Gelip “Bana yaklaş!” dedi. Ben de: “Hayızlıyım!” dedim. Resulullah (sav): “Öyle de olsa! Uyluklarını aç!” dedi. Uyluklarımı açtım. Göğüs ve yanağını uyluklarımın üzerine koydu. Ben de üzerine eğildim. Isınıp uyuyuncaya kadar böyle durduk.” (Buhari Edeb’ul Müfred,52)
“Ben hayızlı iken su içer, sonra kabı Resulullah (sav)`a verirdim, O da ağzını, ağzımın değdiği yere koyardı.” (Hz Aişe)
Ensardan bir kadın, Resulullah, (sav)`a hayızdan nasıl yıkanacağını sordu.
Bunun üzerine, Allah resulu nasıl yıkanacaksa onu anlattı ve sonra dedi ki: “Miske bulanmış bir (bez, pamuk vs.) parçası al. Onunla temizlen!” “Onunla nasıl temizleneceğim?” diye kadın sordu. Resulullah: “Onunla temizlen!” buyurdu. Kadın tekrar etti: “Nasıl?” Resulullah: “Sübhanallah! Temizlen!” dedi. (Baktım ki anlamıyor;) kadını kendime çektim ve: “O parçayı, kan bulaşığının çıktığı yerlere tatbik et!” dedim… (Hz Aişe) (Sahihi Buhari Hayz Bahsi)
Adet sonrası da Allah resulu kadınların güzel kokularla kokulanmalarını tavsiye ediyor.
4- Normal yolla doğum yapmış kadınlarda vajen genişliği olacağı için ilişkinin iyi olmayacağı ile ilgili inanış. Çok zor normal doğum yapanlarda veya ilerleyen yaşla birlikte vajen girişi genişlemiş olabilir. Sırf bu yüzden genişleme olamasın diye bazı kadınlar normal doğum yerine sezeryan ile doğumu tercih ediyorlar. Oysa bu kaslarda genişleme olsa bile (her doğum yapan kadında olmaz) egzersiz ile tekrar daralır, eski halini alır. Bunun için sezeryan tercih edilmesi çok gereksizdir.
Vajende genişlik sorunları için yapılacak egzersizlere “Keğel Egzersizleri” deniyor.
KEGEL EGZERSİZLERİ (Aşk Kası Egzersizleri)
İdrar akışını kesip durdurabilen, vajen girişini açıp kapatabilen kas grubuna “aşk kasları” denir. Bu kasların güçlü olması demek, kadının birliktelikte hissedeceği haz duyumunun daha kuvvetli olmasına ve ilerleyen yaşla ortaya çıkan idrar kaçırmaya engel olur.
Bu kaslar zor doğumla yıpranmış, menopozla gevşemiş olabilir. Özellikle otuz beş yaş sonrası hanımların bu egzersizleri yapması gereklidir. Bu egzersizlerle kaslar kuvvetlenir, eski halini alır.
Ağırlık kaldırmak nasıl kol kaslarını güçlendirirse bu çalışmalarda aşk kasları denen vajen kaslarını güçlendirir.
Günde iki kez yapılması yeterlidir. Ona kadar sayıp kasılacak, ona kadar sayıp beklenecek. Her birinde on kez yapılırsa yeterli olur. On saniye kasma on saniye gevşeme hareketidir bu.
5- Menopoza giren kadının cinsel yaşantısının biteceğine inanmak.
Menopoza giren kadınlar cinsel hayatın biteceğini zannediyorlar. Elli yaş üstü hanımların bana en çok sordukları soru bu. “Cinsellik ne zaman bitecek, artık istemiyoruz.” diyorlar. “Bitmeyecek ölene kadar, kocanız sağlamsa.” diyorum. Çok üzülüyorlar. Çoğu yatağını ayırmış kocasından. “Kocanız ne diyor bu duruma?” diyorum. “Sormadık ki” diyorlar genellikle. Hacı teyze hacı amcana dedim ki diyor “Ben istemiyorum, git git, nereye gidersen git dedim.”
Hacı amca nereye gitsin onu söylemiyor teyzem. O sorunu kendince çözmüş. Hacı amcanın geneleve gidecek hali yok. Allah korusun giderse amcanın günahının bir katı da sebep olduğu için kendine gelecek haberi yok. E ne yapacak hacı amca günaha girmeden? Çözüm İslam’a uygun olacak.
Menopoza girmek cinsel hayatı bitirmez. Tam aksi menopozda aktif bir cinsel yaşam kadınların menopoz sıkıntıların daha az yaşanmasına sebep olur.
Sadece menopozda vajina duvarları kalınlaşıp, vajen esnekliği azalır. Buna bağlı olarak da vajen girişi daralır. Kadında menopozla birlikte östrojen azaldığı için ilişki öncesi vajen ıslaklığı zor olabilir. Kadındaki vajen kuruluğu sorunu çok basit bir şekilde çözülebilir. Bebe yağı ya da içine az bir gül ya da karanfil yağı katılmış zeytinyağı gibi hassas bölgeye zarar vermeyecek doğal yağlarla ilişki öncesi iki tarafta yağlanarak kadındaki kuruluk sorunu giderilebilir.
Menopozda beslenmeye dikkat edilmeli. Bor mineralinde doğal hormondan daha fazla östrojen etkinliği var. Menopozda bor içeren besinler alınmalı. Elma, kayısı, maydanoz, dereotu ve kimyon tohumu gibi bazı yiyeceklerde bor yüksek oranda var. Adaçayı ve rezene de doğal östrojen var. Aslanpençesi, civanperçemi ve karayılan otları da menopozdaki hanımlar için çok faydalıdır.
HZ. PEYGAMBER (S.A.V.)'İN CİNSEL ÖĞRETİMİ
Allah’ın Resulü cinsel hayatla ilgili farzlar ve haramları mü’min erkeklere ve kadınlara ayrı ayrı öğretiyordu. Fakat cemaat namazına erkekler yanı sıra kadınlar da katıldığı için müşterek öğretimde bulunduğu zamanlar da oluyordu.
Şu hadîsi müşterek öğretime bir misal olarak verebiliriz:
Yezîd kızı Esma (r.anha) bizzat şahit olduğu olayı şöyle anlatıyor.
(Bir namaz sonrasıydı.) Çevresinde erkekler ve kadınlar (ayrı ayrı) oturuyorken Allah’ın Resulü (suali içeren bir üslupla) şöyle buyurdu:
— Galiba (içinizde) karısı ile yaptıklarını açıklayan erkeklerle, kocası ile yaptıklarını anlatan kadınlar var?
Topluluktan bir cevap çıkmayınca şöyle dedim:
— Evet, var Ya Resülallah! (s.a.v) Allah’a yemin ederim ki erkekler de bu şekilde konuşuyorlar. Kadınlar da böyle laflar ediyorlar.
Benim bu açıklamam üzerine, Allah’ın Resulü şu talimatı verdi:
— Cinsel hayatınızı açığa vururcasına konuşmayınız. “Bu şekilde konuşan erkek ve kadın, erkeği dişisine rastlayan ve insanlar kendilerine bakıp dururken erkeği dişisinin işini bitiren erkek ve dişi şeytan gibidir.” (Ebü Davud, Nikâh: 49)
Kadınlar da Cinsel Konularda Bilmediklerini Hz. Peygambere Sorarlardı:
Ümmü Süleym Hz. Peygamber (s.a.v)’in eşlerinden Ümmü Seleme’nin (r.a.) komşusuydu. (Zaman zaman) O’nu ziyaret ederdi. Bu ziyaretlerinden birinde Allah’ın Resulü çıkagelince O’na sordu:
— Ya Resülallah! Rüyasında kocasının (veya bir başka erkeğin) kendisiyle cinsî münasebette bulunduğunu gören kadının yıkanması gerekir mi? Ne buyurursunuz?
(Böylesine bir sualin sorulmuş olması utandırmış olacak ki) Hz. Ümmü Seleme, Ümmü Süleym’e yönelerek şöylece serzenişte bulundu:
— Allah iyiliğini versin. Baltayı taşa vurdun Ya Ümmü Süleym! Allah’ın Resülü’nün huzurunda kadınları küçük düşürdün.
— Şüphesiz ki Allah gerçeği bildirip emretmekten utanmaz (ve utanılmasını da emir buyurmaz.) Bizim kesin olarak bilmediğimiz hususları Allah’ın Resulü'ne sormamız o hususlarda (gerçekleri) görmez-bilmez bir körlük içinde olmamızdan daha hayırlıdır.
(Ümmü Süleym’in sualinin ve gerekçesinin doğruluğunu onaylamak için) Allah’ın Resulü: “Allah asıl senin iyiliğini versin. Çıkmaza giren sensin Ya Ümmü Seleme!” dedi ve sualin cevabı olarak da şöyle buyurdu:
“Evet Ya Ümmü Süleym! Rüyalanan kadının menisi geldiğinde yıkanması gerekir.” (Ahmet b. Hanbel, Müsned: 6/377.) Gusül abdestinin farz olması için kadının rüyada ilişkide bulunmuş ve boşalmış olması lazımdır.
Cinselliği Korumak ve Kullanmak da ibadettir.
İnsanlarda cinsel organları, tatmin edilmek istenen cinsel arzuları yaratan ve üreme görevini yükleyen Allah (c.c)’tır. O’nun yarattığı cinselliğe saygı duyarak ve O’nun koydu-ğu yasalar içinde evlilik yoluyla cinsel organları kullanarak tatmine ve üremeye yönelmek Allah (c.c)’ın yarattığını ve yüklediği görevleri korumaktır.
Allah (c.c)’ın ve Peygamberinin emirlerini uygulayarak evlenmek ve böylece cinsel hayatı başlatıp sürdürmekte ibadettir.
Ameller Niyetlere Göredir.
İnsanın niyeti halis, Allah’ın ve Resulünün emirlerine uygun olursa her işi aslında ibadettir. Helal rızık için çalışmak, nefsi ve nesli korumak için evlenmek ve daha nice günlük hayatımızdaki işler niyetlerimize göre ibadet olabilmektedir. Zira Hz. Peygamber (s.a.v.) bu konuda şöyle buyurmuştur: “Ameller ancak niyetlere göredir. Ve ancak her kişiye niyet ettiği vardır. O halde kimin hicreti Allah’a ve Rasülüne ise, onun hicreti Allah’a ve Rasulünedir. Kimin de hicreti elde edeceği bir dünyalık veya evleneceği bir kadına ise, onun da hicreti hicret ettiği şeyedir.” (Buhari, iman:41, Nikâh:5. Müslim, İmaret: 153. Ebu Davud, Talak:11. Tirmizi, Fazail-i Cihad: 16).
Amellerimizin niyetimize göre ibadet olduğuna en güzel delil yine Fahr-i Kâinat Efendimizin bir hadis-i şerifidir.
Cinsel Haramlardan Korunmak İçin Eşle Cinsel İlişki İbadettir Ve Sadakadır.
Sahabî Ebu Zerr (r.a.) anlatıyor. Allah’ın Resulü şöyle buyurdu:
-“Sübhanellah” şeklinde her bir tesbihde, “Elhamdülillah” şeklindeki her bir hamdde, “Allahü Ekber” şeklindeki her bir tekbirde, “la ilahe illellah” şeklindeki her bir tehlilde, her bir Hakk’a çağırmada ve her bir batıl’dan sakındırmada sadaka sevabı vardır. (Hatta) sizden birinizin eşi ile cinsî münasebette bulunmasında bile sadaka (sevabı) vardır.
Ashab-ı Kiram (hayret ve de merakla) sordular:
Ya Resülallah! Bizden biri cinsel arzularını tatmin eder de bu sebeple ona nasıl sevap verilir?
-(Pek tabîi ki verilir. Ya sizlerden biri) zina yapacak olsaydı, yaptığı zinadan ötürü günaha girmeyecek miydi? Buna ne dersiniz? Bunun gibi, nikâhlı eşiyle cinsel ilişkide bulunduğu zaman da kendisine sevap verilir. (Mişkatü'l-Mesabih, Hadis no: 1898. Müslim, Zekât:52. Ebu Davud, Tatavvu': 12, Edep: 160. Müsned: 7/168)
CEZADAN ÖNCE CİNSEL EĞİTİM GEREKLİ
Tanıdığım iyi bir ailenin, üniversitede okuyan tesettürlü entel kızından bir mesaj geldi. Genç kızı tanımasam, mesajın “mezhebi geniş, bol çatılı kadın derneklerin” birinden geldiğini düşünürdüm.
Mesaj şöyle başlıyor : “Sema hanım yazdığınız yazıları takip ediyorum ve sizi her seferinde kanım donarak okumaya çalışıyorum.” Aile ile ilgili yeni çıkan kanuna itiraz ettim ya… İnanamamış. Bol çatılı dernek bültenlerinden cımbızlanmış gibi duran cümlelerle uzunca bir mesaj yazmış. (Kanun tasarı halinde iken bu bültenleri okuma eziyetine katlandım da bir süre oradan biliyorum.)
Mesajdan bir bölüm aynen şöyle: “Ev içi şiddet oranları çığ gibi almış başını gidiyor ve her gün onlarca kadın evde kocalarının tecavüzüne uğruyor.”
Feminist kadın derneklerinin en çok üzerinde durdukları konulardan biri bu. “Karısı istemeden erkek onunla birlikte olursa ya da olmaya zorlarsa, kadın istemediği halde kocasının ısrarı ile birlikte olmayı kabul ederse bu tecavüze girer.” diyorlar. Bu konuda kadınları bilinçlendirmek adı altında kışkırtıp duruyorlar. Bizim muhafazakâr ailelerin kızlarına kadar ulaşmışlar.
Kadın kanununa (aile kanunu) göre de bir erkek karısı istemeden onunla birlikte olursa ve kadın şikâyet ederse suç oluyor, erkeğe hapis cezası var. Hatta kanunun bir önceki haline göre de suç olduğu için bu yüzden ceza alan hapis yatan erkekler var. (Çocuk: Babam hapiste… Niye? Anneme tecavüz etmiş.) Ya da kadın önce razı oldu sonra bir şeye kızdı “kocam beni zorladı, istememiştim” dese adam yine yandı.
Bugüne kadar ceza alan erkek az; çünkü kadınların kanundan pek haberleri yoktu. Fakat artık herkesin haberi olacak. Aile bakanımızın açıklamalarına göre her gün televizyonun en çok izlendiği saatlerde kısa spot ve açıklamalarla kadınlar kanundan haberdar edilecek, cici haklarını öğrenecekler. Sayın bakanımız! Kanunu çıkardınız bari reklâmını yapıp kadınları kışkırtmayınız lütfen.
Ne demişti kızımız “Ev içi şiddet oranları çığ gibi almış başını gidiyor ve her gün onlarca kadın evde kocalarının tecavüzüne uğruyor.”
Bu cümlelerde doğruluk payı var. Yalnızca erkeğin nikâhlı eşi ile birlikte olmasına gönüllü ya da gönülsüz olsun “tecavüz” denemez. Gönüllülük meselesine gelince doğru. Türk kadınlarının çoğu eşleri ile isteyerek birlikte olmuyorlar. Bir kaç nedenden dolayı:
Birincisi kızlar; cinsellik “ayıp, pis, günah…” gibi kötülenerek büyütüldükleri için cinsel korkularla evleniyorlar ve cinselliği sevmiyorlar. Vajinismus denen eşiyle hiç cinsel birliktelik yaşayamamak hastalığının en çok görüldüğü ülkelerden biriyiz. Ayrıca frijit (cinsel soğukluk) da ülkemiz kadınlarında çok fazla görülüyor. Ve üniversite mezunlarında daha fazla görülüyor.
İkincisi müthiş bir cinsel cehalet var, hem de cinsellik bu kadar ortada iken. Geçen aylarda çok iyi bir üniversitede okuyan bir genç kız ciddi ciddi “Karı koca kaç ayda bir birlikte olurlar.” diye sordu. Türk kadınlarının çoğu için cinsellik, evliliğin içinde çocuk yapmak için basit bir detay. Üniversite mezunu genç bir hanım iki çocuğu var: “Kocam artık çocuk istemiyor, benimle hâlâ niye yatıyor, anlamıyorum.” demişti. Özellikle üniversiteli hanımlardan örnek veriyorum ki cehalet deyince yanlış anlaşılmasın. Bu başka bir cehalet.
Üçüncüsü; bazı kadınlar cinselliği ellerinde eşlerine karşı bir koz olarak kullanıyorlar. Hele de kocası dindarsa. Adam ona mahkûm. Zina yapamaz. İkinci eş desen ayrı bir dert. Onda da aynı sorun olma ihtimali de var. Erkek karısının her konuda istediğini yapmalı ki kadın onunla yatmaya razı olsun. Kocası kendi ailesi ile ilgileniyor diye kocasını cezalandırmak için eşiyle yatmayan hanımlar biliyorum. Ne yapacak bu adam şimdi? Karısı ile yatabilmek için kendi ailesini mi defterden silmesi gerekiyor?
Dördüncüsü; kadınlar cinsel isteksizliği bir sorun olarak görmüyorlar. Tam aksi, normal aralıklarla bile cinsel birliktelik isteyen kocalarını sapık olarak tanımlıyorlar. “Nasıl olur da bu sorunu yenerim” diye düşünmek yerine “nasıl olurda kocamın cinsel gücünü azaltırım” diye uğraşıyorlar.
Eczanelere gidip kocasının cinsel gücünü kesecek ilaç isteyen kadın sayısı çok fazla. Bazı eczacılar uyku ilacı verip gönderiyorlarmış. Bütün bunların yanında kocasının niyetini anlayınca gidip gizlice dışarıdan su vanasını kapatma (dindar adam gusül gerekir, vazgeçsin diye) yemeklere şap katma, akşamdan ıvır zıvır şeylerden kavga çıkartarak geceyi garantiye alma, özel günleri bittiği halde bitmemiş gibi davranma, kocasını tiksindirmek için vücut temizliğini yapmama, yatma saati namaz kılma, tesbih çekme, Kur’an okuma gibi dini faaliyetlerde bulunup adama kendini günahkar hissettirme gibi kocayı kendinden uzak tutma yolları ustaca geliştirilmiş.
Bunlar bizzat hanımlardan duyduklarım. Kadınlar kurnazdır, bu kurnazlığı hayra da şerre de kullanabilirler. Cinselliğin evlilikte hem kendileri hem de eşleri için ne kadar önemli olduğunu bilmedikleri için, Yaradan’ımızın cinselliği “karı koca sükûna ersinler, birbirlerinde rahatlasınlar ve muhabbet etsinler” diye yarattığından bihaber oldukları için, yataktan kaçma yolunda uzmanlık yapacak kadar kendilerini geliştiriyorlar. Bu uğraşları “eşimle bu yatakta nasıl mutlu oluruz” diye gösterseler hayatları değişecek. Fakat kadınlar bunu düşünemiyorlar, geleneksel bir cehaletin kurbanı oluyorlar. Suç kadında değil, bunları öğretmeyenlerde…
Beşincisi; erkekler cinsellikten korkan ya da istemeyen eşlerine nasıl yardımcı olacaklarını bilemiyorlar. Evlendiklerinde böyle bir sorunla karşılaşacakları akıllarına bile gelmiyor. Karısının da kendisi kadar cinsel birliktelik isteyeceğini zannediyor erkek. Sorunla karşılaşınca kimselere de anlatamıyorlar, şaşırıp kalıyorlar. Ya da erkek ilk gece aceleci ve sabırsız davranarak karısının korkmasına sebep oluyor, daha sonra isteseler de sorunu nasıl çözeceklerini bilemiyorlar.
Bu konunun evlenecek olanlara bir eğitimi yok. Erkek kendince uğraşıyor, cinselliğin gerekliliğini anlatıyor; fakat faydası olmayınca bir süre sonra eşinin kendini sevmediğini düşünmeye başlıyor. “Sevseydi ona dokunmamı, benimle birlikte olmayı isterdi.” diye düşünüyor. Aralarında iletişim çatışmaları başlıyor ve birbirlerine kızgınlık duymaya başlıyorlar. Bu konuda isteksiz kadınların da kocalarının da mutlaka eğitim almaları gerek. Erkeklerin de kadınlara cinselliği nasıl sevdireceklerini öğrenmeleri gerek, bu aynı zamanda üzerlerine dini bir vecibe. Dinimiz kadına kocasını reddetmemesini, erkeğe de karısını tatmin etmeden yataktan ayrılmamasını emreder.
Genç kızdan gelen mesaj şöyle devam ediyordu: “Bana burada cinsel isteksizlik ve eşler arası uyum masalları anlatmayın lütfen. Eğer bir kadının canı cinsel ilişkiye girmek istemiyorsa istemiyordur, bunu her aşamada söyleyebilir. Ve bir kadın dur dediği halde erkek devam ediyorsa bu kadın bedeninin izinsiz kullanımı, tecavüzüne girer.”
Kadın istemezse bu onun bedenini izinsiz kullanmaya girermiş. Evlilik nedir? İş ortaklığı mı? Dava arkadaşlığı mı? Evliliğin temeli cinselliktir. Evlenmeyi kabul eden kişiler bedenlerinin kullanımını da kabul etmişlerdir. Artık ikisinin de bedeni birbirleri için ortak kullanım alanıdır. Kadın erkeği, erkek de kadını memnun etmek zorundadır. Çok çok özel bir durum olmadıkça birbirlerini reddetme hakları yoktur. Bedeni çok kıymetli olanlar evlenmesinler.
Tabii en güzeli iki tarafın da birbirini isteyerek birlikte olmasıdır ve böyle olduğunda gerçekten cinsel tatmin vardır. Fakat hâlâ kadınların kızlarını namuslarını korusunlar diye abartılı cinsel hikâyelerle korkutarak büyüttüğü bir toplumda her zaman isteksiz kadınlar çıkacaktır. Ya da cinselliği elinde en büyük koz olarak gören kadınlar olduğu sürece daha reddedilen çok erkek olacaktır. Ancak eğitimle kadınlar cinselliğin sadece erkekler için yaratılmadığını kadının da cinsellikte hakkı olduğunu anlayabilirler. Erkekler de kadınlara nasıl dokunmaları gerektiğini öğrendiklerinde problemler azalacaktır. Bunun içinde hapis cezasından önce eğitim olmalı.
Erkek de kendini istemeyen kadınla yatmayı istemez; fakat karısı sorunun çözümüne yanaşmıyorsa, erkek son aşamada zorlamaktan başka yol bulamaz. Memleketimin kadınlardan duyduğum pek çok evde yaşanan genel senaryo şöyle: Erkek ister kadın “hayır” der, erkek ister kadın “hayır” der, erkek ister kadın çok büyük bir lütufta bulunuyormuş gibi “evet” der. Sonra da yatakta ölü balık gibi yatar. Yeni kanundan sonraki senaryo: Erkek ister, kadın karakola telefon açar… Şeklinde gelişecek. Zaten isteksiz olan, eşiyle gönülsüz olarak birlikteliği kabul eden kadınları, kanun yolu ile kışkırtmanın memlekete ne gibi faydası olacak anlayamadım.
Şunu kabul etmek gerekir ki neslimiz bugüne kadar erkeklerin gayreti ile devam etti. Eğer erkekler; kadınların yorgunluklarını, baş ağrılarını ve kimse duymasın kaygılarını ciddiye alsalardı tükenmiştik şimdiye kadar. Erkekler bu güne kadar eşleri tarafından uygulanan bütün oyunlara ve reddedilmeye rağmen bıkmadan usanmadan çabaladılar. Her ne kadar nefisleri için çabalıyor gibi görünseler de soyumuzu devam ettirdiler. Şimdi bu kanunla korkularından eşlerine yaklaşamazlarsa bittik demektir. Geçenlerde okuduğum bir habere göre nüfusumuz azalıyormuş. Bu yasadan sonra tümden biteriz artık.
Bu kanunu uygulamaya geçmeden önce aileleri iletişim ve cinsel eğitim konusunda mecburi eğitime tâbi tutmak gerek. Yoksa çok erkek hapse girer, çok kişinin yuvası yıkılır. Ya da erkekler sonu karakolda bitmesin diye eşlerini ikna etme girişimine bile girmezler, boşanmalar artar, depresyonlar artar ve de nüfusumuz dibe vurur. Bu yüzden önce eğitim, illa eğitim.
Konu ile ilgili sorun yaşayan ya da daha geniş bilgi almak isteyenler aşağıda linklerini verdiğim yazılarımdan faydalanabilirler.
HZ. PEYGAMBER (S.A.V.)’İN CİNSEL ÖĞRETİMİ
Allah’ın Resulü cinsel hayatla ilgili farzlar ve haramları mü’min erkeklere ve kadınlara ayrı ayrı öğretiyordu. Fakat cemaat namazına erkekler yanı sıra kadınlar da katıldığı için müşterek öğretimde bulunduğu zamanlar da oluyordu.
Şu hadîsi müşterek öğretime bir misal olarak verebiliriz:
Yezîd kızı Esma (r.anha) bizzat şahit olduğu olayı şöyle anlatıyor.
(Bir namaz sonrasıydı.) Çevresinde erkekler ve kadınlar (ayrı ayrı) oturuyorken Allah’ın Resulü (suali içeren bir üslupla) şöyle buyurdu:
— Galiba (içinizde) karısı ile yaptıklarını açıklayan erkeklerle, kocası ile yaptıklarını anlatan kadınlar var?
Topluluktan bir cevap çıkmayınca şöyle dedim:
— Evet, var Ya Resülallah! (s.a.v) Allah’a yemin ederim ki erkekler de bu şekilde konuşuyorlar. Kadınlar da böyle laflar ediyorlar.
Benim bu açıklamam üzerine, Allah’ın Resulü şu talimatı verdi:
— Cinsel hayatınızı açığa vururcasına konuşmayınız. “Bu şekilde konuşan erkek ve kadın, erkeği dişisine rastlayan ve insanlar kendilerine bakıp dururken erkeği dişisinin işini bitiren erkek ve dişi şeytan gibidir.” (Ebü Davud, Nikâh: 49)
Kadınlar da Cinsel Konularda Bilmediklerini Hz. Peygambere Sorarlardı:
Ümmü Süleym Hz. Peygamber (s.a.v)’in eşlerinden Ümmü Seleme’nin (r.a.) komşusuydu. (Zaman zaman) O’nu ziyaret ederdi. Bu ziyaretlerinden birinde Allah’ın Resulü çıkagelince O’na sordu:
— Ya Resülallah! Rüyasında kocasının (veya bir başka erkeğin) kendisiyle cinsî münasebette bulunduğunu gören kadının yıkanması gerekir mi? Ne buyurursunuz?
(Böylesine bir sualin sorulmuş olması utandırmış olacak ki) Hz. Ümmü Seleme, Ümmü Süleym’e yönelerek şöylece serzenişte bulundu:
— Allah iyiliğini versin. Baltayı taşa vurdun Ya Ümmü Süleym! Allah’ın Resülü’nün huzurunda kadınları küçük düşürdün.
— Şüphesiz ki Allah gerçeği bildirip emretmekten utanmaz (ve utanılmasını da emir buyurmaz.) Bizim kesin olarak bilmediğimiz hususları Allah’ın Resulü'ne sormamız o hususlarda (gerçekleri) görmez-bilmez bir körlük içinde olmamızdan daha hayırlıdır.
(Ümmü Süleym’in sualinin ve gerekçesinin doğruluğunu onaylamak için) Allah’ın Resulü: “Allah asıl senin iyiliğini versin. Çıkmaza giren sensin Ya Ümmü Seleme!” dedi ve sualin cevabı olarak da şöyle buyurdu:
“Evet Ya Ümmü Süleym! Rüyalanan kadının menisi geldiğinde yıkanması gerekir.” (Ahmet b. Hanbel, Müsned: 6/377.) Gusül abdestinin farz olması için kadının rüyada ilişkide bulunmuş ve boşalmış olması lazımdır.
Cinselliği Korumak ve Kullanmak da ibadettir.
İnsanlarda cinsel organları, tatmin edilmek istenen cinsel arzuları yaratan ve üreme görevini yükleyen Allah (c.c)’tır. O’nun yarattığı cinselliğe saygı duyarak ve O’nun koydu-ğu yasalar içinde evlilik yoluyla cinsel organları kullanarak tatmine ve üremeye yönelmek Allah (c.c)’ın yarattığını ve yüklediği görevleri korumaktır.
Allah (c.c)’ın ve Peygamberinin emirlerini uygulayarak evlenmek ve böylece cinsel hayatı başlatıp sürdürmekte ibadettir.
Ameller Niyetlere Göredir.
İnsanın niyeti halis, Allah’ın ve Resulünün emirlerine uygun olursa her işi aslında ibadettir. Helal rızık için çalışmak, nefsi ve nesli korumak için evlenmek ve daha nice günlük hayatımızdaki işler niyetlerimize göre ibadet olabilmektedir. Zira Hz. Peygamber (s.a.v.) bu konuda şöyle buyurmuştur: “Ameller ancak niyetlere göredir. Ve ancak her kişiye niyet ettiği vardır. O halde kimin hicreti Allah’a ve Rasülüne ise, onun hicreti Allah’a ve Rasulünedir. Kimin de hicreti elde edeceği bir dünyalık veya evleneceği bir kadına ise, onun da hicreti hicret ettiği şeyedir.” (Buhari, iman:41, Nikâh:5. Müslim, İmaret: 153. Ebu Davud, Talak:11. Tirmizi, Fazail-i Cihad: 16).
Amellerimizin niyetimize göre ibadet olduğuna en güzel delil yine Fahr-i Kâinat Efendimizin bir hadis-i şerifidir.
Cinsel Haramlardan Korunmak İçin Eşle Cinsel İlişki İbadettir Ve Sadakadır.
Sahabî Ebu Zerr (r.a.) anlatıyor. Allah’ın Resulü şöyle buyurdu:
-“Sübhanellah” şeklinde her bir tesbihde, “Elhamdülillah” şeklindeki her bir hamdde, “Allahü Ekber” şeklindeki her bir tekbirde, “la ilahe illellah” şeklindeki her bir tehlilde, her bir Hakk’a çağırmada ve her bir batıl’dan sakındırmada sadaka sevabı vardır. (Hatta) sizden birinizin eşi ile cinsî münasebette bulunmasında bile sadaka (sevabı) vardır.
Ashab-ı Kiram (hayret ve de merakla) sordular:
Ya Resülallah! Bizden biri cinsel arzularını tatmin eder de bu sebeple ona nasıl sevap verilir?
Dostları ilə paylaş: |