“İçinizden vefat eden erkeklerin geride bırakmış olduğu eşleri, kendi kendilerine dört ay on gün beklerler…” İddeti neshittiği konusunda ihtilaf yoktur. Sadece Ebu Huzeyfe muhalefet etmiş ve şöyle demiştir: “İddet dört ay on gündür ve bundan fazlası bir yıla kadar vasiyetle ispatlanır. Nafakadan faydalanması durumunda bunu mirastan alır ve kendisi hakkında tasarrufta bulunur.” Fakat her ne kadar müstehap olsa da, vasiyet hükmü bizim yanımızda bakidir, nesh edilmemiştir. İbn-i Abbas, Hasan, Kutade ve Mücahit’ten bu ayetin miras ayeti ile nesh edilmiş olduğu aktarılmıştır. Onların “varise vasiyet olmaz” sözünün yanlışlığını açıkladık. Miras ayeti vasiyetle çelişmez, dolayısıyla da miras ayetinin vasiyet ayetine nasih olması caiz değildir. (et-Tibyan fi Tefsir’il-Kurân, c.2, s.278).
836Şeyh Mufid, Muhammed b. Muhammed b. Numan, el-İrşad fi Marifet-i Hucecillah ala’l-ibad, c.1, s.202.
837Nisa/46.
838Elbette bu tür ayetleri, birbirine benzeşen anlamında müteşabih saymışlardır ve bu, onların manasının belli olmadığı anlamna da gelmez.
839En’am/61.
840Nahl/28.
841Secde/11.
842Zümer/42.
843Bkz. El-Mizan, c.17, s.269.
844Saffat/24.
845Hicr/92.
846Rahman/39.
847Yasin/65.
848Rahman/41.
849Bu gruba bir diğer örnek ise Hz. Âdem’in (a.s) yaratılışı hakkındaki ayetlerdir. Kurân-ı Kerim, Al-i İmran suresinin 159. ayetinde Âdem’in (a.s) asıl mayasının “toprak” olduğunu, Rahman suresi 14. ayetinde “pişmiş çamura benzer balçık” Saffat suresi 11. ayetinde “yapışkan bir çamur” ve Hicr suresi 26. ayetinde ise “biçimlendirilmiş kara balçık” olduğunu ifade etmiştir. Her ne kadar Âdem’in (a.s) vücudunun asıl mayası hakkında çeşitli tabirler kullanmışsa da hepsinin cevheri ve özü tek bir şeydir; yani topraktır. Bkz. El-Burhan fi Ulum’il-Kurân, c.2, s.54.
873Geçmişte rivayetlerin Kurân tefsirinde başvurulması gereken kaynaklardan biri olarak sayanlardan bazıları şunlardır: Şeyh Tusi Tibyan’da c.1, s.6 ve 7; Taberi Cami’ul-Beyan’da c.1, s25, 26 ve 32; Tabersi Mecme’ul-Beyan’ın mukaddimesinde (el-Fenn’us-Salis); Şehristani Mefatih’ul-Esrar’da c.1, s.18; Tufi el-İksir fi İlm’it-Tefsir’de, s.11 ve 12; İbn-i Teymiye Mukaddimetun fi Usul’it-Tefsir’de s.39; İbn-i Teymiye’nin öğrencisi olan İbn-i Kesir Tefsir’ul-Kurân’il-Azim’in mukaddimesinde; Zerkeşi el-Burhan’da, c.2, s.156-161; Suyuti el-İtkan’da, c.2, s.1197; Kurân’ın Kurân’la tefsir edilmesini en üstün tefsir yöntemi sayan Allame Tabatabai bile müfessiri, rivayetlere müracaat etmekten müstağni saymamıştır. Bkz. Kurân der İslam, s.63. Şunu hatırlatmakta da yarar var; bu âlimler, hangi tür ayetlerde rivayetlerden faydalanılması gerektiği konusunda aynı görüşte olmayıp, farklı görüşlere sahiptirler.
874Seyyid Haşim Behrani’nin el-Burhan tefsirinde yaptığı gibi.
875Bihar’ul-Envar, c.65, s.147.
876A.g.e, c.103, s.42.
877Muminun/76.
878Bihar’ul-Envar, c.93, s.337.
879Tefsir-i Nur’us-Sakaleyn, c.3, s.549.
880Bakara/6.
881Bakara/89.
882Neml/40.
883Bakara/152.
884Bakara/85.
885Mümtehine/4.
886Ankebut/25.
887Hac/36.
888Bihar’ul-Envar, c.65, s.301.
889Beled/1-2.
890Bihar’ul-Envar, c.4, s.67.
891Taha/81.
892Bihar’ul-Envar, c.4, s.67.
893Hac/29.
894Bihar’ul-Envar, c.89, s.83.
895Nahl/16.
896A.g.e, c.16, s.88.
897Bihar’ul-Envar, c.84, s.66.
898Kasas/5-6, Bihar’ul-Envar, c.51, s.54.
899A.g.e, c.51, s.54.
900A.g.e, c.53, s.26.
901Ehl-i Sünnet’in altı sahih hadis kaynağı, Kenz’ul-Ummal ve el-Müstedrek ala’s-Sahiheyn gibi ve Şia kaynaklarından Kütüb-i Erbaa, Bihar’ul-Envar vb.
902Kurân sözcüklerini açıklayan rivayetlerden iki örneğe dikkat ediniz:
a) Peygamber Efendimizden (s.a.a), Tevbe suresinin 112. ayetinde geçen