48-)Kimsenin kimseyi kurtarmak için bir şey ödeyemeyeceği süreçten korunun; (o süreçte) ne (birbirine) şefaat kabul edilir, ne fidye ödenerek biri kurtarılabilir ne de onlara yardım gelir.
Bakara
107-)Bilmez misin, semâlar ve arz (şuur ve madde-beden boyutu) Allah'ın mülküdür (her an dilediği gibi tasarruf etmektedir, tamamında)... Sizin için Allah dışında ne bir dost ne de bir yardımcı olmaz!
Bakara
120-)Onların din anlayışlarına tâbi olmadıkça ne Yahudiler ne de Nasara senden asla razı olmazlar. De ki: "Allah hidâyeti rehberliğin ta kendisidir (insanlar hidâyet edemez Allah hidâyet etmedikçe)"... Onların hayal veya kuruntularına tâbi olursan sana gelen ilimden sonra, Allah'tan sana ne bir velî ne de yardım ulaşır.
Bakara
214-)Yoksa siz, sizden öncekilerin başlarına gelen mesel olmuş sıkıntılarının sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle sıkıntı, belâ gelip çattı, sarsıldılar ki, Rasûlleri ve yanındaki iman edenler "Allah'ın yardımı ne zaman gelecek" dediler. Haberiniz olsun ki Allah nusreti yakındır!
Âl-i İmran
13-)Hakikat ki; sizin için, karşı karşıya gelmiş iki topluluğun hâlinde bir işaret-ibret vardı; bir topluluk Allah için vuruşurken diğerleri kâfirdi ve onları gözleriyle kendilerinin iki misli olarak görüyorlardı. Allah dilediğini yardımıyla destekler. Muhakkak bunda basîret sahipleri için büyük ibret vardır.
Âl-i İmran
22-)İşte onlar, dünyada da sonsuz gelecek sürecinde de yaptıkları boşa gidenlerdir. Onlara yardımcı da yoktur.
Âl-i İmran
126-)Allah bunu size bir müjde olsun ve kalplerinizdeki (hakikatinizdeki) kuvveye mutmain olmanız için yaptı. Yardım ancak ve yalnız Azîz ve Hakîm olan Allah indîndendir.
Âl-i İmran
150-)Doğrusu mevlânız Allah'tır! O yardımıyla zafere ulaştırandır.
Âl-i İmran
160-)Eğer size Allah yardım ederse, size galip gelecek yoktur. Şayet sizi yardımsız kendi hâlinize bırakırsa, bunun sonucunda size kim yardımcı olabilir! İman edenler sadece (Esmâ'sıyla hakikatleri olan) Allah'a tevekkül etsinler.
Nisa
45-)Size düşmanlık edenleri yaratmış olan Allah, elbette onları bilir. Esmâ'sıyla hakikatiniz olan Allah, Velî isminin özelliğiyle size yeter ve size hakikatinizden yardım eder Allah!
Nisa
75-)Size ne oluyor da Allah yolunda, "Rabbimiz, halkı zâlim olan şu yöreden bizi kurtar, ledünnünden bize bir velî meydana getir ve ledünnünden bir zafer oluştur" diye yakaran düşkün erkekler, kadınlar ve çocuklar için savaşmıyorsunuz?
Nisa
89-)Onlar, (kendileri) hakikati inkâr ettikleri gibi sizin de inkâr etmenizi ve (böylece onlarla) eşit olmanızı arzu ettiler... O hâlde (onlar) Allah uğruna zulüm ve kötülük diyarını terk edinceye kadar onlardan kimseyi dostlar edinmeyin... Eğer dönerlerse (düşmanlık için), onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün... Onlardan velî ve nasîr (yardımcı) edinmeyin.
Nisa
173-)İman edip imanının gereğini uygulayanlara gelince, (O) onlara ecirlerini tam verecek ve fazlından onları artıracaktır... Kulluktan kaçınıp ve benliklerini kabartanlara gelince, onlara feci bir azap ile azap edecektir... Kendileri için Allah dûnunda bir velî ve nasîr de bulamazlar.
Enfal
40-)Eğer yüz çevirirler ise, iyi bilin ki Allah sizin Mevlâ'nızdır... Ne güzel Mevlâ'dır (sahiptir O) ve ne güzel Nasîr'dir (zafere ulaştırıcıdır O)!
Hac
78-)Allah için, O'nun Hak cihadı olarak, mücahede edin! O, sizi seçti ve Dinde size bir zorluk yüklemedi... Babanız İbrahim'in milletinin (din anlayışıdır bu)... Daha önce de şimdi de O, sizi "Müslimler = teslim olmuşlar" diye isimlendirdi ki, O (Sistemi "OKU"yan, vahdeti açıklayan) Rasûl (Hz.Muhammed s.a.v.) sizin üzerinize bir şahit olsun, siz de insanlar üzerine şahitler olasınız! Artık salâtı ikame edin ve zekâtınızı verin; Esmâ'sıyla hakikatiniz olan Allah'a tamamıyla bağlanın! O, Mevlâ'nızdır (sahibiniz, her fiilinizin oluşturanı)... Ne güzel Mevlâ'dır ve ne güzel Nasîr'dir (O).
Furkan
31-)İşte görüldüğü gibi, her Nebi için hakikati inkâr suçlularından düşman oluştu... Hakikatin olan Rabbin Hâdî (hakikate erdiren) ve Nasîr (hakikate ermen için yardım eden, zafere ulaştıran) olarak kâfidir.
Ankebut
22-)"Siz, ne arzda ve ne semâda güçsüz bırakamazsınız! Sizin Allah'tan başka ne bir Velî'niz ve ne de bir yardımcınız yoktur."
Ahzab
65-)Sonsuza dek orada yaşarlar... Bir velî ve bir yardımcı da bulamazlar.
Nasr
1-)Nasrullah (Allah nusreti) ve el Feth (mutlak açıklık-şuur bakışı) geldiğinde,
REFİ’ÜD DERECÂT
Mu'min
15-)Refi'üd Derecât'tır (dereceleri yükseltendir), Zül-Arş'tır (Arş sahibidir)... Gerçeğin kavranması süreci (nedeniyle) uyarmak için, kullarından dilediğine hükmünden ruhu (Esmâ'sının anlamını fark etmeyi şuuruna) ilka eder!
ŞAKÎR
Bakara
158-)Safa ve Merve, Allah işaretlerindendir. Kim hac veya umre niyetiyle El Beyt'i (Kâbe) ziyaret ederse, onları da (Safa-Merve) tavaf etmesinde bir sakınca yoktur. Kim hayır olması için daha fazlasını yaparsa, Allah (varlığındaki Esmâ mertebesinden) Şakîr'dir (yapılanları fazlasıyla değerlendiren), Alîm'dir.
Nisa
147-)Eğer şükrederseniz ve iman ederseniz Allah size niye azap etsin! Allah Şakîr'dir, Alîm'dir.
En'am
53-)İşte böylece onların kimini kimiyle imtihan ettik, "Allah aramızdan şunlara mı (bazı yoksul, dar gelirli kimselere) lütufta bulundu?" desinler diye... Allah, değerlendirenleri daha iyi bilen değil midir?
En'am
63-)De ki: "Karanın ve denizin karanlıklarından 'Bizi bundan kurtarırsan, elbette şükredenlerden olacağız' diye boyun büküp, derûnunuzdan O'na dua ettiğinizde, kim sizi kurtarır?"
A'raf
17-)"Sonra andolsun ki, onlara önlerinden (hırslarını tahrik ederek-benliklerini yücelterek hakikati inkâra sürükleyerek), arkalarından (gizli şirke yönelterek-saptırıcı fikirlerle), sağlarından (senden alıkoyacak hayırları ilham ederek) ve sollarından (kötülükleri güzel-süslü göstererek) geleceğim... Onların çoğunluğunu, verdiklerini değerlendiren olarak bulamayacaksın!"
A'raf
144-)Buyurdu ki: "Ey Musa! Muhakkak ki Ben seni, risâletlerim ve kelâmım ile insanlar üzerine seçtim... Al sana verdiğimi ve şükredenlerden (değerlendirenlerden) ol!"
A'raf
189-)"HÛ" ki, sizi TEK bir nefsten (makro planda: Hakikat-i Muhammedî-aklı evvel; mikro planda: insanlık şuuru-aklı-kül) yarattı ve ondan da eşini (makro planda: evreni; mikro planda: bedeni) oluşturdu; ona yerleşsin diye... Onu (eşini) örtüp bürüyünce, (eşi) hafif bir yük yüklendi, onu taşıdı... Ağırlaştığında, ikisi birden Rableri olan Allah'a: "Andolsun ki, eğer bize bir sâlih verirsen, mutlaka biz değerlendirenlerden oluruz" diye dua ettiler. (Bu âyet, hem âlemlerin oluşuyla ilgili olarak anlaşılabilir, hem de insanın oluşumuyla.)
SERÎ-ÜL İKAB
En'am
165-)"HÛ" ki; sizi Arz'ın halifeleri kıldı ve size verdiklerinde sizi denemek (o özelliklerinizi kuvveden fiile çıkarmak) için, kiminizi kiminizin üstünde mertebelere yüceltendir... Muhakkak ki Rabbin Serî-ül İkab'dır (yapılan suçun sonucunu anında yaşatan)! O, elbette Gafûr'dur, Rahîm'dir.
A'raf
167-)Rabbin ilan edip bildirmiştir ki: "Kıyamet sürecine kadar, kendilerine azabın en kötüsünü yapacak kimseleri mutlaka bâ'sedecektir"... Muhakkak ki Rabbin, elbette Serî ül İkab'dır (işlenen suçun karşılığını anında oluşturan)... Muhakkak ki O elbette Gafûr'dur, Rahîm'dir.
ŞEDÎD-ÜL İKAB
Bakara
165-)İnsanlardan kimi de Allah (gibi kabul ettikleri birimler-tanrılar) endad edinip, onları Allah gibi severler! İman edenler ise sevdiklerinin yalnızca Allah olduğunun şuurundadırlar (gayrına varlık vermezler). O (hakikati inkâr ederek nefslerine) zulmedenler, bu yüzden azaba düşeceklerini gördüklerinde, âlemlerden açığa çıkan kuvvetin yalnızca Allah'a ait olduğunu fark ederler, ama iş işten geçmiştir; keşke bunu önceden görebilselerdi... Allah Şedîd ül Azab'dır (yapılan yanlışta ısrar edenlere sonucunu şiddetle yaşatandır)!
Bakara
196-) Haccı da umreyi de Allah için tamamlayın. (Bunu yapmaktan) engellenirseniz hediye kurban da yeterlidir. Kurbanınız kesilene kadar başınızı tıraş etmeyin. İçinizden kim hasta olursa ya da başında (hacca engel) bir sıkıntısı olursa, oruç yahut sadaka veya kurban diyet gerekir. (Engelleme kalktığında) emin olduğunuzda kim hacca kadar umreyi yaşamak, yararlanmak isterse, kolayına gelen bir hediye kurbanı kessin. Fakat bulamayana hac günlerinde üç, döndükten sonra da yedi olmak üzere on gün oruç gerekir. Bunlar ailesi (yerleşim alanı) Mescid-i Haram civarı olmayanlar içindir. Allah'a karşı gelmekten korunun. Allah, hak edilen karşılığı şiddetle verir.
Bakara
211-)Sor İsrailoğullarına; Biz onlara nice apaçık işaretler verdik. Kim kendisine geldikten sonra Allah nimetini değiştirirse, (bilin ki) Allah yapılanın karşılığını hakkıyla ve şiddetle verir.
Âl-i İmran
11-) (Onların gidişatı) tıpkı Firavun hanedanı ve onlardan öncekilerin gidişatı gibi... (Onlar) işaretlerimizi (Esmâ'nın açığa çıkışı olan işaretleri) yalanlamışlardı. Allah da onları bu suçlarıyla yakalayıverdi. Allah Şedîd ül İkab'dır (yapılan suçun hak ettiği karşılığı vermede çok şiddetlidir).
Maide
2-)Ey iman edenler! ŞeairAllah'a (Allah nişanelerine, Allah'ı çağrıştırana-hissettirene), haram aylara, Beytullah'a hediye olunan kurbanlıklara, özel gerdanlıklı kurbanlara, Rablerinden bir fazl ve rıdvan isteyerek Beyt'e gelenlere, hürmetsizlik yapmayın... İhramdan çıktığınızda avlanabilirsiniz... Mescid-i Haram'a (daha önce) girmenizi engellediler diye bir kavme olan nefretiniz, sizi haddi aşmaya sevketmesin... Birr ve takva üzere yardımlaşın; zulüm ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın... Allah'tan (yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun... Muhakkak ki Allah, Şedîd ül İkab'dır (şiddetle kötülüğün sonucunu yaşatandır).
Maide
98-)Bilin ki Muhakkak ki Allah, Şedîd ül İkab'dır (şiddetle kötülüğün sonucunu yaşatandır); ve dahi Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.
Enfal
13-)Bunun sebebi, onların Allah'a ve Rasûlüne karşı çıkarak kendilerini Allah ve Rasûlünden ayırıp koparmalarıdır... Kim Allah'a ve Rasûlüne karşı çıkarsa, muhakkak ki Allah Şedîd ül İkab'dır (yapılan suçun sonucunu şiddetle yaşatandır).
Enfal
25-)Sizden yalnızca zulmedenlere isâbet etmekle kalmayan bir belâdan korunun... İyi bilin ki Allah Şedîd ül İkab'dır (yapılan yanlışın sonucunu şiddetle yaşatandır).
Enfal
48-)Hani şeytan (vehim) onlara davranışlarını süsledi ve (şöyle) dedi: "Bugün sizi kimse yenemez! Ben de muhakkak sizin yanınızdayım"... İki grup birbirini görünce (şeytan) iki topuğunun üzerine gerisin geri çarketti ve: "Muhakkak ben sizden ayrıyım! Gerçekten ben sizin göremediğiniz şeyleri görüyorum... Muhakkak ben Allah'tan korkarım... Allah Şedîd ül İkab'dır (suçların sonuçlarını en şiddetli şekilde yaşatan)!" dedi.
Enfal
52-) (Bunların durumu) Firavun hanedanı ve onlardan öncekilerin gidişatı gibi... (Onlar) Allah'ın işaretlerindeki varlığını (Esmâ'sının açığa çıkışı olan işaretleri) inkâr ettiler, Allah da onları kendi suçlarıyla yakaladı... Muhakkak ki Allah Kavîy'dir, Şedîd ül İkab'dır (suçun sonucunu şiddetle yaşatandır).
Rad
6-)Senden iyilik beklemek yerine, bir an önce belâlarını isterler... (Oysa) onlardan önce, ders almaları gereken nice geçmiş topluluklar cezalandırıldılar. Muhakkak ki senin Rabbin zulümlerine rağmen insanlara mağfiret sahibidir... Muhakkak ki senin Rabbin Şedîd ül İkab'dır (işlenen suçun sonucunu en şiddetli şekilde yaşatandır).
Mu'min
3-)Gafir'iz Zenb (suçları bağışlayıcı), Kabilit Tevb (tövbeyi-hakikatine dönmeyi kabul edici), Şedîd ül İkab (suçları acımasız şiddetle cezalandıran) ve Züt Tavl'dır (lütfu ihsanı bol olan)... Tanrı yok, sadece "HÛ"! O'nadır dönüş.
Mu'min
22-)Bunun sebebi şu idi: Rasûlleri onlara apaçık delillerle geldi de küfür (inkâr) ettiler... Bunun üzerine Allah da onları yakaladı... Muhakkak ki O, Kavîy'dir, Şedîd ül İkab'dır (suçu cezalandırması şiddetlidir).
Haşr
4-)Çünkü onlar, kendilerini kopardılar Allah'tan ve Rasûlünden! Kim Allah'a bağını kopartır (hakikati olan Esmâ özelliklerini-ruhunu-şuur varlık olarak sonsuz yaşayacağını inkâr ederse, kendini toprak olacak beden kabul ederse), muhakkak ki Allah Şedîd ül İkab'dır (azabı çok şiddetlidir)!
Haşr
7-)Allah'ın, fethedilen bölge halkından, Rasûlüne verdiği savaşsız ganimet (fey'), Allah'a, Rasûle, yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolcuya aittir... (Bu böyle takdir edilmiştir) ki (varlık) sizden (sadece) zenginler arasında elden ele dolaşan bir şey olmasın! Rasûl size ne verdi ise, onu alın (kabul edin); sizi neden engelledi ise, ona son verin! Allah'tan (yaptıklarınızın sonucunu kesinlikle yaşatacağı içindir ki) korunun... Muhakkak ki Allah Şedîd ül İkab'dır.
ŞEDÎD-ÜL MIHAL
Rad
13-)Ra'd (gök gürültüsü-İnsan-ı Kâmil'in düşünsel boyutta keşfettikleri {salsal-i ceres, Abdülkerim Ceylî, İnsan-ı Kâmil}) O'nun Hamdı olarak tespih eder; Melekler (kâinatta-insanda mevcut kuvveler) ise O'nun hükümranlığı altında (tespih eder-kulluklarını yerine getirir)... Onlar, Allah hakkında (benlikten kaynaklanan fikirle) mücadele edip dururlarken; (O) yıldırımları (hakikati bilgisinin çarpmasını) irsâl eder de, onlarla, dilediğine bunu yaşatır! O, Şedîd ül Mıhal'dır (şiddetle uygulanan Sünnetullah sistemi vardır; değiştirilmesi müdahale edilmesi mümkün olmayan).
UFUK-U ÂLÂ
Necm
7-)O, Ufuk-u Âlâ (tüm dışsallığı kaplamış - âfakta) olduğu hâlde!
ZÜL FAZLIL AZÎM
Bakara
105-)Ehli Kitaptan olan kâfirler de (hakikati inkâr edenler), müşrikler de (benliklerini ya da dışsal objeleri şirk koşanlar) size Rabbinizden bir hayır inzâl olmasını istemezler. Allah dilediğine has kılar rahmetini, onun hakikatinden! Allah, Zül Fazlıl Azîm'dir.
Âl-i İmran
74-)Rahmetini (dilediğinden) dilediğine has kılar! Allah Azîm fazl sahibidir.
Âl-i İmran
174-)Bu inanç nedeniyle kendilerine hiçbir zarar dokunmadan Allah'ın nimet ve fazlıyla geri döndüler. Allah rıdvanına tâbi oldular. Allah azîm fazl sahibidir.
Enfal
29-)Ey iman edenler... Eğer Allah'tan korunursanız (fıtrî ahdinize ve Rasûlullah ile ulaşanlara hıyanet etmezseniz), sizin için Furkan (Hak ile bâtılı ayırt etme kuvvesi) oluşturur, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar... Allah, Zül Fadlil Azîm'dir.
Hadid
21-) (O hâlde) Rabbinizden bir mağfirete ve Esmâ'sıyla hakikati olan Allah'a ve Rasûllerine iman edenler için hazırlanmış olan, genişliği semâ ve arzın genişliği gibi olan bir cennete, yarışarak koşun! İşte bu Allah'ın fazlıdır ki onu dilediğine verir! Allah, Zül Fadlil Azîm'dir (büyük lütuf sahibidir).
Hadid
29-)Tâ ki ehl-i kitap (din-hakikat ilmi verilmiş olanlar) Allah'ın lütfundan bir şey elde edemeyeceklerini bilsinler... (Biline ki) kesinlikle lütuf Allah'ın eliyledir (onların kazanması değil), onu dilediğine verir... Allah, Zül Fadlil Azîm'dir.
ZÜL MEARİC
Mearic
3-)Zül Mearic (pek çok urûc edeni olan) Allah'tandır!
ZÜL ARŞ
Mu'min
15-)Refi'üd Derecât'tır (dereceleri yükseltendir), Zül-Arş'tır (Arş sahibidir)... Gerçeğin kavranması süreci (nedeniyle) uyarmak için, kullarından dilediğine hükmünden ruhu (Esmâ'sının anlamını fark etmeyi şuuruna) ilka eder!
ZÜNTİKAM
Âl-i İmran
4-)Önceden insanlara bir Hüda (hakikate erdirici, doğru yolu gösterici) olarak. Furkan'ı da (Hak ile bâtılı, hayr ile şerr olanı ayırt eden) inzâl etti. Muhakkak ki Allah'ın işaretlerindeki varlığını (Esmâ'sının açığa çıkışı olan işaretleri) örten, inkâr edenler var ya, onlar için şiddetli bir azap vardır. Allah Azîz'dir, Züntikam'dır (yapılanın sonucunu acıma söz konusu olmaksızın yaşatan).
Maide
95-)Ey iman edenler... İhramda iken avlanmayın... Sizden kim kasten avı öldürürse, o işin vebalini tatması için yaptığının karşılığı olarak; öldürdüğünün misli, Kâbe'ye ulaşacak bir kurban gerekir. Ki ona da sizden iki adalet sahibi hükmeder... Yahut miskinleri doyurma olan bir keffarettir yahut ona denk bir oruç tutmak... Allah geçmişi affetmiştir... Fakat kim bir daha yaparsa Allah ona yaptığının sonucunu yaşatır!.. Allah Azîzün Züntikam'dır (açığa çıkan fiilin sonucunu şiddetle yaşatandır).
İbrahim
47-)Sakın Allah'ı, Rasûllerine verdiği sözden cayar sanma... Muhakkak ki Allah Azîzün Züntikam'dır (hakedenin hak ettiğini karşı konulması imkânsız bir sistem içinde yaşatandır)!
Zümer
37-)Allah kime hidâyet ederse, kimse onu saptıramaz! Allah (Bi-) Azîz (kullarından bu isminin işaret ettiği özelliği açığa çıkaran), Züntikam (araya duygu katmaksızın yaptığının sonucunu kesinlikle yaşatan) değil midir?
ZÜR RAHMET
En'am
133-)Rabbin Ganî'dir, ZürRahmet (rahmet sahibi)'dir... Eğer dilerse sizi ortadan kaldırır; sizden sonra dilediklerini halife kılar... Başka bir halkın zürriyetinden sizi inşa ettiği gibi!
Kehf
58-)Rabbin Gafûr ve zür Rahmettir (Rahmet sahibi)! Eğer kazandıklarının sonuçlarını hemen yaşatmayı dilemiş olsaydı, elbette azabı (vefat ettirmeyi) çabuklaştırırdı! Ancak onlar için vadedilen bir zaman vardır ki, ona ulaşmamaları mümkün değildir.
ZÜT TAVL
Mu'min
3-)Gafir'iz Zenb (suçları bağışlayıcı), Kabilit Tevb (tövbeyi-hakikatine dönmeyi kabul edici), Şedîd ül İkab (suçları acımasız şiddetle cezalandıran) ve Züt Tavl'dır (lütfu ihsanı bol olan)... Tanrı yok, sadece "HÛ"! O'nadır dönüş.