Elbette sınıfla kurduğumuz ilişkiler henüz asgari düzeyde, almamız gereken ciddi bir mesafe var. Geçmişte insanları fabrikaya göndermekte zorluk çekiyorduk, ama şimdi de fabrika çalışmasında kendisini üretememek gibi bir du(112)rumla karşı karşıyayız. Özellikle genç ve deneyimsiz yoldaşlar ya fabrikadan atılmanın zeminine dönüşen bir pratik sergiliyorlar ya da tersinden işçileşiyor, kendiliğinden sürecin bir parçası haline geliyorlar. Bunun bir nesnelliği de var. Çünkü yoldaşımız fabrikaya giriyor, ama fabrikada bir canlılık, bir direniş, grev, eylemlilikle ya da fabrikadaki sorunlara karşı herhangi bir hareketlilikle karşılaşmıyor. Böyle bir durumda o yoldaşımız kendini nasıl geliştirecek? Onun da bizzat hareketlilik içinde eğitilme ve dönüşme sorunu var. ‘80 öncesi öncü işçi kuşağının hızla önplana çıkması, yükselen bir hareketliliğin içinde olabildi. Fabrika çalışmasındaki yoldaşlarımızın kısa zamanda deneyim kazanamamasının, örgütçü yeteneklerini geliştirememesinin gerisindeki bugünkü nesnelliği görmemiz gerekiyor.