Araştırma Kapsamında Ziyaret Edilen Rehabilitasyon Merkezleri
ZİYARET TARİHİ
|
ZİYARET EDİLEN REHABİLİTASYON MERKEZİ
|
REHABİLİTASYON MERKEZİNİN BAĞLI OLDUĞU KURUM
|
09.08.2004
|
GÖNÜL TURGUT ÖĞRETİLEBİLİR EĞİTİLEBİLİR ÇOCUKLAR EĞİTİM MERKEZİ
|
MEB
|
10.08.2004
|
ÖZEL UYANIŞ ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLAR EĞİTİM VE REHABİLİTASYON MERKEZİ
|
SHÇEK
|
11.08.2004
|
ÖZEL ODYOLOJİ İŞİTME VE KONUŞMA ENGELLİLER EĞİTİM VE REHABİLİTASYON MERKEZİ
|
SHÇEK
|
12.08.2004
|
ZİHİNSEL YETERSİZ ÇOCUKLARI YETİŞTİRME VE KORUMA VAKFI
|
SHÇEK
|
12.08.2004
|
ÖZEL BARIŞ ZİHİNSEL VE BEDENSEL ÖZÜRLÜ ÇOCUKLAR EĞİTİM VE REHABİLİTASYON MERKEZİ
|
SHÇEK
|
19.08.2004
|
ÖZEL ŞÖLEN ZİHİNSEL ENGELLİLER REHABİLİTASYON MERKEZİ
|
SHÇEK
|
20.08.2004
|
ÖZEL UYUM ÖZEL EĞİTİM OKULU
|
MEB
|
25.08.2004
|
YENİ DOĞUŞ BİLİŞSEL VE BEDENSEL ENGELLİ ÇOCUKLAR ÖZEL REHABİLİTASYON MERKEZİ
|
SHÇEK
|
26.08.2004
|
MASALLAR ÜLKESİ ANAOKULU
|
SHÇEK
|
26.08.2004
|
ÖZEL SU EĞİTİLEBİLİR ÇOCUKLAR İLKÖĞRETİM OKULU
ÖZEL SU ÖZEL EĞİTİM VE REHABİLİTASYON MERKEZİ
|
MEB
|
27.08.2004
|
ÖZEL CEREN ZİHİNSEL-BEDENSEL ENGELLİ ÇOCUKLAR ÖZEL EĞİTİM VE REHABİLİTASYON MERKEZİ
|
SHÇEK
|
01.09.2004
|
ÖZEL GÜNEŞ EĞİTİLEBİLİR ÇOCUKLAR ÖZEL EĞİTİM MERKEZİ
|
MEB
|
02.09.2004
|
ÖZEL ARTI ÖZEL EĞİTİM VE REHABİLİTASYON MERKEZİ
|
SHÇEK
|
02.09.2004
|
ÖZEL YAPRAK ÖZEL EĞİTİM MERKEZİ
|
SHÇEK
|
2.2. ZİYARET EDİLEN ÖZEL EĞİTİM VE REHABİLİTASYON MERKEZLERİNDE TESPİT EDİLEN SORUNLAR
2.2.1. Merkezlere Yerleştirme
Özel eğitim ve rehabilitasyon alması gereken bireylerin büyük ölçüde yanlış yönlendirildikleri ve bu nedenle bu hizmetleri almakta oldukça geç kalmaları önemli bir sorundur.
Özel eğitim ve rehabilitasyon kurum ve kuruluşlarının açılış izinlerini farklı merkezlerden almaları nedeniyle, yerleştirme ile ilgili uygulamalarda Milli Eğitim Bakanlığı ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu arasında işbirliği ve eşgüdüm sağlanamamaktadır.
Grup eğitimi alması uygun görülen özürlülerin yerleştirilmelerinde, özel eğitim gereksinimlerine ve performans düzeylerine özen gösterilmemektedir.
Özel eğitimden ve destek hizmetlerden yararlanacak özürlü bireyler için resmi özel eğitim okullarının/rehabilitasyon merkezlerinin ve nitelikli özel özel eğitim kurumlarının sayıları yetersizdir.
Kaynaştırma okullarına yerleştirilen ve ayrıca özel özel eğitim kurumlarında destek eğitim alan bireyler için Rehberlik ve Araştırma Merkezleri ile kurumlar ve okullar arasında gerekli işbirliği ve eşgüdümün sağlanamamaktadır.
Kurum ve kuruluşlara yerleştirilen özürlü bireylerin gelişimleri ve hizmetin niteliğine yönelik izleme ve değerlendirme ölçütleri ve hizmetler yetersizdir.
2.2.2. Eğitim Programları İle İlgili Sorunlar
Merkezler, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan programların özel eğitim ve rehabilitasyon uygulamalarına oldukça uygun olduğunu belirtmektedir. SHÇEK ise, özel rehabilitasyon merkezlerine, 2001 yılından başlamak üzere bir format vermektedir. Merkezler, bu format çerçevesinde eğitim programlarını geliştirmektedir.
Sosyal güvenlik kuruluşlarınca aylık olarak çalışanlara ödenen gelişim ve eğitim yardımının karşılığı olarak özürlü çocukların aldığı eğitim ve rehabilitasyon Ankara için aylık 6 saatlik bireysel eğitim, 2 saatlik grup eğitimi olmak üzere toplam 8 saattir. Yukarıda da bahsedildiği gibi, bazı merkezler belirlenen bu eğitim ve rehabilitasyon süresini yeterli bulmamaktadır.
Ülkemizde özürlü bireylerin mesleki eğitim ve rehabilitasyonlarına yönelik programlara da gereken önemin verilmediği görülmektedir. Mesleki eğitim ilkokul aşamasında başlaması gereken bir süreçtir. Özürlünün özür grubu ve derecesi ile ilgi alanları dikkate alınarak bireyin genel programına mesleğe hazırlayıcı programda eklenerek BEP'lerin hazırlanması gerekmektedir. Özel gereksinimli bireyler için toplumsal yaşama ve mesleğe hazırlayıcı programlar hazırlanmadığı gibi, mevcut uygulanan programların da nitelikli bir değerlendirilmesi yapılamamaktadır.Öte yandan, engelli bireye rehabilitasyon hizmeti vermesi gereken özel eğitim ve rehabilitasyon kurumlarında mesleki eğitim üniteleri veya mesleki rehabilitasyon atölyelerinin öğrencilerin ilgi ve gereksinimlerini karşılayacak yeterlilikte olmadığı görülmektedir.
2.2.3. Mali Sorunlar
Vergilendirme uygulamalarının koşullarının ağır olması: Ziyaret edilen merkezlerin hepsi, vergi yükünün çok ağır olmasının büyük bir sorun oluşturduğunu belirtmişler, yaklaşık olarak kazançlarının %45-70’inin çeşitli şekillerde vergilendirilerek devlete geri ödendiğini, bu durumda merkeze ait giderlerle birlikte sağlanan kazancın yetersiz olduğunu, bu durumun da gerek uzman personel sağlanması, gerekse eğitime ve rehabilitasyona yönelik yeni yatırımların ve sosyal etkinlik gibi uygulamaların önünü tıkadığını ifade etmişlerdir.
Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinden MEB’dan açılış onayı olanları ilgilendiren bir gelişme 31 Temmuz 2004 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan bazı kanun değişiklikleriyle olmuştur. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 20. maddesi değiştirilerek “Okul öncesi eğitim, ilköğretim, özel eğitim ve orta öğretim özel okullarının işletilmesinden elde edilen kazançların beş vergilendirme dönemi gelir vergisinden muafiyeti” öngörülmektedir. 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesinin değiştirilmesiyle ise “Okul öncesi eğitim, ilköğretim, özel eğitim ve orta öğretim özel okulları ile Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara veya kamu yararına çalışan derneklere bağlı rehabilitasyon merkezlerinin işletilmesinden elde edilen kazançların beş vergilendirme dönemi gelir vergisinden muafiyeti” öngörülmektedir. Bu değişiklikler hali hazırda hizmet veren ve SHÇEK’dan açılış onayı olan özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerince çeşitli eleştirilere neden olmaktadır.
Sosyal güvencesi bulunan özürlü çocukların bu sosyal güvenlik kuruluşlarından alınan gelişim ve eğitim yardımlarının miktarı konusunda iki farklı görüş bulunmaktadır. Bu görüşlerden ilki alınan yardımların Türkiye koşullarında yeterli olduğu, ancak vergilerin ve harcamaların çok fazla olması nedeniyle bu rakamın yetersiz kaldığı yönündedir. Diğer görüş ise alınan yardımın verilen rehabilitasyon hizmetinin ve özel eğitimin karşılığı olmadığını, bu miktarın artırılması gerektiğini belirtmekte, 2004 yılında yapılan %4,6’lık zammın çok yetersiz kaldığının altını çizmektedir.
Merkezlerin sosyal güvenlik kuruluşlarından aldığı gelişim ve eğitim yardımlarının düzenli alınamaması da diğer bir mali sorunu oluşturmaktadır. SSK ve Emekli Sandığı’nın yaptığı ödemelerin düzensiz olduğu belirtilmektedir. Diğer yandan özürlü çocuğun velisi tarafından bağlı olduğu kurumdan gelişim ve eğitim yardımının alınarak özel eğitim ve rehabilitasyon merkezine ödenmesinin, yani ödemelerde velinin aracı olmasının yarattığı çeşitli sıkıntılar da sıklıkla üzerinde durulan bir diğer konudur. Velilerin bu yardımı aldığı halde merkeze ödemeyi geciktirmesi veya yapmaması buna rağmen eğitime ve rehabilitasyona devam eden merkezlerin maddi sorunlarla yüz yüze geldiği bildirilmektedir. Bu sorunun, gelişim ve eğitim yardımlarının merkezlere farklı yöntemlerle aktarılmasıyla (örneğin banka hesaplarına bu ücretlerin sosyal güvenlik kuruluşlarınca doğrudan yatırılması) aşılabileceği vurgulanmaktadır*. Aynı konuda, yardımların ödenmesi için merkez tarafından velinin onayladığı vekaletin sağlanması yönteminin, bu vekaletlerin her yıl yenilenmesi gerekliliği nedeniyle pahalı bir işlem olduğu da bildirilmiştir.
Gelişim ve eğitim yardımından faydalanan özürlü çocuk velisinin sözleşmeli personel olması durumunda, sözleşme yenilenmesi dönemlerinde ortaya çıkan süre boşlukları için, çalışanın bağlı olduğu kuruluşça gelişim ve eğitim yardımının durdurulması da bir başka sorun başlığıdır.
Merkezin ücretsiz olarak eğitimine ve rehabilitasyonuna devam ettirmek istediği özürlü çocuğun velisinden, asgari ücret düzeyi altında bir ücretle çalıştığının belgelendirilmenin istendiği belirtilmektedir. Oysa asgari ücret miktarı altında kişinin çalışması başka mevzuatta yasa dışı olarak kabul edilmektedir.
Sosyal güvenlik kuruluşlarınca sağlanan gelişim ve eğitim yardımının karşılığı olarak özürlü çocuklara verilen aylık 6 saatlik bireysel ve 2 saatlik grup eğitim ve rehabilitasyonu, çocuğun gereksinimleri daha fazlasını gerektirdiğinde uzatma eğiliminde olan merkezlerden bazıları, bunu ücretsiz olarak sağlama yoluna gittiklerinde, başta personel harcamaları olmak üzere çeşitli ek harcamalar yapmak zorunda kalmaktadır.
2.2.4. Denetim Sorunları
-
Bireylere hizmet sunmakla görevli olan kurumların sorunlarını ve özel eğitim ve rehabilitasyon uygulamalarında aksayan yönleri tespit etmek, çözüm yolları bulmak ve sunulan hizmetlerin kalitesini arttırmak amacıyla yapılan denetim ve incelemeler engelli bireylere sunulan özel eğitim hizmetlerinin kalitesinin ve niteliğinin arttırılması açısından çok önemlidir. Fakat özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri farklı özür gruplarına yönelik, farklı çalışmalar yapmakta olmasına rağmen, tek tip denetleme yapılması önemli bir sorun oluşturmaktadır. Farklı hizmet türleri için değerlendirme ölçütleri oluşturulmalı ve denetimler bu ölçütler çerçevesinde yapılmalıdır.
-
SHÇEK’na bağlı özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri SHÇEK İl Müdürlüğünde görev yapan sosyal hizmet uzmanlarınca ve kurum müfettişleri tarafından ikili bir denetime tabi iken, MEB’na bağlı olanlar MEB müfettişlerince denetlenmektedir. Farklı denetim mekanizmaları işlediği halde, denetimi yapan kişilerin konuyla ilgili bilinç düzeyi, sadece şekle yönelik, içeriği önemsemeyen tutumları, merkezlerce en çok şikayetçi olunan konu başlıklarıdır. SHÇEK İl Müdürlüğünde görev yapan sosyal hizmet uzmanlarınca denetlenen merkezlerce üzerinde durulan bir diğer sorun, denetimi yapan elemanların sık sık değiştiği, alanı tanımaya başlayan kişilerin bir süre sonra yerini, alanı tanımayan yeni denetim elemanlarına bırakmasıdır. Denetim, alanda yetişmiş yetkin kişiler tarafından yapıldığı sürece danışmanlık ve yol göstericilik görevini de üstlenmiş olacaktır.
-
Sosyal güvenlik kuruluşlarınca gelişim ve eğitim yardımının verildiği merkezler, SSK tarafından da denetlenmektedir. Ancak bu denetimi yapan görevlilerin sık sık görev alanları dışında uygulamalara gittikleri ziyaretler sırasında vurgulanan noktalardan biridir.
-
Personelin denetlenmesi; özel eğitim gerektiren öğrencinin kişisel ve gelişim özelliklerine göre, öncelikle bireyselleştirilmiş eğitim programlarında hedeflenen amaçları gerçekleştirebilme düzeyini dikkate alarak; kurumların denetlenmesi ise hem idari hem mesleki yapılanmadaki aranan özelliklerin yerine getirilme durumunu dikkate alarak yapılmalıdır. Ayrıca kurumlar oluşturacakları organizasyonlarla kendi iç denetimini sağlayabilmelidir.
-
Bugüne kadar genellikle kurumlarda yalnızca idari denetlemeye önem verildiği, eğitimin içeriğine yönelik bir denetlemenin olmadığı göze çarpmaktadır. Yalnızca idari özelliklere dikkat edilmesi özel eğitimin başarı ile uygulanmasını önlemekte, özel eğitim alanında gerek personelin, gerekse diğer uygulamaların aksamasına neden olmaktadır.
Merkezler, denetlemelerde yol gösterme, gelişmeyi sağlama boyutundan çok, cezai boyutun öne çıkarıldığını belirtmişlerdir.
Farklı hizmet türleri için değerlendirme ölçütlerinin olmaması ve denetimlerde bu ölçütlerin dikkate alınmaması, önemli sorun alanlarından bir diğeridir.
Bir sorumlu kurumun açılış izni vermediği, ya da kapatma kararı aldığı bir özel özel eğitim kurumuna, diğer sorumlu kurumun izin vermesinin uygulamada ikilem yaratması, geçmişte buna örnek teşkil eden uygulamalar olması nedeniyle önemli bir sorun başlığıdır.
MEB’den açılış onayı olan özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde üzerinde durulan bir diğer sorun, 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu uyarınca Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı olarak özel ve tüzel kişilerce açılan özel özel eğitim okullarının diğer özel öğretim kurumları (kolejler, özel ilköğretim okulları, sürücü kursları vb.) ile yasal olarak aynı statüde görülmesidir.
Eğitim ve rehabilitasyonun içeriğine yönelik denetimde ailelerin görüşlerine başvurulması konusunda iki ayrı görüş bulunmaktadır. Bunlardan ilki bilinçli ve özürlü çocuğunun gelişimini yakından takip eden ve bu gelişimi sorgulayan ailelerin yaralı ip uçları vereceğine yöneliktir. Diğer görüş ise bilinçli aile ile bilinçli olmayan ve çocuğun gelişimine yönelik beklenti düzeyi düşük olanların yanlış yönlendirmelerde bulunacakları biçimindedir.
Vakıflara bağlı kurumlar açılış izinlerini diğer özel özel eğitim kurumları gibi Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü ya da Milli Eğitim Bakanlığı’ndan almaktadırlar. Fakat, denetleme ile görevli personelin özel eğitim hizmetleri konusunda yeterli bilgiye sahip olmaması denetim hizmetlerinin yerine getirilmesine engel olmaktadır.
2.2.5. Çalışan Personele İlişkin Sorunlar
-
Ziyaret edilen merkezlerde en çok üzerinde durulan konulardan biri, özel eğitim ve rehabilitasyon uygulamalarını yapan personelle ilgilidir. Yönetmeliklerle tanımlanarak bu alanda çalışabileceği öngörülen uzman personelin sayısının yetersiz olması nedeniyle çok yüksek düzeylerde ücret talep etmeleri önemli bir sorun oluşturmaktadır.
-
MEB’dan açılış onayı olan özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleriyle SHÇEK’dan açılış onayı olan özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde çalıştırılması gereken ve çalıştırılabilecek niteliklere sahip uzman personel arasında fark bulunmaktadır. Bu fark merkezlerin çalıştırmak istediği uzmanların atamasının yapılmaması, onaylama dönemlerinde görev onayının yenilenmemesi gibi sorunlara neden olmaktadır.
-
Merkezlerde çalıştırılabilecek olan uzman personel çeşitliliğinin Türkiye şartları açısından dar olduğu, yetişmiş eleman sayısının kısıtlılığı nedeniyle, buralarda görev yapabilecek olan uzman personelin uzmanlık alanlarının genişletilmesi beklenmektedir. Örneğin SHÇEK tarafından okul öncesi öğretmeninin ataması yapılmamaktadır. Merkezlerde sınıf öğretmenlerinin, psikolojik danışmanlık ve rehberlik eğitimi alanların düzenlenecek kurslar, meslek içi eğitim vb. uygulamalarla donanımlarının artırılarak buralarda istihdam edilmesi önerilmektedir.
-
Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde görev yapan uzman personelin çalışma alanlarının zorluğu nedeniyle, başlangıç saatleriyle ilerleyen saatlerdeki performansının aynı olmayacağı, buna rağmen uzmanın isteğine bağlı olarak normal çalışma saatlerinin üzerinde ek ücret karşılığı çalışmayı kabul edenlerin çalışmanın içeriğini olumsuz etkileyeceği belirtilmektedir.
-
Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezi kurmak isteyenlerde de yani kurucularda da belirli mesleklere sahip olma koşulunun aranması gerektiği, aksi takdirde mevcut uygulamada olduğu gibi çok farklı ve ilgisiz meslek alanlarından kişilerin kuruculuğunda hizmet veren merkezlerin yalnızca ticaret ve para kazanma kaygısı taşıdığı için bunun özel eğitim ve rehabilitasyonun içeriğine, merkezde kurulan sisteme de yansıdığı üzerinde durulan diğer bir konudur.
-
Eğitim ve rehabilitasyonun kalitesinin artırılması için gerek SHÇEK ve gerekse MEB tarafından hizmet içi eğitim seminerlerinin sıklıkla uygulanması beklenmektedir.
2.2.6. Ailelere İlişkin Sorunlar
-
Özürlü çocuğa sahip olup bilinç düzeyi düşük ve maddi durumu kötü olan ailelerin, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinden hizmet alan çocuklarına ilişkin düşük beklentileri bulunması nedeniyle çeşitli sorunlar gündeme gelmektedir. Bu aileler çocuğun yararlanacağı gelişim ve eğitim yardımından maddi olarak kendileri de faydalanmak istemektedir. Merkezlerde özellikle üzerinde durulan konu, bunu kabul eden merkezlerin de varolduğuna ilişkindir.
-
Ziyaret edilen merkezlerin çoğunda ailelere yönelik bilgilendirme toplantılarının yapıldığı bildirilmiştir. Özürlü çocuğun özrü, gereksinimleri, taşıdığı özellikler, aile içinde ve evde uygun davranış biçimleri gibi konuların işlendiği bu toplantılardan ailelerin yararlanma düzeyi ise farklılık göstermektedir. Bazı merkezlerde ailelerin bu toplantılardan çok fayda sağladığı belirtilirken, bazılarında herhangi bir gelişme kaydedilmediği için bu tür toplantılara son verildiği bildirilmiştir.
2.2.7. Diğer Sorunlar
Temelde aynı hizmeti vermelerine rağmen, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinin iki farklı kurumdan (MEB ve SHÇEK) açılış izni alan merkezler arasında ortaya çıkan farklılıklar sorunlara neden olmaktadır. Ortak sorunların çözümlenmesi için ise bu iki kurumun ve ek olarak ilgili tüm alanların bir arada çalışma yapması talep edilmektedir.
Merkeze gelen özürlü çocuklara eksik veya yanlış tanılama yapılması önemli bir sorundur.
Bazı illerde ve ilçelerde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu tarafından da gelişim ve eğitim yardımı yapılmaktadır. Ancak bu konuda yardım miktarında bir standart oluşturulması ve bu yardımların yapıldığı sınırlı sayıda il ve ilçenin sayısının artırılması gerekmektedir.
Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinin son yıllarda sayısı büyük artış göstermiştir. Bu artış eğilimi bazı düşük standartlara sahip merkezlerin de faaliyete başlamasına neden olmuştur. Bu merkezlerin verdiği özel eğitim ve rehabilitasyonun içeriğinin yetersiz olduğu belirtilmektedir. Bu tür merkezlerin ayrıca farklı teşvik yöntemleriyle (servis, daha fazla seans, vb.) diğer merkezlere devam eden çocukları kendi merkezlerine yönlendirmek için girişimlerde bulunduğu bildirilerek, bu konuda en kısa zamanda önlemlerin alınması gerekliliği vurgulanmaktadır.
Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine devam eden özürlü çocuklardan bazılarının sağlık kurulu raporunun yenilenmesi sürecinde sorunlar ortaya çıkmaktadır. Özür türü nedeniyle (otistikler gibi), bazı gelişmeler kaydetmiş olduğu için, eksik ve yanlış değerlendirmelerle rapor yenileme döneminde özür derecesi düşük olarak belgeleme yapılmakta, bu nedenle bazı özürlü çocuklar gelişim ve eğitim yardımı alamadıkları için özel eğitim ve rehabilitasyona devam edememektedir. Özürlü çocuk bir süre sonra, rehabilitasyona devam etmediği için daha önce sağladığı gelişmelerde gerileme yaşayınca bu rapor yeniden düzenlenmektedir. Bu durum da önemli bir sorun başlığını oluşturmaktadır.
3. BÖLÜM
ERKEN ÇOCUKLUK EĞİTİMİ VE ÖZÜRLÜ ÇOCUKLARIN REHABİLİTASYON VE EĞİTİMİNDE ÖRNEK ÜLKE UYGULAMALARI
3.1. ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİ EĞİTİMİ
Erken çocukluk dönemindeki özürlü çocukların eğitimi ile ilgili dünyada yapılan çalışmalar ve durum incelendiğinde, ülkelerin gelişmişlik düzeyi ve sosyal refah devleti olması ile doğru orantılı bir hizmet kalitesi ve niteliği göze çarpmaktadır. Örneğin, özellikle sosyal refah devleti olarak bilinen İsveç, Norveç, Danimarka gibi ülkelerde 3-6 yaş özel eğitim hizmetleri hem her çocuğun gereksinimine uygun çeşitlilikte ve ailelerin maddi ve manevi olarak ulaşabileceği şekilde hem de yaygın olarak sağlanabilmektedir. Ayrıca gelişmiş devletler arasında yer alan tüm Batı Avrupa ülkelerinde, Amerika Birleşik Devletlerinde ve Japonya’da hem nitelik hem de nicelik yönünden özel eğitim hizmetleri oldukça iyidir. İsmi geçen tüm bu ülkelerde aşağıdaki noktalarda hizmetler verilmektedir.
-
Özürlülerle ilgili yasal düzenlemeler
-
Özürlülüğün önlenmesi ile ilgili çalışmalar
-
Özürlülüğün erken tanılanması ve değerlendirilmesi
-
Özürlülerin erken eğitimi
-
Özürlü bireylerin normal okullara ve topluma kaynaştırılması
Çalışma kapsamında yapılan araştırmalarda elde edilebilen erken çocukluk döneminde verilen eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerine örnek ülke uygulamaları şunlardır;
3.1.1. Yeni Zelanda’da Özürlü Çocuklar İçin Erken Çocukluk Dönemi Eğitimi
Son 10 yılda Yeni Zelanda’da erken müdahale programlarının geliştirilmesi ve uygulanması ile ilgili önemli değişiklikler meydana gelmiştir. Bu sene, Aotearoa Yeni Zelanda Erken Müdahale Derneği kurulmuş ve Birinci Ulusal Erken Müdahale konferansı gerçekleştirilmiştir. Yeni Zelanda’da erken müdahale için yaklaşım aile odaklıdır. Geniş anlamda ise, toplum içinde yer alan aile/bakıcı anlayışı çerçevesinde hizmetlerin verilmesi amaçlanmaktadır. Yaklaşım hizmet vericilerle, aile/bakıcı arasında bir katılım ortaklığı esasına dayanmaktadır. Bu yaklaşımda amaç, tüm hizmet vericilerden en az zorlayıcı tarzda bir müdahale modelini sağlayabilmektir.
Son 10 Yıldaki İlerleme
Son 10 yılda, eğitim sisteminde önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu yeni yaklaşım “Yarının Okulları” olarak belirlenmiş olup okulların kendi idare ve yönetimlerini sağlayarak Eğitim Bakanlığın tarafından daha az yönlendirilmelerini amaçlamaktadır. Ancak, özürlü ya da özel ihtiyaçları olan öğrencilerin ihtiyaçları “Yarının Okullarında” tanımlanmamıştır. Buna karşın Eğitim Yasası çocuğun düzenli olarak okula gitmesi ve eğitim alması konusunda düzenleyici yasal tedbirler getirmiştir.
Bu yasa ve İnsan Hakları Yasası okulların özürlülük nedeniyle ayrımcılık yapmasını yasaklamaktadır. Bu yasaya rağmen ayrımcılığın devam etmesi nedeniyle bazı okullar özürlü öğrenciler tarafından daha çok seçilir hale gelmiştir. Bu okular özürlü çocuklara hizmetlerini arttırırken, diğerleri özürlüler için uygun bir öğrenme ortamı oluşturma konusunda çok az gayret göstermişlerdir.
Yeni Özel Eğitim Politikası
1990’lı yılların başlangıcında özürlüler ve özel ihtiyaçları olanlar için özel bir politika oluşturmak amacıyla önemli bir çalışma başlatılmıştır. Bu çalışma “Özel Eğitim 2000” politikasının oluşumu ile sonuçlanmıştır. Bu politikanın amaçları şunlardır.
-
Özel ihtiyaçları olan çocukların erken çocukluk eğitiminde ve okul döneminde eğitim fırsatlarının iyileştirilmesi ve bu sürecin sonuçlarının düzeltilmesi,
-
Özel eğitim için, düzenli ve tahmin edilebilir bir kaynak yapısının sağlanmasının garanti edilmesi,
-
Coğrafi yerleşim ya da okul yapılanmasından bağımsız olarak karşılaştırılabilir kaynak dağılımının benzer ihtiyaçlar için sağlanabilmesi.
Dostları ilə paylaş: |