Evl‹YÂ Çeleb‹ seyahatnâmes‹


Evsâf ı kal‘a i üstüvâr;, ya‘nî fiamos Uyvar



Yüklə 6,32 Mb.
səhifə3/72
tarix27.07.2018
ölçüsü6,32 Mb.
#60056
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   72

Evsâf ı kal‘a i üstüvâr;, ya‘nî fiamos Uyvar

Lisân ı Macar'da (   ) demekdir, ammâ sahîhi Uyvar'dır. Erdel krallarına tâbi‘dir. Lâkin Süleymân Hân asrından evvel cümle küffârların şikâyetgâhları ve kralların tahtgâhları bu idi. Kal‘ası bir buheyre i azîmin kenârında şekl i müseddes fieddâdî taş binâ bir kal‘a i mu‘azzamdır kim sedd i sedîd ve dîvâr ı medîd yedi aded mîl i cedîd tabyaları vardır. Ve ce­behânesi ve cümle topları ârâste ve altı bin aded cengâver Nemse askeriyle pîrâste olmuş bir kal‘adır kim mahsûd ı çâsârân ı bî-dîndir. Ve makbût-ı ha­vakîn-i enîndir. Cümle asâkir i nusret-me’ser bu kal‘a i fiamos Uyvar altına varup meks etdikde az­harun mine'ş-şems cümle asker mûr [u] zenbûr gibi kal‘anın cânib i erba‘asına üşüp de­rûn ı kal‘adan ancak küffâr bir yaylım top endâht edüp ve bir yaylım kurşum atmağa güc ile iktidâr­ları olup gayra mecâlleri muhâl olup cümle pa­pasları bedenler üzre amân bayrakların ser-nigûn diküp,

"El-amân, el-amân ey güzîde-i asâkir i Âl i Osmân" deyü feryâd ü figân ve âh [u] enîn etdiler.

Kal‘anın garbı cânibinden Melek Ahmed Paşa kolundan Rûmeli askeri nerdübân ve kemendlerle kal‘anın dîvârı üzre tırmaşup ve niçe burc [u] bârû­ları üzre serdengeçdiler sarmaşup guzât ı müslimîn dendân ı bedenler üzre mâl-â-mâl olunca küffârın çoğu mülhid çukura düşer gibi niçe yüz küffâr ı dûzah-karâr kal‘a handakına bî-karâr olup atılup gark ve merd i mürd oldular.

Ümmet i Muhammed kal‘a kapuların açup cümle guzât içerü doldular. Meteris ve lağımsız ve top ve tüfengsiz bu vech üzre bir kal‘a alınma­mış­dır, ammâ ne metîn ü müstahkem kal‘a idi.

Hemân Âl i Osmân'ın ru‘b u bîminden bî-amân kalup amân dilediler, ammâ dilekleri kabûl olma­yup niçe bini esîr i bend i belâ olup mâl ı ga­nâ’imleri ganîmet olup bedenler üzre hakîr ve yedi aded gulâmlarım ezân ı Muhammedî tilâvet ile i‘lâm ı zafer-âyât ı şehriyârî alâmetleri nasb olunup cümle kenîselerinde ma‘bûd ittihâz etdikleri asnâm­lardan tathîr ve tasvîrât [u] timsâlâtdan tebzîr olun­du.

Ve binâ yı âlî deyr i musanna‘ları var idi kim her biri eflâke ser çekmiş, her biri rusâs-ı hâs ile mestûr ve nakş ı bûkalemûn kâşîler ile ma‘mûr ol­muş deyr i ibret-nümâların hücreleri kâşî elvân ki­remitler ile pûşende olmuş kiliselerin yedisine mih­râb ve minber ve mahâfil i mü’ezzinân ve kürsîler ve musanna‘ eserler vaz‘ olunmak fermân olunup guzât ı müslimîne ve gürûh ı muvahhidîne ma‘bed­hâ­ne olunması revâ görüldükde efendimiz Melek Ahmed Paşa revâ görmeyüp cümle a‘yân ı devlet ve erkân ı izzet ve sâ’ir iş erleri ve guzâtın ih­tiyâr ser­ver­leri bir yere gelüp meşveret etdiklerinde Melek Ahmed Paşa eydir:

"Eğer bu Erdel memleketin İslâm diyârına zamm etdim derseniz bu şeyi Yıldırım Bâyezîd Hân ve Sarı Gâzî Süleymân Hân ederlerdi. Hemân anlar Tuna'yı hudûd edüp bu tarafa bakmamış ve yak­mamış, Mekke ve Medîne vakfı olsun demiş gitmiş. fiimdi bu kal‘a tâ kâfiristânın ortasındadır kim yi­girmi gündür. İslâm tarafından bu mahalle güc ile geldik. Bu kal‘ayı amâr edüp içine bu kadar ibâ­dul­lâh koyup gidersiz. Sonra nice zabt edersiz. Civârında İslâm kal‘ala­rından nâm u nişân yok. Belî, eğer Seydî Ahmed Paşa katl olunmamış olup bu ânda sağ olsa ve bunda amâr edüp kalsa kâfir­le­rin gözlerin sındırmışdı. Ve niçe bin küffârı kır­mışdı. Ol zabt edüp cemî‘i Erdel diyârın İslâm di­yârına zamm ederdi" deyüp Melek Paşa hâmûş-bâş ol­dukda cümle gâzîler taraf taraf,

"Ma‘kûl, ma‘kûl müşâveredir. Ve bu kal‘a krallara mahsûs pây i taht ı kadîm kal‘alarıdır. Ve müşâverehâneleri ve Sarı Saltık vakfıdır. Bunu İslâm diyârına zamm etsek kal‘a i Üstürgon gibi ve kal‘a i Ustolni-Belgrad gibi herbâr küffâr ı hâksâr gelüp sarılup [6b] alır. Niçe kerre seferî derdlerin çekeriz. Câmi‘ ve mesâcid ve âsitân ı Âl i Osmân etmek mümkün, ammâ zaptı mümkün değildir" de­yüp ferâğât edüp cemî‘i hâneleri ve kenîselerinden ve künûzlarından mâl ı hazâyinlerin alup bir ânda böyle bir şehr i ma‘mûr u müzeyyeni ıhrâk bi'n-nâr edüp ol kadar mâl ı ganâ’im alındı kim vasfdan bî­rûn idi.

Hattâ krallara mahsûs olan sarây ı âlî mukâbe­lesinde olan kenîse i âlînin içinde niçe yüz kralların lâşe i murdârların gâzîler bulup biri gâyetü'l-gâye zî-kıymet cevâhirler ile bir taht ı sîmîn üzre karâr-dâde olup hükm i hükûmât eder şeklinde, başında zî-kıymet mücevher tâc ve sorguc ı Menûçehrî ile çehre i murdârın evkâr evkâr edüp girân-bahâ li­pâçe i harîrler eğninde ve tığ ve kemer i samsam be­linde ve mücevher asâsı elinde ve cânib i erba‘ası zer-ender-zer mücevher ve münakkaş girde-bâliş­lere yaslanup huzûrunda bir meclis bezenilmiş kim iki yüzden mütecâviz sihr i i‘câz sâfî mücevher fağ­fûrîler içre gûnâ-gûn tebellür ve altun ve câm sü­râhîler ile lâle i hamrâdan nişân verir hamrlar ve yemîn ü yesâr ı kralda yüz kîse mümessek meskûk dinar ı Ferdinarlar bulundukda ol hayâtı ve memâtı murdâr olan ol kral ı dâllin na‘şe i murdârı üzre bu kadar mâlı guzât ı müslimîn görünce el-azametullâh bu kadar gâzîler yağmâ ederken birbirlerine girüp kılıç çeküp yetmiş aded yiğit bu deyr içre birbirle­rinden şehd i şehâdeti nûş edüp serhoş ı dâr ı bâkî oldular. Sonra varanlar bir şey bulmadılar.

Âhir kralın gümüş serîri ve yasdıkların alup kralı pâre pâre edüp kenîse üstüne urduklarında kral ı dâl dahi nâr-ı dûzahda karâr edüp sâ’ir şühe­dâlarımız, ordu yı İslâm içinde kuyular kazup defn edüp bi­linmemek içün üzerlerine âteşler yakdılar, zîrâ sonra küffâr bulup şühedâlarımızı anlar dahi âteşe göyün­dürür.

Ertesi gün bu fiamos Uyvar kal‘asından kalkup cânib i şimâle giderken ol gün serdâra çaşıtlarımız gelüp haber verdiler kim,

"Hâlâ hâlâ Kemen Yanoş kral kal‘a i Eçetvar nâhiyesinde cümle hersekleri ve beyleri ve sekleri yüz bin askerle başına cem‘ edüp bugün yâhûd ya­rın üzerinize gelmek üzredir, zîrâ Seydî Ahmed Paşa öldü, deyü küffârın pek tuğyânı vardır. Ve Âl i Osmân askerin tâ bu kâfiristan ortasına çekinceye dek bir yerden baş göstermedi. Gâfil mebâş" deyüp serdârı âgâh edüp ihsân ı firâvân alup yine çaşıtlığa gitdiler. Artık ağırlıkları ileri koyuvermeyüp ve çete­ci­leri men‘ eyleyüp tuğlar ve ağırlıklar bir yerden gitmek fermân olunup Budin eyâletiyle İsmâ‘îl Paşa çar­kacı ve Cerrâh Kâsım Paşa dündâr ve Melek Ahmed Paşa Rûmeli'yle sağda ve Çavuşzâde Anadolu'yla solda rikâb-rikâbe cümle ordu yı İslâm askeri pür-silâh ve âmâde olup âheste âheste git­me­de, ammâ bu haber i mûhişden Serdâr Ali Paşa hazz etmeyüp bu mahalde Seydî Ahmed Paşa'yı katl etdiğine peşîmân olup müte’ellim-künân duhânın içerek gi­derdi, zîrâ Seydî merhûm askerin kalb kuvveti ve kâfiri sındırmış idi.

Andan 5 sâ‘at gidüp niçe kerre yüz bin demet buğday yığınları içre eyle bir mahsûldâr sahrâ yı dâr ı karâr edecek kurâları ubûr edüp bir çemenzâr yerde,



Menzil i kenâr ı nehr i fiamos

Bu mahalde serdâr on bin Tatar ı adüv şikâr ile eyle ilerüsün nehb ü gâret edüp Kemen Yanoş kral­dan bir haber getirmeğe gitdiler, ammâ hakîr bile git­medim, ammâ Tatar ı adüv şikâr ol gün ol gece ça­pul civerüp Sakmar nevâhîleri nâm mahalde bir niçe bin melâ‘în hınzîrları bir bataklık göle arka ve­rüp bir tabur kazmışlar. Ve domuz sürüsü gibi içine girmişler dahi etrâfların tabur ı azîm handakları gibi çukurlar kazmışlar. Ve cânib i edvârların dıraht ı müntehâlar ile paçarızlar ve kırıntılar kırup içine gi­rüp bir sûr ı kebîr ve içine bî-nihâye esîr ve bî-hisâb mâl ı kebîr ile kâfirin tahassün etdiklerin Tatar ha­berdâr olup Tatar ile bile giden tüfeng-endâz ser­had gâzîleri iki bin güzîde piyâde ve esb-süvâr ile mez­bûr taburun üzerlerine varıldıkda hınzîr batak­dan çı­kar gibi cümle küffâr batakdan taşra çıkup kâmil üç sâ‘at ceng [ü] cidâl ve harb [ü] kıtâl olu­nup âhirü'l-emr Tatar [7a] bir kerre yan vericek küffâr bunları kaçdı zann edüp askeri kovarak cümlesi dahi tabur­dan taşra sahraya çıkınca Tatar'a ıyd-ı adhâ olup ân-ı vahidde Tatar yine dönün de­yüp cümle kâfirleri serhad gâzîleriyle ortaya alup topa dutulmuş may­muna döndürüp ansızın(?) kata­naların ve evlâd [u] en­sâbları ve esbâbları üzre kâfir­leri dendân ı tîğdan geçirüp cümle mâl [ü] menâli ve evlâ[d ü] iyâli ile esîr olup bu kadar mâl ı ga­nâ’imle yedinci günde yigirmi bin esîr ile ordu yı İslâm'a gelirken kaba ve saba esbâbları bırağup cümle üsârâları koyun sürüsü gibi sürü sürü sürü­yüp bâzâr-ı İslâma dâhil olup askerimiz ez‘âfından ziyâde olduğunda aslâ şüb­hemiz kalmadı.

Hattâ hakîrin hüddâmları üç aded Macar kefe­resi diyâkları getirdiler, ya‘nî keferenin okumuş yazmışlarına "diyâk" derler, ammâ biri gâyet tevâ­rîh-şinâs vagonsa idi, ya‘nî cihânı geşt [ü] güzâr etmiş idi, ammâ bu mahalde gelen üsârânın kesret ve vefretinden ordu yı İslâm içinde havf olunup ser­dâr ı mu‘azzamın fermânıyla muğpîçeleri ve duh­ter i pâkîzeler ve kâlîm nisvânları alıkoyup eli kılıca yarar iş bilir kâfirin tokuz bin mikdârın nehr i fiamos kenârında harbende ve aşçı ve başcı ve oğlan ve uşak bu kadar bin eli bağlı mahlûk-ı Hudâ'ya şak-â-şak eyle bir ârâyiş i rimâh-ı nîze i tığ ı bî-di­rîğ urdular kim dem i insân nehr i revân gibi cere­yân ederdi.

Bu mahalde hakîr âlem i hayretde kalup eyit­dim: "Ey Hâlik i kevneyn 1dir, ammâ bu ne sırr ı hafîdir kim tokuz bin âdemin cânı ve kanı çıkup gitdi" deyüp mebhût ve abs(?) ol­dum, ammâ bunları anıniçün kırdılar kim,

"Eğer Kemen Yanoş gelirse ordu içre bu kadar bin küffâr derûn ı askerde bulunup şaşkınlık verir" deyü cümle kırdılar.

Ve yine çâşıtlar gelüp "Kemen Yanoş yigirmi konak içeri nehr i Tise'yi geçdi" deyü haberler ge­lüp asâkir i İslâm şâd olup tokuz bin esîri kılıçdan geçirdiklerine peşîmân oldular.

Andan nehr i fiamos kenârından kalkup yine cânib i şimâle Kemen Yanoş kral ardı sıra deyü azîmet edüp 5 sâ‘atde yine,

Menzil i kenâr ı nehr i fiamos

Bu mahalde Rakofçi la‘în mukaddemâ Seydî Ahmed Paşa havfından bir tabur ı azîm kazmış kim bir günde güc ile devr olunur. Handakı çâh ı gay­yâdan nişân verüp içinden nehr i fiamos cereyân eder. Bir tarafı büyük nehr i fiamos ve handakdan hâric şark cânibinde bir sazlık ve bataklık idi. Bu ta­burda dahi Rakofçi kral karâr edemeyüp andan (   ) sâ‘at menzile gidüp,



Evsâf ı menzil i Küçük Tuzda

Bu dahi Erdel krallarına tâbi‘ bir şehr i âbâdân idi. Bunda dahi bir azîm tuz ma‘deni olup bir Mısır hazînesi mâl hâsıl olur başka irşeklikdir. Bu şehir dahi hâlî bulunup cümle âmâde olan mâl ı ga­nâ’imleri alınup şehri ıhrâk bi'n-nâr [olundu]. Nehr i fiamos'u bu mahalde âsân vech ile ubûr olunup iki cânibi mahsûllü bayırlar geçüp (   ) sâ‘atde,



Evsâf ı kal‘a i Kolojvar

Lisân ı Macar'da (   ) (   ) demekdir. Ve bânîsi Lagoş kraldır kim Hazret i Îsâ vilâdeti târîhi sene 1503 târîhinde dünyâya gelüp kırkıncı yılda bu kal‘ayı Süleymân Hân havfından binâ etmişdir, ammâ hâlâ Erdel krallarına tâbi‘ kal‘adır, lâkin içinde Nemse çâsârı tarafından üç bin aded soltat murtat cengâver kâfir bat olmağile serdâra itâ‘at etmeyüp varoş ı kebîri ise urulup kal‘ası meydân ı mahabbetde kaldığın derûn ı hisârda olan küffâr ı füccâr ı Macar;lar görünce "El-amân" deyüp beyâz vere bayrakları diküp kapudanı Hereko nâm dalâlet-âyîn i benâm kâfir serdâra hedâyâlarıyla gelüp itâ‘at etdi, ammâ bu kal‘a bir bâğlı bayır dibinde ha­vâleli şekl i murabba‘ fieddâdî binâ bir kal‘a i zîbâ yı müzeyyendir kim cirmi dörd bin adımdır, lâkin yalın kat dîvârlı ve kırk kulleli ve dörd kapulu ve handaklı bir kal‘adır.

Havâlesi cânibi batı tarafıdır ve ana nâzır bir ka­pusu var. Bu kapu tarafında bir su değirmeni var. Ve maşrık tarafına nâzır varoş kapusu ve kıbleye mekşûf gûrhâne ki maşatlık kapusu var. Bu taraf­daki handakı alçakdır, bu kal‘aya herkes girüp seyr [ü] temâşâ edüp bey‘ [ü] şirâlar olundukda hakîr dahi içeri gi­rüp seyr [ü] temâşâ eyledim.

On bir musanna‘ manastırı var. Her birinin serv-misâl serâmed çanlıkları var. Üstleri gümüş-misâl kalaylı ve pirinç teneke örtülü nâkûshânelerdir. Ve her kenîsenin kıbâbları üzre âdem kaddi kadar altun yaldızlı haçları ve salîbeli peykerleri var. Ve her deyrin yanlarında bilâ-teşbîh medrese [7b] -misâl papas-ı palas-pûşân hâneleri ve mükellef bâzergân hânları ve çârsû yı bâzâr ı müzeyyeni var kim cümle avretler bey‘ ü şirâ edüp kocaları birer kâra meşgûl­lerdir.

Ve asker i İslâm havfından cümle kurâları halkı gelüp kal‘aya girdiklerinden derûn ı hisâr eyle iz­dihâm idi kim benî Âdem'den ayak basacak yer yok idi. Ve dörd bin aded askerîsi kefereleri dahi bunda âmâde idiler. Ve mahbûb u mahbûbesi ve bâğ u bâğçesi bî-hisâb ve bî-kitâbdır. Ve âb [u] he­vâsı gâyet latîfdir.

Bu temâşâları edüp ordu yı İslâm'a refîkleri­mizle gelüp {(   ) senede} merhûm Seydî Ahmed Paşa ile bu kal‘a altına bahâr seferinde gelüp Rakofçi la‘în kralın kırdığımız cünüd ı cünûbü kel­lelerin seyr [ü] temâşâ etdik kim müşebbek bostân­larda kabak ve karpuz kelekleri nice yatırsa kelle i küffâr, hâksâr olup eyle yatır. Ve taburı handakı çâh ı gayyâ-misâl olup derûn ı hafirde lâşe i küffâ­rın derileri üstühânlarına sarılup kat-ender-kat pây­mâl i rimâl olup yatırlardı.

Ve sahrâ yı Kolojvar'ın beşer altışar sâ‘atlik yerlerinde üstühân ı küffâr hâr u hâşâk i haşeb kı­rıntısı gibi ber-hâk-âlûd yatırdı. Cümle guzât ı müs­limîn ile bu cîfe i murdârları seyr [ü] temâşâ edüp böyle bir gazâ yı ekberde bulunduğumuza bu hakîr hamd ü senâ edüp efendimiz Gâzî Seydî Ahmed Paşa rûhuna Fâtiha tilâvet etdik. Hakkâ ki gazâ yı azîmimizdir kim 1. Andan 4 sâ‘atde,

Menzil i Fiz: Bir çemenzâr yerdir. Andan 3 sâ‘atde,

Evsâf ı kal‘a i fiebeş Uyvar

Sahîhi Uyvar'dır. Lisân ı Macar'da (   ) (   ) demekdir. Bânîsi Mihadi Laslo kral binâsıdır kim Nemse çârsârı hükmünde,

"Tata kal‘ası;nda yatır İrşek bunun veled-i pelîdi bir nâmdâr kral idi" deyü Macar tevârîhlerinde yazmışlar.

Bu kal‘a dahi Erdel kralına tâbi‘dir, ammâ Red[i] [İ]şvan kralzâdenin milk i mevrûsudur. Kal‘a taş­rasında varoşu ıhrâk olunup kal‘a içinde olan küf­fârlar "el-amân" deyüp kal‘ayı vere ile ve­rüp kal‘anın iş erleri ve şagları ve nemeşleri ve jo­doşları kal‘adan hedâyâlarıyla çıkup serdâra geldiler ve cümle hedâyâların verdiler. Ve bir oda yeniçeri ve si­pâhdan yasakçı aldılar. Kal‘ası nehr i Kiriş ke­nâ­rında şekl i müseddes bir taş binâ kal‘adır. Handakı ve tabyaları gâyet metîndir.

Ba‘de's-sulh serdâra hoş-âmed topları atup şâ­dumânlar edüp vâfir bey‘ ü şirâlar oldu. Ve me’kû­lât u meşrûbât ve na‘l ve mıhdan çok şey bulundu­lar, ammâ hisâr içre beş bin aded Nemse askerisi âsûde-hâl oturdular.

Ve mezkûr nehr i Kiriş bu mahalde fiebeşvar yaylalarından tulû‘ edüp ener, iki bölük olur. Bir fırkası Varat kal‘ası dibinden geçer ve bir kolu dahi Kiş Varat kal‘ası dibinden geçüp bir konak yer aşağı gidüp Siyâvuş Paşa karındaşı Hüseyin Paşa binâ etdiği Fekete-Bator kal‘ası dibinden geçüp bir konak batı tarafına akup kal‘ayı çonradığı­mıza yakın nehr i azîm Tise'ye mahlût olur.

Ez-în cânib fiebeş Uyvar altından kalkup 5 sâ‘atde,

Menzil i Sarây ı Utvar Kapdanı

Bu yer sarây ı ibret-nümâ yı musanna‘ idi kim ta‘rîf ü tavsîfinde lisân kâsır ve kalemler kâsir idi. Bu sarây ı behişt-âsâyı ân ı vâhidde yağmâ ve alan u tâlâncılar ıhrâk bi'n-nâr edüp hâke berâber etdiler, ammâ bu cây-ı çemenzârda cümle iş erleri bir yere gelüp ve 2 fehvâsınca müşâvere olu­nup kal‘a i Vaşarheld deresinde küffârın isyân [u] tuğyânı olması sebebiyle ol câniblere gitmek müm­kün olmayup yine semt i şimâle sarp dağlar ve bel­ler ve sa‘b yollar aşup 3 sâ‘atde,



Menzil i Senbedek

Bu menzilde vâfir cebehâne arabaları ve toplar gelemeyüp cemî‘i bârhâne gelmesiyçün Rûmeli eyâletiyle efendimiz Melek Ahmed Paşa'yı me’mûr eyleyüp ol sarp dağlardan niçe bin arabalar aşınca bu mahalde iki gün meks olundu, ammâ bu ma­halde gelen esîrlerin hisâbın Hudâ bilür. Hattâ beş yaşında bir esîr yüz akçeye ve bir at elli akçeye bey‘ olunup ordu yı İslâm eyle ganîmet oldu kim herkes ganîmetden bîzâr olup yurd yerlerinde ba‘zı partal u sartal makûlesi kelepür eşyâları bırağırlardı. Hattâ bazı avret ve oğlan yurd yerlerinde serserî ge­zerlerdi. Ve bu mahallere Bihâr nâhiyesi derler, ga­yet mahsûllü yerlerdir. Andan 5 sâ‘atde,



Evsâf ı şehr i Dejvaroş

Erde[l] krallarının hâssıdır ve sahîh Erdel diyârı bu mahallerdir. Orta Macar ve Hayduşak Macar ve Seykel Macar ve Saz Macar değildir. Hâssü'l-hâs Erdelistân ı kâfiristân bu zemîn i a‘mâristândır kim Erdel'in tâ ayne'l-fi‘li bu mahallerdir. fiehir bir ba­yırlı mahalle vâkı‘ olmuş on üç bin aded kârgîr binâ kâşî i Çîn gûnâ-gûn kiremitler ile mestûr bir şehr i ma‘mûr idi kim görenler vâlih [ü] hayrân kalırlardı.

Çarkacı İsmâ‘îl Paşa askeri mâl ı ganâ’imler alup böyle şehr i nâzenîni ıhrâk bi'n-nâr ile [8a] ha­râb-âbâd etmişler. Hakîr Melek Ahmed Paşa efen­dimizle uğrayup temâşâ etdik. Henüz güneşde zerre ve deryâda katre-misâl bâğ ı İremden nişân verir bâğçelerinde nüzhet-âbâd kasr ı Havarnakları ve fıskiyye ve havz [u] şazrevânları kalmış.

Andan yine taraf ı şimâle 4 sâ‘atde,



Menzil i ma‘den i giyâh

Hakîkatü'l-hâl otluk ma‘deni denildiği kadar var. Cümle asâkir i İslâm bu sahrâ yı çemenzâr [u] giyâhât içre iki gün meks eyleyüp nebâtâtın taşıyup niçe kerre yüz bin at ve katır ve develer bağlayup cemî‘i Tatar halkının da altı kerre yüz bin devâbbât­ları bu sahrânın otun otluğun yediler. Gûyâ deryâda katre ve güneşde zerre kadar eksilmedi.

Andan kalkup yine şimâle 5 sâ‘at gidüp bayır­lar ve çayırlı yerler aşup,

Menzil i kenâr ı nehr i fiamos

Bu nehir tâ şark cânibinde Seykel yaylalarında Senyal dağlarından hurûc edüp yigirmi pâre kal‘alara uğrayup kal‘a i Namin ile kal‘a i Kalu kurbunda nehr i azîm Tise'ye mahlût olur bir âb ı hayât ne­hirdir. Tâ Erdel memleketinin ortasından cereyân edüp, niçe vâdîleri ve ;kurâ vü kasabât ve kılâ‘arın mezra‘alarını saky eder.

Andan (---) sâ‘at yine şimâle gidüp tekrâr,

Menzil i kenâr ı nehr i fiamos

Bu mahalde hakîr on sekiz yiğit ile nehr i fiamos'u ubûr edüp Maşrık cânibinde dağlar aşup bir gece seğirdüp vakt i şâfi‘îde bir köy basup on dörd aded güzîde pençe-i âfitâb gulâm-ı mehtâbları esîr ve yüz elli aded sığırlar ve iki yüz aded ko­yunlar ganîmet alup tekrâr selâmetle,



Menzil i kenâr ı nehr i fiamos

Bu mahalde cümle ganîmetlerimiz fürûht edüp yigirmi birer guruş hissedâr olup Kâzım nâm gu­lâmı hissemize tuta aldık. Andan 4 sâ‘at yine şimâle gi­düp yine,



Menzil i kenâr ı nehr i fiamos

Bir çemenzâr bâğ ı İrem-misâl bir mahsûllü ma‘mûr kurâlar idi. Deryâ-misâl asker gelüp meks eyledikde bu sahrânın cânib [ü] etrâfında olan kurâ­ları gâret edüp cümle ıhrâk bi'n-nâr olundu. Andan 3 sâ‘atde def‘â,



Menzil i kenâr ı nehr-i fiamos

Hülâsa i kelâm bu diyârları nehb ü gâret edüp esir [ü] mâl ı firâvân alup ıhrâk bi'n-nâr etmek içün nehr i fiamos kenârında on gün meks edüp niçe yüz kurâ ve kasabât ve kılâ‘ ve palankaları yakup yı­kup harâb [u] yebâb edüp bu menzilde ale'l-umûm asâkir i İslâm-ı nusret me’ser nehr i fia­mos'u karşu tarafa âsân vech ile ubûr edüp artık câ­nib i şimâle gitmeyüp taraf ı maşrıka azîmet olu­nup 5 sâ‘atde dağlar ve beller aşup ismi ma‘lûmum değil bir sahrâda meks olunup cümle asâkir i İs­lâm'a tenbîh [ü] te’kîd olunup herkes hayme vü har­gâhında olan esîrleri zabt etdiler. Andan 2 sâ‘atde,



Evsâf ı kal‘a i Köyvar

Lisân ı Macar'da "taş kal‘a" demekdir. Erdel krallarına tâbi‘dir, ammâ mürd olan Rakofçi kral la‘înin veled i pelîd-i anîd-i nâ-pâki kal‘ası;dır. Bânîsi Gorandi Mikloş kral binâsıdır. Bu kal‘a aslâ itâ‘at etmeyüp yüzden mütecâviz topları asker i İslâm'a atup çok âdem helâk etdi, zîrâ yola karîb idi.

Ba‘dehu yanına kimse uğramayup cüyûş ı mu­vahhidîn alarkadan ubûr etdiler, ammâ kal‘a küffâr­ları mukaddemâ pusuya girüp hayli ümmet i Muhammedi giriftâr ı esîr-i bend-i belâ ve zincîr-keşân eylediler.

Bu ahvâl i pür-melâl seraskere mün‘akis olup bu kal‘adan dil almak içün efendimiz Melek Ahmed Paşa ta‘yîn olundukda bir gece iki bin aded pâk ve pâkîze müsellah yiğitleri mezkûr kal‘a al­tında kemîngâhlar[a] koyup sabâh oldukda kal‘a kapusu açılup cümle küffâr bî-pâk ü bî-pervâ taşra çıkdıklarında hemân kemînde olan guzât "Allâh" deyüp kılıç urdular.

Derhâl der i kal‘a kapanup cümle küffâr taş­rada kalup beş yüz aded küffâr pây-beste ve dil-haste ve bend-i zincîr ile müşerref olup dörd yüz kadar kelle dahi alındıkda azamet i Hudâ mel‘ûn kal‘a belki bin mikdârı balyemez topları atup murg ı semender-vâr âteş i Nemrûd içinde kaldı.

Hamd i Hudâ bir kimsemize top gülleleri isâbet etmeyüp kal‘a taşrasında olan mâl ı ganâ’imlerin cümle Hırvadlı gâzîlerimiz alup beş yüz esîr ile ordu yı Melek Ahmed Paşa'ya alay ile gelinüp bir niçe kâfirleri serdâra dil götürülüp ba‘de's-su’âl kelleleri serâperde önünde be[de]n i murdârların­dan cüdâ olundu.

Ba‘dehu cümle ganâ’imle cümle üsârâlar fü­rûht olu­nurken meğer kal‘a kapudanı olan mel‘ûn tebdîl i câme etmiş ol ma‘rakede esîr olmuş. Ol mel‘ûn ı kallâş ı nâ-tırâş hâmûş-bâş dururken ser­had gâzîleri içre kırk bin guruşa dek bahâya çıkınca ne olduğu ma‘lûm olup mukaddemâ asker i İslâm'dan aldığı ümmet i Muhammed esîrlerinin yüz yigirmisin dahi verüp kırk bin guruşa fürûht olunup her bahâdır yiğitlere otuzar aded [8b] guruş hisse değdi, ammâ mezkûr Köyvar kal‘ası nehr i fiamos kenârında evc i semâya berâber bir topraklı dağda iki çatal karşu karşuya iki dâne hısn ı hasîn ve sedd i metîn seng-tırâş bir sûr ı savaş ı perhâşdır kim Deve kal‘asından sonra bu kal‘aya mu‘âdil bir sûr ı üstü­vâr yokdur.

Gerçi nehr i fiamos aşırı bir kûh ı bü­lend havâlesi vardır, ammâ kal‘aya ol dağ­dan bir zarar yokdur. Ve bu kal‘aya serhad halkı Çatal kal‘a derler. Ve batı tarafına nâzır birer ka­pusu var. Cânib [ü] etrâfı dereli ve depeli yerlerdir. Andan kalkup 3 sâ‘atde,



Menzil i kenâr ı nehr i Laboş

Bu nehr-i lezîz tâ Halmaş yaylağından gelüp bu mahalde nehr i fiamos'a mahlût olur, lâkin küçük nehirdir, ammâ âb ı zülâldir. Andan yine şimâle 2 sâ‘atde,



Evsâf ı şehr i Laboş

Lisân ı Macar'da (   ) demekdir. Bânîsi Matyaş kraldır kim vilâyet i Ungurus'a ve vilâyet i Leh'e mâlik olup Tuna Belgrad'ın Ebü'l-feth Sultân Me­hem­med'e vermeyen kral i dâllin oğlu Matyaş kral binâsıdır, ammâ Orta Macar'da Zolomioğlu mil­ki­dir. Ve Erdel krallarına tâbi‘ bir şehr i Laboş'dur kim nehr i Laboş kenârında bir sahrâya vâkı‘ olmuş ürd i behişt bir şehr i müzeyyen imiş. Tatar ı saba-reftâr-ı adû-şikâr askeri serdârı olan fiâh Polad Ağa bu şehre uğrayup mâl ı ganâ’im ve üsârâların alup şehr[i] âteş i sûzân ile ziyân ve halkını esîr [ü] nâlân ve kurâların alan u tâlân etmişler. Hakîr vardıkda ancak birkaç kârgîr binâ kenîseleri kalmış idi. Anları dahi Âl i Osmân askeri zîr i zemînlerin ka­zup bir hayli defîne mâllar bulup kileseleri âteş i Nem­rûd ile göyündürdüler. Andan nehr i Laboş'u ubûr edüp 4 sâ’atde bayırlar aşup nice köyler ıhrâk edüp giderek,



Menzil i kenâr ı nehr i Sasa

Sâhilinde meks [ettik]. Bu nehir Nagbanya dağ­larından gelüp nice kurâ ve şehirleri rey edüp nehr i fiamos'a mahlût olur.

Ve bu mahalle karîb nice yerlerde aceb ü garâ’ib banalar, ya‘nî ılıcalar var­dır, lâkin gayri diyâr germâbları gibi ma‘mûr kârgîr binâlar ile inşâ olunmamışdır, ammâ hassaları çok­dur.

"Kiraz eyyâmında bu vâdîlerde yigirmi bin ke­fere çadırları ile bu kadar mahlûk ı Hudâ gelüp ıyş ü işret edüp ılıca yı Rûmî ederler" deyü nakl etdi­ler. Lisân ı Macar'da ılacaya (   ) derler.

Andan 3 sâ‘atde her biri birer şehre benzer ku­râları yaka yıka gidüp,

Menzil i karye i Tövar

İtâ‘at edüp bir yeniçeri odası konulup ıhrâk olunmadı. Ve bu mahalde nâm [u] nişân içün bin koyun on altı akçeye bey‘ olunup Ordu Monlası Ramazân Efendi sicille kayd etdi. Bir seferde Âl i Osmân askeri böyle ganîmet olmamışdır.

Andan 5 sâ‘at gidüp sene 1071 Zilhicce'sinin arife günü "Allâhümme Lebbeyk" diyerek pür-silâh gidüp,

Evsâf ı kal‘a i Nagban Ejder

Diyâr ı Acem'den gelme Menûçehr'in evlâdla­rın­dan Nîgban, ya‘nî ey kral bu hâk i pâke kadem basup bir ejdehâyı katl etdiğiçün ismine Nagban Ejder derler.

Ba‘dehu bu şehri cây-ı vatan edinüp anın is­miyle müsemmâ bir şehr-i Mînâ olup Nagban Ejder nâmıyla şöhret bulmuşdur. Cümle Erdel Macarı ve Orta Macarı ve Hayduşak ve Saz ve Seykel Ma­car­larının silsile i nihâyetleri bu Menûçehrzâde Nagban Ejder'e müntehîdir. Kendisi (   ) medfûn­dur.

Erdel krallarının bir tahtı Erdel Belgrad'ı ve bir tahtı fiamos Uyvar ve bir tahtı bu Nagban Ejder'dir kim cümleden şehr i kadîm i Macar bu dâr ı di­yâr­dır. Hâlâ Erdel krallarının tahtgâh ı mahsusu bu­dur.

Nehr i Banya Ejder ya‘nî Ejder Ilıcası suyu ke­nârında bir dereli yerde cânib i erba‘ası havâleli dağ­ları ve rağları ve yakın ve ırağları cümle bâğlardır kim cümle kırk bin bâğdır, derler. Ve cümle halkı­nın kâr [u] kisbleri şarâb yapmak ve hamr satmak­dır.

Kal‘ası mezkûr dere içre şekl i murabba‘ yalın kat taş dîvârlı kal‘a i azîmdir. Cirmi kâmil beş bin germe adımdır. Ve mağrib cânibi amelî cumbul ba­takdır kim bu şehrin hınzîrlarına yatakdır. Ve han­dakı vâsi‘dir, ammâ alçakdır, lâkin mâl-â-mâl sulu savakdır.

Ve kıble cânibine varoş kapusu var. Üç kapusu dahi üç tarafa nâzır metîn kapulardır. Bu kal‘a havâ­leli ve metîn olmamağile ve cümle halkı ankâ bâ­zergân olmağile havflarından itâ‘at edüp bir oda yeniçeriler ile Seydî Ahmed Paşazâde Mehem­med Beğ yasakçı konulup bu kal‘ayı hıfz [u] hırâset edüp ıhrâk ı nâr olunmadı. Ve iki gün meks olunup bey‘ [u] şirâlar olundu.

Hakîr dahi na‘l ve mıh almaya kal‘aya girüp seyr [ü] temâşâ etdim. Beş bin askere mâlik ve on bir aded çanlık kulleli manastırları ve hânları ve medrese ve irşekhâneleri ve çârsû-yı [9a] bâzârları ma‘mûr u müzeyyen olup bunda dahi cümle avret­ler metâ‘ların müşterîlerine gizlice satarlar. Ve bu kal‘a irşekleri ve birovları ve nemeşleri ve dojları hedâyâlarıyla Ali Paşa'ya ve Melek Paşa'ya gelüp hedâyâların getirüp cümle keferelere ikrâm olundu.

Ba‘dehu kefereler kal‘aya gelüp serdâra "Safâ geldiniz" deyü bin pâre balyemez top atup şâdu­mânlar edüp ale'l-akîb serdâra ve Melek Paşa'ya be­şer kîse döğme riyâl talar guruş getir­di­ler, zîrâ bu şehirde gümüş ma‘deni var, ibret-nümâdır kim bir diyârın ma‘den i fızzasına ben­ze­mezdir. "Üç yerde âdem beli kalınlığı cevher çıkar" derler, ammâ âsân vech ile çıkarmış, ma‘den­gâ­hın görmek olmadı, ammâ kal‘a ortasında siyâsetgâh meydânı kurbunda darbhânesi aceb temâşâgâhdır. Erdel memleketinin altunu ve guruşu cümle bunda kesilir, zirâ ekseriyyâ dağları altun ve gümüş ma‘âdinleridir.


Yüklə 6,32 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   72




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin