<Yaşamış ve Yaşayan Alevî Bektaşi Ozanları>
NOKSANÎ
<Tarık ÇİMEN>
<>Elazığ’ın Sün köyünün Ağuçan ocağından, kendisine isim babalığı yapmış Sadık Dede müridi ve asıl adı İsmail olan Noksanî, Erzurum’da dünyaya gelmiş ve 19. yüzyıl başlarında yaşamıştır.
Tarihe adını yazdırmış Noksanî ve emsallerinin, Ehlibeyt mektebini yaşatmak uğruna çektikleri zahmetlerin günümüze dek aktarılmış olması, bir şans eseri değildir. Ehlibeyt mektebinde yetişmiş bu yüce insanların varlıkları, tarih boyunca hep bağnaz toplulukların korkulu rüyaları olmuş, despot yönetimler tarafından çeşitli entrikalarla susturulmaya çalışılmıştır.
Bu yüzden, tarihe adını yazdırmış bu tür şahsiyetleri sıradan bir ozan olarak görmek, onlara yapılan bir haksızlık olur. Gerçekte bu yüce insanlar, mevlâları İmam Zeynelabidin (a.s)’ın yöntemi ile yola çıkmış dava adamlarıdırlar. Emevî sultanlarının baskısı altında kalan İmam Zeynelabidin (a.s), Ehlibeyt öğretilerini dua yolu ile insanlara ulaştırmış, insanları bu yolla terbiye etmişti. İmam Zeynelabidin’in yüce yaratana olan yakarışlarından bir kısmı Sahife-i Seccadiye adı eserde toplanmıştır. Bu duaları okuyan herkes, İmam’ın ilmi, irfanı ve üstün feraseti karşısında hayran kalmaktadır.
Ehlibeyt mektebini bizlere ulaştıran, günümüzde halk ozanları olarak tarif edilen bu yüce şahsiyetler de, aynı metot ve yöntemle, ilim ve irfanı şiir kalıbına sığdırarak bu yüce mektebin unutulmamasını sağlamışlardır.
Eğer Noksanî ve benzeri şahsiyetlerin Ehlibeyt aşkı yüklü olan ilim ve irfan dolu şiirleri olmasaydı, bu yüce değerler günümüze kadar bizlere ulaşmayacak ve çeşitli entrikalarla karşı karşıya kalan insanlarımız belki de Ehlibeyt mektebinden soyutlanacaktı. Umarım, onların izlediği bu akıl dolu yolu sıradan bir ozan kalıbına sığdıranlar, yanlışlarından döner ve tarihi detaylı bir şekilde inceleme fırsatını yakalarlar. Tarihin silemediği bu yüce şahsiyetleri biz de bu küçük makalede hayırla yâd ediyor ve önlerinde saygıyla eğiliyoruz.
Ehlibeyt dergâhında, kendisine bırakılan irfan mirasını gelecekteki aşıklara en güzel şekilde aktaran bu gönül adamının şiirlerinden siz değerli okuyucularımıza bir kesit sunuyoruz.
<GEL YETİŞ>
El-aman mürüvvettir kapına geldim
Muhammed Ali gel yetiş
İsyan deryasına gark oldum kaldım
Hünkâr Hacı Bektaş Veli gel yetiş
Tamah aldatmaktır her bar
Hırsa nefse fırsat verme ya Cabbar
Sana sığınmışım Vahid’ül-Kahhar
<>Car günüdür İmam Zeynel gel yetiş
Yezidler elinde müşkül hâlimiz
Münkir münafık feshetti yolumuz
Ya Muhammed Bâgır sen al elimiz
İmam Cafer kaldır gel yetiş
Dağlarca günahım vurma gül yüze
Cehennem narını gösterme bize
Musa-i Kâzım ile pirim İmam Rıza
Taki, Naki, İmam Ali gel yetiş
Tevbekârım muhabbetim var bu yolda
Mürüvvete gelmişim kusurum var elde
Göster cemalini eyleme darda
Hasan’ül-Askerî şahım gel yetiş
Noksanî arzu eder didar-ı cennet
Masum-i paklardan erişe himmet
El-aman mürüvvet Mehdi Muhammed
Sarı Saltuk, Kızıl Deli gel yetiş
Noksanî’nin söylediği bu şiir âdeta, günümüzü yorumlayan bir üslûptadır. Sanki zamanımızın bu karanlık çağını yaşıyormuş gibi ifade etmiştir. İsyanın çoğaldığı, şeytan hilelerinin arttığı, manevî değerlerin çöktüğü, insanî değerlerin kalmadığı, maddî çıkarcıların ön plânda olduğu bir ortamda, “Yetiş ya Muhammed! Yetiş ya Ali!” feryatları bizlerin kurtuluş parolası olacaktır. Onların, öğretilerine sahip çıkmak, o yolda yürümek, insanlığın tek kurtuluş yolu olduğuna inanmak mistisizm olmasa gerek. Çünkü Ehlibeyt, hem dünya, hem de ahiret <>işleriyle birlikte, ekonomi ve siyaset gibi dünya ilimlerini de bizlere öğretmiştir. Ama biz garip insanlar, bu kutsal yolu bırakıp kendi nefsi isteklerimizi ön plânda tuttuğumuz için hep hüsrana uğramaktayız.
Noksanî anlamaz adlı şiirinde de bizim eksiklerimizi dile getirip ismini taşıdığımız değerlere sahip çıkmamız gerektiğini şöyle dillendirmiştir.
ANLAMAZ
Bezirganım deyip kervanına gelir
Kalkıp gideceği yoldan anlamaz
İple sarrafım der çuhacı olur
Satarım cevheri maldan anlamaz
Şirin şerbetinden kanayım deyü
Pervaneyim oda yanayım deyü
Bülbülüm gülşana konayım deyü
Bülbülüm der ama gülden anlamaz
Hak için bu yola emek çekmemiş
Gönlünden kinle kibri atmamış
Gözünden hasret yaşın dökmemiş
Yanmamış yüreği selden anlamaz
Hak için bu yolda bir emek çekmez
Gönlünden kin ile kibri atmaz
El etek yandırıp ikrara yetmez
<>İkrar bilir ama yoldan anlamaz
İmam Zeynel, Bâgır, Cafer’e ermez
Kâzım Musa, Rıza darına durmaz
Taki’ye, Naki’ye meylini vermez
Arifim der ama hâlden anlamaz
Noksanî Şah Askerî’den seçile
Mehdi gele hülle donu biçile
Özün öldürmez ki gözü açıla
Gözü açık ama kuldan anlamaz
Noksanî, “Korktuğun Yerlerden Aşırır Seni” adlı şiirinde gerçek bir insan-ı kâmile olan hizmet erbaplığından gerçek bir mürşid-i kâmil peşinde gitmenin insanı kurtuluşa götüreceğini; elinden, belinden, dilinden zarar gelmeyenin insan sayılacağını vurgulamaktadır. Yalancıya, kalleşe hizmetin insanı felâkete, bataklığa götüreceğini, zahirî ilimlere bakılmamasını, şeytanın da hilesinin bu olduğunu, dilin söylediği ama kalbin inanmadığı inancın hiçbir faydası olmadığını vurgulamaktadır. En son beytinde de, kusuru her insanın kendinde araması gerektiğini, nefsî arzu ve isteklerin ön plâna alınmamasını, yoksa insanın bu doğru yoldan sapacağını söylemektedir. Noksanî’nin adı geçen şiiri şöyledir:
KORKTUĞUN YERLERDEN AŞIRIR SENİ
Bir kâmile candan hizmet eylesen
Nar-ı aşka salup bişürür seni
Teslim olup her sırrını söylesen
Korktuğun yerlerden aşırır seni
<>Yalancı, kalleşe hizmet eyleme
Mutlak münafıktır ülfet eyleme
Harf ile üstüne gelse söyleme
İblisten eşeddür şaşırtır seni
Zahir ilmi çoktur mahluka satar
Ellerin bağrında şakıyıp öter
Yakınına varma yakanı tutar
Hakkın dergâhlarından düşürür seni
Dilde kavlü ikrar muhabbet çoktur
Zerrece hak nişanı kalbinde yoktur
Batılımı görmezsen demek ki haktır
Dar kapta kaynama taşırır seni
Noksanî sakınıp uyma her cana
Bin can içre, bir can yeter irfana
Kusuru sende bul düşme yabana
Nefse uyma yoldan düşürür seni
<Bayram Özden> <>EMANET VERDİN
Nuru ilahi yarattığın günden beri
Elif lam mim dedi Muhammed Ali
Bir cevher yarattın bu güzel aklı
Emanet verdin ruhu, can u bedeni
Enel hak dedi yarattın sen Hallac’ı
Manayı bilmez astı onu birkaç kadı
Sırrı sen verdin abdesti oldu kanı
Emanet verdin ruhu, can u bedeni
Sen yarattın gönül bendimi ya Rabbi
Sensiz gönülde sevgi olur mu Yani
Var eden sensin güneşi yıldızı ayı dünyayı
Emanet verdin ruhu, can u bedeni
Kalbi mekan eyledin senindir tahtı
Cemaline maşuk Bayram görürse ahireti
Nesimi yüzüldü son sözü bildi enel Hakk’ı
Emanet verdin ruhu, can u bedeni
HAK NURU BİR MUHAMMED BİR ALİ
Sen öyle bir bilinmez kudretsin ya Rabbi
Sana her cismi canlı cansız varlık tabi
Hem ismi alemsin hem kudreti ilahi
Nurun Şit’ten zuhur etti biri Muhammed bir Ali
<>Hem bu fani dünyayı hem gerçek ahireti
Sen var ettin Musa’yı, İsa’yı, hem Muhammed’i
Sevsin Muhammed ümmeti unutmasın Ehil-i Beyt’i
Nurun Şit’ten zuhur etti biri Muhammed biri Ali
Hatice-tül Kübra göz bebeği Fatıma-tüz Zehra’yı
Ali-yül Murtaza’yı, Hasan-ül Müçteba’yı Hüseyn-i şehid-i Kerbela’yı
Taktir senindi Yezit kesmedi Zeyn-el Abid’ini
Nurun Şit’ten zuhur etti biri Muhammed biri Ali
Meleklerin varken sen yarattın Beni Adem’i
Hem akıl verdin hem zeka bir de kalbi beyni
Fırsat verdin kula bilmez kul kendini
Nurun Şit’ten zuhur etti biri Muhammed biri Ali
Söylettin dilimi Bayram maşuktur deli
Selman’ı Farisi, Hallac-ı Mansur’u, seyit Nesimi
Ahmet Yesevi, Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli
Nurun Şit’ten zuhur etti biri Muhammed biri Ali
BİR BEN BİLİRİM BİR MEVLAM BİLİR
Sırr-ı alemdir bu Adem Oğlu
Kâhi yanlış kâhi doğruyu
<>Kur’an gerçek Hakk’ın yolunu
Bir ben bilirim bir Mevlam beni
Cihana geldiğim günden beri
Tartar dururum dostlar kendimi
Kahi helal yedim, kahi haramı
Bir ben bilirim bir Mevlam beni
Çardarım kurulduğu günü
Kıblemdir insani kamil Adem Oğlu
Alınca felek can u ruhumu
Bir ben bilirim bir Mevlam beni
Varsa sende insanın soyu
Bilir yanlışı insan hem doğruyu
Bayram yemez haram yetim tüyü
Bir ben bilirim bir Mevlam beni
BEKLERİM SENİ ALİM
Cemaline kurban olayım Ali’m
Sevgi nuruna maşuk olan benim
Sensin benim dinim hem imanım
Hüzünlendim beklerim seni Ali’m
<>Arzuladım göreyim imam Hasanı
İçirdi zehri Yezit yazdı fermanı
Ona kast edenler benim düşmanım
Hüzünlendim beklerim seni Ali’m
Yoldaş oldu yetmiş iki bin can
Döndü geri kaldı yetmiş iki canan
Şah Hüseyn’e kast eyledi o Mervan
Hüzünlendim beklerim seni Ali’m
Mahşer günü davacı ol Bayram
Fatıma anayı sardı acı figan
Hüseyin’in kanı Yezid’e olsun haram
Hüzünlendim beklerim seni Ali’m
BÜLBÜL GİBİ
Ehli kamil hanesine niyet eyledim
Gül bahçesi göründü gözüme dostum
Has bahçede kızarmış gül gördüm
Bülbül gibi söylendim lal oldum
Ol bahçeye seyr-u nazar eyledim
Güle baka kaldım hayli yoruldum
Ehli kemal ile pazar eyledim
<>Bülbül gibi söylendim lal oldum
Gülün kıymeti pahadır sorma dedi
Yoksa sende gül sevgisi, yorulma dedi
Bahçıvan görmesin burada durma dedi
Bülbül gibi söylendim lal oldum
Bayram Ehli kemal ile sohbet eyle
Bu yol incedir has otur pazar eyle
Diken ile gülü sev de bir eyle
Bülbül gibi söylendim lal oldum
SEMAH DÖNEN
Farkında olmadan dönüp duran
Pervane gibi durmadan dönen
Kâhi geceyi kâhi gündüzü getiren
Semah dönen dünya değil mi?
Doğdu o da senin benim gibi
Okudu ilimi Fars idi dili
Döndü etrafında buldu pirini
Semah dönen Selman değil mi?
İkrar ile bağladı kendi bendini
Şemsi Tebriz’e verdi elini
<>Gerçek Hakk’a bağladı özünü
Semah dönen Mevlana değil mi?
Turnalar göç eder durur
Kanatları çırpa çırpa vurur
Havada pervane eder durur
Semah dönen Turna değil mi?
Bayram ne bilir neler söyler
Dünya fanidir bir gün göç eder
Hacılar her yıl Mekke’ye gider
Mahber etrafında dönen semah değil mi?
SEN KENDİNİ TOPARLA BİRLİK OL
Ne yapsan da seni sevmez bilmezler
Sen kendini toparla birlik ol
Yeter sana kem küm etmesinler
Sen kendini toparla birlik ol
Asırlar sana bir anı olmaz mı?
Tarih aslını kökünü yazmaz mı?
Yavuzlar’ın yaptığını aklın almaz mı?
Sen kendini toparla birlik ol
Saklandık ormanda dağda mağarada
Hor göründük şehirde köyde kasabada
Vurun dediler vurun kızıl baş bi namaza
Sen kendini toparla birlik ol
<>Oku Kerbela’yı unutma hiçbir zaman
Davayı verdik halleylesin ulu divan
İnkar edenin yoktur derdine derman
Sen kendini toparla birlik ol
Oku Bayram hem düşün hem de yaz
Asırlardır Aleviyim diyorlar kimse anlamaz
Sen onları sevsen de onlar sana inanmaz
Sen kendini toparla birlik ol
|
|
Dostları ilə paylaş: |