Evl‹YÂ Çeleb‹ seyahatnâmes‹


{Hikâye i acîbe vü garîbe}



Yüklə 6,32 Mb.
səhifə17/72
tarix27.07.2018
ölçüsü6,32 Mb.
#60056
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   72

{Hikâye i acîbe vü garîbe}

Ale's-seher ki oldu, hemân bir koçi araba ile Fât›ma Sultân gelüp "fier‘ile benim ehlimdir. M›s›r hazînesi nikâh›m var" deyü cümle odalar› ve hazîneyi mühürleyüp cümlemiz taflra kovup paflan›n na‘fl › flerîfin taflra dîvânhâneye b›rakd›lar.

Biz dahi henüz vâveylâya düflüp efendimiz bu hâlde görüp ve bu kadar mâl›m›z avretler elinde kalup henüz feza‘ u çeza‘a âheng etdik. Hikmet i Hudâ bu mahalde Sadr›a‘zam Köpürlüoğlu Ahmed Pafla geldikde hemân hakîrin gözleri tas › pür-hûna dönmüflken,

"Devletli vezîr, âh›m›z Allâh'a efendi­miz mer­hûmu böyle koma. Fât›ma Sultân hâlâ içerde hazîneyi zabt edüp bizim dahi mâl›m›z ve oda­lar›m›z alup efendimizi böyle b›rakd›lar" deyin­ce hemân Köpürlüzâde Vezîr berhordâr ola, eline b›çağ›n alup üç yüz yigirmi aded mühürlü odalar›n ve kilar ve hazînelerin mührün keserken aflağ› kapudan Fât›ma Sultân tebdîl i câme olup firâr edüp arabas› kald›.

Hemân Köpürlüzâde taflra ç›kup cümle hüddâ­mân › Melek ayağ›na düflüp hayr du‘âlar etdik.

Hemân vezîr ağlayup eydir: "Pederim Mehem­med Pafla öldü bu kadar ağlamad›m. Bu be­nim gûyâ babam gibi karîbim idi, henüz iflte garîb kal­d›m. Tîz na‘fl › flerîfin aflağ› havliye endirüp gasl edün" dedikde fi'l-hâl techîz [ü] tekfîn ›skât salât›n edüp salâlar vererek gasl edüp sarup sarmalayup tâbûta kodukda,

Köpürlüzâde eydir: "Babam yan›nda defn ede­lim" dedikde imâm › hümâm›m›z Mehemmed Efendi ve hakîr Köpürlüzâde'ye paflan›n vasiyyetin nakl edüp "Üstâd› Mehemmed Efendi yan›nda defn edelim" dedikde,

"Bire âdemler, olmaz. Bu bir vezîr i âlîflân idi. Bunu Kara Mustafâ Pafla veyâhûd Fâtih i Yemen Sinân Pafla türbesinde defn edelim" dedikde,

"Hay›r sultân›m, lütf eyle vasiyyetin kabûl eyle" dedikde,

"İmdi eyle olsun" diyerek cemî‘i vüzerâ ve vü­kelâ ve ulemâ ve sulehâ ve meflâyihân cem‘ olup cenâze i Melek Ahmed Pafla'y› câmi‘ i Ayasofya y› Kebîr'in bâb › musallâs›na koduk.

Hemân ol ân fieyhülislâm Sun‘îzâde eydir: "Biz pâ­diflâhlar ve flâhzâdeler ve sultânlar namâz›n k›l­ma­ğa me’mûruz, ammâ bu Melek Pafla befl gün mukaddem bize gelüp, ‘Efendi bizi du‘âdan unut­man ve bizi namâz k›ld›kda bizi hayr ile yâd eylen ve kâhîce bize geliniz’ deyü rümûzler eyledi. Biz bu müselmân›n namâz›n k›lar›z" deyü na‘fl › Melek hu­zûr›na geçüp fieyhülislâm muktedâ y› nâs olup edâ y› salât edüp eydir:

"Biz bu vezîri ey âdem biliriz. Allâh rahmet eyleye ve yine Hak rahmet ede" deyince k›rk elli bin âdem "Allâh rahmet eyleye" deyü feryâd edüp cenâze i Melek'i bu felekde tâbût ile götürü[r]ken elli altm›fl aded mü’ezzinânlar› ve bu kadar fukarâ­lar›, hakîr cem‘ edüp tevhîd [ü] tezkîr ile ve savt › hofl elhân ile Bilâlîler "Muhammedün habîbullâh hakkâ" di­yerek Bâğçekapusu iskelesinde kay›ğa koyup belki bin pâre kay›k ile niçe bin aded vüzerâ ve muhib­bân ve dostân u âfl›kânlar Ebû [Eyyûb ›] Ensârî ka­pusunda Fât›ma Sultân yal›s› önünden ubûr ederek Ebâ Eyyûb › Ensârî aleyhi rahmetü'l-bârî civâr›nda Kaya Sultân merhûme yal›s› civâr›nda vas›yyetleri üzre üstâd› Kiçi Mehemmed Efendi hazretlerinin hâk i pâyinde bilâ-alâmet, ya‘nî kubâbs›z defn edüp üzerine çad›rlar kurup kâmil yedi gün yedi gece bu hakîr üç yüz aded merd i fakîr ile rûz [u] fleb yi­girmifler hatm i flerîf tilâvet olunurdu. Rahmetullâhi aleyhi rahmeten vâsi‘a.

Târîh i vefât › Melek Ahmed Pafla, güfte i Evliyâ:

.................. (1 sat›r bofl)....................



Mersiye i Melek Pafla

Çûn bu felek i kec-rû bir evrâk › perîflân-misâl bir sahîfe i rûzgâr › zor-kâr ve 1'd›r, 2'dur ve "Küllü fley’in yerci‘u ilâ aslihi"'dir3 ve el-hükmü lillâhi'l-vâhidi'l-kahhâr ve kârhâne i dünyân›n hükmü budur. Hattâ Cenâb › Kibriyâ cellet azametehu lafz › kün ile arz u semâ­vât› ademden vücûda getirmezden evvel mevti halk etdi kim delîl i [46a] nass › kât›‘ ile sûre i Mülk'de 4 buyurur ve sûre i (   ) 5'dir. (   )

Tahmîs i münâsib:

Murg › dil bâz › ecelden bul›maz istihlâs

Câm › pür-zehrin içiser feleğin âmm ile hâss

Yok ecelden kifli kurtulmağa bir cây › menâs

Ol›mad› k›l›c›ndan ecelin Zâl halâs

Bul›mad› maraz › mevte flifâ Câlînûs

K›t‘a i münâsib:



Eğer dünyâ bekâ bûdî

Muhammed Mustafâ bûdî

Eğer hüsnefl bekâ bûdî

Ne mürdî Yûsuf › Ken‘ân.

İmdi bâlâda tahrîr olunan nass › kât›‘lar›n hükm i flerîfleri üzre ve bu ebyâtlar›n mazmûnlar› üzre gerdifl i devvâr › kec-reftâr felekde cemî‘i zer­rât › katarât › ünâs › mahlûkât ve arz [u] semâvât cümle cümle fânî olup ecelden halâs olmayacaklar› mukarrerdir, ammâ yine benî Âdem birbirine ma­habbetden vefât edenlere "Hayfâ dirîğ vâ hasretâ ve vâ firkatâ" deyü feryâd u fiğân ve feza‘ u çeza‘ eder­ler.

Hattâ bu hakîr dahi Melek Ahmed Pafla efen­dimiz teslîm i rûh etdikde Hudâ'ya ayând›r kim kes­ret i mahabbetimden feryâd u fiğân ile bükâ eyle­meden hakîri gûyâ sara‘ dutup bir sâ‘at mebhût kalm›fl›m, ya‘nî vâlidemiz taraf›ndan karâbetimiz olduğu cihetden değil, hemân el-hubbulillâh âfl›k › fleydâs› idim.

Merhûmun vefât› hakîre bir kesel vermifldi kim k›t›mda bir kâse semm i helâhil zehrâb içmek bir katre âb › nâb içmek kadar değil idi. Ol mahalde bu abd i za‘îf eyle müflâhede etdim ki bir âfl›k ma‘flûku uğruna ölmek hayât › câvidân imifl, zîrâ merhûma karâbetimizden mâ‘adâ yigirmi bir sene hidmet i flerîfinde olup nazar-kerdesi idim ve bu kadar seyâhatimize sebeb olup bu kadar gazâlarda bulunup gazâlar da etdik, bu kadar senede hakîre bir kec nazar etmeyüp bir flütûm › galîzas›n istimâ‘ etmedim.

Ve bir kimesneye fletm › fâhifl etmek ebedü'l-ebed mu‘tâdlar› değil idi. Hattâ bir kimesneye gâyet elem-zede olsa "Bire hayâs›z, bire nâmerd" lafz›ndan mâ‘adâ bir lafz › kabîh elfâz › dürer-bârlar›ndan sâd›r olmam›fld›. Ve hakîr dâ’imâ hüsn i r›zâlar› ile olup bir ân izn i flerîflerinden gayri yerde hareket etmezdim. Ve dâ’imâ râzdafl ve s›rdafl ve hâldafl ve yoldafl ve kar›n­dafl› idim. Ve dükeli ezmânda nedîm i hâss› ve mu­hâtab› idim. Ve hakîr hakk›nda bir kelâm › mürrin aslâ iflitmedim. Her bâr lütf i flermende ve bende ve hâkister efkendesi idim. Hemân Cenâb › Bârî garîk garîk i rahmet eyleye. fiimden gerü bize düflen an­lara hayr du‘âd›r. Rahmetullâhi aleyh. Rûhiyçün Allâh r›zâs›yçün el-fâtiha. (   ) (   ) (   ).

Efendimiz Melek Ahmed Pafla merhûmun ibtidâ meskat › re'si ve tulû‘ [u] zuhuru ve neflv [ü] nemâs› ve ahlâk › hasenesi ve salâh › hâllerin beyân eder

Gerçi tatvîl i kelâm olup kesret i kitâbet olur, ammâ bu mevti mahall i münâsebetiyle ibtidâ i tulû‘u ve gurûbuna dek alâ kadri'l-imkân ahlâk › hamîdeleriyle rûh › flerîflerin yâd edelim. Müstemi‘ olan yârân › bâ-safâlar hayr du‘â edeler. Ümmîddir kim hayr du‘â i dostân kabûl i dergâh olup rûh › Melek dâr › bâkîde flâd ola, zîrâ nass › kât›‘ ile Kur’ân › azîmin ve Furkân › mecîdin sûre i (   ) 1 buyurmufldur. Bu âyet i flerîfe fehvâs›nca Hayyu'l-Bâkî bâkîdir ve küllü men fânîdir.

İmdi fânîden bâkîye irtihâl eden cânlara hayr du‘â lâz›md›r kim hayr du‘â Allâhu Ta‘âlâ kat›nda makbûl i dergâh olup bâkîdir. Ve cemî‘i mevtâ y› ehl i kubûr hayr du‘âya muhtâclard›r. Eyle olsa rûh › Melek Pafla hayr ile yâd olmağiçün deryâda katre ve güneflde zerre kadar hüsn i hâli ve halîm ve selîm ve dil-nüv[â]zl›ğ›n yâd ede. Eğerçi cemî‘i ahvâ­lâtlar›n ta‘rîf ü tavsîf ve tahrîr etsek bir tomar › mü­devven olur, ammâ bu abd i hakîr Evliyâ y› pür-taksîr fakîr pafla y› merhûma akrabâl›ğ›m›z hase­biy­le ve ihtilât › küllîmiz olmak niçe niçe esrârlar›na vak›f olduğumuz mertebe ba‘z› menâk›b › hüsn i hâllerin bu Seyâhatnâme'mize tahrîr edelim. Ümîz­dir kim k›râat eden yârân › zevi'l-ihtirâmlar merhûm Melek Pafla rûhiyçün bir Fâtiha tilâvet edeler. Ve billâhi't-tevfîk, âh el-firâk el-firâk.

Evvelâ ihvân › safâya flöyle ma‘lûm ola ki mer­hûm Melek Ahmed Pafla'n›n peder i azîz i vâhid i mâcidi Fâtih i M›s›r Sultân Selîm fiâh › Evvel'in vezîria‘zam› Hazret i Ebâbekiri's-S›ddîk neslinden Kara Pîrî Pafla'n›n hazînedârl›ğ› hidmetiyle M›s›r fethinde hâz›r olmufldur. Anlar›n dahi maskat › re'sleri dâ­men i kûh › Elburz'da Çerkez kavmi ve Abaza kavmi mâbeynlerinde sengistân ve cengelis­tân içinde Sadfle kavmidir, bir gulâm › fetâ imifl.

Akrabâm›z olmağile bizzât kendüleri lisân›ndan istimâ‘ edüp nakl ederiz. Bu peder i büzürgvâr bir pîr i fânî idi kim "Bugün, yar›n merhûm olurum" deyü Tophâne kurbunda F›nd›kl› kasabas›ndaki ya­l›s› hânesinde k›rk yedi sene odas› içre tâbûtu [46b] bafl› üstünde yüklükde bir servî tahtas›ndan tâbûtu dururdu.

Bu pîr i muhterem Sultân Gavrî halazâdesi [ile] Özdemir Beğ'in ammîzâdesi olmak [üzre] Özdemir Beğ'e M›s›r'da kapucular kethudâs› olup Süleymân Hân vezîri Tavâflî Süleymân Pafla M›s›r'dan gâh feth i Yemen ve gâh istîlâ y› flehr i Aden diyerek sene (   ) târîhinde Yemen'den yüz elli pâre ge­miy­le Bahr i Muhît ile befl ayda kâmil deryâ seküp vilâ­yet i Hindistân'a varup Portakal Firengi elinden Dîvâbâd kal‘as› ve Bender-âbâd kal‘as› ve Dabol­âbâd kal‘as› ve niçe kal‘alar› darb › tîğ ile Fireng i bed-rengleri dendân › tîğdan geçirüp ol kadar mâl › Kârûn › firâvân al›rlar kim gemilerinin safralar›n ve bî-ma‘nâ eflyâlar›n cümle deryâya ilkâ edüp safra yerine gemilere cümle mâl › hazâ’in ve cevâhir ma­kûlesi eflyâlar ile bârçelerin mâl-â-mâl edüp mezkûr kal‘alar›n cümlesin Hind pâdiflâh› hâkâna miftâh › k›lâ‘lar› teslîm etdikde hâkân › Hind Süleymân Pafla'ya yedi lek mâl ihsân eder. Rûm hi­sâb›nca her leki (   ) (   ) mâl eder. Ve bu kadar mâl akmifle i cevâhir güvâr(?) dürr [ü] kâlây [ü] vâlây metâ‘ ihsân eder kim cümle arabalar› ›skarça olur.

Ba‘dehu Hindustân'dan Süleymân Pafla do­nanma y› hümâyûn ile vilâyet i Habefl'de kal‘a i Mosova liman›na yanaflup on iki bin pür-silâh as­kere Özdemir Beğ'i serdâr edüp Habefl diyâr› ben­derlerinden vilâyet i Dumbiye'yi ve flehr i Poraga'y› ve vilâyet i Meymûn'u ve cezîre i Lü’lü'yi ve flehr i Sevâkin'i ve flehr i Kîf'i ve cezîre i Dehlek'i ve kal‘a i Mosova'y› ve kal‘a i Harkova'y› ve cebel i Vuvle'yi ve kal‘a i Hindiyye'yi ve flehr i Behlûle'yi ve flehr i Zeyla‘› ve kal‘a i Vekat'› ve flehr i Hed­di­ye'yi ve flehr i Rezdân'i ve flehr i azîm Makdisu'yu, hulâsa i kelâm yedi ayda vilâyet i Habefl'de yüz yetmifl pâre k›lâ‘ ve flehirler Süleymân Hân asr›nda be-dest i Tavâflî Süleymân Pafla y› M›s›r bâ i‘ânet i Gâzî Özdemir Beğ feth edüp yine ibtidâ vilâyet i Habefl'e mîr i mîrânl›k ile vâlî olan Özdemir Beğ'dir.

Ba‘de'l-feth i Habefl Süleymân Pafla donanma ile Habefl'den M›s›r'a gelüp Özdemir Pafla Habefl'de Melek Ahmed Pafla'n›n pederi kapucular kethu­dâs›yken iklîm i Habefl'de kal›rlar. Ol as›rda koca peder "Koldan seksen yedi dirhem tüfeng atard›m" derlerdi "Ve bu sinn i sâle dek muharremât [u] mü­keyyefâtdan bir fley bilmem" derlerdi.

Ba‘de zemâ­nin Melek pederi Özdemir Paflazâde Osmân Pafla ile Acem vilâyetlerinde Gence ve fiirvan ve fiamaki ve Tiflis ve Tomanis ve Serîrü'l-lân ve Ç›ld›r ve (   ) ve Tümük ve fieki ve Erefl ve Kars ve Bakü ve Bâbü'l-ebvâb, ya‘nî Demirkapu ve Gilân'› ve gayri yüz on pâre flehir ü k›lâ‘ ve tokuz hânl›k yerleri cümle sene 986 târîhinde Sultân Murâd Hân › Sâlis asr›nda be-dest i Özdemirzâde Osmân Pafla feth edüp Dağ›stân pâdiflâh› fiamhâl Hân ile akd i sulh edüp Dağ›s­tân'da sikke ve hutbe Âl i Osmân ismine ve iclâs › fiam­hâlleri Âl i Osmân izniyle ahd [ü] mîsâk olu­nup Dağ›stân vilâyetinde Âl i Osmân askeri mefltâ eder­ler, ammâ ol diyârda deyyâr bir dînâr olma­mağ­ile Özdemiroğlu gönden akçe kesüp kula mevâcib verir.

Ba‘dehu Melek Pafla pederi Osmân Pafla'dan me’zûn olup "Vilâyetim karîbdir" deyü Dağ›s­tân'dan vatan › aslîsi olan mezkûr Sadfle vilâ­yetine va­rup cümle akrabâlar›yla mülâkât olup yetmifl aded mikdâr› mahbûb u mahbûbeler pençe i âfitâb ü âfitâbe gulâm › mümtâzlar ve âyetün min âye[t] bâ­kire i tannâzlar ki kimin flerîfe ve kimin he­dâyâ ve­rirler, ammâ bu Çerkezistân ü Abazistân'da h›rs›zl›k bahâd›rl›kd›r, ay›b değil gâyet memdûhdur. El-hâl ol esîrler içinde bir pençe i âfitâbe mah­bûbe duhter i pâkîzesin dirâğûfl edüp ol mahkûke k›z Melek Ahmed Pafla'ya Abaza diyâr›nda hâmile kalup koca peder bu kadar mâl › ganâ’im üsârâlar ile avdet edüp yine Dağ›stân'da Özdemirzâde Osmân Pafla'ya gelmek sadedinde iken koca peder istimâ’ eder kim Özdemirzâde Dağ›stân'dan Deflt i K›pçağ u Heyhât sahrâs› ve Çerkezistân içre vilâyet i K›r›m'a andan İslâmbol'a gitmeğe azm i râh etmifl.

Hemân koca peder bu kadar mâl › firâvân ile vilâyet i Sadfle'den vilâyet i Abaza'da Sovuksu nâm iskeleye gelüp anda bir kefltîye süvâr olup İslâm­bol'da F›nd›kl› kasabas›ndaki hânesinde sâkin olur.

Hikmet i Bârî yârî k›lup ol sene Melek burc › felekden ve masdar › rahmden bafl gösterüp rahm i mâderden müfltak olunca gûyâ bir bedr i münîr i mehtâb tulû‘ edüp beyt i muzlim nûr › ilâhî ile pür-nûr olu[r].

Hikmet i Hudâ ol ânda Abaza Mehemmed Ağa ki emîrahor › İbrâhîm idi anlar ve Abaza Ahmed Pafla bu üçü bir günde vücûda gelüp âyîn i Abaza üzre bunlar› sarup sarmalayu, kundaklayup kanûn­lar› üzre anas› südlerin içmeden süd analar›na teslîm ederler. Kanûn › Abaza üzre "Evlâdlar›m›z flehir oğlan› olup mezmûm olmas›n ve gurbet çeküp yiğit olsun" deyü ol mâhda üç [47a] aded dürr i yetîm evlâd­lar› süd analar›yla Kârt›loğlu nâm re’îsin gemisine Melek'i koyup Abaza diyâr›nda (   ) (   ) nâm vilâ­yetde süd anas›nda perverifl olmada. Öz vâlidesi flehr i Tophâne'de koca peder ile kalmada.

Garîb ü acîb temâflâd›r: İlâ hâze'l-ân Tophâne Abazalar›n›n hemân evlâdlar› vücûda gelince yetmifl seksen bebek ve kundak gulâmlar› ve k›zlar› süd analara harc › râhlar›yla verüp her sene yüz iki yüz s›byân u bintânlar› kâfiristân ve Aba­zis­tân'a göndü­rüp baba ve analar› on, on befl sene evlâdlar›n göre­mezler. Hâlâ mu‘tâd › kadîmeleri eyledir.

Ba‘dehu on bir seneden sonra Melek Pafla'y› ve bu hakîr Evliyâ'n›n vâlidesin Abaza diyâr›n›n So­vuk­su nâm iskelesinden k›rk aded Abaza esîrleriyle gemiye koyup Tophâne'de Melek Pafla'n›n pederine getirirler. Anlar dahi Melek'i ve bizim vâlidemizi ve on aded pençe i âfitâb esîrleri Sultân Ahmed Hân'a alâ tarîki'l-hedâye pîflkefl ver[ir]. Sultân Ahmed Hân tâbe serâhu Melek'i gördükde harem i hâssada al›­kor. Görse kim bir rûh › mücessem ve bir mahbûb › muhteflem, gûyâ ki bir perîzâdedir. Ahmed Hân buyururlar kim:

"Allâhu a‘lem flu oğlan kadre ermifl. Bunda olan ân, ân › sâ‘atde âdemin akl›n perîflân eder. Bir melek-sûret ve perî-sîret ve mü’eddeb ve gül-çehre, diflleri dürr i meknûn ve kelimâtlar› cümle mevzûn, kemâl mertebe hüsn-i cemâlde ve lütf i i‘tidâlde bir marâlî ve gazâlî gözlü ve flîrîn sözlü ve münevver yüzlü bir gulâm › meh-pâredir" deyü Ahmed Hân Melek'i felekde medh eder.

Meğer Yeni câmi‘ mu‘temedi Kalender Pafla anda hâz›r olup eydir:

"Pâdiflâh›m bu oğlana bir künye, ya‘nî bir lakab ihsân eylen" dedikde hemân Sultân Ahmed buyu­rurlar kim:

"Cenâb › Bârî bu oğlan hakk›nda sûre i Vettîn'de, 1 deyü medh edüp an› melek ve melekden eflref deyü yaratm›fl. Ben ana ne künye demeğe kâdirim, yine Melek'dir, ismi benim gibi Melek Ahmed olsun ve g›lmân › hâss›m ve cümle vüzerâlar›m içre mümtâz olsun ve ecel i müsemmâs›na dek tûl › ömr ile mu‘ammer olsun deyüp, "El-esmâ’ü tenzilü mine's-semâi"2 deyüp Melek Ahmed derler.

Derhâl Üsküdârî Mahmûd Efendi ve üstâd›m›z Evliyâ Efendi "Bu niyyete El-fâtiha" deyüp Melek üzre mu‘avvizeteyn tilâvet edüp üflerler.

Ahmed Hân › ma‘sûm bu oğlan›n gayri yerde olmas› ma‘kûl değildir, illâ K›zlar Ağas› Velî Mustafâ yedisine(?) Melek'i Ahmed Hân yeden be-yed teslîm edüp eydir:

"Cân›m lalac›ğ›m, bu oğlan› sana Allâh emâneti verdim. Okud ve yazd›r ve terbiye verüp cân›ndan bezdir. Göreyim seni nice terbiye verirsin" dedikde Mustafâ eydir:

"Vallâhi pâdiflâh›m, bu oğlan çehresinden bel­lidir kim Hazret i Allâh bunu kâmil ve sâhib i ayâr edüp mürebbîye muhtâc etmemifl. Kendü yed i kudretiyle terbiye etmifl. Ancak bizde yats›n ve kalk­s›n" buyururlar. Ammâ mezkûr Mustafâ Ağa iflte sulehâ y› ümmetden bir sâhib i kerem ve maz›n­ne i kerâme kimesne idi. Her leyle i Cum‘ada cemî‘i hüddâmlar› bir yer[e] cem‘ olup Melek ile bile rûh › Resûl i Ekrem içün k›rk bin salavât › flerîfe getirüp kendüleri bin bir aded sûre i innâ a‘taynâ tilâvet edüp ol gece Hazret i Risâlet-penâh'› rü’yâ­s›n­da gö­rüp ve niçe kerre bi'l-müvâc[eh]e müflâ­he­de i cemâl edüp kelimât ederlermifl.

İflte Melek Pafla eyle bir pâdiflâh › cem-cenâb›n ve eyle bir ağa y› sa‘âdet-mendin ve Üsküdârî Mahmûd Efendi ve Evliyâ Efendi'nin ve niçe bin kibâr › evliyâullâh›n nazar-kerdesi ve çerâğ › efrûh­tesi Melek Ahmed Pafla'd›r.

Ve bu Melek huzûr › Sultân Ahmed Hân'a gel­düğü gün huzûr › pâdiflâhîde olan huzzâr meclislere birer gulâm ihsânlar edüp bu hakîrin pederi Ser-zergerân › Dergâh › âlî Dervîfl Mehem­med Ağa'ya Sultân Ahmed Hân tâbe serâhu bu ha­kîrin vâlidesin ihsân edüp eydir:

"Koca Ağa, ihtiyâr oldun, ammâ inflâallâhu Ta‘âlâ bu k›zdan melek gibi cihân-ârâ bir oğlun olur" buyurduklar›nda,

Üsküdârî Mahmûd Efendi eydir: "Bu yak›n in­flâallâh rûh bulur ve bir necîb ü reflîd erkek evlâd›n olur" dedikde,

Evliyâ Efendi eydir: "İnflâallâh biz okudup terbiye ede­riz" buyururlar.

Hamd i Hudâ tokuz ay on günden sonra bu hakîr Sultân Ahmed Hân asr›nda sene (   ) târîhinde vücûda gelüp Sultân Murâd › Râbi‘ tahta sene (   ) târîhinde cülûs etdiği sene pederimiz hakîri hün­kâr İmâm› fieyhü'l-kurrâ ve fleyhü'fl-flüyûh Evliyâ Efendi'ye hakîri verüp bizi ma‘nâ oğullar›ndan edüp telâmîzlerinden olduk.

İlm i h›fz› Evliyâ Efendi'den tekmîl edüp sekiz sâ‘atde ne ifrât ve ne tefrît ve ne lahn › celî ve ne lahn › hafî etmeyüp Cezerî hazretleri buyurduğu ebyât üzre beyt:

Mehâricü'l-hurûfi ve's-s›fâti

Liyelfizû bi-efsahi'l-lüğâti

üzre hurûfu mehâricinden ihrâc edüp andan beyt:



Ve'l-ahzü [47b] bi't-tecvîdi hatmü lâz›m

Men lem yücevvidi'l-Kur’âne âsim

tenbîhlerinden havf edüp ba‘dehu beyt:



Ve ba‘de tecvîdike li'l-hurûfi

Lâbüdde min ma‘rifeti'l-vukûfi

ile me’mûr olup Hafs k›râ’ati üzre mahall i vakflara ve secâvend ve imâle ve iflâretlere ri‘âyet ederek hatm i flerîf ederdim. Ve her leyle i Cum‘a'da birer hatm i flerîfim ta‘yîn olmufldu.

Hamd i Hudâ hâlâ âlem i sabâvetden berü eğer sefer ve hazarda terk etmeyüp niçe yüz hatm i flerîflerim leyle i Cum‘a'da Melek Ahmed Pafla merhûmun huzûrunda hatm i flerîf ederdim, zîr[â] anlar da harem i hâsda iken üstâd›m›z Evliyâ Efen­di'den anlar dahi tilâvet edüp h›fzan bir kerre hatm i flerîf etmifller idi, ammâ İbn Kesîr k›râ’ati okuma­m›fl­lard›.

Niçe kerre hakîri h›fzen dinlemifllerdi. Hamd i Hudâ hamele i Kur’ân'›m, hâzâ min fazli rabbî ve İbn Kesîr k›râ’atin dahi min evvelihi ve âhirihi tekmîl edüp ilm i tecvîde müte‘all›k Kitâb › fiât›bî ki (   ) aded beytdir, an› ve Kitâb › Cezerî kim (   ) aded beytdir, an› dahi Evliyâ Efendi ve cemî‘i fley­hü'fl-flüyûhlar huzûrunda yedi sâ‘atde h›fzen itmâm etdim. Andan seb‘a k›râ’atin sûre i Yûsuf'a dek tekmîl edüp ba‘dehu velî i ni‘am üstâd›m›z Evliyâ Mehemmed Efendi sene (   ) târîhinde merhûm olup Hünkâr imâm› fiâmî Yûsuf Efendi'den k›râ’at i seb‘ay› Yâsîn i flerîfe dek tekmîl edüp anlar dahi sene (   ) târîhinde merhûm olup İslâmbol'da Hay­darpafla mahallesi mescidi imâm› ba‘dehu Sultân Selîm Hân câmi‘i imâm› olan fiâmî Efendi'den ilm i k›râ’at i seb‘ay› tekmîl etdik. Hamd i Hudâ.

Ba‘dehu Melek Ahmed Pafla ile sene 1051 Mu­har­rem'inde âlem i seyâhate ç›kup ba‘dehu Melek Ah­med Pafla vâlidemizin ammîsi oğlu olmağile ma‘an seyâhate ç›kup geflt [ü] güzâr etdiğimiz yer­ler­de Melek Ahmed Pafla'n›n ahlâk › hasenelerin tah­rîr etmeği üzerime iltizâm › mâlâ-yelzem edüp kalem i cevâhirim zebân › hâle getirüp kîli kâl etdim. Ve eğer ta‘rîf ü tavsîfe lây›k ve sezâvâr gö­rülmezse nân u nemek hakk›yçün hüsn i hâlin hayr ile yâd ederiz ve evsâf › cemîlesin istimâ’ eden yâ­rân › bâ-safâlardan bu kalîlü'l-bizâ‘a Evliyâ y› bî-riyâ içün ve merhûm Melek Ahmed Pafla efendimiz rûhiyçün celb i Fâtiha ricâ ederiz, el-fâtiha.

Evvelâ merhûm Melek Sultân Ahmed'den sonra Sultân Mustafâ'da tüvânâ fetâ yiğit olup iki kerre kilar › hâssada Sultân Mustafâ cülûslar›nda hidme­tin­de bu­lunmufldur.

Ve Sultân Osmân ile Hotin seferinde bile idi. Ve pederleri Budin vezîri Karakafl Pafla'n›n kapucu­lar kethudâl›ğ›yla Hotin seferinde bile olup Karakafl Pafla Hotin alt›ndaki tabur cenginde aln›ndan kur­flum ile urulup flehîd oldukda Melek pederi terk i devlet edüp İslâmbol'un F›nd›kl› kasabas›nda mün­zevî oldu.

Ba‘dehu Melek Pafla Osmân Hân ile İslâm­bol'a gelüp ol fetret i zorbalarda Osmân Hân'› Yedi­kulle kal‘as›nda mazlûmen flehîd edüp sene (   ) târî­hinde Sultân Murâd › Râbi‘ müstakil pâdi­flâh olup Melek Ahmed Ağa Hâsoda'ya girdikde çâr-ebrû pehlivân ve zeber-dest babayiğit idi.

Murâd Hân ile Edirne ve Bursa seferlerin edüp hakîri Sultân Murâd leyle i Kadr'de Ayasofya y› Kebîr'de mü’ezzinân mahfelinde ba‘de't-terâvîh h›fzen hatm i flerîf tilâvet ederken sûre i A‘râf'a geldikde Murâd Hân fermân›yla Vuçu bostânc›bafl› ve rikâbdâr Melek Ağa hakîri mahfelden endirüp huzûr › Murâd Hân'a vard›kda bu kemteri Kilar › hâssaya alup Kilarc›bafl› Had›m Gazanfer Ağa'y› hakîre lala ta‘yîn eyleyüp yine Evliyâ Efendi içeri derse geldikde tilâvet ederdik. Ve Murâd Hân'a musâhib i flehriyârî gûnâ-gûn kelimâtlar ederdik.

Ba‘dehu hünkâr Revân seferine giderken Melek Ağa çukadâr idi. Murâd Hân ba‘de'l-feth i kal‘a i Revân kal‘a i Van üzre geldikde Van kal‘as› kayas› üzre Koca Niflânc› gazab › flehriyârî ile silih­dârl›kdan ç›kup Melek Van'da silihdâr olup tâ Bağdâd › behiflt-âbâd fethinden sonra Bağdâd al­t›nda Melek üç tuğ vezâretle silihdârl›ktan ç›kup Diyârbekir eyâletiyle hudûd kesmeğe Vezîria‘zam Kara Mustafâ Pafla ile diyâr › Acem'de Derne ve Derteng ve Hemedân ve Dergezîn ve fiehrezol vilâ­yetlerinde hudûdlar kesilüp akd i sulhlar olup Murâd Hân der i devlete revâne oldu.

Ve ba‘dehu Kara Mustafâ Pafla dahi sulhnâme ve hudûdnâmeleri alup Melek ile Diyârbekir'e ge­lüp Kara Mustafâ Pafla akîb i Murâd Hân der i devlete gelüp ol sene 1048 târîhinde Murâd Hân vefât edüp cülûs › İbrâhîm Hân oldu ve Melek Pafla Diyâr­be­kir'de kald›, ammâ Diyârbekir ve Mardin al­t›nda yüz bin asker Bağdâd muhâfaza­s›yçün âmâde durup Melek Pafla Bağdâd taraf›na [48a] nigerânda olup fleb [ü] rûz asâkir i deryâ-misâl ile pür-silâh olup terkilerinde birer yem ile eyâlet i Diyârbekir'i geflt [ü] güzâr ve sayd [u] flikâr edüp âsî ve dağî ve bâğî ve yağ›lar› sayd edüp fler‘an katl ederdi. Hattâ Sultân Murâd'a "Gazân mübârek ola" demeğe gelme­yen (   ) Ekrâd› hâkimi Sultân Yûsuf nâm›yla iflti­hâr bulan Ekrâd hâkimini fleb-hûn ile basup kayd-› bend ile Diyârbekir kal‘as›nda habs edüp bin kîse mâl›n ald›kdan sonra Yûsuf Hân'a tevbe ve istiğfâr verüp kal‘adan ›tlâk etdi. Bu mahallerde hikâyât ve rivâyât ve dirâyât çokdur, ammâ biz muhtasar k›ld›k, zîrâ bu gûne gazavât menâk›bât › vâk›‘âtlar cümle Risâle i Menâk›b › Melek Ahmed Pafla'da cümle ah­vâlâtlar› ale'l-infirâd tahrîr olun­mufl bir mücelled baflka tevârîhdir.

Andan yine Diyârbekir'den seksen bin asker cem‘ edüp sene (   ) târîhinde Sincar dağ›n›n Yezîdî Kürdlerine bir sâtûr › Muhammedî urup on üç bin Saçl› Yezîdî Kürdleri katl olup flehîdân › Deflt i Kerbelâ'n›n intikâmlar›n ald› ve on binden mütecâ­viz a‘lâ ve ednâ ve bapirleri, ya‘nî sultânlar› ve k›z­lar› ve gulâmlar› ve avretleri cümle esîr i der-zincîr olup Diyârbekir'e selâmet geldi ve niçe zamân âsûde-hâl olup Rûmiyye fieyhi Azîzzâdeler ile tev­hîd ü tezkîr zevk ü flevkleri ederdi, zîrâ ken­dü­leri cihâz › fakr› tarîk i Hâcegân › Nakfl›bend'den kabûl etmifllerdi. Dâ’imâ evrâd [u] ezkârlar›n tilâvet edüp kârlar› mesâlih i müslimîn ile mukayyed idi. Ve her ne cânibe teveccüh etse mansûr [u] muzaffer olup flast ber-kabza sehm i murâd› niflân urup dağî ve bâğî ve yağ› olan harâmîleri ele getirüp aslâ amân u zamân vermeyüp sahîfe i rûzgâr › zor-kârdan vü­cûdlar›n fler‘ile ve seyf i miczem i Muhammedîyle âsîlerin vücûdun hakk ederdi.

Ve kendülerden aslâ cemî‘i zamânda kizb sâd›r olmam›fld›. Ve az söyleyüp çok ağlayup az gül­müfldü. Ve meclislerinde mâlâ-ya‘nî ve güft ü gûy › mesâvî kelimât olmazd›. Bu hâl ile yine huzûrunda edebden hâric olmayan latîfe-âmîz gûnâ-gûn flaka­lar olunup diflleri görünecek mertebe tebessüm edüp hazz ederdi. Ve hergiz lisân › flerîflerinden si­kem sikem lafz› makûlesi kelâm › fâhifller sâd›r ol­mayup gazab-âlûd olduklar› mahal ki bir âdeme fler‘an katl îcâb etse yâhûd katl i fler‘î hükm olunsa ol âdeme,

"Bire hayâs›z ve bire nâmerd, cürmüne tâ’ib ü tâhir olup dünyâ derdinden halâs ol" deyü cevâblar ederdi.

Ve ol kadar pâk ve latîf ve zarîfâne ve leven­dâ­ne elvân boğas›lar ve abâyî ve kutnî ve kazze ve Gücerât halalî harîrler ve gûnâ-gûn sûret i fler‘de mübâh olan akmifle i fâhire kutnîler ile mülebbes olurdu.

Ve ol kadar pâk ü pâkîze idiler kim sâ’ir akrân­la­r›n›n girîbânlar›ndan abâ(?) dâmânlar› beyne'l-vüze­râ meflhûr › âfâk idi. Hattâ merhûm Sultân Mu­râd tâbe serâhu ve cennete mesvâhu buyururlar kim,

"Ahmed sen benden pâksin ve bî-bâk ü bî-per­vâs›n. Hudâ y› Müte‘âl dü cihânda yüzün ak edüp sa‘âdet i dâreyn müyesser ede" deyü Murâd Hân bu ebyât› terennüm eder:

Pâk dâmâne yok sözüm aslâ

Hîz i nâ-pâke günde bin la‘net

deyüp Silihdâr Mustafâ Beğcüğezin yüzüne ba­kup "Bu söze ne dersin Mustafâ?" dedikde Silihdâr hacâ­letinden sîm[â]lar› la‘l-gûn olup ol ân Melek'e ve Silihdâr'a birer semmûr hil‘at ihsân ederler, ya‘nî ol mertebe her husûsda Melek Pafla pâk-dâmen idi­ler ve her husûsda alimallâh ve kefâ billâh pâk idi­ler.

Ve gâyet sâlih ve dîndâr ve âlim ve âmil ve kâmil ve fâz›l ve dîndâr ve perhîzkâr ve Âsaf › Berhayâ-vâr bir gâzî i sâhib i ayâr ve yâdigâr bir vezîr i dilîr gelme[mifldir].

Ve "Âlem i sabâvetimizden berü s›byân ile mahlût olup lu‘b u lehve meyyâl değil idim" der­lerdi, ammâ sünnet i Resûl olan tîr ve kemândârl›k ve cidâ ve flem­flîr­bâzl›k ve gürz ve m›zrakbâzl›k lu‘bedebâzl›k­la­r›nda gâyet mâhir idi.

Ve akrânlar›nda eyle bir fârisü'l-hayl silâhflor cüst ü çapük İpflir Pafla ve Seydî Ahmed Pafla olayd›.

Ve zorâver ü dilâver ve server ü hünerver yiğit olmağile küfltegîrlik ilminde yetmifl fen bilüp değme pehlivân arkas›n yere getirmemifldir kim bu fende dahi bî-mânend idi, ammâ ba‘z› zamân tenâ­sül i evlâd içün Kaya Sultân ehliyle ey gülefller ederdi. [48b] Âhir Kaya Sultân'› alt edüp yenerdi ve bir y›lda k›rk sekiz kerre böyle cihâd › ekber ederdi. Kesret [ü] vefret üzre cemmâ‘ değil idi.

El-hâs›l Sultân Ahmed Hân asr›ndan tâ Sultân Murâd Hân › Râbi‘e gelince böyle bir ma‘sûm › pâk vezîr i rûflen-zamîr i dilîrin misli sebkat etdiği hât›r-niflân›m›z değildir, ammâ hakkâ ki Koca Niflânc› ve Koca Mûsâ Pafla ve Koca Ken‘ân Pafla bunlar dahi ma‘sûmluklar ile flöhre i flehr olmufllar­d›r, rahmetullâhi aleyhim ecma‘în.

Ve Melek Pafla cemî‘i zamânda âbdestsiz bir kadem yere basmazd› ve hîn i mücâma‘atda tarfe­tü'l-ayn içre gasl edüp teheccüd ve iflrâk › ebvâbeyn salâtlerin k›lup dâ’imâ sermâye i ömr i girânmâye­leri savm › Dâvûd ile güzerân ederdi.

Ve dâ’imâ hem-celîs ve hem-enîsi ulemâ ve sulehâ ve fukarâ ve zu‘afâ ve mesâkînler ve vâ‘iz ve nâs›hlardan Velî Efendi ve Erdebîlîzâdeyi pek se­verdi. Ve Pendnâme i Hoca Attâr vird i zebân› olup cümle ebyâtlar›n h›fzen zabt etmifldi. Ve ilm i sarf ve nahivde çok nüsha görüp ilm i f›kh [u] ferâizde lâ-nazîr idi. Ve sekiz yüzden mütecâviz mesâil i fler‘iyye ve binden ziyâde hadîs i Nebeviyyeleri ezber zabt u rabt eylemifldi, ammâ tarîk i dervîflâna meyyâl ol­mağ›n ilm i fli‘rde ve kelâm › Mevlânâ'da Mesnevî i fierîf'den ve kelâm › İbrâhîm i Gülflenî, Ma‘nevî'sinden niçe bin ebyât › efl‘âr › Fârisî ve Türkî kasâid ve penç beyt i tasavvuflar hât›r niflân› idi, ba‘z› mahalde mezkûr ebyâtlar› mahalleriyle icrâ ederdi.

Ammâ ilm i kitâbetde "El-hattu mâ yukra" idi, lâkin Murâd Hân › Râbi‘den tuğrâ y› garrâ çek­meğe me’zûn olup anlar›n ta‘lîmiyle bir tuğrâ y› garrâ y› tevkî‘ i refî‘u'fl-flân tahrîr ederdi kim Bihzâd [u] Mânî kalemin çekmede âciz olup Koca Niflânc› ve Ankebût Ahmed Pafla ve Nasûh Paflazâde Ömer Beğ ve Re’îsü'l-küttâb›m›z G›nâî Efendiler cümle engüflt ber-dehen edüp tuğrâ y› Melek'e engüflt ber-dehen olurlard›.

Ve kendü savma‘a i tek ü tenhâs›nda ale's-seher esmâü'l-hüsnâya müdâvemet ederdi ve her isneyn gecesi cümle iç ağalar›na k›rk bin salavât i flerîfe ve her leyle i Cum‘ada on iki bin İhlâs › flerîfe tilâvet olunurdu. Ve hâlâ harem i hâsda büyük oda ve kü­çük odalara on iki bin altun Bağdad'dan gönderüp vakf edüp uslûb › sâb›ka üzre leyle i isneynde ve leyle i Cum‘ada k›rk bin salavât ve k›rk bin aded İhlâs › flerîfe tilâvet olunur aceb hayrât › azîmdir.


Yüklə 6,32 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   72




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin