KAYNAKLAR
Akkaya, F., 1999. Ekolojik Tarım Gerçeği, Derim Dergisi, cilt. 16, sayı: 4, say. 180-190.
Aksoy, U., 2000. Avrupa Birliği ve Ekolojik Tarım Birlikte Dergisi (Akdeniz İhracatçı Birlikleri Yayın Organı) Ocak-Mart 2000, yıl: 2, sayı: 5, s.: 11-13.
Aksoy, U., 1999. Ekolojik Tarımdaki Gelişmeler. Ekolojik Tarım, ETO. İzmir-Kasım
Parr, J.F., Papendick, R.I., Youngberg, I.G., Meyer, R.E., 1990. Sustainable Agiculture in the US. Soil and Water Conservation Society, Sustainable Agricultural Systems, Ankeny, Iowa, s. 50-67.
Vural, H., Eşiyok, D., Duman, İ., Düzyaman, E., 2000. Ekolojik Sebze Tarımı: Üretim ve Satış Aşamasında Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Önerileri. III. Sebze Tarımı Sempozyumu, s. 239-242. 11-13 Eylül, Isparta.
Tozan, M., Ertem, A., 1998. Ekolojik Tarım ve Ürünlerin Dünü, Bugünü. Ekolojik (Organik, Biyolojik) Tarım, ETO.
Daitota, I, 1989. Organic Farm Makes A Comeback-and Money, Development Forum, Vol. 17, No. 5, P. 24.
Rehber, E., 1999. Alternatif Tarım Üzerine Bir Tartışma. Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi dergisi (1999) cilt: 8, say: 153-160.
Monaghan, P. F., Brinen, G. H., Kostewicz, S.R., 1994. Organic Vegetable Production in Florida. Proc. Fla. State. Hort. Soc. 107: 377-380.
Stephens, J.M., Kostewicz, S.R., 1994.Response of Cucumber to Organic Soil Amendments. Proc. Fla. State Hort. Soc. 107. 382-384.
Quattrucci, M., 2000. Is Organic or organomineral fertilizer application suitable for tomatoes? Informatore Agrario 56 (3) 67-73.
Şeniz, V., 1992. Domates, Biber ve Patlıcan Yetiştiriciliği. Tarımsal Araştırmaları Destekleme ve Geliştirme Vakfı. Yayın No:26. ss. 174
Anonim, 1994. Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerin Ekolojik Metotlarla Üretilmesine İlişkin Yönetmelik. 18 Aralık 1994 tarih, 22145 sayılı Resmi Gazete.
ORGANİK TARIM KOŞULLARINDA BAZI ÖNEMLİ SEBZE TÜRLERİNİN DERİM SONRASI FİZYOLOJİLERİ
Rahmi TÜRK1, Özgül CELBİŞ2
ÖZET
Geçmişten günümüze insan ve hayvanların sağlığına zarar vermeyecek bir kimyasal gübre ve ilaç bulunamadığı için canlıların sağlıklı yaşayabilmeleri ancak sözü edilen bu kimyasalları kullanmadan doğal olarak yetişmiş sebze ve meyveleri üretmek ile olasıdır. Bu sonuca da ancak organik yetiştiricilikle ulaşılabilir.
1930’lardan başlayarak günümüze kadar bir çok ülkede farklı boyutlarda gelişim gösteren bu tarım yönteminin 1980’lerde kazandığı ticari boyutu ülkemize de yansımıştır. 1980’li yıllarda organik tarım birçok Avrupa ülkesinde ve Amerika’da gelişme göstermiştir. Satış ve pazarlama açısından organik tarımın Avrupa Birliği tarımsal ürün pazarındaki payı % 0.5’tir. Türkiye’de organik tarım Avrupa Birliği ile karşılaştırıldığında oldukça yenidir. 1985-86 yıllarında ülkemizde başlayan organik tarım ürünleri üretimi o günden bu güne özellikle ihracata konu olmuştur ve bu anlamda mevcut tarımsal ihracatımıza da ilave kapasite yaratmıştır.
ABSTRACT
Obtaining a healthful life for livingthings is possible by applying ecological methods on furit and vegetable production but not using any chemicals; that is because there has been any chemical, Which is not harmful for human and animal health from the old years until now.This result is concequence of organic farming.
Starting with 1930’s and showing different evoluation in many countrys, organic farming gain a commercial value in early 1980 and this value effected our country, too.In the years of 1980, organic farming has grown in America and many countries of Europe.
The percentage of organic products in 0, 5 % due to sales and marketing facilities.When compared with european countries organic farming is a new approach. Organic production has started in 1985-86 in Turkey and grown especially in export area.Although, organic farming led an expension in the capacity of present agricultural export.
GİRİŞ
Dünya nüfusunun hızlı artışı ve sanayileşmedeki hızlı gelişim beraberinde bir çok sorun meydana getirmiştir. Tarımda üretim artışı sağlamak amacı ile çok çeşitli sanayi ürünü tarımsal girdiler bol miktarda kullanılmaya başlanmış ve birim alandan en yüksek verimi elde etmek için monokültür uygulamaları artmıştır. Konvansiyonel tarım olarakta tanımlanan bu tarım şeklinde yapılan uygulamalar sonucu tarımsal üretim belirli bir noktaya kadar artmış ancak çevre kirliği oluşmuş ve doğal denge tahrip olmuştur. Ayrıca kullanılan sentetik kimyasal ilaçların tarımsal ürünlerde yarattığı ilaç kalıntıları ve sentetik mineral gübrelerin yer altı sularına karışarak içme sularında meydana getirdiği kalıntılar insan sağlığını ve hayatını tehdit etmeye başlamıştır. Bu bahsedilen olumsuzluklar karşısında özellikle gelir seviyesi yüksek gelişmiş ülkeler başta olmak üzere, birçok ülkede üretici ve tüketiciler örgütlenerek doğal dengeyi bozmadan, çevreyi kirletmeden, insanlarda ve diğer canlılarda toksik etki yapmayan temiz ürünler üretmeye ve tüketmeye başlamışlardır. Bu amaçları gerçekleştiren üretim sistemine ekolojik tarım adı verilmektedir. Ekolojik tarım, yanlış uygulamalar sonucu bozulan doğal dengeyi korumayı amaçlayan alternatif bir üretim yöntemidir. Burada kimyasal girdi kullanmadan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı olarak gelişir.
Organik tarım pazarlarına yeni ürünler sunulmakta ve konvansiyonel ürünlerde olduğu gibi talep yaratma çabaları yoğunluk kazanmaktadır. Bu bağlamda, kuru incir, kuru üzüm ve kuru kayısı ile başlayan organik tarım ürünleri üretimi, bitkisel ürünler, işlenmiş gıda ürünleri ve diğer tarım ve gıda ürünleri olarak sınıflandırabileceğimiz çok geniş sektörel bir yelpazeye ulaşmıştır.
Tarım alanlarımızın gelişmiş ülkeler düzeyinde zarar görmemiş olması, yüksek organik ürünler üretim potansiyeline sahip olmamızı sağladığı gibi, dünya pazarlarından da daha fazla pay alabilmemizi sağlayacağı umudunu taşımaktayız. Bu amaçla üniversitemizde 1996 yılından buyana “Organik Tarım” yetiştiriciliğine başlanmıştır. Hem eğitim ve araştırma ve hem de üretim bazında yapılan bu çalışmalarda özellikle taze meyve ve sebze konusunda yapılan uygulamalar, hayvansal ve bitkisel gıdalarda uygulanan ilkeler, bölgemize verilen danışmanlıklar ve potansiyel gelişmeler bu çalışmamızda ele aldığımız konular arasındadır.
KAYNAK ARAŞTIRMASI
Ülkemiz koşullarında yetiştirilen ürünlerin insanların ve hayvanların sağlığını tehdit edici düzeye gelmesi sağlığa zarar vermeyecek kimyasal gübre ve ilaçların bulunamaması, doğal olarak yetişmiş sebze ve meyveleri üretmeyi gerekli kılmıştır. Bu sonuca da ancak organik yetiştiricilikle ulaşılabilmektedir.Yapılan çalışmalarda toprağın mineral madde ihtiyacı doğal yollarla karşılanarak, zararlı, hastalık ve yabancı otlarla mücadele mümkün olduğunca biyolojik yöntemlerle yapılmıştır. Birbirine benzer birçok tanımı yapılan organik tarım modeli sağlıklı gıdalar üretmek ve doğanın dengesini bozmamak amacıyla bitkisel ve hayvansal üretimin, uygun teknolojilerde, kültürel tedbirler, biyolojik mücadele ve doğal gübreleme yolu ile gerçekleştirilmesidir. Ülkemizde, dış pazarlarca talep edilen çeşitlerin, talep edilen miktarlarda üretilmesiyle başlayan organik tarım ürünleri üretimi, 2000’li yıllara gelindiğinde yeni bir boyut kazanmıştır. Organik tarım pazarlarına yeni ürünler sunulmakta ve konvansiyonel ürünlerde olduğu gibi talep yaratma çabaları yoğunluk kazanmaktadır. Bu bağlamda, kuru incir, kuru üzüm ve kuru kayısı ile başlayan organik tarım ürünleri üretimi bitkisel ürünler, işlenmiş gıda ürünleri ve diğer tarım ve gıda ürünleri olarak sınıflandırabileceğimiz sektörel yelpazeye ulaşmıştır. Organik ürünler üretim ve ticareti özel düzenlemeler gerektirdiği için, bu düzenlemelerinde uluslararası bazda kabul görmüş kontrol ve sertifikasyon kuruluşlarınca kontrol edilmesi gerekmektedir. Ülkemizde uluslararası düzeyde kabul görmüş 6 kontrol ve sertifikasyon firması faaliyet göstermektedir (Çizelge 1). Ülkemizde yaklaşık 12 000 çiftçi ile toplam 49 558 hektarlık alanda 367 316 tonluk üretim yapılmaktadır. Tarım alanlarımızın gelişmiş ülkeler düzeyinde zarar görmemiş olması, yüksek organik ürünler üretim potansiyeline sahip olmamızı sağladığı gibi, dünya pazarlarından da daha fazla pay alabilmemizi sağlayacaktır.
Giderek artan kimyasal gübre kullanımı tarım topraklarının yapısını giderek bozmakta ve buna bağlı olarak verim azalması meydana gelmektedir. Toprakta hayvansal ve bitkisel artıkların mikrobiyolojik yollarla ayrıştırılması ile oluşan humus toprak parçacıklarını birleştirerek tutmakta, ve su yada rüzgar erozyonu ile taşınmasını önlemektedir. Toprakları organik tarım yöntemleri uygulayarak organik madde bakımından zenginleştirmek mümkün olmaktadır. Topraktaki humusun yüksek olması organik tarımın temelini oluşturmaktadır
Toprağın özelliklerini iyileştirilmesi için çürümüş bitki artıkları, deniz yosunu, hayvan artıkları topraklara uygulanarak bozulan fiziksel özellikler iyileştirilmektedir. Bunun yanında biyolojik gübreleme olarak adlandırılan yöntemde hava azotunu tespit eden yeşil gübreler (Baklagil bitkileri ), diğer yeşil gübreler ve mikorhiza mantarları toprakta organik maddeyi zenginleştirmektedir. Bunların yanında kimyasal katkı maddesi içermeyen torflar, algler, prinalar, ağaç kabuğu artıkları, guana gübreleri tarım topraklarında organik gübre olarak kullanılmaktadır.
Organik tarımda kullanılması mümkün olan mineral gübreler ise; kuvars unu, bazalt unu ve benzeri kaya unlarıdır.Deniz alglerinin kireci, batonit benzeri toprak unları, kaya fosfatı, tomas unu, tomas kireci, feldspat ve mika da organik tarımda kullanılabilmektedir. Organik bitkisel üretimde kullanılacak tohum, fide ve fidanlar organik metotlarla üretilmiş olmalı; Tohum hastalık ve zararlılara karşı herhangi bir şekilde ilaçlanmamalıdır. Bitki çeşidi ve tohumun seçiminde yüksek verimin yanı sıra minimum girdiye razı olan kanaatkar çeşitlerin ön plana gerekmektedir. Başarılı bir sebze yetiştiriciliği içinde en önemli konuyu, kuvvetli pişkin fide yetiştirmek teşkil etmektedir. Soğuklara karşı dayanma kabiliyeti olmayan sıcak mevsim sebzeleri muhtelif yastık veya seralarda fideleri yetiştirilmekte ve bu fideler zamanı sebze bahçelerindeki yerlerine dikilmektedirler.
Bitkiler normal gelişmelerini sürdürebilmeleri için suya gereksinim duyarlar. Bitkilerin büyüme mevsimi boyunca, toprakta bitki kök bölgesinde yeterli bir miktarda nemin bulunması oldukça önemlidir. Gereğinden az ya da fazla toprak nemi, bitki gelişmesini olumsuz yönde etkiler ve verim azalmasına neden olur. Toprakta bitki kök bölgesinde depolanan nemin kaynağı özellikle yağışlardır. Bitki büyüme mevsimi boyunca düşen yağış miktarı ve dağılımı bitki su gereksinimini karşılayacak düzeyde ise sorun yoktur. Aksi durumda, bitki su gereksiniminin yağışlarla karşılanamayan kısmının sulama ile bitki kök bölgesine verilmesi gerekmektedir. Organik tarım yetiştiriciliğinde geleneksel sulama yöntemleri kullanılabildiği gibi, kontrollü sulamaya olanak sağlayan basınçlı sulama yöntemlerinin kullanılması daha uygundur. Basınçlı sulama yöntemleri içerisinde kıt su kaynakları koşullarında geniş alanların sulanabildiği ve ayrıca bitki kök bölgesindeki nem ve besin maddelerinin tamamının kontrol altına alınabildiği damla sulama yöntemi, her türlü yetiştiricilikte, gün geçtikçe yaygınlaşmaktadır. Bir damla sulama sisteminin unsurları sırasıyla; su kaynağı, pompa birimi, kontrol birimi, ana boru hattı, yan boru hattı, lateral boru hattı ve damlatıcılardır(Yıldırım, 1996). Damla sulama sistemlerinde her türlü su kaynağından faydalanmak mümkündür. Ancak suyun fazla miktarda kum, sediment ve yüzücü cisim içermemesi gerekir. Su kalitesinin yetersizliği, sistemdeki damlatıcıların tıkanmasına yol açmaktadır. Tıkanmanın giderilmesi için filtrasyon işleminin çok iyi bir şekilde yapılması gerekir(Yazgan ve ark., 1998).
Tarım ürünlerinin, zararlıların olumsuz etkilerinden korunması sırasında Çok Yönlü Bütünleşik Savaş yönteminin uygulanması gerekmektedir. Çok Yönlü Savaş kalite ve kantite olarak en üst düzeyde ürün elde edebilmek amacıyla çeşitli mücadele yöntemlerinin bir arada ve doğal dengeyi bozmadan kullanılması gerekmektedir. Çok yönlü savaş kavramı içinde, zararlıların üretim bölgesine girmesinin engellenmesinden, zararlıların dayanıklı tohum ve çeşitlerin geliştirilmesine ve zararlı etkilerini en aza indirecek toprak işleme, ekim ve bakım tekniklerinin uygulanmasına kadar çok değişik uygulamalar yer alır. Bitkisel üretim sırasında zararlılarla savaşım kavramı, çoğu zaman yalnızca, kimyasal ilaçların kullanıldığı savaş yöntemi akla gelmektedir. Oysa, kimyasal ilaçlardan yararlanma, diğer mücadele yöntemlerinin başarılı olmadığı durumlarda başvurulması gereken son çare olarak düşünülmelidir.
Bitkisel üretimde istenilen kalite ve kantite gelişmesini sağlayabilmek amacıyla zararlılarla yapılacak mücadele sırasında başvurulacak yöntemler şekil 1’de verilmiştir.
Kültürel savaş yöntemleri içinde;
-
Zararlılara ve hastalıklara karşı dayanıklı tür ve çeşitleri yetiştirmek,
-
Bitkilerin münavebeli olarak ekilmesi,
-
Ekim ve hasat zamanlarının zararlıların etkili olmadıkları mevsim dilimleri dikkate alınarak düzenlenmesi,
-
Çift katlı sürüm, derin sürüm vb. değişik toprak işleme yöntemlerinin uygulanması,
-
Bitkiler arası mesafelerin artırılması,
-
Kültür bitkilerinin arasına zararlıların daha çok sevdiği bitki çeşidinin ekilmesi,
-
Temiz ve sağlıklı tohum ve fide kullanmak vb. işlemler yer almaktadır.
Kültürel yöntemler, gerek doğal dengeyi bozacak çevre kirliliği yaratmaması, gerekse ucuzluğu nedeniyle, tarımsal savaş için öncelikle düşünülmesi gereken önlemlerin başında gelmektedir.
Şekil 1. Tarımsal Savaş Yöntemlerinin Gruplandırılması
Biyolojik savaş yöntemi, zararlı nüfusun Ekonomik Zarar Eşiği değerine ulaşmasını engellemek amacıyla başka canlılardan yararlanılarak yapılan savaşım yöntemidir. Biyolojik savaş sırasında yararlanılabilecek doğal düşmanlar arasında; böcekler, akarlar, funguslar, bakteriler, virüsler, protozoalar, nematodlar ve omurgalılar sayılabilir. Bu yöntem sayesinde, doğal denge korunmakta, çevre kirlenmesi azalmakta, zararlının direnç kazanma olanağı yok edilmektedir. Ayrıca, diğer savaş yöntemlerine göre daha ucuz olması ve etkisinin uzun sürmesi avantajdır.
Biyoteknik savaş yönteminde, bazı yapay ve doğal maddeler kullanılarak, zararlıların biyoloji, fizyoloji ve davranışlarını etkilemek yoluyla nüfuzlarının Ekonomik Zarar Eşiği değerinin altında tutulmasını sağlamak amacıyla uygulanan bir yöntemdir. Biyoteknik savaş sırasında yararlanılan unsurlar arasında;
-
Dış salgılar (gremon),
-
İç salgılar (hormon),
-
Uzaklaştırıcılar (repellent),
-
Beslemeyi engelleyiciler (antifeedant),
-
Kısırlaştırıcılar (kemostrilant) ve
-
Karışık bileşimliler (kemoterilant) sayılabilmektedir.
Fiziksel savaş yöntemleri, zararlıları mekanik yollarla veya yaşadıkları ortamlarda bazı fiziksel değişiklikler yaratarak engellemeye yönelik işlemleri kapsamaktadır. Mekanik yöntemler arasında yer alan;
-
Elle toplama ve ezme,
-
Kapan ve tuzaklar kullanma ve
-
Engel ve örgüler kullanma gibi önlemler çok uygulanan yöntemlerdir.
Bu yöntemler içerisindeki tuzak uygulamaları arasında;
-
Yapışkan malzemeler,
-
Zararlıların sevdiği besinlerden yapılan yemler,
-
Zararlının kışın aradığı ortamı belirli yerde yaratarak bir araya toplanmalarını sağlamak,
-
Sürüler halinde bulunmalarını engelleyen set ve çukurlar,
-
Çağırıcı ışık yayan ışık kaynakları,
-
Zararlıyı çeken renge sahip levha ve kaplar en çok kullanılan tipler sayılabilmektedir.
Mekanik uygulamalar dışında kalan fiziksel yöntemler arasında da;
-
Yüksek veya düşük sıcaklık etkisinde bırakma,
-
Yakma,
-
Ortamın bağıl nem düzeyini düşürme,
-
Suyla boğma,
-
Atmosfer gazlarıyla boğma,
-
Elektriksel ışık kullanma,
-
Manyetik alan, yüksek frekanslı akım ve yüksek frekanslı ses dalgaları etkisinde bırakma, gibi işlemler uygulanmaktadır
Organik tarım, sentetik kimyasal ilaçların kullanılmadığı bir üretim yöntemi olduğundan, yukarıda verilen tarımsal savaş uygulamaları, çiftçilerin özellikle başvurmaları gereken yöntemler içerisinde yer almalıdır. Günümüzde fiyatları sürekli artan kimyasal ilaç ve mineral gübrelerin yerine organik üretim için gerekli koşulların yerine getirilmesi, hem üretim maliyetini düşürecek hem de hastalık ve zararlılardan arınmış insan ve hayvan gıdası üretilmiş olacaktır.
MATERYAL- METOD
Bazı sebze türlerinin doğal koşullarda yetiştirilmesi ve bu yetiştirilen sebzelerin derim sonrası fizyolojilerinin araştırılması, inorganik yöntemlerle yetiştirilmiş sebzelerle muhafazaya dayanım sürelerinin karşılaştırılması amacı ile U.Ü Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü (Organik Tarım Bahçesin)’de çalışmalar yürütülmüştür.Bu çalışmada kullanılan türler Domates, Patlıcan, Hıyar ve Biber (Dolma, Sivri, Çarliston)’den oluşmaktadır.Bu türlerin tohumları
3 /5 torf, 1/5 toprak, 1/5 ahır gübresi (yanmış) içeren karışıma ekimi yapılmıştır.Ekili violler cam serada optimum sıcaklık ve nemde kontrol altında tutulmuştur.Bu sebzelerin üretimi sırasında organik maddeler bitkilere besin kaynağı olarak verilmiştir.Böylece toprağın kimyasal, fiziksel ve biyolojik yapısı iyileştirilmektedir.Fideler ideal büyüklüğünü aldığında açık arazideki yerlerine üçgen dikim sistemi uygulanarak aktarılmıştır.Yetiştiricilik sırasında bazı hastalık ve zararlılara karşı biyolojik kökenli preperatlar ve zararlılara karşı ekim nöbeti uygulamalarına dikkat edilmiştir.Yine yapılan bu üç yıllık çalışmada rotasyon programı uygulanmıştır. kullanılmıştır.
Fakültemiz “Organik Tarım Sahası”nda yetiştirilen ürünlerin sulanmasında, damla sulama yöntemi kullanılmıştır. Suda bulunabilecek sedimentlerin tutulması, sıvı organik gübrenin verilmesi ve su basıncının kontrolü, kontrol birimindeki elemanlar aracılığıyla sağlanmıştır. Kontrol biriminden çıkan suyun araziye iletilmesinde kullanılan ana boru, yan boru ve lateral boru hatları, yumuşak PE borulardan oluşmuştur. Bu sistemin tercih edilmesinde etken olan diğer faktörler; bitkinin ihtiyaç duyduğu besin maddelerinin sulama suyu ile yalnızca bitki kök ortamına verilmesi ve gübre kullanımının minimuma indirilmesi, işletme kolaylığı ve işçilikten tasarruf, bitkinin toprak üstü aksamlarının ıslatılmamasından dolayı bitki hastalıklarının gelişmesinin önlenmesi, yabancı ot kontrolünün daha kolay olmasıdır.
Derimi yapılan bu sebzeler 20 X 15 ‘lik strafor kaplar içinde streç filmle kaplanarak +7 C de %85-90 nemde depolanmıştır.Ürünlerde Titre Edilebilir Asit (TEA), PH, Meyve Eti Sertliği (MES), Suda Çözülebilir Kuru Madde (SÇKM) analizleri yapılmış ve görünüm kriterleri ele alınmıştır
ARAŞTIRMA BULGULARI VE SONUÇ
Yapılan çalışmalarda yazlık ve kışlık sebze türlerinin doğal koşullarda yetiştiriciliğe uygunluğu ve derim sonrası kalite kriterleri incelenmiştir.Araştırmadakullanılan, sebzelerden, Domates, Biber, Hıyar, Patlıcan’nın organik yöntemlerle yetiştiriciliğinin ekonomik olarak yapılabileceği saptanmış, bu sebzelerin yetiştirilmesi sırasında herhangi bir kimyasal gübre ve ilaca gereksinim duyulmadan başarılı sonuçlar alınmıştır. Daha da ötesi organik ürünlerin çok daha aromatik ve lezzetli olduğu görülmüştür.Ürünlerin verimlilikleri konusunda da önemli değerler elde edilmiştir.
U.Ü Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Organik Tarım Bahçesinde yürütülen çalışmalarda kullanılan türlerden sağlanan ürün miktarı aşağıda verilmiştir.
SEBZELER |
ÜRETİM YAPILAN ALAN(m2)
|
da/ton
| Domates |
300
|
10, 083
|
Çarliston Biber
|
200
|
2, 155
|
Sivri Biber
|
100
|
1, 750
|
Dolma Biber
|
100
|
4, 333
|
Patlıcan
|
300
|
1, 523
|
Hıyar
|
100
|
2, 4
|
Dostları ilə paylaş: |