PALANGA, Bir halat ve makaralardan oluşturulan basit vinç donanımı.
PALEOBİYOLOJİ, Jeolojik zamanda yaşamış bitki ve hayvan türlerinin yaşam şekillerini ve müşterek yaşantılarını inceleyen bilim dalı.
PALEOCOĞRAFYA, Kara ve denizlerin, dağ sıralarının ve vadilerin, yer tarihinin her dönemindeki dağılışlarını inceleyen bilim dalı.
PALEOKLİMATALOJİ, Yer tarihinin her dönemindeki iklim koşullarını inceleyen bilim dalı.
PALEONTOLOJİ, —> Jeoloji.
PALP (PULP), 1) İnce taneli bir katı maddenin su içine dağılmasıyla ortaya çıkan karışım.Her palpta bir kısım katı ve bir kısım su bulunur. Toplam palp ağırlığı ve hacmi su ve katı maddenin ağırlık ve hacimleri toplamlarına eşittir. 2)Bulamaç. 3) —> Şlam. Flotasyonda palp yoğunluğa, hücre —> (Selül) hacmini ve adedini etkiler. Laboratuvarlarda elde edilen verilere dayanarak flotasyon devreleri tanzim edilir —> Şekil. Laboratuvar sonuçları içinde, tane serbesleşmesi, reaktif cinsi , miktarı, ilave yeri karıştırma zamanı ve palp yoğunluğu hücre hacmini ve adedini etkiler.
Genel olarak selüller mekanik ve pnömatik veya pnömatik düzenle çalışacak şekilde imal edilir. —> Şekil. 1985 yılından sonra Newcastle üniversitesinde (Avustralya) profesör Greame Jameson tarafından tasarlanıp ve 1989 yılında “Jameson Flotasyon Hücresi” adı altında bir patent alınmıştır. —>Şekil. Jameson teknolojisinin konvansiyonel uygulamalara göre önemli farkı, hava ile palpın düşey bir silindirik boru içerisinden karıştırılarak flotasyon hücresine verilmesidir.
PALYE, —> Basamak.
PAMUK BARUTU, Nitroselüloz (kolodyum pamuğu) —> Barut. Dumansız barut.
PAMUK TAŞLARI, —> Mermer cinsleri, —> Kalker tüfü.
PANDANTİF, İnce bir zincirle boyuna takılan süs, ziynet. Değerli takı.
PANDERMİT (Ca4B10 O19. 7 H2O), Kireç taşına benzeyen, beyaz renkte ve yekpare olarak teşekkül eden bir bor minerali. B2O3 içeriği % 49,8’dir. Türkiye’de Sultançayırı ve Bigadiç yörelerinde bulunur. Minerolojik adı “Priseit” olup, Sultançayırında çıkarılan priseit, Bandırma limanından ihraç edildiği için; bu minerale “Pandermit” denilmiştir.
PANGA, Dekapaj malzemesinin dökülmesi suretiyle; suni olarak teşkil edilen ve planlı bir şekilde oluşturulan yer.
PANO, 1) Yeraltı işletmesi uygulanan bir damarda mostra ve muayyen bir kat veya iki kat arasında kalan işletmeye alınmış damar kısmı. 2) Açık kömür işletmesinde maden kitlesinin alınmak üzere, genişlik, yükseklik ve uzunluk olarak yerinde boyutlandırılması sonucunda belirlenen kısım. Çarklı bagerler kullanılan linyit işletmesinin blok yüksekliği 45 m, çalışma kotunun altındaki derinliği ise 20 m’ye kadar olabilir.
PANO BOYU, Kömürü alınacak olan kısmın alt ve üst sınırını belirleyen ve damar meyli boyunca ölçülen mesafe. Özel durumlarda pano boyu ile ayak boyu ayrı olabilir. Alt ve üst taban yollarının ayağın gerisinden takip etmesi halinde (özellikle dik damarlarda uygulanan dilimli işletme metodu) ayak boyu ile pano boyu birbirine eşittir. —> Ayak boyu.
PANO TERTİBİ, 1) Panonun, pozisyon, ilerleme, maden yatağında ve ocak yapısı içindeki ilişkilerinin organizasyonal imkanlara bağlı olarak tertibi. Tertip çeşitleri arasında İlerletimli, Dönüşümlü- Z- Tertibi, T- Tertibi; Sualtı işletmesi, Suüstü işletmesi zikredilebilir. 2) Açık işletmelerde paralel, diyagonal ve karışık (kombine) şekiller zikredilebilir.
PANZEHİR TAŞI, Minerolojide opal olarak tanımlanan mineral.
PANZER, —> Zincirli konveyör.
PARAFUDR, Yeraltındaki tesis ve aygıtları aşırı gerilim yükselmelerine karşı korumak amacı ile yerüstünde gerekli yerlere konulan koruyucu cihaz.
PARAJENEZ, 1) Yanında, birlikte teşekkül etme. 2) Bir kayaçta veya maden yatağında minerallerin, beraberce zuhur etmeleri esasına dayanan, oluşumları (karşılıklı bağımlılık). Bu birlik ve bağımlılık, fiziko-kimyasal şartları, meselâ maden damarlarının oluşum sıcaklığı hususunda ipuçları vermektedir.
PARALEL BAĞLAMA, —> Elektrikli kapsül.
PARALEL VE DÜŞEY KAZI, Döner kepçeli kazıcı (Bager) uygulamasında kullanılan paralel veya düşey kazı yöntemi. Paralel ve kademeli kazıda döner kepçe alın üzerinde H dilimini aldıktan sonra, ikinci dilime geçer. Düşey kazıda ise döner kepçe alının şev üstünden başlayıp aşağı doğru harket ederek H- dilimini alır. İkinci dikey dilime, kademenin tekrar şev üstünden başlar.
PARALEL HAVALANDIRMA, Ocak hava-sını paralel devre oluşturacak biçimde kollara ayırarak iş yerlerini havalandırma.
PARALEL SARIMLI HALAT, Kordonu teşkil eden tellerin sarım yönü, halatı meydana getiren kordonların sarım yönü ile aynı olan çelik halat. Bu tip halatta teller, çelik halatın uzun ekseniyle dike yakın bir açı teşkil ederler. —> Çelik halat, Halat dokumu.
PARAMIKNATISLI MİNERAL,—> Minerallerin mıknatısiyet özellikleri.
PARAŞÜT TERTİBATI, Kuyu ve desandiri-lerde kafes veya araba halatının kopması halinde kafesin kuyu kayıtlarına, arabanın raylara tutunmasını sağlayan tertibat. Halatın kopması durumunda bu mekanizma, tırnakları vasıtasıyla kafesin kayıtlara artan bir basınçla tutunmasını sağlar. —> Kayıt.
PARATONER , Yapıları ve özellikle patlayıcı madde depolarını; yıldırım etkisinden korumak amacıyla kullanılan, çoğunlukla bakırdan yapılan havaya doğru olan ucu sivri çubuk.Radyoaktif özelliği olan paratonerler de yapılmaktadır.
Yıldırım çevresindeki en yüksek cisim üzerine düşme eğilimi gösterdiğinden paratonerin sivri ucu ; yıldırımı çekerek çok düşük dirençli ve topraklanmış kablolarla (gemilerde ise suya topraklanmış kablolarla) ; yıldırımı yani havadaki elektriği çekerek toprağa iletir. Paratonerin çevresine sağladığı koruma konisinin tabandaki yarıçapı yaklaşık olarak paratonerin yerden yüksekliği kadardır.
PARÇA BAŞINA İŞÇİLİK, —> Akort işçilik.
PARÇA KÖMÜR, —> Satılabilir.
PARÇA NUMUNE, Prospeksiyon, sondaj ve kazı çalışmalarında yalnız ilginç görülen formasyonlardan alınan numune. —> Tam numune.
PARILTI, Bir mineralin yüzeyinin ışığı yutmasına, yansıtmasına veya kırmasına bağlı olarak verdiği görünüm. Parıltıyı ifade etmek için mat, parlak, camsı, metalik (madensi) gibi ifadeler kullanılır. Eğer parıltılar pek bariz değilse, bu kelimelerin başına yarı kelimesi eklenir. Parıltıyı ifade etmek için donuk, topraksı, ipek gibi, yağlı, ince gibi, sakızımsı vb. tabirler de kullanılır.
PARİS BRONZU, İçinde yüzde 10 çinko bulunan bir bakır alaşımı. Bronz terimi yalnız bakır ve kalay alaşımlarını tarif etmekle beraber; çinko katkısı durumunda paris bronzu, alüminyum ve berilyum katkılarıyla oluşan alaşımlara da alüminyum bronzu ve berilyum bronzu denilmiştir.
PARLAK KÜKÜRT, İçinde azami % 0,08 oranında karbon bulunan kükürt. —> Püskürtme-, Pelet-, Koyu kükürt.
PARMLİ ANAHTAR, Sondaj takımı hazırlanırken kronları söküp takmaya yarayan özel boru anahtarı.
PASA, 1) Açık işletmelerde cevher veya kömürün üzerinden alınan dekapaj malzemesinin döküm sahasındaki adı. 2) Üretim tekniği gereği çıkarılan ve mevcut ekonomik ve teknik şartlara göre değerlendirilmesi mümkün olmayan —> Artık.
PASLANMAZ ÇELİK DÖKÜM, Çeşitli kimyevi etkilere karşı dayanaklı olan ve bileşiminde en az % 12 krom bulunan çelik döküm.
PASİF PERLİT, —> Perlit.
PAŞA VARDİYASI, —> Vardiya.
PATAR, —> Batarlama.
PATENT, Dünyada yeni olan tekniğin bilinen durumunu aşan ve sanayiye uygulanabilen buluşlara verilen sınai mülkiyet belgesi. Diğer bir ifade ile bir buluş hakkından yararlanmak için o buluşu yapana devletçe verilen belge. Bu belgeye berat ya da ihtira beratı da denir. Patentlerde koruma 20 yıldır.
Dünyada yeni olan ve sanayiye uygulanabilen yeni tekniğin bilinen durumunu aşma kriterine haiz olma şartı aranmayan “ küçük buluşlar “ , “faydalı model “ belgesi verilerek korunur. Faydalı modeller için koruma süresi 10 yıldır.
Sanayide ve tarımda üretilen veya pazara çıkarılan malların üzerine konan her türlü işaret “ Ticaret Markaları “ olarak, aynı şekilde hizmet sektöründe faaliyet gösteren kurum ve kuruluşların kendilerini tanıtmak ve diğerinden ayırt edilmeyi sağlamak üzere kullanılan işaretler ise “ Hizmet Markaları “ olarak tanımlanır.
Tescilli markalar 10 yıllık koruma hakkına sahiptir. Yenilenmek suretiyle bu süre sonsuza kadar uzatılabilir.
Bir ürünün tümü ya da bir parçası üzerindeki süslemenin çizgi, renk, şekil, biçim, doku, ses gibi görsel olarak iki boyutta ya da üç boyuttaki özelliklerin oluşturduğu bir bütün “Endüstriyel Tasarım” olarak ifade edilir. Örneğin; reklamlarda görülen bütün telefonların tümü aynı teknoloji ile üretilmiş ve çalışıyor olsa dahi (görsel olarak) bunların her birinin biçimi bir endüstriyel tasarımdır.
Coğrafi sınırları belirlenmiş herhangi bir bölge, yöre veya alan içersindeki doğal özelliklerden ve/veya oradaki beşeri unsurlardan kaynaklanan bazı özellikler bir ürün üzerine yansıyorsa ve bu ürünler coğrafi bölge ile bütünleşik olarak anılıyorsa bu tür ürünlerin korunma yöntemine verilen adlar “ Coğrafi İşaretler “ olarak tanımlanır. Örnek olarak halılar, peynirler, bazı yemeklerin adları sayılabilir. “ Menşe adı “ ve “ Mahreç İşareti “ biçiminde iki tür tanımlamayla ortaya konulan kavramlar da coğrafi işaretleri ifade eder.
Böylece patent kavramı adı altında belirlenen “ Sınai Mülkiyet Hakları “ 1- Patentler ve faydalı modeller, 2- Ticaret ve hizmet markaları, 3- Endüstriyel tasarımlar, 4- Coğrafi işaretler ve , 5- Entegre devre topografyaları olmak üzere 5 ana kavramdan oluşur. Bunlar —> Türk Patent Enstitüsünün yürütmekle yükümlü olduğu konulardır.
PATENT BORU, Özel bağlantı tertibatı ile teçhiz edilmiş, sızdırmaz bir şekilde birbirlerine çabuk bağlanabilen boru.
PATENTLİ TELLER, —> Uzun hadde ürünleri.
PATLAMA, Lağım deliğindeki patlayıcı maddeyi oluşturan kimyasal maddelerin, ani olarak yüksek basınçlı gaz durumuna geçişi.
PATLAMA GÜCÜ, Genel olarak kaya kütlesini uygun bir şekilde kırma ve yerinden oynatma kabiliyeti olup; —> Patlama hızı ile patlamada ortaya çıkan gaz hacminin kombinasyonu sonucudur.
PATLATMA HIZI, Patlayıcı kolonunu kateden infilak dalgasının hareket hızı. Patlatma hızı arttıkça, aynı zaman periyodunda daha fazla enerji çıkar. Oluşan enerji ise kayacı çatlatan infilak dalgası ve çatlakları genişleterek kaya parçalarını hareket ettiren yüksek basınçlı gazlar şeklinde ve sıcaklık ile açığa çıkar. Bir patlayıcının randımanı, patlayıcının yoğunluğu ile patlatma hızının çarpımı olan belirlenmiş —> İmpedans değeri ve kaya kütlelerinin yoğunluğu ile sismik iletim hızlarının çarpımı olan impedansı arasındaki yaklaşım ile belirlenir. Aynı karakteristikli patlayıcıların patlatma hızları; kartuş çapına, sıkıştırılma derecesine ve başlatmada alınan enerjiye bağlıdır.
PATLAMAYAN LAĞIM, Delikler delinip doldurulup atış yapıldıktan sonra herhangi bir nedenle patlamadan sıkılanmış vaziyette kalan lağım deliği.
PATLATMA VERİMİ , En uygun patlatma maddesi cinsi ve bunun miktarı ile, patlatma sonucu en çok malzemeyi açığa çıkarmayı sağlamak için kullanılan kontrol kavramı. Patlama verimini etkileyen parametreleri, kontrol edilebilir değişkenler ve konrol edilemez değişkenler olarak iki gruba ayırmak mümkündür. Patlayıcı cinsi, patlayıcı yoğunluğu, ateşleme düzeni, delik çapı, delik boyu, sıkılama boyu, sıkılama malzemesi, delikler arası mesafe, delik sayısı, kayaç hareket yönü kontrol edilebilen parametrelerdir. Ortam jeolojisi, kayaç karakteristikleri, nizamnameler ve özel uygulama konumları ise ikinci gruba girerler.
PATLAYICI ALTIN, Bir altın oksitinin (Au2 O3) patlayıcı özellikleri olan amonyaklı türevi. Patlayıcı altın kurşunî bir tozdur ve sarsıntıyla patlayabilir.
PATLAYICI GAZ GRUPLARI, Patlayıcı gaz ortamlarının ihtiva ettikleri gaz cinslerine göre gruplandırılmaları. Bu gruplandırmalar:
GRUP I- (METAN) maden ocakları
GRUP II- Metan haricindeki bütün gazlar
II- A
III- B
II- C Hidrojen, Asetilen.
PATLAYICI-BOŞLUK DUYARLIĞI,—> Boşluk duyarlığı.
PATLAYICI-DUYARLIK, —> Duyarlık.
PATLAYICI-ENERJİ FAKTÖRÜ,—> Enerji faktörü.
PATLAYICI GAZ ORTAMI, Belirli oranda hava ile karıştığında patlama özelliği gösteren toz, buhar ve gazların bulunduğu işyeri ortamı.
Alüminyum, hububat, kömür vb. gibi tozlar hava ile karıştığında patlama özelliği gösterir. Patlayıcı gaz ortamları gazın bulunabilme ihtimaline göre saha 0, saha 1 ve saha 2 diye zonlara ayrılmaktadır.
PATLAYICI MADDE, 1)Çeşitli kimyevi bileşimlerde olup ısınma, basınç, darbe ve elektrik akımı etkisiyle, saniyenin kesirleriyle ifade edilen zaman aralıklarında, kimyasal bir reaksiyon (tepkime) sonunda meydana gelen yüksek sıcaklıktaki gazın yarattığı basınç ve titreşimle temasta bulunduğu ortamı tahrip eden madde. 2) Eksplosif. Çeşitli detonasyon hızları ile belirlenen patlayıcı maddeler —> Karaba-ruttan başlayarak —> Dinamit, amonyumnitratlı, kalsiyumnitratlı, kloratlı patlayıcı maddeler, trinitrotuluol (TNT), trinitrofenol, nitropenta, şeklinde sıralanırlar. Sıvılaştırılmış hava da patlayıcı özelliğindedir. Patlayıcı maddeler genel olarak a) Yüksek patlayıcılar, b) Yakıtlar ve c) Pirotektik malzemeler olarak gruplandırılırlar. PATLAYICI MADDELERİN İMHASI, Bozulmuş olması sebebiyle veya nitelikleri güvenilir bir şekilde tesbit edilemediği için; kullanılması sakıncalı olan patlayıcı maddelere uygulanan işlem. —> (19.8.1989 tarih ve 20287 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan yönetmelik).
PATLAYICI-MUTLAK HACİM GÜCÜ, —> Mutlak hacim gücü.
PATLAYICI-NİSBİ HACİM GÜCÜ, —> Nisbi hacim gücü.
PATLAYICI ORTAM STANDARTLARI, Patlayıcı ortamlarda çalıştırılacak cihazların dizayn ve test esaslarının, alınması gereken tedbirlerin belirlendiği ve uyulması mecburi olan standartlar.
Patlayıcı ortamlarda çalışabilir cihazların genel tanıtımı için kullanılan sembol, “Explosio- Proof“ kelimesinin kısaltılması olan (Ex) dir. Bu tanıtım sarı zemin üzerine siyah harflerle yazılabildiği gibi kare ve daire içine alınarak çerçevelenmektedir. Cihazların detaylı tanıtımı harf ve rakamlardan oluşan kodlarla yapılmaktadır.
Ex Patlayıcı ortam cihazını tanıtma
d Koruma tipini tanıtma
I ve II Gaz grubunu tanıtma
T1-T6 Sıcaklık sınıfını tanıtma
Gaz ve buharlar (I ve II) iki ana patlama grubuna ayrılmaktadır.
Bunlardan
Grup I Metan gazı (Maden Ocakları)
Grup II Diğer bütün gazlar
Muhtelif tehlike bölgelerinde kullanılan elektrik cihazlarında emniyeti sağlamak için çeşitli koruma tipleri geliştirilmiştir. Bu koruma tipleri aşağıda belirtilen harflerle sembolleştirilir.
(d) ALEV SIZDIRMAZ KORUMA, (Flame-Proof Enclosures) İçerisine sızmış olabilecek gaz, toz ve buhar-hava karışımının patlamasına zarar görmeden dayanabilen ve patlama sonucu oluşan alevi, bağlantı yerlerinden veya dışa açılan öteki bölümlerinden, çevredeki patlayıcı ortama iletmeyen koruma (TS 3380).
(e) ARTIRILMIŞ EMNİYETLİ KORUMA , (İncreased Safety) Normal işletmede ark veya kıvılcım meydana gelmeyen veya meydana gelmesine mani olacak etkili tedbirler alınmış ve ayrıca ısınmasına mani olunacak tedbirler alınarak emniyet katsayısı artırılmış koruma tipi. (TS 3385).
(i) KENDİNDEN EMNİYETLİ KORUMA , (Intrinsically Safety) Normal çalışmada veya belirli arıza şartlarında meydana gelen kıvılcım ve sıcaklık ortamında patlamayan devre ve cihazdaki koruma tipi. (TS 3392).
(T1-T6) YÜZEY EN BÜYÜK SICAKLIĞI , Patlayıcı ortama açık olması durumunda, bu ortamın emniyeti yönünden sakıncalı olabilen herhangi bir bölümün veya elemanın, kabul edilen aşırı yükler bulunduğunda bunları da kapsayan işletme şartlarındaki en yüksek sıcaklık. T6= 85° ile T1= 450°C arasında rumuzlar ile gösterilen altı sıcaklık sınıfı.
(p) BASINÇLA KORUMA, (Pressurization).
(h) HAVA SIZDIRMAZ KORUMA, (Herme-tic Sealing).
(q) TOZLA KORUMA , Kumla doldurma (Sand Filled).
(o) YAĞLA KORUMA , Yağa daldırılmış (Oil İmmersed).
(s) ÖZEL KORUMA , (Special Protection).
(N) SINIRLI HAVA SIZDIRMAZ , N Tipi Koruma (N Type Protection) şeklindedir. —> Alev sızdırmaz cihaz, alev kesici, Alev sızdırmaz cihaz tanıtma kodu, alev sızdırmazlık, Alev sızdırmazlık korumaları, alev sızdırmazlık test istasyonu.
PAY ATIM YÖNÜ, Patlayıcı madde kullanarak koparılıp atılan kömür veya kayaç parçalarının fırlama yönü. —> Şekil.
PAYANDA, Konsol, kiriş ve kolonların (sütunların) takviyesi için kullanılan destek (ayak).
PAYPLAYN (Pipe-Line), —> Hidrolik taşıma.
PAYTON, Meyilli nakliyatta vince bağlı platform şeklindeki taşıma aracı. —> Kontrpua, Şaryoportör.
PEGMATİT, 1) Genellikle iri kristalli ve normal olarak yapısı ve muhtevası farklılıklar gösteren derinlik kayacı. Pegmatit içerisinde esas olarak kuars, feldispat, muskovit, biyotit, turmalin, beril, lityum mineralleri, zirkon vb. gibi iri taneli silikat mineralleri bulunur. Kalay, tungsten, tantal, uranyum vb. gibi nadir minerallere de pegmatit bünyesinde rastlanabilir. 2) Pnömatilik fazda magma buharı ile yer çatlaklarında yükselerek oluşan iri taneli kristallerin teşkil ettiği mineral topluluğu.
PEGMATİTİK DOKU, —> Pegmatitik tekstür.
PEGMATİTİK-PNÖMATOLİTİK CEVHER YATAKLARI, Pegmatitik ve pnömatolitik fazlarda oluşan cevher yatakları. Bir intrusif kitlenin çatlaklara girerek sertleşmesi safhasında (500-700½C) kolay uçucu kısımların geriye kalan eriyik içinde toplanmaları ve bu eriyiğin iri kristaller meydana getirmesine pegmatitik faz denir. Soğuma ilerledikçe (400-500½C) ve dış basıncın iç basınca olan oranı belirli bazı şartları yerine getirmedikçe, uçucu kısımların bölümlere ayrılarak destile olması sonucu yankayacın çatlakları arasında veya tane sınırları içine nüfuz etmesine de pnömatolitik faz denir.
PEGMATİTİK TEKSTÜR, Pegmatitde bulunan kuars ve feldispat kristalleri gibi, mineralleri birbiri içerisine girmiş bir durumda bulunan kayacın (tekstürü) dokusu.
PELET KÜKÜRT, Çevre şartlarından etki-lenmeyen ve tozlaşmayan katı kükürt elde etmek amacıyla üretilen, ışınsal ve sert bir yapısı olan katı kükürt cinsi. —> Püskürtme-, Islanabilen-, Mikronize-, Parlak-, Koyu-, Slate-, Toz kükürt.
PELETLEME, Tanelerin diğer küçük taneler üzerinde yuvarlanarak büyüyüp bir araya getirilmesi şeklinde bir aglomerasyon işlemi.
PENCERE, 1) Örtülü oluşumun üstündeki örtüden, bir kesimin aşınmasıyla alttaki yaşlı oluşumun yeryüzünde ortaya çıkması. Kuzey Anadolu Taş Kömürü Havzasında örtüyü teşkil eden genç kretase tabakalarının aşınması sonucu, daha yaşlı karbonifer tabakalarının (-arazisinin) yeryüzünde görülen kısımlarının (karbonifer pencereleri) kapladığı alanlar. Diğer bir ifade ile kretase tabakalarının yaşlı karbonifer tabakaları ile kontak hatlarının sınırladığı alanlar 2) Kapalı bir mekânın içine hava ve ışık girmesi için duvarlarda bırakılan boşluk.
PENEPLEN (AŞINMA DÜZLÜĞÜ), Çok hafif engebeli, üstünde hemen hemen başka hiç bir yüzey şekli bulunmayan düzlük veya ova. Bu tür düzlüklerin jeolojik dönemler boyunca süren akarsu aşındırmaları etkisiyle oluştuğu kabul edilir. Böylece düzlük hemen hemen deniz yüzeyine kadar aşınmış ve artık herhangi bir aşınmanın gerçekleşmeyeceği kadar düz (sıfıra yakın eğim) olan yapı. Diğer bir ifade ile, erozyon sonucu oluşmuş yumuşak engebeli yer yüzü parçası. —> Plato.
PERBORAT, Sodyum perboratın kısaca ifade ediliş şekli. Susuz sodyum perborat (NaBO3) suda eridiği zaman oksijenli su (H2O2) verdiği için ağartıcı özelliği olması nedeniyle katkı maddesi olarak temizlik malzemesi imalinde; oksijen üretiminde hammadde olarak, oksitleyici özelliğinden dolayı tıpta ve dişçilikte de kullanılır.
PERÇİN, İki sacın birbirine çözülmez bir şekilde bağlanmasını sağlamak amacıyla saclara delinen deliklere sıcak veya soğuk olarak geçirildikten sonra ucu dövülmek suretiyle şişirilen bağlama parçası. Perçinler başlarının biçimine göre yarım yuvarlak başlı-, mercimek gömme-, gömme başlı-, ve yarı gömme başlı perçinler diye isimlendirilir. Çapı 9 mm’ye kadar olan perçinler soğuk perçin olarak yapılır. Diğerleri sıcak olarak vurulur.
PERDAHLIK PLAK, Mermer işletmeciliğinde ham plâkların perdah makinesinde çıkıntı ve girintilerinin silinerek istenilen yüzeyin temin edilmiş hali. —> Ham plâk.
PERDE, 1) İstihsal yapılan yerler arasında bırakılan, yukarıya doğru daralan ve tavan ile temasta olması şart olmayan maden rezerv parçası. Perdenin görevi aslında tavanı tutmak değil, iki üretim hacmini birbirinden ayırmak ve birinde bulunan dolgu maddesinin diğer kısma gelmesini önlemektir. 2) Bir galeriyi veya herhangi bir hacmi bölmek için ağaç, branda, tuğla vb. malzeme kullanarak yapılan ayırma duvarı.
PERİ BACASI, Yamaçlarda sel sularının sebep olduğu farklı aşınma sonucu oluşan sütun, piramidal sütun görünümünde yer biçimlerine verilen ad.
PERİKLAS, Magnezyumun beyaz, gri, yeşilimsi, sarımtrak, kahverengi-sarı renkli, kübik sistemin oktaedrik kristal taneli metamorfik doğal oksidi. Periklas, %92-98 manyezit ihtiva eden sinter manyezitin sanayide 1650 C° ‘ın üstünde tekrar kalsine edilmesi suretiyle üretilir ; ateşe dayanıklı manyezit tuğlaların ana maddesidir. Özel kristal yapısı nedeniyle sert olup manyezit tuğla sanayiinde tercih edilir.
PERFORASYON ATEŞLEMESİ, Üretim sondajının borulanmış üretim seviyesini çelik bilyelerle ateşlemek suretiyle delip prodüktif seviyeden üretim yapma metodu. Ateşleme elektrikle yapılır; Log ve numune alımıyla saptanan prodüktif seviyedeki çimentolanmış boruda bu ateşlemeyle üretime yeterli miktarda delik açılır.
PERİDOT, Yeşil zebercet olarak da bilinir. Forsterit-fayalit dizisinden olivinin değerli taş niteliğinde, saydam yeşil türü. Sarı yeşil türüne krizolit (Grekçe khrysohthos: “ altın taşı “) denir. Krizolitten daha değerli olan peridot genellikle basamaklı (yastık) kesim yolu ile fasetalanır.
PERİDOTİT, Bazik derinlik kayacı. —> Peridot.
PERİKLAS, Kübik veya oktaedr şeklinde taneli magnezyum oksit.
PERİYODİK BAKIM, İşletmelerde çalışan her türlü makinenin tüm tesisin zamansız arıza yaparak hizmet dışı kalmasını önlemek için, muayyen süre (günlük, haftalık, aylık, fevkalade bakım) ve plan dahilinde, bu iş için donatılmış atelyelerde veya yerinde gözden geçirilip daima çalışır durumda tutulmalarını sağlama.
PERİYODİK SİSTEM, Fiziksel ve kimyasal özellikleri birbirine benzeyen kimyasal elementleri artan atom ağırlıklarına göre sıralamak suretiyle gruplara ve periyodlara ayırmak ve bunların yardımı ile de maddenin yapısı hakkında bilgileri ortaya çıkarmak için bulunmuş olan sistem. —> Tablo s. 295
PERLİT, 1) Jeolojide inci taş olarak da isimlendirilen, bünyesinde eş merkezli çatlaklar içeren doğal cam. Pelit ağdalı lavların veya mağmanın hızlı soğuması sonucu oluşur. Yağlı ile incimsi arasında değişen parlaklığa sahip bünyesinde genel olarak % 2-6 su (H2O oranı % 0,5’e, kadar düşebilir), % 70-75 silisyumdioksit, % 12-16 alumina ve diğer sodyum, potasyum, demir, manganez, titanoksit ve sülfür bulunur. Gri, gümüş grisi, koyu gri veya siyaha kadar değişik renklerde (çoğunlukla gri ya da yeşilimsi, ama kahverengi, mavi, ya da kırmızı renklerine de rastlanır), 850°-1150° C arasında ısıtıldığında genleşerek 10-30 misli bir hacim büyümesi gösteren camsı, volkanik (silikat türü) bir kayaçtır.
Maden yatağından üretilmiş perlite “ Ham perlit” ham perlitin öğütülüp tane boyutlarına göre tasnif edilmesi sonucu elde edilen ürüne “ Tasnif edilmiş perlit” denir. Bünyesinde fazla su bulunduran perlit türleri fazla hacim artışı sağladığı için “ aktif perlit” denir. Suyu az içerenler iyi cins sayılmayıp “pasif perlit” veya yüksek ısı perlit olarak adlandırılır. —> Genleşmiş perlit. 2) Metalurjide ferrit ve sementit katmanlarının art arda sıralanmasından oluşmuş mikroskopik demir alaşımları bileşeni.—> Şekil, Perlitli dökme demir, Genleşmiş perlit.
Dostları ilə paylaş: |