Tefsirle İlgili Alınan Sonuçların Teyit veya İptali
Kurân’daki bazı ayetler hakkında farklı ve bazen de birbirine muarız tefsirler görülmektedir. Bu, dikkatsizlikten ve ayetlerdeki karineleri, özellikle de siyak karinesini yeterli ölçüde dikkate almamaktan kaynaklanmaktadır. Buna örnek olarak aşağıdaki ayetlerin tefsiri konusunda bazı müfessirlerin söylediği sözler gösterilebilir:
“Birbirlerine dönerek sorarlar. İçlerinden biri söze gelir de, “Benim bir arkadaşım vardı” der. “Sen de (kıyameti) doğrulayanlardan mısın?” derdi. “Ölüp toprak ve kemik olduktan sonra mı cezalandırılacağız?” “Onu görmek için bir bakar mısınız?” der. Bir de bakar, onu cehennemin ortasında görür. “Allah’a yemin olsun, neredeyse beni helak edecektin” der. “Rabbimin nimeti olmasaydı, ben de orada bulunanlardan olurdum.” “Biz artık ilk ölümümüzün dışında ölmeyeceğiz, değil mi?! Azaba da uğramayacağız, değil mi?!” Kuşkusuz işte bu, büyük bir kurtuluş ve başarıdır. Çalışanlar böylesi için çalışsınlar.”803
Müfessirlerden bazıları bu ayette geçen sözün Allah’a ait bir söylem olduğu, bazıları bunun meleklere ait bir söz olduğu ve bazıları da cennet ehlinin sözü olduğu kanaatindedir. Hâlbuki surenin bu bölümündeki ayetlere dikkat edecek olursak şunu görürüz “Birbirlerine dönerek sorarlar. İçlerinden biri söze gelir de…” ayetinden itibaren başlayan tüm sözler bu bölümün başında zikri geçen konuşana aittir. Hal böyle olunca da müfessirlerin beyan ettiği diğer ihtimaller, ayetlerin siyak ve akışı ile uyuşmadığı için onlara itina edilmez.804 Çünkü aksi halde ya bir şeyi takdirde tutmak gerekir ki bu alışılmış olan yönteme aykırıdır veya delili olmayan bir sözü kabule tevessül edilmiş olur.
Diğer bir örnek Mumin (Ğafir) suresinin 83. ayetidir:
“Peygamberleri onlara apaçık delilleri getirdiklerinde onlar, kendi yanlarında bulunan bilimle ferahladılar. Sonunda alay ettikleri şey başlarına geldi.”
Bazıları ayette geçen “yanlarında bulunan ilimle ferahladılar/sevindiler.” cümlesindeki her iki zamirin de peygamberlere döndüğünü ve ayetin şu manaya geldiğini söylemişlerdir: “Peygamberler kavimlerine apaçık deliller getirdiklerinde onların küfür ve şirkteki inat ve isyanlarını müşahede ettiler, onların işinin akıbetini bildiler. Sahip oldukları gerçek bilgiden dolayı ferahladılar ve bundan dolayı Yüce Allah’a şükrettiler.” Fakat iyice dikkat edildiğinde söz konusu ayetin öncesi ve sonrasındaki ayetlerle birlikte önceki peygamberlerin kavimlerinin tepkileri ve işlerinin akıbetini hatırlattığı anlaşılmaktadır. Bu cümlede geçen şey, onların dünyevi nimetlerle mest olmaları ve bunlara ilişkin bilgileridir. Yani peygamberlerin gerçek bilgilere çağırmaları karşısında inat yoluna girerek peygamberleri alaya almışlardır.805 Dolayısıyla “yanlarında bulunan ilimle ferahladılar/sevindiler…” cümlesi “onlara apaçık delilleri getirdiklerinde” cümlesinin cevabında gelmiştir ve bu mananın dışında diğer doğru bir ihtimal yoktur. Eğer bu iki zamir peygamberlere dönecek olursa bu, fesahat ve sözün akıcılığına aykırı bir yöntem olur. Zira bir siyakta birkaç zamir getirmek ve zamirin merciinde ihtilaf olduğuna dair bir karine olmadığı halde onların birini bir mercie diğerini de başka mercie döndürmek fesahate uygun olmaz ve böyle bir şey Yüce Allah’ın makamından uzaktır. Yani ayet, önceki kavimlerin peygamberlerin karşısındaki tepkilerinden söz etmektedir, peygamberlerin kendi davetleri karşısındaki tepkisinden değil! Onun öncesindeki ayet üzerinde dikkat edildiğinde bu konu daha net anlaşılmaktadır. Önceki ayet şöyledir:
“Onlar, yeryüzünde gezip dolaşmazlar mı ki, kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğunu görsünler?! Onlar, bunlardan daha çok ve daha güçlüydüler ve yeryüzündeki eserleri daha sağlamdı. Ama kazandıkları, onlara bir yarar sağlamadı.”806
Muhtemelen “bunlardan daha güçlüydüler ve yeryüzündeki eserleri daha sağlamdı” ifadesinden maksat onların sahip oldukları dünyevi ilimdir ve görüldüğü gibi sonraki ayette de buna işaret edilmiştir. Çünkü güçlü bulunmak ve yeryüzünde sağlam eserlere sahip olmak ancak zahiri ve dünyevi bilimlerle mümkündür. İşte bu, onların peygamberler karşısındaki azgınlık ve serkeşliğinin sebebi olmuştur.
Dostları ilə paylaş: |