak ele alınıyordu. Yoğun bir felsefe ve mantık eğitimi veriliyordu.
Öğretmen (pedagog) önceleri seçkinlerin çocuklarım eğitmek için okuma-yazma bilen üstün özeliklere sahip köleler arasından seçiliyordu. Öğretmenler saygın kişilerdi. Grek okul sisteminde dayak vardı. Öğretmenin maaşını öğrenciler ödüyorlardı.
M.Ö. 8 ile M.S. 5. yüzyıllar arasında varlığını sürdürmüş olan ve merkezi Roma kenti olan uygarlık.
M.Ö. 8 ile M.S. 5. yüzyıllar arasında varlığını sürdürmüş olan ve merkezi Roma kenti olan uygarlık.
Kavimler Göçü sonucu, 395 yılında Roma İmparatoru I. Theodosius, Roma Uygarlığı’nı iki oğlu arasında Doğu Roma (Bizans) ve Batı Roma olmak üzere paylaştırdı.
Doğu Roma İmparatorluğu, eski Yunan ve Orta Doğu geleneklerinin kaynaşmasıyla ortaya çıkmıştır.
Doğu Roma İmparatorluğu, eski Yunan ve Orta Doğu geleneklerinin kaynaşmasıyla ortaya çıkmıştır.
Burada yaşayan halk; ticaret, kentleşme ve ekonomi alanlarında önemli gelişmeler gösterdi.
Doğu Roma İmparatorluğu’nun en belirgin kültürel özelliği, Hıristiyanlığın bu devlet sınırları içinde gelişmiş olmasıdır.
ORTA ÇAĞDA AVRUPADA EĞİTİM
ORTA ÇAĞDA AVRUPADA EĞİTİM
Avrupa Antik Çağ’dan sonra, düşünsel anlamda karanlık bir Orta Çağ yaşamıştır.
Akılcılığın yerini skolâstik düşünce, dogmatizm ve metafizik düşünceler almıştır.
Batı dünyasında kayda değer bir bilimsel ve sanatsal çalışmadan söz etmek güçtür.
Her şeyde dini öğretiler referans alınmıştır.
Orta çağın ikinci yarısından sonra (XIII ve XIV. Yüzyıllardan sonra) üniversitelerin yaniden kurulmaya başlanmasıyla önemli bir gelişme sağlanmıştır. Üniversiteler, kiliselere bağlı olmanın yanında özel kanunları ve mahkemeleri vardı.
İslam dünyasının en parlak zamanı 8. ve 12. yüzyıllar arasındaki dönemdir.
İslam dünyasının en parlak zamanı 8. ve 12. yüzyıllar arasındaki dönemdir.
Arap Uygarlığı ; Avrupa, Hindistan ve Türk Uygarlıkları ile temasa geçmiştir.
Matematik, kimya ve tıp alanlarında önemli katkılarda da bulunulmuştur.
Matematik alanında, Hintlilerden alınan sayı sistemine, “0” (sıfır) rakamı eklenmiştir.
Türk toplumlarının eğitim anlayış ve uygulamaları, yaşama biçimlerinin etkisiyle şekillenmiştir.
Türk toplumlarının eğitim anlayış ve uygulamaları, yaşama biçimlerinin etkisiyle şekillenmiştir.
Türkler tarihi hafızlarından kaynaklanan bilgileri yazıyı kullanmadan önce taşlara kazımıştır. Bu gelenek yazının oluşmasına kaynaklık ettiği gibi zamanla yazıyla da beraber devam etmiştir ( taştaki türkler ) .
Töre önemli bir rol oynamaktadır.
Bu dönemde örgün eğitim kurumlarının varlığından söz edilse bile bu kurumlar hakkında kesin bir delil yoktur ( Sönmez, 2004)
Eserlerde öğretici amaç vardır.
Alp insan tipine önem verilmiştir.
Köklü bir bilim sevgisi mevcuttur.
Mesleki eğitim önemli bir yer tutar.
Büyük bir çocuk sevgisi var olup, cinsiyet farkı yoktur..
Hunlar, sürü besleyen atlı kabilelerden meydana gelmiş göçebe bir toplumdur.
Hunlar, sürü besleyen atlı kabilelerden meydana gelmiş göçebe bir toplumdur.
Savaşçılık ( Çin seddi onlardan dolayı yapılmıştır) , yöneticilik, bazı el sanatları (mesleki eğitim) ile dini inanışlar ve çocuk yetiştirmeye ilişkin değerler ( Çocuğa ad koymak bile kahramanlık sonucunda gerçekleşirdi) eğitimin biçimini oluşturur.
Hunlar’ın eğitimini yaşayış biçimleri şekillendirmiştir.
Din, bir eğitim aracıydı, onlarda halk dini ve devlet dini diye iki din vardı.
Göktürklerde eğitim, Hunlar’ınkine benzemektedir.
Göktürklerde eğitim, Hunlar’ınkine benzemektedir.
Eğitim töre içinde töre kanalıyla verilmektedir.
38 harfli gelişmiş bir alfabeye sahip olmaları bazı yazılı eserler bırakmalarını sağlamıştır. ( Bu eserlerin en önemlisi; Orhun Anıtlarıdır M.S. 732)
Göktürklerde, sözlü töre bilgisi, yazı ile genişletilmiş ,bilgiler artmış ve yaygınlaşmıştır.
Göktürklerde de alp insan tipine büyük önem verilmiştir.
Orhun Anıtları, 732’de dikilen Kültegin, 735’te dikilen Bilge Kaan ve yine o yıllarda dikilen Tonyukuk anıtlarından oluşur.
Orhun Anıtları, 732’de dikilen Kültegin, 735’te dikilen Bilge Kaan ve yine o yıllarda dikilen Tonyukuk anıtlarından oluşur.
Bu anıtlarda 6000 kadar kelime vardır.Türkçenin bilinen ilk yazılı belgeleridir.
Orhun Anıtları, ilk olarak 1893’te Danımarkalı bilgin Thomas tarafından okunmuştur.
Anıtlarda, Türk hükümdarlarına bazı öğütlere yer verilir. Ayrıca, Türklerin geçmişte yaşadığı felaketlere dikkat çekilip ders alınması öğütlenir.
Anıtlarda, Türk hükümdarlarına bazı öğütlere yer verilir. Ayrıca, Türklerin geçmişte yaşadığı felaketlere dikkat çekilip ders alınması öğütlenir.
Uygurlar kentli toplumdur. Maniheizm dinini benimsemişlerdir.
Uygurlar kentli toplumdur. Maniheizm dinini benimsemişlerdir.
Önceki devletlerden farklı olarak diğer toplumlara da açılmışlardır.
Kütüphaneler dolusu sayısız eser vermişlerdir.
Ünü dışarıya taşan bürokrat yetiştirmişlerdir ve başka ülkelere göndermişlerdir.
Örgün eğitim kurumları yaygınlaşmış, bilgiye büyük önem verilmiştir.
Kitapları çoğaltarak bilim dünyasına önemli hizmetler yapmışlardır.
Türk toplumlarında ilk kez medrese denen eğitim kurumları ortaya çıkmıştır.
Türk toplumlarında ilk kez medrese denen eğitim kurumları ortaya çıkmıştır.
İslam düşünür ve eğitimcilerinden etkilenilmiş aynı zamanda bu alanda eserler verilmiştir.
Türk toplumlarının ahlak anlayışı islamiyetle birlikte değişmiş, bu da eğitimlerine yansımıştır.
İslamiyetin kabulü gazi ve veli insan tipini ortaya çıkarmış buda çok sayıda eserlerin meydana gelmesini sağlamıştır.
İslama göre bilim yücedir. Bu durum Türkler’ede yansımış ve bilime önem verilmiştir.
Arapça ve Farsça aydınlar üzerinde etkili olmuştur.
Eğitimin temel Özellikleri;
Eğitimin temel Özellikleri;
Müslüman olmaları ve yerleşik düzene geçmeleri eğitimlerini şekillendirmiştir.
Devlet adamları eğitim – öğretim ve bilimin gelişmesine önem vermişlerdir.
Ülkenin her tarafına medreseler kurulmuştur.
Farabi, İbn-i Sina, Biruni gibi dünya eğitim ve bilim tarihinde önemli yer tutan bilim adamları yetişmiştir.
Eğitim bilimine ait ilk görüşlerde başta Farabi olmak üzere bu dönemin alimleri tarafından ileri sürülmüştür.
Bu dönmede yetişmiş ve Dünya eğitim ve bilim tarihini etkileyen önemli şahsiyetlerden bazıları şunlardır
Kendisine Arito’dan sonra Muallim-i sani (ikinci öğretmen) denir. Yüzden fazla eser yazmıştır. Konuları; Felsefe, Mantık, Ahlak, Psikoloji, Metot, Fizik, Kimya, Astronomi, Geometri, Siyaset, Sosyoloji, Askerlik, Din, Dil, Edebiyat)
Kendisine Arito’dan sonra Muallim-i sani (ikinci öğretmen) denir. Yüzden fazla eser yazmıştır. Konuları; Felsefe, Mantık, Ahlak, Psikoloji, Metot, Fizik, Kimya, Astronomi, Geometri, Siyaset, Sosyoloji, Askerlik, Din, Dil, Edebiyat)
İlk kez doğrudan eğitim bilimine ilişkin görüşler ileri sürdü
İlk kez doğrudan eğitim bilimine ilişkin görüşler ileri sürdü
Eğitimin amacı, mutluluğu bulmak ve bireyi topluma yararlı hale getirmektir.
Üç tür eğitimci vardır; aile reisi, öğretmen ve devlet başkanı
Yöntem konusunda kolaydan- zora, basitten karmaşığa gidilmeli.
Bir şey öğretilmeden diğerine geçilmemeli
Disiplin ne sert , ne de yumuşak olmalı, ılımlı bir yol izlenmelidir.
Çocuklar sorumluluk duygusuna sahip olarak yetiştirilmelidir.
Hangi görüşte olursa olsun her çocuk eğitilmelidir.
Hangi görüşte olursa olsun her çocuk eğitilmelidir.
Meslek eğitimine önem verilmelidir.
Karma eğitimi savunmuştur.
Öğretmen, çocuğu her yönüyle tanımalıdır.
Çocuğun zevk ve ilgileri meslek eğitiminde göz önünde tutulmalıdır.
Oyun, çocuk eğitiminde önemlidir.
Deney, gözlem ve araştırma yöntemini öne sürmüştür.
Çocuk üstündeki baskı olumsuz sonuçlar doğurur.
Kendisine Aristo ve Farabi’den sonra muallim-i salis (öğretmen) denir.
Bir bilim adamıdır.
Bir bilim adamıdır.
Bilimsel yöntemden yanadır. Ona göre araştırma, gözlem ve deneye dayanmalıdır.
Duyduklarımız gördüklerimizden farklı olabilir.
Öğrenmede taklit ve ezberciliğe yer yoktur.
İnsan kendi aleyhine dahi olsa doğruluktan ayrılmamalıdır.
Bilgi çocuğa küçük yaşta öğretilirse, kalıcı olur.
Bilgi çocuğa küçük yaşta öğretilirse, kalıcı olur.
Anne ve babalar çocuklarıyla direk ilgilenmelidir.
Eğitimde kız ve erkek ayrımı olmamalıdır.
Çocuk, bilgin ve edepli öğretmen elinde yetiştirilmelidir.
Öğrenme hayat boyu devam etmelidir.
Çocuğun ilgisine göre eğitim verilmelidir.
İşbaşında eğitimi savunmuştur.
Tecrübeli bir devlet adamıdır. Eserinde daha çok devlet adamlarına yönelik tavsiyeler vardır.
Araplara Türkçe öğretmek için Divan’ü Lügat-it Türk (1072-1074) adıyla bir eser yazmıştır.
Araplara Türkçe öğretmek için Divan’ü Lügat-it Türk (1072-1074) adıyla bir eser yazmıştır.
Türkçe’nin üstün bir dil olduğuna inanır.
Türkler için yeni bir hedef- ufuk belirlemiştir.
Aile içinde çocuğun bakımı ve yetiştirilmesi üzerinde durur.
Çocuk oyunları hakkında eserde geniş bilgiler mevcuttur.
Dil öğretimi konusunda başarılı bir yöntem izlemiştir.
İlk Türk tarikatını kurmuştur.
İlk Türk tarikatını kurmuştur.
Divan-i Hikmet adlı eseri ile etkileri geniş yörelerde yüzyıllarca sürmüştür. ( halen dahi sürmektedir)
Yunus Emre’yi önemli ölçüde etkilemiştir.
İnsanlara hizmet ve iyilikte bulunma temel düşüncesidir.
Sevgi ve mutluluğa dayalı bir hayat görüşünü benimsemiştir.
Gelecek için bilim öğrenmek gerekir.
Anadolu’nun vatan tutulmasında önemli katkıları olmuştur.
Başta Tuğrul ve Çağrı Beyler olmak üzere Alparslan ve Nizamülmülk Selçuklu devlet yöneticileri, bilginlere ve sanatkarlara büyük önem verdiler. Nitekim örgün eğitim kurumsallaşması 1040 yılında Tuğrul Bey’in Nişabur’da yaptırdığı medreseyle başladı. Sonra 1067’de Nizamülmülk tarafından Bağdat’ta Nizamiye medreseleri kuruldu. Bu dönemde Bağdat’ta medreselerde okuyan öğrenci sayısı 6000 idi. Eğitim dili Arapça olmakla beraber Türkçe’ye de yer verilirdi. Medreselerde öğretim sınıf geçme esasına dayanırdı. Müderris denen medrese hocaları seçkin kimselerdi ve ölünceye kadar görevde kalırlardı. Selçuklular medreselerin yanında küttap denen ilkokul düzeyinde de okullar açmışlardır.
Başta Tuğrul ve Çağrı Beyler olmak üzere Alparslan ve Nizamülmülk Selçuklu devlet yöneticileri, bilginlere ve sanatkarlara büyük önem verdiler. Nitekim örgün eğitim kurumsallaşması 1040 yılında Tuğrul Bey’in Nişabur’da yaptırdığı medreseyle başladı. Sonra 1067’de Nizamülmülk tarafından Bağdat’ta Nizamiye medreseleri kuruldu. Bu dönemde Bağdat’ta medreselerde okuyan öğrenci sayısı 6000 idi. Eğitim dili Arapça olmakla beraber Türkçe’ye de yer verilirdi. Medreselerde öğretim sınıf geçme esasına dayanırdı. Müderris denen medrese hocaları seçkin kimselerdi ve ölünceye kadar görevde kalırlardı. Selçuklular medreselerin yanında küttap denen ilkokul düzeyinde de okullar açmışlardır.
Selçuklularda yaygın eğitim kurumu olan Ahilik önemli bir yaygın eğitim ve meslek kuruluşuydu.
Selçuklularda yaygın eğitim kurumu olan Ahilik önemli bir yaygın eğitim ve meslek kuruluşuydu.
( Ahi; Arapça kardeş demektir) Ahilik halk arasında yaygınlaşmış, dini ve ahlaki değer kazanmıştır.
Ahi Evran tarafından kurulan Ahiliğin en önemli temel felsefesi “kamil insan” yetiştirmekti. Bu kurum varlığını cumhuriyet dönemine kadar devam ettirmiştir.
Selçuklu devlet adamları eğitime ve bilimin gelişmesine büyük önem vermişleridir
Selçuklu devlet adamları eğitime ve bilimin gelişmesine büyük önem vermişleridir
Medreseler gelişmiş, ülkenin her tarafına yayılmıştır
Ahilik gibi bir yaygın eğitim kurumu kurulmuş ve gelişmiştir
Atabeglik gibi şehzadelerin yetişmesi için bir uygulama ortaya çıkmıştır
Selçukluların ilk dönemlerinde eski değerler ön planda iken, daha sonra bunlar zayıflamaya unutulmaya yüz tutmuştur.
6. Selçuklularda alp, gazi, veli insan tipleri beraber yaşar.
GAZALİ (1059- 1111)
GAZALİ (1059- 1111)
MEVLANA CELALEDDİN RUMİ (1207- 1273)
YUNUS EMRE (……- 1321)
BURHANED-DİN ZERNUCİ (….- 1223)
2.3.1 GAZALİ (1059- 1111)
2.3.1 GAZALİ (1059- 1111)
Tus şehrinde doğdu. Felsefe dersleri aldı. Nizamiyede müderrislik yaptı. Eserlerinde çocukların eğitimleri üzerinde önemle durur. Ona göre;
Anne ve baba çocuklarına en iyi şekilde bakmakla yükümlüdür.
Çocuklar gördüklerini taklit eder.
Çocuğa iyi davranış kazandırılmalı, aydınlatılmalı, kötü arkadaşlardan sakınınmalıdır.
Çocukta ruh yüceliği, alçak gönüllülük ve ciddiyet olmalıdır.
Çocuklar küçük yaşta eğitilmelidir. Her şeyin iyisini ve doğrusunu öğrenmelidir.
Çocuk bir cehverdir ve iyi öğretmende okumalıdır. Öğretmen, onlara rehberlik etmelidir.
Çocuklara kavrayabileceği şeyler öğretmelidir.
2.3.2 MEVLANA CELALEDDİN RUMİ (1207- 1273)
2.3.2 MEVLANA CELALEDDİN RUMİ (1207- 1273)
1207’de Belh şehrinde doğmuştur.Mevlana bir mutasavvıfdır.
Ona göre insan, kendi özünü bilmeli ve olgun olmalıdır.
Maslov’un kendini gerçekleştirme düşüncesi onda zaten mevcuttu.
Kalp temizliğinden kaynaklanan değerleri sunmuş ve milyonlarca insanın kalbinde taht kurmuştur.
Mevlana eğitimin gücüne ve çevrenin etkisine inanır.
Ona göre insan eğitilebilen bir varlıktır. Hayvanların bile eğitimle yetenekleri gelişir.
Çocuklar eğitilirken hemen tenkit edilmemeli, bilakis teşvik edilmelidir.
Tekrar iyi bir öğretme şeklidir.
Esas olan insanların kendilerini bilmeleridir.
Alimlik insanın özünde olan bir hünerdir. Alimlik, ipek ya da abadan bir giysi ile kazanılmaz.
Görünüş değil, gönül esastır.
Kendisinden sonra ortaya koyduğu görüşlerin etkisiyle “Mevlevilik” tarikatı kurulmuştur.
2.3.3. YUNUS EMRE (……- 1321)
2.3.3. YUNUS EMRE (……- 1321)
Mevlananın izinden yürümüş, ancak eserlerini Farsça yerine Türkçe yazmıştır. Türk insanı onu bir gönül eri olarak kendine mal etmiş bağrına basmıştır.
Ona göre Mevlana mana aleminin sultanıdır.
Diyar diyar dolaşarak, insanın kendi özünü bilmeleri gerektiğini anlatmış ve hoşgörü üzerinde durmuştur
Nefis terbiyesini özellikle ele aldı. İnsanlara gönül kırmamayı öğretti.
Herkese aynı gözle baktı.
İyilik ve güzellikte hep birlikte yarışmamız gerektiğini söyledi.
2.3.4 BURHANED-DİN ZERNUCİ (….- 1223)
2.3.4 BURHANED-DİN ZERNUCİ (….- 1223)
Türkistan’da doğdu. Önemli bilim adamlarındandır.
Eserleri batı dillerine çevrilmiş ve çokça okutulmuştur.
Eğitim ve öğretim konusunda ilk eser veren Türk bilginidir.
Eğitim ve öğretim faaliyetlerini sistemleştirmiş, metot ve teknikler üzerinde durmuştur.
Eserinde, soru- cevap, tekrar, ezber, problem çözme yöntemi ve münazara üzerinde durur.
Ona göre bilime saygı duyulmalı, çok çalışılmalıdır.
Öğrenci öğrenebileceği kadar ders almalı, kolaydan zora doğru bir yol izlenilmelidir.
İnsan her yaşta öğrenebilir ve öğrenmelidir.
OSMANLILARDA EĞİTİMİN GENEL ÖZELLİKLERİ ŞUNLARDIR
1. Medreseler çok güçlü yaygın eğitimi kurumu haline gelmiş ve toplumu derinden etkilemiştir.
1. Medreseler çok güçlü yaygın eğitimi kurumu haline gelmiş ve toplumu derinden etkilemiştir.
2. Azınlık çocuklarının üst düzeyde yönetici yetiştirdikleri Enderun adında önemli bir örgün eğitim kurumu ortaya çıkmıştır
3. İlköğretim 18. yy ortalarına kadar çok basit bir düzeyde kalmıştır
4. Osmanlıların son dönemlerine kadar , ilkokul üstü örgün eğitim kurumlarında yalnızca erkekler okumuştur
5. Eğitim ve öğretimin temel amacı dinidir
6. Yöntem daha çok ezbercidir
7. Tanzimat dönemine kadar eğitim her düzeyde ücretsizdir
8. Tanzimat dönemine kadar eğitim her düzeyde ücretsizdir
8. Tanzimat dönemine kadar eğitim her düzeyde ücretsizdir
9. Azınlık ve yabancılara eğitim hakkı tanınmıştır
10. Osmanlıca denen bir dil geliştirilmiştir
11. Yaygın eğitim daha çok din adamları tarafından yapılmıştır
12. Eğitimde yenileşmelere askeri okullardan başlanmıştır
13. Medreseler 1776’dan itibaren , kendisi dışında açılan askeri okullarda kısmen, sivil okullarda daha geniş ölçüde etkisini sürdürmüştür
14. Eğitim daha çok vakıflar tarafından yürütülmüştür
Sıbyan Mektepleri
Sıbyan Mektepleri
Medreseler
Enderun Mektebi
Acemioğlan Kışlaları
Rüşdiyeler
İdadiler
Sultaniler
Darülfünun
Sıbyan Mektepleri
Sıbyan Mektepleri
İlköğretim seviyesinde 6-12 yaş çocuklarının devam ettiği 3-4 yıl süren okullardır.
Okulların kuruluşu ve yürütülmesi vakıflar tarafından yapılırdı.
Din derslerinin dışında, matematik ve okuma yazma da okutuluyordu.
En küçük yerleşim birimlerine kadar yaygınlaşmıştı. 1860 yılında sayıları 12000 civarındaydı.
Camilere bitişik olarak yapılıyordu.
Medreseler
Medreseler
Kendi içinde ilk, orta ve yüksek öğretim şeklinde örgütlenen bu okullarda islami ilimlerin yanında, pozitif ilimler de okutulmuştur.
Osmanlı devletinde ilk medrese 1330 yılında İznik’te Orhan Bey tarafından yaptırılmıştır.
Medrese altın yıllarını Osmanlının yükseliş döneminde yaşamıştır. Bunların en ünlüleri Fatih ve Kanuni medreseleridir. Pek çok ilim adamı, kadı, din görevlisi, devlet memuru, müderris ve şeyhülislam bu medreselerden yetişmiştir.
16. yy ‘dan sonra bozulma medreselerde de başlamıştır. Avrupa’da yapılan atılımlar burada yapılamamış ve gün geçtikçe zayıflamışlardır.
Enderun Mektebi
Enderun Mektebi
Kuruluş amacı genellikle Hırıstıyan tebaadan alınan yetenekli çocukları devlet adamı ve asker yapma amacı gütmektedir.
İlk kuruluşu Fatih zamanına dayanmaktadır. Bu okullar, Osmanlılık düşüncesini ayakta kamasına katkıda bulunmuştur.
Okul altı odadan oluşmaktaydı. Her oda / sınıf- bölüm değişik işlere elaman yetiştirmek üzere oluşturulmuştu.
Programda dini ve edebiyatın yanında, matematik, tarih, beden eğitimi dersleriyle birlikte kültür ve sanat faaliyetleri de yapılmaktaydı.
Bu okullardan, 1850’ye kadar 79 sadrazam, 3 şeyhülislam, 36 kaptan-i derya , yanında pek çok bürokrat, yazar, hattat, nakkaş ve şair yetişmiştir. Okul 1922 ‘ye kadar varlığını sürdürmüştür.
d) Acemioğlan Kışlaları
d) Acemioğlan Kışlaları
Yeniçeri yetiştirilmek üzere kurulan bir meslek okulu gibiydi .
Bu okula devşirme usulü öğrenci alınırdı.
Devşirilen çocuklar Türk ailelerin yanına verilir, burada Müslümanlığı ve diğer örf ve adetleri öğrenirlerdi. Bundan sonra acemioğlan kışlalarına verilirdi.
Bu okullarda, okuma- yazma, din bilgisi öğretilir, askeri talim ve spor yapılırdı.
e) İdadiler
e) İdadiler
Orta öğretimde ikinci kademe olarak eğitim-öğretim veren mekteplerdir.
1869 Maarifi Umumiye nizamnamesine göre 1000 haneden fazla yerlere idadi kurulacaktır,idadilerin bütün masrafları vilayet maarif idadisi sandığından karşılanacaktır,
İdadilerin süresi üç yıldı bu okullar daha sonra orta okullara dönüştürüldü
f) Sultaniler
f) Sultaniler
İdadiler seviyesinde Fransızca ve Türkçe ile eğitim ve öğretim yapan bir mekteptir.
1 Eylül 1868 tarihinde Galatasaray Sultanisinin açılışıyla maarifimize giren bu Fransız modeli mektepler hazırlık devresiyle birlikte 9 yıllık bir süreyi kapsamaktadır.
Bu mektebin açılışı sultan Abdülaziz’in 1867 Paris ziyaretine dayanır.
g) Daru’l Fünun
g) Daru’l Fünun
Avrupa üniversitelerini taklit etmek amacıyla İlk kez 1869 da açılan darül funun bu tarihten sonra birkaç kez kapanıp açılmış 1908 tarihine gelindiğinde İstanbul darülfünunu olarak adı değiştirilmiş ve yeniden teşkilatlandırılmıştır.
1912 de şubeler fakülteye çevirilmiş ve I.Dünya savaşında Almanya’dan fen edebiyat ve hukuk alanında 20 profesör çağırılarak üniversitelerin kadroları güçlendirilmeye çalışılmıştır.
2.4.2 OSMANLILARDA DÖNEM DÖNEM EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ
2.4.2 OSMANLILARDA DÖNEM DÖNEM EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ
Kuruluştan İlk Yenileşme hareketlerine Kadar ( 1299- 1776)
Kuruluştan İlk Yenileşme hareketlerine Kadar ( 1299- 1776)
Fatih dönemine kadar Osmanlı uleması genellikle Şam, Mısır, İran, Maveraünnehir medreselerinde yetişmiş ancak bu dönemden sonra bu ihtiyaç ülke içinde giderilebilmiştir.
Fatih döneminde kısmen bilimsel ve felsefi düşünüş Osmanlılara girmiş ancak daha sonra bundan uzaklaşılmıştır.
Önceleri aktif ve gazi insan tipi gözde iken, duraklamanın başlamasıyla orta ve pasif insan tipi ortaya çıkmıştır.
Bir yaygın eğitim kurumu olan kahvehaneler bu dönemde ortaya çıkmıştır
Matbaa bu dönemin sonlarına doğru alınmıştır
B. Eğitimde İlk Yenileşme Hareketleri Dönemi ( 1776- 1839)
B. Eğitimde İlk Yenileşme Hareketleri Dönemi ( 1776- 1839)
Eğitimde yenileşeme askeri okullar açılarak başlamıştır. Buralarda yabancı öğretmenlere de yer verilmiştir.
1826’da yeniçeri ocağı kaldırılmıştır
İlköğretim zorunluluğu ilk olarak bu dönemde getirilmiştir
Eğitimin geliştirilmesi devleti felaketten kurtaracak bir yol olarak görülmüştür
Eğitimciler ve yazarlar, ailenin ve devletin eğitim görevlerini çocuklara ve topluma olan sorumlulukları açısından ele almaya başlamışlardır
Eğitim, bir bilim olarak görülmeye ve eğitim bilimi kitapları yazılmaya başlanmıştır
Eğitim ve sınıf ortamının düzenlenmesine, yeni ders araç ve gereçlerinin kullanılmasına, genel ve özel yeni öğretim yöntemlerinin denenmesine gidilmiştir
Eğitim ve sınıf ortamının düzenlenmesine, yeni ders araç ve gereçlerinin kullanılmasına, genel ve özel yeni öğretim yöntemlerinin denenmesine gidilmiştir
Örgün eğitim alanında İstanbul ve taşrada büyük çabalar gösterilmiş, bazıları günümüzde de etkinliğini sürdüren bir çok okul kurmuştur
İlköğretime hiç el atılmadan orta ve yüksek öğretimde düzenlemelere gidilmiştir
Eğitimde yenileşmeler bir avuç aydın tarafından başlatılmıştır
Azınlık ve yabancı okullar çok büyük gelişmeler göstermiştir
Azınlık ve yabancı okullar çok büyük gelişmeler göstermiştir
Mesleki ve teknik eğitimin temelleri atılmıştır
İlk kez öğretmen yetiştiren meslek okulları açılmıştır
İlk kez kızlar için orta dereceli okullar açılmıştır
Öğrenci ve öğretmenlerin kılık kıyafetleri belirlenip düzenlenmiştir
Disiplin aracı olarak falaka resmen kaldırılmıştır
Halk eğitiminin önemi daha iyi anlaşılmıştır
1. Meşrutiyet Dönemi ( 1876- 1878)
1. Meşrutiyet Dönemi ( 1876- 1878)
Osmanlı Devleti’nin ilk anayasası olan Kanuni Esasi’ye eğitimle ilgili önemli maddeler girmiştir
Savaş nedeniyle eğitime ilişkin çalışmalar yapılamamıştır
Mutlakiyet Dönemi ( 1878- 1908)
Birçok meslek ve sanat okulu açılmıştır
İlk kez sağır, dilsiz ve körler için okul açılmıştır
Programlardan hayata dönük ve bazı başka dersler çıkartılmış , din ve ahlak derslerinin saatleri artırılmıştır
Maarif Nezareti ilk kez ülke çapında bir takım istatistikler yayınlamaya başlamıştır
İkinci Meşrutiyet Dönemi ( 1908- 1918)
İkinci Meşrutiyet Dönemi ( 1908- 1918)
Yayın özgürlüğü başlamıştır
Özellikle Balkan Savaşları’ndan sonra eğitimin kıymeti artmıştır
Kızlar için ilk kez bir yüksek öğretim açılmıştır
Okul öncesi eğitime yönelik ciddi adımlar atılmıştır
Öğretmenler ilk kez mesleki örgütler kurmuşlardır
Programlara, sosyal, siyasal muhtevalı, hayata dönük bazı dersler konulmuştur
Eğitim, bilim olarak işlenmeye başlanmıştır
Eğitim bakanlığı ilk kez ülkenin renkli haritasını çıkartmıştır
Kadınlar devlet dairelerin de çalışmaya başlamışlardır
1.Cumhuriyetin ilk yıllarında halkın %10’u okur yazar değildi
1.Cumhuriyetin ilk yıllarında halkın %10’u okur yazar değildi
2.Atatürk bizzat kara tahtanın başına geçerek eğitim hamlesini başlatmıştır
3. Eğitimde sayısal olarak önemli gelişmeler sağlanmıştır