İlmi Tarafsızlık
Her metni anlamadaki hedef, söz sahibinin neyi kastettiğini bilmektir. Bu hedef, metnin müfessirini bazı yönlerden sınırlamaktadır: Bu konuda kendi görüş ve düşüncelerini, bireysel ve grupsal istekleri tefsirine ekleyemez; kendi analizlerini metnin mefhum ve maksadının hesabına bırakamaz. Elbette çok sorgulayan bir zihne sahip olmak (ki müfessirin zikredilecek olan şartlarından birisidir) başka bir konu olup bu şartla çelişkisi yoktur. O şartta söz, konular ve soru üzerindedir; bu şarta ise söz, cevaplar ve hüküm üzerindedir. İlmi tarafsızlık her araştırmada zaruridir; ister bu tahkik, doğal ve insani kanunların keşfi alanında olsun, ister bir söz veya yazıyı anlamaya ulaşma hususunda olsun fark etmez. Fakat Kurân hususunda, değerli sonuçlarının mülahazasına binaen mesele, daha fazla hassasiyet teşkil etmektedir.
Reye dayalı tefsiri kınayan birçok rivayet de bu noktaya dikkat çekmektedir. Genel olarak ilmi tarafsızlığı riayet etmemek, bazen bireysel ve grupsal temayülleri ayetlerin tefsirine hâkim kılmak; bazen kendi şahsi görüşlerini Kurân’a hâkim kılmak; bazen de başkalarının görüşünden korkup kaidelere dayanarak yeni bir anlayış getirme cüretini kendisinde görmeme ve yenilik getirip daha fazla noktaları ortaya koymama şeklinde ortaya çıkar. Elbette önceki bölümlerde de ifade edildiği gibi akli olan müsellem kaidelerin, âkil insanlar arasındaki konuşma kuralları ve Kurân’dan alınmış genel ilkelerin hâkimiyeti, ilmi tarafsızlıkla tamamen uyum içindedir; hatta bu kaideleri etkin kılmak zaruridir.
Tefsirin Kemal ve Yüklü Olma Koşulları
Dostları ilə paylaş: |