Şunu anlatmaya çalışıyorum. Eski kuşaklar Türkiye’ye bakıyorlar, dolayısıyla size de Türkiye’deki politik ve örgütsel performansınız üzerinden bakıyorlar. Bugün böyle bir nesnel güçlük olduğunu hesaba katmak durumundayız. Bize özgü olan çeşitli zaaflar bundan çok bağımsız değil. Bozuk bir insan malzemesi var yurtdışında. Arif yoldaşın raporunda da var bu gerçek. Ama bu insanlar zamanında büyük fedakarlıklar yapmışlar, bu da bir gerçek. Biz şimdi bu insan malzemesine yılgın, yorgun, mülteciliği bir yaşam tarzı olarak yaşayan, fedakarlığa yanaşmayan, buradaki ayrıcalıkların üzerine yatan bir kitle diye eleştiriyoruz, suçluyoruz. Ama bu insanlar bir dönem büyük fedakarlıklar yapmışlar. İçlerinden bazıları varını-yoğunu vermiş, gününü-zamanını vermiş, ama sonuçta hayal kırıklığına uğramışlar. Bu bozuk, bu tahrip olmuş insan malzemesi, sorunun bu yönü kavrandığı zaman bir anlam taşıyabiliyor. Ve devrimci hareketten umudunu kesmiş bu insanların, güven veren bir yurtsever harekete nasıl bağlanabildiğini, biz hiç değilse Kürt kitleleri üzerinden görebildik.