Evl‹YÂ Çeleb‹ seyahatnâmes‹


Der-vasf › tetimme i flehrengîz



Yüklə 6,32 Mb.
səhifə61/72
tarix27.07.2018
ölçüsü6,32 Mb.
#60056
1   ...   57   58   59   60   61   62   63   64   ...   72

Der-vasf › tetimme i flehrengîz i kal‘a i Se€itva[r]:

.................. (3.5 sat›r bofl)....................

Bu kal‘ay› dahi seyr [ü] temâflâ edüp niçe yâ­rânlar ile vedâlaflup Sadr›a‘zama yetiflmek içün iki bin aded pür-silâh salt u sebükbâr asker olup kal‘a i Se€itvar'dan cânib i garba gâh da€l›k ve gâh kumsal ve ormanl›k içinde katana kâfiri yata€› içre 6 sâ‘at gidüp,

Sitâyifl i kal‘a i Bobofça

Lisân › H›rvadca (   ) (   ) demekdir. Bânîsi Zirniski Miklofl ban binâs›d›r, ammâ ibtidâ fâtihi Süleymân Hân Se€itvar kal‘as› alt›nda mer­hûm olup üç günden sonra kal‘a i Se€itvar feth olunca Sokollu Mehemmed Pafla'n›n re’y [ü] tedbîri ile Vezîr i hâmis Mustafâ Pafla ve kar›ndafl› fiemsî Pafla Rûmeli eyâletiyle bu kal‘a i Bobofça'y› muhâ­sara edüp ol gece bir lu‘b ile küffâr derûn › hisâr­dan firâr edüp sene 974 mâh › Safer'inin yigirmi toku­zun­cu gün bi-emrillâhi Ta‘âlâ kal‘a i Bobofça dest i Âl i Osmân'a girüp gere€i gibi her mühimmât [u] levâz›mâtlar›n görüp kemâkân kifâyet mikdâr› asker korlar.

Ba‘dehu sene (   ) târîhinde yine küffâr › dû­zah-karâr bu kal‘ay› istîlâ etdikde niçe sene dest i küffârda durup âhir i kâr Sultân Mehemmed Hân › Sâlis asr›nda sene 1009 târîhinde Serdâr › Mu‘az­zam ‹brâhîm Pafla dest i küffârdan alup amâr eder.

Ba‘dehu sene 1074 târîhinde yine küffâr Zirin­o€lu bu kal‘aya istîlâ edüp Vezîria‘zam Köpürlü­zâde Fâz›l Ahmed Pafla Kanije kal‘as›na imdâda geldi€in küffâr istimâ‘ edüp bu kal‘ada küffâr › hâksâr ancak befl ay oturmuflken kal‘a i Bobofça'y› âtefle urup cümle toplar› ve cebe­hânelerin götürüp yeni kal‘alar›na komufl. Ancak kal‘as› bir mürtefi‘ püflte üzre kârgîr binâ bir iç kal‘a i ra‘nâs› kalm›fl.

Sultân Mehemmed Hân › Sâlis tahrîri üzre Kanije eyâletinde voyvadal›kd›r ve Se€itvar kazâs› niyâbetidir. Kal‘a dizdâr[›] ve üç yüz aded neferât­la­r›n›n Sadr›a‘zam cürmlerin afv edüp kal‘ay› kâfire verdikleriyçün dizdâr› ve yedi aded a€alar› azl i ebed ve nefy i beled oldular.

Ve bu kal‘an›n etrâf› göllük ve batakl›kd›r, ammâ küffâr ›hrâk bi'n-nâr etmeden gâyet metîn ve sa‘b kal‘a imifl.

Ancak bir câmi‘i ve bir hân› ve bir hammâm› kârgîr olmak ile ›hrâk olmam›fl. Mâ‘adâ âsâr › binâ­lar› henüz alev ber-alev âtefli evc i âsumâna peyveste olmada idi.

Bu kal‘an›n ta‘mîr ü termîmine üç aded pafla ve on bin aded re‘âyâ vü berâyâ ta‘yîn olunup amâr etme€e cidd ü cehd ederlerdi.



{Der-beyân › kazâ y› nâgehânî}

Bu hakîr bu harâb-âbâd kal‘adan kalkup câ­nib i cenûba Kanl› Kavak yolu üzre giderken âdem âdem lefli üzre bir çemenzâr ve d›rahtistân içre yat›r­lard›. Gûyâ her d›raht›n alt› fiecere i Vakvâk dibine dönmüfl. Kimisi dahi sa€, küffâr bunlar› bir hofl kesmemifl, kimisi henüz cân çekiflüp ölmemifl, ki­misi aya€ üzre kalkup yine yere düfler ve niçe yüz­lerinin henüz kanlar› nehr-vâr cereyân ederdi. Ne‘ûzü billâh bir mahûf u muhâtara yer imifl.

Me€er bizden mukaddem Bobofça kal‘as›ndan kalkan befl yüz mikdâr› ümmet i Muhammed'e {küffâr} sataflup k›rarken hikmet i Hudâ bu hakîr iki bin aded güzîde asker i ‹slâm ile arbede i ma‘reke üzre vard›€›m›zda [177b] hemân küffâr bizi görüp da€lara firâr etdikde bu kadar mâl u menâl ve tuhfe metâ‘lar ve flâhbâz yi€itler her bir d›raht›n z›ll › himâyesinde zîr i zeber olup yat›rlard›.

Hemân bizim asker bu kadar mâl › ganâ’ime el urup bir ânda cemî‘i metâ‘lar› ve girân-bahâ eflyâ­lar› ya€mâ etdiler, ammâ Allâhu a‘lem kâfir dahi ormanlar içinde idiler.

Hemân hakîr dahi bir katîfe kavuk içinde on külçe s›rma ve bir sîm kemer raht ve bir fleyhânî mutallâ ve müzehheb g›lâfl› k›l›ç ve bir s›rmal› tîrkefl ve bir tengetir musanna‘ çad›r ald›m. Ve ba‘z› refîk­lerimiz bele€an mâ-bela€ eflyâlar alup giderken hemân,

Hakîr eyitdim: "Bire gâzîler bu kadar mâl ald›­n›z. Bârî Allâh aflk›na ve dîn i mübîn u€uruna flu mecrûh olan âdemlerden seyishâne üzre alal›m" dedikde taraf taraf ma‘kûl dediklerinde ibtidâ bu hakîr bir garîb Arnavud yi€idin seyishâneye bin­dirdim ve sâ’ir guzât da€larda gezen atlardan yüz on kadar atlar bulmufllard›, anlara yetmifl aded mec­rûh âdemleri bindirüp Kanl› Kavak yolundan dö­nüp cânib i flimâle kal‘a i Kopan yoluna firâr eder fleklinde gitdik, zîrâ Kanl› Kavak yolunda nehr i D›rava kenâr›nda Maslovin ‹skelesi kenâr›nda H›rvat kâfiri kay›klar› çok imifl. Hemân nehr i Bektey(?) kenâ­r›nca gider.

Hemân karfludan ümmet i Muhammed alemleri nümâyân olup on bin kadar dal k›l›çl› ve cürd atl› âdemler asker i pür-silâh bize karflu gelüp,

"Bire flükür sa€l›€a, kâfir sizi nerde bozup k›rd›" dediklerinde biz dahi,

"Hay›r bizi k›rmad›, lâkin bizler ceng üzre râst gelüp küffâr da€lara firâr edüp bu kadar mecrûh âdemleri halâs etdik".

"Yâ vezîr kethudâs›n›n arabalar› ve bu kadar mâl u menâli nice oldu" dediklerinde,

"Araba ve mâl u cân u bafl târmâr olup cümle yerde yat›rlar" dedi€imizde hemân cümle asker yine dal k›l›ç olup bizim geldi€imiz yola gitdiklerinde biz art›k lâ-kayd olup emn-i tarîkda kalup sehel at­lar›m›z otlad›rken hemân bizim ceng yerine u€rad›­€›m›z mahalden bir sadâ y› Allâh Allâh kopup bir tüfeng sadâs› istimâ‘ etdik kim sadâ y› Allâh Allâh evce peyveste oldu.

Bir sâ‘atden an› gördük. Bize buluflup giden gâzîler ceng yerine vard›klar›nda görürler kim niçe yüz kâfir biz gitdikden sonra flikârlar›na gelmifller. Hemân bu gâzîler kâfirlerin ard›n önün de€flirirler ve kâfire dal sâtûr › Muhammedî olup giriflirler. Tarfetü'l-ayn içre küffâr› k›rup üç yüz kelle ve iki yüz esîr kâfirler ile ve on bir aded at arabas› mâl ile ya­n›m›za geldiklerinde,

"Bire gâzîler, gazân›z mübârek ola. Elham­dü­lillâh flu kâfirlerden intikâm ald›n›z" deyüp bin bin hamd ü senâ ederek cümle gâzîler ile bir yere gelüp cânib i cenûba yine ormanlar içre 7 sâ‘atde gidüp,

Evsâf › kal‘a i Berezense

Lisân › H›rvatca (   ) (   ) demekdir. Bânîsi yine Zirin küffâr›ndan Zirniski nâm ban › benâmd›r. Bu dahi Süleymân Hân merhûm oldu€u günlerde Sokollu Mehemmed Pafla'n›n fermân›yla sene 974 târîhinde Rûmeli vezîri fiemsî Pafla fethidir.

Ba‘dehu buna dahi küffâr istîlâ edüp yine Sultân Mehemmed i Sâlis asr›nda sene 1009 târî­hinde Serdâr ‹brâhîm Pafla fethidir, ammâ yine küf­fâr › hâksâ[r] bu sene 1074 de istîlâ edüp derûn › hi­sârda befl ay mukîm olup Sadr›a‘zam Köpürlü­zâde Ahmed Pafla deryâ-misâl asker ile geldi€in istimâ‘ edüp kal‘an›n cümle cebehânesi ve toplar›n alup kal‘ay› âtefl i Nemrûd ile yakup yeni kal‘alar›na fi­râr ederler.

Bu dahi Kanije eyâletinde voyvadal›kd›r ve Kanije niyâbetidir. Ve dizdâr› Sadr›a‘zamdan havf edüp firâr etmifldi, ammâ befl yüz nefer kal‘a kulla­r›n›n defter i cerâ’imleri üzre kalem i afv çekilüp herkes ›hrâk olan hânelerin amâr etme€e çal›fl›r­lard›.

Bunun dahi âtefli alev ber-alev yanmada idi, ammâ kal‘a amâr iken yedi kat metîn palanka kal‘a imifl. Ancak bir kârgîr binâ bir câmi‘i ve bir ham­mâm› kalm›fl.

Ve bu zemîn i kal‘an›n k›ble ve bat› taraf› iki sâ‘at yer bata€ › azîmdir. Fîl i Mahmûdî ve pîl i Menkerûsî sökmez sazl› batakd›r. Bunun dahi iç kal‘as› bir püflte i âlî üzre palanka imifl, ›hrâk olmufl.

Bunun imâretine Kayseriyyeli Dilâver Paflazâde Murâd Pafla ve Bozok Be€i ve befl bin kadar Pojaga ve Yakova kazâs› re‘âyâlar› ta‘yîn olundu. Ve niçe yerlerin evvelkiden a‘lâ metânet üzre kal‘ay› binâ etme€e sa‘y i tâm ederlerdi.

Andan yine cânib i cenûba cümle asker i ‹slâm refîklerimizle giderken da€lar ve orman ve d›rahtis­tân › azîmler geçerken balyemez toplar› sadâs›n is­timâ‘ etme€e bafllad›k. Me€er küffâr › hâksâr kal‘a i Kanije'yi yedi kral ve yedi hersek ve yedi ban iki kerre yüz bin asker ile Kanije kal‘as›n dö­€ermifl. Ve Sadr›a‘zam dahi Kanije imdâd›na var­mam›fl. Bizler dahi 6 sâ‘at gidüp elhamdülillâh Sadr›a‘zam ordusuna dâhil olup yine Sadr›a‘zam kolunda meks edüp ‹brâhîm Kethudâ efendimizle mülâkât olup vilâyet i Hersek'de olan Sührâb Mehemmed Pafla'n›n ve P›raçal› Mustafâ Pafla'n›n ve Nova ve Gabele a€alar›n›n ve Mostar a‘yân› ve vâlide­sinin mektûb­la­r›yla vâlidesinin emânetlerin verüp hakîr[e] dahi bir pençe i âfitâb Fireng köle­siy­le bir Hersek at› hedâyâ verüp "Safâ geldin Ev­liyâm" deyü vatan › aslîsi olan Hersek diyâr› ahvâl­lerin su’âl edüp niçe gûne kelimâtlar edüp kal‘a i Bobofça kurbunda Kanl› [178a] Kavak yolunda k›r›lan te­vâbi‘lerin su’âl etdikde mâ-vaka‘› üzre kendüye bir bir takrîr edüp ve,

"Küffâr› bozan gâzîler bu kadar bafl ve diller ile hâlâ taflrada dururlar" dedi€imde hemân ‹brâhîm Kethudâ hakîr ile cümle gâzîleri bafl ve dilleriyle Sadr›a‘zama götürüp cümle guzât getirdikleri kâfir­leri ihsân edüp kelleleri serâperde önünde galtân edüp bu gâzîlere bir kîse gurufl in‘âm edüp cümlesi mesrûr Berezense imâretine me’mûr olan Murâd Pafla'ya gitdiler.

Ve Sadr›a‘zam hakîre Hersek diyâr› ahvâlini dikkat üzre su’âl etdikde cümle sergüzeflt [ü] seren­câm›m›z› ve Sührâb Mehemmed Pafla ile âsî kâfire gidüp tâ Kotur kal‘as›na var›nca nehb ü gâret etdi­€imiz bir bir takrîr etdi€imden cihân cihân hazz edüp Sührâb Mehemmed Pafla'n›n arz › ubûdiyyet nâmesin verüp k›râ’at etdikde andan dahi hazz edüp hakîre yüz altun ve bir hil‘at i fâhire ihsân edüp yine hakîri a€avâtlar› zümresine ilhâk buyur­dular. Andan haymemize gelüp istirâhat etdik.

Hemân ol ân (   ) eyâletiyle ‹smâ‘îl Pafla'y› nehr i (   ) üzre Kral Köprüsü yan›nda befl on yerden asâkir i ‹slâm ve balyemez toplar ubûr etme€e cisrler yapmak fermân edüp der-akab Sirem ve Semendire ve Pojaga ve Ösek ve Segedin sancaklar›n›n askerleri ve Budin serhadlerinden yine Segsâr ve Kopan ve Peçoy ve Mihaç ve Se€itvar ve Se€iflvar(?) ve fiima­tor­na sancaklar›n›n re‘âyâ vü berâ­yâ­lar› araba­lar›yla ve bu kadar bin cerâhor re‘âyâ­lar pîrleriyle gelüp Berezense ve Kopan ve Kanije da€­la­r›ndan ân › vâ­hidde ol ka­dar d›raht › müntehâlar› kat‘ edüp mez­kûr Kral Cisri kurbunda bir gün bir ge­cede on aded cisr i azîmler inflâ etdiler kim her biri­nin üzerlerin­den on aded fîl i Mah­mû­dîler geçsede bâk [ü] pervâs› olmaz cisrler oldu kim bu felekde misilleri yokdur. Gerçi ahflâ­bâtdand›r, am­mâ bir mertebe kavî cüsûrlar oldu kim her birinden ikifler araba yan yana ubûr eder.

Kantara tamâm olunca hemân Sadr›a‘zam on pâre balyemez toplara bir fitilden âtefl etdirüp cümle yeni­çe­rileri cisrlerin karflu taraf›na geçirdüp cisir bafllar›nda meterislere girüp ol gece sabâha dak cümle asker nehr i (   ) üzre yeni cisrlerden ve Kral Köprüsü'nden asâkir i ‹slâm mûr [u] mârdan ve bilâ-aded asel i zenbûrdan çok olup deryâ-misâl cüyûfl › muvahhidîn gürûh gürûh ubûra mübâfleret etdiklerinde gulgule i Rûm ve velvele i Rûm leflkeri mûr › flümârdan efzûn oldu€undan zemîn u âsu­mân › nuh eflâke dehflet ve mehâbet târ oldu. Ve cümle asker kemâkân karflu tarafda ve hayme vü hargâhlar›nda meks etdikde Sadr›a‘zam cemî‘i bal­yemez toplara yine bir fitilden âtefller etdirüp zemîn ü âsumân "Yan yan ban ban" sadâ verdi.

Ve yine Kanije taraf›ndan küt-â-küt toplar›n sa­dâs› ale't-tevâlî gelirdi. fieb [ü] rûz aras› kesilmezdi, zîrâ kal‘a i Kanije kâfire kâfir dahi yedi kraldan Kanije'ye toplar uruldu€undan subh u mesâ taraf›n­dan toplar›n sadâs› kesilmezdi.

Hikmet i Hudâ Kanije taraf›nda olan kara­vullar›m›z bir flehbâz yi€idi tulum ile Sadr›a‘zam huzûruna götürüp hemân ol fetâ y› gâziyân,

"E€er Kanije'ye bugün ve yar›n yetiflirsek hofl ve illâ Kanije elden gitdi. Bu tulum ile Kanije gölünden yüzerek da‘vâ y› merd ile cân u bafl›m gâzîlerin ve dîn i Muhammedî'nin u€uruna koyup kâfir içinden huzûruna geldim. Feryâd›m› dinle câ­n›m vezîr. Yedi kral üç kerre yüz bin asker ile ve yedi koldan yetmifl pâre balyemez ile kal‘ay› dö­€er­ler, ammâ kal‘ada askerimiz azd›r ve zahîremiz yokdur, ammâ bârûd cebehânemiz gâyet çokdur ve paflam›z Yentür Hasan Pafla ve Kanije gâzîleri ilâ hâ­ze'l-ân alt› bin asker ile fleb [ü] rûz ceng edüp küf­fâr› Kanije gölüne komad›lar ve Ölesi nâm varofla ve Bereklik nâm mahalleye kâfiri u€ratmad›lar ve afla€› suya berâber toplar› dahi atmad›lar ve fleb [ü] rûz ikdâm › tâm ile sa‘y [u] kûflifl edüp eyle savafl › perhâfl ederler kim Sultân Ahmed zamân› yine bu Kanije'ye Tiryâkî Hasan Pafla yedi kral ile böyle germâ-germ ceng etmemifldir, ammâ feryâd›m›z zahîre k›lletidir ve bir aydan berü imdâd gelmeyüp niçe yüz gâzîlerimiz top güllesinden flehd i flehâdet piyâlesinden nûfl edüp huld i berîne gitdiler ve mecrûhlar›m›z ac u zâc u muhtâc oldular ve niçe yüz aded ibâdullâh cû‘dan öldüler. Yine böyle iken ta‘yîn olunan im­dâdlar bir aydan berü gelmediler ve yine ahâlî i Kanije tekâsül etmeyüp hâlâ germâ-ger[m] ceng [ü] cidâl ve harb u k›tâl ederler, ammâ efendim Kanijeli gâzîlerinin açl›kdan cânlar› gel­mifl­dir. Küffâr › hâksâr gördü kim bu kal‘a i Kanije bir deryâ içinde fethi günden güne müflted oldu. Âhir i kâr mel‘ûn krallar hîleye sâlik olup bu dâm › tezvîri re’y i ahsen görüp ba‘z› mekâtîbleri dürû€-âmîzler peydâ edüp zemberek oklar›yla Kanije kal‘as› içine atd›. Hasan Pafla kuluna mek­tûb­lar› getirdiler, ammâ içinde küffâr niçe heze­yân sözler yazm›fl. Sultân›m huzûrunda söyleyecek kelimâtlar de€ildir" dedikde Sadr›a‘zam bu feryâda gelen ebü'l-kelâm yi€idin muntazamu'l-kelâmlar›ndan hazz edüp "Söyle yi€it" dedikde ol fetâ y› hâz›r-cevâb eydir:

"Vallâhi devletli vezîr, kefere i hîlekâr›n k‛z-› dür[û]€unda(?) eyle [178b] tahrîr etmifl kim ‘Bire hey Türk sizin pâdiflâh›n›z atdan tekerlenüp ölmüfl, vezîria‘zam›n›z Edirne'ye gitmifl, vezîrinizin dahi va‘desi yetmifl güne dek yetmifl. Siz kimin içün bu kal‘a i Kanije'de aç uyuz ve kan kuduz olup ceng edersiz. Hemân bir gün evvel amân ile kal‘adan ç›kup gidin. Yohsa ‹svet Nikola sultân›m›z hakk› yar›n bir gün bu Kanije'ye yürüyüfl edüp sizin cümlenizi dîn i kadîmimiz sâhibi Hazret i Îsâ ve Meryem Ana aflk›na sizi k›rmadan dipdiri kebâb edüp sa€ kalanlar›n›za kebâblar›n›z yediririz’ deyü hîle ile fleytanatl› k‛zlar›n guzât bulup k›râ’at olundukda kizb i mahz olup hîle ile tahrîr oldu­€una haml edüp yine cenge ma‘a'z-ziyâde âheng edüp devletli vezîr her gün her gece kâfire göz aç­d›rmayup top u kumbara ve kurflumu bârân › la‘net gibi ya€d›r›rlar, ammâ hemân devletli vezîr derdimiz açl›k­dan­d›r. ‹flte cümle kal‘a a€alar›n›n arz [u] mah­zarlar› ve paflam›z›n feryâdnâmeleri" deyüp bu ebü'l-kelâm yi€it arzlar› Sadr›a‘zam›n dest i flerîfine verüp Âsaf › münflî i dilîr feza‘nâmeyi k›râ’at et­dikde mefhûmu ma‘lûm › flerîfleri olup bir âh edüp eydir:

"Her zamân bu dehr i denîde kiflinin vefk › mu­râd› üzre bir fleyi ber-karâr olmaz" deyüp bu fli‘ri te­rennüm etdi. M›sra‘:

Tecri'r-riyâhu leyse kemâ tefltehi's-süfün.

deyüp vâfir müte’ellim-künân olup merdüm i dîde­lerinden çekîde çekîde hûn-âlûd nem yem-mi­sâl ce­reyân etdi.

Zîrâ Kanije'den gelen feryâdnâmeler içinde tuzlanm›fl âdem gözleri ve kan ile tahrîr olmufl âh [u] enîn sözleri ve hâlâ yedi kral › dâl bizi muhâsara edüp,

"Yedi günde yedi koldan yedi bin ma‘dût top gülleleri urup yedi yüz âdemlerimiz Hürr i flehîd olup meskenleri cennet i Me’vâ olup kâfirden top güllesi yemeden gayri yeyece€imiz kalmad›. Ve Bobofça ve Berezense ve Peçoy ve Varad kal‘alar›n kâfir alal› ve Ösek köprüsün yakal› bize bir imdâd ve zahîre ve mevâcib gelmeyüp hâlimiz mükedder­dir. Amân devletli vezîr lillâhi ve Resûlihi bize im­dâd yetifl" dediklerinde hemân Sadr›a‘zam feryâda gelen sâhib i kelâm yi€ide befl yüz altun ihsân edüp cümle Kanije askerlerine bir tesellînâme tahrîr edüp,

"‹flte size imdâd yetifldim" deyü k‛z› feryâd­nâmeyi getiren yi€ide verüp,

"Göreyim seni flehbâz›m. Düflman›n içinden Kanije kal‘as›na nice girüp imdâd geliyor haberin götürürsün. Yürü Allâh dest-gîrin ola" dedikde ol ân nefîr i r›hletler çal›nup elli pâre balyemez ve üç yüz pâre top › flâhîler at›lup cemî‘i asâkir i ‹slâm Kral Cisri nâm mahalden,



Sene 1074 târîhinde Kanije kal‘as› imdâd›na gidüp küffâr›n taburu münhezim oldu€un beyân eder

Evvelâ Kral cisrinden hareket olup Budin vezîri ‹smâ‘îl Pafla eyâlet i Budin askeriyle atlar› çarkac› ta‘yîn olunup E€re vezîr[i] sa€kola ve T›m›flvar vezîri solkola ve Haleb eyâletiyle Gürcî Mehemmed Pafla dümdâr ta‘yîn olunup sâ’ir vüzerâ [ve] vüke­lâ­lar ka­nûn › pâdiflâhî üzre yemîn ü yesârda ce­nâhayn-vâr deryâ-misâl asker gürûh gürûh git­me­de. Sadr›­a‘zam Köpürlüzâde Ahmed Pafla ise on iki bin mü­sellah ve mükemmel kendü askeriyle gi­düp biz­zât Hazret i Risâlet-penâh›n sanca€ › flerîfin önü s›ra yü­rüdüp cemî‘i balyemez toplar endâht olup da€lar ve d›­rah­tistânlar inil inil inle­ye­rek cümle asker i ‹slâm çet-a-çet giderken Kanije'den toplar at›lmaz oldu. "Âyâ bunun asl› ne ola? Allâ­hüm­me âfinâ. Âyâ Kanije'ye küffâr istîlâ m› etdi ola?" derken hemân an› gördük. Mukad­de­mâ fer­yâd­nâmeler ile gelen fetâ at boy­nuna düflüp Sadr›­a‘zama gelüp,

"Müjde devletli vezîr, küffâr sizin deryâ-misâl asker ile geldi€inizin istimâ‘ {edüp} havf ü haflyet­den ve salâbet ü mehâbet i askere tâkat getire­me­ye­ce€in bilüp cümle hayme vü hargâh ve bâr [u] büngâh ve cebehâneleri ve bu kadar balyemez toplar› ve bilâ-hisâb mâl › hazâ’inlerin yedi kral b›ra€up flimdi Keckivar nâm Yenikal‘a alt›na firâr etdiler. Hâlâ ta­burlar› içinde niçe bin çeri küffârlar arabalar›n yükletmede ve bizim Kanije gâzîleriyle çata pat ceng etmededirler. Hemân devletli vezîr kâfirin ard› s›ra Tatar Hân askeri ve salt atl› olan gâzîler dahi gitsinler" deyince tarfetü'l-ayn içre Tatar Hânzâde Ahmed Giray Sultân k›rk bin çatal atl› Tatar › sabâ-reftâr › adû-flikâr ile ›lgarup berk i hâtif gibi kâfi­rin akîbince ra‘d-vâr gitmede. Hemân Sadr›a‘zam cemî‘i bârhâneyi dündâra b›ra€up anlar dahi salt as­ker ile cânib i cenûba ›lgarup 3 sâ‘atde,

stihlâs › kal‘a i Kanije ve evsâf › eflkâl i tabur › küffâr › makhûr

Çünkim Sadr›a‘zam Kanije kal‘as› buhey­resinin sâhilinde küffâr›n tabur › azîmi içine girüp bir tabahâne(?) haymecikde meks edüp cümle bu tabur içre kâfirden kalan cebehâne ve bârhâne ve mâl › hazâ’ini Defterdâr Pafla ve cebecibafl› cemî‘i mâl › firâvân› mu‘temedün aleyh âdemlerin defter­le­riyle kabz olunup asker i ‹slâm'dan [179a] k›rk bin aded "Benem, dî€er nîst!" deyen gâzîlerden kâ­firi kov­ma€a me’mûr olup revâne oldular. Bu ânda Kanije gâzîleri küffâr›n firâr etdiklerin görüp ölüsü dirisine binüp kal‘adan taflra ç›kup tabur içinde kalan küf­fârdan ve da€larda yetifldikler[i] yerlerde k›r›landan üç bin kelle ve iki bin k›rk aded kâfirleri kayd [u] bend ile huzûr › vezîre getirdiler.

Hattâ K›z Kral›n vezîrin ve Zirino€lu ammîsin ve Danimarka kral› o€lunu ve'l-hâs›l yetmifl aded ka­pudan ve haçl› peyker ve tablhâne sâhiblerin cümle dest ber-kafâ bend-i zincîr ile Sadr›a‘zama getirdik­lerinde hemân ol Âsaf › dilîr vezîrin cûd › vücûd› bahri temevvüc edüp Kanije kal‘as›n›n imdâd›na Hazret i H›z›r gibi yetiflüp küffârdan halâs etdi€in­den mâ‘adâ cümle Kanije gâzîlerine dil-nüvâzl›klar ve dildârl›klar ederek,

"Gazân›z kutlu olsun, pâdiflâh›n ekme€i size helâl olsun" deyüp ibtidâ Kanije Paflas› Yentür Hasan Pafla'ya bir semmûr hil‘at i fâhire ile bir kat libâs › nâdire geydirüp bafl›na bir çeleng takd›, ammâ Hudâ âlimdir, Kanije paflas›n› bir âdem bile­medi. Bu kadar [zam]ândan berü üstü bafl› palâs palâs yüzü gözü bârûd › siyâh dûd›ndan evkâr çehre idi.

Andan kad›ya ve cümle a€avâta ve cemî‘i (...) a‘yândan ifl erlerine ve yigirmi dörd aded bölük a€alar›na ve dizdâra ve kapukulu yeniçeri a€as›na ve odabafl›lara ve yeniçeri çorbac›lar›na ve'l-hâs›l bu Kanije'de bu renc [ü] anây› çeküp mahsûr olan ki­mesnelerden üç yüz on bir aded ser i kârda olanlara hil‘at i pâdiflâhîler verilüp ve cümleye çelengler tak›lup yigirmi kîse dahi cümleye ihsân olundukda cümle gâzîler eyitdiler:

"Devletli vezîr, sen safâ geldin ve H›z›r gibi ye­tifldin. Bizim bu kal‘ada olan ehl [ü] iyâlimiz bile cân bafl ile bize imdâd edüp ehillerimiz bile bizimle ceng edüp üç yüzden ziyâde hâtûnlar›m›z ve k›zla­r›m›z flehîde olup hâlâ niçe yüzü top ve kumbara serpindisinden mecrûhalard›r. Anlara da ihsân eyle" deyü ricâ etdiklerinde ricâlar› hayyiz i kabûlde olup ol Hâtem i Tay sâhib i kerem, ehl i himem on kîse dahi kemâl i kereminden Kanije'nin havâtînlerine ihsân edüp ol ân cemî‘i yak›n sancaklara ve karîb kazâlara yüz dâne maslahat-güzâr a€alar her san­caklara emrlerle pârekende ve perîflân olup Kani­je'ye ale'l-acele zahîre getirme€e gitdiler. Ve Sad­r›­a‘zam Kanije kal‘as›n seyr [ü] temâflâya gidüp vî­rân hâlde görünce,

"Bu kal‘a Hazret i Ebâbekir'in himâyesindedir. Bu kal‘an›n ölümü ve havf edecek yeri bu Top­rak­l›k varoflundan imifl. Göre küffâr bu mahalden kal‘aya hîle ve fleytanatlar ile gelüp yaklaflm›fl. Bu mahalle dahi tabyalar ilhâk edüp belki Kanije dahi metîn ve kavî ola" deyü Kanije kal‘as›n›n ta‘mîr ü termîmine üç aded vezîr ve yedi aded sancakbe€leri ve yigirmi aded kazâdan yigirmi bin aded güzîde re‘âyâ vü berâyâlar pîrleri ile gelüp kal‘ay› ta‘mîr ü termîme mübâfleret edüp Kanije buheyresini tathîre bafllad›­lar.

Ve yine ol gün firâr eden küffâr› Tatar Hânzâde kova kova tâ Yenikal‘a'ya var›nca kâfirleri k›ra k›ra sâlimîn ü gânimîn Kanije alt›na yedi bin kelle ve alt› bin esîr ve alt› yüz aded araba yükü mâl › ganâ’imle gelüp Hânzâde hil‘at i pâdiflâhîyle fleref-yâb olup getirdikleri alt› bin esîrlerden kapudanlar› ve gorof­lar›ndan bin aded kâfirleri "Pâdiflâh dutsa€›d›r" deyü al›nup sâ’ir küffârlar ile cümle mâl › ganâ’imleri arabalar›yla Tatarlara ihsân olunup mukaddemâ Kanijelinin getirdi€i esîrleri cümle bu Tatar esîr­leriyle T›m›flvar vezîri Se€itvar kal‘as›na götürüp andan eyâleti askeriyle T›m›flvar'a gitme€e me’mûr oldu. Ve E€re Paflas› Mehemmed Pafla dahi intihâ i serhad olma€ile ol dahi kal‘a i E€re'ye revâne oldu. Ertesi gün,

Sene 1074 mâh › (   ) de Sadr›a‘zam Yenikal‘a seferine azîmet buyurdular

Hakîr ‹brâhîm Kethudâ efendimizden me’zûn olup Kanije'de Yentür Hasan Pafla ile kald›m ve cemî‘i a‘yân › Kanije ile hüsn i ülfet edüp Kanije'yi seyr [ü] temâflâya flürû‘ eyledim. Evvelâ,



Sitâyifl i eflkâl i cirm i tabur › makhûr › Kanije

Kal‘as›n›n buheyresi alarkas›n›n cânib i flarkî­sinde, ya‘nî Berezense kal‘as› taraf›nda Kanije gölünün kenâr›nda küffâr › dûzah-karâr Kanije kal‘as›n muhâsara edüp zebûn etmek içün bir ta­bur › azîm inflâ etmifl kim makdûr › befler de€ildir.

Lisân › Serhadlide tabur ana derler kim yâ bir sahrâda yâhûd bir buheyre ve nehir kenâr›nda bir iki kerre yüz bin küffâr ol sahrâda toprakdan kal‘a yapup ve ka‘r › azîm handaklar kazup içinde müte­hass›n olduklar› yere tabur derler, ammâ niçe bin taburlar gördük, ammâ bunculay›n sa‘b u metîn ta­bur görmedim. Handak›n topra€›n cümle iç yüze da€lar gibi y›€up topraklar üzr[e] kat-ender-kat me­terisler kazup cânib i erba‘a­s›n­da yine toprakdan tokuz yerde tabya i azîmler edüp her tabyada onar aded balyemez toplar koyup üç yerde flaranpavl› kapular yapup ve handaklar içre niçe bin hiyel ü fleytanatlar ile paçar›z çarh › felekler edüp kapular› [179b] önlerinde ve handaklar›n kenârlar›nda hadd [ü] hasr›n Hudâ y› Müte‘âl bilir.

Âdem gelince derin küçük küçük kuyular ve çukur çukur çukurlar kazm›fl kim hîn i ma‘rekede Türk askeri tabura yürüyüfl ederse kuyulara ve çu­kurlara düflsünler mülâha­za­s›yla niçe kerre yüz bin aded mülhid çukurlar› kazm›fl ve y›€›lan topraklar›n ard›na niçe bin arabalar ve niçe kerre yüz bin dall› ve budakl› d›raht › müntehâlar› dizüp paça[r›]z etmifl ve bu taburun ortas›nda bir kat küçük tabur dahi ka­zup gûyâ iç kal‘a edüp cümle hazîne ve mâl › erzâk› bunda idi.

Ve Kanije buheyresi kenâr›nda iki yüz pâre kay›k ve ç›rn›kdan ziyâde gemiler var idi kim bunlar ile Kanije'ye yürüyüfl edüp asker dö€e, ammâ mel‘ûn küffâr var kuvveti bâzûya getirüp Kanije gölün birkaç yerinden birer ok menzili i€ne(?) topu doldurmufl. Hakkâ ki Sadr›a‘zam varmasa ihtimâl idi kim bir­kaç günden Kanije kal‘as›na bir hatâ ere idi. Hudâ h›fz etdi.

Ammâ bir tabur dahi Kanije kal‘as›n›n câ­nib i garbîsinde Toprakl›k nâm varofl;unda bir kat bir tabur içinde K›z kral ve Danimarka kral ve Don­kar­k›z kral bu taburdan Kanije'yi dö€erlerdi, lâkin küçük tabur, ammâ bu mezkûr Zirino€lu ve Began ve Nadaj ve Kettano€ullar›'n›n taburlar› gâ­yet bü­yük­dür. Hattâ hakîr bu taburu at ile iki sâ‘atde gücile dolaflup temâflâ etdim. Ve bu taburda küffâr meymene ve meysere durup bî-bâk ü bî-pervâ Ka­nije'yi dö€erken Sadr›a‘zam›n toplar ata ata gel­di­€in küffâr › hâksâr iflidüp cân u bafl havfine düflüp karârlar› firâra mübeddel olup bu tabur içre ol ka­dar mâl › ganâ’im ve cebehâne b›rakm›fl kim hisâb›n Hudâ bilür.

Hattâ biz de ol gün on tokuz aded balyemez toplar ve yigirmi aded kolumburuna toplar ve k›rk aded flâhî toplar b›ra€up gayri flâhîleri at araba­lar›yla götürmüfl. Anlar›n da niçesin Tatar askeri b›­rakd›rm›fl ve k›rk bin top güllesi ve üç yüz araba bâ­rûd › siyâh ve alt› bin aded kumbara ve sâ’ir cebe­hânelerin envâ‘lar›n Hudâ bilir. Cümle bu cebehâ­ne mühimmâtlar› ve sâ’ir hazâ’inleri ve tabur etrâ­f›nda olan kerasteleri cümle kal‘a i Kanije'ye tafl›­yup h›fz etdiler. Ve Yentür Hasan Pafla'n›n re’y [ü] tedbîriyle küffâr taburuna cemî‘i asâkir i ‹slâm ve bu kadar re‘âyâ vü berâyâlar üflüp üç gün üç ge­cede taburun handaklar›n ke'l-evvel doldurup bir hafr i sa‘îrden nâm u niflân kalmad›.


Yüklə 6,32 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   57   58   59   60   61   62   63   64   ...   72




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin