Evl‹YÂ Çeleb‹ seyahatnâmes‹


Evsâf › medînetü'l-hukemâ y› dâr › harem, ya‘nî kal‘a i Peçoy mânend i bâğ › İrem



Yüklə 6,32 Mb.
səhifə24/72
tarix27.07.2018
ölçüsü6,32 Mb.
#60056
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   72

Evsâf › medînetü'l-hukemâ y› dâr › harem, ya‘nî kal‘a i Peçoy mânend i bâğ › İrem

Be-kavl i müverrihîn i Latin ve müverrihân › Yûnâniyân › Rûm ân merzibûm tevârîhlerinde yazd›klar› üzre "Bu kal‘a i Peçoy Hazret i Risâlet-penâh'›n vilâdetinden 882 sene mukaddem İsken­der i Kübrâ vefât›ndan mukaddem kavm i İflrâ­k›y­yûn'dan Eflâtûn › İlâhî hakîmin ta‘lîmiyle bu kal‘a i Peçoy binâ olmufldur" deyü Yanko ibn Madyan kar›ndafl› Yanvan kral tevârîhinde mufassal yazm›fld›r.

Ba‘dehu bu kal‘a niçe bin mülûk destine girüp âhir Ungurus Kral› Yanofl Kral destinde iken ol kral › dâll Süleymân Hân ile zikri sebkat eden Mihaç ga­zâs›nda bir batakda gark olunca bu (bu) kal‘a i Peçoy Ferdinand Kral destine girir.

Ba‘dehu sene 950 târîhinde Süleymân Hân Ustolni-Belgrad kal‘as›na gider, atf › inân›n Valpova kal‘as› üzr[e] çevirüp, on sekizinci günde sûr › mez­bûru feth edüp andan kal‘a i fiiklofl'u dahi ceng i azîm ile dördüncü günde istîmân ile feth edüp an­dan bu kal‘a i Peçoy üzre azm i hümâyûnlar› olunca Ösek Beği Murâd Beğ'e Mihaç Beği Kâs›m Beğler on bin aded piyâde tüfeng-endâz ve on bin aded eflkinci tâ’ifesine Yaloval›(?) Gâzî Mihaloğlu Mehemmed Beğ'i serasker edüp talî‘a i asker olarak fiiklofl kal‘as› alt›ndan ol günde Peçoy kal‘as› sahrâs› içre zeyn olan cemî‘i kurâlar› ki bâğ u bâğçe ve gül [ü] gülistân ve müflg-bûyân ile âbâdân olan kurâlar› ›h­râk bi'n-nâr ile harâb u yebâb ve halk›n kebâb ve hânelerin türâb edüp kal‘a i Peçoy'u muhâsara ederler.

Derûn › hisârda olan âk›l ve müdebbir papas ve k›ssîs i İflrâk›yyûn, Meflflâ’iyyûn ruhbân ve b›trîk ve ladikalar var idi. Anlar müflâvere i turvin edüp,

"Bu Süleymân › zamân bir cihângîr pâdiflâh › Âl i Osmân'd›r. Gelün bu kal‘ay› ahd [ü] amân ile Süleymân Hân'a miftâhlar› teslîm edelim. Biz de an›n flûr › flerrinden sâlim olal›m" deyüp cümle yek-dil [ü] yek-cihet olup zirve i hisâr üzre beyâz amân bayraklar›n zeyn edüp,

"Amân, el-amân, ey güzîde i Âl i Osmân askeri" deyüp cümle ruhbân kal‘a miftâhlar›yla taflra ç›kup murâd [u] merâmlar› üzre ahd [ü] amânlar edüp miftâhlar› cevâhir zarflar içre Serdâr Mehemmed Beğ'e ve Murâd Beğ'e ve Kâs›m Beğ'e teslîm etdik­lerinde bu kal‘a i Peçoy'un bafl irflekin, ya‘nî bafl müftîsin ›lgar ile Süleymân Hân'a miftâhlar› gönde­rüp ol sâ‘at vâs›l olduklar›nda Süleymân Hân mes­rûr u flâdân u handân olup ol ân durmayup hemân Peçoy › dilcûya gelüp Eflâtûn › İlâhî'yi ziyâret [66b] edüp andan kal‘a i Peçoy'a girüp secde i flü­kür eder.

Ol buyururlar kim "Her kim beni severse bu flehir içre birer câmi‘ ve hayrât [u] hasenâtlar inflâ edeler" buyurduklar›nda cümle vüzerâ ve vükelâ ve ahbâb › devlet cümle birer imâret edüp flehr i mü­zeyyen ederler.

Ba‘dehu pâdiflâh › gerdûn-vakâr bu kal‘an›n cemî‘i mühimmât [u] levâz›mâtlar›n müstevfâ görüp "Mihaç beği taht› ola" deyü nutk › dürer-bâr buyu­rup kendüleri sa‘âdetle kal‘a i Üstürgon ve kal‘a i Ustolni-Belgrad fetihlerine deryâ-misâl asker ile te­veccüh edüp bi-emri Hayy [u] Kadîr o k›lâ‘ › h›sn › hasînleri dahi feth edüp kemâkân her mühim­mât­lar›n görüp azîmet i flehinflâh › vâlâhâne cânib i dâ­rü's-saltanati'l-aliyye etdiklerinde bu Peçoy kal‘a­s›­n›n muhâfazas›na Sirem sancağ›n ve Semendire san­ca­ğ›n me’mûr edüp, nitekim Süleymân Hân hayât­da idi Sirem ve Semendire kavmi bu Peçoy'da idi.

Ba‘dehu sene 1009 târîhinde Sultân Mehem­med Hân › Sâlis asr›nda be-dest i İbrâhîm Pafla Ka­nije kal‘as› feth oldukda bu Peçoy kal‘as› sancağ› beğini Kanije eyâleti sancağ› tahrîr olundu. Hâlâ Kanije muhâfazas›na me’mûr baflka sancak­beği taht›d›r.

Ve beğinin taraf › pâdiflâhîden hâss › hümâyûnu 400.000 akçedir. Livâs›nda cümle erbâb › zu‘amâs› (   ) d›r ve erbâb › tîmâr› (   ) adeddir.

Alaybeği ve çeribafl›s› ve yüzbafl›s› vard›r. Beğinin askeriyle cümle iki bin aded güzîde pür-silâh askeri vard›r.

Ve yüz elli akçe pâyesiyle flerîf kazâd›r, Ber-vech i adâlet kad›ya alt› kîse ve beğine yigirmi kîse mâl hâs›l olur ma‘mûr sancakd›r.

fieyhülislâm› ve nakîbü'l-eflrâf› ve a‘yân › ki­bâr › kübbâr › eflrâf› ve sipâh berât(?) serdâr› ve Budin ve Eğre yeniçerisi serdâr› ve harâc ağas› ve muhtesib ağas› ve bâcdâr ağas› ve mi‘mâr ağas› ve flehir kethudâs› ;gibi hâkimleri var, kal‘a dizdâr› ve iki yüz kal‘a neferâtlar› var.



Sitâyifl i eflkâl i kal‘a i zemîn i Peçoy › dil­cûy: Kûh › Firav nâm bir alçak bay›rl› dağ eteğinde flekl i mu­rabba‘ fieddâdî r›ht›m › seng binâ bir kal‘a i ra‘nâ­d›r kim esâs›ndaki tafllar›n her biri fîl i Mengerusî cüssesi kadar vard›r ve eyle hemvâr seng t›râfl ile mebnî bir kal‘a i kavîdir kim ta‘bîr ve tahrîr olun­maz, ammâ dîvâr› bir katd›r ve alçakd›r, lâkin kal›n ve enli fieddâdî dîvârd›r kim kaddi yi­girmi zirâ‘d›r, ammâ dâ’iren-mâdâr derin ve arîz handak › vâsi‘dir kim mi‘mâr arfl›n›yla kâmil seksen arfl›n enli han­dak › amîkdir.

Ve bu handak dibinin tâ orta yerinde bal›k s›rt› gibi y›ğ›lm›fl toprak var kim kal‘ay› ihâta etmifldir. Hîn i muhâsarada bu s›rt toprak üzre cümle ağaç­dan flarampav, ya‘nî parmakl›k dizüp ard›na mete­risler kazup handak› muhâfaza eder.

Bu handak dibinden kal‘an›n ebrâclar›na ve dendân › bedenle­rine var›nca kal‘a dîvâr› elli arfl›n bâlâd›r, ammâ handakdan yukaru dîvâr yigirmi zi­râ‘d›r. Ve bu kal‘a dâ’iren-mâdâr kal‘a dîvâr› üzre cirmi kâmil befl bin germe ad›md›r, ammâ le­ven­dâne ad›md›r. Batiyyü'l-hareke tiryâkî ad›m› değildir.

Ve cümlesi seksen yedi aded sedd i metîn eb­râclard›r kim her biri birer gûne musanna‘ ve mü­zeyyen burclard›r. Ve yekûnîsi befl bin befl yüz aded dendân › bedenlerdir. Bunlar dahi incü gibi ale't-tertîb dizilmifl bedenlerdir.

Ve kamusu befl aded kapular› vard›r. Evvelâ maflr›k taraf›ndaki Budin kapusundan içeri çârsû y› bâzâr içinden tâ bat› taraf›nda Seğitvar kapusuna var›nca bu flehrin uzunluğu bin befl yüz ad›md›r. Ve dahi cânib i k›blede olan fiiklofl kal‘as›na gider ka­pudan içeri tâ yeni kapuya var›nca flehir içre bin befl yüz ad›md›r ve dahi Firengi kulle kapusu cânib i cenûba mekflûfdur. Ve kal‘an›n bu Firengi kapusu taraflar› yal›n kat dîvârd›r, ammâ gayri taraflar› dâ’i­ren-mâdâr hisârpîçeli ve handakl› sa‘b dîvârlard›r. (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   )

Der-defter i esmâ i aded i mahallât › müsel­mân: Cümlesi on yedi aded mahalledir. Bir ma­halle i keferesi Budin kapusundan taflrad[›r], mâ‘a­dâ flehir içredir, ammâ Macar ve Bulgar ve S›rf ve Urûm ve Ermeni ve Fireng yokdur, ammâ Yahûdî vard›r.

.................. (1.5 sat›r bofl)....................

Meflhûr mahalleler bunlard›r.

Sitâyifl i sarây › kibâr › a‘yân ve gayri büyût › mü’minân

Dükelisi iki bin iki yüz aded tahtânî ve fevkânî tarz › kadîm kârgîr binâ kat-ender-kat kâr › küffârî binâ hâne i zîbâlard›r kim her birinin vasf›nda lisân kâs›rd›r. Ve cümle hânedânlar›n sütûhlar› birer gûne musanna‘ kâr › küffâr la‘l-gûn kiremitler ile mestûr mekân › muvahhidânlard›r kim bu gûne kiremitleri bu hakîr bir diyârda görmemiflimdir, ammâ câ-be-câ sâ’ir Tuna kenâr› evleri gibi flindire tahta örtülü vasatu'l-hâl kimesnelerin hâneleri vard›r, ammâ her evde bâğ u bâğçeler ve havz u flazrevânlar mukar­rerdir. Ve cümle tarîk i âmlar› flatranc nakfl› tarh olmufl flâhrâhlard›r kim her ne cânibden nazar etsen bu yollardan flehrin bir bafl›ndan bir bafl›na var›nca [67a] görünür, iki ve serâpâ zîr i pây› iri tafll› kâr › kadîm kald›r›ml› pâk ü pâkîze flâhâne revifl edecek yollar› var. Bu râh › âm üzre olan sarây › a‘yânlar›n hepsi k›rk adeddir. Evvelâ (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   )



Sitâyifl i cevâmi‘hâ y› âbidân ve selâtîn i Âl i Osmân

Umûmeti on yedi aded mihrâbd›r. (   ) Cum‘a­d›r. Evvelâ cümleden musanna‘ ve mükellef ü mükemmel selâtîn câmi‘i-misâl,



Câmi‘ i Gâzî Kâs›m Pafla: Gâyet müferrih ve dil-küflâ ve cemâ‘at i kesîreye mâlik ma‘bedgâh › kadîm, kubâblar› tâs › nîlgûndur kim tûlen ve arzen yüzer ayakd›r. Bir gûne musanna‘ minberi ve mih­râb› ve mü’ezzinân mahfili ve bir murassa‘-misâl kürsîsi var kim diller ile ta‘rîf ü tavsîf olunmaz. Ve bir müdevver kubbe i âlîsi var kim gûyâ dest i harrâtîn çarh›ndan ç›km›fl kubbe i mînâ y› serâ­meddir kim misli meğer İslâmbol'da Sultân Selîm câmi‘i kubbesi ola, tâ o mertebe kubbe i azîmdir ve an›n gibi çâr-kûfle dîvâr üzre mebnî bir kubbe i ka­vîdir. Ve k›ble kapusun›n yemîn ü yesâr›nda yan soffalar› üzre alt› aded amûd › müntehâlarda yedi aded münakkafl kubâb › ser-nigûnlard›r. Ve minâ­re­si gâ­yet serâmed mühendisâne tarh olmufl bir ka­dehli minâre i Bilâlîdir. Andan Seğitvar kapu­sun­dan se­hel taflra

Yakoval› Hasan Pafla câmi‘i: Bu dahi müfer­rih musallâ y› kadîm ve binâ y› azîm, bu dahi rusâs › hâs › nîlgûn ile mestûr mezgitgâh › ma‘mûrdur. Minâresi tarz › âhar bir mevzûn ve mergûb binâl› bânghâne i Muhammedî'dir. Haremi gâyet müfer­rihdir kim cânib [ü] etrâf› tâlib i ilm hücreleridir. Andan yine Seget kapusunun iç yüzünde

Memi Pafla câmi‘i: Tâ Eflâtûn › İlâhî halîfeleri binâ edüp bir deyr i azîme imifl. Hattâ bunun bir köflesinde Eflâtûn'un savma‘as› var, niçe kefereler girüp ziyâret ederler. Ba‘dehu Memi Pafla fermân › pâdiflâhîyle bir gün cümle askeriyle pür-silâh olup bu deyri ale'l-gafle basup zîr i zemînlerinde k›rk elli kadar evlâd › ümmet i Muhammed bulunup kimi dil bilür ve kimi bilmez. Bu evlâd › püserân › ciğer-kûfle i müslimîni guzât › müslimîn bu hâlde görüp "Bire urun gâzîler" deyince tarfetü'l-ayn içre cümle k›ssîs [ve] b›trîk ve ruhbân ve patirgâh › günâhkâr­lara bir k›l›ç urup bu câmi‘i feth edüp Memi Pafla bu deyrün mihrâb›n velî edüp Fethiyye nâm›nda bir câmi‘ i zîbâ y› pür-nûr etmifldir kim âdem de­rûn › câmi‘den ç›kas› gelmez. Serâpâ kurflumlu ve ha­remli ve bir serâmed minâreli eynegâh › kadîm­dir. Andan,

Câmi‘ i Ferhâd Pafla: Müferrih ve ma‘mûr câmi‘dir, ammâ cemâ‘atden garîbdir, lâkin bu dahi kurflumlu binâ y› âlî ve minâresi dahi âlü'l-âlî bir flekl i âhar minâre i bâlâd›r. Andan,

Küçük câmi‘: Dahi ilm i mi‘mârî üzre mebnî letâfet ü zerâfeti ve nezâketi kemâkân yerinde bir câmi‘ i rûflen binâ y› müferrihdir. Ve cümle âsâr › binâlar› rusâs › nîlgûn ile mestûr ve ma‘mûrdur, ammâ bu dahi cemâ‘atden dûr bir garîb câmi‘dir, ammâ bânîsi ma‘lûmum değildir. Andan Budin ka­pusunun iç yüzünde,

El-Hac› Hüseyin câmi‘inin k›ble kapusu atebe i ulyâs› üzre celî hat ile mastûr olan târîhi bu­dur: Be-vezn i müfte‘ilün fâ‘ilün

Cümle hayrâtdan ol

Câmi‘ i Hac› Hüseyn

Avn i Hudâyile ol

Düfldü mahalline bil

Kalbime ilhâm olup

Ahmedî târîh dedim

Hâdî i cennet ola

Dâr › na‘îme delîl. Sene 1028.

Bu câmi‘ dahi sehel cemâ‘atden garîbdir, zîrâ bu câmi‘e muttas›l Budin kapusu üzre bir kullede çan çal›n›r semtdir. An›niçün bu câmi‘de cemâ‘at azd›r. Cemî‘i cevâmi‘ ve mesâcidler bu sâ‘at çan› sadâs›n istimâ‘ edüp ezân › Muhammedîler verilir bir mehîb sadâl› çand›r. Ma‘lûmumuz olan ce­vâmi‘ler bu[n]lard›r.



Der-ayân › mesâcid i zâhidân › muvah­hi­dân: Olancas› on aded mescid ve mezgit ve eyne ve buk‘a ve salâl›kd›r ve musallâl›kd›r. Evvelâ (   ) mescidi,

.................. (1 sat›r bofl)....................



Der-ayân › eflkâl i İç kal‘a, medînetü'l-hukemâ'il-kudemâ, ya‘nî sûr › Peçoy › Seçoy

Mevsûf olan taflra kal‘an›n cânib i garbîsinde olan köflede Peçoy'un iç kal‘as›d›r kim fieddâdî gâ­yet metîn ü müstahkem hisâr › üstüvârd›r kim cemî‘i Peçoy halk›n›n cümle zî-k›ymet metâ‘lar› bunda mahfûzdur, zîrâ iki kat vâsi‘ ve âlî ve arîz sedd i kavî refî‘u'l-bünyân cümle hisârlardan sâhi­bü-flân bir iç kal‘a i cây › amând›r ve metîn han­dak › amîki var. Ancak semt i k›bleye nâz›r bir ka­pusu var. Bu kapu çâr-kûfle bir kulle i bâlân›n zey­linde bir tarz › âhar vâk›‘ olmufl bir bâb › mu­sanna‘d›r kim atebe i ulyâs› üzre zolta nâm gu­ruflda olan iki bafll› ve iki kanatlar›n açm›fl ve iki ayak­la­r›nda pençelerin germifl bir beyâz mermer üzre bir kufl tasvîri var kim gören an› âns›z zî-rûh zann eder. Ammâ câns›z bir kâr › îmâns›zd›r. Ve bu tasvîr i murg › bî-rûha muttas›l bir beyâz mermer üzre Eflâtûn › İlâhî'nin kendü hatt›yla bir gûne [67b] hatt › Latin ile bu kal‘an›n târîhin eyle tahrîr etmifl kim,

"Ben bu kal‘ay› İskender'e binâ etdirmezden üç bin y›l evvel yine amâr idi. Millet i İsevî ellerine gire ve Muhammedîler eline niçe kerre gire, âhir za­mânda kavm i Talyan eline gire" deyü tahrîr edüp Peçoy gâzîlerinin esîrlerine okudup eyle tahrîr ey­ledik.

Hakîkatü'l-hâl bilâd › kadîmdir kim Eflâtûn › İlâhî'nin tahtgâh›d›r. Medînetü'l-hukemâ y› ku­de­mâ y› evvel olan Atina taht›n› {Eflâtûn} b›rağup ci­hân› geflt [ü] güzâr ederek bu Peçoy › dilcûyun âb [u] hevâs›ndan hazz edüp bu flehr i dilâvîzi İskender'e ricâ edüp amâr etdirir. Hattâ kendüleri dahi bu Peçoy hâricinde medfûndurlar. Ve bu târîh olan iç kal‘a kapusundan içeri girüp giderken bir kat kal‘a dîvâr› dahi var. Andan içeri girüp muzlim kemerler alt›ndan geçüp sehel giderken,



Der-vasf › câmi‘ i Sultân Süleymân der-kal‘a i Peçoy

Mâ-tekaddem Eflâtûn › İlâhî'nin ma‘bedgâh› idi. Ba‘dehu Süleymân Hân mihrâb›n Kudüs'den Ka‘be'ye velî etdirüp bir câmi‘ etdirmifl kim eğer bu câmi‘ i flerîfi manzûrumuz olduğu üzre evsâf›n tahrîr etsek bir sitâyiflnâme i tavîl olur. Ancak sehel ter geçüp bir flemme tahrîr edelim.

Üstâd mühendisîn i selef var makdûrun sarf edüp ol bennâ y› bânî bu câmi‘de tasarruflar etmifl kim atlas › felekde eyle kârgirlik bir mi‘mâr › mu­kaddemîn etmemifldir. Hattâ bu câmi‘ i nûrun en­derûn [u] bîrûnunda envâ‘ › mukavvim i fusûskârî dest i hakkâkden ç›km›fl gûnâ-gûn cevâhir makûlesi ahcârlar ile ruhâm olmufl der [ü] dîvârlar var kim gören erbâb › ma‘ârif engüflt ber-dehen edüp vâlih olur.

Bunda olan tâkler ve bunda olan gireh gireh musanna‘ revzenler ve bunda olan mücellâ ebrî ah­câr › ruhâmlar meğer Kudüs i flerîfde câmi‘ i Ak­sâ'da ola. Bir nakfl › bûkalemûn › ibret-nümûn câ­mi‘ i mü’minûndur kim diller ile tavsîf ve ta‘bîr ve kalemlerle tahrîr olunmaz.

El-hâs›l dahi bu serhadlerde bundan musanna‘ ve murassa‘ câmi‘ i zîbâ görmedik. Hudâ görmek müyesser ede.

Bu câmi‘ i nûr k›ble kapusundan tâ mihrâba var›nca iki yüz elli kademe tûl›d›r ve arz› kâmil yüz kademe arîzdir. Mihrâb› ve minberi ve mü’ezzinân mahfili hem-çünân bir fluğl › üstâd › mi‘mârând›r kim görenler vâlih ü hayrân olur. Ve ferfli eyle ru­hâm › ibret-nümûn hemvâr mermerler ile mefrûfldur kim görenler "Yekpâre iri tafl döflelidir" derler.

Lâkin bu câmi‘in n›sf›ndan tâ mihrâba var›nca k›rk ayak tafl nerdübân ile ç›k›l›r, mihrâb cânibi âlî­dir ve düz beyâz mermer döflelidir. Bir câmi‘de böyle mihrâb taraf› bu mertebe âlî vâk›‘ olmam›fld›r, ammâ bu gûne sebeb i imâretinin asl› oldur kim bu mahal Eflâtûn'un kitâb mahzeni imifl. Hâlâ demir­den kapusu var, içinde mâl-a-mâl cebehâne i Âl i Osmân var.

Bu hazînenin ve câmi‘ kapusun›n miftâhlar› cüm­le cümle dizdâr ağa elindedir ve câmi‘in afla­ğ›­s›nda cümle mîrî buğday ve arpa ve dar› ve pirinç ve bek­sumat ile memlûdur, aslâ düflme yokdur, zîrâ küffâr isyân edelden berü bu asâkir i İslâm zahîresi bu câmi‘e hazn olal› yedi senedir böyle bir nûr › mahz câmi‘ i pür-nûrda tâ‘at › sübhânî olmam›fld›r. Dâ'imâ bâb › mu‘allâs› mesdûd durur. Hudâ y› Fettâh bu kapuyu feth edüp yine tâ‘at u ibâdât oluna.

Ammâ bu bâb › âlî eyle bir musanna‘ derve­zedir kim iki yan›nda kat-ender-kat z›h z›h kemer­ler ve tafldan burma burma musanna‘ direcikler var kim ilm i hendese ve ilm i mi‘mârîden haberdâr olan âdem bu bâb › beytullâh› görse hayrân olur.

Ve dahi bu ma‘bedgâh›n çâr-kûflesinde birer sâ‘at kulleleri var, kefere asr›nda bu kulleler üzre hammâm kubbesi kadar nâkûs çanlar›n çalup birer konak yerlerde istimâ‘ olurmufl. Her bir kulle hâlâ kehkeflân-âsâ semâya ser çeküp durur, ammâ sağ ta­rafdaki kulle üzre bir üstâd › kâmil bir tahta mi­nâre i serâmed etmifl kim bu dahi vâcibü's-seyr bir hafleb minâredir. Ammâ bu câmi‘in sütûhu kârgîr kubbe değildir, cümle servî direklerinden kirifller üzre çatma tavanl› nakfl › bûkalemûn halkârî tavan­d›r kim bu nakfl › nigîni Fireng Mânî ve Erjeng ve Bihzâd ve fiâhkulu etmede âcizlerdir.

Hattâ üstâd bennâ bu câmi‘ üzre bir tarza la‘l-gûn kiremit döflemifl kim üç bin y›ldan berü sâ­bite olup görenler engüflt ber-dehen etmeleri mu­kar­rer­dir. Ve haremi evsâf›nda diller bî-zebân ve kalemler tahrîr etmede âciz ü fürûmând›r.

Ve bu harem etrâf›nda dâ’iren-mâdâr Eflâtûn › İlâhî'nin medrese i ibret-nümâs› var kim vasf›nda li­sân kâs›rd›r, lâkin hâlâ her hücresi kal‘a neferât› hücre­leridir, zîrâ bu kal‘a dizdâr› ve yüz elli aded neferât­lar› kanûn › Süleymân Hân üzre baflkad›r. Ve cümle k›rk aded neferâthâneleri dahi vard›r.

Ve câmi‘ cenbinde bir âb › hayât kuyusu var kim mâ[h ›] Temmûz'da nûfl eden gûyâ hayât › câvi­dân bulur. Gerci bu kal‘ada cebe ve mühimmât çokdur, ammâ kal‘an›n büyüklüğüne göre âdemî-zâd› yokdur, zîrâ bu kal‘a cümle serhadlerin orta­s›nda vâk›‘ olmağile kulu azd›r, ammâ taflr[a] kal‘a­n›n âdemleri ve amâristânlar› [68a] çokdur.

Der-kâ’ime i medâris i varofl › Peçoy: Evvelâ bar›s› befl aded dârü't-tedrîs i müfessirân › âlimând›r. Cümleden kadîm iç kal‘ada olan Eflâtûn › İlâhî'nin medrese i dârü'l-ulûmudur kim cümle yetmifl aded tâk › Kisrâ ve tâk › kasr › Havarnakl› hücrelerdir. Bunlar›n da her birinde birer gûne ilm i mi‘mârî üzre musanna‘ tasarruflar var kim evsâflar›nda lisân kâs›r ve kilk i cevâhir-nisârlar kâsirdir. Zamân › Eflâtûn'da bu medre­se­ler­de kavm i İflrâk›yyûn ve kavm i Meflflâ’iyyûnlar sâkin olup cemî‘i ulûm › garîbe vü acîbeleri Eflâ­tûn'dan görüp tekmîl i fü­nûn ederlermifl, ammâ flimdiki hâlde bu hücrelerde kal‘a neferâtlar› ehil­leriyle zevk ederlermifl. Andan Seğitvar kapusunun taflras›nda Yakoval› Hasan Pafla medresesi, câmi‘in haremindedir, talebeleri çokdur. Andan yine Seget kapusundan içeri Memi Pafla med­re­sesi. (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   )

Der-ilm i mekteb i ciğer-kûfle i püserân › eb­cedhân: Bar›da on bir aded mekteb i t›flân › mah­bûbânlard›r kim mezkûr cevâmi‘ sâhiblerinin hay­râtlar›d›r.

Der-zikr i tekye i Âl i Abâ y› dil-rîflân › zî-flân: Ola­n› da alt› aded hânkâh › erbâb › tarîk kân›d›r, ammâ cüm­leden ma‘mûr ve mükemmel ü mükellef Yako­val› Hasan Pafla'n›n hayrât›, Âsitâne i Hazret i Mevlânâ Mevlevîhânesi: Bir bâğ › İrem içre bir tekye i Celâleddîn i Rûmî'dir kim etrâf›nda olan gül [ü] gülistân ve nahlistân u erguvânistân içre andelî­bân sadâ y› nây ü kudûmü istimâ‘ etdiklerin­de an­lar dahi nağamât › hezâr he­zârân ederler kim cümle bülbülân › çemenistân›n asvât › hazînleri âdeme hayât-efzâ cân bağ›fllar.

Ve meydân › semâ‘hânesi ve mahfel i mutr›bân› ve kürsî i mesnevîhân yeri ve kârî mağz › Kur’ân kürsîsi eyle musanna‘ ve müflebbek ve fusûskârî mahâfiller ve mihrâbd›r kim ta‘rîf ü tavsîfden mü­berrâd›r.

Ve haftada iki kerre bu meydân › mahabbetde semâ‘ u safâ oldukda bâğ › İreminde hâs›l olan gû­nâ-gûn gül ü sünbül ve reyhân u zanbak ve be­neffle ve erguvânlar deste deste destiler içre semâ‘hâne etrâflar›nna koyup Hudâ âlimdir bu flü­kûfe i ez­hâ­riy­yâtlar›n râyiha i tayyibelerinden cemî‘ i uflflâkân yâ­rân › sâd›kân ahbâb [u] dostânlar›n demâğlar› mu‘at­tar olup cümle dervîflân semâ‘ u sa­fâlar edüp çarh › felek gibi deverân ederler.

Ve taflra hareminde yetmifl seksen kadar hücre­ler ile ârâste ve matbah ve kilar ve ravza i r›dvân misilli bâğ › cinân ile pîrâste olmufl, ma‘mûr u mü­zeyyen olup bezenmifl tekye i Hazret i Mevlânâ'd›r, kaddesenâllâhu bi-s›rr›hi'l-a‘lâ.

Bir âsitâne i Âl i Abâ'd›r. Cümle imârât› serâpâ kurflum örtülü kârgîr binâ y› azîmdir. Ve bu hân­kâh Hasan Pafla câmi‘ine muttas›l olmağile hemân evkât › hamseyi edâ eden cümle ahbâb [u] dostân bu tekyeye gelüp zevk u flevkler edüp mağz › Kur’ân olan Mesnevî i fierîf kitâb›n tilâvet ederler, zîrâ bu flehrin cümle halk› abdâl-meflreb Fârisî-hân pîr ü cüvânân âdemlerdir.

Bu dergâh›n yigirmi bir gurufl evkâf› olmak ile imâretinde ni‘met i nefîsesi âyende vü revendeye mâh u sâl bi'l-guduvvi ve'l-âsâl ni‘meti mebzûl ol­duğundan fukarâs› çokdur.

Hulâsa i kelâm Rûm u Arab ve Acem'de dahi böyle bir mesîregâh [u] teferrücgâh âsitâne manzû­rumuz olmam›fld›r. Hudâ y› Müte‘âl ›nk›râzu'd-dev­rân amâr ede. Andan,

Tekye i Ferhâd Pafla: Bu âsitâne i sa‘âdet ta­rîk i Halvetî'de baflka tarz bir hânkâh › sâhib i sülûk münzevîgâhd›r. (   )

.................. (1 sat›r bofl)....................

Ma‘lûmumuz olan bunlard›r.

Der-medh i hammâm › gâsilân › râhat › cân: Hamusu üç aded hammâm› var, ammâ cümleden,

Kâs›m Pafla hammâm›: Câmi‘inin mihrâb› önünde yol afl›r› sol cânibde bir hammâm › latîf ü nazîfdir kim dillerde dâstând›r. Âb [u] hevâs› ve bi­nâs› dahi latîfdir. Bu hammâm›n câmekân› bir kub­be i bâlâ y› azîmdir. An›n tâ vasat›nda yekpâre beyâz mermerden bir havz › azîm var kim diller ile ta‘bîr olunmaz, zîrâ "Ol k›t‘ada yekpâre seng i sa­kîli ol mertebe üstâd › kûh-ken nice oydu ve ne gûne ilm i cerr i eskâl ile bu câmekâne kodular?" deyü âdem görüp ta‘accüb eder, zîrâ bu havz › azîm hammâm kapusundan s›ğmaz.

Ba‘z› zevi'l-ukûl kimesneler bu havz › pâk içün "Bir seng i sâbitedir, üstâdlar alâ mehdin oymufllar­d›r" derler.

Niçeler de "Yok diyâr › Alaman'dan nehr i Tuna ile sallar üzre zamân › keferede getirüp bu mahalle vaz‘ etdiklerinde ba‘dehu Kâs›m Pafla bu hammâm kubbesin üzerine binâ etmifldir" deyü niçe yüzden güft ü gûlar ederler, ammâ ibret-nümâ y› mücellâ havz › latîfdir.

Ve bu havz›n tâ ortas›nda sapsar› altuna benzer sar› pirinçden bir flazrevân kadehi var. İçine on befl âdem murabba‘ otursa s›ğar. Tâ bu mertebe vâsi‘ dökme pirinç kadehdir. Ve bu kadehin cânib [ü] etrâf›nda on iki aded ejder ağ›zlar› tasvîrlerinden âb › hayât sular pertâb edüp cereyân edüp aflağ› mermer havz › kebîre dökülür. Ve bu kadeh i mu­sanna‘› üstâd › kâmil üç aded tuçdan öküz kellesi ve üç aded tuçdan kapl›bağa gövdesi {sûretleri} üzre bu flazrevân kadehin bir san‘at ile oturdmufl kim [68b] gören âdemin akl› gidüp âlem i hayretde ka­l›r. Hakkâ ki makdûr › befler değil bir sâhib i hüner kâr›d›r kim bu havuz cemî‘i seyyâhân › Rûm mâ­beyninde meflhûr › âlemdir.

Andan Seget kapusundan içeri Memi fiâh câmi‘i kurbunda,

Memi fiâh Gâzî'nin hammâm›: Müferrih ve hofl-binâ ve hofl-havâ ve hofl-meâli germâ y› latîfdir kim cemî‘i hüddâmlar› pençe i âfitâb g›lmân › meh­tâblard›r. Nazme:

Hammâma girdi nâzile bir sîm-ten güzel

fiol flöyle diyecek yeri yok cümle ten güzel

ebyât› üzre cümle mahbûbân › flehr i Peçoy bu hammâmda arz › pehlû-y› sîm-ten edüp nîlgûn futa­lar içre mukaflfler bâdam-misâl hâs u beyâz cism i latîfleri üzre kâküllerin târ k›lup uflflâkânlar›n ak›lla­r›n târumâr ederek nâz [u] na‘îm ile derûn › ham­mâmda reftâr ederler. Andan,



Ferhâd Pafla hammâm›: Bir latîf hammâm › hûb-havâ ve bir pâk ve nazîf humma i rûflenâd›r, ammâ ol kadar ifllemez hammâm › fukarâd›r. Mefl­hûr hammâmlar bunlard›r, ammâ,

Der-fasl › hammâmât › mahsûs › a‘yân: Üm­me­ten "Yüz yetmifl aded hânedân hammâmlar› vard›r" deyü ahâlî i memleket tefâhur kesb ederler. Hakkâ ki sahîhdir.

Der-hakk › çeflme-sâr › âb › revân: Cümleten k›rk yedi aded aynü'l-hayât çeflmeler vard›r. Birkaç› Eflâtûn › İlâhî'den kalm›fl cârî ikifler lüleli uyûnlar­d[›r]. Kâs›m Pafla çeflmesi ve Kad› çeflmesi ve Seget kapusunda Memi fiâh çeflmesi ve niçe yüz aded çeflme-sârlar var.

Der-manzara i hân › hâcegân › tüccârân: Umûmeni üç aded vekâle i sevdâgerânlard›r. (   ) (   ) (   ) (   ) (   )

Der-kârhâne i çârsû y› bezzâzistân: Âmmeten dörd yüz aded dekâkîn i ehl i h›refdir, ammâ Ka­ran­l›k Çârsû nâm mahalde bezzâzistân dükkân­lar› gibi Hind ü Yemen tefârûklar›ndan zî-k›ymet emti‘a i fâhireler ve akmifle i nâdireler bulunur. Ger­çi flehrine göre dükkânlar› azd›r, ammâ cemî‘i ser­haddin bu flehir bezzâzistân›d›r. Ve Budin ka­pusundan taflra âb › hayât sular kenâr›nda bir taba­hâne çârsûsu var kim gûyâ Anatolu'da Afyon­ka­ra­hisâr› tabahânesidir. (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   )

Der-mesîregâh › aded i bâğ › cinân: Be-kavl i flehir kethudâs› "Bu flehrin etrâf [u] eknâf›nda olan dağlar ve bay›rlarda hemeten alt› bin yüz altm›fl bâ­ğ›m›z sicilde mastûrdur" deyü nakl etdi. Hakkâ ki bu flehre havâle olan dağlar serâpâ bâğlard›r kim an›niçün bu flehr i Peçoy Sirem-mânend bâğ › İrem derler.

Yüklə 6,32 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   72




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin