Erzurumlu İbrahim Hakkı 18 Mayıs 1703 tarihinde Hasan kale'de dünyaya gelmiştir. Babası Derviş Osman Efendi, annesi Şerife Hanife Hanım'dır



Yüklə 477 b.
tarix22.11.2018
ölçüsü477 b.
#84762



Erzurumlu İbrahim Hakkı 18 Mayıs 1703 tarihinde Hasan kale'de dünyaya gelmiştir. Babası Derviş Osman Efendi, annesi Şerife Hanife Hanım'dır.

  • Erzurumlu İbrahim Hakkı 18 Mayıs 1703 tarihinde Hasan kale'de dünyaya gelmiştir. Babası Derviş Osman Efendi, annesi Şerife Hanife Hanım'dır.

  • Kendisi bu doğum tarihini şöyle ifade etmektedir:

  • Hicretin tarihi bin yüz on beş oldu ol bahar;

  • Kal'ayı Ahsan 'da İbrahim Hakkı doğdu zar.



Babası Tillo‘ ya (Siirt’ in Aydınlar ilçesi) gidip orada Şeyh Aziz'e bağlanmıştır. Dokuz yaşındayken İbrahim Hakkı da babasının yanına, Tillo‘ ya gitmiş, ancak 1720'de babasının ölümü ile Erzurum ‘a amcasının yanına dönmüştür. Orada tahsiline devam ettikten sonra, İbrahim Hakkı, 1728'de tekrar Şeyh'in yanına gelmiş ve Şeyhi İsmail Fakirullah ölene kadar da orada kalmıştır.

  • Babası Tillo‘ ya (Siirt’ in Aydınlar ilçesi) gidip orada Şeyh Aziz'e bağlanmıştır. Dokuz yaşındayken İbrahim Hakkı da babasının yanına, Tillo‘ ya gitmiş, ancak 1720'de babasının ölümü ile Erzurum ‘a amcasının yanına dönmüştür. Orada tahsiline devam ettikten sonra, İbrahim Hakkı, 1728'de tekrar Şeyh'in yanına gelmiş ve Şeyhi İsmail Fakirullah ölene kadar da orada kalmıştır.



Erzurumlu İbrahim Hakkı yaklaşık 33 yaşındayken, Firdevs Hanımla evlenmiştir ve 1738'de Hacca gitmiştir. 1747'de İstanbul'a giden İbrahim Hakkı orada, Sultan I. Mahmud'un (1730- 1745) Saray Kütüphanesinde çalışmıştır. Daha sonra onun müderrislik yapması uygun görülüp, Erzurum‘ da Abdurrahman Gazi Zaviyedarlığı verilmiştir.

  • Erzurumlu İbrahim Hakkı yaklaşık 33 yaşındayken, Firdevs Hanımla evlenmiştir ve 1738'de Hacca gitmiştir. 1747'de İstanbul'a giden İbrahim Hakkı orada, Sultan I. Mahmud'un (1730- 1745) Saray Kütüphanesinde çalışmıştır. Daha sonra onun müderrislik yapması uygun görülüp, Erzurum‘ da Abdurrahman Gazi Zaviyedarlığı verilmiştir.



1755'de İbrahim Hakkı ikinci kez İstanbul'a gitmiştir ve 1757'de Hasan kale'ye dönmüştür. İbrahim Hakkı orada meşhur ansiklopedik eseri Maarifetname'yi kaleme almıştır. Orada Abdurrahman Dede Tekkesi Zaviyedarlığına getirilen alimimiz 1763'de tekrar Tillo'ya dönmüş; orada eski hocası İsmail Fakirullah‘ ın torunu Fatma Azize ile evlenmiştir. İbrahim Hakkı 1798'de hastalanarak vefat etti.

  • 1755'de İbrahim Hakkı ikinci kez İstanbul'a gitmiştir ve 1757'de Hasan kale'ye dönmüştür. İbrahim Hakkı orada meşhur ansiklopedik eseri Maarifetname'yi kaleme almıştır. Orada Abdurrahman Dede Tekkesi Zaviyedarlığına getirilen alimimiz 1763'de tekrar Tillo'ya dönmüş; orada eski hocası İsmail Fakirullah‘ ın torunu Fatma Azize ile evlenmiştir. İbrahim Hakkı 1798'de hastalanarak vefat etti.



Hayatını ilim öğrenmek, öğretmek ve kitap yazmakla geçiren İbrâhim Hakkı hazretlerinin vefâtında, iki oğlu ve iki kızı vardır.Oğulları,İsmâil Fehim ve Muhammed Şâkir'dir. Babasının neslinin devâmını Muhammed Şâkir sağlamıştır. Kızları Şemsî Âişe ile Hanîfe Hâtun'dur. İbrahim Hakkı ilk eğitimini babasından almıştır. Daha sonra onu etkileyen Şeyhi ve hocası İsmail Fakirullah olmuştur.

  • Hayatını ilim öğrenmek, öğretmek ve kitap yazmakla geçiren İbrâhim Hakkı hazretlerinin vefâtında, iki oğlu ve iki kızı vardır.Oğulları,İsmâil Fehim ve Muhammed Şâkir'dir. Babasının neslinin devâmını Muhammed Şâkir sağlamıştır. Kızları Şemsî Âişe ile Hanîfe Hâtun'dur. İbrahim Hakkı ilk eğitimini babasından almıştır. Daha sonra onu etkileyen Şeyhi ve hocası İsmail Fakirullah olmuştur.



Ünlü eseri Marifetname‘ de çağının jeolojiden astronomiye, fizyolojiden psikolojiye kadar pek çok alandaki bilgilerini bir araya getirmeye çalışmıştır.

  • Ünlü eseri Marifetname‘ de çağının jeolojiden astronomiye, fizyolojiden psikolojiye kadar pek çok alandaki bilgilerini bir araya getirmeye çalışmıştır.



Erzurumlu İbrahim Hakkı'ya göre, bütün varlık küre şeklindedir: "Alemin her ne tarafına nazar olunsa şekli muhaddep görünür. Arzda ve semada müşahede olunan bütün şekiller yuvarlaktır". Einstein bu görüşü ondan çok daha sonra matematiksel yollardan göstermiştir.

  • Erzurumlu İbrahim Hakkı'ya göre, bütün varlık küre şeklindedir: "Alemin her ne tarafına nazar olunsa şekli muhaddep görünür. Arzda ve semada müşahede olunan bütün şekiller yuvarlaktır". Einstein bu görüşü ondan çok daha sonra matematiksel yollardan göstermiştir.



Erzurumlu İbrahim Hakkı (1703-1780) Marifet name adlı ünlü eserinde Güneş merkezli sistemi savunmuştur. Aynı zamanda eserine manzumeler de ekleyen İbrahim Hakkının Osmanlı Astronomu Takiyeddinden bahsetmesi ilginçtir.

  • Erzurumlu İbrahim Hakkı (1703-1780) Marifet name adlı ünlü eserinde Güneş merkezli sistemi savunmuştur. Aynı zamanda eserine manzumeler de ekleyen İbrahim Hakkının Osmanlı Astronomu Takiyeddinden bahsetmesi ilginçtir.



İbrahim Hakkı;ateşten ibaret olup alemi aydınlatan Güneşi,bütün unsurların en mükemmeli ve gökle yerdeki cisimlerin merkezi olmak üzere kıyamete kadar alemin ortasında çevirili ve durucu konmuş,yeri top gibi yuvarlak ve Güneşin etrafındaki gezgenlerden bir gibi hareket edici ve dönücü,gökleri de bir hal üzere sakin ve kararlı sanmış ve o şekilde itibar etmişlerdir.

  • İbrahim Hakkı;ateşten ibaret olup alemi aydınlatan Güneşi,bütün unsurların en mükemmeli ve gökle yerdeki cisimlerin merkezi olmak üzere kıyamete kadar alemin ortasında çevirili ve durucu konmuş,yeri top gibi yuvarlak ve Güneşin etrafındaki gezgenlerden bir gibi hareket edici ve dönücü,gökleri de bir hal üzere sakin ve kararlı sanmış ve o şekilde itibar etmişlerdir.



Başarılı bir astronom olan İbrahim Hakkı, hocası İsmail Fakirullah’a vefasını optik bir düzenek kurarak gösterir. Bu amaçla ilk olarak üstadının ebedi uykusu için hazırladığı yapının yakınına, üstünde camdan bir prizma bulunan, sekiz köşeli ve on metre yüksekliğinde bir de kule inşa eder. Düzeneğin üçüncü parçası ise kulenin yaklaşık 4 km doğusunda, her sabah güneşin yükseldiği tepenin zirvesine harçsız, yığma taşla örülen ve ortasında 40x50 cm’lik bir pencere boşluğu olan bir duvarla tamamlanır.

  • Başarılı bir astronom olan İbrahim Hakkı, hocası İsmail Fakirullah’a vefasını optik bir düzenek kurarak gösterir. Bu amaçla ilk olarak üstadının ebedi uykusu için hazırladığı yapının yakınına, üstünde camdan bir prizma bulunan, sekiz köşeli ve on metre yüksekliğinde bir de kule inşa eder. Düzeneğin üçüncü parçası ise kulenin yaklaşık 4 km doğusunda, her sabah güneşin yükseldiği tepenin zirvesine harçsız, yığma taşla örülen ve ortasında 40x50 cm’lik bir pencere boşluğu olan bir duvarla tamamlanır.



İbrahim Hakkı artık dehasını kanıtlamaya hazırdır. Uzun uğraşlar sonucu yaptığı hassas hesaplar sonunda meyvesini verir ve ekinoksun gerçekleştiği 23 Eylül günü, Tillo’ya doğan güneşin ilk ışıkları tepedeki duvarın boşluğundan blok halinde süzülerek kuledeki prizmada odaklanır. Cam prizmanın kırdığı ışın demeti türbenin penceresinden girerek üstadını sabahın taze ışıklarıyla buluşturup aydınlatır. İbrahim Hakkı hocasına olan saygısını bir sonraki ekinoks zamanı olan 21 martta yine gösterecektir.

  • İbrahim Hakkı artık dehasını kanıtlamaya hazırdır. Uzun uğraşlar sonucu yaptığı hassas hesaplar sonunda meyvesini verir ve ekinoksun gerçekleştiği 23 Eylül günü, Tillo’ya doğan güneşin ilk ışıkları tepedeki duvarın boşluğundan blok halinde süzülerek kuledeki prizmada odaklanır. Cam prizmanın kırdığı ışın demeti türbenin penceresinden girerek üstadını sabahın taze ışıklarıyla buluşturup aydınlatır. İbrahim Hakkı hocasına olan saygısını bir sonraki ekinoks zamanı olan 21 martta yine gösterecektir.



İbrahim Hakkı, Tillo’yu sıfır noktası kabul ederek enlem ve boylamları hesaplamıştır. Kendi yaptığı dünya küresinde kutupları basık göstererek, dünyanın tam yuvarlak değil, eliptik bir şekilde olduğunu göstermiştir.Kendi yaptığı gökküre modelinde takım yıldızlarının yerlerini belirtmiştir.İbrahim Hakkı’nın astronomi çalışmalarında kullandığı usturlablar, sekstant ve rubu tahtası gibi aletler Tillo’daki müzede sergilenmektedir.

  • İbrahim Hakkı, Tillo’yu sıfır noktası kabul ederek enlem ve boylamları hesaplamıştır. Kendi yaptığı dünya küresinde kutupları basık göstererek, dünyanın tam yuvarlak değil, eliptik bir şekilde olduğunu göstermiştir.Kendi yaptığı gökküre modelinde takım yıldızlarının yerlerini belirtmiştir.İbrahim Hakkı’nın astronomi çalışmalarında kullandığı usturlablar, sekstant ve rubu tahtası gibi aletler Tillo’daki müzede sergilenmektedir.



Marifetname, ilk kez 1825’te Kahire’de yayımlanmıştır. Astronomi bilimi için gerekli olan aritmetik ve geometri bilgileri verilmektedir. Alemin küre şeklinde olduğu ispat edilirken, gezegenler hakkında da ayrıntılı bilgi sunulmaktadır. Bitkiler, hayvanlar, cansızlar, enlem-boylam daireleri, yedi iklim gibi konular işlenmektedir.

  • Marifetname, ilk kez 1825’te Kahire’de yayımlanmıştır. Astronomi bilimi için gerekli olan aritmetik ve geometri bilgileri verilmektedir. Alemin küre şeklinde olduğu ispat edilirken, gezegenler hakkında da ayrıntılı bilgi sunulmaktadır. Bitkiler, hayvanlar, cansızlar, enlem-boylam daireleri, yedi iklim gibi konular işlenmektedir.



Güneş ve Ay’ın doğudan batıya hareketi ve kıyamet alameti olarak kabul edilen tutulmalar için şu bilgiler verilmiştir: “... Ay tutulması, Yerküresinin Güneş ile Ay arasında olmasıyla Ay’ın ışığının kaybolmasından ibarettir. Güneş tutulması ise yer ile Güneşin arasında Ay’ın bulunmasıdır.”

  • Güneş ve Ay’ın doğudan batıya hareketi ve kıyamet alameti olarak kabul edilen tutulmalar için şu bilgiler verilmiştir: “... Ay tutulması, Yerküresinin Güneş ile Ay arasında olmasıyla Ay’ın ışığının kaybolmasından ibarettir. Güneş tutulması ise yer ile Güneşin arasında Ay’ın bulunmasıdır.”



Ayrıca yazar, kainatın merkezinin Yer veya Güneş olduğuna inanmanın din ile ilgisi olmadığını belirtir. Esas olan, kainatın yüce yaratıcının eseri olduğuna inanmaktır. Kainatın şeklinin şu veya bu şekilde olduğuna inanılması dini meselelerden değildir. Bu kısımda, merkezdeki Güneş etrafında yörüngelerde hareket eden gezegenler, bunların yörünge zamanları ve uydumlarıyla ilgili aktarılan bilgiler tamamen ilmi karakter taşırlar.

  • Ayrıca yazar, kainatın merkezinin Yer veya Güneş olduğuna inanmanın din ile ilgisi olmadığını belirtir. Esas olan, kainatın yüce yaratıcının eseri olduğuna inanmaktır. Kainatın şeklinin şu veya bu şekilde olduğuna inanılması dini meselelerden değildir. Bu kısımda, merkezdeki Güneş etrafında yörüngelerde hareket eden gezegenler, bunların yörünge zamanları ve uydumlarıyla ilgili aktarılan bilgiler tamamen ilmi karakter taşırlar.



GÜLFEM KOÇ

  • GÜLFEM KOÇ



Yüklə 477 b.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin