Evliya deneme


Sitâyiş i eşkâl i kal‘a i Amasiyye



Yüklə 4,3 Mb.
səhifə19/57
tarix17.01.2019
ölçüsü4,3 Mb.
#99316
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   57

Sitâyiş i eşkâl i kal‘a i Amasiyye:; Evc i âsumâna ser çekmiş zirve i a‘lâsında olan kulle ve burc [u] barûları, cihân-nümâları dâ’imâ ebr i kebûdlar içredir. Vakt i zuhur olup küşâde hevâ olunca de­rûn ı kal‘ada olan câmi minâreleri ve sakf ı büyût­ları nümâyân olur bir iç kal‘adır. Dâiren-mâdâr cirmi tokuz bin altmış adım şekl i muhammes kûşe kûşe-bendli ve gûnâ-gûn fendli kal‘a i sengîn bün­yâd ve bir kâr ı Ferhâd kal‘a i metîn-âbâd[d]ır. Ve cümle kırk bir kulle ve sekiz yüz bedendir. İçinde hâneleri ma‘lûmum değildir, ammâ kâr ı kadîm sa­râylar ve cebehâne ve gılâl anbârları ve su sarnıçları var ve aşağıda cereyân eden nehre nüzûl edecek su yolları hayât bolıdurlar. 3007 lakdır vardır. Ammâ çârsû-yı bâzârı yokdur. Ve cânib i şarka nâzır 4 kat demir kapusu var. Ve derûn ı kal‘ada Yıldırım Hân câmi‘i var. Ve ağreb i garâ’ibden câh ı cahîm-misâl bir zindânı vardır. Ve cümle sagîr ü kebîr yetmiş pâre topları vardır. İç il olmağıla azîm balye­mez topları yokdur.

Bu kal‘anın altı, serâpâ mağara­lar ile müzeyyen olup ibret-nümâ gâr ı yetimânlar vardır. Hatta Celâlî Karayazıcı ve Kara Sa‘îd asrında cümle a‘yân ı vilâyet cemî‘î zî-kıymet esbâb [u] eş­kâllerin bu mağaralara ve bu kal‘aya hıfz edüp ehl [u] iyâlleriyle masûn [u] mahfûz olmuşlardır. Hatta Timur ı bî-nûr yer götürmez deryâ-misâl asker ile bu kal‘ayı yedi ay muhâsara edüp bir vecihle zafer bulmayup hâ’ib ü hâsir gitmişdir. Gerçi iç ildir ammâ bir celâlî mütehassın olmasın içün dizdâr ağası ve (   ) aded neferâtları da dîde-bânlık eyle­yüp kapusunda pür-silâh âmâde dururlar. Ammâ aşağı kal‘ası şehrin tâ ortasından cereyân eden nehr i Tozanlı kenarında yalın kat dîvârlı bir alçacık taş binâ kal‘adır, cirmi ma‘lûmum değildir.

Ammâ üç kapusu var; {Kıbleye nâzır alçak köprüde Karanlık kapu ve kal‘aya nâzır Ma‘denus kapusu, Bâyezîd Hân Köprüsü yoludur, Merzifon ve Gergera[n] kasa­bası ve Lâdik ve Varay ve cânib i garba Meydân kapusu tahta cisr i azîme karşı şehre Gök Med­rese'ye geçer ve cânib i şarka Bâb ı Serkiz ve Zeytûnâbâd, kabr i Elvân Çelebi ve Amasiyye tahta cisri karşu şehirde Garîbler câmi‘ine geçerler}.

Ve cümle ma‘mûr sarâyları ve gayrıları altıyüz hânedir. Câbecâ esvâk ı muhtasarı var. Ve (   ) câmi‘i (   ) (   ) (   ) var.

Bu kal‘a dibinden cereyân eden nehr i Tozanlı, To­kat'dan yukaru Tokat kazâsı sancağı dağlarında To­zanlı dağlarından gelüp kal‘a i Tokat önünden ge­çüp {Eski İnebâzârı'ndan beri Kar gölünden beri kal‘a i Turhal kasabasının arasından geçüp Çengâlli belinden beri Sarıkusu'ndan beri Dadoy Kırı köp­rüsünden Cilân köprüsünün arasında nehr i Çeke­rek'e karışır. Bu cisreyn kâr-gîr kantara i azîmlerdir.

Andan Ferhad Boğazlarından geçüp Amasiy­ye'ye uğrar ve bu nehre Lâdik gölünün ayağı Kavze önünden Suluova içinden berü gelüp Amasiyye kurbunda nehr i Tozanlı'ya mahlût olur}. Amâ­siyye'ye uğraduğiçün efvâh ı nâsda yâvedir ammâ mezeden hâli değildir. "Tokat sıçar, Amasiyye içer" derler. Bu nehir Amasiyye'den aşağı geçdikden sonra Çi­hârşenbe suyu derler, niçe büleyde ve kurâlara uğ­rayup mezra‘aları ve bâğ u besâtînlerini rey edüp ubûr ederek Karadeniz'in sâhilinde kal‘a i Sam­sun'un cânib i şarkîsinde Bahr i siyâha dökülür. Ammâ kasaba i Çihârşenbe altında niçe uyûnlar karışır ve Sivas eyâletinde kal‘a i Niksâr altından ce­reyân ederek Boğazkesen'de dahi nehr i Kerkük'e mahlût olup yedi nehir mahlût oldukdan sonra Samsun dibinde deryâ-misâl deryâya mahlût olur. Bu nehr i azîmin şehr i Amasiyye iki cânibine vâki‘ olmuş kat-ender-kat dâmen i dağlara ve bayırlara vâki‘ olmuş şehr i azîmdir.

Ve bu nehir üzre Sultân Bâ­yezîd i Velî'nin (   ) göz bir cisr i azîmi vardır. Bu dahi ağreb-i garâ’ibden cisr i musanna‘dır. Bu nehr Amasiy­ye'ye cânib i cenûbdan gelüp niçe bin bâğ u bâğçeleri saky edüp niçe yüz su dolâbların deve­rân etdirerek şimâl cânibine cereyân eder. [281a] Anınçün Hamâ ve Adana ve Amasiyye'nin su dollâb­ları meşhûrdur.

Ve bu şehr i Amasiyye'nin şarkîsi ve garbîsi ta‘bîr etdükleri cümle 48 mahalle i müsli­mîn ve beş mahalle i Nasârâ yı Mesîhîn vardır. Ve cümle-i cümele sağir ü kebîr beş bin imârhâne ve sarây ı azîmler ve gayrı büyûtlardır.

Cümleden pâdişâh­lara mahsûs sarây ı sultânî ikidir, (   ) Hân binâsıdır. Sâhil i nehrde hadîka i bâğ ı İrem-misâl gül [ü] gü­listânlı ve sünbül [ü] reyhânlı şâhâne kasr ı gûnâ-gûn ve müte‘addid kâ‘alar ile ârâste ve eşcâr ı müsmirrât ı gûnâ-gûnlar ile pîrâste sarây ı ibret-nümâdır. Bâğçe i hâs üstâdı ve elli aded sarı külahlı çapacı bâğbân [u] bos­tân­cı­ları var, andan Paşa Sarâ­yı, Mehemmed Paşa Câ­mi‘i­ne muttasıldır. Ve iç kal‘ada Sultân Bâye­zîd Sarâyı ve Şemsî Paşazâde Ahmed Paşa Sarâyı ve Hoca Ah­med Paşa Sarâyı ve Yorgoç Paşa Sarâyı; ve Gel­­dikkânlı Alî Paşa Sarâyı, cümle sarâyları ve gay­rı­ları kiremitle mestûr­dur. Bunlardan mâ‘ada sa­rây­lar hadden efzûndur, ammâ tahrîrinde âciziz. Zîrâ i‘tibârı olmayan eşyâları tahrîr etmede melâlet var.

Der-beyân ı cevâmî‘ i Amasiyye;: Cümle iki yüz kırk mihrâbdır. Evvelâ Câmi‘ i Sultân Bâye­zîd i Velî: İbtidâ hükûmeti, âlem i şehzâdeliğinde Tarabefzûn'dur, andan bu Amasiyye'dir. Bundan der i devlete gidüp pederi Ebü'l-feth Mehemmed Hân Üsküdar kurbunda Mâldepe'de merhûm ol­dukda müstakil pâdişâh olup Amasiyye'de pâdişâh oldum deyü Amasiyye halkını cemî‘î tekâlîf i ör­fiyyeden mu‘âf [ve] müsellem edüp bu câmi‘i binâ etdi. Ammâ latîf câmi‘dir. Tûlen ve arzen yüzer ayakdır. Mihrâbı ve minberi ve mü’ezzinân mahfili gâyet musanna‘dır ve yekpâre bir kubbe i nîl-gûn­dur. Lâkin ol kadar büyük değildir. Cânib i edvâ­rında sâ’ir selâtîn cevâmi‘leri gibi kanâdiller zeyn edecek soffası vardır. Cânib i erba‘asında revzenleri üzre münevver câmi‘leri vardır. Kıble ka­pusu gâyet musanna‘dır. Târîhi "Hurrem binâ", sene 893 vâki‘ olmuşdur. İki minâresi ve bir haremi var. Etrâfı sof­falar ve gûnâ-gûn amûdlar üzre kıbâblardır ve ha­reminin va­sa­tında bir musanna‘ âbdest havzı vardır. Ve taşra haremi içre çınâr ı müntehâlar eyle zeyn ol­muşdur kim evkâf ı azîmdir.

Ve kal‘a tarafında Şamlar Mahallesinde Miskînlere ka­rîb Küçük Ağa Câmi‘i, karşı Çekerek nehri üzre bâğ ı İrem Bâye­zîd Paşa Câmi‘i; kubbe ve kurşumlu ve bir minâ­reli ve haremi serâpâ mer­mer i hâm döşelidir. Ve Mehemmed Paşa Câmi‘i; su kenarında kârgîr kur­şumlu kubbeli ve bir mi­nâ­re­lidir. Ve Hızır-İlyas Câmi‘i; Çilehâne­dedir. Âsi­tâ­ne i azîm ve kurşumlu­dur ve Mahkeme Câmi‘i; tahta örtü­lüdür. Cümle kadîdler bi't-tamâm endâmlarıyla bu câmi‘de hücre içre tabutlarında durur. Bu câmi‘in minâresi tahta­dır. Ve Fethiyye Câmi‘i; kiliseden bozma, minâre­sizdir. Ve Yorguç Paşa Câmi‘i;; Çelebi Sultân Mehemmed vezîridir. Ve Gökmedrese Câmi‘i; kur­şumlu ve minâresizdir

................ (2 satır boş) ................

Bunlardan gayri mesâcidlerdir.,



Evsâf ı mesâ­cid i Amasiyye: Evvelâ Sarrâclar Mescidi ve Büyük Ağa Mescidi ve Temennâ Mescidi ve Kılcı Mescidi ve Kadı Köprüsü Mescidi ve Dere Mahalle Mescidi ve Yukaru Bâzâr Mescidi ve Sefer Ağa Mescidi ve Bedâsten Mescidi ve Çöplüce Mescidi ve Mustafâ Beğ Mescidi ve Alî Ağa Mescidi ve Aşağı Bâzâr Mescidi ve Garîbler Mescidi ve Çukurlar Mescidi ve Hocazâde Mescidi ve Atmeydânı Mescidi ve Kanlı {Bâzârı Mescidi ve Bakacak Mescidi ve Yukaru Meydân ve Aşağı Mey­dân Mescidi. Bu cümlesi kur­şumlu imâr-ı selâtin câmi‘-misâl mesâcidlerdir kim ma‘lûmumuzdur}. ,

Evsâf ı medâris i Amasiyye: Cümle on aded medrese i dârü't-tahsîli'l-ulûmdur. Ammâ cümleden mükellef ve ma‘mûr ve müzeyyen Medrese i Sultân Bâyezîd i Velî ve Medrese i Mehemmed Paşa ve Kadı Medresesi ve Gök Medrese ve Büyük Ağa Medresesi kurşumlu binâ ve dud ağaçlı ve bâğçeli dârü't-tedrîsdir. Medrese i Küçük Ağa ve Medrese i Bâyezîd Paşa ve (   ) (   )

Evsâf ı dârü'l-kurrâ i Kur’ân;: Cümle tokuz aded dârü'l-Kur‘ân'dır. Evvelâ kurrâ i Bâyezîd Hân: Üç yüzden mütecâviz talebe i hâfız ı Kur’ân vardır kim her biri kırâ’at i İbn Kesîr ve seb‘a ve aşere ve takrîb kırâ’ati sâhibi hamele i Kur’ân ulemâları vardır.

................ (1 satır boş) ................



Evsâf ı dârü'l-hadîs;: Cümle (   ) aded dârü'l-hâdîs i kudsî ve mahall i hadîs i Nebîdir.

................ (2 satır boş) ................



Evsâf ı dârü't-ta‘lîm;, mekteb i sıbyân ı ebced-hân : Cümle 200 aded mekteb i tıflândır. Bâlâda tahrîr olunan kırk sekiz mahallenin [281b] ve tahrîr olunan cevâmi‘ ve mesâcidlerinin kurbunda birer mekteb i sıbyân mukarrerdir kim niçesi kurşumlu imâr mekteblerdir. (   ) (   )

Evsâf ı tekye i dervîşân ı zî-şân: Cümlesi kırk aded zâviye i ehl i tarîkdir. Cümleden âsitâne i Celâ­leddîn i Rûmî ki, Mevlevîhâne ve semâ‘ ve safâ­hâ­nedir. Ve Tekye i Hızır-İlyâs ve Tekye i Gök Med­rese ve Tekye i Pîrler ve Şâmiler Tekyesi ve Gülâ­­bî­zâde Tekyesi ve Müftîzâde Ahmed Efendi Tek­yesi ve Kanlıbâzârında Kâdirî Tekyesi ve Miskinler Tek­yesi

Evsâf ı imâret i dârü'z-ziyâfe:; Cümlesi on aded dârü'l-it‘âmdır. Cümleden mükellef Sultân Bâyezîd i Velî imâretinin rûz-merre merreteyn cümle fukarâya ni‘met i bî-kusûru mebzûldur. Ve imâret i Mevlevîhâne: Dervîşânlarından mâ‘adâ fu­karâlara ni‘meti mebzûldur. Ve İmâret i Pîr İlyâs Dede ve İmâret i Mehemmed Paşa ve Bâyezîd Paşa ve Yorgoç Paşa ve Gök {imâret ve Hâtûniyye İmâ­reti ve imâret i Çöplüce}

Evsâf ı kârbânsarây: Cümlesi (   ) aded mih­mânsarây ı kebîrlerdir. Evvelâ bu hâne i Sultân Bâ­yezîd i Velî cümle rasâs ı hâs ile mestûrdur. Bâye­zîd Paşa, bu hânesi kurşumludur. Tâbhâne i Bayrâm Paşa, Murâd Hân ı Râbi‘ vezîridir, cümle kurşumlu­dur ve tâbhâne i Çöplüce, kiremitlidir. Gök Med­rese tâbhânesi, Yorguç Paşa'nındır ve Doğruotur tâb­hânesi, bunların ni‘meti mebzûldur.

Evsâf ı hân ı hâcegân;: Cümlesi (   ) aded kal‘a-misâl rasâs ı nîl-gûn ile mestûr demir kapulu hânlardır. Evvelâ Sarı Mehemmed Ağa Hânı; kur­şumludur. Ve Sultân Bâyezîd Hânı ve Yorguç Paşa ve Bâyezîd Paşa ve Hoca Mehemmed Hânı ve Kapan Hânı, mîzân bundadır ve Rıdvân Ağa Hânı ve Mehemmed Paşa Hânı ve ana karîb Timarhâne i azîm-i âbâdân, evkâf ı kadîmdir.

Evsâf ı hân ı mücerredân;: Cümlesi (   ) aded be­kâr ve garîbü'd-diyâr sâhib i kâr kimselerin oda­la­rıdır. Başka bevvâbları ve odabaşıları vardır. Her gi­ce ba‘de'l-ışâ tablları döğülüp kapuları sedd olur. Taş­rada kalan giremez ve giren merd ü ferd ve ehl i derd çıkamaz. Tâ ki sabâh olunca kapusu küşâde olup herkes kârına ve dükkânına gidüp meşgûl {olurlar}.

Evsâf ı hammâmât: Cümlesi (   ) aded ham­mâ­m­lardır. Evvelâ Sinânoğlu hammâmı ve Kuma­cak hammâmı, kurb ı Bâyezîd Paşa ve Mus­tafâ Beğ hammâmı, muttasıl ı câmi‘ i Mehemmed Paşa ve Sarây hammâmı, kurb ı Hünkâr Sarâyı ve Ilıcaham­mâm, alçak cisr başında su kenarındadır ve Çardaklı hammâm, Hacızâde kurbunda ve Kadı ham­mâmı, kurb ı câmi‘ i Fethiyye ve Sultân Bâye­zîd hammâ­mı ve Yorguç Paşa hammâmı ve Kanlı­bâzârı ham­mâmı {ve karşu kal‘a içinde dörd ham­mâmdır, ikisi sâde hammâmdır, mâ‘adâsı çifte ham­mâmlardır kim güzîde hammâmlardır ve meydân mahallesinde iki hammâmdır, biri çiftedir}.

Evsâf ı çârsû-yı bâzârı: Cümle bin altmış dük­kân ve yüz altmış esnâf ı gûnâ-gûndur. Ekse­riyyâ çârşusı Bursa pâzârı gibi kâr-gîr kemer-kâb esvâk ı sultânîlerdir. Ve kal‘a-misâl cümle kıbâblar ile mü­zey­yen dörd demir kapulu bezzâzistânı var­dır. Çâr­sû­larının ekserî kurşumlu ve serâpâ kaldırım dö­şe­lidir. Cümle bâzârı ve bezzâsteni Bâyezîd Hân Câmi‘i tarafındadır.

Der-sitâyiş i esmâ i mahallât: Cümle kırk se­kiz mahalledir. Evvelâ kal‘a tarafında Şâmlar ma­hallesi ve karşu şehir tarafında mahalle i Bâyezîd Paşa ve mahalle i Mehemmed Paşa, mahalle i Sarây ve Hoca mahallesi kefere-i Ermenilerdir, ve ma­halle i Sofular ve mahalle i Çöplüce kal‘a dibinde mahalle i Serkiz ve mahalle i Dere ve Kadı Köprüsü mahallesi ve mahalle i Temennâ ve mahalle i Kıllıca ve mahalle i Bakacak ve mahalle i Kanlıbâzâr.

Der-sitâyiş i a‘yân [u] eşrâf [u] kibâr: Evvelâ veliy-yini‘metimiz Hacı Paşazâde ve Bekir Beğ ve Kethüdâ­yeri Kuloğlu Mehemmed Ağa ve Kethüdâyeri Gazanfer Ağa ve Ferrûh Ağa ve Bâkî Paşa Rıdvân Ağası ve Çerkes Alî Ağa ve Uzun Alî Ağa ve Kâfir Murâd Ağa ve Helvacı Mehemmed Ağa ve karındaşı Deli Yûsuf Ağa ve Kadızâde Mehemmed Ağa ve Gürcî Alî Beğ ve Sarı Alî Beğ, bu cümlesi paşalığa lâyık ağalardır {ve 13 paşalar vardır}.

Der-vasf ı reng i rûy ve kâr [u] kesb i ehl i beled: Cümle halkı ehl i zevk ve ehl i şevk olmağıla reng i rûyları dâ’ima humret üzredir. Ahâlîsinin bir fırkası paşa ü beğ ve zâ‘im ü zu‘amâ ve erbâb ı timar ve ehl i hizmetdir. Bir zümresi ulemâ ü ku­dât u meşâyih i vazîfe-hârân [u] eimme ü hutebâ ve eczâ-hânândır. Bir zümresi dahi tüccâr u avân ve ehl i hizmet [ü] ehl i hırefdir.

Der-ta‘rîf i lisân u libâs ı ehl i beled: Erbâb-ı ma‘ârif ve tekye-şinâsân çelebîleri gâyet çokdur. Fesâ­hat ve belâğat üzre kelimât ederler. Sâ’ir re‘â­yâ­ları "Şuna çokuşarak iş kayuralım, şu işi âlâtelâ­yı görelim, onatca er imiş" deyü bu gûne lisânları var. Esbâbları semmûrlu ağayânî ve çuka ferâceli, va­satü'l-hâli bogasi giyerler.

Der-sitâyiş i mahbûb u mahbûbe: Gerçi Tür­kis­tândır, ammâ kesb i tarâvetden mahbûb u mah­bû­beleri hüsn i cemâlde ve lutf ü i‘tidâlde olup kelimâtları mevzûn ve dişleri dürr i meknûn mü’ed­deb ve mü’eddebeleri câr-ızâr bürünüp ge­zerler. [282a]

Der-beyân ı me’kûlat ı mahsûlât: Ev­velâ Ka­ğa­le nâhiyesinden dandâr deve dişi buğdây gelüp hâs ve beyâz lavaşa ve kirde ve çakıl ekmeği olur kim âdemin reng i rûyu görünür ve kırk gûne emrûdu ve la‘l-gûn kirazı ve yedi gûne âbdâr üzümü ve dudu ve yedi elvân ekmek ayvası ve ayva perverdesi rub‘ ı meskûnda yokdur. Pâdişâha hedâ­yâ gider.

Der-beyân ı meşrûbat ı mahsûlât: Evvelâ mümessek ve mu‘amber bekmez şerbeti ve ayva perverdesi şerbeti şiddet i hârda ve hummâ harâre­tine tîn ı mahtûm kadar nâfi‘dir. Ve keçeden sü­zülmüş dil buran üzüm şırası gâyet la‘l-gûn ve kuv­vet i kuvâ yı bedendir. Ve dud şarâbı ve harda­liyyesi ve Bulduklu şarâbı diyâr ı Acem'e hedâyâ gi­der, beyâz şarâb lezizdir. (   )

Der-beyân ı sanâyi‘ât ı memdûhât: Her esnâf­da erbâb ı ma‘rifeti çokdur, amma cümleden hayyal-i sûzen-gâr ı hayyâtı ya‘nî derzisi ve hallâcı meşhûrdur. Hallâcı yayın destine alup etek der-me­yân edüp yigirmi dörd usûlde kaçan tokmak ur­duk­la­rında âdem hayrân olur. Berber civânları ve hel­vacı civânı ve azâz civânlar gâyet meşhûr civânları olur.

Der-beyân ı âsâr ı ibret-nümâ imârât: Evvelâ zamân ı Amalika'da bu şehrin vasatında bu nehr i Tozanlı cereyân etmezmiş. Ferhâd nâm bir kimesne Şîrîn'e aşık olup nehri şehr içinden cereyân etdirüp hâlâ ferhâdî külünklerinin alâmeti şehrin cânib i garbında kayaları peynir gibi kesüp şehre su getirüp cümle çeşmeleri ol kayalar tarafından gelir âsâr ı azîmdir.

Der-beyân ı ekâlim ve arz ı beledi [ve] tûl ı nehârât: Bilâd ı Amalika'dan olup iklîm i hâmisde vâki‘ olmağıla arz ı beledî (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) ve tûl ı nehârî,

................ (1.5 satır boş) ................



Der-beyân ı letâfet i âb u hevâ: Bu şehr i azîm dere ve depeli nehr i azîm kenarına vâki‘ ol­mağıla hevâsı ol kadar mu‘tedildir kim iki cânib­deki dağları serâpâ bâğlardır ve mahsûlâtlı yerlerdir. Cümle evlerinin revzenleri cânib i garba ve şimâle nâzırdır. Kışı katı olmayup sevâhile karîbdir. Ve su­ları ensesinde dağlardan ve Ferhâd getirdiği yerler­den gelir, âb ı hayâtdır {ibtidâ baş(l)ı Sovuk Pınar'dır. Bu su cümle hâneden hâneye taksîm olup deverân eder}.

Der-beyân ı teferrücgâh [u] mesîregâh;: Cümle yetmiş aded mesîregâhları vardır. Evvelâ, Kanlıpınar, Ferhâda bu mahalde bu fertûte i sâhire vü mekkâre avret, "Şîrîn öldü. Dahi ne çalışırsın" deyü Şîrîn lokmasın getirdiği sâ‘at Ferhâd külün­gün he­vâya atup başına düşüp merhûm olduğiçün Kanlıbı­nar derler. Ve mesîregâh ı Sovukpına[r] ve Kuru­kavak ve mesîregâh ı Ilıca.

Evsâf ı ziyâretgâh ı sülâle i selâtîn i Âl i Osmân ve kibâr ı kümmelîn i eşrâf [u] a‘yân


Nevverallahu kabrehümâ bi-envâri'l-Gufrân

Evvelâ ziyâretgâh ı şehzâdegân ı Âl i Osmân;: Namazgâh ı müslimîn tarafında servi dırahtistânı içre medfûnlardır, ammâ ism i şerîfleri ma‘lûmum de­ğildir.

Andan ziyâret i âfitâb ı nihânî ve kamer i zindegânî eş-Şeyh Hazret i Zekeriyyâ yı Halvetî: Pîr İlyâs hazretlerinin baş halîfesidir. Yine Amâ­siyye içinde Pîr İlyâs hazretlerinin âsitânesine karîb Saraclar Mescidi civârında medfûndur kim ziyâret­gâh ı hâs u âmdır.

Ziyâret i sultân ı dünya ve dîn ve sîmurg ı Kâf ı yakîn, eş-Şeyh Hazret i Abdurrah­mân b. Hüsâ­med­dîn: Gümüşlüzâde nâmıyla şöhre i şehr olmuşlardır. Pîr İlyâs hazretlerinin duhterzâde­sidir. Cihâz ı fakrı Şeyh Zekeriyyâ yı Halvetî'den giymiş­lerdir. Şeyh Zekeriyyâ'dan sonra seccâde-nişîn bunlar olmuşdur. Niçe yüz keşf [ü] kerâmât­ları vardır. Hatta Murâd ı Sânî’nin üç şehzâdesi bu azîzin dest i şerîflerini bûs etmeğe vardıklarında iki şehzâde mübârek yedlerin bûs ederler. Şehzâde Mehemmed ayağına düşüp bûs ı pây ı şerîf edüp himmet ricâ eder. Hemân şeyh i mübârek boğazla­rından ridâsın çıkarup Mehemmed'in boğazına sarup "Kostantiniyye'de umûr ı müslimîne bir hoşça hizmet eyle" buyururlar. Hikmet i Hudâ yigirmi yıldan sonra Mehemmed Hân, fâtih i Kostantiniyye olur. Bu azîzin âşıkâne ve tasavvufâne eş‘âr ı belîği bî-hi­sâbdır. Mahlasları: "Hüsâmî" tehallus eder. Merkad i pür-envârları: Amasiyye içinde Pîr İlyâs hazretleri âsitânesine karîb Ya‘kûb Paşa zâviyesinde medfûn­dur, Kuddise sırruhu.

Ve el-Mevlânâ Kâsım Hatîb b. Ya‘kûb: Maskat ı re’sleri Amasiyye'dir. Müte­bahhirînden sultânu'l-ulemâdır. Yine Amasiyye'de medfûndur.

el-Mevlâ Alâeddînü'l-yegânî: Amasiy­yevîdir ve yine Amasiyye'de medfûndur. Mevtine târîh,

Hûd u kayd mâte merhûmen sa‘îden sene [1019]

{el-Mevlâ Abdülcebbâr ı Acemî: Belhîdir. Şehzâ­deler kabri kurbunda medfûndur. Cemî‘î ulûm ı şettâ sâhibi idi}. [282b]

Ve Mevlânâ Abdurrahmân b. Alî b. Mü’ey­yed: Amasiyyevîdir ve yine Amâ­siyye'de medfûn­dur. Mevtine târîh:



Kâlellizî te’erraha târiha rıhletehihu

Muhillü el-Müeyyed merhumun ve mebrûmu, sene 9231

Ve Sultân ı şu‘arâ Münîrî Efendi: Amasiy­yevîdir ve Amasiyye'de medfûndur. Arabî ve Fârisî ve Türkî pâkîze eş‘âr ı bi'l-bedâheleri vardır. Amâ­siyye hâkimi olan Şehzâde Sultân Ahmed Hân vü­zerâsındandır.

Şâ‘ire i mâhire Mihrimâh Hâtûn: Pîr İlyâs hazretlerinin haseb [ü] nesebinden Râbi‘a i Adeviy­ye-misâl bir afîfe hâtûn imiş. Yetmiş cild kitâb ı mu‘tebereyi hıfz edüp cümle ulemâ anınla mübâ­ha­se i ilm etmede âcizler imiş. İsmi Mihrimâh olma­ğıla "Mihrî" tahallus eder pakîze eş‘âr ı güftârı ve hurûf ı hecâ üzre mükellef dîvânı ve fıkh [u] ferâ’ize müte‘allık nifâs bahsinde makbûl mes­’eleleri ve manzum risâleleri vardır. Bikri fikri gibi mümtâz-ı ser-efrâz ı cihâne olup nâ-şüküfte bâğ ı cinâna revâne olup ecdâd ı ızâmı Hazret i Pîr İlyâs âsitânesinde defn olundu.

Evsâf ı ziyâret i kutbu'l-âfâk, eş-şeyh-i ale'l-ıt­lâk, zübde i evliyâ, umde i asfiyâ, kibâr ı hâsu'l-hâs, deryâ yı dîn i gavvâs eş-Şeyh Hazret i Pîr İlyâs ı Amasiyyevî: Bu azîz Yıldırım Hân meşâyîhlerin­dendir. Timur ile müşerref olup Şirvân'a bile git­mişdir. Ba‘dehû yine Amasiyye'ye gelüp Amâ­siyye'nin kurbunda Sevâdiye nâm bir mürtefî‘ ci­hân-nümâ bir âsitâne i âlîde medfûndur. Niçe bin keşf [u] kerâmetleri âşikâre olmuşdur. Hatta mer­hûm olduklarında cesed i şerîfin gassâl gasl ederken teneşiri gassâl eğri kor. Hemân azîz i merhûm dest i şerîfleriyle teneşiri doğruldurlar. Ziyâretgâh ı er­bâb ı hâcâtdır. Âsitânesi ve imâreti ve cümle hayrâ­tın Sultân Bâyezîd ibn Mehemmed Hân sene (   ) târîhinde binâ etmişdir. Tarîk i (   ) niçe yüz pâ-bürehne ve ser-bürehne âşık ı serbâzları var. Evkâf ı azîm ol­mağıla âyende vü revendeye ni‘meti mebzûl­dür. Hamd i Hudâ ziyâreti müyesser olup rûh ı şerîfiyçün bir hatm i şerîfe mübâşeret etdik. Ve âsitânesi dîvâ­rında bu ebyâtlar bir kâğıda tahrîr olunmuşdur. Kıt‘a:



Âlî kulunu eyleme bîgâne[ye] kıyâs

Hızr ol ana her vartada yâ Hızr-i İlyâs

Dergâhına mensûbdur ol beyne'n-nâs

Sal devleti bünyâdına avnü-ile esâs

deyü tahrîr olunmuşdur.



Ziyâret i Kılıç Arslan Sultân ve Mevlevîhâne şeyhleri;: Yine Mevlevîhâne'de âsûdedirler. Ve Amâ­siyye kıblesine havâle dağda,

Ziyâret i Ferhâd: Amâlıka'dan idi. Ehl i Ama­siy­ye, "İslâm ile gitdi", derler. Ol kûh i bülendin zir­ve­sinde medfûndur. "Şîrîn öldü" de­yü haberi'd-dürûğ eden Ferhâd öldüren câzû, Ferhâd ile Şîrîn mâbey­nin­de medfûndur. Ga­râ­bet bu kim Ferhâd u Şîrîn üzre gül bitüp nihâlleri birbirine sarılırken câdû avret üs­tün­de kara çalı di­kenleri bitüp Ferhâd [u] Şîrîn'in gül fidânların bir­birinden ayırır, aceb sırdır kim dünyevî ve uhrevî mâni‘ i mülâkât olmuş mel‘û­nedir. Şehr i Amasiyye'de bu zi­yâretlerden mâ‘adâ niçe bin kibâr ı evliyâullah ziyâretler vardır, ammâ ziyâret etdiğimiz bun­lardır. Her birinin rûh ı şerîfle­riyçün Yâsîn ve Fâtiha tilâvet edüp âşinâlık kesb etdik ve rû­hâniyetlerinden istimdâd taleb edüp inşirâh ı sadr ı derûn hâsıl etdik. Üçüncü nefîr i irtihâller ça­lınup cümle yârân ı asdıkâlar ile ve­dâ‘la­şup ol gün Çengâllibel nâm dağlar ve or­manlar içre ber-muhavvif ü muhâtara yerleri geçüp 6 sâ‘atde,

Menzil i Kan­lıbınar: Ferhâd ba­şına külünk ile urup öldüğü ma­haldir. Anınçün Kanlıbınar derler. Bir mesîregâh u çe­râ­gâh yerde âb ı hayâtdan nişân bir uyûn kaynağı var. Cümle atları bu cây ı ferah-fezâda çe­menistâna bağlayup çadırlar ile konul­mağa baş­landı. Ve bin elli (   ) Ramazânı idi. Câ­nib i erba‘a kurâlardan zahîreler gelüp bir gice cân sohbetleri oldu. Andan ale's-sabah yi­ne cânib i şimâle 7 sâ‘at gidüp,

Menzil i karye i İzek: Amasiyye hâkinde nâhiye kasa­ba­sıdır. Üç yüz hâneli ve bâğlı ve bâğçeli ve câmi‘li ve mesâcid, hân, hammâmlı ve esvâk ı muhtasarlı bir imâristândır. Bunda dahi bir çemen­zâ­rda meks olundu. Ertesi 8 sâ‘at,

Evsâf ı dârü'l-ikbâl i Dânişmendiyye kal‘a i Nîk-hisâr ı üstüvâr

İbtidâ bânîsi kayser i Rûmdur. Ba‘dehû sene 476 târîhinde Âl i Dânişmendiyân'dan Sultân Melik Gâzî ceng i azîm ile Rûm keferesi destinden kuv­vet i bâzûsıyla feth edüp ibtidâ taht ı Âl i Dâniş­mendiyye olan dârü'l-ikbâl bu kal‘adır. [283a] An­dan kal‘a i Amasiyye'dir. Bu iki kal‘aya Âl i Selçûkiyân tama‘ edüp niçe kerre muhâsara edüp fethi mümkün olmayup bî-feth hâ‘ib ü hâsır rücû‘ etdi­ler. Bu Niksâr'ın galat ı sahîhi "Nîk-hisâr"dır. Ya‘nî "iyi hisâr" demekdir. Elsine i nâsda galat ı meşhûr evlâ olup tahfîf i kelâm ile Niksâr derler. Kal‘ası bir yalçın kayalı yerde kâr ı sengîn, bünyâd ı şeddâdî ve metîn kal‘a i kadîmdir. Dâiren-mâdâr cirmi beş bin altmış adım şekl i müseddes kal‘a i atîk olup câ-be-câ yerleri rahneli olmuş, cümle üç kapusu var, şarka ve garba (   ) (   ) ve cenûb tarafına Ilıca kapusu kal‘a içinde üç yüz hâne ve anbârlar ve cebehâne ve bir kilisadan vely olunmuş bir câmi‘i var. Dizdârı ve neferât bu kal‘ada sâkin­dir. İç il olmağıla neferâtları kıllet üzredir, ammâ celâlî ve cemâlî havfinden dâ’imâ bâb ı kal‘ada nigâhbânlık ederler. {Ve kapu üzre zamân ı kadîm pehlivânlarının gürzleri ve gayrı âlât ı silâhları maslûbdurur}. Ammâ aşağı varoş rı­bât ı şehr i mu‘azzamdır. Lâkin bir teng ü târ so­kakları vardır. Eniş ve yokuş olmağıla ve zıyyık ol­mağıla at ile çârsû içre güç ile güzer ederler. Araba hod ola, bi't-tarîk çârsûsuna girmek ihtimâli yokdur. Bu şehr, Sivâs eyâletinde paşanın hâss ı hümâyû­nundan olup yedi kîse muhâsebeli subaşılıkdır ve yüz elli akçe kazâdır. Ve on bir nâhiyesi vardır. Ev­velâ nâhiye i

................ (1 satır boş) ................

Bu nâhiyelerden senevî kadıya dörd kîse ve yedi kîse subaşıya hâsıl olur. Müftîsi ve serdârı ve kethüdâyeri ve a‘yânı vardır. A‘yândan a‘yân Var­var Alî Paşa'nın dîvân efendisi Niksârî Halîl Efendi, bir azîm sarây binâ edüp hânedân sâhibi kerîmü'ş-şân kimesnedir.

Bu şehr cümle kırk üç mahalle ve altmış üç mihrâbdır ve cümle tokuz cum‘adır.

Evvelâ Kal‘a Câmi‘i: Zamân ı kadîmde kenîse imiş. Ma‘bed ve muhtasar câmi‘ i kadîmdir.

Andan Câmi‘ i Melik Gâzî beş altı kademe taş nerdübân ile inilir bir tûlânîce vâki‘ olmuş bir câmi‘ i kadimdir kim câmi‘ i Fâtih'dir. Ammâ bir gûne surâhî ve serâmed ve rakîk ü mevzûn bir tula minâresi var kim cihânda misli yokdur, derler. Şerîfesinin etrâfı demir kafesdir.

Ve Câmi‘ i Çillehâne, : Kiremitli ve tarz ı kadîmdir.

Ve şehrin cânib i garbîsinde tâ şehr ucunda Câmi‘ i Çöreğibüyük: Kâr ı kadîm kiremitli bir câmi‘ i atîkdir.

Ve kal‘adan taşra Halîl Efendi Câmi‘i: He­nüz binâ olunmuş kiremit örtülü bir musanna‘ câmi‘ i rûşendir.

Ve yine kal‘adan taşrada Müftî Câmi‘i: Tarz ı kadîmdir.

................ (1 satır boş) ................

Bildiğimiz câmi‘ler bunlardır. Ma‘adâ kâr ı kadîm mesâcidlerdir. Ve bu şehir dereli ve depeli ve taşlı yerlerde kat-ender-kat cümle iki bin yedi yüz kiremitli ve toprak örtülü me‘mûr u müzeyyen kâr ı kadîm hânelerdir. Ve cümle üç hammâmdır.

Evvelâ kal‘ada Müftî Hammâmı ve Çillehâne Ham­mâmı, kal‘adan taşra çârsû içindedir. Ve yine kal‘adan taşra Kefere Hammâmı. Bu şehrin iyi has­leti var kim kefereler müselmân hammâmına gire­mez.

Bu hammâmlardan mâ‘adâ kırk beş sarây hammâmları var. Kâhîce ahâlî i mahalle girerler.



Yüklə 4,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   57




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin