Hayız: 223 Hayy: 224
Hazene-i Cehennem:
Hazene, muhafız, bekçi, koruma görevlisi anlamlarına gelir. Hazin kelimesinin çoğuludur. Hazene-i Cehennem ise anlaşılacağı gibi cehennem bekçileri, cehennem muhafızları demektir.
Kur'an-ı Kerim'in bize bildirildiğine göre Hazene-i Cehennem 19 tane melektir. Yüce Allah şöyle buyuruyor: "Sen sakar (cehennem)'ın ne olduğun nereden bileceksin? O, ne bir şey geri bırakır, ne de yakmaktan vazgeçer. O, insan derisini yakıp kavurarak simsiyah eder. Onun üzerinde ondokuz (görevli melek) vardır. Biz cehennem bekçilerini sadece meleklerden yaptık. Biz, onların sayısını kafirler için bir imtihan vesilesi kıldık ki, kendilerine kitap verilenler kesin bilgi edinsinler, müminler imanlarını kuvvetlendirsinler. Kitap ehli ve müminler şüpheye düşmesinler, kalplerinde hastalık olanlar ve kafirler de 'Allah bu misalle ne demek istedi?' desinler. 225Cehennem görevlilerine zebani de denilir. 226
Hazene-i Cennet:
Cennet muhafızları ya da cennet kapısının bekçileri. Kur'an-ı Kerim'de Hazene-i Cennet hakkında fazla bilgi verilmemektedir. Cennet bekçileri yüce Allah tarafından siyle zikredilmektedir: "
Rablerinden korkanlar ise, bölük bölük cennete sevkedilirler. Cennete geldiklerinde kapılan açılır. Cennetin bekçileri onlara:
'Selam size. Tertemizsiniz. Artık ebediyyen kalmak üzere girin cennete' derler." 227
Hazr:
Yasaklamak, sakıncalı bulmak, men etmek gibi anlamlara gelen hazr, ıstılahta şer'i olarak kötü ve sakıncalı görülen konulan, yani haram ve mekruh olan şeyleri ifade etmek için kullanılır. Kısaca söylemek gerekirse İslam'da yasak çeşitlerinin tamamı hazr kavramıyla ifade edilir. Bu kelime türkçede kullanılmamakla birlikte türevi olan mahzur ve mahzurat sözcükleri günlük hayatımıza girmiştir. Hazr teriminin fıkıhtaki karşıtı, ibaha (yapılması hoş görülen, serbest bırakılan şeyler) dır. 228
Hazrec :
Medine'nin iki Arap kabilesinden biri. Hazrec kabilesi, Evs ile birlikte İslam'dan önce Yemen'den gelip Medine'ye yerleşmişlerdir.
Hazrec ve Evs kabileleri birbirlerine dost olmakla birlikte, özellikle Medine'de bulunan yahudi kabilelerinin kışkırtmasıyla İslam'dan önceki tarihlerde birbirleriyle sık sık çatışmışlardır. Bu çatışmalar sırasında yahudi kabilelerle ittifak kurmaktan da çekinmemişlerdir. Hazrecliler yahudi Kaynu kaoğullanyla, Evsliler de Nadir ve Kurayzaoğullanyla müttefik idiler. Müslüman olmadan önce Menat putuna tapan Hazrecliler, Neccaroğulları diye isimlendirilen dört ana kola ayrılır. Bunlar aralarında kız alıp verme yoluyla Hz. Peygamber'in kabilesi Haşim oğullarıyla da akrabalık kurmuşlardı.
Hz. Muhammed (sav)'e peygamberlik geldikten sonra, Mekke'ye giderek I. ve II. Akabe biatlarında bulunan Medineliler arasında çoğunluğu Hazrecliler oluşturmaktaydı. Hicretten sonra da verdikleri söz gereği, Evs kabilesi gibi Hazrecliler de Resulullah'a ve hicret eden Mekkeli müslümanlara her türlü yardımda bulunmuş, müşriklerle yapılan bütün savaşlara katılmışlardır. Bu yüzden Medine'nin bu iki kabilesine, Evs'e ve Hazrec'e mensup müslümanlar Kur'an-ı Kerim tarafından ensar diye isimlendirilmiş ve övülmüşlerdir.229
Hazret:
Asıl anlamı huzurda bulunan, ön, huzur olmakla birlikte, zaman içinde bu anlamından tamamen uzaklaşarak onun yerine bir saygı ve yüceltme ifadesi şeklini almıştır. Cenab kelimesiyle aym anlamdadır, fakat kuvvetli bir saygı ifade eder ve daha yaygın bir kullanılışa sahiptir. Bir de türkçenin son dönemlerinde cenab neredeyse yalnızca yüce Allah için kullanılır duruma gelmiş, buna karşılık hazret saygı duyulan her şey için kullanılmıştır.
Hediye:
Herhangi bir karşılık beklemeden, ikram için, sevgi ve yakınlığı artırmak için, birine verilen şey, armağan.
İslam alimlerine göre hediye hibe ile sadaka arasında birşeydir. Bilindiği gibi sadaka ve hibede de karşılık yoktur. Ancak karşılığı verilirse hediye olmaz diye bir şey de yoktur. Aksine karşılıklı hediyeleşmek daha güzeldir. Dinimiz insanlar arasında sevgiyi artırıcı bu tür davranışları hoş karşılamış ve teşvik etmiştir.
Hediye kelimesi halk arasında aynı zamanda Kur'an-ı Kerim alırken ödenen ücret için de söylenir. Bunun sebebi Kur'an'ın parayla alınıp satılmama-sını belirten hadis-i şeriftir. Bu yüzden Kur'an-ı Kerim için ödenen bedele hediye denilmiştir. Bu kelimenin başka kitaplar için kullanılması uygun değildir.
Hedy:
Mekke ve çevresindeki Harem bölgesine hediye edilen kurbanlıklara verilen ad. Kurbanlık hayvan için aranan bütün şartlar hedy için de aranır. Yalnız, hedy kurbanı, müslümanların Kurban bayramında belli şartlar içinde kestikleri kurbanlardan farklıdır. Hedy üç kısma ayrılır:
1) Şükür kurbanı denilen ve hac ve umre yapmaktan dolayı kesilen kurban. Bu, temmettü ve kıran haclarına niyet edenlerin kestikleri kurbandır. Haccın vaciplerini terk etmekten dolayı kesilen keffaret kurbanları da bu kısma girer.
2) Haremde kesilmek üzere adanmış olan kurbanlar.
3) Nafile olarak Harem'e hediye edilen kurbanlar. Bunlara tatavvu kurbanı denir. Hacdan geri kalmanın karşılığı olarak kesilen kurbana ise ihsar kurbanı denilir. İhrama girdikten sonra hastalık, hapis, düşman korkusu gibi sebeplerden dolayı ihramın gereklerini yerine getirmeyen kimse (muhsar) de hedy kurbanı kesmeksizin ihramdan çıkamaz. Ceza, adak ve ihsar kurbanının etinden sahipleri yiyemez. Şayet yemişlerse, yedikleri kadar etin kıymetini fakirelere sadaka olarak dağıtmaları gerekir. 230
Helak:
Mahvolma, yok olma, harcanma, ölme anlamlarına gelir. Kur'an-ı Kerim'de ise daha çok Allah'ı, peygamberlerini ve onların getirdiklerini yalanlayan toplulukların çeşitli şekillerde yok edilerek cezalandırılmaları, mahvedilmleri hakkında kullanılır. Ayrıca Allah'ın bütün yarattıklarını yok etmesi, şeklinde de geçmektedir: "Allah ile birlikte, başka birini ilah edinme. Ondan başka hiç bir ilah yoktur. Ondan başka her şey helak (yok) olacaktır. Hüküm sadece O'nundur. O'na döndürüleceksiniz.231
Dostları ilə paylaş: |