İsimleri Saymak Nasıl Yapılmalı?
Kur'ân'da "Haşr" sûresinin sonundaki Esmâü'l-Hüsnâ'yı okuduğumuz gibi bütün isimleri birbirine ulaştırarak okumak caizdir. Bunun aksine olarak her ismi diğerinden bölerek teker teker ve her birinin sonunda vakfederek okumak da caizdir. Hattâ ihsâ'nın, saymak ma'nâsına olduğuna göre, bu şekilde okunması daha muvafıktır. Bâzılarında ulaştırmak, bâzılarında ayırmak suretiyle okumak da caizdir.
Bâzıları Esmâü'l Hüsnâ'yı harf-i tarif dediğimiz elif-lâm ile okumuştur. Nitekim âyette ve hadîste de böyle gelmiştir. Bâzıları da elif-lâm'a bedel olarak (yâ) harf nidâsiyle okumuşlardır.
Yâ Allah, yâ Rahman, yâ Rahîm... gibi
Demek ki, Esmâü'l-Hüsnâ'yı okuma şekli geniş ve müsaittir. Asıl mühim olan şey, okurken kalbin şuurlu ve uyanık bulunmasıdır. Bir de her ism-i Şerîf i okudukça (Celle Celâlühû) tazîm cümlesini tekrarlamak edep ve saygı iktizâsındandır. 21
Hadîs'in Manâsına Devam Edelim:
"Hüvallâhü'llezî lâ ilahe illâ Hû. Er-Rahmân Er-Rahîm El-Melik."
Şu büyük hakikat., evet, onu bilmiş olunuz ki; Allah Celle Celâlühû öyle bir Allah'tır ki, hakikatte O'ndan başka ibâdet edilecek mâbud yoktur. Çünkü O, Rahmân'dır, Rahîm'dir, Melik'tir...
Hadîsin bu kısmı, acaba o isimler nelerdir? gibi hatıra gelen bir suale cevap yerindedir. 22
İlâh Kelimesinin Manâsı:
Ellezî lâ ilahe illâ Hû fıkrasındaki ilâh kelimesi ülûhiyyet demek olup bunun ma'nâsı mâbudluk demektir ki, en büyük sevgi ve ta'zîm ile ibâdet olunmağa istihkak sahibi ma'nâsınadır. 23
Ulûhiyyet Kimin Hakkıdır?
Ulûhiyyet yalnız ve yalnız Allah'ın hakkıdır. Çünkü ibâdete istihkak, kâinatı yaratmakta ve her yaradılmışı istidadına ve kabiliyetine göre terbiye ve idare etmekte tam ve mutlak bir istiklâl ile olur. Bu istiklâl de bütün kemâl sıfatlarına sahip bulunmakla olur. Bunlar ise eşsiz ve ortaksız olarak yalnız Allah'a mahsustur. O halde ulûhiyyet de yalnız Allah'ın hakkıdır. Allah'dan başka mâbud tanınmış olanların hiç biri de mâbudluğa lâyık değildir. Çünkü hepsi de mahlûktur. Mademki mahlûktur, muhakkak ki âcizdir, muhtaçtır. Bu sebepten mahlûk olan her hangi bir şey, mâbud değil, âbid olmalıdır. Binâenaleyh Allah'dan mâada mâbud sanılan şeyler, kendilerine bile sahip olamayan bir sürü zavallı ve boş şeylerdir, ibâdet olunmağa asla istihkakları yoktur. 24
Dikkate Değer Bir Nokta:
Hadîs-i şerifte mühim bir fıkra ile beşeriyyetin derin bir yarası üzerine el konmuştur. İzah edelim: yukarıda söylediğimiz gibi hadîsin bu kısmı, acaba o doksan dokuz isim nelerdir? gibi hatıra doğan suâle cevap olarak geldiği için, sözün akışına göre Allah, Er-Rahmân, Er-Rahîm, El-Melik, El-Kuddûs... diye doğrudan doğruya isimlerin sayılması gerekirdi. Fakat böyle yapılmamış, doksan dokuz isimden birincisi olan Allah ismi ile ikincisi olan Er-Rahmân ismi arasına "Ellezî lâ illâ Hû" kelime-i tevhid'i 25 katılmıştır.
Acaba bunun hikmeti ne olabilir? Kanâatimizce bunun hikmeti her şeyden evvel Allah'ın birliğini tesbit etmek ve sonra müteakip her ismi mefhumiyle bu hakikati her bakımdan müdellel bir hâle getirmektir. Önce Allah adiyle başlayıp Ellezi lâ ilahe illâ Hû fıkrasiyle Allah'ın birliği ilân edilmiştir. Hem de bu ilânın mevsullü ve silalı bir cümle hâlinde ifâde buyurulması, bu hakikatin üzerinde ehemmiyetle durulmasını, şayet bu hususta yanlış fikirlere sapılmışsa, her şeyden evvel bu yanlışlığın düzeltilmesine önem verilmesini bildirmek içindir. Kelime-i tevhidden sonra gelen doksan sekiz isimden her biri baştaki lâfza-i Celâle'ye birer sıfat olmuştur.
Bu isimler, bir ism-i cami olan 26 Lâfza-i Celâledeki icmali tafsil etmekle beraber, Allah'ın varlığına ve birliğine herbiri başka başka birer delil, birer bürhandır. Bu kadar delil ve bürhanlarla bu yüce hakikatin zihinlerde kuvvetlenmesi ve muhkemleşmesi istenmiştir.
Ey maddiyâtın ağır ve üzücü ızdıraplariyle bunalan ruhlar! İşte size, yaranızın merhemini sunuyoruz. Bu büyük isimlere gönüllerinizi veriniz. Samimiyetiniz nispetinde faydalar görecek, şimdiye kadar söylenmemiş, işitilmemiş, kitaplara yazılmamış nice hakîkatlere ereceksiniz. Kazancınız hulûsunuza göre olacaktır. Allah'ın tevfîki refik olursa bu isimlerin bereketiyle zâlimler hakka boyun eğer, münkirler ikrara döner, câhiller arif olur, ariflerin irfanı artar, cimriler cömert kesilir, hasetçilerin içindeki ateş söner, hele şirkin her çeşidi yüreklerden silinir. Evet, bu isimler insanlara sanki şöyle bir ihtar yapıyor: Allah'ı bilmeli, birliğine inanmalı, emrini tanımalı, rızâsına ermeyi en ileri gaye tutmalı, hele hiçbir mahlûku hâlık derecesine çıkarmamalı. Bakınız o şânı büyük Allah nasıl bir Allah'dır:
"Hüva'llâhü'llezî lâ ilahe illâ Hû. Er-Rahmân, Er-Rahîm, El-Melik, El-Kuddûs.."
Ey münkirler, ey müşrikler! Allahu teâlâyı bırakarak tapmakta olduğunuz şeylerde bu sıfatlardan bir tanesi olsun var mıdır?
Ey zâlimler! Biliniz ki, Allah Alîm'dir, Habîr'dir, Kahhâr'dır, Azız'dir, Cebbâr'dır.
Ey cimriler! Biliniz ki, Allah Ganîdir, Muğnîdir.
Ey hasetçiler! Allah Mâni'dir. Mu'tîdir.
Velhasıl rûhları öldüren ma'nevî birer hastalıktan başka bir şey olmayan küfrün, inkârın, şirkin ve bunlardan doğan bütün kötü huyların tedavisi için bu mübarek isimlerden herbiri birer iksir, birer müstahzar tertiptir.
Salâh ve felah isteyenler onlara sıkı yapışsın..
Şimdi artık isimlerin tefsirine başlıyoruz, ilim ve takva yollarında büyüklerimizin bu mübarek isimlerden duyduğu ruhî zevklerden bir parçasına olsun tercüman olabilirsem ne mutlu bana!. 27
Allah Teala'nın İsimleri Tevkîfîdir
Allah Teâlâ'nın isimleri tevkifidir. Yani bu isimler nasslarla bildirilmiştir. Bu konu aklın sahasına girmez. O halde Esmâ-i Hüsnâ konusunda Kur'an ve sünnetin bildirdiklerinin dışına çıkmamak, orada durmak gerekir. Bu isimlere ilave, eksiltme yapılamaz. Çünkü akıl Allah Teâlâ'nın layık olduğu isimleri idrakten âcizdir. Bu konuda nassların verdiği bilgilerle yetinilmesi gerektiği şu ayetlerden de anlaşılmaktadır:
"Bilmediğin bir şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül bunların hepsi yaptığından sorumludur."28
"De ki, Rabbin ancak açık ve gizli' kötülükleri, günahı ve haksız yere zulmetmeyi, hakkında hiçbir delil indirilmeyen bir şeyi Allah'a ortak koşmayı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır."29
Allah Teâlâ'ya kendisinin vermediği bir ismi vermek veya O'nun kendisine verdiği bir ismi inkar etmek Allah hakkında işlenmiş bir cinayettir. Bu konuda edebe riayet etmek ve nassın getirdiğiyle iktifa etmek gerekir. 30
Dostları ilə paylaş: |