96. EL-BAKÎ
Varlığın sonu olmayan1567
"Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı baki kalacak." 1568
Varlığı zorunlu, vücudu zatının gereği olan Allah (cc) varlığı devamlı olması ve varlığının sonu olmaması sıfatıyla muttasıftır. O varlığının sonu olmayandır. Ebedidir, ezelidir ve varlığı nihayetsizdir.
Cennetin ebedi olması ise, onun varlığının Allah'ın dilediği müddetçe devamlı olmasıdır. Ayet-i kerimede bu husus şu şekilde ifade edilmektedir.
"Mutlu olanlara gelince, onlar da cennettedirler. Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer durdukça onlar da orada ebedi kalacaklardır. Bu (nimetler) bitmez, tükenmez bir lütuftur."1569)
Allah'ın ezeli olması, Allah'ın sıfatlarında sadece ona mahsus bir sıfat olup, varlığında hiçbir zaman yokluk olmayan demektir. Her şeyi yokluk kapladığı halde ve her şey yok olacağı halde onun zatı bakidir. O aynı zamanda/mekanı olmaksızın ezelidir. 1570
Bu ism-i şerif varlığın devamını bildiren bir kelimedir.Varlığın devamı, önü ve sonu olmamakladır. Önü olmamak mülahazasıyla Allahu teâlâ'ya (El-Kadîm), sonu olmamak mülahazasıyla (El-Bâkî) denir. Bu ma'nâlara yakın (El-Ezelî, El-Ebedî) ism-i şerifleri de vardır. Ezel demek, geçmişte başlangıcı olmayan; ebed demek, ilerde sonu olmayan demektir. Allahu teâlâ'nın varlığı imtidâd, istimrar ve devam bakımından zaman mefhûmunun içine girmez. Çünkü zaman denilen şey: Kâinatın yaradılmış olduğu lâhzadan i'tibâren adem'e doğru akışının derecelerini gösteren bir mefhumdur. Şu halde yaradılmışlarla başlamıştır ve onlarla bitecektir. Kâinat yokken zaman da yoktu, fakat Allahu teâlâ vardı. Kâinat biter, zaman da biter, fakat Allah Bâkî'dir1571
.
Dünya Bîr Bekleme Odası Veya Bir Misafirhânedir:
Dünyâyı bir misafirhaneye benzetmişlerdir, ne doğru temsil. Yolcu oraya gelir, birkaç gün eğlenir, sonra, bırakır gider. Bu misafirhaneye binlerce asırdan beri kimler geldi, gitti, nasıl memleketler, ne muazzam medeniyetler kurdular, şimdi ise, onların yerlerinde yeller esiyor.
İnsan ve dünyâ yüzündeki her şey böyledir. Dünyâya gelir, hayat safhaları, bebeklik, çocukluk, yiğitlik, kocalık, birbirini sürükler, çeker, vakti gelir ukbâya göçer gider. Dünyâda işlediklerini orada görür. Dünyânın, âhiretin tarlası olduğunu, dünyâda anlamamışsa âhirette anlar. Burada ne ektiyse orada onu toplar. Hayırsa mükâfat, şerse mücâzat görür. Bu haller arkadan gelenlerde de devam eder. Büyük bir geçit resmi gibi herkes sırasıyla gelir geçer. Dünyâ kimseye kalmaz; dünyanın kendisi de kalmaz. Her şey fânidir. Bakî Allah'tır ancak. 1572
Kula Gereken Şey:
Bu geçici hayâta aldanıp kıymetli ömrünü boşuna telef etmemek, dünyâya niçin geldiğini öğrenip, Allah'ın rızâsını kazanmak üzere hayâtından faydalanmak, hâline ve mevkiine göre Allah'ın kullarına lütuf ile, hilm ile, adaletle muamele yapmak, fânî hayatla bakî hayat kazanmaktır. 1573
Fânî Hayatla Bakî Hayat Nasıl Kazanılır?
İnsanların yorgunluklarından yalnız dünyâda faydalanmakla kalmayıp, bu çalışmalarının mahsulünü ebediyete kadar toplamak için, o işleri ebedîleştirmek, üzerlerine birer-(ebedîdir) damgası vurdurmak, iktizâ eder. Böyle damga ile damgalanan ameller, beka ile muttasıf olur. Her şey çürüyüp bittiği zaman bunlar bitmez. İnsanın yaptığı işler içinde, ebedî damgası alabilecek olan, kendisiyle Allah'ın rızâsı istenmiş olanlardır. Mâadası fânidir. Meselâ, bir doktor, bir mimar, hastalık olmayan, inşaat yapılmayan bir âleme göçtükleri zaman, onların ilmini arayıp soran olmaz; bedenleri gibi ilimleri de söner gider. Fakat dünyâdayken o ilimleriyle Allah rızâsı için bir iş yapmışlarsa işte o, ebedîdir ve ondan faydalanacaklardır. 1574
97. EL-VARİS
Her şey yokluğa döndükten sonra da varlığı ile hükümranlığı devam eden,1575 servetlerin geçici sahipleri, elleri boş olarak yokluğa döndükten sonra, varlığı devam eden, servetlerin hakîkî sahibi. 1576
"Şüphesiz biz diriltir ve biz öldürürüz. Ve her şeye biz varis oluruz." 1577
Gökte ve yerdekilerin hepsi noksan sıfatlardan münezzeh olan Cenab-ı Hakk'a aittir. O her şeyin Rabbi, varisi, rızık vereni ve acıyanıdır.
Allah (c.c.) tüm varlıklar fani olduktan sonra da bakidir. Öyle ki onun mülkü için nihayet yoktur. Her şey ona döner. Salih amel ise kişiyi yükseltir. Ayet-i Kerime’de:
"... Ey Rabbim! Beni yalnız bırakma! Sen vârislerin en hayırlısısın (her şey sonunda senindir)."1578 buyurulmaktadır.
Ey Allah'ım sen apaçık varissin, bizi yalnız bırakma. Yer şiddetli bir şekilde sarsıldığı, ağırlıklarını çıkardığı, kabirdekiler diriltilip dışarı atıldığı, kalplerde gizlenenler ortaya konduğu zaman, senden bizi sabit bir söz olan kelime-i şehadet üzere ayaklarımızı sabit kılmanı niyaz ediyoruz. Ey sözü hak ve sur üfürüldüğünde de mülk kendisine ait Rabbim! Bizi hak üzere sabit eyle! Bugün mülk, saltanat kime aittir? denildiğinde:
"Bir ve Kahhar olan Allah'a aittir" demeyi nasip eyle. Çünkü sen varislerin en hayırlısısın. 1579
Allahu teâlâ mülkün vârisidir, her şeye vâris ancak O'dur. Çünkü mülkün ortaksız sahibi O idî. Ortaksız vârisi de O olacaktır.
Allahu teâlâ mülkünden istediği mikdârı, istediği insanlara verir, yâni onlara muvakkat bir zaman için tasarruf hakkı bağışlar. Onlar da bunun Allah'ın bir lütuf ve ihsanı olduğunu unuturlar, kendileri için müktesep bir hak sanırlar da tasarruflarında hiçbir emr ü ferman tanımazlar. Hayatta bulundukları müddet, ancak kendi keyiflerine göre kullanırlar. Ölünce mal ve mülkümüz vârislerimize kalır ya, o da bir kâr diye haklı haksız demeyip mal toplarlar. İşte bu şekilde tasarruf dâvasında bulunanların ellerindeki ariyet tasarruf hakkı alınır. Kendileri de gider, biter de, ortaksız olarak Evvel ve Âhir, Bakî ve Mâlik bulunan Allahu teâlâ kalır. 1580
Kula Yaraşan Şey:
Elindeki mal ve servetin hattâ hayâtının sahip ve mâliki ve sonunda vârisinin ancak Allahu teâlâ olduğunu bilerek, kendisinin bir emanetçi bulunduğunu kabul etmeli ve işleri nefsânî arzularına göre değil, Allah'ın emirlerine ve kanunlarına göre yürütmelidir. Allah'ın sevmediği ve emretmediği tasarruflarla, sağken türlü türlü bozuk muameleler, öldükten sonra da, meselâ, vârisleri hakkında, kanun dışı olarak kimine az, kimine çok, kimine hiç bir vasiyyet yapmamak gibi, kendisini çok ağır bir mes'uliyet altına atmamalıdır. 1581
Dostları ilə paylaş: |