Erdoğan'a hutbede hakaret!



Yüklə 0,72 Mb.
səhifə1/12
tarix31.10.2017
ölçüsü0,72 Mb.
#24443
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12

Erdoğan'a hutbede hakaret!

A Haber’de yayınlanan Mehmet Ali Önel yönetimindeki Deşifre Programı’nda, Paralel Örgütün medya yapılanması, Paralel yapı mağduru gazetecilerin nasıl mobinge uğradıkları ve Paralel yapının kurumlara nasıl sızdığı masaya yatırıldı.

Programa konuk olan eski STV Spikeri Gazeteci Salim Gören, Cihan Haber Ajansı Kameramanı Taha Yasin Alan ve Cihan Haber Ajansı Muhabiri Mevlüt Günay birbirinden farklı çarpıcı açıklamalarda bulundu. 

İŞTE O ÇARPICI AÇIKLAMALARDAN SATIR BAŞLARI… 

''IRMAK TV'NİN GENEL YAYIN YÖNETMENİ SÜLEYMAN SARGIN BAŞBAKANA HUTBEDE YEZİD DEDİ''

SALİM GÖREN (GAZETECİ SPİKER);

Biz yıllarca vesayetin karşısında durduk ancak belli bir zamandan sonra hain ilan edildik.Paralel medyada konuşulan bir sürü şey vardı. Deniz Baykal istifadan sonra Pensilvanya ile görüştüğünü belli etti tüm medyada. Bizi yıldırdılar laf kalabalıklarıyla söylediğimiz hiç bir şeye cevap vermiyorlardı. Hükümete verdiğimiz destek yüzünden işimizden olduk. Benimle kapışamayan Cihan Medya sonradan beni gözden çıkardı. İstifa ettirildiğim gün annem beni tebrik etti. Kandırıldığımızı anladık. Biz İslamiyet'i bir yerlere taşmak isteyen cemaat tarafından bu sıkıntılara maruz kaldık. Irmak TV'nin Genel Yayın Yönetmeni Süleyman Bey Başbakana hutbede Yezid dedi.

''EKREM DUMANLI CUMA HUTBESİNDE BAŞBAKANA HAKARET ETTİ'' 

Bir gün Zaman gazetesinin Cuma Hutbesi 01 saat 25 DK sürdü. Hutbede Başbakana hakaret eden Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı Zaman gazetesinin mescidindeydi. İlk olarak konuşmasına Erdoğan'a kardeşim diyerek başladı daha sonra konuşmalarını sertleştirdi ve son olarak o zamanın Başbakanı olan Erdoğan'a hakaret etmeye başladı.

Bir iş yerinde Cuma hutbesi 1 saat 25 dakika sürebilir mi?. Birde bunu Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı gerçekleştiriyor. Cemaat iktidar sayesinde önemli bir yere gelmiştir ama onlar öyle düşünmez. Cuma hutbesinde siyaset vaaz verilmesi hakaret söylentileri beni rahatsız etti. 

''CEMAATTE HİYERARŞİ VARDIR'' 

Türkiye birçok cemaate kucak açmıştır ancak bu cemaat farklı yerlere gitmiştir. Herkes Erdoğan hakkında hakaretler yapıyor uyarı dahi almıyor, ancak ben zaman öz eleştiri zamanı dediğimde bana ağır uyarılar yaptılar. Cemaatte hiyerarşi vardır. Arkadaşın biri bana Erdoğan'a hakaret ettim işten atıldım tazminatımı da aldım şimdide tatile gidiyorum dedi. Melih Kılıç beni aradı bana A Haber de iş bulacağını söyledi. Bize ters düşme seni A Habere yerleştirelim dedi. Hala kurumlar içinde çalışan paralel örgüt elemanları var. 

''TRT'NİN KAYNAKLARI CEMAATE AKTARILIYOR'' 

TRT'de çalışan paralel örgüt elemanlarının cemaatçi olduğunu anlayamazsınız. Cemaatte hala yüksek görevde olan biri arkadaşımızı tehdit etti. Kripto cemaatçiler vardır hiç bir zaman işsiz kalmazlar. TRT paralel örgüt muhabiri Ankara'da seçim ofisinden beni arayıp sakın buraya gelmeyin size tepkiler var dediler. TRT'ye girecek elemanlara biz eğitim vermek zorunda bırakıldık. Devletin polisi, savcısı gibi görünüp cemaate hizmet ettiler. TRT'nin kaynakları cemaate aktarılıyor. TRT'de cemaate çalışan muhasebecisinin kod adı Kaplan Bey'dir. Bediüzzaman Said Nursi'nin talebeleri köşkte yemeğe davet edildiği için hain ilan edildiler. Biz cemaate biat etmediğimiz için işten çıkarıldık. TRT ile çalışan One Haber Ajansının cemaatle alakası ne? TRT'nin kaynakları cemaate aktarılıyor. ''

HAKAN ŞÜKÜR'ÜN İSTİFA MEKTUBUNU IRMAK TV GENEL YAYIN YÖNETMENİ SÜLEYMAN SARGIN YAZDI''

Hakan Şükür istifa zamanında her gün gazeteye gelirdi. Hakan Şükür'ün istifa mektubun Süleyman Sargın yazdı Irmak TV genel yayın yönetmeni.

''CİHAN'DA CİNSEL TACİZ SKANDALI!''

Bir hafta önce haber olmuş bir konuyu ben iki gün önce öğrendim. Hemen haber konusu olan arkadaşımla konuştum böyle böyle bir şey var doğru mu diye. Evet dedi ve ismini bizzat bana söyledi. O kişinin görevi Cihan Haber Ajansı Genel Müdür Yardımcısı ve gencecik bayan çalışanını arkadaşımızı taciz etti. Daha sonrada mağdur olan arkadaşımız işten çıkarıldı.

ALAN; ''CHA'DA MÜDÜRÜM BANA CAMİLER KAPATILSIN EVLERİMİZE DOKUNULMASIN DEDİ'' TAHA YASİN ALAN ( KAMERAMAN );

Cemaatin tabanındaki insanların çok saf ve temiz olduklarına inanıyorum. Cemaatin kötü niyetini Gülen'in bedduasından sonra öğrendim. Ben Recep Tayyip Erdoğan hayranıydım futbol maçı izler gibi konuşmalarını dinlerdim. Her çarşamba sabah yedi de Gülen'in hutbeleri dinletilirdi. Anket yaptılar çalışanlar arasında bir tek ben Ak Partiye oy vereceğimi söylediğim için hedef oldum. En yakın arkadaşlarımın hedef tahtası oldum. Bana beddualar ettiler. Gururla söylüyorum Cihan haber ajansından kovuldum yaptığım konuşmadan sonra. Bu konuşmamdan sonra 15 gün daha çalıştım ve atıldım. Ödül töreninden bir gün önce beni çağırıp yarın ki başlık belli dediler. Başbakandan paralel medyaya iki ödül birden diye başlık atacaklardı ben buna müsaade etmedim. Uluslararası medyada başbakanımızı küçük düşürecek haberler yapacak kadar alçak insanlar. Benden kanal temsilcisi özür diledi. Ben her zaman CHP'ye karşı olan bir insanım. Müdürüm bana camiler kapatılsın evlerimize dokunulmasın dedi. 

GÜNAY; ''GEZİ OLAYLARINDA SOSYAL MEDYANIN GÜCÜNÜ GÖRDÜLER VE 17 ARALIKTA VE SONRASINDA BU GÜCÜ KULLANMAYA ÇALIŞTILAR'' MEVLÜT GÜNAY ( MUHABİR );

Ben zaten gazeteciliğe Ak Parti kimliğimle başlamıştım. Ancak bu süreçten sonra bana düşman gözüyle baktılar. Ak Partili olmama rağmen MHP muhabirliği yaptım iki yıl boyunca çok da başarılıydım. Mesleğime hiç bir zaman yansıtmadım tarafsızlığımı. Gezi olaylarında sosyal medyanın gücünü gördüler ve 17 Aralıkta ve sonrasında bu gücü kullanmaya çalıştılar.


(KAYNAK: A Haber,26.09.2014 tarihinde Deşifre’de izledim,27.09.2014Sabah) 

Mahmut Arslan,Şah-ı Merdan,Yılmaz Birden'in Açıklamaları

 A Haber'de yayınlanan Mehmet Ali Önel yönetimindeki Deşifre programı bu hafta yine Pensilvanya'nın uykularını kaçırdı. Gülen örgütü tarafından kıskaca alınan işadamı Mahmut Arslan, gazeteci Yılmaz Bilgen, din alimi Şah-ı Merdan Sarı ve avukatı Hüseyin Kurşun'un konuk olduğu programda örgütle ilgili birbirinden ilginç açıklamalar yapıldı. İşte o açıklamalardan satır başları;

İŞADAMI MAHMUT ARSLAN: 

TERÖR ÖRGÜTÜ KURMAKLA SUÇLANDIM Türkiyenin en büyük ihracatçısı olduk. Ama yetinmedik petrole atıldık. Türkiye petrol sektörünün yüzde 10'nunu karşılıyorduk. Sigarada kaçakçı ilan edildik, petrolde kendimizi aklamak istedik. 

Uluslararası tekeller yerli sermayeyi bitirmek için beni hedef aldılar. Hiç tanımadığım 260 kişinin lideri yaptılar. Terör örgütü kurmakla suçladılar. 2012 yılında tüm mal varlığıma el koydular. Full petrolü ve diğer mal varlıklarım gitti. O zaman 400 milyon dolarlık mal varlığıma el koydular.

KARDEŞİME KADIN GÖNDERİP ŞANTAJ YAPACAKLARDI

Beni ve kardeşimi içeri almaya çalıştılar. Kardeşime kumpas kurup kadın gönderdiler ve gizli kamera ile şantaj yapacaklardı ancak kardeşim nefsine yenilmedi gelen bayanı şikayet etti.

BENİ AĞABEYLER PENSİLVANYA'YA DAVET ETTİ

İslam dininde aracı kurum yoktur, aracı Hristiyanlıktan gelir. Beni ağabeyler Pensilvanya'ya davet ettiler gitmedim. Cemaat bana arazi gösterdi bana oraya yurt yapalım dediler ama onları kırmadan yapamam dedim. Birçok kez Pensilvanya'ya davet edildim ama geri çevirdim.

MİT YARGI VE EMNİYETTE NEDEN YAPILANDILAR?

MİT'e başka servisler sızar, peki cemaat MİT, Yargı ve Emniyet'te neden yapılandı demek ki bunlarda bir servis. Mütedeyyin insanları ihanet içindeki örgütten ayırmak lazım, bunlar bizim inançlı halkımız. Maliye'de çok büyük organize olmuşlar. Ben hayatım da çeltik ihracatı yapmadım ama beni GDO'lu çeltik satıyor diye karalama kampanyası yaptılar. 

BARANSU'NUN PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIM 

Mehmet Baransu'ya yalan haber yaptığı için dava açtım ve bu işin sonunu bırakmayacağım. Bunların tetikçileri Maliye'de, Adliye'de her yerde varlar.


ŞAH-I MERDAN SARI DİN ADAMI:

DİNLER ARASI DİYALOG VATİKAN'IN BİR OYUNU

Dinler arası diyalog İslam'a uymuyordu. Batıl dinlerin hak din gibi gösterilmesi ve bu dinlere tabi olanların cennete dahi girebileceği iddaa ediliyordu. Kuran-ı Kerim de böyle bir şey geçmiyor. Ben dinler arası diyaloğun Vatikan'ın bir oyunu olduğunu biliyordum. Her bir asırda farklı bir bölgeyi Hristiyanlaştırma oyunu olduğunu tüm dünya biliyor. 

DİYALOG BİR SAÇMALIKTIR 

İbrahim ne Hristiyan ne Musevi'dir o bir Müslüman'dır ayeti vardır. Allahu Teala buyuruyor ki Allah katında hak din İslam'dır. Diyalog bir saçmalıktır. Ayeti kelimeler vardır Hz. Muhammed SAV son peygamberdir ve herkes ona itaat etmek zorundadır. Tüm peygamberlerin biat ettiği son peygamber Hz. Muhammed SAV'dir. 

FETHULLAH GÜLEN'E MÜSLÜMAN DİYENİN İTİKATI BOZULUR

Fethullah Gülen'e Müslüman diyenin itikatı bozulur. Bunlar her zaman devreye girdiler. Ben Fetullah Gülen hakkında daha çok bilgi sahibi olduğum zamanlar vaazlarımda onun hakkında yorumlar yapıyordum. Gözaltına alındım bana polisler, Fettullah hoca ile neden birlikte olmuyorsun bu safa neden geçmiyorsun diye sordular.

BANA BASKI YAPTILAR

Dinler arası diyalog hakkında yaptıgım makaleler yayıldıktan sonra bana baskılar yaptılar yıldırmaya çalıştılar hatta adam gönderip kendi kanallarına çıkmamı teklif ettiler. Oğlum telefonda baba bir emrin var mı diye sordu. Bunlarda emir komuta sistemi var terör örgütü mensubu diye iki oğlumu da cezaevine attılar hala cezaevindeler. Ben onlara tabi olmadığım sürekli eleştirdiğim için beni direkt olarak hedefe aldılar.

ŞAH-I MERDAN SARI'NIN AVUKATI HÜSEYİN KURŞUN: 

TERÖR ÖRGÜTÜ KURMAKTAN DAVA AÇTILAR

Silahlı terör örgütü kurmak yönetmek, yönlendirmek hakkında davalar açıldı şah-ı Merdan Sarı Hoca'ya. Savcı ceza verilen hocaya temyize gitme kararı verdi ancak yerel mahkeme kabul etmedi ve 9 yıl ceza verildi, yakalanma kararı çıkarıldı. Paralel örgüt tarafından dinler arası diyalog hakkında kitap yazdığı için teknik ve fiziki takibe alındı.

YILMAZ BİLGEN GAZETECİ:

BİR EMNİYET MÜDÜRÜ TAYYİP ERDOĞAN'IN İHANET İÇİNDE OLDUĞUNU SÖYLEDİ 

4. sınıf Emniyet Müdürü bana Recep Tayyip Erdoğan'ın ve yanındakilerin ihanet içinde olduklarını ve ülkeyi sattığını ilan etti. Fırtına kopacak benden helallik isteyeceksin dedi. 

ERDOĞAN'IN EVİNE BÖCEK KOYDUKLARINI İTİRAF ETTİLER

Yakından tanıdığım bir Emniyet Müdürü Erdoğan'ın evine böcek koyduklarını itiraf etti. Sonra yurt dışına kaçtı. 

BÜYÜK BİR İHANET İÇİNDELER

Bu yola baş koymuş, sözü geçen insanların bu harekete karşı çıkmaları gerekir. Çünkü bu hareket büyük bir ihanet içindedir... 


(19 Eylül 2014 sabah’tan alınmıştır.Aynı tarihte gece programı canlı izledim.) 

Bazılarının kuyruğu hâlâ Paralel Çete’nin elinde

Tapeler, kasetler, yargı operasyonları, MİT tırlarına yapılan baskınlar… MİT kriziyle başlayan, 17 ve 25 Aralık operasyonuyla deşifre olan “paralel örgüt” Kod adı: K.O.Z filmiyle beyaz perdeyle gerçekler halka anlatılacak. Gülen Cemaati’nde 90‘lı yıllarda mütevelli olarak görev yapan Uğur Yalçınkaya yapımcısı olduğu Kod adı: K.O.Z sinema filmini niçin yaptığını Akit’e anlattı. 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‘ın “Milletimizin takdir etmesi durumunda eğer cumhurbaşkanı seçilirsek, paralel yapılanması ile mücadelemiz kesintisiz olarak devam edecektir” dediği “Paralel Örgüt” bu kez beyaz perdede halka anlatılacak.

MİT kriziyle başlayan, 17 ve 25 Aralık operasyonuyla deşifre olan “paralel örgüt” Kod adı: K.O.Z filmi ile beyaz perdeyle gerçekler halka anlatılacak.

Gülen Cemaati’nde 90‘lı yıllarda mütevelli olarak görev yapan Uğur Yalçınkaya yapımcısı olduğu Kod adı: K.O.Z sinema filminin ayrıntısını Akit’e anlattı.

Yalçınkaya, “Türkiye’deki bir çok yapının kuyruğu paralel yapının elinde şuan. Bazı medya patronları da istediği gibi hareket edemezler. Çünkü o kadar çok kasetlerle tehdit edilebilecek insan var ki... Ahlaki kaygıları olmayan, bu ülkeyi satan insanlar” dedi.

- Okuyucularımız için kendinizi tanıtır mısınız? 

- İsmim Uğur Yalçınkaya. Sinema alt yapılı bir işim var. Parantez Yapım şirketinin sahibiyim. Ses, sahne, ışık, proje danışmanlık, görsel sanatlar üzerine şirketlerim var. 

TALİMATLA GÜRCİSTAN’A GİTTİM”

- Sizin cemaatle ilişkiniz ne zaman başladı ve nasıl gelişti? 

- Ben cemaatle İlk olarak 90’lı yıllarda Kocaeli Gölcük’te makrube yemeğe davet etmeleri üzerine tanıştım. Çok kısa zamanda da aktif olarak çalışmaya başladım. Çalışmaya başladıktan sonra da mütevelli heyetine girdim. Gölcük gibi bir yerde mütevelli heyetinde bulunsanızda çok kapsamlı bir göreviniz olmuyor. Ancak yeni öğrenci evleri açmak, öğrencilere yeni burs kaynakları bulmak gibi görevleriniz oluyor. Tüm zamanımız yeni neslin Kur’an, iman eksenli bir yaşam doğrultusunda yetişmelerini sağlamakla geçiyordu. Fethullah Gülen’in bizlerin yurt dışına açılmamıza dair bir tavsiyesi oldu. Ben de bölgemizin kararı doğrultusunda Gürcistan’a gittim.

Oraya gittiğimde gördüm ki Hizmet hareketi her yerde aynı değil. Gölcük gibi küçük bir yerde gerçekleri görme şansınız olmuyor. Fakat yapının uluslararası boyutuna baktığınız zaman çok farklı durumlar olduğunu görüyorsunuz. Cemaat içerisinde bir çok daire var ve mütevelli olduğunuz halde dışarıda kalabiliyorsunuz. Yurt dışında gördüğüm bu durumlar cemaatten uzaklaşmama sebep oldu. Sonunda da cemaatten ayrıldım.

“ANLATTIKLARIMIZIN YÜZDE 90’I BELGEYE DAYANACAK”

Yapımcılığını üstlendiğiniz Kod Adı: K.O.Z isimli, filmi neden çektiniz?

- Bu ülke hepimizin ülkesi. Bu anlamda almamız gereken sorumluluklar var. Bu filmin konusunu ben ele almasam da başkasının alması gerekirdi. Benim bu anlamda hızlı davranmamın sebebi olayı taraflı birinin ele almasını engellemek ve tarafsız bir şekilde yansıtmak. Bizim filmimiz paralel yapıya karşı bir sinema filmi.

Türkiye’deki bu paralel yapının nasıl ortaya çıktığını, ülkeyi nasıl sardığını, arkasında hangi uluslararası güçlerin olduğunu anlatan bir sinema filmi olacak. Bu filmle bizim hiçbir çekincemiz yok. Cemaatin yaptığı bütün yanlışlarını ortaya dökeceğiz. Tabi birebir bir anlatım değil, kurgu dahilinde anlatacağız. Fakat anlattıklarımızın yüzde 90’ı belgeye dayanacak.

- 17 Aralık’ta ne oldu ki, paralel örgüte bağlı yayın kuruluşları süregelen yayın çizgisinden tamamen şaştılar? 

- Başbakanı dinleyen paralel yapı onları da dinledi. Türkiye’deki bir çok yapının kuyruğu paralel yapının elinde şuan. Bazı medya patronları da istediği gibi hareket edemezler. Çünkü o kadar çok kasetlerle tehdit edilebilecek insan var ki.

- Siz şuan paralel yapının geldiği noktayı nasıl görüyorsunuz?

Paralel yapıda bir dağılma yaşandı mı?

- Rabbimin takdiri diyorum ben. Çünkü hiç yapmayacağı hataları yaptılar. Mesela bize yansıyan yanıyla beddua durumu. Sonra ise Hakan Fidan’ın görevden alınması söz konusuydu. Hatta yerine getirilecek isim bile belliydi. Fakat gerçekleşemedi. Paralel yapı içinde bulunan samimi insanlar elbette ayrıldı. Ayrılmak isteyen bazı kişiler ise tehdit altında.

“BU ÜLKEYİ SATAN İNSANLAR…” 

- Bu yapının içinde bulunmuş ve elinde de yapıya dair bir çok belge bulunan bir kişi olarak bu yapıyı ismen nasıl nitelendiriyorsunuz?

- Ahlaki kaygıları olmayan, bu ülkeyi satan insanlar. Ki Rabbim yapmak istediklerini ayaklarına öyle doladı ki isimlerini de kendileri belirlediler. (Yeniakti,13.07.2014,Mehmet Özmen’nin roportajı) 
Cemaatin eski okul sorumlusundan şok iddia 


• A Haber’de yayınlanan Mehmet Ali Önel Yönetimindeki Deşifre Programı’nda paralel yapı mağdurları ele alındı.

Programa konuk olan Emekli Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Asım Korkut, Prof. Dr. İsmail Özdemir, Cemaatin Malatya'da ki özel okulunda yıllarca personel görevlisi olarak çalısan Ahmet Korkmaz ve eşi Zeynep Korkmaz çok çarpıcı açıklamalarda bulundu.

İşte programdan çarpıcı satır başları...

Ahmet Korkmaz: 2010 tarihinde bir şey dikkatimi çekti.Özel okulların çalışanlarına yatırması gerektiği sosyal haklar ücreti vardı. Bunları ödemediklerini fark ettim ve ödemeleri gerektiklerini söyledim ama ödemeyeceklerini söylediler ve o gün başladı benim üstüme gelmeleri. 

Maaşlar bankaya yatmaya başlamıştı kanunlar gereği. Elimde muavin defteri var, resmi sözleşmem var Valilik Makamı'nın bana onay verdiği ve malum bankaya yatan maaş var. Gelirler İdaresi Başkanlığına bunu sundum burada vergi kaçırılıyor. Sözleşmemdeki miktar bu bankaya yatan miktar bu muavin defterim bu yani bize elden para veriyorlardı. Asgari maaş üzerinden bankaya yatırıyorlardı, üstünü elden veriyorlardı bunu ispat ettim resmi olarak.

Fakat o zaman ki paralel yapı bunu incelemedi. Bu yapıya yakın kişilerin çocuklarını bu okullarda ücretsize yakın bir rakamla okulda okutuyorlar. 



Devletten maaş alanlar devletin kanunlarına göre çalışır ama ben bu yapıdan çalışanlarından böyle bir karşılık alamadım.Yaklaşık 15 kişi Malatya'da paralel yapıdan üst düzey kişiler Evrakta Sahtecilikten yargılanıyorlar.

Paralel yapını üst düzey kişilerinden bahsediyorum.

''GÜLEN'İN İÇ ÇAMAŞIRI HEDİYE OLARAK DAĞITILDI''




Pensilvanya'ya gidip geldiler oradan bir hediye gelmiş. Hediyeler dağıtılıyor ama bir tanede çok özel hediye çok özel hediye diyip duruyorlar. Genel Müdür bir okul Müdürüne hediye etti. Çok özel hediye nedir biliyor musunuz?.

FethullahGülen'in giydiği kendi atletti. 


Zeynep Korkmaz:

8 yıl bu yapıda çalıştım ama tabanından gelen biri değilim. İş için ekmek parası için çalıştım sadece.Fethullah Gülen'in söylediği her şey emirdi. Türkiye'de her okula da geldiğine eminim.

Fethullah Hoca Efendi'den emir geldi diyorlar bıyıkları kesecek herkes veya uzatacak. ''BAYANLAR GÖNDEREREK ''BALLI TUZAK'' DENİLEN KASETLERLE HAKİM VE SAVCILARA ŞANTAJ YAPTILAR'' 


Asım Korkut:

Bu paralelcilerde sınır yok. Bu paralelciler Özel Yetkili Mahkemelerin özel yetkilerini ele geçirmek istediler. Bunlar öncelikle kişiye suçlu algısı yaratıyorlar. Normalde gizlidir basına sızdırılmaz davalar ama bunları bilerek sızdırılıyordu. 

17 ve 25 Aralık operasyonları tutsaydı ben tahmin ediyorum ki Başbakanın mahkumiyet kararı daceplerindeydi diye tahmin ediyorum. Bunların hedefi olmamın sebebi istedikleri kişileri bırakmadım istedikleri kişileri de içeri attırmadım diye.

Paralelciler devletin bankasından para çekmişler. Devletin polisi devletin bankasından parayı çekiyor benden uzakta birine veriyor. Sonra ben duruşma yapıyorum akşam evime gelip dava dosyalarını inceliyorum saat 11 de aradılar çay içelim diye sonra birden hakim rüşvet alırken suçüstü yakalanmış.

Cumhuriyet Tarihinde ilk defa görev başında tutuklanan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı benim.

Bayanlar göndererek ''Ballı Tuzak'' denilen kasetlerle Hakimve Savcılara şantaj yapıyorlar. 



Önemli iddianameler Emniyette hazırlanıyor, Adliyede de paraleller tarafından başlığı değiştiriliyordu. Paralel yapının taktiği insanları itibarsızlaştırmak, suçlu algısı yaratmak ve aile yapısını bozmak ailesini yıkmaktır. 


PROF.DR. İSMAİL ÖZDEMİR:

''YÖK VE ÜNİVERSİTELERDE PARALEL YAPI ÇOK AKTİF''

Prof. Dr. İsmail Özdemir: 2009 yılında benim hayatımı karartan tek bir dilekçe. 

Herkes o yıllarda mağdur olmuş zirve yaptığı bir dönemdi o zaman herhalde. Doğum hanede öğrencilere kapıyı kapattırıyorlar ama bunu bana naklediyorlar ben kapatmışım gibi gösterdiler. Ama böyle bir şey yok ben eğitimimi yine verdim. İpe sapa gelmez soruşturmalar açılmaya başlandı. 

Asistanım yoluyla bana soruşturma açıldı. Doğumunu her şeyini de ben yaptım bütün ameliyatlarına ben girdim ama bana 4 ay boyunca ameliyatlarına girmemişsiniz diye soruşturma açtılar ama ben bu ameliyatlara girdiğimi ispat ettim.

YÖK den onay yazısı aldılar. YÖK'ü etkisi altına alan paralel yapı benim gibi bir çok hocayı mağdur etti. Allah iftiracılarımı bile iftiralardan korusun. 

İnsanlığın bittiği noktadır bu. Paralelcilerin gözünü kan bürümüştü. 

Üniversitede bize zulmettiler. Paralel yapının aleyhine bir insan olduğum için hedef oldum. Ölmüş hemşireyi aleyhime tanık gösterdiler. Zombiler gibi saldırdılar. Takip ettiğim bir hastanın oğlu karnında öldü.

Gizli mektup gönderdiler o kişiye bu İsmail Özdemir'in hatasından dolayı olmuştur diyor. Paralel yapı aleyhimde mektuplar yazdı. Paralel yapı asılsız soruşturmalarla önümü kesmek istedi. 2011 yılında artık bütün Üniversite üst düzey makamlarına bu soruşturmalar aldı başını gitti. Ameliyat yapamaz ders anlatamaz hale geldim. Bir Yardımcı Doçent'i öğrencilerle etik dışı ilişkiler kuruyor diye konuştuğumda. Bu durumu bana çevirebilecek kadar hayasızlaşmışlar.

Sayın Başbakan'ı son kale olarak görüyorum ben. Eğer Başbakan'ı düşürmüş olsaydılar Türkiye'yi ele geçirmiş olacaklardı. Ben canlı cenazeye dönüm bunlardan dolayı.

(Sabah,12.07.2014/Bu program 11.07.2014 gecesi A haberde yayınlandı,izledim )



'Cemaat yapılanmamızı anlatırsan seni bitiririz'


Üniversitede Gülen örgütü evlerinde kalan eski savcı Çelebi, "Hâkim olmamam yönünde karar vermişler. 'Bu hakkım. Şikâyet ederim' dedim. 'Konuşursan bitersin' dediler" diye konuştu.

Yargıda Birlik Platformu'nca geçen ay Erzurum'da yapılan ve 300 hâkim ile savcının katıldığı "Yargının Sorunları ve Çözüm Önerileri" toplantısında konuşan eski Tortum Cumhuriyet Savcısı Vildan Yeşim Çelebi, Gülen örgütünce nasıl tehdit edildiğini anlattı.

İşte Çelebi'nin konuşmasından başlıklar:

DİNİ KENARA ATIN:

Lise ve üniversitede cemaat evlerinde kaldım. Üniversitede yargı mensuplarının hâkim savcı olması gerektiği hususundaki toplantıda denildi ki;

"Biz dediğimizde şunu yapacaksınız. Yeri geldiğinde birçok dini konuyu kenara atacaksınız."

Dedim ki "Bunun fetvasını kim verdi?" O gün cemaatten atıldım. Ve bugün beni attıkları için teşekkür ediyorum. Ben üniversiteyi cemaatten kazananlar gibi kazanmadım. Zor hayatım vardı. Böbreklerimi kaybettim. Ameliyata gireceğim zaman bir cemaat üyesini arayıp "Ölürsem sizlere hakkımı helal etmiyorum" dedim. 

İLK MAAŞIMI VERDİM:

Cemaat kaynakları, Alevi ve Erzincanlı olduğum için hâkimliği kazanmamam yönünde not gittiğini söyledi.

Cemaatten hâkim ve savcı olan birisini arayıp, "Gider Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na dilekçemi veririm. Ben emek verdim. Bu konuma geleceğim" dedim. İki yıl öncesine kadar içinde olmasam da cemaati canımı verecek kadar severdim. İlk maaşımı cemaate verdim, kurban bağışladım. Cemaatten bir arkadaş "Yapılanmamızı bir yerlerde konuşursan bitersin. Biz de zarar görürüz ama sen daha çabuk bitersin" dedi. 

CEMAAT VE ADALET:

Cemaatçi adalet demek. Parçalanmış cesedi kendi damarlarını kurtarmak için kayıp gösterecek kadar, kayıp dosyaları kendi zamanında tam gösterip sonraki dönemde çalışanlara soruşturma açtıracak kadar adaletliler. Maalesef size her zaman destek olan sizin için dua eden birisini kaybettiniz. Yargıyı yine o kişilere teslim etmeyin. Her düşünceden insan olsun bakın. Siz her düşünceden insanı koyduğunuzda kendini kontrol edecek.
(Ali OKTAY/SABA/Takvim,11.07.2014)

'Pes artık' dedirten paralel ihanet



TÜBİTAK, devletin zirvesinin kullandığı 164 kriptolu telefondan 80'inin dinlendiğini tespit etti. Telefonlar TİB'de isim kaydı olmadan, İMEI numaraları üzerinden kayıt altına alınıp, yurtdışında kriptoları çözüldü.

Paralel Yapı'nın aralarında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın da bulunduğu devletin zirvesindeki kişilerin kullandığı 164 kriptolu telefondan 80'ini dinlediği ortaya çıktı.

SABAH, Başbakan Erdoğan'ın geçtiğimiz hafta Denizli mitinginde dile getirdiği TÜBİTAK'ın kriptolu telefonların dinlenmesine ilişkin raporunun detaylarına ulaştı. 

17 ve 25 Aralık operasyonlarının ardından Ankara Cumhuriyet Savclığı'nın Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nda (TİB) başlattığı soruşturma kapsamında görevlendirilen bilirkişiler, kriptolu telefonların nasıl dinlendiğini tespit etti. 

TİB'de veri tabanı üzerinde yapılan bilirkişi çalışmalarında, geri getirilemeyecek şekilde silinmeye çalışılan veriler arasından kriptolu telefon kayıtları da bulundu. 

KAYITLAR YURTDIŞINA GÖNDERİLMİŞ

Dinlemeler kriptolu cihazların IMEI numaraları üzerinden kişilerin numara ve isimleri olmadan yapıldı. Dinleme yapılırken telefon kriptolu olduğu için ses kaydı "gürültü kaydı" olarak alındı. Bu gürültü kaydını anlaşılabilir sese dönüştürmek için Paralel Yapı farklı bir teknoloji kullandı. Kaydedilen kriptolu kayıtlar şifre dönüştürücü ile çözüldü. Kriptolu kayıtların IP numarası kullanılarak yurt dışına gönderildiği ve orada çözümlerin yapıldığı tespit edildi. 

Yapılan incelemeler sonucunda devletin kritik görevlerinde bulunan 164 kişiye verilen kriptolu telefonların 80'ine ilişkin dinleme kaydı bulundu. 

Emniyet Genel Müdürlüğü'ne verilen 3 kriptolu telefona ait ise herhangi bir dinleme kaydı bulunmaması dikkat çekti. Bilirkişi raporunda, dağıtılan tüm kriptolu telefonların tamamının dinlendiği kanaatinin oluştuğu ancak geriye doğru ulaşılan veri tabanında sadece 80 telefona ilişkin kaydın tespit edildiği belirtildi.

Dinlendiği belirlenen 26 kriptolu cihazın kime ait olduğu ve kimin tarafından kullanıldığı ise araştırılıyor.

DİNLEMELER OCAK 2014'TE BİTTİ 

Aynı zamanda Ocak 2014'ten sonra arıza nedeniyle değişime gönderilen telefonların yerine verilen telefonların dinlenemediği, TİB'de kaçak dinleme yapılanmasının bu tarihten itibaren etkin olmadığı vurgulandı.

Öte yandan, savcılığın, o dönemde TİB'de çalışan yaklaşık 200 kişi hakkında "devlet aleyhine casusluk" yapmak suçundan soruşturma açacağı öğrenildi.

Kriptolu telefonu dinlenenler Cumhurbaşkanı Abdullah Gül.
Başbakan Tayyip Erdoğan (4 kriptolu telefon).
GenelKurmay Başkanı Necdet Özel. 
Genelkurmay Başkanlığı MUBİL DESKOM (Elektronik Anahtar Üretim Merkezi) biriminde bir kriptolu telefon.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu (2 kriptolu telefon).
MİT Müsteşarı Hakan Fidan MİT'teki 14 kriptolu telefon.
MGK Genel Sekreterliğinde teslim edilen 25 kriptolu telefon. 
Jandarma Genel Komutanı Servet Yörük. 
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç (2 telefon).
Meclis Başkanı Cemil Çiçek.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan. 
Dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin.
Eneri Bakanı Taner Yıldız. 
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik.
Dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin.
Dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar. 
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı.
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik.
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı.
Dönemin Bilim ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün.
Dönemin Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala.
Başbakan Erdoğan'ın Ortadoğu danışması Sefer Turan.
(Safure CANTÜRK/SABAH/Takvim,11.07.2014 )

"17 Aralık operasyonun planlandığı toplantıda ben de vardım"


 A Haber’de yayınlanan Mehmet Ali Önel Yönetimindeki Deşifre Programı’na, paralel yapının Adana ve Hatay Bölge Sorumlusu Tamer Barış Terkeşli konuk oldu. Terkeşli canlı yayında paralel yapı ile ilgili çok çarpıcı itiraflarda bulundu. 

İşte dün akşam ki Deşifre'den çok çarpıcı satır başları… 

''PARALEL YAPI İÇİNDE BİR PARALEL YAPI DAHA VAR'' 

Tamer Barış Terkeşli:

Ortaokuldayken bir hocam 12 Eylül ile ilgili bilginiz var mı diye soru sordu. Cevap verdim ve dikkatini çekti daha sonra konuşmamızı istedi.

Çok iyi bir potansiyelin var. Ankara'ya yollayalım ve daha iyi bir yerlere gelmeni sağlayalım dedi. Sonra Ankara'da öğrenci yurduna yerleştim ve orada cemaatin nasıl düzen içinde olduğunu ve yapılanmanın ayrıntılarını öğrettiler.

Yapı içinde Devletin sistemine paralel bir yapı vardı. Bizden olanları yükseltme bizden olmayanları düşürme gibi bir düzen vardı.

Özellikle 2004 den itibaren bunu uygulamaya soktular. Zıt kutuplar oluşturmak için kurulmuş bir düzen bu. Paralel yapının içinde de paralel düzen oluşturmuştuk biz. 

Bu yapı içerisinde biat kültürüyle hareket eden savcılar vardı. Emir alacak savcılar ile işlerimizi yürütüyorduk. Telefonlar, telefonun imei numarası üzerinden dinleniyordu. Böylece 3 tane hat değiştirse de o telefon dinlenebiliyordu.

''17 ARALIK OPERASYONUN PLANLANDIĞI TOPLANTIDA BEN DE VARDIM'' 

Tamer Barış Terkeşli: 17 aralık operasyonun planlandığı toplantıda bende vardım.

Hükümetin kendi çizgilerinin dışına çıktığını, kendi menfaatlerinin tersi hareket etmeye başladığını ve farklı sesler geldiğini dillendirerek hükümete karşı bir hareket tarzı benimsendi. Böylece bu doğrultuda argüman biriktirilmesi kararı alındı. Bunların içinde kişilerin özel hayatları ve mahrem bilgilerine kadar her türlü bilgilerin depolanmasına dair bir karar çıktı. 

Bende toplantıda bu milletin milli iradeyle seçtiği Başbakan'a karşı mı kumpas kurulacak? dedim ve soğuk bir rüzgar esti o anda.

''CÜBBELİ AHMET'E PARALEL YAPI KUMPAS KURDU'' 

Tamer Barış Terkeşli: Cübbeli Ahmet Hoca'nın sesini nasıl kısarız diye benim de katıldığım bir toplantı yapıldı.

Mutlaka ortada bir suç bulmalıydılar ve buna da Cübbeli Ahmet Hocayı dahil etmelilerdi. Hatta o toplantıda biri, Cübbeli Ahmet Hoca'nın veya yakınlarının illaki gayrimeşru bir ilişkisi vardır oradan çok daha kolay köşeye sıkıştırırız dedi.

Fethullah Gülen'in de son vaazı Cübbeli Ahmet Hocayı bitirme operasyonudur.

Mit tırların da görev almış bir Savcı'nın babasına trafik cezası kesiliyor, kesilen bölgenin kaymakamına ulaşıyor ve cezayı iptal etmesini rica ediyor. Ama Kaymakam Hanımdan olumsuz yanıt alınca hemen sürece başlıyorlar ve kısa süre içinde terör suçundan soruşturma açıyorlar. 

''AZİZ YILDIRIM'I PARALEL YAPI BIRAKMASI İÇİN TEHDİT ETTİ AMA O BIRAKMADI''

Tamer Barış Terkeşli:

Bize bir spor kanalından girmemizi bir takımı ele alamazsak dahi en azından bizden bir adamı sokmamız gerektiğini söylediler. Fenerbahçe odak noktasıydı artık. Toplantılarda Aziz Yıldırım'ın vesayeti temsil ettiğini söylediler. Ona göre Aziz Yıldırım vesayetin son kalesiydi. Bu operasyona şike adı verildi. Aziz Yıldırım'a daha önce bilgi gitti. Bir arkadaş Emniyet Müdürü statüsünde olduğunu söyleyen biri, kendi isteğinle ayrıl ya da ülke dışına kaç diye bilgi ilettik dedi.

''PARALEL YAPI BANA DA KUMPAS KURDU''

Tamer Barış Terkeşli: Paralel yapı benden benim itirazlarımdan rahatsız olmuştu. Benden kurtulmak için bir örgüt üyesini beni ziyarete gönderdiler. Sonrada beni o örgüte iye olarak suçladılar. Şeklinde konuştu. Paralel yapının Akdeniz Organizasyon 'uda yine ilk kez Deşifre Programı'nda ekrana getirildi. 


(Sabah,28.06.2014/Bu açıklamalalr 27.06.2014 t.li haber a'da gece Deşifrede yayınlandı.)
Yüklə 0,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin