İbret-nümâ yı sü‘bân ı azîm;: Yine bu Eğerlidağ'ın dâmeninde Hazret i Resûl i Ekrem'in alemdârı Abdurrahmân Gâzî medfûndur. Anın tekyesinin kıblesi tarafına yokuş yukarı Eğerlidağ'ı bir tarafına iki bin adımda çıkup ol cebelin zirve i a‘lâsında bir çemenzâr ve lâle-‘ızâr ve müşk-bûlu bir fezâda bi-emrillahi Te‘âlâ bir başlı bir ejdehâ kara taş olmuşdur. Başından kuyruğuna varınca yedi yüz yetmiş adımdır. Başı Erzurûm sahrâsına nâzır, kuyruğu Malazgird kal‘ası yoluna vâki‘ olmuşdur. Paşa sarâyından dağları kar bürüdükde yahşi görünür. Vücûdunun cüsse i arzı iki yüz adımdır. Dörd ayağı vardır. Her bir pây ı haceri onar adım kalındır, kuyruğu minâre kalınlığıdır. Sultân Selîm i Evvel asrına dek bu ejdehâ dörd ayağ üzre durup ağzını cânib i şimâle açup durur imiş. Ol zamân bir zelzele i azîm olup zelzeleden ejdehâ münhedim olup pâre pâre çemenzâr üzre olup yatar. Hatta kubbe-misâl kellesinin haceri iki şakk olup gözünün bir bebeği kellesinden çıkup cânib i kıbleye, Malazgird yoluna galtân olup küçük hammâm kubbesi kadar müdevver ve mücellâ ve muşa‘şa olup yatar. Gûyâ çarhdan çıkma bir müdevver ayn ı sü‘bândır. Ammâ sol gözünün bebeği yine kellesinde durur. Hikmet i Hudâ bu sü‘bânın hacerleri kar yağdıkda kara siyâh katrân gibi taşı gâyet ayân u beyân temâşâ olunur. Zîrâ kar yağdıkda bu ejder taşları üzre aslâ kar karâr etmeyüp mahv oldukda cânib i erba‘ası beyâz kar ortasında siyâh taşdan başı ve ağzı ve burnu ve dili ve kulakları ve dörd ayakları ve endam ı vücûdu ve kuyruğu ayân u beyân nümâyândır. Hikmet bu kim şiddet i şitâda kara taşı âteş gibi ıssı olup alev ber-alev buhârı zâhir olur. Ammâ temmûzda buz pâre olup misk yılanı râyihası-misâl bir hoş-bûsu şemm olunur. Acîb u garîb sırr ı Hudâdır. Taş olması sebebi oldur kim kaçan Risâlet-penâh Dâr ı bâkîye intikâl etdiklerinde alemdârı böyle bir Resûl i Kevneyn'den cüdâ düşdüm deyü terk i yâr ı gâr [u] ashâb ı güzîn edüp bu Erzurûm dağında bir gâr içre bakıyye i ömr i girân-mâyesin tâ‘at u ibâdet ile geçirirken bir sabâh savma‘asından çıkup görse dağdan bir büyük [289b] ejdehâ ra‘d-vâr gürleyüp gelir. Hemân dem şeyh "Kıf yâ sü‘bân1, kabr-i râhdır. Bi-emrillah ejder lisân ı hâl ile "Erzurûm halkı yiyüp Van deryâsı kenarında Sübhân dağı gârlarında yavrularım vardır, anlara nafaka götürsem gerek" deyince hemân şeyh "Üskün bi-iznillahi misli'l-hacer ve imsek yâ cibâle Sübhân zürriyete sü‘bân"2 deyü gazâb-âlûd olup emr edince bi-emrillah bu ejder taş olur ve Van deryâsı kenarındaki Sübhân dağında ejderin evlâdları habs olup kâhîce niçe kerre zâhir olduğu inşallah mahalliyle tahrir olunur. Bir sırr ı İlâhî ejderhâdır kim Erzurûm halkının ma‘lûmlarıdır, ve's-selâm.
Evsâf ı ziyâretgâh ı kibâr ı evliyâ yı izâm
Evvelâ bedreka i makâmât, âyine i kerâmât, hâtır ı esrâr ı tarîkat, nâzır ı envâr ı hakîkat, âfitâb ı nihânî, kamer i zindegânî eş-şeyh Hazret i Ebû İshâk-ı Kazvînî, aleyhi rahmeti'l-Bârî: İsm i şerîfleri İbrâhîm (efl-fleyh Hazret-i ‹shâk Kazûnî)dir. Künyeleri Ebû İshâk'dır kim ( ) kurbunda Kâzvin şehrinde rahm i mâderden müştâk olmuşdur. Atası Şehriyâr idi. İslâm ile müşerref oldukda Ebû İshâk'ın vâlidesi hâmile kalup Hicret i Nebevî'nin üç yüz elli iki Ramazân'ında Ebû İshâk vücûda gelüp günden güne kutbu'l-aktâb oldu. ( ) Asrında seyâhate çıkup Bursa'da ve Edirne'de makâm edinüp andan yine Erzurûm'a gelüp Tebrîz kapusunun iç yüzünde bir kulle i azîm içinde dârü'l-karâr ı bâkî edinüp anda medfûndur kim bir ak sakallı hâtûn türbedârı vardır.
Menâkıb ı Türbedâr Hâtûn Baba: Kaçan Abaza Erzurûm'da ısyân etdükde sekbân, sarıca haşerâtları bu Ermeni kızını haber alup vaz‘ ı yed etmek murâd etdiklerinde bu kız eydür. "Ey Ebû İshâk tanrısı! Beni bu sekbânlar elinden Ebû İshâk aşkına halâs eyle. İslâm'a gelüp kabrinde kulu olayım" dedikde bi-emrillah kız ak sakallı bir pîr olup sekbânlar kapudan içeri girüp kızı bulmayup avdet ederler. Hemân sakallı kız âsitâne i Ebû İshâk'a gelüp Şeyh huzurunda İslâm ile müşerref olup şeyhden sonra sakallı kız türbedâr olmuşdur. Hakîr vardığımızda hayâtda idi. Anın dahi hayr du‘âsın alup rûh ı Ebû İshâk içün bir hatm i şerîf tilâvet eyleyüp âşinâlık kesb etdik. Erzurûm'da müstecâbü'd-da‘ve türbe i pür-envârdır.
Yine bu kubbe içinde kal‘a i Revân'da yedi ay mahsûr olan Şehîd Murtazâ Paşa; Ebû İshâk Sultân'ın ayağı ucunda medfûndur.
Ve Dişlen Hüseyin Paşa'yı Abaza Paşa katl etmişdir, anda medfûndur.
Ve ziyâret i Ulu Câmi‘ İmâmı Azîz Efendi ve yine Câmi‘ i Kebîr İmâmı Zeynî Efendi ve Paşa sarâyı mukâbelesinde bir sivri künbet içinde Sultân Kâsım ibn Sultân Mahmûd Gaznevî ve cenbinde hemşîresi Fîrûze Hânım ve ana karîb La‘lî Paşa ve dahi Külhanî Ahmed Dede ve Erzincan Kapusundan taşra Deveçeşmesi üstünde merhûm u sa‘îd u şehîd Cânpolâdzâde Mustafâ Paşa, feth i Revân'dan sonra Tabanıyassı Vezîria‘zâm Mehemmed Paşa bi-gayr i hakkın şehîd etdi, rahmetullah. Pederimiz ve bu hakîr ihsân-dîdesi ve nazar-kerdesi idik.
Ve Eğerlidağ dibinde Alemdâr ı Resûlullah Hazret-i Abdurrahmân Gâzî, bir cihân-nümâ mürtefi‘ ve teferrücgâh tekyede medfûndur.
Ve Hindî Baba Sultân kuddise sırruhu.
Ve Tebrîz kapusundan taşra Gümüşlü Künbet nâmında bir serâmed ve musanna‘ kubbe-i âli vardır. Zamân-ı kadîmde serâpâ gümüş ile mestûr imiş. Anda Sultân Mahmûd-ı Gaznevî medfûndur. Seng i sandûkasında ism i Mahmûd tahrîr olunmuş, ammâ Gaznevî dememiş.
................ (1,5 satır boş) ................
Niçe ziyâretler dahi etdik, ammâ meşhûr ı âfâk olan bu sultânlardır. Kaddesenallahu rûhahu'l-azîz ve rahmetullahi aleyhim ecma‘în.
Bin elli ( ) gurresinde Erzurûm eyâleti Kürdistân'ında Şuşik kal‘ası üzre sefere gitdiğimiz konakları beyân eder
Evvelâ nehr i Araz'ın cenûbi karşısında dağlar içre Şuşik kal‘ası beği isyân u tuğyân edüp sulha muğâyir Acem'in kal‘a i Revân'ı nevâhîlerinden niçe yerleri nehb u gâret etdüğü Revân Hânı Kelb Alî Hân oğlu Genc [290a] Alî Hân tarafından nâmeler ile elçiler ve azîm hedâyâlar gelüp Şuşik beğinden tazallumnâmeleri kırâ’at olundukda cümle erbâb ı dîvân ile müşâvere olunup sefere mübâşeret olunup cümle eyâlet i Erzurûm'un sancaklarında olan mîr i livâları ve erbâb ı zu‘amâ ve erbâb ı timarları ve her kal‘anın nısf kulları sefere gelmek içün emr i şerîfler ile sancak sancak kapucubaşılar gidüp asker i deryâ-misâl günden güne cem‘ olup Gümüşlü Künbet sahrâsında hayme ve hargâhlarıyla meks edüp paşa yı âlî-vekâr dahi yetmiş bayrak sekbân ve sarıcası ve dörd bin askeriyle Gümüşlü Künbet fezâsına çetr i mülemma‘ın kurup paşanın cânib i erba‘asına sâ’ir mîr i mîrân ve sâ’ir ümerâ yı livâ meks etdiler. Evvelâ Ketenci Ömer Paşa oğlu Mehemmed ve karındaşı Irakdan ma‘zûl Bâkî Paşa ve Ketağaç Paşa ve Gürcî Deli Dilâver Paşa ve pâye ile Erzurûm Defterdârı Osman Paşa ve İspir [ve] Tortum Paşası Gâzî Seydî Ahmed Paşa, henüz Çaşnigîr Paşalık ile harem i hâsdan çıkmış bir şecî‘ mîr i livâdır. Bu mezkûr mîr i mîrân [ü] ümerâlar ale'l-tertîb kânûn ı şehriyârî üzre yerlü yerlerince meks edüp cümle yetmiş altı bin asker olup Acem elçisi bu deryâ-misâl askeri görüp Şuşik beğinden şikâyet etdiklerine peşîmân oldular. Zîrâ bu deryâ-misâl asker ile ihtimâldir Revân'ı muhâsara ederler mülâhazası havfine düşdüler. Ba‘dehû mâh ı mezbûrun gurresinde Alacaatlı Hasan Ağa nâm kapucubaşı bin atlı müsellah asker ile konakcı olup tûğu ve otağı götürdü. Ve Seydî Ahmed Paşa çarkacı ve Bâkî Paşa dündâr ta‘yîn olundu. Ertesi gün paşa yı kâmkâr menzil i Gümüşlü Künbet kurâsından cüyûş ı muvahhidîn ile alâ-rağmi'l-a‘dâ bir alay ı azîm etmişdir kim cânib i selâsede olan kızılbaş ı bed-ma‘âşların çaşıtları hayretde kalup cümle asker gürûh gürûh, fevc ü fevc alaylarıyla 4 sâ‘atde menzil i Deveboynu nâm mahalde Paşa yı âlî-kadr otağında meks edüp cümle ümerâ ve mîr i mîrânlar ziyâfet i azîminden tenâvül edüp herkes hayme ve hargâhlarına revâne oldular. Bir çemenzâr ı hamûndur kim nebâtât [u] kiyâhât ı tırfil yoncasında atlarımız tâze cân buldular. Bu cây ı ma‘hûd Pasin sahrâsının ibtidâsıdır. Ammâ kış eyyâmında bu Deveboynu nâm mahalde minâre boyu kar olup çığ ve şepe (?) içinde niçe kârbân halkı kalup helâk olmuşlardır. Hatta Tabanıyassı Mehemmed Paşa bu Deveboynu karın aşamayup Revân imdâdına yetişemediğinden Revân kal‘asın kızılbaş yedi ayda Âl i Osmân elinden almışdır. Böyle bir bî-emân Deveboynu'dur. Andan yine cânib i şarka 3 sâ‘atde,
Menzil i karye i Ca‘fer Efendi: Bunda Ca‘fer Efendi; ziyâfet i azîm edüp paşaya üç at ve üç gulâm ve üç kîse hedâyâ verdi. Üç yüz hâneli ma‘mûr u âbâdân Ermeni re‘âyâsı köyüdür. Andan yine şarka Pasin sahrâsı içre 5 sâ‘atde
Evsâf ı kal‘a i Kahkahâ yı Rûm Hasan-Âbâd
Sene ( ) târihinde Azerbaycân pâdişâhı Sultân Uzun Hasan Ebü'l-feth havfinden müceddeden binâ etmişdir. Anınçün Hasankal‘ası nâmıyla meşhûr ı âfâk bir hüsündâr kal‘a i gevher-nigûndur kim Pasin sahrâsına göğüs verüp eflâke ser çekmiş kal‘a i âlîdir. Sene ( ) târîhinde cebren ve kahren muhâsara ile Kara Yûsuf evlâdı Ekrâdları destinden ( ) Hân Gâzî feth edüp eyâlet i Erzurûm'da Pasin sancağı beğinin tahtıdır. Beğinin hâssı taraf ı pâdişâhîden kânûn ı Süleymân Hân üzre 12.400 akçedir. Erbâb ı zü‘amâsı altıdır ve erbâb ı timarı 325, alaybeğisi ve çeribaşısı ve yüzbaşısı vardır. Hîn i gazada cümle cebelüleri ile bin beş yüz asker olup ve nısf kal‘a neferâtlarıyla paşa fermânıyla imdâda geldiler. El-azametullah kaçan paşa yı zevi'l-ihtirâm bu kal‘a zîrinde meks etdikde kal‘ada bir yaylım tüfenk ve bir yaylım top ı pür-renk [ve] alay ı ceng eyledi kim zemîn ü âsumân dir dir ditreyüp Kal‘a i Hasan mürg i semender-vâr âteş i nemrûd içinde kaldı. Acem elçisi bu hâli görüp dem-beste kaldı. Bu mahalde Paşa yı Aristo-tedbîr buyurdı ı şerîf ile kal‘a dizdârına bir iç mehteri gönderüp "Tiz kal‘ayı donadup bedenler üzre cümle askerleri pür-silâh olup biz kal‘a temâşâsına vardıkda [290b] cümle cebehâneyi müzeyyen edüp bir dem gülbâng i Muhammedî getirüp bir yaylım tüfenk ve bir yaylım top atsınlar" deyü fermân ı vezîr varup ba‘de'l-‘asr Paşa, pasin beği ziyâfetine Acem elçisiyle kal‘aya giderken sadâ yı Allah Allah gülbâng evce peyveste olup top u tüfenk velvelesinden sît u sadâ yı top ayyûka çıkup elçi engüşt-i ber-dehen olup "Hey kayser-zemîn şahı! Aceb kal‘a i Hasan-âbâd'a mâliksin" dedi. Ba‘dehû kal‘aya dâhil olunca Ilıca kapusunun iç yüzünde iki kapu mâbeynin tuğulka ve serpenâh zırh u zereh külâh [u] gûnâ-gûn âlât ı silâh ile iki kapu mâbeynin müzeyyen edüp bu Ilıca kapusundan cümle pür-silâh kullar şâhrâhın yemîn ü yesârına kat-ender-kat kal‘a neferâtları ta iç kal‘aya varınca selâma durup derûn ı kal‘ada salât ı Cum‘a edâ olunup taşra çıkınca azamet i Hudâ kal‘anın cümle burc [u] bârûların filândıra ve gûnâ-gûn bayrak [ve] sancaklar ile tezyîn etmişler. Andan Paşa iç kal‘aya çıkup kırk dörd karış Sultân Süleymân topların atdırup gülleleri tâ Çoban cisrine vardı. Bunda ziyâfet tenâvül olunup beğine ve dizdârına birer hil‘ât i fâhire ihsân olunup ondan paşa yine alay ile serâperdesine geldi. Ba‘dehû yüz elli akçe kadısı ve yeniçeri serdârı ve sipâh kethüdâyeri ve müftî ve nakîbü'l-eşrâfı ve sâ’ir a‘yânı paşaya gelüp zemîn bûs etdiler.
Eşkâl [u] ecrâm ı Hasankal‘ası;: Pasin sahrâsının şimâl cânibinde ( ) ( ) dağının dâmeninde başka bir evc i âsumâna ser çekmiş yalçın kaya üzre iç kal‘ası vardır kim cânib i şarkîsinde Ilıcalar tarafından aşağı bakmaya âdemin zehresi çâk olur. Cümle sahrâya göğüs vermiş bir mehâbetli kehkeşân-âsâ semâya ser çekmiş kal‘a i hasen i hüsündâr, sengîn-bünyâd ı üstüvârdır. İçinde dizdâr ve imâm ve mü’ezzinden gayrı kimesne olmaz ve bunda at ve hımâr çıkamaz. Fâtih i Revân Murâd Hân ı Râbi‘ içün müfîd [u] muhtasar bir cihân-nümâ kasrı var. Melek Ahmed Paşa efendimiz bu kasrda Revân'a giderken silâhdâr olup silâhdar nişâncı oldu kim Koca Nişâncı nâmıyle şöhret bulmış idi. Silâhdârlıkdan sebeb i azli, Murâd Hân'ın gice, üzerindeki yorganı şerâre i şem‘den ihrâk olup azl olundu. Bu iç kal‘a dâiren-mâdâr bin adımdır ve aslâ handakı yokdur. Garba nâzır bir demir kapusu var ammâ bu iç kal‘anın şimâli tarafında havâlisi var.
Andan aşağı varoş, Rıbât kal‘ası alçak yerde iki kat bir kal‘a i azîmdir. Dâiren-mâdâr cirmi altı bin adım şekl i murabba‘dan tûlânîce seng-binâ bir kal‘a i ra‘nâdır kim beyâz kuğu gibi nümâyândır. Ammâ dîvârları on sekizer arşın alçak kaddi vardır. Lâkin iki dîvârdır ve cânib i selâsında handakı dahi gâyet alçakdır, ammâ düşmandan aslâ havf [u] haşyeti yokdur. Zîrâ alçak sulu zemîn olmağıla düşman meterise giremez. Bir zirâ‘ kazılsa suyı çıkar, batak ve çatak yerdir. Ve cümle ( ) kapusu var, cânib i garba Erzurûm kapusu, demir kanatlı azîm kapudur ve Ilıca kapusu ve Uğrun kapusu mesdûd, cânib i şarkda cânib i Kars'a açılır. Cümle yedi yüz kulu ve dizdârı ve mükellef cebehânesi ve altmış pâre sağîr ü kebîr topları vardır kim azîm cebehâneli kal‘a i kavîdir. Lâkin sene ( ) târihinde Abaza Paşa ale'l-gafle hîle ile bu kal‘ayı alup andan isyân etdi. Önünde kıble tarafı bir sahrâ yı Pasîn'dir kim tûlu yedi konakdır. Bu kal‘a içinde cümle beş yüz doksan hâne toprak örtülü tahtânî ve kârgîr binâ kış evleridir.
Ve cümle tokuz mahalle ve tokuz mihrâbdır. Cümleden mükellef Süleymân Hân Câmi‘i; bir minâreli ve toprak örtülü tarz ı kadîm alçak câmi‘dir. Esvâk ı muhtasarı vardır, ammâ bezzâzistânı ve imâret ve medresesi yokdur. Altı mekteb i sıbyânı ve bir hânı ve bir hammâmı vardır, ammâ ekseriyya hammâmı mesdûd durur. Cümle halkı şecî‘ ve nâmdâr ve yarar ve server-i hünerver, fukarâ şekilli, garîb-dost âdemleri var. Âb [u] hevâsının letâfetinden zekiyyü't-tab‘ kimesneleri vardır. Husûsen sultânu'ş-şu‘arâ Nef‘î Efendi, bu hâk i anber-i pâkde tevellüd edüp Nef‘î'den halk ı âlem niçe nef‘ görüp tekmîl i fünûn etmişlerdir. Ve bu kal‘ada ve etrâfında aslâ bâğ u bâğçe olmaz. Gâyetü'l-gâye şiddet i şitâ yeridir, ammâ hubûbât [u] mahsûlâtı firâvan [291a] ve ganîmet yerdir. Lâkin balı ve nânı delicelidir. Hattâ hakîr dizdâr hânesinde tahte'l-fütûr tenâvül edüp cüz‘î asel yemiş olduk. Meğer bok yemişiz. Nîm sâ‘atden sonra cihân başıma dâr olup serâsîme oldum. Az kaldı kim kal‘adan aşağı pertâ edeyazdım.
Evsâf ı germâb: Bu aşağı rıbâtın kıble cânibindeki dîvârın önünde yedi aded ılıcalar vardır. Suyu gâyet i‘tidâl üzredir. Kubbe i muhtasarlar ile mebnî germâb ı hummelerdir. Ve sekiz aded üstü açık kaynak ılıcalar vardır. Her biri birer gûne hayvânâtlara nâfi‘dir. Ya‘nî at ve katır ve deve ve sığır ve koyun ve sâ’ir hayvânlar marîz olup bu hummelerde mezkûr hayvânları gasl etseler bi-emrillahi Te‘âlâ şifâ bulur. Bu germâbların suyundan develer ile götürüp cereb ü cüzzâm marazına mübtelâ olanlar nûş edüp sıhhat bulurlar. Meşhûr ı âfâk ılıcalardır. Bu şehri temâşâ edüp andan yine cânib i şarka 3 sâ‘at,
Karye-i menzil i Sefer Ağa: Pasin sahrâsında yüz hâneli Ermeni köyü ve ze‘âmetdir. Andan yine şarka 3 sâ‘at,
Menzil i cisr i azîm Çoban Köprüsü: Bu cisr i azîmden asker i der[yâ]-misâl cisrin beri Hasankal‘ası cânibinde meks edüp asker karşı tarafa geçmek fermân olundu.
Der-sitâyiş i cisr i azîm Çoban: : :Sene ( ) târîhinde Âl i Çobaniyân'dan Melik ( ) binâ etmeğile Çoban köprüsü derler. Nehr i Araz ı azîm üzre kavs ı kuzâhdan nişân verir ( ) göz kantara i ibret-nümâdır. Bu nehr i Araz tâ Bingöl yaylasından tulû‘ edüp cânib i şarka cereyân ederek kal‘a i Malazcird altından geçüp andan karye i Artıf ve kal‘a i Hınıs önünden ubûr edüp andan Altun Halkalı cisri altından geçüp niçe yüz kurâları reyy ederek bu Çoban köprüsünden aşağı niçe kılâ‘ ve büldânları reyy ederek kal‘a i Revân altında nehr i Zengî'ye Zengî dahi Kür'e, nehr i Kür dahi Gîlân deryâsına munsab olur. Nehr i Araz darblı sudur. Kaçan Bingöl yaylasının karı sökün etdikde deryâ gibi cûş [u] hurûş eder. Üç günde cümle asâkir bu Çoban Sultân köprüsünden ubûr edüp paşa dahi alay ile güzer edüp 7 sâ‘atde,
Menzil i karye i Büyük Artıf: Hınıs sancağı hâkinde yüz evli Ermeni köyü altında bir çemenzâr yerde meks olundu. Andan yine cânib i şarka 8 sâ‘atde,
Karye i Kozlu Baba Sultân: Anda medfûndur. Bu dahi Hınıs toprağıdır. Andan 6 sâ‘atde,
Evsâf ı kal‘a i Hınıs
Sene ( ) târîhinde Azerbaycân pâdişâhlarından Uzun Hasan ammîsi Şâh Şapur binâsıdır. Andan sene ( ) târihinde cümle Ekrâd;ı itâ‘at edüp kal‘anın miftâhın Süleymân Şâh'a teslîm etdiler. Hâlâ Erzurûm eyâletinde sancak beği tahtıdır. Taraf ı pâdişâhîden hâssı 484.000 akçedir. Livâsında ze‘âmeti ikidir ve erbâb ı timar 425 vardır. Kânûn üzre cebelüleri ile iki bin asker olup beğiyle cümle bin mikdârı müsellâh asker gelüp ordu yı İslâm'da hayme ve hârgahlarıyla meks etdiler. Cümle Mahmûdî Ekrâdıdır. Yüz elli akçe kazâ yı âsumânîdir. Dizdârı ve kal‘a neferâtları vardır ammâ serdârı ve kethüdâyeri ve müftîsi ve nakîbü'l-eşrâfı ve a‘yân [u] eşrâfı dahi yokdur. Ammâ levendât sipâhîsi gâyet çokdur.
Eşkâl i kal‘a i Hınıs;: Erzurûm'dan sür‘at ile cânib i cenûba üç konak yerdir. Ammâ Altun Halkalı cisrinden dahi reh-râst ı müstakîmdir. Bu sûr ı Hınıs bir püşte i âlî yalçın kaya üzre şekl i murabba‘ bir Şeddâdî kal‘a i Âdi-misâl bir metin sûr ı üstüvârdır. Ve bir sahrâ yı bî-nihâyenin tâ vasatında havâleli çukur yerde vâki‘ olmuşdur. Ve her cânib evce ser çekmiş yalçın suhûrlardır ve kal‘anın dîvârı kaddi onar zirâ‘dır. Dâiren-mâdâr cirmi altı bin adımdır. Ve cânib i şimâle bir kapusu var. Bu mahalle bir yalçın kaya havâlîsi var. Ve bu Hınıs kal‘asının cânib i şarkîsi tarafında kal‘a içre bir ayn ı zülâl cereyân eder, ismine ( ) derler. Kal‘anın aşağı tarafında kal‘a dîvârı dibinde üstâd bir demir kafes inşâ etmiş, mezkûr nehr anda dâhil olup andan taşra nehir niçe besâtînlere taksîm olup reyy eder. Mezkûr demir kafesden, nehirden [291b] gayrı bir vukıyye semek bile ubûr edemez. Kal‘anın kapusu bu ayn ı câriyenin mahrecine karîbdir. Bu kal‘a içre cümle bin iki yüz hâne i ekrâddır. Ve cümle yedi mihrâbdır. ( ) Câmi‘i ( ) ( ) ( ) mâ‘adâ mesâcidlerdir. Bir hânı ve hammâmı ve esvâk ı muhtasarı vardır. Cümle âsâr ı binâları serâpâ toprak örtülüdür, aslâ kiremitli binâ yokdur. Ve halkı cümle Mahmûdî Ekrâdıdır. Mâl ı ganâ’imlerinde koyunları ve keçileri bî-hisâbdır. Cümle hayvânâtlarıyla ahâlî-i bilâdları dahi bu Hınıs'ın cânib i garbîsinde Bingöl yaylağına çıkup kesb i tarâvet ederler.
Bu mahalde Malâzcird kal‘ası beği Erzurûm eyâleti sancağı mîr-livâsı olmağıla üç bin müsellah ve mükemmel cebe vü cevşene müstağrak Mahmûdî askeriyle gelüp hil‘at i fâhire giydirilüp başına bir çelenk sokulup ol gün fermân ı vezîr ile talî‘a i asker olup Çarhacı ve Bâkî Paşa dündâr olup Gâzî Seydî Ahmed Paşa elli üç bin askere serdâr olup on iki pâre şâhî darb-zen ve iki kolomborna toplar ihsân olunup du‘â ve senâ ile kal‘a ı Hınıs'dan kal‘a i Şuşik'e müteveccih olunup Paşa efendimiz on bin mikdârı askerle kal‘a i Hınıs sahrâsında kaldı. Andan cümle asker ile cânib i şarka sarp kayalı dağlar içre uçurum yerleri 6 sâ‘atde,
Menzil i karye i Hâsbek: İki yüz evli Kürd köyüdür. Andan hakîr iki yüz atlı şehbâz ile 9 sâ‘at,
Evsâf ı kal‘a i Ziyâeddîn
Azerbaycân şâhı Ziyâeddîn binâsı ve Azerbaycân hâkinde yalçın kaya üzre şekl i murabba‘dan tulânîce bir hısn ı hasîn ve sedd i metîndir. Erzurûm hâkinde ( ) sancağı hudûdudur. Dizdârı ve neferâtları vardır. Sene ( ) târîhinde Van feth oldukda ahâlîsi itâ‘at edüp miftâhları pâdişâha teslîm edüp halkı cemî‘î tekâlîf i örfiyyeden berî oldular. Niyâbetdir, serdârı ve kethüdâyeri yokdur. Bir câmi‘i ve altı yüz mikdârı toprak örtülü hâne i tahtânîleri vardır. Bir hânı ve bir hammâmı ve kırk elli kadar dükkânı vardır. Sengistân ve Kürdistân yer olmağıla ol kadar ma‘mûr şehr değildir. Ammâ halkı gâyet şecî‘ ve bahâdır merd i Hudâ server i hünerverlerdir.
Evsâf ı germâb ı ibret-nümâ;: Nehr i Araz ile Van deryâsı kenarında Erciş kal‘ası mâbeyninde bir humme i vâcibü's-seyrdir kim Ziyâeddîn kal‘asına karîbdir. Sun‘ ı Hudâ budur kim bu ılıca beş altı yerde kaynakdır kim birbirine onar ve on beşer adım ba‘îd kıbâblardır. Kimisi buz pâresi âb ı zülâldir, kimisi eyle ıssıdır kim çömlekde bulgur kaynar gibi kaynar. Bunâ muttasıl bir ayn ı bârid vardır. İçinden râhat ı cân ile üç taş çıkaramazsın. Şiddet i burûdetinden dest i âdem tahammül edemez ve yine buna muttasıl şâzirvân-misâl pertâb eder eyle ıssıdır kim içinde baş ve paça ütülenir. Bu germâbların ancak birinde âsâr ı binâ vardır. Gayrılar küşâde Hüdâî hummelerdir kim her biri birer âsiyâb ı mâ kadar cereyân eder. Bu kal‘ayı seyr [ü] temâşâ edüp fermân ı vezîr ile kal‘a kullarının nısfı ağalarıyla sefere me’mûr olup andan yine cânib i garba Süncâb aynı kenarınca dağlar ve taşlar aşup 9 sâ‘atde,
Evsâf ı kal‘a i Avnik;: Bu dahi Âzerbaycân hâkinde Ziyaeddîn Şâh binâsıdır. Ba‘dehû Süleymân Hân'a itâ‘at etmişlerdir. ( ) hâkinde bir yalçın kaya üzre çâr-kûşe kal‘a i serâmeddir.
................ (8 satır boş) ................ [292a]
Evsâf ı kal‘a i Şuşik
Lisân ı Ekrâdda Şuşik, kal‘ası olduğu kûh ı bülendin ismidir. Lâkin bânîsi Sultân Hasan oğlu Ziyâeddîn binâsıdır. Evc i âsumâna ser çekmiş bir yalçın kayanın tâ zirve i a‘lâsında şekl i murabba‘ bir küçük kal‘adır. Ammâ meri i afacan ve müfacandır. Asker i deryâ-misâl ile zîr i hisârdan bir top menzili ba‘îd ordu yı İslâm kurulup hemân ol sâ‘at kal‘a muhâsara olunup zîr u bâlâ olan kemîngâhlarında guzât ı müslimîn meterise girüp tüfenkleşmeğe başlandıkda hemân kal‘adan bir yaylım top bir yaylım tüfenk atup yetmiş âdem bir tahtdan şehd i şehâdet câmın nûş edüp dâr ı berînde karâr etdiler. Hemân Serdâr Seydî Ahmed Paşa var kuvveti bâzûya getirüp niçe yüz iş eri olan mîr i mîrânlara ve sâ’ir ümerâlara hulvü'l-lisân ile ve sâ‘ir guzâtı ihsânlar ile bende edüp bizzât kendileri atın dermiyân edüp dörd pâre tavîl şâhîleri kal‘anın cânib i şarkîsinde havâle i ba‘îdeler üzre koyup siperler ardından derûn ı kal‘aya bir yaylım top urunca bi-emrillah derûn ı kal‘ada Şuşik beğinin ammîzâdesi Çendedân Şücâ‘ Beğ'e top güllesi isâbet edüp ol ân mürd olup kal‘a içre bir velvele kopdu ve cânib i erba‘adan guzât ı müslimîn kal‘anın der-i dîvârının rahnedâr yerlerinden ankebût-vâr resen-bâzlar gibi birer vecihle kal‘aya tırmaşmağa başladılar. Hulâsa i kelâm bir gün bir gice ceng i azîm olup ertesi ale's-sabâh dendân ı bedenlere amân bayrakları dikilüp derûn ı kal‘ada olan cümle Ekrâd "Amân, amân, ey güzîde i asâkir i Âl i Osmân" deyüp feryâd [u] figâna başladılar. Ol ân Serdâr Seydî Ahmed Paşa kal‘a altına başbölükbaşıyla Defterdârzâde Mehemmed Paşa efendimizin Alacaatlı Hasan Ağasıyla kal‘a kapusuna varup kal‘adan taşra yedi aded nâmdâr Kürd beğleri rehn çıkup "Bu gice beğimiz Mustafa Beğ kal‘adan kemend i hîle ile nüzûl edüp Acem'e firâr etdi" dediler. Der‘akab Serdâr Seydî Ahmed Paşa bu dürûğ kelâma i‘timâd etmeyüp "Tiz beğiniz bulun, yohsa sizin yediniz dahi kelle paça edüp Erzurûm vezîri Mehemmed Paşa hâlâ Hınıs kal‘asındadır, anâ gönderirim" deyü bu yedi âdemi kayd-bend edüp kal‘a içine ale'l-gafle yedi yüz âdem koyup Şuşik beğinin sarâyında cümle emvâl [u] erzâkın kabza i tasarrufa alup cümle Ekrâd eşkiyâların taşraya sürüp cümle âlât-ı silâhların alup üç bin tüfenk ve altı bin kılıç ve gayrı âlât ı silâh cem‘ olup mâh ı ( ) minde kal‘a feth olup efendimiz Mehemmed Paşa'ya müjde etdiler. Ol gün kal‘ada bang i Muhammedî tilâvet olunup kal‘a içine iki bin tüfenk-endâz kondu ve azîm top u tüfenk şâdmânîleri olup tâ Acem'e varınca Şuşik beğinin ili vilâyeti nehb u gâret olunup niçe kerre yüz bin koyun ve sığır ve at ve katır ile guzât ı müslimîn muğtenim oldu. Ammâ Şuşik beğinin ele girmesiyçün ile vilâyete âdemler gidüp bir Gök dolak tülüngi çaşıt bulup Serdâr Ahmed Paşa "Cellâd!" deyüp ibtidâ burnun ve kulağın kesüp cellâd ı bî-amân daltığ-ı perrân olup çaşıdın kellesin galtân edecek mahalde ayak üzre kalkup "Hey demirayak paşa! Endek hâlime merhamet et. Gelin bir danışığım vardır diyem" deyüp cellâd amân verdi. "Vallah ve billah Şuşik beği çaşt çağı kal‘a i Mekü'ye gelüp Acem hânına câr düşdü. Henim kal‘ada mahbusdur" deyince Bâkî Paşa ve Ketağaç Paşa ve Deli Dilâver Paşa ve Malâzcird Beği Mehemmed Beğ ile cümle üç bin asker Mekü kal‘asında
Şuşik Beğin taleb etmeğe gitdiğimiz konakları ayân u beyân eder
Evvelâ cânib i şarka Menvâl Deresi kenarınca 8 [saat] dağ u taş aşarak,
Dostları ilə paylaş: |