TALEP ANALİZİ
İç pazarın yapılanmasının temelde bir arz talep sorunu olduğundan hareketle, toplumumuzda ekolojik ürüne talep nedir, ekolojik ürün ne kadar tanınıyor gibi sorulara yanıt aramak üzere Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitüsü tarafından “İstanbul, Ankara ve İzmir illerinde Tüketicilerin Çevre Dostu Tarım Ürünlerine Yönelik Potansiyel Talebinin Tahminlenmesi” adı altında bir çalışma yapılmıştır.
Bu çalışmanın amacı ekolojik ürünlere yönelik bir iç piyasanın yaratılma olanaklarının araştırılmasıdır. Burada temel etken tüketici eğilimleri olduğuna göre; tüketiciler bu ürünlere ilgi gösteriyor ve bunları satın almak için fazla fiyat ödemeyi kabul ediyorlarsa, o zaman bir iç piyasanın gelişeceğinden söz edilebilecektir.
Araştırma, isminden de anlaşılacağı gibi İstanbul, Ankara ve İzmir illerinin metropolitan bölgelerinde yaşayan kentsel kesim tüketicileri arasında, bir alan çalışması biçiminde gerçekleştirilmiştir. Araştırma kapsamına giren tüketicilerin çoğunluğu; hanede 18 yaşın üzerinde alışveriş yapan kişileri oluşturan evli kadınlardır ( % 77 ).
Bu araştırmanın başlıca sonuçlarını şu ana noktalarla sıralayabiliriz:
-
Tüketiciler, gıda alışverişi yaparken fiyattan çok, besin değeri ve çeşitli gıda katkı maddeleri taşımaması gibi özelliklere önem vermektedirler. Bunun yanısıra tüketicilerin eskiye oranla yaş meyve ve sebzenin gerek tadı, gerekse sağlık yönünden güvenilirliğinin azaldığı görüşünde olması, ekolojik ürünlerin yurt içi pazar potansiyelinin var olduğu konusunda önemli bulgular olarak kabul edilebilir.
-
Araştırma kapsamında görüşülen tüketicilerin önemli bir bölümü (% 91.3) ekolojik-organik ürün kavramını daha önce duymadıklarını belirtmişlerdir. Daha önce duydum diyenlerin içinde tanımı yanlış bilenlerin oranı doğru bilenlerden daha fazladır. Ekolojik ürün hakkında bilgi edinilen kaynakların başında radyo ve TV gelmektedir. Bu durum ekolojik ürünler konusunda tüketicilerin bilgilendirilmesinde radyo ve TV gibi iletişim araçlarının daha etkili olabileceğini göstermektedir.
-
Tüketicilerin yaş meyve ve sebzeyi satın aldıkları yerler arasında pazar birinci sırada yer almaktadır (% 80.50). Bu alışkanlıkları nedeniyle ekolojik ürünleri nereden satın almak istersiniz sorusunu da çoğunluğu pazar olarak yanıtlamıştır.
-
Tüketicilerin ekolojik olarak üretilmesini talep ettikleri ürünler arasında ilk sırayı domates almaktadır. Daha sonra diğer sera ürünleri gelmektedir. Meyveler arasında ise elma birinci sıradadır. Tüketicilerin domates için fazladan ödeme yapma isteği, kalıntı konusunda algılanan riske bağlı olarak değişmektedir. Sağlığa zararlı kalıntının olmadığının garantilenmesi durumunda tüketicinin, domatesin ekolojik olma özelliği için ödediği para artmaktadır. Domatesin aksine sağlığa zararlı kalıntı olmadığı garanti edilmiş elma için ödeme isteğinde artış olmamaktadır. Burada yıllardır serada hormonla üretilen domatesler konusunda yapılan yayınların etkisi açıkça görülmektedir.
-
Ekolojik ürüne fazladan ödeme yapma olasılığı, halen satın alınan miktar ve hane halkı geliri ile doğru orantılı olarak artmaktadır. Ancak bu olasılık ekolojik ürünün fiyatı yükseldikçe azalmaktadır. Aynı şekilde halihazırda satın alınan konvansiyonel ürünün fiyatı yüksekse, üzerine fazladan para vererek ekolojik ürünü satın alma olasılığı da azalmaktadır.
-
Özetle araştırmanın bulguları; iç piyasada özellikle gelir düzeyi yüksek, orta yaşın üzerinde ve sağlık riskleri konusunda duyarlı tüketici gruplarının, ekolojik yöntemlerle üretilen ve bu özelliği sertifikalandırılan ürünleri satın alma potansiyeline sahip olduğunu işaret etmektedir.
SONUÇ
Araştırma sonuçlarından da görüldüğü üzere; ekolojik tarımda iç piyasanın geliştirilmesi açısından alınacak önlemlerin başında eğitim ve doğru bilgilendirme gelmektedir.
Üç büyük şehirdeki araştırma kapsamına giren kişilerin büyük çoğunluğu ekolojik tarım, ekolojik ürün terimlerini hiç duymamışlardır. Bildiğini belirtenler de yanlış bilmektedir. Bu denli bilinmeyen, tanınmayan bir ürünün satılması hangi piyasa koşullarında mümkün olabilir?
Bu durumda etkin ve yaygın bir bilgilendirmeye, özellikle geleceğin potansiyel tüketicisi olan genç kesime de hitap eden bir eğitim programına ihtiyaç vardır. Üzerine arı resmi konmuş domateslerin süpermarketlerde üç misli fiyatla satıldığı toplumumuzda, tüketicinin ve dürüst üreticinin korunması açısından, bu eğitim sürecinde ekolojik ve sertifikalı ürünün ne olduğu özellikle ve önemle vurgulanmalıdır. Aksi takdirde konu istismara son derece açıktır. Bu araştırmadan çıkan bir başka sonuç da ekolojik ürünlerin semt pazarlarında satılması ihtiyacıdır. Belediyeler ile işbirliğine gidilerek ekolojik ürünlerin semt pazarlarında satılabilmesi için bir düzenlemenin yapılması birçok açıdan fayda sağlayacaktır. Pazara gitmek, taze sebze meyve ihtiyacını pazardan temin etmek ülkemizde her gelir düzeyindeki tüketici için neredeyse gelenek halini almış bir alışkanlıktır. Pazar yeri üreticiye ihraç edemediği sertifikalı ürününü satmak ve geçiş dönemi ürünlerini değerlendirmek için büyük bir olanak sunarken, tüketici için de bir eğitim ortamı görevini üstlenecektir. Medyada izlediği bir ürünü pazarda görebilmek, bunun bir fantezi değil gerçek olduğu konusunda insanları inandıracak ve en azından denemeye yöneltecektir.
Diğer taraftan pazarda ürünlerini satabilme olanağı. üreticilerin ürünlerine bireysel sertifika alması yönünden de bir özendirme sağlayacak ve bu durum sonuçta, ekolojik tarımın daha sağlıklı gelişmesinde önemli rol oynayacaktır.
Araştırma sonuçlarını ekonomik yönden irdelediğimizde; bugünkü şartlarda iç piyasada özellikle gelir düzeyi yüksek, orta yaşın üzerinde ve sağlık riskleri konusunda duyarlı tüketici gruplarının, ekolojik yöntemlerle üretilen ve bu özelliği sertifikalandırılan ürünleri satın alma potansiyeline sahip olduğunu ve bu tüketicilerin de güvenli gıda için sadece %2 daha fazla ödemeye hazır olduklarını görmekteyiz. Oysa günümüzde özel marketlerde satılan ekolojik ürünlerin fiyatları sertifikasız ürünlerin 2 katı bazen 3 katı değerindedir. Bilindiği üzere ambalaj fiyatı arttıran önemli bir etken olup, küçüldükçe birim başına düşen maliyet artmakta dolayısı ile fiyat yükselmektedir Bu noktadan hareketle pazarlarda büyük ambalajla veya dökme olarak satılacak ürünlerde ambalajdan gelen masraf azalacağı için, ürünü daha uygun fiyata, daha geniş kitlelere ulaştırmak mümkün olacaktır.
Diğer taraftan yine maliyeti düşürmek amacıyla iç piyasada satılacak ürünler için ayrı bir kontrol ve sertifikasyon sistemi zaman zaman dile getiriliyorsa da, bu olay çifte standarda yol açacağı ve iç piyasada satılan ürünlere karşı güvensizlik yaratacağı için iç piyasanın gelişimini olumsuz yönde etkileyebilir.
Buraya kadar tartışılan konulardan ortaya çıkan sonuç, ülkemizde büyük bir potansiyeli olan ekolojik tarımın düzenli gelişebilmesi için, iç piyasanın oluşmasına gereksinim olduğu ve tüketici eğilimlerinin bu ihtiyacı destekler nitelikte olduğudur. Burada önemli nokta; arayış ve emekleme safhasında olan iç piyasanın sağlıklı gelişebilmesi için konuda yetkili ve sorumlu kuruluşların gerekli önlemleri zamanında alarak bu gelişimi desteklemesidir.
Dostları ilə paylaş: |