Eti maden maden terimleri SÖZLÜĞÜ muammer öcal*, GÜltekin güNGÖR ve mahmut şÜKRÜ GÖK



Yüklə 2,68 Mb.
səhifə33/48
tarix24.04.2018
ölçüsü2,68 Mb.
#49003
1   ...   29   30   31   32   33   34   35   36   ...   48

PERLİTİK DOKU, —> Perlitik tekstür.

PERLİTLİ DÖKME DEMİR, Kendisine üstün mekanik özellikler kazandıran perlitli yapıda —> Gri dökme demir, Dökme çelik. —> Perlit.

PERLİTİK TEKSTÜR, 1) Bazı camsı kayaçlarda ani soğuma ve büzülme sonucu küresel veya spiral çatlaklar ile kayacın yüzeyinde inciye benzer ufak birçok kürecikler meydana getirmesi suretiyle oluşan doku. 2) Perlitik doku.

PERMEABL , Geçirgen.

PERMEABİLİTE, Maddenin sıvı geçirgenliği.

PERPORASYON, Muhafaza obrusu ile korunmaya alınan produktif (petrol, su) zonlarda borunun özel düzenlerle delinmesi işlemi.

PERSPEKTİF REZERV, Bazı ülkelerde kullanılan bir rezerv kavramı olup, belirli bir derinliğe kadar varlığı belirlenmiş cevher kitlelerinin daha derinlere doğru ekstrapolasyonu sonucu varlığı ümit edilen cevher miktarı. —> Kaynak.

PERT, Proje Değerlendirme ve Gözden Geçirme Tekniği, “Program Evaluation and Revise Technic” deyiminin kısaltılması.

PERVANE, —> Vantilatör.

PERVANE DEBİSİ, Pervanenin birim zamanda ocağa bastığı veya ocaktan emdiği m3 cinsinden hava miktarı.

PESTİL, Kömür madenciliğinde kömür damarı ile tavan veya fayla damar kontaklarında ve kömür tabakası içinde rastlanan yumuşak (plastik) killi oluşum.

PETEKSEL BOŞLUK, Mermer madencili-ğinde, taşın yapısında meydana gelmiş olan irili ufaklı çoğul boşluklar. —> Kovan boşluk.

PETN (Pentaerythritol Tetranitrate) ESASLI PATLAYICI FİTİLLER, (Explosive Cord) —> Detonasyonu başlatacak miktarda yüksek patlayıcı ve yangın çıkmasını önleyecek miktarda soğutma tuzu içeren —> Lineer tip patlayıcı. PETN fitilinin patlama hızı 6300 m/sn’dır. Bunlar 4 ve 7 örgülü (toronlu) olarak üretilirler. 4 toronlu fitiller 50 m, 7 toronlu fitiller ise 30 m uzunluklarda ve karton paketlerde satılırlar. Raf ömrü sonsuzdur.

PETROGRAFİ, 1) Kayaçları tanıma, tanımlama ve kümelendirme ile uğraşan bilim dalı. 2) Kayaç bilgisi. —> Jeoloji.

PETROL, Yeraltında rastlanan ve içerisinde çoğunlukla parafin olmak üzere çeşitli hidrokarbon bulunan, yağlı, alev almayan sıvı. Petrol çok farklı bölgelerde, muhtelif karışım ve görünüşlerde tezahür eder. Kömürden sonra en iyi bilinen bitüminli oluşum olup, karbon bileşiklerinin en önemlisidir. Tabii olarak oluşur; kayaç çatlaklarından sızar, su sathında yüzer veya hazne kayaçlarda bulunur ve sondaj usulüyle buradan çıkarılabilir.

PETROL SONDAJI, Stratigrafik istikyaf, arama, üretim ve üretimi geliştirmek için karada, kara sularında ve açık denizlerde genellikle rotari sistemiyle yapılan derin sondaj. Delme çapları, stratikrafik istikşaf ve arama sondajlarında küçük, diğerlerinde üretimle orantılı şekilde daha büyük seçilir. Rotari sistemiyle çalışılan kuyu başına monte edilen delme makinesi kule (derrick), vinç (drow-work), kule makaraları ve hareketli makara sistemi (crown-travelling black), döner tabla (rotarytable), motorlar (engines), çamur pompası (slush pump), sondaj takımları (drill pipe, drill stem, bit) ve yardımcı takımlardan (accessories) müteşekkildir. Birkaç yüz ila onbeş bin metrekarelik kapasiteler için çok çeşitli makineler mevcuttur ve sekiz ila on sene içinde bu makineler daha gelişmiş ve ekonomik olanlarına yerlerini bırakmakta olduklarından satın alınan bir sondaj makinesini bu zaman süreci içinde azami verimle çalıştırmak gerekir. Dünyanın en derin sondajına Eylül 1987’de Federal Almanya’da başlanmıştır. 14.000 m’ye indirilecek bu araştırma sondajı 110 adet çeşitli ilmi araştırma projeleriyle ilintilendirilmiştir. Kıt’asal derin sondaj programı adını alan bu projenin ana amacı şimdilik, yerkabuğunun fiziki ve kimyevi durumunu anlamak, kıt’alararası oluşumların evrim ve dinamiğinin anlaşılmasını sağlamak için arz kabuğunun derinliklerindeki işlemlerle temel araştırmaya hizmet etmektir.

PETROLLÜ ŞEYL, Ekonomik olarak petrol ve gaz üretilebilen —> Bitümlü şist.

PETROLÜN GRAVİTESİ, —> API Gravite.

PETROL YATAKLARI, Geçirimsiz tabakalar ve yapılarla hapsedilmiş zuhurlar. Şekilde belirtildiği gibi genellikle dört tip petrol yatağı önem arzetmektedir. —> Şekil. —> Cap Rock.

PETROLOJİ, Kayaçbilim olarak da bilinir. Kayaçların kimyasal bileşimini, dokusunu ve yapısını; bulundukları yerleri ve dağılımlarını; fizikokimyasal koşullar ve jeolojik süreçlerle bağlantılı olarak kökenlerini ve oluşumlarını inceleyen bilim dalı. Başlıca üç kayaç tipi olan korkayaçlar, başkalaşım kayaçları (metamorfik kayaçlar) ve tortul kayaçlar petrolojinin araştırma alanına girer. Deneysel petrolojide , Laboratuvar koşullarında yapay olarak elde edilen kayaçlar üzerinde yürütülen araştırmalarla gerçek kayaç oluşum süreçleri belirlenmeye çalışılır. Petrografide ise, kayaçlardan alınan ince kesitler, tek düzlemde titreşen kutuplanmış ışıktan yararlanılarak incelenir. Böylece kayaçlar sistematik biçimde sınıflandırılır. —> Petrografi, Sedimentoloji.

PH (pH, PH), Su ihtiva eden bir sıvıda hidrojen iyonları konsantrasyonunu gösteren sayı. Suda veya sulu bir sıvıda suyun belirli bir kısmı daima H+ ve OH- iyonlarına ayrışır. Suda iyonlaşma yani suyun çözüşme sabitesi sıcaklığa bağımlıdır. Çözüşme sabitesi, —> Hidroksil ve hidrojen iyon konsantrasyonu ilişkisinde hidrojen iyonu çoğalırken hidroksil iyonunun azalması veya tersi sonucunu doğurur. Pratik uygulamada hidrojen iyonu (H+) sayısı hakkında fikir vermek için direkt sayı kullanılmaz; onun yerine negatif (10) ‘lu logaritması PH olarak ifade edilir.

PH= - log (H+)= Log 1/ (H+)

Temiz suda PH=7, asitli suda PH <7, bazik suda PH >7 şeklindedir. PH değeri bir yükseldiğinde hidrojen iyon konsantrasyonu onda bir mertebesinde düşer; hidroksil iyon konsantrasyonu (10 üssü) mertebesinde artar. Göz önüne serilen mertebelerdeki konsantrasyon değişimleri etkileyici sonuçlar getirir ve flotasyon şlamı ortamında bunun etkileri kuvvetlidir. Bu sebepten şlamın PH değeri kontrolu, yüzdürücü, çöktürücü dozlarına gösterilen ihtimam kadar önemlidir. PH değeri, sisteme asit veya baz ilavesiyle ayarlanır.

PH değerinin kontrolu, ± O,1 PH mertebelerinde yapılır ve pratik olarak bu kontrol için turnusol kağıdı kullanılabilir. Wulff’un folye-kolorimetresi de çok kullanışlıdır.

PH değeri yaşamda, toprakta ve denizde de önemli rol oynar. Örneğin, insan kanının normal PH değeri 7,3-7,45 arasında oynar; yani kan hafif baziktir. Buna mukabil midede PH 2' dir, yani kuvvetli asidiktir. Asitli topraklar sadece muayyen bitkilerin yetişmesine olanak verir ve toprağın PH değeri kireç muhtevası için bir ölçüttür. Denizlerin uygun PH değeri bazı sedimantasyon olaylarına olanak sağlar.

PİCUL, —> Pikul.

PİÇ, 1) Kömür madenciliğinde ana kömür damarının tavan ve taban taşları arasında bulunabilen ve işletilmeye müsait olmayan ince damar. 2) Lağım deliklerinin yükünü hafifletmek için delinen kısa lağım deliği. 3) Piçdamar.

PİEZOMETRİK YÜZEY, Basınçlı akiferdeki suyun kuyu veya sondaj deliğinde hidrostatik basınç tesiri ile yükselebileceği yüzey.

PİGMENT, Çeşitli malzemelere renk vermek için kullanılan, yoğun renkli kimyasal bileşiklerin ortak adı. Boyar maddelerin tersine çözünmeyen bileşikler olan pigmentler çok ince katı tanecikler halinde, başka bir deyişle katı asıltı olarak uygulanır. En çok boyalarda, baskı mürekkeplerinde ve plastiklerde kullanılır.

Pigmentlerin organik veya inorganik birçok örneği vardır; organik pigmentler inorganiklere göre daha parlak ve dayanıklıdır.



PİK DEMİR, Yüksek fırında üretilen ve içinde en az % 2 karbon bulunduran ve ayrıca izabe sırasında cevherin bünyesinden gelen P, S, Mn-Si gibi elementler içeren demir.

PİKUL, 1) Malaysiya’da kullanılan Çin ağırlık birimi. Pikul yaklaşık 60,5 kg veya 133,5 libre eşdeğeridir. 2) Endonezyada kullanılan bir ağırlık birimi olup, 61,76 kğ eşdeğeridir= (Endonezya pikulu). 3) Picul.

PİLON, 1) Havai hat kablolarını taşıyan ve demir profillerden imal edilmiş olan kafes direk. 2) Kafes direk şeklinde imal edilen enerji nakil hattı direği.

PİLOT BİT, Ucunda daha dar çaplı kademesi bulunan ve karot almadan ilerleme yapan bir tür elmaslı veya sert metal uçlu matkap.

PİM, Parçaların karşılıklı durumlarını tesbit edip emniyete almak ve iki parçayı birleştiren yüzeydeki kuvvetleri karşılamak için kullanılan bağlama parçası.

PİRAMİT ORTA, Patlatıldıklarında, alında piramit biçiminde ek serbest yüzey oluşturacak düzende delinmiş deliklerin oluşturduğu orta.

PİRİNÇ, Bakır ve çinko metallerinin belirli oranlarda karıştırılarak ergitilmesi suretiyle elde edilen sarı renkli alaşım.

PİRİT, Demir iki sülfüre (FeS2) verilen ad.

PİROFİLİT , Fiziksel özellikleri ve kullanım alanları bakımından talk’a benzeyen, fakat kimyasal bileşimi farklı bir hidro alüminyum silikat (Al2O3. 4SiO2. H2O). Seramik ve dolgu sanayiinde kullanılır, bünyesinde yüksek aluminali mineraller bulunması halinde refrakter tuğla üretimi için de önemli olur. Genellikle metamorfik masifler içinde ve mikaşistler arasında tabakalar halinde bulunmakla beraber sülfürlü cevherlerin alterasyon zonlarında da rastlanır.

PİROKSEN, Değişik kimyasal bileşimlere sahip, kayaç oluşturucu silikat minerallerinin ortak adı. Bu önemli mineraller grubunda özellikle kalsiyum, mazgnezyum ve demir bakımından zengin üyeler egemendir. Genel formül AB Si2O6 şeklindedir. A unsuru genellikle Mg, Fe, Ca, ve Na, B unsuru genellikle Mg, Fe, Al ve Si elementlerinden oluşur. Önemli piroksen mineralleri diopsit, ojit, egirinjit, egirin’dir.

PİROLİZ, 1) Katı yakıtların içerdiği uçucu maddelerin havasız ortamda gazlaştırılması. Piroliz sonucu elde edilen gazlar temizlendikten sonra aynı tesisin ısı ihtiyacını karşılamada kullanıldığı gibi fazlası da hava gazı olarak çeşitli tüketim yerlerine verilir. 2) Kimyevi sentez usulü.

PİROELEKTRİK,—> Minerallerin elektriksel özellikleri.

PİROMETALURJİ, Yüksek sıcaklıkta ergitme ve redükleme yoluyla metal veya alaşımlarının üretim tekniği.—> Özütleme, Hidrometalurji, Elektrometalurji, Elektrotermik işlem, Kavurma, Damıtma.

PİROMETAMORFOZ, Sıcaklığın çok yükselmesi ile meydana gelen başkalaşım. —> Metamorfoz.

PİROMETRE, —> Termokupl.

PİROP, —> Laltaşı.

PİSTONLU BAK KASASI, —> Jig.

PİSTONLU TULUMBA, Silindir içindeki bir pistonun ilerigeri hareketi suretiyle emme ve basma fonksiyonu yapan elektrik, buhar veya basınçlı hava gücünden yararlanılarak herhangi bir sıvıyı yüksek seviyeye pompalamak (basmak) için kullanılan makine.

PİZOLOTİK FOSFAT, —> Fosfat.

PİZOLİTLİ KALKER, İçinde konkresyon taneleri bezelye büyüklüğünde olan kalker.

PLAK TURNE, —> Döner sac.

PLANÇETE, 1) Pratik ve çabuk topografik arazi alımında (plan ve harita çıkarmak) çok kullanılan alet. 2) Mühendislerin kullandıkları mesaha tahtası.

Bir sehpa üzerine oturtulmuş ve üstüne çizim kağıdı (pafta) yayılmış çizim tahtasından meydana gelen bu düzende, gözlemci plançeteyi tam yatay konuma getirdikten sonra istasyon noktasını pafta üzerinde bir toplu iğneyle gösterir ve bu iğneyi özel bir pusulayla yöneltir. Sonra gözlem noktalarının doğrultularını belirlemek için tesviye-, eklimetreli- veya döner dürbünlü —> Alidat kullanılır. Bu doğrultuları pafta üzerinde kurşun kalemle çizdikten sonra, uzaklıkları ölçülen noktaları polar koordinatlarıyla paftaya işler. Ayrıca bu noktaların kodlarını da belirler veya kontrol eder. Sonunda arazinin karakteristik çizgileriyle bunların çevresindeki detaylarını çizer, düzey eğrilerini geçirir ve gerekiyorsa profilleri ölçer.



PLAKA TEKTONİĞİ, —> Levha tektoniği.

PLANİMETRE, Alan hesabını yapmak için kullanılan yardımcı alet. Polarplanimetre ve tamburlu planimetre olarak iki tipi vardır. Tamburlu planimetre ile daha ziyade ince uzun alanlar, polar planimetre ile de merkez kolu yarı çapı teşkil edecek kadar olan alanın ölçümü yapılır.

PLANLAMA, 1) Çeşitli faaliyetlerin tertip ve tanzimini temin etmek için yol gösterici hizmetleri yerine getirmek maksadı ile yapılan çalışmaların tümü. Planlar, amacına göre, kuruluş planı, üretim planı, satış planı, likidite planı, hesap veya muhasebe planı gibi işletme faaliyetlerinin çeşitli aşamalarını gösterir. 2) Proje faaliyetlerinin ve olaylarının tertibi, mantıki münasebetleri ve uygulama sıralarının tesbiti hakkında önceden tahminde bulunarak bu olayları yönlendirmek, önlemek veya istenilen şekilde oluşturmak amacı ile önceden hareket etme.

PLANŞ MOBİL, —> Seyyar döşeme.

PLANYA, 1) Ağaç, demir vb. malzemenin yüzeylerini talaş kaldırarak düzgün hale getirmeye (tesviye etmeye) yarayan tezgah. 2) Tesviye tezgahı.

PLASER, —> Plaser cevher yatağı.

PLASER CEVHER YATAĞI, Primer cevher yataklarının mekanik etkiler altında parçalanarak başka bir yerde (nehir yatağı, dere yatağı, deniz kıyısı vb.) yığılmaları ve zenginleşmeleri (konsantre olmaları) sonucu meydana gelen sekonder (ikincil) maden yatağı.

PLASER İŞLETME METODU, Plaser maden yataklarına uygulanan sistem. Bu sistem; maden yatağının bulunduğu ortama göre kuru veya sulu (hidrolik) işletme metotları diye ikiye ayrılabilir. Metodun uygulaması, ekonomik şartlara göre el ile veya mekanik olarak yürütülür. El ile çalışma; leğenleme, oluk, kademeli oluk ve tabanı çıtılı oluk ile yapılır. Mekanik çalışma ise skreyper, ekskavatör, yüksek basınçlı monitör ve dreç (taraklı duba) yardımıyla yapılır. Deniz dibinde oluşan maden yumrularının oluşturduğu maden yataklarına da derin deniz madenciliği uygulanır.

PLASTİK KAPLI HALAT, Makara ve tamburlarda erken aşınmayı önlemek ve halat toronları ve telleri arasına toz ve rutubet kaçmasını engelleyerek, halat içindeki yağın dışarı çıkmamasından dolayı, halatın kendiliğinden, yağlanması sağlanmak suretiyle halat ömrünün uzatılması için özel imal edilmiş (plastik kaplı veya plastik enjekteli) halat. Bunlar; makara ve tamburlarla olan temas yüzeyini artırmak için klasik altı toronlu halata nazaran sekiz toronlu telleri kalıpta çekilerek yassılaştırılmış, metal yoğunluğu ve kopma dayanımı artırılmış olarak imal edilir. Bu suretle halatın yük altında esneklik kazanarak yorulma süresinin uzaması, homojen yük dağılımı ve halatın ezilmeye karşı daha dayanıklı hale gelmesi sağlanır.

PLASTİK KİL, Suyu şiddetle emen, yoğrulup şekil verilebilen, ısıtılınca suyunu tamamen kaybederek sertleşen ve bu özelliğinden dolayı tuğla, kiremit, testi vb. imalatında kullanılan (kil) hammadde.

PLASTİK SULU SIKILAMA KARTUŞU, (PSSK) Açık ucu eğri, kapalı ucu sivri silindirik tipte hazırlanmış plastik torba çalışma alanında su ile doldurulup ağzı tırnaklı tapa ile kapatılarak sivri ucu dinamit lokumunun üzerine gelecek şekilde deliğe yerleştirilerek sıkılama yapmaya yarayan malzeme. Plastik sulu sıkılama kartuş malzemeleri alev geciktirici ve anti-statik özelliğe sahip olduğundan, bu tür sıkılama özellikle grizulu ortamda yapılan ateşlemede güvenlik bakımından büyük önem taşır. 32mm çapında bir delik için 26mm çapında 400mm boyunda 300cm3 hacminde bir plastik sulu sıkılama kartuşu yeterli olmaktadır.

PLASTİKLİK, Maddenin herhangi bir hacım kaybı ve geri tepmesi veya parçalanması olmadan elle yoğrulabilme ve istenilen biçimin verilebilmesi özelliği. Bu özelliğe sahip en yaygın malzeme—> Kildir. Kilin plastisitesini saptamak için; plastisite suyu, Atterberg plastisite sayısı ve su absorpsiyonu saptanmalıdır. Killerdeki plastisite 4 sınıfta incelenir.

1) PD Plastisite derecesi % 10- 30 (Kil olmayan materyeller, şistler, şamot killeri, âdi killer)

2) PD % 30-65 (Kaolenler, bağlama killeri)

3) PD % 65-80 (Kaolen, montmorillonit grubu)

4) PD % 80 ve üzeri (Bentonitler, yıkama killeri, montmorillonitler.)

PLATİN (Pt), 1) Atom ağırlığı 195,09, özgül ağırlığı 21,45 gr/cm3 olan ve 1735 yılında Kolombiya’nın altınlı kumlarında keşfedilen beyaz renkli değerli (asil) metal. 2) Platin grubu benzer özelliklere sahip altı metalden oluşur ve bunlar platin (Pt), rodyum (Rh), iridyum (Ir), palladyum (Pd), rutenyum (Ru) ve osmiyum (Os)’dur. Platin grubu metaller doğada çoğunlukla birlikte görünürler ve ender bulunurlar. Oksitlenme ve korozyona karşı dayanıklı olduklarından ve nadir bulunduklarından dolayı altın ve gümüş gibi değerli metaller olarak bilinirler. PGM (Platin grubu metaller)’in en çok kullanılan ticari formu; çubuk, macun, kimyasallar ile diğer şekillere de kolayca çevrilebilen sünger ve toz halidir. Ayrıca bütün PGM’lerin tuzları da piyasada bulunur. PGM’ler troyonz (1 troyons= 31,1035 gr) veya gram ya da kg (1 kg= 32,1507 troyons) olarak alınıp satılır. Ticari kalite platin normal olarak % 99,95, paladyum % 99,9 saflıktadır. Amerikan ve İngiliz standartlarına göre platinden yapılmış cisimlerin, platin olarak nitelenebilmesi için en az % 95 Pt içermeleri zorunludur. PGM’ler, yüksek sıcaklıkta kimyasal olarak etkilenmez. Ayrıca mükemmel katalitik aktivite gösterirler. Bu özellikleri kimya, petrol rafinasyonu ve otomotiv sanayilerindeki kullanımların temelidir. Korozyona dirençli materyal olarak kimya, elektrik, cam sanayi, dişçilik ve tıp alanlarında kullanılırlar. Kuyumculuk, platinin bir diğer tüketim alanıdır. Bu alanda kullanılan PGM alaşımları % 95 Pt ve % 5 Ru; % 90 Pt ve % 10 lr; % 96 Pt ve % 4 Pd içerir.

PLATİN GRUBU, —> Platin.

PLATO, 1) Vadilerle yarılmış, düz veya hafif dalgalı yüzeyi olan alan. 2) Yayla. Ova ile plato arasındaki başlıca fark platodaki vadilerin oldukça derine gömülmüş olmasıdır. Diğer bir ifade ile parçalanmanın çok olduğu kesimlerde rastlanan bazı tepeler. —> Peneplenin aşınmaya direnen kesimlerinden oluşan kalıktepeler.

PLATFORM, 1) Doğal veya yapay yüksekçe yer. 2) Kitle halinde büyük çaplı tabakaların (katmanların) çarpılması ve bunun sonucunda oluşan hafif eğimlerle nitelenen jeolojik yapı tipi. 3) Deniz dibinde sondaj kuyuları açmak için deniz tabanından deniz yüzü üzerine çıkan ayaklar üzerine yerleştirilen sondaj şantiye alanı.

PLEOKROİSM, 1) Kaidelere uymayan, renkli, kristalleşmiş minerâllerin farklı yöndeki ışığı farklı nisbette emme veya geçirme özelliği (çok renklilik). 2) Dikroizm.

PLOTTER (ÇİZİCİ), Harita otomasyon sisteminin temel donanımlarından olup, çok geniş kapsamlı grafik verileri bir bilgisayar veya veri işleme tesisinin denetiminde, kendine özgü özel komutlar kullanarak çizim üretebilen ve çıktı veren cihaz.

Yatay olanların her türlü alüminyum, astrolon, karton gibi altlık üzerine çizim yapabilme özellikleri vardır.



Düşey çiziciler günümüzde yaygın olarak kullanılır ve büyüklüğü çizim alanı, çizim hızı, çizim hassasiyeti, emulation, kalem sayısı, bellek, gösterge, port, kalem sensörü vs. gibi özellikleri ile tanımlanır.

PLUTON, Arz kabuğunda katılaşmakta olan ve katılaşmış magma kitlesi.

PNOMOKONYOZ, 1) Solunum yoluyla akciğerlere alınan ince tozların (0,5-5 mikron) oluşturduğu hastalıkların genel adı. 2) Madenci hastalığı. Tozun cinsine göre bu hastalıklara çeşitli isimler verilir. Demir tozları-sideroz, alüminyum tozları-alüminoz, silis tozları-silikoz, pamuk tozları-psiloz, asbest-tozları- aspestoz ve kömür tozları da-antrokoz hastalıklarına neden olur.

PNÖMATİK JİG, Akışkan olarak su yerine havanın kullanıldığı bir —> Jig türü. Bu jigde döner vanadan elek altına verilen basınçlı hava, yalnızca basma hareketini sağlar; dar bir uygulama alanı vardır; yalnız susuz yerlerde ve kuru ürünler istenildiği zaman tercih edilir. Pnömatik jiglerde ortamın viskozitesi düşük olduğundan 0,1 mm boyutuna kadar olan tanelerin zenginleştirilmesi mümkündür.

PNÖMATİK RAMBLE, 1) Boru içerisinde basınçlı hava akımı vasıtası ile (basınçlı havanın taşıma gücünden yararlanılarak) ramble malzemesinin taşınması suretiyle yapılan dolgu. 2) Basınçlı hava ile ramble. Pnömatik ramble sisteminde dolgu maddesini içine aldıktan sonra boruya veren bir makine, basınçlı hava şebekesi ve kompresör bulunur. Genellikle damar kalınlığı 0,5-3 m arasında değişen işletmelerde uygulanır (damar meyli maksimum 30½). Bu ramble metodunda önemli etkenler; boru uzunluğu ve çapı, hava miktarı ve basıncı, hava çıkış hızı, üfleyici ucun çapı, boru sürtünme katsayısı ve dolgu malzemesinin tane iriliğidir.

POLAR KOORDİNAT SİSTEMİ, Arazide ölçümü yapılan bir P noktasının; belli bir noktaya olan (f) meyilli mesafesi, bu mesafeyi gösteren doğru parçasının yatay düzlemle yaptığı () açısı ve bu f doğru parçasının izdüşümünün şimal istikameti ile yaptığı () açısı ile belirlenmesine yarayan koordinat sistemi. P (f, , ). Bu sistem arazide ölçülen değerlere dayanır. —> Ortagonal koordinat sistemine dönüştürmede z’ = sin . f, x’ = f . Cos . Cos ve y’ = f . Cos . sin bağıntılarından yararlanılır. —> Koordinat sistemleri.

POLİGON, Haritası veya planı yapılacak bir arazi parçası üzerinde belirlenen noktalar ve bu noktaları birleştiren doğru parçalarının teşkil ettiği, noktalar arasındaki mesafeler ile doğru parçaları arasında bulunan iç veya dış açıları ölçülebilen çok kenarlı açık veya kapalı şekil. Koordinatları belli veya belli olmayan noktadan başlayıp yine aynı noktaya gelmek suretiyle çokgen şeklinde ölçü yapılarak kapatılan poligona “Kapalı poligon”; koordinati belli bir noktadan başlayıp yine koordinatı belli bir noktaya bağlanarak kapatılan poligona “Bağlı poligon”, koordinatı belli veya herhangi bir noktadan başlanarak teşkil edilen ve son noktası başlangıç noktasına veya belli bir noktaya bağlanmayan poligona da “Açık poligon” denir. Poligonlar ölçmede kullanılan aletin cinsine göre de “Pusula Poligonu” vb. şekilde de isimlen-dirilir.

POLİGON BAĞ, —> Bağ.

POLİGON METODU, 1) Bir maden yatağının keşfi için sistemli bir şekilde yapılan sondajların plan üzerindeki izdüşümlerini birleştiren doğru parçalarının orta noktalarından çıkılan dikmelerle sondajların tesir alanlarını poligon olarak belirleyip, bu poligonların alanları sondajla kesilen maden damarının kalınlığı ve madenin yoğunluğu dikkate alınarak yapılan rezerv hesabı. Bu metoda göre hesaplanan rezerv miktarının doğruluk derecesi sondajlarda sıklığına göre değişik ve hata payı ± % 40 civarında olabilir. 2) Üçgen metodu.

POLİGON TAHKİMATI, Tavan basıncı yüksek olan galerilerde fırçalar yardımıyla çok kenarlı geometrik şekiller verilerek yapılan ve fırçalar arasına fırça eksenine dik olacak şekilde sarma veya kısa direk parçası konmak suretiyle yapılan tahkimat.

POLİMETAMORFİK MADEN YATAKLA-RI, 1) Birkaç defa metamorfizma olayına uğramış maden yatakları. 2) Kompleks maden yatakları.

POLİMORF MİNERALLER, Kimyasal bileşimleri aynı olup değişik sistemlerde kristallenen ve şekil bakımından birbirine benzemeyen ve bazı fiziksel özellikleri bakımından da birbirinden farklı “ Çok şekilli” mineraller. Örnek kükürt nabit olarak kristalleştiği halde eritildikten sonra monoklinik sistemde kristalleşir. Grafit heksagonal sistemde kristallenip sertliği, parlaklığı madensel olduğu ve elektriği iletiği halde bileşimi aynı olan elmas kübik sistemde kristallenir sertliği 10 olup aynı parlaklık ve iletkenliği yoktur. Minerallerden iki şekilli olanlara iki şekilli veya “dimorf “ üç şekilli olanlara da üç şekilli veya “ Trimorf “ mineral denir.

Yüklə 2,68 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   29   30   31   32   33   34   35   36   ...   48




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin