Esmâi Hüsna'yı Saymak İlmin Esasıdır
Esmâ-i Hüsna'yı saymak ve onları bilmek, malum olan herşeyi bilmenin esasıdır. Çünkü Allah Teâlâ'nın dışındaki bilinen şeyler ya O'nun yaratmasıdır veya O'nun emridir. İlim ise ya O'nun yarattığı şeyleri bilmektir, ya da şeriat, kural olarak koyduğu şeyleri bilmektir. Yaratmanın ve emretmenin kaynağı Esmâ-i Hüsnâ'dan çıkar. Bu ikisi arasında iç içe bir irtibat vardır.
Buyrukların tamamının kaynağı Esmâ-i Hüsnâ'dır. Bu emirlerin hepsi güzeldir ve hepsi de kulların menfaatine uygundur. Onlar için birer rahmettir ve şefkattir. Onlara yönelik bütün emirler ve yasaklar, onların kemale ermeleri için Allah'ın bir ihsanıdır. Allah Teâlâ'nın bütün emirleri bir maslahattır, hikmettir, rahmettir, lütuf ve ihsandır. Çünkü bu emirlerin kaynağı Esmâ-i Hüsnâ'dır. O'nun bütün fiilleri de adaletlidir, hikmetlidir ve kulların mashalatına uygundur ve onlar için birer rahmettir. Çünkü bu fiillerin de kaynağı Esmâ-i Hüsnâ'dır. Onun yaratmasında bir uygunsuzluk, bir anlamsızlık yoktur. Allah Teâlâ hiçbir şeyi boş yere, başıboş ve anlamsız yaratmamıştır. Nitekim kendisi dışında var olan her şey onun var etmesiyledir. O'nun dışındaki şeylerin varlığı O'nun varlığına bağlıdır. Yapılan ve yaratılan, yaratıcısına tabi olur.
Öyleyse Esmâ-i Hüsnâ'yı bilmek, Allah'ın dışındaki herşeyi bilmenin de temelidir. O'nun isimlerini bilmek ve saymak diğer bütün ilimlerin de temelidir. Kim ki O'nun isimlerini gerektiği gibi sayarsa bütün ilimleri de saymış ve öğrenmiş olur. Çünkü O'nun isimlerini saymak bilinen her şeyi saymanın esasıdır. Zira bilinen şeyler bu isimlerin gereğidir ve onlara bağlıdır. Yaratma ve emrin O'nun ilminden meydana gelişini iyi bir düşünürsen bunlarda hiçbir uygunsuzluk, ve lüzumsuzluk bulamazsın. Kulların emirlerindeki ve fiillerindeki bozukluk ve lüzumsuzluklara gelince bunlar ya onların cehaletinden veya beceriksizliğindendir. Rabb Teâlâ ise ilim ve hikmet sahibidir. O'nun fiiline ve emrine uygunsuzluk ve lüzumsuzluk bulaşmaz. 52
Allah'ın (c.c.) Bütün İsimleri Güzeldir
Allah Teâlâ'nın bütün isimleri güzeldir. Güzel olmayanı yoktur. Daha önce de geçtiği gibi isimlerinden bazıları O'nun fiilleriyle ilgilidir. Hâlık, Râzık, Muhyî, Mümît gibi. Bunlar O'nun fiillerine delâlet eder. Bu fiillerin hepsi hayırdır, hiçbirisinde şer yoktur. Çünkü O, şer olan bir fiil işleseydi o fiilden de bir isim türetilir ve o zaman Allah'ın isimlerinin tamamı güzel olmazdı. Bu ise bâtıldır.
Şer, kötülük ve fenalık onun fiillerinde bulunmadığı gibi zatında ve sıfatlarında da bulunmaz. İyi olmayan hasletler, fiil ve sıfatlar ona izafe edilemez. Bu olumsuz özellikler ancak O'nun yaratıklarında bulunur.
Fiil ile mef’ul/yaratma işi ile yaratılan farklı farklı şeylerdir. Kötülük, fiilde değil, mefuldedir, yaratılmışlardadır. O'ndan uzaktır ve O'nun fiili değildir.
Burada dikkatli düşünmek gerekir. Bu konu birçok Kelam bilgininin kavrayamadığı, ayakların kaydığı ve anlayışların saptığı bir sahadır. Allah'ın izni ve keremiyle ehl-i hak, onların ihtilaf ettiği bu konuda doğruya yönelmişlerdir. Allah dilediğini sırat-ı müstakime iletendir.53
Allah Teâlâ'nın İsimlerinden Tek Başına, Başkası İle Birlikte Ve Karşıtı İle Birlikte Söylenilenler
Allah Teâlâ'nın isimlerinden bazıları tek başına ifade edilirken, pek çoğu da bir başka isimle birlikte söylenir. Mesala el-Kadir, es-Semi', el-Basîr, el-Azîz, el-Hakîm böyle ayrı ayrı birer birer ifade edilebildiği gibi "Ya Azîzü ya Halim", "Ya Gafüru ya Rahîm" şeklinde bir diğeriyle birlikte de söylenebilir. Allah Teâlâ'yı överken de, O'ndan bir haber verirken de O'nun isimlerini istersen tek tek sayarsın istersen birleştirerek sayarsın.
Allah Teâlâ'nın isimleri içinde öyleleri de vardır ki bunlar ancak o isimlerin karşıtlarıyla birlikte söylenebilirler. el-Mani, ed-Dârr, el-Müntekim gibi. Bu isimleri karşıtlarından ayrı olarak tek başına söylemek caiz değildir. Bunlar el-Mu'ti, en-Nâfi’ ve el-Afûvv isimleriyle birleştirilirler. el-Mu'tıyyü'1-Mâni/veren ve engelleyen, ed-Dârru'n-Nâfi/zarar veren ve fayda veren, el-Muntekimü'1-Afüvv/intikam alan ve affeden, el-Muızzü’l-Müzill/yücelten ve alçaltan gibi. Yani veren de O, mani olan da; zarar veren de O, fayda veren de; intikam alan da O, affeden de; yücelten de O, alçaltan da... Mükemmellik vasfı ancak bu isimlerin kendi karşıtlarıyla birlikte zikredilmesiyle ortaya çıkar. Böylece O'nun rubûbiyette, yaratıkları idarede ve tasarrufta tek olduğu anlaşılmış olur. Allah Teâlâ'yı sadece men etmek, intikam almak ve zarar vermek gibi olumsuz sıfatlarla övmek caiz değildir. Bu bileşik isimler tek isim hükmündedir. Harflerinin sayısı ne kadar çok olursa olsun birbirinden ayırmak mümkün değildir.
Sen ya Müzill/ey alçaltan Allah, ya Dârr/ey zarar veren Allah, ya Mâni/ey engelleyen Allah dediğin zaman Allah Teâlâ'yı övmüş ve O'na hamdetmiş olmazsın. Meğer ki bunları karşıtlarıyla birlikte zikretmiş olasın. 54
Birkaç Sıfata Delâlet Eden İsimler
İbnu'l-Kayyim der ki:
"Esmâ-i Hüsnâ'dan birkaç sıfata delâlet edenleri de vardır. Bu isimler delâlet ettikleri sıfatların tamamını kapsarlar. el-Mecîd, el-Azîm, es-Samed isimleri gibi..." Nitekim İbnu Abbas'tan rivayetle İbnu Ebî Hatim şöyle der: "es-Samed, efendilikte mükemmel olan efendi ve şerefi tam olan şereflidir. el-Azim, büyüklüğünde tam olandır; el-Halîm, hilminde mükemmel olandır; el-Alîm, ilminde tam olandır; el-Hakîm, hikmetinde tam olandır. Allah Teâlâ egemenlik ve şerefin her türlüsünde mükemmeldir. O Allah'tır ve her türlü noksanlıktan münezzehtir.
Bu sayılanlar O'nun sıfatlarıdır ve sadece O'na aittir. Hiç kimse O'na denk ve O'nun benzeri olamaz. O, el-Vâhidu'1-Kahhar olan Allah'tır.
Bu durum Esmâ-i Hüsnâ'yı şerh konusunda söz söyleyen pek çok kimsenin kavrayamadığı ve ismi, anlamının dışında, eksik olarak tefsir ettiği bir konudur. Bununla ilgili yeterli bilgisi olmayanlar İsm-i A'zam'ın hakkın' verememişlerdir ve onun anlamım çarpıtmışlardır. Düşün dikkatli ol!.. 55
Dostları ilə paylaş: |