20. EL-KABID
Rızıkları belli bir ölçüye göre veren, ruhları kabzeden,792 sıkan, daraltan. 793
"Kabz" mastarından ism-i fail olup nimet ve rızıkları belli bir ölçüye göre veren, ruhları kabzeden demektir.
Esmâ-i Hüsnâ hadisinde "basit" ismi ile zikredilmiştir. 794
"Allah (rızkı) kısar da, açar da. Hep ona döndürüleceksiniz." 795
21. EL-BASIT
Rızkı genişleten, ruhları bedenlere yayan,796 açan, genişleten. 797
"Bilâkis, Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi verir." 798
Rızkı tutup, ruhları alan ve rızkı genişleten Allah her türlü noksanlıklardan münezzehtir.
"Kabz" kelimesi "bast" kelimesinin zıddı olup, "bast" arapçada "genişletmek" manasına gelir. Onun "kabz" manasına alınması da mümkündür.
Allah (c.c), rızkı kullarından dilediğine bol bol verir. Sübhanehu Tealâ nefisleri sürür ve sevinçle genişletir.
Basit, hayattayken cesedlerde ruhları yayan öldükten sonra ise amelleri arzetmek için kalıplara ruhu yayan demektir.
"Bast", lügatta yaymak, "baslatü" genişlik manasına gelir. Basit, geniş demektir.
Basit, Allah'ın sıfatlarından bir sıfattır. Allah, bu sıfatının bir tecellisi olarak rızkı dilediğine genişletir. Yani çok bol rızık verir. Bu sıfat Kur'ân-ı Kerim'de fazla geçmemiştir. Sıfat fiil olarak Ra'd 13/26'da şöyle geçmektedir.
"Allah rızkını dilediğine bollaştırır."799
Bütün varlık, Allahu teâlâ'nın kudret kabzasındadır. istediği kulundan, ihsan ettiği servet ve sâmânı, evlât ve ıyâli yahut hayat zevkini, gönül ferahlığını alıverir. O adam zenginken fakir olur, yahut evlât acısına boğulur, yahut iç sıkıntısına, ıztırap ve huzursuzluk içine düşer, işte bu haller El-Kâbıd isminin hükümleridir, istediği kuluna da yepyeni bir hayat verir, neş'e verir, rızk bolluğu verir; bu da El-Bâsıt isminin tecelliyâtıdır. Allah hakimdir, kuluna bâzan bast ile bâzan da kabz ile muamele buyurur. Bast ettiğinde de, kabz ettiğinde de hikmeti vardır. Hayat imtihandan ibarettir. Allah her kulunu bir çeşit imtihana tâbi tutar. 800
Kula Yaraşan Şey:
Kabz vaktinde elden çıkan ni'metlerden dolayı hasbelbeşeriyye müteessir olsa bile, kendini şaşırmamak, (sabr) denilen fazileti bütün bütün kaybedecek derecede yerinmemek, bast vaktinde de şımarıp gurur ve heyecana kapılmamak, (şükr) denilen fazileti unutacak derecede sevinmemek ve bu hallerin hepsinin de Allah'ın takdiri ile Allah'tan geldiğini ve nice gizli hikmetleri bulunduğunu düşünmek, her iki halde de gönlünü Allah'ın rızâsına ve hoşnutluğuna bağlayarak kulluk vazifelerini yerine getirmekten uzaklaşmamaktır. Şu muhakkaktır ki, taşkınlığa ve şaşkınlığa kapılmadan edebi gözeten, ciddî ve ağırbaşlı insanlar, Allah'ın yardımını ve muhabbetini kazanmış olurlar.
Tenbih: El-Kâbid ism-i şerifini tek olarak okumayıp El-Bâsıt ism-i şerîfiyle beraber okumak edebe muvafıktır.801
22. EL-HAFİD
Alçaltan, zillete düşüren802 Yukarıdan aşağıya indiren, alçaltan. 803
Allahu teâlâ, istediği kulunu yukarıdan aşağı alıverir. Şan ve şeref sahibi iken rezil ve rüsvây eder ve bu muamelesi çok defa, kendisini tanımayan, emirlerini dinlemeyen âsîlerle başkalarını beğenmiyen mütekebbirler ve hak, hukuk tanımayan zorbalar hakkında tecellî eder.
Allah'ın düşürdüğünü yine Allah'tan başka kimse kaldıramaz. Eğer bunlar bu akıbetten uyanıp ta, Allah'a iltica ederek vaziyetlerini kurtarabilirlerse, bu muamele kendileri için büyük bir ni'met olmuş olur. Bir de bu kötü sıfatlarda onlara ortakken, henüz bu akıbete düşmemiş olanlar, bunlardan ibret alarak salâh-ı hâl peyda ederlerse, kendi menfaatları için büyük bir anlayış göstermiş olurlar. Çünkü bu kötü sıfatlar, insanı bu akıbete sürükleyici sebeplerdir. 804
Kula Gereken Şey:
Bilmek lâzımdır ki, düşüren Allah'tır, fakat sebebi insanın kendisidir. Dikkat edilirse, düşenlerin uzun zamanlar bu kötü sıfatlarla haşir neşir oldukları görülür. Herkesin bildiği gibi maddî olsun, mânevi olsun yıkan ve yükselten sebeplerden her biri dâima ayni neticeyi verir ve hiç şaşmaz. 805
23. ER-RAFİ
Yücelten, izzet ve şeref veren, 806 yukarı kaldıran, yükselten. 807
Bu iki sıfat birbirinin zıddı olduğu için ikisini birlikte incelemeyi uygun bulduk.
"Hafid", kafirleri ve facirleri alçaltan, "Rafı" mü'min salih kullarını yücelten ve yüce mertebelere erdiren demektir.
Kafirleri şekavetle alçaltan, zillete düşüren, mü'minleri mutlulukla yücelten, Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederiz. Allah Sübhanehu Tealâ dostlarını kendisine yaklaştırmakla mertebesini yükseltir. Düşmanlarını ise uzaklaştırmakla alçaltıp, zillete düşürür.
Din gününün sahibi olan Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir. Allah (c.c.) bir topluluğu cehennemine atmakla alçaltır ve zillete düşürür. Diğer bir kısmını cennetine koymakla yükseltir.
Mizan kendi yedi kudretinde olan hertürlü noksanlıklardan münezzeh olan Allah alçaltır ve yükseltir.
"Kıyamet koptuğu zaman, ki onun oluşunu yalanlayacak hiçbir kimse yoktur. O, alçaltıcı ve yükselticidir." 808
Allahu teâlâ istediği kulunu indirdiği gibi, istediği kulunu da yükseltir. Şan ve şeref verir. Bâzı gönülleri îmân ve irfan ışığıyle parlatır, yüksek hakikatlerden haberdar eder. Bâzı gönülleri de gaflet ve cehaletle karartır. Onlar da alçaklık çevrelerinde mıhlanır kalır.
Allah'ın yükselttiği insanlar çok defa melek huylu, tatlı dilli, yemekten ziyâde yedirmekten zevk alan, temas halinde bulunduğu insanların ayıplarını, kusurlarını örtüp, eksiklerini tamamlayan, istihkak sahiplerine malıyla, bedeniyle, bilgisiyle, nasîhatiyle yardım eden, hakîkaten nâzik, kibar insanlardır. Onlar bu istikâmetten ayrılmadıkça Allah da kendilerinden bu ni'meti almaz.
Allah'ın itibardan düşürüp aşağılattığı kimseler yine çok defa mukaddesatını arka plânlara atarak geçici dünya zevkleri için yalan, binbir çeşit hile ve tezvir tuzakları kuran, birbiriyle boğuşup çarpışan, haksız, utanmaz, kavgacı mahlûklardır. Bunların görünüşleri göz doldursa bile, gönülleri hakikî insanlık meziyetlerinden sıfır olduğu için kelp tabiatlıdır, insanlık mahfiline çıkacak kabiliyetleri yoktur. Yüzlerce insan bir masada tatlı tatlı sohbet ederek yemek yer, fakat iki köpek bir laşenin başında hırlaşır durur. însanı Allah'tan uzaklaştıran dünyalık da, bir laşedir. 809
Kula Gereken Şey:
Allah insanlar içinde yükselmeğe lâyık olanları da bilir, olmayanları da. Bildiği gibi de yapar. Her işi hikmetli ve yerli yerinde olur. Bize düşen vazife, insanlığa yaraşmayan kötülüklerden kurtulmağa çalışmaktır. Ancak böylelerinedir ki, Allah yardım eder.
Tenbih: EI-Hâfıd ism-î şerifini tek başına okumayıp Er-Râfi' ism-i şerîfi ile beraber okumalıdır. 810
Dostları ilə paylaş: |