ÖLÇME DEĞERLENDİRME SORULARI
LİSE3. SINIFLAR
SAYFA 187-188
SORU-1 Hollanda nın gelişmiş ülkeler sınıfında olması tarımı nasıl etkilemiştir.
Hollanda yüz ölçümü bakımından son derece küçük ülkelerden biridir.Ülkenin gelişmişlik yapısından dolayı ülkede son derece modern metodlar kullanılarak tarım yapılır.Birim alandan en yüksek verim elde edilir ve bu çalışmalar daha çok ekonomik değeri yüksek ürünle için yapılır.Modern tarım ilkelerinin uygulandığı ülkede nüfusun %6 sı tarımda çalışır ancak tarım ürünleri ihracatında dünya üçüncüsüdür.
SORU-2 Sanayi devrimi eğer ülkemizde başlasaydı şuan ki sosyoekonomik yapımız nasıl olurdu.
Ülkemiz Cumhuriyet yıllarında yoğun olarak tarımsal yapılanma içerisinden sanayileşmeye yönelik hamleler yapan bir ülke konumundadır.Eğerki sanayileşme faaliyetleri ilk olarak ülkemizde başlamış olsaydı ülkemiz son derece gelişmiş kalkınmasını tamamlamış toplumun refah düzeyi yüksek bir ülke olarak karşımıza çıkardı.Tarımsal faaliyetlerin daha modern metodlarla yapıldığı tarımda çalışan kişi sayısının az tarımdan elde edilen verim miktarının yüksek olduğu kişi başına düşen gelir seviyesi yüksek bir ülke olurdu.Sanayileşmenin sağlayacağı tüm gelişmişlik imkanları ülkemiz sosyo ekonomik yapısı üzerinde etkili olurdu.Şehirleşme ,altyapı,sağlık eğitim,ulaşım,vb alanlarda çok daha ön sıralarda olurdu.
SORU-3 Neden insanlar tatile gereksinim duyar?
Küreselleşen dünya ile birlikte insanlar yoğun iş temposunun ve stresin etkisi ile yılın belirli dönemlerinde dinlenmek eğlenmek farklı yerleri gezme isteği duyarlar.Ekonomik gelir düzeyinin yükselmesi tatil anlayışı içerisinde kendini gösterir.Yeni yerlerin merak edilmesi teknolojinin hayatımızdaki doğal yapılanmayı ortadan kaldırdığı için insanlarda eskiye yönelik bir özlem duygusu oluşur bu duygu tatile çıkma dinlenme isteğini arttırır.
SORU-4 İnsanoğlunun sosyoekonomik durumuyla turizmin ilişkisi nedir.?
Ülkelerin gelişmişlik seviyesi ve buna bağlı olarak toplumun ekonomik yapısının iyi olması turizm faaliyetlerini tetikler.Çünkü turizm faaliyetleri belirli bir ekonomik donanım gerektirir.Düşünün ki geri kalmış ülkelerde insanların sürekli ekonomik sıkıntı içerisinde bulunması turizm faaliyetlerine bakış açısını olumsuz etkiler gelişmiş ülkelerde ise yaşam standartlarının yüksek olması turizm faaliyetleri kolaylaştırıcı bir etkendir.
SORU-5 Japonya nın dünyanın en büyük sanayi güçlerinden biri olmasının nedenleri nelerdir.
2. dünya savaşından sonra Japonya nüfus ve iş gücü kaybına uğrarken ekonomik bakımdan da ağır bir darbe almıştır.
Bu dönemden sonra 40 yıl içerisinde o dönemde yaşadığı tüm olumsuzlukları değiştirmiş dünyanın en önemli sanayi teknoloji ülkelerinden biri olmuştur.Yine Japonya bu çalışmaları yaparken sanayi ve enerji hammaddelerinin çoğunu yurt dışından almış dışa bağımlı bir özellik göstermiştir.Ancak gelişme gösterdiği sektörler dünyada az ama değerli olan sektörlerdir.Teknolojik anlamda yapmış olduğu gelişme dünya piyasasında kendisine ciddi bir pazar ve yer edinmesine sebeb olmuş bu alanda sağladığı gelir ile hammadde ve tarımsal ürün enerji ihtiyacını karşılamıştır.Toplum yapısı olarak da türdeş bir özellik göstermiş çalışmayı seven manevi değerlerin ön planda tutulduğu ve ada devleti olmasından dolayı bu özelliklerini korumuş milli birlik duygusu yeni nesillere iyi aktarılmış bu etkenlerle Japonların ülke sevgisi ve çalışma azmi üst seviyelere çıkmıştır.Kendi bünyeleri içerisinde 2. dünya savaşın da atılan atom bombalarının yıkıcı etkileri Japon halki için her zaman motive edici bir güç olmuştur.Son olarak elde edilen gelirler çok yerinde kullanılmış özellikle savaşdan sonra ABD ‘den alınan yardımlar çok iyi değerlendirmişlerdir.
SORU-6 Japonya’da nüfusun büyük bir kısmı neden kıyı kesimlerde toplanmıştır.
Ülke oldukça dağlık bir ülkedir .Topraklarının %70 i dağlarla kaplıdır.Tarım alanlarının büyük bir kısmı kıyı ovalarında toplanmıştır.Kıyı kesimler yine ticaret faaliyetlerinde liman özelliği göstererek nüfusun ticaretin tarımsal faaliyetlerin kıyı kesimlerde yoğunlaşmasında etkili olmuştur.
SORU-7 Japonya nın coğrafi özellikleri kitabınızda mevcuttur.168-169
SORU-8 Sanayi devrimi neden İngiltere’de başlamıştır.
Sanayi Devriminin İngiltere'de başlamasında sosyal ,ekonomik hatta
tarihi nedenler vardır.
İngiltere sahip olduğu deniz güzü sayesinde coğrafi keşifler sonrasında doğal kaynakları olan bir çok ülkeyi sömürgeleştirmiştir.Bu ülkelerin doğal kaynaklarını önce yelkenli gemilerle sonrasında buharlı gemilerle kendi ülkesine taşımıştır.Bir ada devleti olan İngiltere Avrupa ana karasına oranla daha elverişli bir coğrafi konuma sahiptir.XIX. yüzyıl başlarında ana karada başlamış olan Derebeylik mücadelesi,mezhep farkı huzursuzlukları,savaşlar gibi siyasi rahatsızlıklardan hiç etkilenmemiş ve siyasi istikrarını erken sağlamıştır.
İngiltere'nin Avrupa karasına oranla daha özgür bir ortama sahip olması birçok bilim,sanat ve fikir adamının bu ülkeye yerleşmesinde ve mesleğini özgürce gerçekleştirmesinde etkili olmuştur.
SORU-9 Sanayi devrimi İngiltere’nin nüfus yapısını nasıl etkilemiştir.
İngiltere de sanayileşme beraberinde kentleşmeyi de getirmiş kır nüfusun büyük bir kısmı kırları terk ederek çalışmak için sanayi şehirlerine göç etmiştir.1700 ‘lerde İngiltere nüfusunun 4/1’inden daha azı şehirlerde bunun da %60 dan fazlası güney İngiltere de yaşıyordu .Nüfus 1850’lerden başlayarak çekim merkezi kuzeydeki maden kömürü yataklarında yer alan sanayi merkezlerine doğru kaymaya başlamıştır.1800 ile 1900 yılları arasında şehirde yaşayanların oranı %27 den %64 e çıkmış nüfusun yarıya yakını kuzeydeki sanayileşmiş bölgelere kaymıştır.
SORU-10 Sanayi devriminde lokomotif olarak gösterilebilecek hammaddeler nelerdir.
Pamuk,kömür,demir gösterilebilir.Konu ile ilgili açıklama 176 da 1 ve 2. paragraf 177 de1. paragraf.
SORU-11 Modern tarımın yapılabilmesi için gerekli olan şartlar nelerdir.
Öncelikle ülke topraklarının çok iyi analiz edilmesi hangi tarım ürünlerine elverişli olduklarının belirlenmesi yine bu ürünler içerisinde ekonomik değeri yüksek olanların tercih edilmesi gerekir. Modern tarım yapılabilmesi için yeterli teknik donanıma sahip olunması gerekir.
Arazi şartlarına göre makineli tarımın desteklenmesi gelişmiş sulama sistemlerinin kurulması tohum ıslahı,gübreleme faaliyetlerine gidilmesi gerekir.Genelde modern tarım faaliyetlerine ülke toprakları dar tarıma elverişli arazilerin az olduğu ülkelerde mevcut nüfusun ihtiyaçlarını gidermek amacıyla birim alandan en yüksek verimi almak için gidilir.Örneğin İsrail ,Hollanda.
SORU-12 Hindistan’ın coğrafi özellikleri bu ülkede hangi tarımın ön plana çıkmasında etkili olmuştur.Ülkede son dönemler hariç ekstansif geri kalmış tarım metodları kullanılmaktadır.Arazi geniş elde edilen verim düşüktür.Tarımda çalışan kişi sayısı fazladır.Etkili olan faktörler Hindistan yerşekilleri ve iklim özelliklerinde anlatılmıştır.
SORU-13 Hollanda’da tarım alanları nasıl genişletilmiştir.
Hollanda yükselti olarak deniz seviyesine çok yakın bir ülkedir.Hollanda’da deniz içerisindeki araziler setlerle denizle bağlantısı kesilir daha sonra buradaki sular boşaltılır denizden kazanılmış bu topraklara polder denilir.Hollanda alçak bir ülke olduğu için buraya alçak memleketler anl***** gelen NEDDERLAND denilmektedir.
AŞAĞIDAKİ ÇOKTAN SEÇMELİ SORULARI CEVAPLAYINIZ
1- A 2-D 3-C 4-A 5-E
EKOSİSTEM ,EKOSİSTEMLERİN ÖZELLİKLERİ,MADDE DÖNGÜLERİ VE ENERJİ AKIŞI
Canlılarla (hayvanlar,bitkiler,mikroorgan izmalar) içinde bulundukları maddi ortamı birleştiren fonksiyonel (işlevsel) bütün
Yeryüzünde canlı yaratıkların tümü, biyosfer denilen ince bir kabukta yaşar. Biyosferin belirgin özelliği onu oluşturan hayvan ve bitki türlerinin çok çeşitliliği ve yapısındaki düzensizliktir. Bu düzensizlik, canlı yaratıklarla fizik ortam öğelerinin eşitsizlik eşitsiz dağılımında açıkça görülür
Ama bu çeşitliliğe karşın, canlıların biyosferdeki yerleşimi bir kargaşa şeklinde değildir. 1935 yılında ingiliz botanikçisi Arthur C. Tansley’in ekosistem adına verdiği birimler halindedir.
Belirli bir ortamda yaşayan canlıların tümüne biyosenoz, bunların barındıkları ortama da biyotop denir. Ekosistem bu ikisinin ilişkisi ortak tanımlanabilir Biyotop + Biyosentez = Ekosistem
Ekosistemde Yaşayan Canlıların Fonksiyonları
Ekolojik Piramit
Bütün ekosistemi özetlemek için ekolojik pramid yararlı bir yoldur. Piramit yaşayan canlıların enerjilerini nasıl elde ettiklerine göre yukarıdan aşağıya (yaklaşık olarak yediklerine göre) bir listedir. Piramid‘in her bir tabakasının (bölümden bölüme) genişliği yaşayan canlıların (bireyin sayısını, türün sayısını değil) nasıl çoğaldığını göstermektedir.
Enerjiyi nasıl elde ettiklerine göre yaşayan tüm varlıklar katagorilerden birine girerler :
Ekosistemi oluşturan öğeler, başlıca dört gurupta toplanır.
1-Cansız varlıklar. (inorganik ve organik maddeler)
2-Primer üreticiler. (yeşil bitkiler)
3-Tüketiciler (bitkisel ve hayvansal maddeleri yiyenler)
4-Ayrıştıcılar (bakteri ve mantarlar)
Üreticiler – Tüketiciler – Ayrıştırıcılar .
Üreticiler, klorofil içeren yeşil yapraklı bitkilerdir. Bu klorofil ile havada ki CO2‘i ve su‘dan (şekerler) karbonhidratlar yapmak için ihtiyaçları olan güneşin enerjisini tutarlar. Bu üretim sürecine fotosentez denir. Bitkiler büyüme ve tüm diğer gelişme süreçleri için karbonhidrat temin eder. Bitkiler dışında yaşayan canlılardan hiç birinin gıdasını üretememesi önemli bir noktadır. Bu nedenle onlara üreticiler denir
Tüketiciler, direk veya indirek üreticilerin ürettiklerini (karbonhidratla) yiyerek yaşayan hayvanlardır. Tüketiciler daha fazla gruplara bölünebilirler: Birinci tür, ikinci tür, üçüncü tür vb. Birinci tür otçul hayvanları (bitki yiyenler) kapsar. İkinci tür et obur hayvanlardır, örümcekler, kurbağalar gibi, parazit (alsak böcekler) ki birinci türün tüketicilerini yerler. Üçüncü tür, yılanlar gibi et obur hayvanlardır ki ikinci türün tüketicilerini yerler. Tüketiciler grubunun son halkasını örneğin; kaplanlar kartallar veya insanlar oluşturur, yüksek tüketici sınıfı adını alırlar.
Ayrıştırıcılar, bazı nematod ve böcekler gibi küçük hayvanlar ve bakteri ve mantarlar gibi mikroorganizmalardır ki tüketici ve üreticilerin (düşen yapraklar, ölü gövdeler, hayvanların gübresi vb.) atıklarını (organik materyali) yiyerek yaşarlar. Toprakta yaşayan ayrıştırıcıların sayısı çok büyüktür (verimli torağın 1 gramın da 1.000.000.000 dan daha çok) ayrıştırıcıların en önemli fonksiyonu organik materyalden bitkilerin kullanabileceği mineralleri yapmaktır. Sonra bu mineraller bitkiler tarafından absorbe edilebilir.
Ekosistemlerin Belirgin Özelikleri
Bir ekosistem biyosferin, bir bölümü ya da parçasıdır ; büyüklüğü ya da genişliği çok değişik olabilir. Bir su birikintisi, bir buğday tarlası birer ekosistemdir. Fakat kurumuş bir Ağaç kütüğü gibi son derece belirgin ve dar sınırlı öğeler de birer ekosistem parçası sayılabilir. Ama kısıtlı ekosistemelerin genellikle zaman içinde sınırlı bir yaşamı vardır. Bu yüzden bunlar birer ekosistem parçası sayılır, sinüzi adıyla anılır. Bunun tam tersine Afrika savanaları ya da Avrupa’nın geniş yapraklı ormanları gibi, kimi ekosistemler çok geniş bölgeleri kaplar. İklimin denetimi altında bulunan kutuplardan ekvatora kadar az çok paralel bölgelere yayılan bu öğeler deformasyon (oluşum) veya biyom adıyla anılır. Bunlar, bir genel görünümün kendine özgü bir direy (fauna) ve bitey (flora) içeren karakteristik ana öğeleridir.
Boyutları ne olursa olsun, bir ekosistemin sınırları az çok belirgindir. Çoğunlukla birbirine komşu ekosistem arasında bir geçiş bölgesi (ekoton) vardır. Geçiş bölgesi, bir ormanın kıyı çizgisi gibi veya ekvator ormanından savanalara geçişte olduğu gibi yaygın bir bölge olabilir. Ekotonların belirgin özelliği, kendine özgü iklimi ve daha zengin direyidir. Bunun için, kıyı kuşu türlerinin sayısı kara ve açık deniz kuşlarınınkinden fazladır. (Çünkü kıyı kesimi, anakara ile Okyanus arasında bir ekoton oluşturur.)
Ekosistemlerin sınırlarının belirlenmesi, özellikle hayvan sayısı gözönünde bulundurulacak olursa, hiç de kolay değildir
Bu konuda birçok örnekleme ve istatistik verilerini değerlendirme yöntemleri bulunmuştur. Bu bakımdan, bellibaşlı hayvan türlerinin bolluğunu, dağılımını, yıllık çevrimlerini, sayılarının azalıp çoğalmasını, metabolizmalarını bilmek gerekir. Bu veriler ya yerinde ya da yetiştirme yoluyla elde edilebilir. Bu birinci aşama tamamlandıktan sonradır ki, ekosistemleri yapısını ve işleyişini incelemeye başlamakmümkün olabilir.
BESLENME İLİŞKİLERİ
Dünyamızdaki bütün canlılar beslenme bakımından ototrof ve heterotrof olarak iki grupta toplanabilir.
İnorganik maddelerden organik besin yapanlara, ototrof (üretici) denir. Bunu yapamayıp da hazır organik besin kullananlara da heterotrof (tüketici) denir.
1. Ototrof Canlılar
Fotosentez yapanlar (Fotoototroflar) ve kemosentez yapanlar (Kemoototroflar) olarak iki grupta toplanabilir.
a. Fotosentez Yapanlar : Yeşil bitkiler, bazı bakteriler, mavi-yeşil alg'ler ve bazı tek hücreliler tarafından klorofillerde gerçekleştirilir.
b. Kemosentez Yapanlar : Işık enerjisi kullanılmaz. Sadece bazı bakteri türleri tarafından gerçekleştirilir. Klorofil ve kloroplastları yoktur. Kimyasal enerjiyi kullanarak CO2 ve H2O yu birleştirerek organik besin yaparlar.
2. Hem Ototrof, Hem Heterotrof Olanlar
Bu gruptaki canlılara en güzel örnek böcekçil bitkilerdir. Böcekçil bitkiler azotça fakir topraklarda yaşamakta olup, topraktan alamadıkları azotu böcekleri yakalayarak onların proteinlerinden karşılarlar. Bu yönleriyle besini hazır aldıkları için heterotrofturlar. Böceği yakaladıktan sonra sindirim enzimlerini dış ortama salgılayarak, yakaladıkları böceği sindirir. Sonra onun amino asitlerini hücre içine alırlar.
Böcekçil bitkiler aynı zamanda fotosentez yaparak nişasta ve diğer karbonhidratlarını kendileri üretirler. Bu yönleriyle ise besin ürettikleri için ototrofturlar.
3. Heterotrof Canlılar
Organik besinlerini hazır olarak alan canlılardır. Besinleri alma biçimine göre üçe ayrılır.
a. Holozoik Yaşam : Besinlerini daha çok katı ve büyük parçalar halinde alan canlılardır.
Etçiller (Karnivorlar) : Daha çok hayvansal besinlerle beslenirler. Aslan, kedi, kurt bu gruba örnek verilebilir.
Otçullar (Herbivorlar) : Daha çok bitkisel kaynaklı besinlerle beslenirler. Keçi, Koyun, İnek, Kaplumbağa, Kirpi bu gruba örnek verilebilir. Bu hayvanların diş yapıları ve sindirim sistemleri selülozu sindirecek şekilde özelleşmiştir.
Etçil ve Otçullar (Omnivorlar) : Hem bitkisel hemde hayvansal kaynaklı besinlerle beslenirler. İnsan, bazı balıklar, bazı kuşlar bu gruba girer. Dişleri hem parçalayıcı, hem kesici olarak bulunur.
b. Simbiyoz (Birlikte) Yaşam: Bu gruptaki canlılar birbirleri üzerinde veya içinde yaşarlar. Bazı birlikler zararlı, bazıları faydalıdır.
Kommensalizm: Zararsız bir birliktir. Beraber yaşayan canlılardan biri fayda elde ederken diğerinin faydası veya zararı yoktur. İnsanların ağız ve bağırsak bölgelerinde yaşayan bazı bakteriler bu şekildedir.
Köpek balıkları ile onların karın bölgelerine tutunarak yaşayan Echeneis balıkları da buna örnektir. Bu balıklar köpek balığının parçaladığı besinleri kullanırken köpek balığına fayda veya zarar vermezler.
Mutualizm: Karşılıklı fayda esasına dayalı bir yaşam birliğidir.
Likenler mantarlarla, alglerin (su yosunları) oluşturduğu bir mutualist yaşam örneğidir. Mantar, su yosununa CO2 ve H2O verirken, bunun karşılığında O2 ve besin alır.
Parazitlik : Beraber yaşayan iki canlıdan biri fayda görür. Bu esnada faydalandığı canlıya zarar verir. Bu yüzden bu birliklere zararlı birlikler denir. İki canlı ayrılacak olursa, fayda gören bu faydayı kaybettiği için yaşamını yitirebilir.
Parazitlik Çeşitleri:
Parazitler canlının dış kısmına yerleşmişse bunlara ektoparazit (dış parazit) denir. Bunların sindirim sistemleri vardır. Örneğin, keneler, bitler, pireler v.b.
Parazitler canlının iç kısmına yerleşmişse bunlara Endoparazit (İç parazit) denir. Bunların sindirim sistemleri yoktur. Örneğin, plazmodyum mikrobu, bağırsak kurtları, tenyalar v.b.
Parazitler canlı bir hücre olmadan hiç bir canlılık özelliği göstermiyorsa bunlara mecburi parazit denir. Örneğin, virüsler
Bazı bitkiler fotosentez yapabildikleri halde, kök sistemleri gelişmediği için su ve mineral madde ihtiyaçlarını emeç adı verilen kökleriyle üzerinde yaşadıkları bitkinin odun borularından (ksilem) alırlar. Bunlara yarı parazit bitkiler denir. Örneğin, ökse otu.
Bazı bitkiler fotosentez yapamadıkları için bütün ihtiyaçlarını üzerinde yaşadıkları bitkiden karşılarlar. Bunlara tam parazit bitkiler denir. Örneğin, küsküt otu.
c.Saprofit (Çürükçül) Yaşam : Bu gruptaki canlılarda sindirim sistemi tam gelişmemiştir. Bu yüzden besinlerini bulundukları ortamlardan “yarı sindirilmiş sıvılar” olarak alırlar. Bazıları salgıladıkları enzimlerle hem kendi besinlerini kısmen sindirmiş olurlar, hem de organik artıkları parçalayarak ölmüş bitki ve hayvan artıklarını ortadan kaldırırlar. Bu sayede tabiattaki madde devri'ne önemli katkıda bulunmuş olurlar
C. EKOLOJİK KAVRAMLAR
Ekoloji; organizmalar ve onların çevresiyle olan ilişkilerini inceleyen biyoloji dalıdır.
Biyosfer (Ekosfer) : Okyanusların 1000 metre derinliğine kadar ve deniz seviyesinden 6 bin m yüksekliğe kadar uzanan, canlıların yaşayabildiği alandır. Kısaca hava, toprak ve sulardan oluşan canlı küredir.
Ekosistemlerin kesişme noktaları birden fazla iklime ait özellikler gösterir. Normal bir ekosistemden daha çok tür çeşidi barındıran bu geçiş bölgelerine ekoton denir. Bir bölgede yaşayan hayvanların tam***** fauna, bitkilerin tam***** da flora denir. Canlıların üzerinde yaşadığı ve hayatın devamı için gerekli kaynakları içeren büyük bölgelere biyotop denir.
Biyosferdeki yaşama birlikleri, Komünite'ler ve Ekosistemler'dir. Belli bir alanda yaşayan bütün populasyonlar komüniteyi oluşturur. Bu populasyonlar cansız ortamla (fiziki çevreyle) beraber ekosistemleri meydana getirir.
Yaşama birlikleri kara ve su ekosistemleri olmak üzere ikiye ayrılır. Komünite'deki bazı türler fert sayıları ve faaliyetleri bakımından daha belirgindirler.
Böyle türlere baskın türler denir. Karalarda ışığı seven bitkiler en baskın türlerdir. Bu baskın türlerden dolayı, çam ormanı, ardıç ormanı gibi isimlendirmeler yapılır. Su ekosisteminde ise belirli baskın tür yoktur.
Baskın türler çevre şartlarının etkisiyle yerini başka türlere bırakabilir. Buna da süksesyon denir.
D. EKOSİSTEMLER
Ekosistem'ler tabiattaki olayların meydana geldiği küçültülmüş birer model'dirler.
Bir yaşama birliği olan ekosistemde üreticiler, tüketiciler ve ayrıştırıcılar olmak üzere üç canlı grubu bulunmalıdır. Üreticileri, fotosentetik ve kemosentetik canlılar oluşturur. Tüketicileri ise en çok etçil ve otçullar oluşturur. Ayrıştırıcılar ise saprofit bakteri ve mantarlardan meydana gelir.
Ekosistemlerde bir besin ve enerji zinciri olup, bunun ana kaynağı güneştir. Enerji ve maddelerin devirli olarak kullanılması ekosistemlerin en önemli görevidir.
Ekosistem'de ototrofların gerçekleştirdiği en önemli olay fotosentez, heterotrofların solunum ve saprofitlerin gerçekleştirdiği en önemli olay ise organik artıkların çürütülmesidir.
E. MADDE DÖNGÜLERİ
Yaşama birliklerinde ve onun büyütülmüşü olan tabiatta canlılığın aksamadan devam edebilmesi için bazı önemli maddelerin, kullanılan kadar da üretilmesi gerekmektedir. Buna madde devri denir.
Doğadaki karbonun canlı gruplarında ve cansız ortamda izlediği yolu yukarıdaki şekilden takip edebilirsiniz.
Ekosistem ; belli bir bölgede yaşayan ve birbirleriyle devamlı etkileşim içinde olan canlılar ile bunların cansız çevrelerinin oluşturduğu bir bütündür.
Ekosistemdeki madde ve enerji nakli organizmalar arasında görülen besin zinciri yoluyla olur. Besin zinciri ekosistemdeki canlılardan birinin diğerini besin olarak alması sonucu oluşan bir zincirleme olaydır.
Besin zincirine örnekler:
1- Ot, fare, tilki, dağ aslanı (üç üyeli bir zincir)
2- Ot, çekirge, kurbağa, yılan, atmaca (dört üyeli bir zincir)
3- Yonca, dana, insan, (üç üyeli bir zincir)
İnsan genellikle besin zincirinin son halkasıdır. Tabiatta birçok küçük besin zinciri birbiri içine geçmiş durumdadır. İç içe geçmiş besin zincirlerinin tümüne besin ağı denir.
Biyoçeşitlilik, bir bölgedeki genlerin, türlerin, ekosistemlerin ve ekolojik olayların oluşturduğu bir bütündür.
Ekosistemdeki biyoçeşitlilik, dört ana bölümden oluşmaktadır:
Genetik çeşitlilik,
Tür çeşitliliği,
Ekosistem çeşitliliği,
Ekolojik olaylar (prosesler) çeşitliliği.
Populasyon : Populasyon, belli bir bölgede yaşayan, aynı türden bireylerin oluşturduğu topluluktur.
Komünite : Ekosistemlerdeki yaşama birliğidir. Örneğin; bir adada yaşayan bütün bitki ve hayvan türleri o bölgede komünite oluşturur.
Habitat : Biyosferde bir organizmanın doğal olarak yaşadığı ve üreyebildiği yere denir.
Biyotop: Canlıların yaşamını sürdürebilmesi için uygun çevre koşullarına sahip coğrafik bölgelere denir.
Ekolojik Niş : Organizmanın uyum gösterdiği cansız ve biyolojik koşulların bütünüdür.
Ekoloji, canlıların birbirleriyle ve çevreleriyle olan ilişkilerini inceleyen bilim dalıdır.
Dünya ekosistemi (Ekosfer); biyosfer, hidrosfer, litosfer ve atmosferden oluşur.
Belirli bir bölgede yaşamını sürdüren bitki topluluklarına flora, hayvan topluluklarına da fauna denir.
Dünyada bütün canlıların içinde yaşadığı tabakaya biyosfer denir.
Kendine özgü iklimi, bitki örtüsü ve hayvan toplulukları bulunan bölgelere biyom denir. karasal biyomlar hakim bitki türlerine , su biyomları ise suyun özelliklerine göre sınıflandırılır.
Ekosistemlerde rekabet, iki ya da daha çok organizmadan her birinin yaşaması için gerekli kaynağı ele geçirmeye çalışması anl***** gelir. Rekabet edilen kaynaklar, besin, besleyici tuzlar, ışık, yer (saklanma, yavrulama, dinlenme, avlanma, beslenme) olarak sayılabilir.
DÜNYADA ÖNEMLİ BİYOM ALANLARI VE ÖZELLİKLERİ
Tropikal yağmur ormanları: Bu ormanlar yeryüzünün en çok yağmur alan Ekvator kuşağının 20°kuzeyi ve güneyi arasında kalır. Bu alanlarda hava daima sıcak ve nemlidir. Amazon Havzası en geniş tropikal yağmur ormanlarının bulunduğu alandır. Afrika’da Gine Körfezi’nden iç bölgelere ve Kongo Havzasına doğru uzanır. Güneydoğu Asya ve Avustralya’da da bu tür ormanlar yer yer vardır.
Tropikal yağmur ormanları geniş yapraklı yapraklarını dökmeyen vb. çok sayıda yüksek ağacı barındırır. Buradaki ağaçların boyları 70 m’ye kadar uzayabilmektedir. Yüksek ağaçların üst kısımları tırmanıcı bitkilerle kaplı olduğundan güneş ışınları ormanın alt kısımlarına fazla ulaşamaz. Bu nedenle alt kısımdaki loş ortamda otsu ve alçak boylu bitkiler yaşar.
Devamlı yeşil kalan bu ormanlar, hayvan varlığı bakımından da zengindir. Çeşitli fil, orangutan, şempanze, maymun türleri, karıncalar, kertenkele, domuz, kurbağalar, antilop, kaplan, leopar, jaguar, yılan, papağan türleri, cennet kuşları, çok sayıda sürüngen, kuş ve böcek türü burada yaşar.
Genel olarak bütün yağmur ormanlarının katmanları:
Dostları ilə paylaş: |