Yormadan Seveceğim Seni (5. Ders Ödev)
“Yormadan, sormadan seveceğim seni sadem” diye bir şarkıdan aklımda kalan, arada bir dilime dolanan sözler var, çok şey ifade eden. Günümüz sevgileri çok yorucu. Sevgi sevinç vermeli; fakat sevgiler artık yorgunluktan başka bir şey vermez oldu nerdeyse. Sevgilerimiz bedenimizi yoruyor, ruhumuzu yoruyor, cebimizi yoruyor. Neden?
Günümüzde materyalist bir dünyada yaşadığımız için, her şeye menfaat ile bakmaya başladık. Reklâmlarda gördüğümüz şeyler bilinçaltımıza yerleşiyor. Dikkat ederseniz reklâmlarda sevgi her zaman menfaatle bağlantılıdır.
Erkek sevgisini tek taş yüzükle gösterir, kadın savurduğu saçları ya da güzelliği ile erkeği kendine bağlar. Adamın arabası iyiyse mutludur, şarkılar söyler, kadın mobilyalarını değiştirmek isteyen kocasının boynuna atlar. Menfaatini göremediğimiz sevgiyi kabul etmez olduk. Nişanlı kızlar nişanlıları istediği eşyaları almayınca sevilmediklerine inanıyorlar. Erkeğin cebindeki paranın bir limiti olduğunu düşünmüyorlar.
Ya da erkek karısının duygusal ihtiyaçlarını maddi şeylerle karşılamaya çalışıyor. “Maddi bir sıkıntımız yok, cebinde kredi kartın var, ihtiyaçlarını karşılıyorum, mutlu ol, benden ayrıca ilgi, sevgi, bekleme” diyebiliyor.
Çok beklenti içindeyiz, bu da bizi mutsuz yapıyor. “Muhabbet Olsun” kitabımda bir madde vardı “Umma ki küsmeyesin” Çok umduğumuzda çok küsüyoruz. Hep eşimizden beklenti içindeyiz. Beklentilerimiz sevdiğimiz insanı geriyor, yoruyor. Ne zaman ki beklentilerimizi en aza indirip Allah rızası davranmaya başlarsak iki dünya mutluluğumuz için doğru adımları atmış oluruz. Bunun için de önce niyetlerimizi düzeltmemiz, beklentisiz, temiz bir sevgi ile sevmemiz lâzım.
Niyet çok önemli. Biz mutlu olma niyeti ile seviyoruz. Mutlu etme niyeti ile değil. Niyet yaptığımız işe anlam katar. Niyetimizi bozmadan biz bozulmayız. Her şey niyetle başlar. Bir noktada da düşünce gücü dediğimiz şey. Fakat Müslüman olarak “niyet” kelimesi bizim için çok geniş anlamlıdır. Abdeste namaza, oruca her şeye niyetle başlarız. Niyet yoksa ya da bozuksa ibadette yoktur. Gösteriş için sadaka veren kişinin ibadeti yoktur. Sevmeye de iyi bir niyetle başlamamız gerek.
Niyetimizin de ana şartı her şeyden önce “Allah rızası” için olmasıdır. İyi bir niyetle yapılacak olan iş, imkânlar sebebi ile yerine getirilememişse bile sevabını yapmışız gibi gelir bizi bulur.
Günümüzde bize dünya ve ahiret saadetini kaybettiren en önemli şey niyetlerimizin bozulması. Bir mümin olarak yaptıklarımızı önce Allah rızası için yapmamız gerekirken genellikle menfaat için yapıyor olmamız.
Menfaat deyince aklımıza ilk maddi menfaatler geliyor. Fakat duygusal menfaatlerde niyetimizi çok bozuyor. Birine iyilik yapıyoruz, karşılığında hemen iyilik bekliyoruz. İyilik yaptığımızdan iyilik görememişsek hemen tavır almaya başlıyoruz.
Mesela kayınvalidenize iyilik yaptığınız halde o bunu görmezden geliyor. Buna rağmen hâlâ iyi olmaya devam edebiliyorsanız Allah rızası için yapıyorsunuzdur.
Eşinizin huysuzluklarına rağmen Allah rızası için ona iyi davranmaya devam edebiliyorsanız, niyetiniz güzel demektir. “Ben ona iyi davrandım o da bana iyi davransın. Ben ona güler yüz gösterdim o da hemen benimle ilgilensin. Yoksa bir daha yapmam.” Duygusal hayatımızda “al parayı, ver domatesi” şekline dönüştü. Para yoksa domateste yok. Benim istediklerimi yapmazsan ben de senin istediklerini yapmam.
Aslında sevgi ilişkisi olan yerde menfaat ilişkisi olmaması lâzım. Bu haftaki ödevimiz “yormadan sevmek” için gayret sarf edeceğiz.
Yakınlarımızın bize yaptıkları yanlışları, yapan kişi özür dilemediği halde Allah rızası için affedebiliyorsak imanımız olgun bir imandır. Zaten bu imtihanlar da çiğlikten kurtulup, olgunlaşmamız için değil mi?
Madem ki Rabbimiz eş ve evladın bir imtihan olduğunu bize âyetlerinde bildiriyor, bu imtihanı hem kendimizi hem onları yorarak; kavga ederek ve strese girerek kazanmayı nasıl umuyoruz bilmiyorum.
= CİNSELLİK NEDİR? =
(EVLİLİKTE CİNSELLİK NE KADAR ÖNEMLİ? 6. DERS)
Evlilik Okulunda altıncı derse geldik. Geçen derslerde “iletişim konusuna gelece-ğiz” demiştim. Karı koca muhabbetini etkileyen üç önemli iletişim çeşidi vardır. Dokunarak iletişim, kelimelerle iletişim, beden dili ile iletişim.
İlk olarak “Dokunarak iletişim” ile başlıyoruz. Yani “cinsellik ya da evliliğin yatak odası” diyelim.
Cinselliği; kötü, pis, kirli, ayıp ve günahla özleştiren Hıristiyanlık etkisinde kalmış batı uygarlığı, kırk elli yıl öncesine kadar cinsel konularla ilgili çok katı tutum sergilemiş. Anadolu Müslümanlığı da Ortadoks Bizans etkisiyle cinsellik konusunda Hıristiyanlığın yanlış tutumundan etkilenmiştir. Yahudi kültürü de cinselliği kötülük olarak gören en katı kültürlerden biridir.
Oysa İslam dininde cinsellik hayatın ve dinin bir parçasıdır. Karı-koca muhabbetinin sebebidir. Peygamberimiz cinsellikle ilgili sorulara açık açık cevaplar vermiş; “karı-koca arasındaki cinsel ilişkide sadaka sevabı” olduğunu belirterek evliliği ve cinsel ilişkiyi teşvik etmiştir.
Cinsellik karı kocayı sükûnete ulaştırırken bir yandan da kadın erkek arasında bir enerji aktarımıdır.
Cinsel sorunlar yüzünden boşanmalar çok; fakat çiftler bu konu ile dile düşmemek için dava dilekçelerine yazdırmaya çekiniyor ve şiddetli geçimsizlik diye yazdırıyorlar.
Cinsel sorunlar kadınlarda da erkeklerde de görülüyor; fakat ülkemizde yapılan araştırmalar da kadınlarımızın ciddi cinsel sorunlar yaşadığını gösteriyor.
Burada ne kadınları ne erkekleri suçluyoruz. Toplum olarak bir yanlışın içindeyiz. Bu konuda doğru düzgün bir eğitim olmadığı gibi bir de korkutan, cinselliği aşağılayan bir eğitim var. Bu da en çok kadınları olumsuz etkiliyor. Bir yurt dışı seminerimde bir salon dolusu yaşları yirmi üzerindeki genç kızların sorduğu ilk soru şuydu: “İlk gece canımız yanar mı?” Avrupa da doğmuş, internetle büyümüş genç kızlar bunlar. Neden bu sorular? Çünkü Türk anneler tarafından namuslarına sahip çıksınlar diye cinsellikten korkutularak büyütülmüşler. Böyle bir eğitim olamaz. Bu genç kızlar evlendikleri zaman cinsel sorunlar yaşayabiliyorlar.
Konuyu soru cevap başlıkları altında yazdım.
Cinsellik internetten öğrenilebilir mi?
Evet, öğrenilebilir, bu okuduğunuz yazıyı da sonuçta bir internet sitesinden okuyorsunuz? Evlilik okulunda bu konuları yazıp yazmama konusunda tereddüt ettim. İnternette cinsel eğitimle ilgili uzmanların hazırladığı siteler var. Oralardan faydalanılabilir mi diye bir araştırma yaptım. Bir site bulayım ve sizleri cinsel eğitim için o siteye yönlendireyim diye düşündüm; fakat uygun bir site bulamadım.
Dindarların hazırladığı bir site olsun istedim. İstediğim gibi bir site bulamadım. Bunun dışında bazı sitelerde inancımıza uymayan tavsiyeler var. Rahatlamak için alkol alın gibi ya da haram olan ilişkiler tavsiye edilebiliyor. Bu konuda hassasiyetimiz olduğu için, tavsiyelerin bizim için güvenli olması gerekiyordu. Ayrıca bazı sitelerde çok ve karışık bilgi var. Daha net ve temiz bilgiye ihtiyacımız var. Kiminde sorunlar yazılmış çözüm için bize gelin deniyor. Oysa bize çözümlerde lâzım.
Bu yüzden bu eğitimi sitemizde yapmaya karar verdim. Benim yazdıklarım kadar burada sizlerin yaptığı yorumlarda çok önemli. Kadınlar erkekler bu konuda neler düşünüyor, hangi sorunlar yaşanıyor. Konuşulsun. Mademki bu konuları kimse kimseyle konuşamıyor, sorunların üstü kapatılmaya çalışıldıkça patlak veriyor, o zaman burada sorunları çözmeye çalışalım. Tabi hassas bir konu, kullandığımız dile dikkat etmek ve sözcükleri özenle seçmek lâzım. Yazı ve yorumlarda.
Cinsel eğitimin bütün konularını evlilik okulu dersi içinde yapmayacağız, çünkü pek çok konu var, burada bitiremeyiz. Ana konulara deste başlayacağız, diğer konuları sitemizin “Cinsel Eğitim” bölümünde devam edeceğiz. Uzmanlardan seçtiğimiz ya da özel dosya olarak hazırlayacağımız yazıları sizlere ulaştıracağız.
İnternette bir de cinsel ürünler satmak için ticari amaçla kurulmuş; cinselliği kaba ve hayvani bir eylem olarak gösteren porno siteleri var. Bu sitelerin karı koca cinsel hayatına hiç bir katkısı olmadığı gibi zararları vardır. Manevi hayata zararları da ayrı bir konu. Gençler içinse tümden zararlı. Pornodan zaten cinsellik öğrenilmez. Porno izleyen pek çok genç kızdan; “cinsellikten iyice korktukları ve tiksindiklerini” duydum.
Cinsel eğitim kitapları faydalı mıdır?
Evet, güzel hazırlanmış kitaplar var ve bunlardan faydalanılabilir. Fakat bazı kitaplarda bilgi karmaşası oluyor, bilgiler çok ve dağınık verilmiş oluyor, o zaman okuyucunun işine yaramıyor. Cinsel eğitim için daha çok erkek hocaların yazdığı “İslam’da cinsel hayatın” anlatıldığı kitaplar var. Faydalı güzel kitaplar var içlerinde. Fakat bu kitaplara kadınlar hep bir temkinli yaklaştılar ve cinselliği hep bir erkek meselesi olarak gördüler. Oysa cinsellik kadın ve erkeğin ortak meselesi. Biraz da bunun için cinselliği dindar kadınların anlatması gerektiğini düşünüyorum.
Evlilik kitapları yazmaya başladığımdan 2002 den beri kitaplarımda bir kaç yazı ya da hikâye ile cinselliğin önemine mutlaka değiniyorum.
Sitemizde yazılarını yayınladığımız “Sakın Okumayın Cıs” kitabının yazarı Kadın Doğum Uzmanı Dr. Ünzile Girişgin’in kitaplarını ve yazılarını da çok önemsiyorum. Okumanızı tavsiye ederim. Bir evlilik okulumuzda ders kitabı olarak okutmuştum. Ünzile Hanım da gelip bize seminer vermişti. Şu sıralar bebek büyüttüğünden dolayı sitemiz için düzenli yazı yazamıyor; fakat ara ara yeni yazılar alacağız; bazen de kitaplarından, yazılarından bölümler yayınlayacağız.
Cinsellik sadece yatak hayatı mıdır?
Cinselliğin, evlilik hayatını, ne kadar çok etkilediğinin farkında olmayanlar, cinselliği küçümsemişlerdir. Cinsellik pek çok kişinin zannettiği gibi sadece yatak odasında belli bir zaman dilimi içinde yaşanan bir şey değildir; bütün evliliği etkiler. Seminerlerimde “Kocalarınızın geleceği saatte biraz süslenin, kendinize çeki düzen verin:” dediğim zaman hanımlar gülüşüyorlar. Bazen arada biri çıkıp diğerlerinin söyleyemediğini dile getiriyor: “Kocayı kapıda öyle karşılarsak adamın aklına başka şeyler gelebilir. Elimizi verirsek, kolumuzu kaptırırız.” diyenler çıkınca bunu söyleyene destek olanlar çok oluyor.
Cinselliği sevmeyen kadın kocasının yanına oturmak hatta elini tutmak bile istemeyebiliyor, sonu yatakta bitebilir, diye.
Ayrıca cinsel tatminsizlik iki tarafında birbirlerine kızgınlık duymalarına sebep oluyor. Kısacası tüm evlilik hayatını etkiliyor.
Kadınlar neden cinsel sorunlar yaşıyorlar? Kadınlar isteksiz mi yaratılmışlar?
Allah kadına da erkeğe de cinsel istek ve arzu vermiştir. Fakat kız çocukları büyütülürken cinsellikten korkutularak büyütülürse evlendiğinde korku isteğin önüne geçip cinsellikten keyif almasına engel olabilir.
Ayrıca bu konuda eğitim olmayınca kadın kendi bedenini tanımıyor, erkek kadına nasıl davranacağını bilmiyorsa cinsellik karı koca arasında bir eziyete dönüşüyor.
Kadın ve erkeğin cinsellikte temel farklılıkları nelerdir?
Kadın erkek yaratılış farklılıkları cinsellikte de ortaya çıkar. Erkek cinselliği daha açık ve uyarımı daha kolaydır. Hatta erkek istemese bile rüya ile ya da etkileyici bir görüntü ile cinsel duyguları uyanır.
Kadın cinselliği üstü örtülü bir hazine gibidir. Kadın hazinenin toplanmasına izin verirse erkek de emek verip çaba gösterirse ikisi için de en büyük zenginliktir.
Cinsel sorunlar kadınları nasıl etkiliyor?
Cinsel sorunlar karı koca arasındaki iletişimi bozuyor, kadın zevk almayınca kendini kullanılmış hissediyor.
Cinsel hayatı kötü giden kadınlarda bedensel hastalıklar ortaya çok çıkıyor. Baş ağrısı, rahim hastalıkları ve fıtıklar, çoğu zaman tatmin olmamış bedenin isyanıdır.
Bu yüzden iletişime cinsellikle başladık çünkü cinsel sorunlar varsa iletişimde yol kat etmek zordur.
Cinsel sorunlar erkekleri nasıl etkiliyor?
Kadın da cinsel sorunlar varsa bu erkekte öfke yapar. Reddedilen ya da karısı tarafından istenmediğini anlayan erkeğin cinsel enerjisi öfkeye dönüşür. Erkekteki öfke, çoğu zaman iyi gitmeyen cinsel hayatın habercisidir. Bir erkek; çaya, çorbaya, çocuğa bağırıyorsa cinsel hayatında sorun olma ihtimali yüksektir.
Bu evliliğin, dışarıdan görünmeyen iç yüzüdür ve diğer insanlar tarafından yanlış yorumlanabilir. Mesela sessiz, sorun çıkarmıyor, kocasına hizmet ediyor gibi görünen bir kadın ve karşısında her şeye bağıran, kızan öfkeli bir erkek varsa (erkekte akıl hastalığı yoksa) büyük ihtimalle yatak sorunları vardır, karısı tarafından geceler reddediliyordur; erkek de acısını gündüz çıkarmaya çalışıyordur. Böyle evlilikleri dışarıdan gözlemleyenler özellikle kız çocukları babalarına, anneye haksızlık ettiği için kızgınlık besleyebiliyorlar, hatta erkeklerden ve evliliklerden soğuyabiliyorlar. Oysa karşılıklı olarak birbirlerine şiddet uyguluyorlardır; fakat görünen tek taraftır.
Erkeğin kendi cinsel sorunu varsa, bazı erkekler bunu gurur meselesi yapıp sorunlarını kabul etmeyip, çözüm noktasında çaba sarf etmeyebiliyorlar.
Kadın için de erkek için de çözülmeyecek hiç bir cinsel sorun yoktur. Bazı erkekler cehaletten, cinsel sorunları erkeklik sorunu gibi algılıyorlar. Cinsel sorunların erkeklikle hiç alakası yoktur, cinsel güç, erkeklik ispatı değildir. Erkeklerdeki cinsel sorunlar da kadınları olumsuz etkiler, çözülmesi gerekir.
Cinsellik kadının görevi, erkeğin hakkı mıdır?
Cinsellik iki taraf için de hem görevdir hem haktır. Keyif almak iki tarafın da hakkıdır, eşine keyif vermek de iki tarafın da görevidir. Cinselliği taraflardan biri görev olarak yapıyorsa bu iki taraf için de eziyet olur. Kadın cinselliği sevmiyor ve görev olarak katlanıyorsa erkek kendini tecavüzcü gibi hisseder.
Erkek sadece kendi zevkini düşünüyor ve eşi ile ilgilenmiyorsa hem karısını mutsuz eder hem de kendi mutsuz olur, tatmin olmuş bir cinsellik yaşayamaz. Karısı cinsel doyuma ulaşmayan hiç bir erkek kendi de cinsellikten tam bir doyum sağlayamaz.
Cinsel hayat evlilikte neden önemlidir?
Allah (c.c) sevgi ve sadakat için bir hormon yaratmış. Bilim adamları adına “Oksitosin” demişler. “Muhabbet hormonu” diyebiliriz. Muhabbet hormonu en çok dokunarak ve göz göze bakışma ile üretiliyor. Bir de kadın hamile olduğunda ve doğumda bolca oksitosin salgılıyor. Hayvanlarda da var bu hormon. Hamile iken oksitosin salgısı durdurulan hayvanlar doğurdukları bebeklere bakmadıkları gibi eşlerini terk edip başka eş arayışına giriyorlar.
Oksitosin bir cinsellik hormonu değil. Bir bağ hormonudur. Çocuğumuza dokunduğumda ya da gözlerine bakarak konuştuğumuzda, arkadaşlarımızla musafaha yaptığımızda, namazda omuzları birbirine değdirdiğimizde üretilen sevgi ve sadakat hormonu.
Allah Rasulü (s.a.v) “Bir erkek karısının elini tutar ve göz göze bakışırlarsa Allah onlara rahmet nazarı ile bakar, günahları parmakları arasından dökülür gider.” buyurmuştur. Peygamberimiz eşlerinin yanına girdiğinde, ellerini tutar gözlerine bakarak selam verirmiş.
Bilim bize anlatmasa da sevgili peygamberimiz bize “Muhabbet hormonunu” nasıl çalıştıracağımızın yolunu göstermiş.
Karı koca birbirine ne kadar dokunursa o kadar sevgi ve sadakatleri artıyor. Dokunmanın illa cinsellik için olması gerekmiyor. Yan yana oturmak, omzuna yaslanmak, el ele tutuşmak… Buradaki hassas nokta, birbirine az dokunan çiftlerde, erkekler eşlerinin dokunmasıyla çabuk tahrik olabildikleri için bir el ele tutuşmanın sonu yatakta bitebiliyor.
Bu da dokunmayı seven kadınların eşlerinden uzak durmalarına sebep olabiliyor. Kadın cinselliği sevse bile “şimdi zamanı değil, en iyisi uzak durayım” diye eşinden uzak durmaya gayret ediyor. Cinselliği sevmiyorsa zaten uzak duruyor. Bu sorunun çaresi bir birine daha çok dokunmak. Her dokunmanın yatakta bitme ihtimali azalır, dokunmak hemen yatağı çağrıştırmaz. Bir birine az dokunan karı kocalarda uyarılma daha çok olur. Karı kocanın birbirine çok dokunması sevgi ve bağlılıklarının artması için önemlidir.
Oksitosinin iki yan etkisi var: Birincisi unutkanlık etkisi yapıyor; fakat iyi bir unutkanlık bu. Acıyı unutturuyor. Annede doğum sancılarını, çocuğun huysuzluklarını, uykusuzluklarını, çocuğu için çektiği sıkıntıları unutturuyor. Bebeğine olumlu duygular hissetmesine sebep oluyor. Bu horman olmasa kadınlar ikinci çocuğu doğurmazlardı herhalde.
Karı koca arasında da birbirinin hatalarını unutmalarına ve yaşanan tatsızlıklara rağmen birbirlerini sevmeye ve muhabbet etmelerine sebep oluyor.
İkinci yan etkisi ise oksitosin uyku getiriyor. Mesela annede bebeğe sütle en yüksek oranda oksitosin geçer ve bebeğin rahatlamasını ve uykusunun gelmesini sağlar. Bebek ve anne açısından iyi bir şey.
Sadece cinsellik açısından kadınları rahatsız eden bir durum ortaya çıkabiliyor. Oksitosin erkeklerde en yüksek seviyeye cinsel tatmin sonrası ulaşıyor. Yükselen oksitosin erkekte cinsel ilişki sonrası uyku getiriyor. Kadın da sohbet etmek isteyebiliyor, uyuduğu için erkeğe kızgınlık duyabiliyor, erkeği bencil olmakla suçlayabiliyor. Demek ki neymiş “Erkeğin cinsel ilişki sonrası uyuması kendi elinde değilmiş, hormon uyutuyormuş. Bırakın uyusun. Sizi sevmediği ile alakası yok yani. Tam aksi sizi çok sevdiği için uyuyor.
Cinselliğin Faydaları:
Cinsellik Allah (c.c)’ın karı koca muhabbet etsin diye yarattığı eşlere verdiği bir hediyedir.
-
Karı kocanın ikisinin de tatmin olduğu düzgün bir cinsel ilişki beden ve ruh sağlığı için faydalıdır.
-
Cinsel ilişki karı koca arasında sevgi ve sadakati artırır.
-
Cinsel birliktelik, kadın ve erkeğin birbirlerine sunduğu sevginin ulaştığı en yüksek noktadır. Ayrıca ibadet hükmündedir.
-
Cinsellik bütün tıp kitaplarında en ucuz, en sağlıklı, en kolay, en zevkli spor olarak geçer.
-
Kadınların haz duyduğu ilişki sayısı ne kadar fazla ise uyluk ve kalça sarkmaları, gevşemesi de o kadar geç oluyor.
-
20 saniyelik haz sırasında 200–300 kalori harcanıyor ve vücut enerjisi en yüksek seviyesine çıkıyor.
-
Cinsel ilişki kalbi çalıştırır.
-
Kasları gevşetir, bağırsakları çalıştırır.
-
Zayıflatır.
-
Cinsel ilişki sırasında salgılanan endorfin dopamin ve seratonin maddeleri baş ağrısını geçiriyor. Endorfin acıları azaltır.
-
Cinsel ilişki sırasında mutluluk hormonu olan “seratonin” salgılandığı için depresyona karşı etkilidir.
-
Cinsel ilişki başlangıcında vücut sevgi ve bağlılık hormonu olan oksitosin salgılamaya başlar. İlişki sonrası oksitosin vücutta en yüksek seviyeye çıkar. Erkeklerde yüzde beş yüz artır.
-
Allah (c.c) bekârlara hayırlı eş versin, evlilere de Rabbimizin verdiği nimetlerden en güzel şekilde faydalanmayı nasip etsin.
“Cinsellik nedir?” ile devam edeceğiz inşallah.
CİNSELLİK NEDİR? (EVLİLİK OKULU 7. DERS)
Rûm Suresi 21. Âyet-i Kerîme de Rabbimiz şöyle buyurur:
“Sükûna ermeniz (huzura ermeniz, rahatlamanız, kaynaşmanız, dinlenmeniz, durulmanız) için size kendinizden zevceler yaratması ve aranıza sevgi ve merhamet koyması onun (kudretinin delillerindendir) ayetlerindendir. Şüphesiz ki bunda düşünen toplumlar için ibretler vardır.”
Cinsellik; fiziksel, ruhsal ve duygusal bütünlüğü olan, karı kocayı sükûna erdiren bir eylemdir.
Gerçek bir cinsellikte üç basamak vardır.
1- Fiziksel basamak: Kadın ve erkekte, cinsel uyarılmayla birlikte, beynin, cinsel organlara kuvvetle kan pompalaması neticesinde; kadında orgazmı sağlayan “klitoris” e, erkekte de cinsel organa hızlı kan akışından dolayı oluşan haz ile kadın ve erkeğin birbirine enerji aktarımıdır.
Fiziksel sorunlar kan akışını etkileyebilir. Cinsel bozuklukların altında yatan en önemli fizyolojik sebep; yetersiz kan akışıdır. Vücudumuzda kan, çok önemli işlevler görür. Hücrelere şeker, oksijen ve besin taşır; atıkları alır.
Sağlıklı kan akışını bozabilecek herhangi bir etki cinselliğin işleyişini bozabilir. Bu konuda hastalıklar dışında özellikle dikkat edilmesi gereken durumlar:
Tok karnına cinsel birliktelik: Yemek yenildiğinde sindirim için kanın mideye yoğunlaşması gerekirken, cinsel ilişki başlarsa cinsel organlara yeterli kan gelmez. Yemeğin üzerinden yaklaşık iki saat geçmesi gerekir.
Çok sıcak suyla banyo yaptıktan sonra: Sıcaktan dolayı kan, bütün vücuda yayılacağı için bir noktada kuvvetle toplanması zor olduğu için tavsiye edilmemiş.
Soğuk yiyecek ve içeceklerden hemen sonra: Dondurma ya da soğuk su meşrubat gibi içecekler kısa süreli de olsa kan akışını yavaşlatacağı için ilişki öncesi dikkat edilmelidir.
Cinsel isteksizlik yaşayanlarda fiziksel sorunlar çok nadir görülmektedir. Cinsel sorunların kaynağı genellikle psikolojik oluyor.
Cinsel bilgisi yeterli olmayanlar cinselliği yalnızca fiziksel basamakta yaşayabili-yorlar. Sadece fiziksel basamakta yaşanan cinsellik ruh ve duyguları olan insan için asla yeterli olmaz. Karı koca arasında muhabbete de vesile olmaz. Tam aksi cinselliği sadece fiziksel olarak yaşayan karı kocalar arasında kırgınlıklar ve reddedilmeler çok yaşanabiliyor. Fiziksel basamak, mekanik bir cinselliktir. Ruhsal ve duygusal basamakla tamamlanması gerekir.
2-Ruhsal basamak: Cinselliğin ruhen bir tatmin duygusu getirmesidir. Karı kocanın psikolojik olarak cinselliğe hazır olması, cinsellikle ilgili duygularının olumlu olması gerekir.
Cinsellik her ne kadar cinsel organlarla ilgili gibi gözükse de cinselliğin büyük bölümü beyinde gerçekleşir. En önemli cinsel organ “Beyin”dir. Orgazmın merkezi de beyindir. Beyin kişinin düşüncelerine göre tepkiler üretir.
“Beyin” cinsel organlara gidecek kanın komutunu, kişinin cinsellikle ilgili düşüncelerine göre verir. Kişinin cinsellikle ilgili olumsuz düşüncesi yoksa vücut doğal olarak çalışır, kan cinsel organlara gider. Fakat olumsuz bir düşünce varsa kan akışı yeterli olmaz. Kan yeterli gitmeyince kadında “klitoris” kanlanması olmaz, erkekte de “penis” sertleşme sorunu olur.
Kişide cinsel bilgi eksikliği, karı-koca arasındaki iletişim çatışmaları, bedenini beğenmeme ile ilgili takıntılar, başarısız olma korkusu, geçmişte yaşanmış cinsel taciz, depresyon gibi sorunlar, beyinin vermesi gereken normal cinsel uyarıyı bozar.
Cinsel uyarıyı etkileyen en önemli duygu korkudur:
Kadınlarda ilk cinsel birleşmede canın yanacağı korkusu, korktuğu için ilk gece zorluk yaşayan kadının cinsellikle ilgili olumsuz düşüncelere sahip olması, cinsel soğukluğa sebep olabilir. Çoğu kadın, cinsel sorunların tedavisi kolay bir sorun olduğunu bilmez ve kendinin cinsel duygularının yeterince gelişmediğine ya da kendinde fiziksel bir sorun olduğuna inanır. Oysa kişi kendi kendine bile zihnindeki olumsuz duyguları temizleyip kendini tedavi edebilir. “Cinselliğin pis, günah ya da gereksiz olduğunu” düşünme de beynin yeterli uyarımı vermesine engel olur.
Erkeklerde başarısız olma korkusu da yine beyni etkiler ve kanın cinsel organlara yeterli miktarda gitmesine engel olur. Cinsellikte en önemli şey güven duygusudur.
Kadın ve erkeğin yaratılışına uygun rolleri üstenmeleri; erkeğin kendine güvenmesi, evde reis olması, saygı görmesi, kadının da davranışı; yumuşaklığı, giyimi kuşamı ile kadın olduğunu hissetmesi, iki taraf içinde cinsel istek için gerekli hormonların düzgün çalışmasını ve ruhen hazırlığı sağlar.
Cinsellik; kadın ve erkeğin; “dokunarak, tükürük ve vücut salgıları ile birbirle-rine enerji aktarmalarıdır.” Kadın da erkek de karşıt enerjinin peşindedir. Karşıt enerjiyi alamayan kendini hep eksik hisseder. Karşıt kutuplar birleştiğinde iki tarafın enerjisi dengelenir ve rahatlarlar.
Kadın ve erkek yaratılışları itibari ile birbirlerine zıttırlar ve birbirlerini çekerler; aynen mıknatısta karşı kutupların birbirini çekmesi gibi.
Erkek kadının, kadın da erkeğin enerjisine muhtaçtır. İki tarafta eşinden aldığı enerji ile kendinde eksik olan enerjiyi tamamlar. Dişil enerji, eril enerji ile; eril enerji de dişil enerji ile tamamlanır. Aktardıkları enerji rahatlatır, aldıkları enerji iki tarafı da güçlendirir.
Cinsel ilişki de ruhen rahatlama çok önemlidir. Bu da ancak iki tarafın birbirini istemesi ve cinselliğe aktif katılımı ile olur. Tek tarafın isteği ile olan cinsel ilişki sadece fiziksel boyutta kalır. Tek taraflı istekle tatmin duygusu yaşanmayacağı için ruhsal boyut tamamlanmaz ve cinsel açlık geçmez. Cinsellikte ruhi rahatlamayı tamamlayan şey duygusal tatmindir.
3-Duygusal basamak: Cinselliğin fiziksel boyutta kalmayıp, duyguları harekete geçirmesidir. Özellikle kadınlar için cinselliğin duygusal boyutu çok önemlidir. Kadın cinselliğe duygusal olarak hazır olursa, ancak o zaman cinsellikten gerçekten haz alır. Kadını duygusal olarak cinselliğe hazırlama görevi de erkeğin üzerinde bir sorumluluktur. Kadının ruhsal boyutta korku, tiksinti gibi önemli bir sorunu yoksa, her kadın da cinsel istek vardır, erkeğin bu isteği uyandırmak için emek vermesi gerekir.
Bakara sûresi 223. Âyet-i Kerîmede Rabbimiz erkeklere hitaben şöyle buyuruyor:
“Kadınlarınız sizin için bir tarladır. Tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın. Kendiniz için önceden (uygun davranışlarla) hazırlık yapın. Allah’tan korkun, biliniz ki siz O’na kavuşacaksınız. (Yâ Muhammed!) müminleri müjdele!”
Karı-koca ilişkisinin çiftçi-tarla teşbihi ile anlatılması, bu konuda sayfalarca hatta ciltlerce yazılacak konuların muazzam bir özetidir. Bu âyet-i kerîme sadece cinsel konularda değil, hem duygusal hem cinsel hayat üzerine evli çiftlere çok güzel yol göstermektedir.
Âyet-i Kerîmeye önce karı- koca ilişkisinde iletişim ile ilgili ne anlatıyor diye bakalım: Kadın toprak gibi olmalı: Mütevazı ve bereketli. Erkek iyi bir çiftçi olmalı, güzel ürün alabilmek için. Toprağını tanımalı, emek vermeli. O topraktan hangi ürün elde etmesi kolaysa ona göre davranmalı. Toprak kendi kendine ürün verecek değil, çiftçinin zamanını ayırması çaba göstermesi güzel tohumlar atması lâzım. Kadın da iyi toprak olmak için gayret sarf etmeli, ürün almak kolay olsun.
Cinsel anlamda bakalım: “Tarlanıza nasıl isterseniz varın.” helal olan yoldan olmak kaydıyla. Âyeti kerîmenin devamı çok önemli:
“Ve takdimu enfüseküm” âyetiyle “nefisleriniz için takdim edin, ikramda bulunun.” buyruluyor. Meallerin çoğunda “önceden hazırlık yapın, gönderdiklerinize bakın.” diye geçiyor. Bazı âlimler bu “âyeti ahirete hazırlık” yapın diye de yormuşlar. Oysa âyet cinsel ilişki ile alakalı.” Tarlanıza dilediğiniz gibi varın ve nefisleriniz için ikramda bulunun.”
Bu âyeti kerîme ile erkekler cinsel birleşme öncesi eşlerini cinselliğe hazırlamaları için uyarılmışlar. “Güzel şeyler sunun eşinize.” İlginç olanda “nefsiniz için” ibaresinin olması. Eşine sunuyor; ama kendi nefsinin de işine yarayacak.
Müthiş bir cinsel eğitim cümlesi. “Nefisleriniz için ikramda bulunun.” Cinsel ilişkide kişi ne kadar eşini düşünürse, kendisi karşılığını o kadar çok alır. Ne kadar kendini düşünürse o kadar verimsiz bir ilişki olur. Erkek eşini cinselliğe hazırlayacak şeyler yapıyorsa onun sonucundan eşinden fazlasıyla karşılığını alacaktır, kendi nefsi de ancak o zaman tatmin olacaktır.
Özellikler erkekler çabuk uyarıldıkları için ve hayata bakışları da sonuç odaklı olduğu için cinsellikte de bir an önce sonuca ulaşmak isteyebilirler. Oysa cinsellikte sonucu etkileyen süreçtir. Cinsellikte sonuç dağın tepesi ise, süreç o tepeye ulaşırken yaşanan heyecandır.
Âyet-i kerîmenin asrı saadette yansımasına bakalım:
Hz. Cabir şöyle diyor: “Allah rasulü bize sevişme ve konuşma olmadan cinsel birleşmeyi yasaklamıştı. (Zadu’l-Mead 4/1880)
Bir hadîs-i şerîfte sevgili peygamberimiz şöyle buyuruyor:
“Sizden biri eşiyle hayvanlar gibi cinsel temasta bulunmasın. Aralarında elçi olsun.”
“Ya Rasulallah elçi nedir?” diye soruldu.
Peygamber (s.a.v) Efendimiz:
“Aşk fısıltıları ve öpüşmedir.” diye cevap verdi. (İhya 2/ 64)
Kadınlar için güzel sözler, cinselliğe hazırlanmalarında çok önemlidir. Aşk fısıltıları tavsiye ediyor Allah rasulü. İçinde sevgi olmayan hiç bir şey, kadın için anlamlı değildir. Kadın sevildiğini ve güzel olduğunu duymak ister. Bunun fısıltı olması da ayrıca anlamlıdır. Kadın için kulak, fiziki ve duygusal olarak çok hassastır.
Dokunmak kadınlar için çok uyarıcıdır. Kadın teni, erkek teninden on kat daha duyarlıdır. Bu yüzden kadınlar; dokunulmayı, sarılmayı, el ele tutuşmayı erkeklerden daha çok severler. Kadınların tenleri hassas olduğu için sert dokunuşları sevmezler, canları yanar. Erkeğin kendine göre sert bulmadığı bir dokunuş, kadın için acı verebilir.
Cinsel ilişki öncesi erkeğin kadına güzel dokunması, sırtına ya da ayaklarına hafif masaj yapması, boyun, kulak, sırt gibi dokunulduğunda cinsel haz uyaran yerlerine dokunması kadını cinselliğe hazırlamakta önemlidir.
Bu dokunuşlar kadında da erkekte de duyguları harekete geçirir. Bir önceki derste anlattığım dokunmayla birlikte oluşan oksitosin (sevgi ve sadakat hormonu) üretimi başlar, bu da karı kocanın sevgilerini ve bağlılıklarını artırır. Ayrıca cinsellikte duygusal aşamada serotonin (mutluluk hormonu) endorfin (ağrı kesici hormon) dopamin (enerji ve kendini iyi hissetmeyi sağlayan hormon ) salgılanır.
İhya da peygamberimizin cinselliği aceleye getirmediği yatakta acele eden eşine “yavaş ol” dediği anlatılıyor.
Bir hâdis-i şerifte de Rasûlullah Efendimiz: “Müslüman adamın her türlü eğlencesi, oyunu bâtıldır (boştur, sevapsızdır), yayı ile atış yapması, atını eğitmesi, hanımıyla oynaşması bu hükmün dışındadır. Bunlar haktırlar (sevaplı eğlencelerdir) buyurmuşlardır. (Tirmizî, fedâilü’I-cihâd 11; Ibn Mâce, cihâd 19; Dârimî cihâd 14; Müsned IV/144,148)
Peygamberimiz cinsellik için ayrılan zamanın, boş, batıl bir zaman olmadığını bildiriyor. Başka bir hadis-i şerifte “Cinsel ilişkide sadaka sevabı olduğu” anlatıyor. Çünkü karı koca ruhen ve duygusal olarak tatmin olmuşlarsa cinsellik kafalarını meşgul etmez. İbadete ve insanlarla ilişkilere de daha temiz bir kafayla zaman ayırabilirler.
Tabi her şeyin aşırısı zarar olduğu gibi cinsel ilişkinin de aşırısı zarardır. Cinsel ilişki de aşırılık, sadece fiziksel tatmin yaşayan ruhsal ve duygusal tatmini yaşamayanlarda daha fazla görülür.
Son yapılan bilimsel araştırmalarda da cinsel ilişkide ön hazırlık evresi ne kadar uzun olursa iki taraf içinde cinsel tatminin daha fazla olduğu ortaya çıkmış.
Cinsellik bir hazdır; yemek yemek gibi. Yemek çok hızlı yendiğinde de insan doyar; ama haz duygusunu en alt seviyede olur. Yemek yavaş yavaş yenildiğinde keyfi çıkar. Ayrıca hızlı yendiğinde daha fazla yemek isteği doğar. Çünkü çok yemiştir; fakat tadı alınamamıştır. Ayrıca yemekte insan bir tek kendinden sorumludur; oysa cinsellikte eşinden de sorumludur.
Peygamber efendimiz başka bir hadisi şerifte de erkekleri eşlerini tatmin etmeleri konusunda uyarıyor:
“Kişinin acizliğindendir: Konuşup, sevişmeden, eşiyle cinsel temasta bulunup, kadının zevkini tamamlamadan kendi işini bitirip kalkması.” (İhya, 2/64)
Peygamberimiz erkeğin karısını memnun etmeden, yataktan kalkmasını uygun görmemiş. Cinsellikten keyif almak erkek kadar kadının da hakkı. Yoksa bu kadınlara büyük bir eziyet olur. Erkek karısının bu hakkına riayet etmiyorsa, vebaldedir, sorumludur.
Zaten âyet-i kerîmede de “Önceden ikramda bulunun”dan sonra uyarı var:
“Ve Allah Teâlâ’dan korkunuz. Ve biliniz ki sizler şüphesiz O’nun huzuruna varacaksınızdır. Ve mü’minleri müjdele.”
Modern geçinenler İslam’ın kadını ezdiğini söyler. Oysa İslam kadının yataktaki hakkına kadar korunmuş. Bizim toplumumuzda cinsellik sorunu var. İslam’da değil. İslam kadına gerekli bütün hakları vermiş, Müslüman kadının fazladan hakka ihtiyacı yoktur.
Arap kadınları ülkeler arasında yapılan araştırmalarda cinselliğe en düşkün kadınlar arasında çıkıyor. Sebebi sorulduğunda “Çünkü dinimiz bize bunu emrediyor.” Diyorlar-mış. Aynı din bizde de var; ama bizim kadınlarımız “yataktan nasıl kaçılır” üzerine uzmanlık yapıyorlar.
Kadın da erkekte cinsel konuda cahil olunca, cinsellik iki taraf içinde eziyete dönüşüyor. Erkekler, kadına nasıl dokunacağını, cinselliği nasıl sevdireceğini bilemiyor. Kadınlar cahil, kendi bedenini tanımıyor, erkeği nasıl yönlendireceğini bilemiyor derken bir çıkmazın içinde kalıyorlar. Sonuç kadınlar yataktan kaçmaya çalışıyorlar, erkekler kadını kovalamaktan bıkıyor.
Sadece cinsel organlarla yaşanan cinsellik mekanik bir cinselliktir, erkeği de kadını da tatmin etmez. İki taraf da boşalma yaşasa bile tatmin yaşayamaz. Kuru ekmekle karın doyurmak gibidir, karın doyar; fakat lezzet yoktur.
Kısacası eşler arasında cinsellik; fiziksel, ruhsal ve duygusal bütünlükle gerçekleştiğinde gerekli fayda sağlanır ve karı kocanın arasında sevgi ve muhabbettin artmasına sebep olur.
CİNSEL İSTEKSİZLİK (EVLİLİK OKULU 8.DERS)
Cinsel isteksizliğin ve cinsel sorunların altında yatan ana sebep; cinsellikle ilgili bilinçaltındaki düşüncelerimizdir. Bilinçaltında ne olduğunu çoğu kez kişi kendi de bilmez. Söylediği söz ile bilinçaltı birbirine uymaz bazen.
Cinsellikle ilgili bilinçaltındaki olumsuz düşünceler, bir önceki derste geçen “ruhsal boyut”taki sorunlara sebep olur.
Öncelikle bilinçaltında cinsellikle ilgili yanlış neler var onlara bir bakalım:
1-Ayıp: “Cinsellik; edepsizlik, utanılacak bir şey” düşüncesi. “Edep nedir?” ona bakalım. Abdulhakim Arvasi hazretlerinin çok güzel bir edep tarifi var: “Edep ilahi hududa riayet etmektir.”
Cinselliği yaratan Allah (c.c) olduğu için cinselliğin öğrenilmesi ve yaşanması ilahi hududun içindedir, bu konuda cahil kalmak ya da kaçınmak, ilahi hududu çiğnemektir.
Bu yüzden bizim için neyin edep, neyin edepsizlik olduğunun sınırını Allah ve Resulü bize bildirmiştir.
Cinsel yaşantının ayıp olarak görülmesi, karı koca arasında pek çok soruna neden olmaktadır. Özellikle aile büyükleri ile oturanlar ya da ziyarete gidenler ya da çocuğu büyüyenler için. Tatillerde memleketine gidenler için tatilin zehir olması demektir.
Özellikle kadınlar cinselliği ayıp olarak görüyorlar ve cinsellik sonrası gusül alırken fark edilme ihtimaline karşı eşlerini “çocuklar uyumadı, annenler anlar” gibi sebeplerle reddedebiliyorlar. Cinselliğin bir mahremiyet tarafı elbette var, kalkıp şakur şukur gusül aldığınızı âleme ilan etmek gerekli değil; fakat belli bir ölçüde dikkat ettikten sonra eğer anlaşılmışsa da dert etmemek lâzım. Hele bunun için eşi reddetmek insanların düşüncesini ilahi hududun önüne almak demektir. Çünkü:
Rasulullah (s.a.v) buyurdular ki:
“Bir erkek karısını yatağına çağırır da karısı gelmez ve erkek ona dargın olarak gecelerse, melekler o kadına sabaha kadar lanet ederler.” (Müslim Nikâh 121)
“Bir koca karısına ihtiyaç duyup da onu yanına çağırdığında kadın ocak başında bile olsa, hemen kocasının yanına gelsin.” (Tirmizi Radâ 10)
Allah rasulü karı koca arasında cinselliğin ne kadar önemli olduğunu ve evliliği nasıl derinden etkileyeceğini iyi bildiği için, bu konuda özellikle hanımları uyarmıştır. Bir de hanımların cinselliğini eşine karşı elinde bir koz olarak kullanma meyilleri olduğu için bu konuda hadis-i şerîfler çok keskin.
Peygamberimiz kadına kocasını reddetmeyi yasaklamış, erkeğe de karısını memnun etmeden yataktan ayrılmayı yasaklamış. İki taraf da diğerinin hakkına riayet etmek zorunda.
Vakti geçmeyen bir namaz saati için kocayı bekletmek ya da yatma saati nafile namaz kılmak, lanet altındayken ne kadar kabul edilebilir.
Bir hanım “yazın kızı ile damadının ve oğlu ile gelininin onun yanına gelip iki ay kaldıklarını” anlatmıştı. Kadıncağız her akşam iyi niyetle “acaba banyo yapacaklar mı, araları iyi mi?” diye onları takip ediyormuş. “Hiç yıkanmıyorlardı, çok üzülüyordum ki bir gün kızım karşıma geçti: ‘Anne lütfen on ikiden sonra ortada dolaşma’ dedi. Meğerse onlarda ben fark ederim diye yıkanmaya çekiniyorlarmış.” diye anlatmıştı, gülerek. Karı kocanın yıkanması değil, yıkanmaması dikkat çeker, tuhaf karşılanır. Rahatsız olduğunuz durumlar olduğunda da usulünce aile büyüklerine söyleye-bilirsiniz. Kendinizi zina yapıyor gibi suçlu hissetmenize, utanmanıza gerek yok.
Bu konuda dikkat edilmesi gereken; karı-kocanın kendi özel yaşadıklarını, eşleri ile ilgili özel bilgileri keyfi olarak en yakınlarına bile anlatmaları yasaklanmıştır, haramdır. Banyo yapmak da bir şey yok; fakat aralarında yaşanan ilişkinin detaylarını anlatmak haramdır. Sadece sorunu olanlar, çözüm noktasında, yardımcı olacak kişilere anlatmalı-dırlar.
Peygamber (s.a.v) Efendimizin özel hayatı kendisi veya eşleri tarafından anlatılmış; çünkü maksat ümmete yol göstermek, eğitmek. Özel hayatın ifşası değil. Bu yüzden cinselliği anlatan kişiler kendi üzerlerinden değil, âyet, hadis, tıbbı bilgiler ya da o konuda yaşanan sorunlar üzerinden örnek vererek konuşmalıdırlar. Sorun yaşayan kişiler örnek vererek anlatmak zorunda kalabilirler, onda bir mahsur yok.
2-Pislik: Cinsel organların ve cinsel sıvıların pis olduğu ile inanç. Ne cinsel organlar pislik yeridir, ne de cinsel sıvılar pistir. İki tarafta da cinsel bir hastalık yoksa. Cinsel organlar; el ayak gibi temiz tutulduğunda temizdir. Cinsellikte pis olan zinadır.
Karı koca arasında cinsellikte pislik yoktur, kişiler temizliğe dikkat ettiği sürece. Pis olacak şeyler zaten yasaklanmış. Adetli, lohusa kadınla cinsel ilişki ve büyük tuvalet ihtiyacının giderildiği anüsten ilişki zaten haram. Bunların dışında da bir haramlık yok.
Bir hanım cinsellik sonrası banyo yaptıktan sonra banyoyu uzun uzun çamaşır suyu ile dezenfekte ettiğini söyledi. Meniyi pis olarak düşünüyor. Oysa Allah Rasulünün elbisesine meni bulaşmışsa, kuruyunca ovalayıp namazını kıldığını Hz. Aişe (r.an)anlatı-yor.
Üniversite de cinsel eğitim dersinde bir kaç genç kız mideleri bulandığını söyleyerek dersten çıkmışlardı. Bu kızlar erkek arkadaşı olan evlenmeye niyetlenen kızlardı. Oysa cinselliğin sözüne bile tahammülleri yoktu. Ayrıca bir de danışmanlık yapacaklardı. “Cinsellik” kelimesini söyleyemeyen psikolog bile var maalesef. Konunun gerekliliğine inanmadıkları için mi bilmiyorum, kendilerini bile tedavi etmemişler.
3- Günah: Kişi cinselliğin günah olmadığını bildiği halde bilinçaltı bir şekilde “günah” diye kodlamışsa cinsel ilişkiden kaçınmaya çalışabilir ya da ilişki sonrası vicdan azabı çekebilir. Bir hanım eşi ile birlikte olmak istemediğini; çünkü “birliktelik sonrası deprem olur da ölürse cünüp olarak ölmekten korktuğunu” söylemişti. “Cinselliğin günah olduğunu mu düşünüyorsunuz?” diye soruyorum “Hayır” diyor; fakat bilinçaltında günah olduğu düşüncesi var belli ki.
Erkeklerde de günah düşüncesi özellikle ergenlik döneminde gördüğü cinsel içerikli rüyalar sebebi ile suçluluk duygusuna ve “günahkâr olmasam böyle rüyalar görmez-dim” gibi vesveselere sebep olabiliyor. Bu rüyaların görülmesinin normal olduğu anlatılmazsa ergenlerin ruh sağlığı bozulabiliyor.
Ya da namazda, Kâbe de aklına cinsel şeyler gelmesi yüzünden kendini sapık zannedip namazını bırakan bu yüzden psikiyatrların kapısını çalan hasta sayısı çok fazla.
Bu da çok önemli bir konu “Cinsel vesveseler” konusuna “Çocuklarımıza cinselliği nasıl öğretmeliyiz” başlıklı bir yazı düşünüyorum, o zaman İnşaallah daha geniş değineceğim.
4-Korku: Evlilik öncesi genç kızlarda cinsellik korkusu çok fazla var. Namuslarını korusunlar diye anne ya da yakın akrabaları tarafından korkutularak büyütülen kızlar cinsel korkular yaşıyorlar.
Bir de günümüz sorunu olarak gelişen cinsel korkular var: Cinselliği pornolardan tuhaf ve korkutucu sahneler izleyerek öğrenen kızlarda ciddi bir cinsel ilişki korkusu oluyor. Sırf bu korku yüzünden evlenmekten kaçındıklarını kaç genç kızdan duydum.
Cinsel korkuları olduğu halde evlenenlerin bir kısmı da düğün öncesi nişanlıların-dan bunun için süre istiyorlar. Bu konuda da çok örnekler var. İki aydan iki yıla kadar süre isteyen kızları duydum. Bu sürede “evli gibi değil de nişanlı gibi flört edelim, birlikte yatmayalım” diye teklif ediyorlar. Erkek de iyi niyetle “Namuslu kız, korkuyor demek ki” deyip süre veriyor; fakat yıpratıcı bir sürece giriyorlar, sorunu nasıl çözeceklerini bilemiyorlar genellikle.
Cinsel korkular bazen Vajinismus denilen kadının korku sebebi ile kendini kasması yüzünden hiç cinsel birliktelik yaşanmaması gibi bir soruna sebep olabilirken, bazen de ilişki gerçekleşiyor; fakat kadında bir ömür boyu sürecek cinsel isteksizliğe sebep olabiliyor. Kadın her ilişki de birlikteliğe engel olmayan; fakat kendine ağrı yapan kasılmalar yaşayabiliyor.
Evlenecek olan genç kızların öncelikle şunu bilmeleri gerekir ki kadın korkmadığı ve kendini kasmadığı sürece en ufak bir acı bile yoktur. Allah (c.c) muazzam bir sistem kurmuş. Erkek acele etmez, anlayışlı davranır, cinselliğin duygusal basamağına dikkat ederse, genç kızda kendini kasmazsa hiç bir sorun yaşanmaz.
Korku kadının vajen kaslarını kilitlemesine sebep olurken erkekte de sertleşme sorununa sebep oluyor. İki sorunda tamamen psikolojiktir.
5-Güvensizlik: “Ben cinsel ilişkiyi düzgün yaşamayı başaramam” düşüncesi de önemli bir sorundur. Kadın bedenini beğenmediği için cinsellik yaşamaktan kaçınabiliyor. Erkekler de ya başka erkeklerin anlattığı abartılı hikâyelerden, pornodan ya da cinsel ürünler satmak için yapılan reklâmlardan etkilendikleri için güvensizlik sorunu yaşayabiliyorlar. O ürünler yokken cinsel sorunlar daha azdı. Reklâmcılar önce ürünlerin gerekliliğini anlatıp, erkeğin moralini bozup ürüne ihtiyaç duymalarını sağlıyorlar. Cinsellikle ilgili doğru bilgi sahibi olan ve kendine güven duyan hiç bir erkeğin cinsel haplar da dâhil cinsel ürüne ihtiyacı olmaz.
Güven konusunda bir de karı koca birbirinin moralini bozabiliyor. Erkek karısının fiziki özellikleri ile dalga geçerse, kadın cinsellikten soğur; kadın erkeğin cinsel gücü ile alay ederse, erkek cinsel enerjisini kaybedebilir. Karı koca birbirini ne kadar hoş davranır-larsa, birbirlerini överlerse ilişkileri o kadar güzel olur.
Cinsel sorunlar kişinin sadece kendini ilgilendirmediği ve eşini de etkilediği için; sorun olduğunda karı kocanın birbirini üzerinde hakkı kalacağından dolayı cinsel sorunu çözmek için gayret göstermemek bir vebaldir. Cinsel sorunların çoğu psikolojik olduğu için çiftler gayret ederlerse sorunu kendi kendilerine çözebilirler. Nasıl çözeceklerini de yazacağım; fakat yazı uzun oldu.
Tedavide ilk aşamayı da yazarak bitirelim. Cinsel isteksizlik tedavisinde en önemli olan cinsellikle ilgili “ayıp, günah, pis” gibi olumsuz düşünceleri atıp, yerine cinselliğin karı koca muhabbeti için yaratılmış olduğunu, karı- kocanın birbirlerinde rahatlasınlar, diye onlara verilmiş Allah (c.c)’ın bir ikramı, hediyesi olduğuna inanmak lâzım. “Zihindeki yanlışlardan nasıl kurtulabiliriz?” bir sonraki yazıya kaldı.
CİNSEL İSTEKSİZLİK SORUNU ÇÖZÜLEBİLİR Mİ? (EVLİLİK OKULU 9.DERS)
Bir genç karı koca ile tanışmıştım geçen yıl. İki aylık evliydiler ve hiç birlikte olamamışlardı. Ülkemizde çok görülen klasik Vajinismus vakası. Böyle bir sorun olduğunda köylerine yakın köyde bir hoca varmış. Karı koca ona giderler, okunurlar geçermiş. Aslında köylerde çok görülmüyor daha çok şehirlerde ve okumuş kızlarda görülüyor, cinsel sorunlar. Çünkü köylerde cinsellik daha doğal yaşanıyor. Fakat bu karı kocanın köyünde çok görülüyormuş, neredeyse her evlenenin başına geliyormuş bu durum. (Cinsellikle ilgili kızlara nasıl bir hikâye anlatılıyorsa.)
Bu karı koca da gitmiş okunmuşlar; fakat geçmemiş. Diğerlerine faydası olan okunma neden onlara fayda etmemişti? Çünkü genç kadın hocayı yakından tanıyor ve hocaya yakışmayacak hatalarını biliyor ve onun okuduğu duaların faydalı olacağına da inanmıyordu. Diğerlerine faydalı oluyor; çünkü sorun korkudan dolayı psikolojik zaten. Orada hocanın okuduğu dualardan ziyade “Okundum, artık bir şeyim kalmadı.” inancı ile kadının kendini kasmayı bırakması ile sorun çözülüyor. Yeni evlilerde cinsel sorunlar olduğunda kişiler duasının etkisi olacağına inandıkları bir hocaya giderlerse faydalanırlar. Fakat sorunların üzerinden zaman geçmişse okunma ile geçmesi zor.
Kadın ve erkekteki cinsel sorunların çoğunun psikolojik olduğunu daha önce de yazmıştım. Cinsel isteksizlik daha çok kadınlarda görülüyor. Bu sorunları ve çözümleri anlamak için beynimizin çalışma sistemini bilmemiz gerek. En önemlisi bir konu ile ilgili bilinçaltınızda hangi düşünce varsa vücudunuz o tepkiyi verir. Düşünceyi değiştirmedikçe, tepkiyi değiştiremezsiniz.
Mesela Çinliler fare, yılan, kurbağa, solucan, böcek kızartması yiyorlar. Lokantada canlı bekletilen hayvanların kızarmasını iştahla bekliyorlar. Aynı şey bizim başımıza gelse “İçerde kızaran hayvanları az sonra yiyeceksiniz.” deseler daha yiyecekler gelmeden öğürmeye başlarız. Midemiz tepkisini ortaya koyar. Neden? Çünkü biz o hayvanları yemeyi “dinen caiz değil, diye pis ve yenmez” diye şartlanmışız. Midemiz tepkisini düşüncemize göre verir. Yiyebilmek için o hayvanların etinin pis olmadığı ve lezzetli olduğu ile ilgili düşünce geliştirmek lazım. Bu da bir gün de olacak bir şey değil. Biz inancımız gereği zaten yemeyiz, böyle bir düşünce geliştirmeye ihtiyaç yok.
Konuyu cinselliğe bağlarsak, cinsellikle korkutulan, tiksindirilen kız çocukları evlendikleri zaman cinsellik yaşamak istemiyorlar. Eğer erkekte ilk günlerde aceleci ve sabırsız davranmışsa isteksizlik bir ömür boyu sürebiliyor. Kadın evlendiği zaman cinselliğin yaşanması gerektiğini bildiği halde vücudu tepki gösterip kasılıyor. Korku çok fazla ise Vajinismus oluyor yani hiç cinsel birliktelik yaşanmıyor.
Korku daha az seviyede ise cinsel birliktelik yaşanıyor; fakat kadın cinselliği sevmiyor. Kadında cinsel birlikteliğe engel olmayacak; fakat kadının canın acıtacak kasılmalar devam ediyor. Zamanla bu kasılmalar azalsa bile cinselliğin hoş bir şey olmadığı ile ilgili düşünceleri durduğu sürece kadın cinsellikten hoşlanmıyor, yataktan kaçmanın yollarına bakıyor.
Bu sorunu yaşayan kadına cinsel birlikteliğin gerekliliğini anlatmanın bir faydası yok. Bunu kadın da biliyor çoğu zaman; fakat vücuduna söz dinletemiyor. Cinsellikle ilgili olumsuz düşüncesi bir günde gelmediğine göre bir günde ya da bir sözle gitmeyecektir. Önce cinsellikle ilgili düşüncelerini değiştirmesi gerekiyor, bunun içinde bir süre uğraşması, çaba göstermesi lâzım.
Kadının cinsellikle ilgili “ayıp, günah, pis” gibi olumsuz düşünceleri atıp, yerine cinselliğin karı koca muhabbeti için yaratılmış, karı koca birbirlerinde rahatlasınlar diye onlara verilmiş Allah (c.c)’ın bir ikramı olduğuna inanması gerek.
Eski düşünceleri nasıl atıp, yerine yenisini koyabileceğimizi daha önce evlilik okulu dersinde iki konuda işlemiştik. Yazıya oradan notlarda aldım. Burada ek bir konu daha var.
Bunun için birlikte yapılması gerekin iki yol var.
1. Telkin: Yeterince sık ve kuvvetle söylerseniz, insan beyni, ona yapmasını söyledi-ğiniz, mümkün olan her şeyi yapacaktır.
Beynimize ne koyarsak, onu geri alırız. Bilinçaltı bir süngerdir; yeterince sık ve kesin söylerseniz ona söylediğiniz her şeye inanacaktır bir yalana bile. Beyin, ahlaki yargılarda bulunmaz, sadece ona söyleneni kabul eder. Şu anda var olan düşüncelerimiz de zaten bize zamanla yerleşmiş düşüncelerdir.
İlk adım; beyin tekrarla öğrendiği için kendimize doğru telkin cümleleri hazırlamalıyız.
Telkin cümlelerinde dikkat edilmesi gereken en önemli nokta şimdiki zaman cümlesi olması: “Eşimle birlikte olmayı seviyorum” gibi. Beynin gelecek kavramı yok. Cek cakla söylediğiniz şeyleri hep erteliyor. “Yapıyorum” dediğinizde henüz yapmıyor bile olsanız, beyin sizi yapmaya teşvik ediyor. Kişi her gün hafif sesle ya da içinden yirmi dakika kadar aynı cümleyi tekrar tekrar söyleyerek kendine telkinde bulunmalı.
Bu çalışma en az üç hafta düzenli devam etmeli; tam bir iyileşme için kırk güne tamamlaması yerinde olur. Cümlelerin olumlu olması da önemli. İçinde korku ya da olmasını istemediğiniz cümleler geçmesin. Güzel bir cinsel hayat çağrışımı yapacak, eski olumsuzları silecek, bir kaç olumlu cümle ile isteksizlik yaşayan hanımlar bir süre telkin çalışması yaparlarsa sorunu yenmede çok önemli bir adım atacaklardır.
Bu konuyu ve telkinin şartlarını daha önce Evlilik Okulu 3. Dersin Ödevinde yazmıştım.
2- Hayal kurmak: Hayaller gerçeklerin provalarıdır. Provasını yaptığınız, emek verdiğimiz elbiseyi bir gün giyiverirsiniz. Beyin gerçek ve hayali ayırt edemiyor. Aynı telkindeki gibi söz ya da hayal da beynimize tekrarlı olarak geliyorsa bir süre sonra beyin bunu gerçek olarak algılıyor. Yine telkindeki gibi hayal süresi de bilimsel olarak en az üç haftadır; fakat kırk güne tamamlandığında daha kalıcı olur. Tam bir çözüm için hem telkin hem hayal ikisi de yapılmalı.
Beynimiz resimlerle düşünür. Ev dendiğinde gözünüzün önünde bir ev şekli canlanır. Sözcüklerin çağrışımına göre beyin hayal eder, resim çizer.
Cinsel isteksizlik yaşayan, cinsel sorunu olan kişi, her gün sessiz, sakin bir ortamda, (Gece yatarken uyku öncesi olursa etkisi daha da çok olur; fakat gece uykuya çabuk dalıyorsa gündüz de olur.) yirmi dakikaya yakın bir süre, kendini eşi ile birlikte zihninde güzel bir birliktelik içinde canlandırmalı. Normal hayatın içinde cinselliğin başlangıç öncesinden sonuna kadar, hayalinde yirmi dakikalık kısa bir film. Yalnızca cinsel birlikteliği hayal etmek değil, ön hazırlık evresi de dâhil, adım adım cinselliğin duygusal basamağını içine katarak sevgi dolu güzel bir birliktelik hayal ederse cinsel sorunlarını yenebilir.
Yalnız bu arada karı koca üç hafta hiç cinsel birliktelik yaşamayacaklar. Zihinde kurulan hayali sabote edecek bir durum olmasın, isteksizlik ve korkular zihinde tekrar canlanmasın diye.
Beyin üç haftadan sonra cinsellikle ilgili olumsuz düşüncelerin yerine, yeni gelen düşünceleri doğru olarak kabul etmeye başlar ve cinsellik yaşanacağı zaman vücut doğru tepkiler verir.
Vajinismus sorunu yaşayanlarda da en önemli adım budur, devam eden cinsel isteksizlikte de. Sadece bu adımla sorunu çözen aileler çok. Cinsel isteksizlik sorunları için ilaç tedavisinin faydası yoktur. Bazı doktorlar tıbbı müdahale ya da ilaç tedavisi ile hastaları boş yere yormaktalar. Cinsel sorunlar ile ilgili uzmana gidilecekse kadın ve erkek için fark etmez ürolog ya da kadın doğumcuya değil, karı koca birlikte cinsel terapistlere gitmeliler.
Tabi cinsel terapistte de inançlı olanları tercih etmek gerekiyor. Cinsel isteksizlik sorununda bazı uzmanlar evli kadına “Eşin olması önemli değil, hayal kurarken, kimi beğeniyorsan kendini onunla hayal et.” diyorlarmış. Tabii mü’min olarak ölçümüz hayal de olsa haram helal konusu bizim için önemli. Müslüman hayalini de kirletmez. Bu yüzden psikolog, danışman ya da terapistlere giderken dini hassasiyeti olanları tercih etmek gerek.
Gerçekte helal olmayan kişi ile ilgili hayal kurmak doğru olabilir mi? “Zinaya yaklaşmayın.” âyeti kerîmesi zina ile ilgili hayal kurmayı yasaklamıyor mu? Mademki beynimiz böyle çalışıyor ve hayal edilen şeyi bir süre sonra normal kabul ediyor, zihnimizi de temiz tutmalıyız.
Bu tarz hayal kuranlara bir süre sonra zinanın normal gelmesi şaşılacak bir şey olmaz; çünkü beyin yargıda bulunmuyor. Beyne tekrarlı olarak ne çok gelmişse beyin bir süre sonra kabul ediyor ve kişiyi o davranışa yönlendiriyor.
Karı koca birbirini düşünerek hayal kurmalı. Cinsel korkusu olan gençler de evlilik öncesi hayal metodu ile sorunlarını yenebilirler. Ortada bir eş olmadığı için hayalinde nikâhlı eşi ile birlikte olduğunu düşünerek ve eşi olarak hayal ettiği kişinin de yüz hatlarını gözünde canlandırmadan, tanıdığı ya da fotoğrafını gördüğü birini düşünmeden, hayal metodu ile korkusunu atabilir.
Toplumda zina çok yaygınlaştı. Dini hassasiyeti olan kaç anneden duydum, “Oğlumun cebinden prezervatif çıktı.” diye. Ya da dindar bilinen erkeklerin nikâhsız ya da evli kadınlarla birlikte olduğunu duyuyoruz. Zinanın bu kadar normalleşmesinde internet, gazete ya da dergilerdeki manken, şarkıcı gibi tanınmış güzel kadınların çıplak pozlarının erkekler tarafından hayallerine malzeme olarak kullanılmasının çok önemli bir etkisi olduğuna inanıyorum. Zina hayali, zinayı getirir ve normalleştirir. Sonra kişi kendi bile nasıl zina yaptığına şaşar. Bu yüzden mümin hayalini de kirletmemeli. Hayal metodunu bilmeli ve hayırlı işler için kullanmalı.
Kısacası cinsel isteksizlik sorunu kendi kendine telkin ve hayal ile giderilebilir. Bunun yanında eş ile iletişimi iyi tutmak (her iki taraf içinde) kadının vücut temizliği, süslenme, çekici koku, güzel giyinme; erkeğin temizlik kurallarına, ağız ve diş sağlığına dikkat etmesi, eşinin hassasiyetlerini dikkate alıp özen göstermesi ve “Cinsellik nedir?” yazımdaki cinselliğin fiziksel, ruhsal ve duygusal basamaklarına dikkat etmek çok önemlidir.
Dostları ilə paylaş: |