VE DEV-GENÇ KAVGADA
VE DEV-GENÇ KAVGADA
Yaşamda ve mücadelede bazı tarihler vardır, ölümsüzlük taşır, kavga taşır. Gün olur bir kavganın ortasında düşen bir yiğitte ölümsüzleşir, ara arda sıralanan aylar ve günlerden sadece biri. Gün olur kavganın kendisidir tarihe yazan. 15-16 Haziran'dır, 30 Mart'tır, 16 Mart'tır, 1917 Ekim devrimidir, 1871 Paris Komünü'dür, 6 Ay halkın iktidar olduğu Fatsa'dır... mücadele sayfalarının hep yazdığı.
Gençlik mücadelesinin yakın tarihi ise DEV-GENÇ'tir. Gençliğin reformizimden devrimci bir kopuşudur. Bu kopuşun tarihi 9-10 Ekim 1996'dır.
Proleter devrimcilerle, reformistler arasında bir kopuştur. Devrimci gençlerle Aren-Boran reformist TİPi arasındaki bir kopuştur.
Kavganın, özgürleşmenin, devrimin yoluna baş koymuş devrimci gençlerin mücadele örgütüdür DEV-GENÇ.
Ve DEV-GENÇ bir devrimdir. Türkiye yoksul halkının kurtuluş ümidi ve mücadele kazanımıdır.
***
Ankara SBF'nin büyük amfisinde FKF'nin 4. olağanüstü,kurultayı, 9-10 Ekim .1969 yılında gerçekleştirildi. Kurultay, Fikir Kulüpleri Federasyonu'nun adını Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu (TDGF) olarak değiştirmiş, kısa adını da DEV-GENÇ olarak saptamıştır. Böylece DEV-GENÇ, Türkiye gençlik ve devrim mücadelesinde ki şanlı yerini almıştır. Anlamını fakültelerde, amfilerde, köylerde, gecekondu mahallelerinde, emperyalizme ve faşizme karşı mücadelede bulan DEV-GENÇ, FKF'den dönüşüm sürecinde Türkiye devrim mücadelesinde önemli tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Bu tartışmalar Türk Solu, Aydınlık Sosyalist Dergi, Emek gibi dergilerde yapılmış ve tartışmalar bütün sıcaklığı ile mücadele alanlarına yansımıştır. Tartışmalar genelde Milli Demokratik Devrim yanlıları, ASD ve TİP reformistleri arasında olmaktadır. Yani, DEV-GENÇ'in yaratılma mücadelesi Türkiye devriminin yolunun ve örgütünün tartışmasının yapıldığı bir dönem olmuştur.
***
" 'Devrimci Teori olmadan devrimci hareketten söz edilemez' Bu söz, küçük burjuva yaşantı ve düşüncesinin son derece etkin olduğu bizimki gibi bir ülkede çok daha önemlidir. Yankee emperyalizmi, yeraltı kaynaklarından dış ticaretine, ekonomisinden politikasına kadar feodal müttefikleriyle birlikte demokrasiciliğimizin iktidar partisidir. Bugün Türkiye'de değil Marksist olmak, demokrasiden yana olmak bile yürek ve cesaret işidir. Çünkü, milli kurtuluşçu ve demokratik nitelikteki en küçük kıpırdanmalar bile ezilmeye çalışılmaktadır. Pasifist, korkak ve tabansız küçük burjuva entelektüel bozuntularının Marksist akımdaki bozguncu düşüncelerinin temelinde sözü edilen bu koşulların zorluğu aranmalıdır. İkinci olarak, Amerikan emperyalizmi ülkemizdeki hegemonyasını yalnızca işbirlikçileri aracılığıyla değil, devrimci ve millici akımlar içine soktuğu adamları aracılığıyla da çeşitli yöntemler kullanarak sürdürmektedir. Türkiye'deki Marksist hareket içindeki Aybar-Aren, Küçükömer-Divitçioğlu oportünizmlerini değerlendirirken bu iki ana etkenin mutlaka dikkate alınması gerekir." (1)
***
Bu tartışmaların sonrasında Kurultay, isim değişikliğini şu sözlerle ifade ediyordu: "Fikir Kulüpleri adı, emperyalizmin her türlü baskı yoluna başvurduğu bir dönemde, devrimcilerin dinamik görevlerini isim olarak yansıtmıyor. Görevimiz, Türkiye'nin devrimci gençliğinin yurt düzeyinde demokratik merkeziyetçiliğe dayanarak teşkilatlanmasını sağlamaktır. Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu adı, milli cephe politikamıza da uygun bulunmaktadır. Devrimci gençliğin federe örgütü olarak, yalnız üniversitelerde değil, yurt düzeyinde devrimcilerin görevini yerine yiğitçe getiren ve özellikle işçi ve köylüleri de içeren kuruluşları çatımız altında toplamak, olağanüstü kurultayımızın bize yüklediği bir görevdir." (2)
4. Kurultay, sadece isim değişikliği değil, bütün bir bakış açısı değişikliğidir. FKF ve DEV-GENÇ tüzüklerinin karşılaştırılması bile bunu açıkça göstermektedir.
Kurultay'da oluşturulan tüzük komisyonu, FKF'nin tüzüğünü, 1. maddeden 22. maddeye kadar 6. madde (kurultay ve kurultayda karar almaya ilişkin madde) hariç tümünü değiştirdi. Tüzük değişikliği, pratik-politik bütün yaklaşımları ve çalışma anlayışım değiştirmiştir. FKF Tüzüğü'nün amaç maddesi (madde 2): "Kulübümüz toplumcu dünya görüşü çerçevesinde düşünme ve davranma yetisine ulaşmış okulumuz öğretim üyesi, öğrenci ve mezunlarını; aralarındaki dayanışmayı, karşılıklı eğitimi, iş ve eylem birliğine dayanan örgütüdür. Kulübümüz gençlerin sorunlarının çözümünü insanın kendini sınırsızca geliştirebileceği olanakların varolduğu bir düzende görür. Bu ileri topluma varabilmek için, gençlerin kendisine düşen görevleri yerine getirebilmesini amaçlar. Bütün üyeler insan haklan evrensel demeci ve Türk Anayasası sınırları içinde, başkaca hiçbir kısıtlama tanımaksızın düşün özgürlüğüne inanmışlardır. Örgütümüz amacına varmak için; toplantılar, yarışmalar düzenler, sergiler açar, yasalarca yasaklanmayan her türlü eğitim ve sanat çalışmaları yapar." (3) Değiştirilen DEV-GENÇ tüzüğünde ise amaç şu kelimelerle belirtilmiştir;
"Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu emperyalizm ve feodal kalıntılara karşı verilen halkımızın milli demokratik devrim mücadelesinde sosyalist gençliğin düşünce ve eyleminin gerçekleştirilmesi amacı ile kurulmuştur. Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu amacına ulaşmak için gerekli eğitim ve propaganda çalışmalarında bulunur, toplantılar, gösteriler düzenler, yayın yapar, sergi açar."( DEV-GENÇ Tüzüğü Madde 2)
Devrim mücadelesinde kendini açık seçik bir şekilde ifade ederek, işçi ve köylülerle ortak örgütlenmeyi başlatan DEV-GENÇ, bu ifadelerin hakkını; 6. Filo'yu denize dökerek, faşist saldırılara karşı halkla birlikte bir direniş örgütleyerek, binlerce şehit vererek yani bir mücadele tarihi yazarak vermiştir.
Ve 1 Nolu DEV-GENÇ bildirisi yayınlanır:
"TDGF sosyalist gençliğin düşünce eylem örgütüdür.
İçinde bulunduğumuz dönemde halkımızın milli demokratik mücadelesinde görevimiz:
1) Anti emperyalist gençlik hareketine öncülük etmek ve bu amaçla üniversite gençliğini mücadele içinde örgütlemek, bu hedefe ulaşmak için
devrimci örgütlenmemizi sağlamlaştırmak, devrimci disiplinimizi güçlendirmek ve eylem içinde devrimci ideolojik eğitimimizi sağlamak ve oportünizmle mücadele etmek.
2) Milli demokratik devrim mücadelemizin kesin zafere ulaşması için işçi köylü yığınları ile mücadele içinde devrimci bağlar kurarak işçi, köylü,
gençlik dayanışmasını sağlamlaştırmak.
3) Emperyalizme, işbirlikçi burjuvazi ve kapitalizm öncesi kalıntılara karşı, bütün milli sınıfların devrimci güç birliğinin gerçekleşmesi için mücadele etmektir. Türk Solu, Aydınlık ve İşçi Köylü gazetesi halkımızın yürüttüğü milli demokratik devrim hareketimizin propaganda ve eylem silahlarıdır.
FKF'nin Yusuf Küpeli başkanlığı dönemindeki devrimci yönetimi, milli demokratik mücadelemize doğru devrimci yolda ilerleyerek güç katmıştır.
Yaşasın halkımızın milli demokratik devrim mücadelesi
Kahrolsun emperyalizm
Yaşasın milli kurtuluş savaşımızın devrimci gençliği."
DİPNOT:
1. Sağ Sapma Devrimci Pratik ve Teori- Mahir Çayan, ASD sayı 15, Yusuf Küpeli'nin DEV-GENÇ broşüründe "kurultayda oportünizmin bütün fonksiyonlarına karsı bu yazıdaki görüşlerle mücadele verildi" dediği
yazı. Aktaran Ali Yıldırım, Belgelerle FKF/ DEV-GENÇ
2. Ali Yıldırım Belgelerle FKF/ DEV-GENÇ s. 68
3. Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi Cilt 7 ek, sayfa 484
DEVRİM ŞEHİTLERİ ÖLÜMSÜZDÜR
Aygün Uğur, Altan Berdan Kerimgiller, İlginç Özkeskin, Hüseyin Demircioğlu, Ali Ayata, Müjdat Yanat, Tahsin Yılmaz, Ayçe İdil Erkmen, Hicabi Küçük, Yemliha Kaya, Osman Akgün, Hayati Can... Mehmet
Aslan, Cemal Çam, Sabri Gümüş, Ahmet Çelik, Hakkı Tekin, Rıdvan Bulut, Erkan Perişan, Nihat Çakmak, Edip Dönekçi, Kadir Demir, Hamdullah Şengüller, Vedat Aydemir...
GÜNEY KORE SOKAKLARI HALA BENZİN KOKUYOR
GÜNEY KORE SOKAKLARI HALA BENZİN KOKUYOR
Televizyonlarda ritmik bir çatışma yıllardır sürüyor. Çekik gözlü küçük adamlar, yıllardır hep birbirine benziyor, çatışmalar da. polisler de... Birbirine alışmış iki denk kuvvetin sokak savaşı sanki... Çekik gözlü küçük adamların, devlet güçlerine karşı kullandığı molotofların yanan alevlerinden yayılıyor benzin kokusu, tüm dünyaya... Güney Kore gençliğinin militan direnişinin öyküsü. Taş, sopa, sapan ve molotof... ve militan bir gençlik mücadelesi...
Yıllardır bitmeyen ateş
Güney Koreli öğrenciler yıllardır düzenledikleri eylemlerle sürekli
gündemdeler.
İkinci dünya savaşı sonrasında Japonya'nın teslim olmasıyla birlikte, Kore iki parçaya bölündü. Kuzey Kore Sovyet güçlerinin denetimi altına girerken, Güney Kore ABD emperyalizminin denetimine girdi.
Kore'nin parçalanması demokratik muhalefetin muhtevasını da tayin etti. İkinci dünya savaşı sonrasında "kuzeyden gelecek tehlike" politikaları ile iktidarını sürdüren askeri faşist diktatörlüğe karşı mücadelede birlik talebi öne çıktı.
Önceleri ulusala ve burjuva muhalefetinin doğrudan etkisi altındaki öğrenci muhalefeti, 70'lerde militanlaşmaya başladı. Demokratik muhalefetin yükselişi karşısında Mayıs 80'de sıkıyönetim ilan eden diktatörlük, Kwangju'da öğrencilerin ve kent halkın başlattığı ayaklanmayı, 2000 kişiyi katlederek bastırdı. Bunun üzerine demokratik muhalefet birbirine daha fazla kenetlendi. İşçiler, öğrenciler, köylüler, kadınlar mücadele birlikleri kurmaya başladılar. Halkçı bir anayasanın oluşturulması, iki ülke arasında birliğin sağlanması, ABD'nin G. Kore'ye müdahalesinin engellenmesi talepleri ile ve üçüncü dünya halklarıyla ilişkili bir devrimci program oluşturuldu. 1985 yılında yapılan Ulusal meclis seçimleri sırasında öğrenci gençlik eylem rekoru kırdı. Resmi rakamlarla bir yıl içerisinde yapılan eylem sayısı, 3877. Aynı militanlıkla süren çekik gözlü kardeşlerin mücadelesi yeni şehitler verdi yeni kazanımlara ulaştı.
Rüşvet ve yolsuzluğa karışan Devlet başkanı ve bakanlar yapılan militan eylemlerle halktan özür dilettirildi ve istifa ettirildi. Yargılanmasını sağladılar... Devlet saldırdı. Yüzlerce öğrenci hayatını kaybetti, binlercesi tutuklandı, işkence gördü. Eylemler devam ediyor...
Ayrılmanın yıl dönümünde birlik provası
Bölünmenin 51. yıldönümünde, koşulsuz birlik ve 37.000 ABD askerinin ülkeden çekilmesi için öğrenci gençlik, eylemler başlattı. Öğrenci Dernekleri Federasyonu tarafından ilan edilen 3 günlük festivalle başlayan eylemler, 13 Ağustos'ta öğrencilerin Kuzey Kore sınırına doğru yürüyüşe geçmesiyle hızlandı ve sınıra ulaşmadan polisin saldırısı ile karşılaştı. Çok sayıda öğrencinin yaralandığı polis saldırısı, bir çok gelişmeyi ve eylemi de beraberinde getirdi.
Yaşananları protesto etmek için Yonsei Üniversitesi'nde bir gün sonra toplanan öğrenciler, polis tarafından ablukaya alındı. Ve helikopter desteğiyle saldırı başladı. Öğrencilerin karşılık verdiği saldırı, yine bir direniş yarattı. Çatışmaların yoğunlaşması sonucu, kampüsteki binlerce öğrenci üniversiteyi işgal etti. Abluka altında olan üniversiteye giremeyen binlerce öğrenci, çatışmaların sokakta sürmesini sağladı. 17-18 Ağustos'ta yaklaşık 13000 kişilik bir kuvvetle tekrar saldırıya geçen polis, öğrencilerin direnişi ile geri çekildi. Polisin, ilaç yiyecek yardımını engellemesi, öğrenci ailelerinin gözaltına alınması vb. gelişmeler sonucunda öğrenciler, "tutuklanmadan çıkış" karşılığında eyleme son vereceklerini bildirdiler. Aksi takdirde ölüm pahasına direniş... 20 Ağustos'ta polisin yeni saldırısına, öğrenciler barikatları yakarak karşılık verdiler. 6 gün süren işgal, üniversitede ve ara sokaklarda gün boyu süren çatışmalarla sonlandı. Ancak eylemler sırasında 5600 öğrenci gözaltına alırken, 3200 öğrenci tutuklandı.
Öğrenci derneği federasyonu yasa dışı ilan edilirken, bir çok öğrenci dernekle ilişkilerden dolayı yasadışı faaliyet yaptığı gerekçesiyle gözaltına alındı veya tutuklandı. Bir açıklama yapan G.Kore devlet başkanı Kim Young Son, öğrencilerin K.Kore ile birleşme yanlısı hareketlerini yasaklayan ulusal güvenlik yasasınca polise karşı şiddet kullanmak ve devlet malına zarar vermek fiillerinden yargılanacaklarını duyurdu. Kim, öğrencilere hiçbir hoşgörü gösterilmeyeceğini belirtirken, öğrencileri vatan hainliğiyle suçladı.
Ekranda durduğu gibi durmuyor.
Ekranda Güney Kore çatışmalarını atılan molotofun coşkusu içinde izleyen çoğu insanın aklına, "bu polise herkes molotof atar", düşüncesi geliyor. Ancak hareketin büyüklüğü ve organizasyonuna bakarak, mücadelenin rahat koşullarda verildiğini söylemek büyük bir yanlışlık olur. Çünkü üniversiteler tam bir sıkıyönetim altındadır. Üniversitedeki polisin dışında, öğrenci işleri haftada yedi ayrı güvenlik örgütüne rapor vermektedir. Gözaltında işkenceler her ülkede olduğu gibi Güney Kore'de de yaygın bir konumdadır. işkencede ölümler Güney Kore'nin de bir gerçeğidir.
Ancak toplumsal muhalefetin bir kazanımı olarak polis, gösterilerde öldürücü silah kullanmamaktadır. Muhalefetin toplumsal meşruiyeti, polisîn tavrını belirlemektedir.
Yani görüntüler ekranda durduğu gibi değil, orda da sermayenin 'kolluk kuvvetleri, var ve her yerde olduğu gibi kirli yöntemlerle toplumsal muhalefeti, gençlik muhalefetini bastırmaya çalışmaktadır. Kore gençliği ise kazanımları üzerinden örgütlediği militan mücadele ile devlete geri adım attırmaktadır. çekik gözlü küçük adamlar öğretiyor
Güney Kore gençlik mücadelesi tüm dünya gençlik muhalefetinin yararlanacağı yöntemler sunmaktadır. Mücadelenin en önemli yönü kitleselliğidir. 18 Haziran 1987'de 16 şehirde yapılan gösterilere 500.000 kişinin katılmış olması gençlik muhalefetinin kitleselliğini gösteren en önemli örnektir. Yakalanan kitlesellik, etkin biçim, araç ve taktikleri kullanan bir direniş hattında örgütlenmektedir. Her türlü savunma aracı mücadelenin ihtiyaçlarına uygun olarak Kore gençliği tarafından kullanılmaktadır. Ameliyat maskesi, saydam plastik şeritler koruyucu malzeme olarak kullanılırken-, taş, sopa, sapan, molotof kokteyli gibi pratik çatışma araçlan kullanılmaktadır.
Direniş hattının örgütlenmesinde sokak çatışmalarının önemli bir yeri vardır. Güney Kore gençliği sokak çatışmasındaki düzen ve iş bölümü ile göze çarpmaktadır. Atikliği ve sistemle çatışmayı sokakta bir tören edasıyla gerçekleştiren çekik gözlü kardeşler, yarattığı iç dayanışma ve sorumluluk ile sokak okulunda tüm dünya halklarına militan bir yol öğretiyorlar.
Güney Kore gençliği, anti emperyalist tavırları ile ülke toplumsal muhalefetine yıllardır yol gösteriyorlar. Emperyalizmden bağımsızlığı ilan etmeden hiçbir 'taleplerinin gerçekleşmeyeceğini biliyorlar ve emperyalizme karşı tüm halk kesimleriyle ortak mücadeleyi örgütlüyorlar.
Taş, sopa, sapan ve molotof... ve militan bir gençlik mücadelesi... çekik gözlü kardeşlerin ülkesinde sokaklar hala benzin kokuyor...
Dostları ilə paylaş: |