Mu'min
42-) "Siz bana, Esmâ'sıyla hakikatim olan Allah'ı inkâr etmemi ve hakkında bilgim olmayan şeyi O'na ortak koşmamı öneriyorsunuz! Ben ise sizi Azîz, Gaffar'a çağırıyorum."
|
Fussılet
|
12-) Böylece onları iki süreçte yedi semâ (yedi Bilinç {Nefs} mertebesi) olarak hükmetti ve her semâda onun işlevini vahyetti! Dünya semâsını (en yakın semâyı) (Bi-)mesabîh (aydınlatıcılar-fikirler) ile süsledik ve hıfzettik (hafızada kaydedip koruduk {beyinde değil; ruh bedende. A.H.}). Azîz, Alîm'in takdiridir bu!
|
Fussılet
|
41-) Gerçekten, kendilerine gelen, hakikatlerini hatırlatıcıyı inkâr edenlerdir! Muhakkak ki O (hakikatlerini hatırlatıcı-zikir), Azîz bir BİLGİdir!
|
Şura
|
3-) Azîz ve Hakîm olan Allah, sana ve senden öncekilere böylece vahyeder!
|
Şura
|
19-) Allah kullarında Lâtîf'tir, dilediğini rızıklandırır... O Kavîy'dir, Azîz'dir.
|
Zuhruf
|
9-) Yemin olsun ki eğer onlara: "Semâları ve arzı kim yarattı?" diye sorsan, elbette: "Onları, Azîz ve Alîm olan yarattı" diyecekler.
|
Duhan
|
42-) Allah'ın rahmet ettikleri müstesna... Muhakkak ki O, "HÛ"; Azîz'dir, Rahîm'dir.
|
Duhan
|
49-) "Tat! Sen (güya) Azîz'din, Kerîm'din!"
|
Casiye
|
2-) Bilginin tenzîli (tafsile indirme), Azîz, Hakîm Allah'tandır!
|
Casiye
|
37-) Kibriyâ (benlik); semâlarda ve arzda O'na aittir! O, Azîz'dir, Hakîm'dir.
|
Ahkaf
|
2-) Azîz Hakîm Allah'tandır O Bilgi tenzîli (tafsile indirme)!
|
Fetih
|
7-) Semâlar ve arzın orduları (kuvveleri) Allah'ındır... Allah Azîz'dir, Hakîm'dir.
|
Fetih
|
19-) Onları, alacakları birçok ganimetlere de nail etti... Allah Azîz'dir, Hakîm'dir.
|
Hadid
|
1-) Semâlarda ve arzda olan her şey Allah'ı (işlevleriyle) tespih etmektedir! "HÛ" Azîz'dir, Hakîm'dir.
|
Hadid
|
25-) Andolsun ki Rasûllerimizi apaçık deliller olarak irsâl ettik ve onlarla birlikte Hakikat ve Sünnetullah BİLGİsini ve mîzanı da (muhakeme-dengeleme) inzâl ettik ki, insanlar kıst'ı (adaleti) ayakta tutsunlar! Kendisinde şiddetli bir güç bulunan ve insanlar için faydaları olan (kanda mevcut; mağma-insan bedenindeki demir ilişkisi?) Hadîd'i (demir) de inzâl ettik ki Allah, kendisine ve Rasûllerine gayblarında kimin yardım ettiğini bilsin. Muhakkak ki Allah Kavîy'dir, Azîz'dir.
|
Mücadele
|
21-) Allah yazmıştır ki: "Kesinlikle galibim Ben ve Rasûllerim (olarak)!" Muhakkak ki Allah Kavîy'dir, Azîz'dir.
|
Haşr
|
1-) Semâlarda ne var ve arzda ne varsa Allah'ı tespih (ortaya koydukları işlevle Esmâ özelliklerini açığa çıkararak kulluklarını yerine getirmeleri) içindir! O Azîz'dir, Hakîm'dir.
|
Haşr
|
23-) "HÛ" Allah, tanrı yok, sadece "HÛ"! Melîk'tir (efâl, oluşlar âleminde mutlak hükmü yürüyen), Kuddûs'tür (yaratılmışlığa ve kevne ait nitelenmelerden, yaratılmış kavramlardan münezzeh), Selâm'dır (yaratılmışlarda yakîn ve kurb hâlini oluşturup mâiyet sırrını açığa çıkartan), Mümin'dir (iman açığa çıkartarak hakikatini müşahedeye yönelten), Müheymin'dir (gözetip himaye eden, muhteşem azametini seyirde yaratılmışlığı kaldıran), Azîz'dir (karşı konulması imkânsız olarak dilediğini yapan), Cebbâr'dır (iradesini zorunlu kabul ettiren), Mütekebbir'dir (Mutlak yegâne Kibriyâ {eniyeti} olan)! Allah, onların ortak koştukları tanrı kavramlarından Subhan'dır!
|
Haşr
|
24-) O Allah, Hâlik (mutlak yaratan-Esmâ özelliklerini fiile dönüştüren), Bâri (her yarattığını, zaman ve özellik olarak tüme uyumlu tafsile getiren), Musavvir (sonsuz mânâ sûretlerini açığa çıkaran); Esmâ ül Hüsnâ O'na aittir! Semâlarda ne var ve arzda ne varsa Allah'ı tespih (ortaya koydukları işlevle Esmâ özelliklerini açığa çıkararak kulluk etmeleri) içindir; "HÛ" Azîz'dir, Hakîm'dir.
|
Mümtehine
|
5-) "Rabbimiz! Hakikat bilgisini inkâr edenler için bizi sınav objesi kılma! Bizi mağfiret et Rabbimiz! Muhakkak ki sen Azîz'sin, Hakîm'sin."
|
Saff
|
1-) Semâlarda ve arzda her ne varsa (Esmâ'sıyla onları açığa çıkaranın yaratma amacına göre yerine getirdikleri işlevleriyle) Allah'ı tespih etmektedir! "HÛ"; Azîz'dir, Hakîm'dir.
|
Cum'a
|
1-) Semâlarda ve arzda her ne varsa; Melîk, Kuddûs, Azîz ve Hakîm olan (dilediği mânâları açığa çıkarması için onları yaratan) Allah'ı (işlevleriyle) tespih etmedeler!
|
Cum'a
|
3-) Onların dışında, henüz kendilerine katılmamış başkalarına da (O Rasûlü bâ's etti)! O Azîz'dir, Hakîm'dir.
|
Teğabün
|
18-) Gayb ve şehâdetin Âlim'idir, Azîz'dir, Hakîm'dir.
|
Mülk
|
2-) Ortaya koyacaklarınız itibarıyla hanginizin daha mükemmel olduğunu yaşatmak için ölümü ve hayatı yaratan "HÛ"dur! O, Azîz'dir, Gafûr'dur.
|
Bürûc
|
8-) Onlardan (iman edenlerden) yalnızca Azîz ve Hamîd olan Allah'a iman ettikleri için intikâm aldılar.
|
EL CEBBAR
Hükmü zorunlu olarak uygulamada olandır. Âlemler Cebbâr'ın hükmü altında, dilenileni uygulamak zorundadır! Uygulamama gibi bir seçenekleri yoktur! Cebr, onların özlerinden gelen bir şekilde sistem gereği olarak açığa çıkar ve hükmünü yaşatır!
Haşr
|
23-) "HÛ" Allah, tanrı yok, sadece "HÛ"! Melîk'tir (efâl, oluşlar âleminde mutlak hükmü yürüyen), Kuddûs'tür (yaratılmışlığa ve kevne ait nitelenmelerden, yaratılmış kavramlardan münezzeh), Selâm'dır (yaratılmışlarda yakîn ve kurb hâlini oluşturup mâiyet sırrını açığa çıkartan), Mümin'dir (iman açığa çıkartarak hakikatini müşahedeye yönelten), Müheymin'dir (gözetip himaye eden, muhteşem azametini seyirde yaratılmışlığı kaldıran), Azîz'dir (karşı konulması imkânsız olarak dilediğini yapan), Cebbâr'dır (iradesini zorunlu kabul ettiren), Mütekebbir'dir (Mutlak yegâne Kibriyâ {eniyeti} olan)! Allah, onların ortak koştukları tanrı kavramlarından Subhan'dır!
|
EL MÜTEKEBBİR
Mutlak BEN'lik O'na aittir! "Ben" diyen yalnızca kendisidir! Kim ben sözüyle kendisine varlık verirse; var oluşunun hakikatine ait "Ben"liği örtüp, göreceli benliğini ileri çıkarırsa, bunun sonucunu, yanmak suretiyle yaşar! Kibriyâ, O'nun vasfıdır.
Nahl
|
29-) "O hâlde, içinde ebedî kalıcılar olmak üzere cehennemin kapılarına girin! Mütekebbirun'un (benlikli-kibirlilerin) yeri ne kötüdür!"
|
Haşr
|
23-) "HÛ" Allah, tanrı yok, sadece "HÛ"! Melîk'tir (efâl, oluşlar âleminde mutlak hükmü yürüyen), Kuddûs'tür (yaratılmışlığa ve kevne ait nitelenmelerden, yaratılmış kavramlardan münezzeh), Selâm'dır (yaratılmışlarda yakîn ve kurb hâlini oluşturup mâiyet sırrını açığa çıkartan), Mümin'dir (iman açığa çıkartarak hakikatini müşahedeye yönelten), Müheymin'dir (gözetip himaye eden, muhteşem azametini seyirde yaratılmışlığı kaldıran), Azîz'dir (karşı konulması imkânsız olarak dilediğini yapan), Cebbâr'dır (iradesini zorunlu kabul ettiren), Mütekebbir'dir (Mutlak yegâne Kibriyâ {eniyeti} olan)! Allah, onların ortak koştukları tanrı kavramlarından Subhan'dır!
|
EL HALİK
Mutlak TEK yaratan! Esmâ özellikleriyle birimleri "yok"ken "var" kılan! Hâlik'in "halk"ettiği her bir şeyin bir "hulk"u, yani yaratılış amacına göre bir huyu, ahlâkı (doğasına göre davranışı) vardır... Bu nedenle "tehalleku BiAhlakıllah = Allâh ahlâkı ile (Allâhça) ahlâklanın!" buyurulmuştur ki bunun anlamı; "Allâh Esmâ'sının özellikleriyle var olmuş olduğunuzun farkındalığıyla ve bunun gereğince yaşayın" demektir.
Bakara
|
21-) Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratmış olan Rabbinize (hakikatiniz olan Esmâ mertebesine) kulluğunuzun farkındalığına erin. Ki böylece korunanlardan olursunuz.
|
Bakara
|
29-) "HÛ" (O işaretini boyutsal derinlikli düşünmek gerekir) yarattı sizin için arzda olanların (bedeninizdeki özelliklerin) tümünü; sonra da şuur boyutunuza yönelip onu yedi kat (yedi idrak-Nefs mertebesi) olarak düzenledi. O her şeyi bizâtihi kendinden yarattığı içindir ki her şeyi bilendir.
|
Âl-i İmran
|
47-) (Meryem) sordu: "Rabbim, bana bir erkek dokunmadığı hâlde benim nasıl bir çocuğum olur?"... Buyurdu ki: "İşte öylece!.. Allah dilediğini yaratır! O bir işin olmasına hükmederse, sadece 'OL' der ve o iş oluşur."
|
Âl-i İmran
|
59-) Muhakkak ki, Allah indînde İsa'nın oluşumu Adem'in oluşumu gibidir (İsa'nın oluşumu Adem'in oluşumu gibiyse, Adem'in oluşumu da İsa'nın oluşumu gibidir. Buna göre düşünülmeli bu konu. A.H.). Onu topraktan yarattı, sonra "Ol" dedi ve oldu (topraktan-moleküler yapıdan meydana gelene ruhun nefh olmasıyla insan hâline gelmesi ile, ana rahminde moleküler yapıdan meydana gelene ruh nefh olması suretiyle insanın meydana gelmesi aynı şeydir).
|
Âl-i İmran
|
190-) Kesinlikle semâların (algılanan boyuttan kuantsal boyuta kadar) ve arzın (algılamaya göre madde kabul edilen her boyutun) yaratılışında, gece ve gündüzün birbirine dönüşmesi sisteminde (neden ve nasıl gece gündüz oluşumu, süreleri vs.) derin düşünen akıl sahipleri (Ulül Elbab) için işaretler vardır.
|
Âl-i İmran
|
191-) Onlar (derinliğine düşünen akıl sahipleri) ayakta, otururken ya da yanları üzere uzanmışken Allah'ı anıp (düşünüp), semâların ve arzın yaratılışını (günün getirisi ölçüsünde evren ve uzay bilgisini) tefekkür edip; "Rabbimiz, bunları boş yere yaratmadın! Subhan'sın (yersiz ve anlamsız bir şey yaratmaktan münezzeh, her an yeni bir şey yaratma hâlinde olansın)! (Açığa çıkardıklarını değerlendirmemenin getireceği pişmanlıktan) yanmadan bizi koru" (derler).
|
Nisa
|
1-) Ey insanlar, sizi tek bir nefsten (insan şuurundan) yaratan ve ondan da kendi eşini (beden) halk eden ve ikisinden pek çok erkek ve kadın üretip (Dünya'ya) yayan Rabbinizden korunun! Korunun O Allah'tan ki, siz O'nun hürmetine (kişinin hakikatinin Esmâ olması sebebiyle hakikatte Allah'tan) ve de Rahimlerin hatırına (Esmâ mertebesinin oluşturduğu insanî hakikat dolayısıyla) birbirinizden istersiniz. Çünkü Allah, Esmâ'sıyla sizi her an kontrolünde tutandır (Rakîb'dir).
|
Nisa
|
28-) Allah, üzerinizdeki yükü hafifletmeyi murat eder. İnsan zayıf yaratılmıştır.
|
Nisa
|
119-) "Elbette onları saptıracağım, onları boş heveslerde (bedensellikte) boğacağım; onlara emredeceğim de en'amın (kendilerinden kurban olan davarların) kulaklarını kesecekler ve dahi onlara emredeceğim, Allah'ın yarattığını değiştirecekler." Kim Allah'ı bırakır da şeytanı (bedensel dürtülerini) yönetici edinirse, gerçekten o apaçık bir hüsrana uğramıştır.
|
Maide
|
110-) Hani Allah şöyle dedi: "Ey Meryemoğlu İsa! Senin ve annenin üzerindeki nimetimi an... Hani seni, varlığında açığa çıkan Ruh-ül Kuds kuvvesi ile teyit etmiştim... Beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun... Hani sana Kitabı, Hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i talim etmiştim (bunlardaki ilmi, bilincinde açığa çıkarmıştım)... Hani Bi-izni (iznimle) balçıktan kuş şeklinde yaratıyor, onun içinde nefhediyordun da Bi-izni (iznimle) bir kuş oluyordu! Anadan doğma köre ve cüzzamlıya benim iznimle şifa veriyordun... Hani ölüleri benim iznimle hayata çıkarıyordun... Hani İsrailoğullarını senden engellemiştim! Hani sen kendilerine delillerle gelmiştin de, onlardan hakikat bilgisini inkâr edenler şöyle demişti: 'Bu, apaçık bir sihirden başka bir şey değil!'"
|
En'am
|
94-) Andolsun sizi ilk defa yarattığımız (durumdaki) gibi (orijininizin farkındalığıyla) FERD'ler olarak bize geldiniz! Sizi hayaline daldırdığımız şeyleri, geride bıraktınız... (Allah) ortakları sanıp şefaatçi edindiklerinizi de sizinle beraber görmüyoruz... Andolsun ki aranızdaki bağ kopmuş ve var sandığınız şeyler sizden kaybolup gitmiştir!
|
En'am
|
100-) (Onlar bir de) CİNNi (görünmeyen varlıkları) Allah'a ortak kıldılar... Onları (Allah) yaratmıştır! (Onlarda açığa çıkan özellikler de Allah Esmâ'sından meydana gelmiştir)... Bilgisizce O'na oğullar ve kızlar yakıştırdılar! Subhan'dır O; onların tanımlamalarından berî ve yücedir!
|
En'am
|
101-) Semâlar ve arzın Bedî'dir (örneksiz yoktan yaratanıdır)! Eş kavramından münezzeh olanın nasıl çocuğu olur! Her şeyi yaratmıştır! "HÛ"; her şeyi kendi Esmâ'sından yaratması ve onların hakikatinde Esmâ'sıyla olması nedeniyle onları bilir!
|
En'am
|
102-) İşte budur Rabbiniz Allah! İlâh yok, sadece "HÛ"! Her şeyin Yaratanı'dır (âfakından değil boyutsallığından)! O'na kulluğunuzun farkındalığına erin! O, her şeyin Vekîli'dir.
|
A'raf
|
11-) Gerçek ki, sizi yarattık... Sonra sizi şekillendirdik... Sonra meleklere "Secde edin Adem'e" dedik... İblis hariç secde ettiler; o secde edenlerden olmadı.
|
A'raf
|
12-) Buyurdu: "Sana emrettiğimde seni secde etmekten engelleyen neydi?"... "Ben daha hayırlıyım Ondan; beni Nâr'dan (ateşten-radyasyon-bir tür dalga boyu yapı; {dikkat edile ki burada kullanılan 'nâr' kelimesi, cehennemdekileri yakacağı belirtilen 'nâr' kelimesiyle aynı anlamdadır. Bunun anlamı iyi düşünülmeli! A.H.}) yarattın, Onu tıynden (maddeden) yarattın" dedi.
|
A'raf
|
54-) Muhakkak Rabbiniz O Allah'tır ki, semâlar ve arzı altı aşama sürecinde yarattı, sonra Arş'a istiva etti (sonra onlar üzerinde dilediğince tasarrufa başladı)... Geceyi hızla takip eden gündüze, gecenin örtüsünü bürür... Güneş, Ay, yıldızlar hükmünü yerine getirir... Kesinlikle bilin ki, yaratma da O'na aittir, hüküm de! Âlemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir!
|
A'raf
|
185-) Semâlar ve arzın melekûtuna (kuvvelerine), Allah'ın yarattığı herhangi bir şeye ve ecellerinin yaklaşmış olabileceğine bakmadılar mı? Artık bunlardan (ders almıyorlarsa) hangi söze iman ederler?
|
A'raf
|
189-) "HÛ" ki, sizi TEK bir nefsten (makro planda: Hakikat-i Muhammedî-aklı evvel; mikro planda: insanlık şuuru-aklı-kül) yarattı ve ondan da eşini (makro planda: evreni; mikro planda: bedeni) oluşturdu; ona yerleşsin diye... Onu (eşini) örtüp bürüyünce, (eşi) hafif bir yük yüklendi, onu taşıdı... Ağırlaştığında, ikisi birden Rableri olan Allah'a: "Andolsun ki, eğer bize bir sâlih verirsen, mutlaka biz değerlendirenlerden oluruz" diye dua ettiler. (Bu âyet, hem âlemlerin oluşuyla ilgili olarak anlaşılabilir, hem de insanın oluşumuyla.)
|
A'raf
|
191-) Kendileri yaratılıyor oldukları hâlde (ve) bir şey yaratmayanları mı ortak koşuyorlar? (Bu iki âyette, insanların doğasal olay veya varlıkları, Allah yanı sıra ilâh-tanrı konumunda düşünmelerine atıf vardır.)
|
Rad
|
16-) De ki: "Semâlar ve Arz'ın Rabbi kim?" De ki: "Allah"! De ki: "O'nun dûnunda, kendi nefslerine bir fayda veya zararı olmayan veliler mi edindiniz?" De ki: "Kör ile gören eşit olur mu? Yahut karanlıklar ile Nûr eşit olur mu?" Yoksa Allah'a, O'nun yarattığı gibi yaratan; yaratma sistemi O'nunkine benzeyen ortaklar mı düşünüyorlar? De ki: "Allah'tır, her şeyin Yaratanıdır... "HÛ" Vâhid'dir, Kahhar'dır."
|
Enbiya
|
37-) İnsan, hemen oluşturmak isteyen (aceleci) olarak yaratılmıştır! İşaretlerimi (ne demek olduğunu) size yakında göstereceğim... (Onların oluşmasında) acele etmeyin!
|
Zümer
|
62-) Allah her şeyin Hâliki'dir... "HÛ" her şey üzerine Vekîl'dir.
|
Mu'min
|
62-) İşte budur Rabbiniz Allah, her şeyin Hâlik'i! Tanrı yoktur; sadece "HÛ"! Nasıl (Hak'tan) döndürülüyorsunuz!
|
Haşr
|
24-) O Allah, Hâlik (mutlak yaratan-Esmâ özelliklerini fiile dönüştüren), Bâri (her yarattığını, zaman ve özellik olarak tüme uyumlu tafsile getiren), Musavvir (sonsuz mânâ sûretlerini açığa çıkaran); Esmâ ül Hüsnâ O'na aittir! Semâlarda ne var ve arzda ne varsa Allah'ı tespih (ortaya koydukları işlevle Esmâ özelliklerini açığa çıkararak kulluk etmeleri) içindir; "HÛ" Azîz'dir, Hakîm'dir.
|
EL BARİ
Mikrodan makroya doğru her yarattığını kendine özgü program ve özellikle yaratırken, bütünsellikle de uyumlu olarak onu işlevlendiren. Saat dişlilerinin ahenkli düzeni misali!
Bakara
|
54-) Musa kavmine şöyle demişti: "Ey kavmim, buzağıyı kendinize (tanrı) edinerek nefslerinizdekine (hakikatinize) zulmettiniz! Bu yüzdendir ki Bâri'ye (varlığı kendi Esmâ'sıyla özel bir yapıda yaratana) tövbe edin (varlığınızdaki kendisini inkâr edip, dışınızda tanrı edindiğiniz için) ve benliklerinizi öldürün! Bunu yapmanız Bâri indînde hayırlıdır, tövbenizi kabul eder. Muhakkak ki O, tövbe edeni bağışlayan ve sonucunda rahmetini bağışlayandır
|
Haşr
|
24-) O Allah, Hâlik (mutlak yaratan-Esmâ özelliklerini fiile dönüştüren), Bâri (her yarattığını, zaman ve özellik olarak tüme uyumlu tafsile getiren), Musavvir (sonsuz mânâ sûretlerini açığa çıkaran); Esmâ ül Hüsnâ O'na aittir! Semâlarda ne var ve arzda ne varsa Allah'ı tespih (ortaya koydukları işlevle Esmâ özelliklerini açığa çıkararak kulluk etmeleri) içindir; "HÛ" Azîz'dir, Hakîm'dir.
|
Dostları ilə paylaş: |