Ekberiyet tecellisi sonucu önce "haşyeti", sonucu olarak da "hiç"



Yüklə 2,42 Mb.
səhifə32/35
tarix12.01.2019
ölçüsü2,42 Mb.
#95586
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   35


EN NUR
Her şeyin hakikati olan İlim! Her şeyin aslı Nûr'dur, demek; her şey ilimden ibarettir, İlmullah'ta demektir. Hayat, ilimle vardır. İlim sahipleri Hayy'dır; diridir! İlmi olmayan ise, yaşayan ölüdür.


Bakara

17-) Onların misali ateş yakana benzer, ki yakılan ateş çevreyi aydınlatır. Ne var ki kendi hakikatlerinden gelen nûr açığa çıkmadığı için, karanlığa terkedilir; artık göremez!

Bakara

257-) Allah iman edenlerin Velî'sidir; onları zulmattan (karanlıklardan-hakikat bilgisizliğinden) Nûr'a (ilmin aydınlığında hakikati görmeye) çıkartır. Fiilen küfür (hakikati inkâr) hâlinde olanlara gelince; onların velîsi Tagut'tur (gerçekte var olmayıp var sandıkları kuvveler, fikirler), onları nûrdan zulmete ihraç eder. İşte onlar, ateş (sonuçta yanmaya mahkûm) kişilerdir. Onlar o şartlarda sonsuza dek kalıcıdırlar.

Nisa

174-) Ey insanlar! Hakikaten Rabbinizden size bir burhan (hakikatin dillenmişi Hz.Muhammed s.a.v.) geldi... Size apaçık bir Nûr (Kur'ân) inzâl ettik.

Maide

15-) Ey hakikat bilgisi verilmiş olanlar... Hakikat bilgisinden gizlediklerinizin birçoğunu size açıklayan ve birçoğunu (gizlemenizi de) affeden Rasûlümüz geldi... Gerçekten size Allah'tan bir Nûr ve Kitab-ı Mubîn (açık seçik Sünnetullah bilgisi) gelmiştir.

Maide

16-) Rıdvanına (insandaki Esmâ hakikatiyle tahakkuk kuvvesi-melekesi) tâbi olanları, Allah hakikatleri olan Esmâ özellikleriyle, hakikate erdirir; onları Esmâ bileşimlerinin elvermesiyle karanlıklardan nûra çıkarır ve onları doğru yaşam yoluna yöneltir.

Maide

44-) Gerçek ki, içinde nûr ve hakikat bilgisi olan Tevrat'ı biz inzâl ettik... Teslim olmuş Nebiler, onunla Yahudilere hükmederdi; Rabbanîler (Tevrat'a göre Yahudilerin terbiyesiyle ilgilenenler) ve Ahbar (ilim ve hikmet sahipleri) da onun üzerine şahitler olarak hakikat bilgisini korumakla görevliydiler... O hâlde insanlardan korkmayın, Ben'den korkun! Benim bildirdiğim gerçekleri az bir menfaate satmayın... Kim Allah'ın inzâl ettiği (hüküm) ile hükmetmezse, işte onlar hakikati inkâr edenlerin ta kendisidir!

Maide

46-) Daha onların (teslim olmuş Nebilerin) izleri üzere, Tevrat'tan, ellerindekini (gerçek olanını) tasdik edici olarak Meryemoğlu İsa'yı gönderdik. Ona, içinde Hüda (hakikat ilmi) ve Nûr bulunan; Tevrat'tan Ona ulaşmış olanı da tasdik eden, korunanlar için bir hidâyet kılavuzu mahiyetindeki İncil'i öğüt olması için verdik.

En'am

1-) Hamd; Semâlar ve Arz'ı yaratan, karanlıkları (bilgisizlikler) ve Nûr'u (ilmi) oluşturan Allah'a aittir... Öte yandan, hakikati inkârda ısrar edenler, (varsandıkları dışsal tanrılarını) Rablerine (hakikatlerindeki El Esmâ mertebesine) denk tutarlar; (bunun sonucunda da şirk ortaya çıkar)!

En'am

91-) Allah'ı hakkıyla takdir edemediler! "Allah, hiçbir beşere bir şey inzâl etmemiştir" demekle! De ki: "Musa'nın hakikatinden insanlar için Nûr ve Hüda olarak getirdiği Kitabı (BİLGİyi) kim inzâl etti? Siz Onu (BİLGİyi) kâğıtlar haline getirip gösteriyorsunuz, birçoğunu (BİLGİyi de) gizliyorsunuz... Oysa ne sizin ne de babalarınızın bilmediği şeyler öğretildi size!"... "Allah" de, sonra bırak onları daldıklarında oynayıp dursunlar!

En'am

122-) Ölü iken kendisini (Hakikat ilmi ile) dirilttiğimiz; insanlar içinde onunla yaşaması için basîret nûru oluşturduğumuz kimse(nin durumu); karanlıklar içinde kalıp ondan kurtulamayan gibi olur mu? Hakikat bilgisini inkâr edenlere, yapmakta oldukları böylece süslendirildi.

A'raf

157-) Onlar ki ellerindeki Tevrat ve İncil'de belirtilmiş O Rasûl'e, Ümmî (asıl fıtratı bozulmamış-yaratıldığı saflık üzere) Nebi'ye tâbi olurlar... Onlara, Allah'a göre olumlu olanları emreder ve olumsuz fiilleri yasaklar; onlara temiz şeyleri helal kılar; pis, çirkin şeyleri haram eder; onlardan sırtlarındaki ağır yükü (benliklerinin getirilerini) kaldırır ve üzerlerindeki zincirleri (yüzlerini Allah'a döndürmelerini engelleyen tüm bağlarını) çözer... İşte Ona iman eden, Ona saygı gösteren (destekleyen), Ona yardım eden ve Onunla birlikte inzâl olunan Nûr'a (Kur'ân) tâbi olanlar var ya, işte onlardır kurtuluşa erenlerin ta kendileri!

İbrahim

1-) Eliif, Lââm, Ra... Sana inzâl ettiğimiz (hakikat ve Sünnetullah) BİLGİ(si) (kitap), insanları, varlıklarını meydana getiren El Esmâ bileşimlerinin elvermesi hâlinde (Bi-izni Rabbihim), karanlıklardan (cehaletten) Nûr'a (ilme) ve Azîz (hükmü karşı konulmaz olarak yerine gelen) ve Hamîd'in (sadece kendi kendini değerlendiren) yoluna çıkarman içindir.

Nur

35-) Allah, semâların ve arzın nûrudur (NÛR ilimdir, semâlar ve arzın hakikati ilimden ibarettir)! O'nun nûrunun (ilminin varlığı ve açığa çıkışı) misali şuna benzer: İçinde lamba (bilinç) bulunan bir kandil (beyin) gibidir... O lamba da bir sırça (kalp-şuur) kapsamındadır! O sırça (şuur) sanki inciden bir yıldız (yaradılış amacına göre işlevlenmiş Esmâ bileşimi) gibidir ki, doğu ve batıya (mekân ve zamana) ait olmayan mübarek bir ağaçtan (insanî hakikatin), yani zeytinden (TEK'lik şuuruna sahip olması) tutuşturulur! O ağacın yağı (şuurdaki hakikat müşahedesi) neredeyse kendisine bir nâr (arınma çalışmaları) dokunmasa da ışık saçar! Nûr'un alâ nûr'dur (Esmâ ilminin birimsel ilim sûretinde açığa çıkışı)... Allah (insanın hakikati olan Esmâ mertebesi) dilediği kimseyi kendi nûruna (kendi hakikati ilmine) erdirir! Allah insanlar için misaller veriyor... Allah her şeyi (Esmâ özellikleriyle, o şey olduğu için) Bilen'dir.

Zümer

22-) Allah kimin derûnunu İslâm'ı kavrayacak şekilde genişletti ise, o Rabbinden bir nûr üzere değil midir? Allah'ın zikrinden (hatırlattığından) kalpleri kasavetlenene (bilinçleri kilitlenenlere) yazıklar olsun! İşte onlar apaçık şekilde (hakikatten) sapmayı yaşamaktadırlar!

Zümer

69-) Arz, Rabbinin nûru ile parıldamış, Bilgi (hakikat) açığa çıkmış, Nebiler ve şüheda getirilmiş, onlar haksızlığa uğratılmaksızın aralarında Hak olarak hükmedilmiştir.

Hadid

13-) O gün ikiyüzlü (münafık) erkekler ve ikiyüzlü kadınlar, iman edenlere: "Bizi bekleyin ki nûrunuzdan yararlanalım" der! "Geriye dönün de bir nûr araştırın" denildi. Derken aralarına kapısı olan bir sur (geçilmez perde) çekilir ki, onun bâtını (iç âlemi) içinde rahmet vardır, onun zâhiri azap tarafındandır.

Talâk

11-) Rasûl ki, iman edip imanının gereğini uygulayanları, karanlıklardan Nûr'a çıkarmak için apaçık hâlde Allah'ın işaretlerini size bildirir. Kim Esmâ'sıyla hakikati olan Allah'a iman eder ve imanının gereğini uygularsa, onu, içinde sonsuz yaşamak üzere, altından nehirler akan cennetlere dâhil eder. Allah onun için gerçekten bir rızık ihsan etmiştir.

Tahrîm

8-) Ey iman edenler! Allah'a özden ve kesin bir tövbe ile tövbe edin! Umulur ki Rabbiniz kötülüklerinizi sizden örter ve sizi altından nehirler akan cennetlere dâhil eder. O süreçte Allah, O Nebi'yi ve Onunla beraber iman etmişleri rezil-rüsva etmez! Onların nûru, önlerinden ve sağ taraflarında koşar. Derler ki: "Rabbimiz... Nûrumuzu tamamla ve bizi mağfiret eyle... Muhakkak ki sen her şeye Kâdîr'sin."


EL HADİY
Hakikate erdiren... Hakikatin gereğini yaşatan! Hakk'ı dillendirten! Hakikate yönlendiren!


Bakara

97-) De ki: "Kim Cibrîl'e düşman ise şunu bilmeli; kesinlikle O, kendindekinden öncekini tasdik eden ve iman edenlere hidâyet ve müjde olanı (Kurân'ı) senin şuuruna Biiznillah (varlığını meydana getiren Esmâ bileşiminin elvermesiyle)  inzâl etmiştir."

Bakara

120-) Onların din anlayışlarına tâbi olmadıkça ne Yahudiler ne de Nasara senden asla razı olmazlar. De ki: "Allah hidâyeti rehberliğin ta kendisidir (insanlar hidâyet edemez Allah hidâyet etmedikçe)"... Onların hayal veya kuruntularına tâbi olursan sana gelen ilimden sonra, Allah'tan sana ne bir velî ne de yardım ulaşır.

Bakara

142-) İnsanların, anlayışı kıt ve aşağılık yaşam ehli olanları "Onları eski kıblelerinden (Kudüs'ten Kâbe'ye) döndüren (gerekçe) nedir?" derler. De ki: "Batı da doğu da Allah'ındır. Dilediğine hidâyet eder, sırat-ı müstakime yönelmesi için."

Bakara

143-) Böylece, sizi insanlar üzere şahit, Rasûlü de sizin üzerinize Şehîd kıldık. Siz ümmeti Vasat'sınız (adalet ve Hakkaniyet üzere olan). Kendisine yöneldiğin kıbleyi, Rasûle tâbi olanlarla, ondan yüz çevirip geri dönenleri ayırt etmek için değiştirdik. Allah'ın hidâyet ettiklerinin dışındakilere bu olay çok ağır gelecektir. Allah imanınızı boşa çıkarmaz. Allah insanlara hakikatlerinden açığa çıkan Raûf ve Rahîm'dir.

Bakara

150-) Nereden (hangi düşünceden) çıkarsan çık, vechini (yüzünü-müşahedeni) Mescid-i Haram'a (çokluğun gerçekte yokluğunun yaşandığı secde edilen mahale) döndür! Nerede olursanız olun, vechlerinizi o tarafa döndürün ki, insanların sizin aleyhinize bir delili olmasın. Ancak onlardan bilfiil zulüm edenler aleyhinize olur. O hâlde, onlardan korkup çekinmeyin benden çekinin ki üzerinize olan nimetimi tamamlayayım... Ki böylece umulur ki hidâyete ulaşırsınız.

Bakara

157-) İşte bunlar üzerinedir Rablerinin salâvatı (hakikatlerini fark ettirmek üzere tecellisi) ve rahmeti (Esmâ'sının açığa çıkış seyri güzellikleri)...  İşte bunlardır hidâyet bulanların ta kendileri...

Bakara

198-) (Hac süresi içinde) Rabbinizin fazlından istemenizde bir suç yoktur. Arafat'tan hep birlikte akıp dönerken, Meşari Haram'da (Müzdelife) Allah'ı zikredin. O'nu, hidâyetinin sizde açığa çıktığı kadarıyla zikredin. Muhakkak ki bundan önce siz (hakikatten) sapmışlardandınız.

Bakara

213-) Bütün insanlar bir zamanlar tek bir topluluk idi. Müjdeleyici ve uyarıcı olarak Allah, Nebileri bâ's etti (nübüvvet kemâlâtını onlarda açığa çıkardı). Onlar yanı sıra, ayrılığa düştükleri konularda aralarında hükmetmek için, Hak olarak Kitabı (hakikat ve Sünnetullah bilgisini) inzâl etti. Kendilerine Kitap verilmiş olanlar, apaçık deliller gelmesine rağmen, kıskançlık yüzünden onda ihtilafa düştüler. Allah, biiznihi (nefslerindeki Esmâ bileşiminin elvermesiyle) iman edenleri, onların ayrılığa düştükleri konuda, hidâyete erdirdi. Allah dilediğini dosdoğru yola erdirir.

Bakara

272-) Onların hidâyet bulması senin işlevin değildir!.. Ne var ki Allah dilediğine hidâyet eder (hidâyet kişinin varlığını meydana getiren Esmâ terkibindeki Hâdî isminin mânâsının açığa çıkmasının dilenmesiyle oluşur; dışarıdan verilmez)! Hayır olarak ne bağışlarsanız bu kendi yararınız içindir. Zaten siz vechullah için (vechullahı bildiğiniz veya gördüğünüz için) bağışlarsınız. Hayır olarak ne bağışlarsanız tamı tamına size geri ödenir ve asla hakkınız yenmez.

Âl-i İmran

8-) Rabbimiz, bize hidâyet ettikten (hakikati gösterip idrak ettirdikten) sonra şuurumuzu (nefsaniyete-egoya) döndürme ve bize ledünnünden bir rahmet bağışla. Muhakkak sen Vahhab'sın.

Âl-i İmran

73-) "Dininize tâbi olmayana inanmayın!" De ki: "Hidâyet, Allah hidâyetidir (hakikatiniz olan Allah Esmâ'sının hidâyeti esastır). Size verilenin bir benzeri de başka birine veriliyor diye ya da (verilenle) Rabbinizin huzurunda size galip gelecekler diye mi muhalefetiniz?" De ki: "Muhakkak ki fazl Allah elindedir, onu dilediğine verir. Allah Vâsî'dir, Alîm'dir."

Âl-i İmran

86-) Kendilerine açık deliller geldikten, Rasûlün Hak olduğuna şahitlik edip iman ettikten sonra hakikati inkâr eden bir topluluğa, Allah nasıl hidâyet eder! Allah zulmedenler topluluğuna hidâyet etmez.

Âl-i İmran

96-) İnsanlar için kurulan ilk ev (mabet) Bekke (Mekke'nin eski adı) içindedir ki âlemlere mübarek ve hidâyet kaynağı olmuştur.

Âl-i İmran

101-) Allah işaretleri önünüze serilirken, içinizde de Rasûlü varken, nasıl hakikati inkâr edenlerden olursunuz? Kim varlığını oluşturan Allah Esmâ'sına (gayrından kesilip) sımsıkı bağlanırsa, işte o Hak yola hidâyet olunmuştur.

Nisa

137-) Muhakkak ki, (önce) iman edip de sonra inkâr eden, sonra tekrar (geçici olarak) iman edip, sonra (yine) inkârcı olan, (nihayet) küfrü arttıranlara gelince; Allah onları ne mağfiret eder ve ne de onları bir yola hidâyet eder.

Nisa

175-) Esmâ'sıyla her şeyin aslı olan Allah'a iman edip, O'na hakikatleri olarak sımsıkı tutunanlara gelince, onları HÛ'dan bir rahmetin ve fazlın içine sokacak ve onları kendisine varan sırat-ı müstakime hidâyetleyecektir.

Maide

16-) Rıdvanına (insandaki Esmâ hakikatiyle tahakkuk kuvvesi-melekesi) tâbi olanları, Allah hakikatleri olan Esmâ özellikleriyle, hakikate erdirir; onları Esmâ bileşimlerinin elvermesiyle karanlıklardan nûra çıkarır ve onları doğru yaşam yoluna yöneltir.

Maide

67-) Ey (şerefli) Rasûl... Rabbinden sana inzâl olunanı tebliğ et! Eğer yapmazsan, "HÛ"nun risâletini edâ etmemiş olursun! Allah seni insanlardan korur... Muhakkak ki Allah, hakikati inkâr edenler topluluğuna hidâyet etmez!

Maide

105-) Ey iman edenler... Siz nefsinizden sorumlusunuz! Siz hidâyet üzere oldukça, sapmış olan size zarar veremez! Sizin hep birlikte dönüşünüz Allah'adır... Yapmış olduklarınızın size neler getirdiğini gösterecektir!

Maide

108-) İşte bu, şehâdetlerini onun vechi üzere getirmeleri (Allah adına yapmaları) için yahut da (yalancı şahitlerin) yeminlerinden sonra, yeminlerinin reddolmasından korkmalarına çözümdür... Allah'tan korunun ve algılayın! Allah fâsıklar (bozuk-asılsız inançlılar) topluluğunu hakikate erdirmez!

En'am

71-) De ki: "Allah dûnundan, bize ne fayda ve ne de zarar vermeyen şeylere mi dua edip yakaralım? Allah bizi doğru yola hidâyet ettikten sonra, gerisin geri şirke mi döndürülelim? 'Bize gel' diye doğru yola çağıran arkadaşları olduğu hâlde, şeytanların ayartıp uçuruma çektiği ahmak gibi mi olalım?"... De ki: "Allah hidâyeti işte o hidâyettir! Biz âlemlerin Rabbine teslim olmakla emrolunduk."

En'am

77-) Ay'ı (duygusallık kaynağı oluşu itibarıyla benliğini) doğarken gördü... "İşte bu Rabbim" dedi... Batınca şöyle dedi: "Yemin olsun ki eğer Rabbim bana hidâyet etmemiş olsaydı, elbette sapmışlar topluluğundan olurdum."

En'am

80-) Halkı Ona karşı çıkıp, kanıt getirmeye (tanrısallık verdiklerini savunmaya) kalkıştı... (İbrahim) dedi ki: "Beni doğru yola hidâyet etmiş iken, Allah hakkında benimle tartışıyor musunuz? O'na ortak koştuğunuz şeylerden korkmam! Ancak Rabbimin dilediği şey müstesna (bana ancak Rabbimin izniyle bir zarar erişebilir)... Rabbim her şeyi ilmiyle kapsamıştır... Hâlâ düşünmüyor musunuz?"

En'am

84-) Biz O'na (İbrahim'e) İshak'ı ve Yakup'u bağışladık... Hepsine hidâyet ettik (hakikati bildirdik). Daha önce Nuh'a ve Onun zürriyetinden Davud'a, Süleyman'a, Eyyub'a, Yusuf'a, Musa'ya ve Harun'a da hidâyet etmiştik... Muhsinleri böyle mükâfatlandırırız.

En'am

87-) Onların babalarından, zürriyetlerinden ve kardeşlerinden bazılarını da! Onları seçtik ve doğru yola hidâyet ettik.

En'am

88-) Bu, Allah hidâyetidir... Kullarından dilediğine, onunla hidâyet eder... Eğer Onlar dahi şirk koşsalardı, elbette yaptıkları tüm yararlı çalışmalar hiç olur, boşa giderdi.

En'am

125-) Allah kimin için hidâyet murat ederse, onun sadrını (içini-anlayışını) İslâm'a (teslim olmuşluğunun farkındalığına) açar! Kimi de saptırmayı dilerse; onun da sadrını (içini) daraltır, sanki zorlukla semâya yükseliyor! Böylece Allah, iman etmeyenleri aşağılar!

A'raf

30-) Bir kısmınıza hidâyet etti, bir kısmınız üzerine de dalâlet hak oldu! Muhakkak ki onlar (dalâlet hak olanlar), Allah'ı bırakıp şeytanları (saptıranları) dostlar edindiler... Sanıyorlar ki kendileri hidâyet üzeredirler!

A'raf

43-) Onların (cennet ashabının) içlerinde kin, sevgisizlik ne varsa söküp attık... Onların altlarından nehirler akar... "Bizi buna hidâyet eden Allah'a aittir, HAMD! Eğer Allah bize hidâyet etmeseydi, biz buna ulaşamazdık... Andolsun ki, Rabbimizin Rasûlleri Hak olarak gelmiştir" derler... "İşte yaptığınız çalışmalar sebebiyle mirasçı kılındığınız cennet!" diye (onlara) nida edilir.

A'raf

155-) Musa, tövbe etmeleri için kararlaştırılan yere gelmek üzere, halkından yetmiş adam seçti... Ne zaman ki orada onları şiddetli sarsıntı yakaladı, (Musa şöyle) dedi: "Rabbim... Eğer dileseydin (hakikati örtme suçundan dolayı) onları da beni de daha önce helâk ederdin! Aramızdaki anlayışı kıtların yaptığı yüzünden bizi helâk mi edeceksin? O ancak, senin bir fitnendir; kimi dilersen onunla saptırır ve kimi dilersen hidâyet edersin... Sen Velî'mizsin; bizi mağfiret et ve bize rahmet kıl... Sen Gâfir'lerin (bağışlayanların) en hayırlısısın."

A'raf

181-) Yarattıklarımızdan (öyle) bir topluluk var ki, Hak olarak hakikate erdirirler ve O'nun ile her şeyin hakkını verirler!

Yunus

35-) De ki: "Ortak koştuklarınızdan hangisi Hakk'a erdirebilir?" De ki: "Allah, Hakk'a hidâyet eder... Hakk'a erdiren mi tâbi olunmayı hak eder, yoksa kendisi hidâyet bulmakta yetersiz olan mı? Ne oluyor size? Nasıl hüküm veriyorsunuz?"

Rad

7-) O hakikat bilgisini inkâr edenler: "O'na Rabbinden bir mucize inzâl edilmeliydi ya!" derler... Sen ancak bir uyarıcısın... Her toplumun bir Hâdî'si (hakikati göstereni) vardır.

Furkan

31-) İşte görüldüğü gibi, her Nebi için hakikati inkâr suçlularından düşman oluştu... Hakikatin olan Rabbin Hâdî (hakikate erdiren) ve Nasîr (hakikate ermen için yardım eden, zafere ulaştıran) olarak kâfidir.

Yüklə 2,42 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   35




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin