Eserin özgün adı: روش تفسیر قران Reveş-i Tefsir-i Kur’an Yayın Yönetmeni



Yüklə 3,24 Mb.
səhifə38/249
tarix03.01.2022
ölçüsü3,24 Mb.
#47656
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   249
Tefsirin Gerçeği Yansıtması

Tefsirin gerçeği yansıtmasındaki maksat şudur: Masum olmayanların Kurân’ın tefsirine ve Yüce Allah’ın muradının keşfine ulaşmaları mümkün olmakla birlikte bu işin yapılması caizdir ve onların anlayışı müfessirin dayanağı ve onunla Allah arasında bir hüccet olur. Tefsirin gerçeği yansıtması konusuna getirilen bu yorum aslında Kurân’ın zahiri manalarının hücciyeti başlığı altındaki mukaddimenin büyük önerme yani kübrevi207 ayağını oluşturmaktadır. Bu konu fıkıh usulü kitaplarının çoğunda incelenmiş olduğu için ona burada değinmeye gerek görmüyoruz.208

Tefsirin gerçeği yansıtmasının bir diğer manası da şudur: Müfessirin sahih tefsir yöntemine dayanarak elde ettiği şey Yüce Allah’ın muradına mutabıktır ve müfessirin Kurân’ın metninden anladığı şey Allah’ın muradına nispetle gerçeği yansıtmaktadır. Bu meselenin iyice incelenmesi kutsal metinleri yorumlama hermenötik bilimi konusunun bir bölümü üzerinde yoğunlaşmayı ve kısmen de olsa detaylı bir bahsi gerektirmektedir ama buna burada mecal yoktur. Zira bu konu detay içeren bir meseledir ve onunla ilgili bahislere girmek bizi asıl konudan uzaklaştırır. Ama kısaca şunu söylemek mümkündür: Müfessir, tefsir yöntem bilimine ait kuralları dakik bir şekilde uyguladığı takdirde onun tefsiri gerçeği yansıtan bir tefsir olacaktır. Tefsirdeki hata ise bu kuralları bilmemenin bir getirisi veya bilerek ya da bilmeyerek kullanmama neticesinde ortaya çıkmaktadır. Elbette normal bir insanın hata yapma payı her zaman olduğundan, bütün ayetlerin gerçeği yansıtacak şekilde tefsir edildiği iddiası hiçbir müfessirden kabul edilmez. Zaten hiçbir dürüst müfessir de böyle bir iddiada bulunmamış ve bulunmaz da. Şayet bu yüzden rivayetlerde Kurân’ın kâmil ve kapsamlı tefsirine dair ilmin Peygamber (s.a.a) ve Masum İmamlara (a.s) özgü olduğu belirtilmiştir.

Tefsir Usulü



Usul, “asl”ın çoğuludur. Asl, sözlükte bir şeyin esası209 ve her şeyin kökü, temeli210 olarak manalandırılmıştır. Bir şeyin üzerine dayandığı dayanağa o şeyin aslı denir.211 Her ilmin üzerine oturtulduğu kural ve kanunlara usul denilmektedir.212 Bu yazıdaki “tefsir Usulü”nden maksat Kurân ayetlerinin sahih tefsirinin dayandığı birtakım kurallardır ve bu kuralların hakkınca tanınmayıp, riayet edilmemesi halinde sahih bir tefsirin ortaya çıkmaz. Tefsir usulünü kısaca aşağıda zikredilen beş konuda özetlemek mümkündür:

1- Tefsirin Genel Kaideleri

2- Tefsir Kaynakları

3- Müfessirin İhtiyaç Duyduğu İlimler

4- Müfessirin Şartları

5- Tefsir Yöntemi ve Aşamaları.

Bu kitapta bu konulardan ilk dördüne dört bölümde değineceğiz.

İkinci Bölüm


Tefsir Kaideleri

Tefsir Kaidelerinin


Araştırılma Gereksinimi

Kurân tefsirinin yaygınlığı çok eski zamanlara213 dayanmakla birlikte bu çeşitli yöntemlerle de yapıla gelmiştir. Bazıları ayetlerin tefsirinde yalnızca ayetlerle ilgisi olan rivayetleri toplamakla yetinmişlerdir. Bu tefsirlere “Rivayete Dayalı Tefsir” adı verilmiştir.214 Diğer bir grubun tefsirdeki eğilimi ise kelimelerin mefhumlarını açıklamak ve ayetlerle ilgili edebi noktaları beyan etmek olmuştur. Onların tefsirine “Edebi Tefsir” ismini vermişlerdir.215 Bazıları da, ayetlerin açıklaması ve yorumunda mümkün olduğunca Kurân’ın diğer ayetlerinden yararlanmışlardır. Bu tefsire verilen isim de, “Kurân’ın Kurân’la Tefsiri” olmuştur.216 Bazıları da Kurân-ı Kerim’in batını ile ilgili manaların peşinde düşmüş ve ayetlerin teviline yoğunlaşmışlardır. Onların çalışmalarına da “İşari Tefsir” veya “İrfani Tefsir” denilmiştir.217 Bir grup ise daha çok akli ve kelami konulara ağırlık vermiş ve ayetlerin tefsirinde itikadi sonuçlar almak istemişlerdir.218 Bir diğer kesim de Kurân’a bilimsel açıdan bakmış, Kurân’ı mevcut olan bilimsel nazariye ve kurallara tatbik yoluna gitmiş, tefsirini bilimsel keşifler ve bilim adamlarının görüşleriyle doldurmak için özel çaba sarf etmiştir.219 Bir grup kimse de kendi birikimlerine uygun olarak çeşitli açılardan ayetlerin tefsirini ele almıştır. Bu zikredilen muhtelif yöntemlerin kullanılması, müfessirlerin Kurân ayetlerinin beyanı ve Yüce Allah’ın bu ayetlerdeki muradı konusunda çok farklı söylemlerde bulunmalarına yol açmıştır. Bu da onlardan bazılarının Kurân tefsirinde birtakım hata ve yanlışları beraberinde getirmiştir. Çeşitli tefsir yöntemleri ile müfessirlerin ihtilaf ve hatalarının varlığı şunu göstermektedir: Kurân ayetlerini tefsir etmek ve Yüce Allah’ın muradını anlamak isteyen kimse tefsir için açık olan akli konular, kesinliği kabul edilmiş şer’i deliller ve akıl erbabının üzerinde ittifak ettiği delillere dayalı sağlam kaideleri tespit etmeli ve kendi tefsir yöntemini onun üzerine kurmalıdır. Bu vesileyle hem yapmış olacağı tefsir dayanaksız olmayacak, hem ihtilaflı konulardaki tercihi mesnetsiz ve beyhude sayılmayacak, hem de bu kurallara riayet ettiği için tefsirindeki hataları en aza inmiş ve Yüce Allah’ın gerçek muradına diğerlerinden daha çok yaklaşmış olacaktır. Şunu da dikkate almak gerekir; Kurân-ı Kerim’in sözcüsü, aklı yaratan ve şer’i delilleri indiren O Allah olup, bu ikisini de hüccet kılmıştır.220 Allah bu yüce kitapta insanlarla kendi dillerinde konuşmuştur.221 Bu kurallar ve ona dayalı bir tefsirin sağlam olacağı açıklamaya gerek kalmayacak ölçüde aşikârdır.

Tefsir kaideleri tefsir yöntem biliminin mühim, hatta en önemli bölümünü oluşturmaktadır. Kitabımızın ikinci bölümü bu konuyu incelemek için hazırlanmıştır.

Gerçi işaret edilen kaidelerin birçoğu hep akıl erbabı ve şeriat ehlinin üzerinde yoğunlaştığı konulardan olmuştur; insanlar arasındaki konuşmalar ve müfessirlerin Kurân tefsirleri her ne kadar gayri ihtiyari olsa da bu temel üzerinde şekillenmiştir. Bunların bir bölümünden İslam hukuku metodolojisinde ve bir kısmından da Kurân ilimleri dalında bahsedilmiştir. Ancak şimdiye kadar bunlar tekmil ve sağlam bir şekilde sayılıp, açıklanmak suretiyle tedvin edilmemiştir.222

Şunu zikretmekte yarar vardır; bu kaidelerin tefsire olan nispet ve yakınlığı mantık ilminin düşünce ve istidlale olan nispeti gibidir ve fıkıh usulünün fıkıh ilmine nispeti gibidir. Mantık ilmindeki kaidelere riayet, istidlaldeki hatayı nasıl engelliyor ve fıkıh yöntembilimi, fakihin fıkhi yorumlarına nasıl yardımcı olup, onun hatalarını asgari seviyeye indiriyorsa, bu kaidelerin riayet edilmesi de müfessire ayetlerin tefsiri konusunda bir o kadar yardımcı olmakta ve hatalardan alıkoymaktadır. Mantık kaideleri ve fıkıh ilkelerinin birçoğunun bedihi olması bu kaidelerin açıklanması ve tedvin edilmesine olan ihtiyacı ortadan kaldırmadığı gibi bunların da bedihi olması belirlenmiş bir çerçevede beyan ve tedvin edilmelerine olan ihtiyacı ortadan kaldırmaz. Çünkü eğer bu kaideler tam bir şekilde sayılıp açıklanmaz ve teknik açıdan çerçevesi belirlenip dikkat edilmezse ayetler tefsir edildiğinde bu kurallardan hepsi veya bir bölümü gaflet kurbanı olabilir ve böylece tefsirde birtakım hatalar ortaya çıkabilir.

Esasında yapılan tefsirlerde bugüne kadar ortaya çıkan ihtilaf ve hataların çoğunluğu bu kaidelerden gaflet etmenin bir sonucu olarak meydana gelmiştir. Diğer faktörlerin bu ihtilaf ve yanlışların oluşumundaki etkisi özellikle bir mezhep ve fırka içinde buna mukayese edildiğinde oldukça azdır. Dolayısıyla bu kaideleri dakik şekilde açıklamakla hem mevcut tefsirleri değerlendirilmeye tabi tutmak, onlardaki mevcut yorumların sıhhat ve zaafını tanımak hem de sahih bir tefsir için münasip bir temel ve tefsirdeki hataları azaltmak için bir altyapı hazırlamak mümkündür.

Birinci Kaide:


Sahih Kıraati Göz Önünde Bulundurmak

Kıraat okumak, kelime ve ibareleri telaffuz etmek manasına gelir.223 Kurân cümlelerindeki kelimelerin harflerini, heyet ve konumunu gösterir. Harflerin, kelimelerin heyetinin ve onların cümlelerdeki konumunun, cümlelerin anlamlarında temel rolü olduğu dikkate alındığında ve harflere göre kelimelerin, muhtelif şekilleri ve cümleler içindeki çeşitli konumlarıyla farklı manalar ifade ettiği göz önünde bulundurulduğunda kıraat şeklinin kelimeler ve ibarelerin mefhumundaki etkisi aşikâr olmaktadır. Dolayısıyla işi, ayetlerin manasını açıklamak ve Yüce Allah’ın muradını aşikâr etmek olan tefsirin her şeyden önce harflere, Kurân kelimelerinin gerçek şekline ve onların gerçek konumuna ihtiyacı vardır. Bu üçünü tanımak, ayetlerin sahih kıraatini bilmeye bağlıdır. Hal böyle olunca da; müfessirin, ayetlerin manasını anlayıp açıklamada atacağı ilk adım, onların sahih kıraatini araştırmaktır. Çünkü tefsir sahih kıraat esasına göre yapılır.

Kurân-ı Kerim, Yüce Allah’ın bir kitabı olup, Peygamber Efendimiz (s.a.a) tarafından insanlara tilavet edilmiştir. Dolayısıyla sahih kıraat o Hazretin (s.a.a) insanlara tilavet ettiğiyle mutabık olan kıraattir.224

Allah Resulünün (s.a.a) kıraatine ulaşmanın çeşitli yolları vardır. (Tüm grupların yalan ve hata üzerinde anlaşma sağlamış olmalarını muhal kılacak ölçüde) Mütevatir nakil ve Asr-ı Saadete kadar her dönemde Müslümanların tutumları bu yollardandır. Kurân’ın bütün asırlarda Müslümanların önem verdikleri tanınmış bir kitap olduğu dikkate alındığında şunu söylemek mümkün olur; günümüz kıraatinde tarih boyunca okunuşunda ihtilaf olmamış ayetler Müslümanların amel-i siyrelerinin bir parçasıdır. Zira eğer onların siyresi bunun aksi yönünde olsaydı meselenin önemine binaen mutlaka tarih içinde kayda geçerdi ve böyle bir konunun tarih ve hadis kaynaklarında gündeme getirilmemiş olması başka bir kıraatin olmadığının delilidir. Hâlihazırda Kurân ayetlerinin nerdeyse tamamına yakın bölümü Peygamberin (s.a.a) kıraatidir ve onları bu kıraat esasına göre tefsir etmek mümkündür.

Ama kıraatinde ihtilaf olan ve birden fazla meşhur kıraat şekli bulunan ayetlere gelince; bunlar hususunda Müslümanların tutumundan ve izledikleri yoldan Allah Resulünün (s.a.a) kıraatine ulaşmak mümkün değildir ve ancak kıraatlerden birinin tevatürü gibi başka yollarla onun sıhhatine varılır. Çok az sayıda olan bu ayetlerde eğer müfessir başka yollardan da sahih kıraate ulaşamazsa225 onları söz konusu kıraate göre kesin şekilde tefsir edip mefhumunu Allah’a isnat edemez. Elbette muhtelif kıraatleri esas alarak muhtemel tefsirler sunabilir. Eğer bütün kıraatlerin ortak noktası olabilecek bir tefsir bulunursa da onu ayetlerin kati mefhumunun bir bölümü şeklinde takdim edebilir.226 Şunu da belirtmekte yarar var ki; şaz ve tek kanaldan elimize ulaşan kıraatler227 veya Arap edebiyatının kesin kaidelerine228 veyahut açık akli delillere ya da ayet ve muteber rivayetlerin nassına aykırı olup da, akli açıdan tevcihi mümkün olmayan kıraatlere itina edilmez ve onların varlığı fiili kıraatin sıhhatine halel getirmez. Çünkü bu kıraatler kesinlikle Resulullah’tan (s.a.a) değildir. Şaz kıraatin etkisiz olmasının sebebi de şudur: Eğer o, Resulullah’tan (s.a.a) gelmiş olsaydı Müslümanların Kurân ve onun sahih kıraatine verdikleri öneme binaen bu kıraat şaz olmaz, aksine bilinir ve meşhur olurdu. Söz konusu hususlara aykırı bir kıraatin etkisiz olmasının sebebi de şudur: Bu hususlardan her birine olan aykırılık, bu kıraatin batıl ve yanlış oluşunun bir delilidir ve yanlış bir kıraat asla Allah Resulünden (s.a.a) sadır olamaz. Dolayısıyla eğer bir ayet hakkında yalnızca bir tane meşhur kıraat varsa ve her ne kadar karşısında şaz veya sözü geçen hususlara aykırı bir kıraat bulunsa dahi denilebilir ki: Bu meşhur kıraat Resulullah’ın (s.a.a) kıraatidir ve bu kıraati esas alarak tefsir yapmak caizdir. Buraya kadar yapılan açıklamalardan şunu anlamaktayız: Tefsir, üzerinde ittifak olunan bir kıraat veya en azından karşısında başka bir meşhur kıraatin bulunmadığı meşhur kıraat esasına dayalı olarak yapılmalıdır. Muhtelif şekilde kıraat edilmiş ve manayı değiştirecek tarzda birden fazla meşhur kıraatle okunmuş olan ayetler hususunda Peygamber Efendimizin (s.a.a) kıraatinin belirlenmesi imkânsızdır. Her ne kadar onların anlamını kıraat ihtilaflarına göre açıklayıp, hepsinde bulunan ortak noktayı Yüce Allah’ın muradı saymak mümkün olsa da, bu manalardan hiçbirisini Allah-u Teâlâ’ya isnat etmek uygun değildir. Öyleyse müfessir, kıraati üzerinde ittifak olunan ayetleri ihtilaflı olanlardan ayırt edebilmek ve bahsi geçen kurala uygun şekilde ayetleri tefsir edebilmek için her şeyden önce ayetlerin kıraati konusunda tam bir araştırma yapmalıdır.




Yüklə 3,24 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   249




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin