EtkiNLİĞİMİZİ nasil yaptik?



Yüklə 43,03 Kb.
tarix08.04.2018
ölçüsü43,03 Kb.
#48094

ETKİNLİĞİMİZİ NASIL YAPTIK?
Grup ile öncelikle kaynak incelendi. İnternet araştırması yapıldı. Su pompası modelleri incelendi ve hangi malzemelere ihtiyaç duyduğumuz belirlendi. Pet şişe, balon, serum lastiği, ip, makas, silikon ve silikon tabancası, leğen, pipet, kutu ve şırınga aletleri belirlendi.

İlk önce pet şişede makas yardımı ile delik açıldı. Daha sonra serum lastiği ölçülerek makas yardımı ile kısaltıldı. Serum lastiği şişenin içine yerleştirildikten sonra, deliğin etrafı silikon ile kapatıldı. Silikon kuruduktan sonra şişenin içine bir miktar su ilave edildi. Daha sonra balon şişirilip şişenin ağzına geçirildi. Ve balon bir ip yardımı ile bağlandı. Daha sonra serum lastiğinin ağzı açılarak su akışı gözlemlendi.

ARAŞTIRMA SONUÇLARI

Gelişmekte olan ülkelerdeki çarpık kentleşme ve bir türlü oluşturulamayan su politikaları, imara açılan sulak alanlar, taşkın ovaları ve ormanlık içi su havzalarının yok olmasına neden oluyorlar. Uygulanan su projeleri, sellerin ve diğer doğal afetlerin önünü açarak insanlar üzerinde yıkıcı ekonomik ve sosyal etkilerde bulunuyor. Oysa sağlıklı, doğal ekosistemler, insanları doğal afetlerden koruyan sigortalar gibi işlev görüyorlar. “2004’teki tropikal kasırgalar sırasında yaklaşık 5 bin Haitili öldü, on binlercesi de evini kaybetti. Bu felaketler doğal afet olarak tanımlandılar ama aslında Haiti tepelerindeki ağaçların kesilmesi ve dolayısıyla sel sularının toprağın üzerinden akıp büyük miktarda kaymasına neden olması, afetin boyutlarını artırdı. Birçok ülkede su politikaları henüz yok. Özelikle gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde sağlıklı su politikaları oluşturulmuş değil. Bu ülkelerde, henüz günü birlik politikalarla su sorununa yaklaşılıyor. Suyun yanlış kullanımı ve su politikalarının olmayışı gelecekte daha yıkıcı etkilerde bulunacağının şimdiden ipuçlarını veriyor. Yeni gelişmiş sulama sistemleri ve teknikleriyle henüz tanışmamış ve/veya pahalı bulan üreticilerin eski sulama tekniklerini kullanmakta ısrarı yer altı sularını hızla tüketmekte. Yine aynı nedenlerle yakın gelecekte büyüklükleri ve bölgesel önemleri ile çok iyi bilinen birçok göl coğrafya atlaslarından silinmekle karşı karşıya. Orta Asya’daki Aral Gölü ve Türkiye’deki Tuz gölü yok olmakla karşı karşıya.

Kuruyan ve kurumakta olan göller arasında Aral Gölü dünyada en çok dikkat çeken göllerden biri olmuştur.

Bir zamanlar, çevresindeki kasabalar ve şehirler ile canlı bir yaşama ev sahipliği yapan göl, kurudukça çevresi Vahşi Batı’daki hayalet kentlere dönüştü. Canlı bir ticari yaşamı ve içinde çalışan gemiler, balıkçı tekneleri olan gölün birçok yerinde şimdi karaya oturmuş gemilerin çevresinde hiç su gözükmemekte.

Aral Gölü doğayı hesaplamadan politikacıların verdiği kararlarla, doğanın nasıl yıkıma sürüklendiğinin en canlı örneklerinden biridir. Bir zamanlar dünyanın dördüncü büyük gölü olan Aral, Sovyet yetkililerin gölü besleyen iki nehrin sularını, pamuk tarlalarını sulamada kullanmanın, ülke ekonomisine daha büyük yararlar sağlayacağı düşüncesiyle; 50 yıl içinde gölün sularını yüzde 80 kaybetmesine ve ikiye bölünmesine neden oldu. Kuzeyde küçük ve güneyde daha büyük bir göl oluşmasına neden olan bu proje göldeki balık türlerin çoğunun yok olmasına 60 bin balıkçının işsiz kalmasına ve binlercesinin bölgeden göç etmesine neden oldu.

Gölün yok olması bununla kalmadı. “Sular çekilince açığa çıkan göl yatağındaki milyonlarca ton tuz ve toz içlerindeki böcek ilacı atıklarıyla birlikte rüzgârda savrularak havayı ve toprağı kirletiyor. ‘Afet bölgesinde yaşayan 3 milyon insanda kanser, solunum yolu hastalıkları, kansızlık ve diğer hastalıklar çok sık görülüyor.”

Göller ve iç denizler gibi nehirlerin de durumu hiç iyi değil. Birçok nehir şimdiden denizlere ulaşamıyor ve sularının büyük bir kısmını kaybediyor. “Dünyanın pek çok nehir havzasında da, ayrıntılar farklı olsa da, temelde aynı hikâye yaşanıyor. Çin, Hindistan, Türkiye, Brezilya ve diğer ülkelerde yapılmakta olan baraj ve kanal projeleri (bazıları bugüne dek yapılan en büyük inşaatlar) yeni ekolojik yaraların açılacağını neredeyse kesin olarak gösteriyor. Bu nehirlerin çoğunda balık tarlalarının, biyolojik çeşitliliği ve diğer ekolojik değerlerin kaybı, bugüne dek benzeri görülmemiş düzeylere ulaşacak.” Zengin debileriyle milyonlarca metre küp suyu, binlerce yıldır denize taşıyan nehirler artık denize ulaşmadan kuruyor. Çin’de Sarı Deniz’e varmadan neredeyse bütün Çin’i baştan başa geçen Sarı Nehir, giderek kuruma tehlikesi altında bulunuyor. İlk kez 1972 yılında kuruyan nehir, 1985’ten bu yana da denize defalarca ulaşmadı. Aynı şey Nil Nehri için geçerli, Aswan Barajı yapılmadan önce her yıl Akdeniz’e 32 milyon metreküp su bırakırken artık nadiren denize ulaşıyor. Bu, Nil deltası gibi binlerce yıl Mısır’ı besleyen verimli toprakların giderek yok olmasına burada yaşayan binlerce insanın yoksullaşarak göç etmesine neden oluyor.

Pakistan artan nüfusu ile tarımı daha çok İndüs Nehrine bağlı bir ülke. Himalayalar’dan çıkan nehir Hint Okyanusu’na akıyor. Ancak artan su talebi ile İndüs aşağı kesimlerde denize ulaşamıyor, kuruyor. Siyasal çalkantılar yaşayan ülkenin 164 milyon olan nüfusu 2050’de 292 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu nüfus yoğunluğu ve suyun kullanımında henüz sağlıklı politikaların geliştirilememiş olması, yakın gelecekte halkı besleme sorunlarının büyüyeceği ön görüsünde bulunma kolaylığı veriyor. Buna bir de ülkenin; “2007 itibarıyla, çökmekte olan devletler sıralamasında 12. sırada” olduğunu eklediğimizde ne demek istediğimiz kendiliğinden anlaşılacaktır. Aynı şey Dicle ve Fırat için de geçerli. Türkiye’nin bu nehirler üzerine kurduğu barajlardan başka Suriye ve Irak’ın kurduğu barajlar, bu nehirlerin Basra Körfezi’ne ulaşmasını güçleştiriyor. Binlerce yıldır insanlığın en verimli toprakları olan bu nehirlerin geçtiği topraklar eski konumundan çok uzak. Küresel ısınma ile Kuzey Kutbundaki buzulların erimesi hızlanırken, dağlardaki buzulların da giderek eridiği, geri çekildiği gözlemleniyor. Himalaya buzullarından beslenen Hindistan’ın en verimli topraklarını sulayan Ganj nehri üzerine kurulan barajlarla artık eski debisini çoktan kaybetmiş bulunuyor. Buzulların erimesi böyle sürerse yakın bir gelecekte bu nehrin suları ile sulu tarım yapan 200 milyondan fazla insanın geçim kaynakları kesilmiş olacak. Dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip ikinci ülkesi olan Hindistan, artan oranda şehirleşme ile gelecekte şehirlerinin temiz su ihtiyacını karşılamakta zorluklar çekecek. Bu durum Çin içinde geçerli gözüküyor. Hızla sanayileşen Çin, büyüyen şehirleri ile her geçen gün, daha fazla şehrin beslenme ve temiz su ihtiyacıyla karşı karşıya…

Anahtar sorular grup ile tartışıldı. Dünya da bazı toplumların suya ulaşımı daha kolay iken bazı bölgeler kuraklık yaşamaktadır. Ayrıca bu ülkelerin temiz suya erişimleri de pek kolay değildir.

Grup ile öncelikle kaynak incelendi. İnternet araştırması yapıldı. Su pompası modelleri incelendi ve hangi malzemelere ihtiyaç duyduğumuz belirlendi. Pompa  sıvıları taşımak için kullanılan mekanik bir mekanizmadır. Bir pompa, sıvıyı düşük basınçtan yüksek basınca hareket ettirir ve bundan dolayı basınç içinde bir fark oluşturur. Pompalar mekanik kuvvetlerin fiziksel kaldırma veya sıkıştırma kuvveti ile maddeyi itmesi prensibini kullanarak çalışır.

Pompaları genel olarak iki grupta toplamak mümkündür.

1) Pozitif yer değiştirmeli pompalar (Hacimsel) : Bu pompalarda pompa içindeki akışkan hacmi değişmekte, çalışma sadece mekanik ve statik kurallara bağlı kalmakta ve pompa içindeki akışkan hacmi değişmektedir Hacimsel pompalar şu şekilde sınıflanır:

1.a) Pistonlu pompalar

1.a.1) Pistonlu pompalar

1.a.2) Diyaframlı pompalar

1.b) Rotatif pompalar :

1.b.1) Tek rotorlu pompalar : Kayar paletli pompalar, esnek borulu pompalar, vidalı pompalar, peristaltik pompalar

1.b.2) Çok Rotorlu Pompalar : Dişli pompalar, loblu pompalar, vidalı pompalar, çevresel pistonlu pompalar

2) Rotodinamik pompalar : Bu pompalarda ise akışkanın içinde çalışan bir çark bulunur. Kapalı hacim söz konusu değildir.

 

Pompa verimi LNP nedir?

Pompa verimi, sıvıya net olarak aktarılan hidrolik gücün mil gücüne oranıdır.

Pompa verimi; pompanın tipine, debisine ve özgül hızına bağlı olup %30 ile %85 arasında bir değerdir.

Sistem verimi; pompa ve motor veriminin toplam halidir. Metre olarak ifade edilen pompa mano metrik yüksekliği basılan sıvının türünden bağımsızdır. Sıvının kinematik viskozitesi 20 mm2/s ‘den küçük olması halinde bir pompa aynı hızda çalıştırıldığında basılan sıvının cinsi ne olursa olsun pompa manometrik yüksekliği değişmez. Pompa çıkış basıncı aşağıdaki gibi sıvı yoğunluğuna bağlı olarak değişmektedir.


Dalgıç pompa nedir ?

Dalgıç Pompalarda,  motor pompa gövdesine bitişik olarak monte edilir. Bu bağlantı yerleri hava ve su geçirmeyecek şekilde sımsıkı kaplanmıştır. Herhangi bir dış hava basıncına dayanmadan çalışmaları dalgıç pompaların avantajıdır.

Mekanik salmastra sistemleriyle akışkanın açık noktadan pompalanması engellenir. Pompa direkt boru, flexible boru veya tesisata bağlı olabilir. Bir çok tipi bulunan dalgıç pompaların tek kademeli olanları; drenaj, kanalizasyon, genel endüstri ve çamur basmakta kullanılır. Ayrıca en küçük dalgıçlardan pompaları popülerdir. Derin sondajlarda ve kuyularda su çıkarmakta alışılmış olan tipler çok kademeli dalgıç pompalardır.

 

Derin Kuyu Pompası


Normal su pompalarının emiş yapamadığı derin kuyulardan su alıp, basmak için kullanılır. Sıradan bir pompa genel olarak yaklaşık 6 metreden derinlikten emiş yapabilmektedir, ancak derin kuyu pompaları emişte maksimum 50 metre derinliğe kadar ulaşabilmektedir. Basıncı ise, yani suyu basabildiği yükseklik ise pompa özelliklerine ve motorunun gücüne bağlı olarak değişmektedir.


 
Derin Kuyu Dalgıç Pompası

Normal dalgıç pompalarının emiş yapamadığı çapı küçük derin kuyulardan su alıp, basmak için kullanılır. Derin kuyu dalgıç pompaların çapları genellikle 3 - 4 - 5 - 6 inc çapında üretilmektedir. Bu dalgıç pompalar genellikle artezyen kuyularda kullanılır.


 

Santrifüj Pompa

Santrifüj pompa basit bir prensibe dayanmaktadır. Sıvı çark merkezine sürüklenir ve santrifüj kuvvetler aracılığıyla çarkların çevresinde dolaşır. Yapısal olarak hesaplı, sağlam basittir ve yüksek hızı sayesinde pompayı direk olarak asenkron bir motora bağlamaya imkan tanır.

Santrifüj pompalar sürekli bir sıvı akısı sağlar ve akış, pompaya herhangi bir zarar verilmeden kısılabilir. Sıvı, pompa girişinden dönmekte olan çarkın merkezine gönderilir ve buradan da çevresi boyunca sürüklenir. Bu yapı yüksek bir verim sağlar ve temiz sıvıların taşınmasına uygundur. Atık su pompaları gibi saf olmayan sıvıları taşımak durumunda olan pompalar ise, maddelerin pompa içinde birikmesini önlemek üzere özel olarak tasarlanmış çarklara sahiptir.

 

Santrifüj pompalarda, tüm turbo makinelerde olduğu gibi, sabit eksen etrafında bir açısal hızla dönen ve çark adı verilen bir ana eleman vardır. En basit şekliyle merkezkaç çark, birbirine paralel iki diskin arasına merkezcil (radyal) kanatlar konarak elde edilir. Ayrıca, disklerden biri eksen etrafında kalınlaştırılarak bir mile bağlanır.



 

Çark içindeki bir akışkan parçacığı, bir yandan çarkla beraber u=rω hızıyla dönme ekseni etrafında dönerken, diğer yandan w hızıyla çarka göre hareket edip çarkı terk eder. u çevresel hız, w bağıl hız adını alır. İçi akışkan dolu bir çark, ekseni etrafında dönmeye başlayınca, merkezkaç kuvvetlerinin etkisi altında akışkan B yüzeyinden dışarı çıkmaya başlar. Böylece, E yüzeyinden emilen akışkan B yüzeyinden dışarı basılır. Çarkla beraber dönen bir gözlemcinin gördüğü akış , hareketsiz ortamda bulunan gözlemcinin gördüğü akıştan farklı olacaktır. Akış içerisinde hareket etmekte olan bir parçacığın, hareketsiz ortamda bulunan sabit bir gözlemciye göre sahip hız mutlak hız, çarkla beraber dönmekte olan bir gözlemcinin bulunduğu noktada gördüğü hız bağıl hız adını alır. Mutlak hız c, w ve u hızlarının vektörel toplamıdır. w ve u hızlarının şiddetleri ve yönleri ile bir eşkenar dörtgen kenarları oluştururlar. Bu eşkenar dörtgenin köşegeni, mutlak hızı temsil eder. Dörtgenin kenarları ise, şiddet ve yönlerine bağlı olarak w bağıl hızı ve u çevresel hızını gösterir. Böylece, bu üç hız bir üçgen oluştururlar. Hesaplarda, sonsuz sayıda çok ince kanat varmış gibi düşünerek hareket edilir. Bu durumda, akış iplikçilerinin tamamen kanadı izlediği ve akışın bir boyutlu olduğunu kabul edilebilir. Çarpmasız giriş halinde, kanat başlangıcı giriş bağıl hızına teğettir. Başka bir ifade ile pompalarda giriş dairesi teğeti ile β1 açısı yapan w1 hızı, kanat profili aynı yöndedir. Aynı şekilde, kanat sonu çıkış teğeti ile β2 açısı yapan w2 hızı, aynı yöndedir. Girişin çarpmasız olarak gerçekleştirilmesi ve böylece kayıpların önlenmesi istendiğinde, girişteki ilk kanat elemanının yönü ile giriş bağlı hızının yönü aynı olmalıdır.



Tuvalet Tarihçesi

Tuvalet , insan boşaltım sistemi artıkları olan dışkı ve idrarın boşaltılması ve uzaklaştırılması amacıyla tasarlanmış sabit düzenekler ile bunların yerleştirildiği kapalı mekândır. Tuvalet kelimesi hem atıkların boşaltıldığı tesisat, hem de bu tesisatın bulunduğu oda anlamında kullanılır.  Modern tuvaletlerde insan ihtiyaçlarını gidermeye yarayacak ve atıkları kanalizasyon sistemine ulaştıracak, helataşı, klozet, bide ve pisuvar gibi tesisatlar bulunur. Modern evlerde tuvalet genellikle küvet ya da duş gibi bir yıkanma tertibatı ile aynı odaya yerleştirilmiştir. Böyle odalara banyo denir. Çoğu evde bir banyonun yanı sıra bir de tuvalet bulunur. Bunlara ek olarak modern evlerde yetişkinlerin yattığı odaya açılan bir ebeveyn banyosu bulunması giderek yaygınlaşmaktadır.

Tuvaletler temel olarak iki tiptir: sulu ve susuz tuvaletler. Sulu tuvaletlerde su giriş ve çıkışı için su tesisatı bulunur. Kuru tuvaletlerde suya ihtiyaç yoktur; ancak genellikle bir havalandırma tesisatı mevcuttur. Sulu tuvaletlerden çıkan atık su siyah atık su olarak adlandırılır. Türkiye'de hela taşı bulunan tuvaletler alaturka, klozet bulunan tuvaletler ise alafranga olarak anılırlar. Eskiden taş, toprak, beton gibi değişik malzemelerden yapılan tuvalet teçhizatları günümüzde seramikten yapılmaktadır. Seramik, kolay temizlenebilmesi ve kir tutmaması nedeniyle daha iyi hijyen sağlar.

Günümüzdeki rezervuarlı, sifonlu tuvaletler icat edilmeden önce tuvaletler genellikle evlerin dışına inşa edilirdi. Buna rağmen tarihi İndus Vadisi Medeniyetine ait Harappa ve Mohanjo-Daro şehirlerinde gelişmiş bir kanalizasyon sistemi ve sifonlu tuvaletler görülmüştür.

Günümüzde temel olarak iki çeşidi vardır:



  • Alaturka tuvalet, halen Türkiye, Fransa'nın bazı yerleri, İtalya, Hindistan, Japonya, Çin Halk Cumhuriyeti ve İran'da yaygın olan, bir helataşı üzerinde çömelerek kullanılan tuvaletlerdir. Temizlenmek için taharet musluğundan alınan su kullanılır. Alaturka tuvaletler, tuvalet ile vücut temas etmediğinden ve dışkıların vücuda sıçrama olasılığı az olduğundan oldukça hijyeniktir. Oturma pozisyonu nedeniyle sağlık açısından helataşı kullanımının klozet kullanımından daha avantajlı olduğu iddia edilir.

  • Alafranga tuvalet, klozet üzerine oturularak ihtiyaç giderilen ve batılı ülkelerde yaygın olan tuvaletlerdir. Alafranga tuvaletin ayrıca bide adı verilen eki vardır ve tuvalet sonrası temizlenmeye yarar. Alafranga tuvaletler hastalık sırasında ve ameliyat sonrası dönemlerinde, yaşlılık evresinde, kilolu insanlar açısından daha kullanışlıdır.

  • Pisuvar, sadece idrar boşaltılabilen ve yaygın olarak erkekler tarafından kullanılan teçhizattır. Günümüzde kadınların da pisuar kullanabilmesi için aparatlar mevcuttur ancak henüz yaygın olarak kullanılmamaktadır.Tarihte Türk'lerde rastlanmıştır. 

Şu an yaygın olarak kullanılan modern tuvalet 1596 yılında Sir John Harington tarafından tasarlanmıştır. Ancak Harington İngiltere de alay konusu olması sebebi ile bu icadını toplu üretime geçirememiştir.

Efes antik şehrinde tuvaletler


150px-ostia-toilets
Antik Roma Tuvaleti, Efes'te de mevcuttur.

Efes antik şehrindeki tuvaletler alaturka/alafranga karışımı bir tipe benzemektir. Bu tuvaletlerin bir özelliği ise bireysel ve kapalı değil; toplu şekilde kullanılmasıdır. Tuvaletlerin önündeki kanaldan sürekli temiz su geçmekte ve boşaltım yapanlar bu su sayesinde temizlenmekteydi. Yine her tuvalet binasının ortasında bir havuz bulunmaktaydı.


Dünya Tuvalet Günü


Dünya nüfusunun yüzde 40'ı temiz ve uygun bir tuvaletten mahrum ve sadece 1 milyar kişi kanalizasyon sisteminden yararlanabiliyor. 5 milyar dolayında insanın 200 milyon ton dolayındaki tuvalet artıkları, doğrudan doğaya atılıyor. Uzmanlara göre, 1 gram insan dışkısında 10 milyon virüs, 1 milyon bakteri ve 1000 kadar parazit bulunuyor. Her yıl dünya çapında 5 milyonu aşkın çocuk, temizlik şartlarının yetersizliğinden kaynaklanan, ishal benzeri hastalıklar sonucu ölüyor. Her yıl 19 Kasım tarihinde, Dünya Tuvalet Günü nedeniyle çeşitli etkinlikler düzenlenmekte, en temel ihtiyaçlardan biri olan tuvaletten yoksun ülkeler için yardım toplanmakta, insanlar tuvalet temizliği konusunda bilinçlendirilmeye çalışılmaktadır.
wc2wc6wc17wc5
Yüklə 43,03 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin