Cümle vüzerâ ve mîr i mîrânlar›n getirdikleri mâl › ganâ’im ve üsârâlar› ve kelleleri beyân eder
‹btidâ efendimiz Kad›zâde ‹brâhîm Pafla kolundan bin dörd yüz kelle ve befl yüz on aded esîr ve Fargaçi'n›n on araba hazînesi ve on aded münakkafl toplar› geldi.
Ve Kaplan Pafla kolundan iki yüz kelle ve k›rk esîr.
Ve Yûsuf Pafla kolundan iki yüz elli befl kelle [106b] ve on esîr.
Ve Gürcî Mehemmed Pafla kolundan üç yüz aded kelle ve yetmifl dil.
Ve Sührâb Mehemmed Pafla'dan yüz elli kelle ve üç aded kal‘a kapudanlar›.
Ve K›bleli Pafla taraf›ndan k›rk kelle ve üç yüz dil.
Ve Çavuflzâde kolundan üç yüz kelle ve on bir dil.
Ve cümle sâ’ir vüzerâlardan hem-çünân bu kadar (bu kadar) esîr i firâvân geldi.
Ammâ cümleden sonra baba y› âlem Köse Serdâr Ali Pafla Bosna serhad gâzîleriyle cümle iki bin altm›fl aded kelle ve üç bin aded esîr i bend-i zincîr ve yedi aded kal‘a kapudanlar› ve dörd kat küffâr mehterhânesi ve iki h›nto arabalar ve yigirmi aded mücellâ toplar ve altun haçl› bayraklar ile cümle küffâr kelleleri karg› ve kantar s›r›klar üzre ârâyifl olup esîrleri pây-beste ve dil-haste ve flikeste beste edüp borular›n çalarak cisirden bir alay › azîm ile geçüp Süleymân Hân depesi dibinde Sadr›a‘zam huzûrundan otak › nüh-tâk önünden bâlâda tahrîr oldu€u üzre cümle vüzerâ ve mîr i mîrânlar metâ‘lar› huzûr › vezîr i dilîrden güzer edüp cümle vüzerâ ve vükelâlar,
"Gazân›z kutlu olsun" deyü Sadr›a‘zam›n bûs › dâmeniyle fleref-yâb olup her biri Sadr›a‘zam huzûrunda karâr-dâde oldular.
Hemân serâperdenin sokaklar› iki cânibe dahi ziyâde küflâde olup Sadr›a‘zam iskemle i Âsaf › Berhayâ üzre karâr-dâde olup sa€ taraf›nda k›rm›z› kilimler üzre befl yüz kîse guruflu hemân püflte-misâl y›€d›lar ve solunda üç yerde âdem kaddi hil‘at i flâhîleri y›€d›lar.
Ve Sadr›a‘zam huzûrunda turna telleri ve gümüfl teller y›€›n y›€›n durup ba‘dehu ibtidâ cümle vüzerâlara birer semmûr kürk ve cümle mîr i mîrânlara birer müntehâ zer-ender-zer hil‘at i fâhireler ve sâ’ir mîr i livâlara hil‘at i nâdireler ve cümle alay be€lerine turna telleri ve gümüfl c›€alar ve dahi biz ceng ederken vakt i seherde kelle getirenlere ibtidâ ellifler gurufl ba‘dehu gelenlere k›rkar gurufl, andan kelleler befl alt› bini afld›kdan sonra kelle getirenlere otuzar esedî sadaka olundu. Dahi sonra gördüler kim gelen kelleye ve dile hadd ü nihâyet yok, yigirmifler gurufl ihsân olundu.
Ba‘dehu Budin vezîri Siyâvufl Pafla bürâderi Hüseyin Pafla kolundan Budin ve Üstürgon gâzîleri dörd bin aded esîrler dahi gelüp serâperde önünde bu kadar üsârâlar› getirenlere in‘âmlar olunup "Yine getirenler bu esîrin boynun ursunlar" deyü fermân olunca el-azametullâh dörd bin aded ibâdullâh› serâperde önünde çökerüp yüz, yüz elli yerde cellâd › bî-amânlar bu kadar mahlûk › Hudâ'ya flaka flak taka tak ol kadar seyf i miczem urdular kim flak›rd›s› evc i arâka ç›kup her kâfir koyun ve kuzu gibi meleyüp elleri ba€l› ve ci€erleri dâ€l› bunlara kâmil bir sâ‘at i nücûmîde eyle flemflîr i âtefl-tâb › perrân urdular kim böyle seyf i zü'l-yezeni Rüstem ü Restân ve Sâm u Nerîmân ve Güstehem ü Tihemten urmam›fld›r.
Ve mukaddemâ bizler vakt i seher arsa i meydânda ceng [ü] cidâlde iken yine bizim gâzîler getirdi€i dillerin dilleriyle bafllar›n bir yerden keserler imifl, hattâ serâperde önünde olan çemenzâr › ahzar-gûn hûn › insân ile la‘l-gûn olup küffâr›n kelleleri hûn › insân›n cereyân›ndan hûnile galtân olup pâypûfl ile o kanara meydân›nda gezilmez olup serâperde önündeki kanlar üzre yeni toprak nisâr etdiler, ammâ ne mümkün, cümle türâb ân › vâhidde hûn › insân ile tahmîr olup la‘l-gûn bir fezâ y› mezbah-cây oldu.
Hattâ otak › nüh-tâk önünde üç yerde kelle da€lar gibi y›€›lup cümle lâfle i küffâr › hâksâr›, hakkâ ki hâksâr oldular, cümlesin arabalara tahmîl edüp ordu y› ‹slâm kenâr›nda bir gün bir gecede gücile tafl›yup üç yerde da€lar gibi y›€d›lar.
Hamd i Hudâ gerçi söylemek aybd›r, ammâ Rabbü'l-izzet'in ihsân›n söylerim. Ve mukaddemâ Ci€erdelen kal‘as›nda gördü€üm rü’yâ y› sâlihan›n zuhûr etdi€inün hayr oldu€una hamd [ü] flükr edüp söylerim ki sad lek Rabbü'l-izzete hamd olsun.
Bu cengde bu Evliyâ y› fakîr i hakîr i za‘îfi Cenâb › Bârî yârî k›lup azîzimiz Üsküdârî Mahmûd Efendi ve Geysûdâr Kapânî Mehemmed Efendi ve Na‘l›nc› Dede Efendilerimiz du‘â y› himmetleriyle bu gazâ y› meserretde bulunduk. Ve flimdi bu gazâya gelirken Vulkovar nâm kal‘ada cisir bafl›nda Hindî ( ) Baba tekyesinde yatup ol azîzi vâk›‘am›zda görüp,
"Evliyâm, gazâ edersin ve mâl › ganâ’imler al›rs›n, ammâ korkma mansûr u muzaffer olursun" deyü beflâret etdi€i gelüp zuhûr edüp bu mahalde Sadr›a‘zam›n huzûrunda ol vâsi‘ ve ganîmet ihsân h›rmeninde bu hakîr ü pür-taksîre elli gurufl ve yigirmi altun ve bir çelengi bizzât Sadr›a‘zam serime sokup,
"Evliyâm du‘â eyle" [107a] buyurup getirdi€im Macar katanas›n ve Nemse gulâm›n hamd i Hudâ kesmeyüp hakîre ihsân eyleyüp katana at›n› dahi in‘âm etdiler. Ve niçe vüzerâlardan ihsânlar ald›m. Ba‘dehu Macar at›n› k›rk gurufla satd›m.
Ammâ bu gazâ y› garrâda cümle guzât › müslimîne bezl olan ihsân u in‘âm "Taraf › pâdiflâhîden cümle iki yüz kîse gurufl sadaka olundu" deyü Masraf Kâtibi Ahmed Çelebi nakl eyledi.
Ba‘dehu ordu y› ‹slâm'da câ-be-câ pinhân etdikleri esîrlerden su’âl edüp, siz ne kadar kâfir idiniz, dedi€imizde,
"Vallâhi bizimle Çeh ve Leh ve Korol ve ‹sfaç ve Tot ve ‹slovin ve Nemse tüfenglilerinden cümle on yedi bin aded tüfengli h›ristiyan idik ve on bin Nemse atl›s› ve on bin (bin) Macar katanas›, cümlemiz otuz yedi bin H›ristiyan idik, cümle k›r›ld›k. Ve cümle üç aded serdâr›m›z var idi; biri Mantikukule ve biri Roza ve biri Fargaçi kapudan ki Uyvar kal‘as› an›n dedelerinden berü an›n mülküdür. fiimdi cümle askeri k›r›lup Uyvar'› tîz al›rs›z" deyü flâfî haberler verdi.
Hakîkatü'l-hâl küffâr kelleleri add olunup otak önünde üç yerde onar bin aded kâfir kelleleri y›€›l› idi. Bu hisâb üzre otuz bin ma‘dûd kelle idi ve ordu içinde dahi iki bin küffâr kadar pinhân eylediler ve iki bin mikdâr› küffâr nehr i Gara'da ve nehr i ‹pol'da ve Patka gölünde gark oldularsa otuz yedi bin küffârdan ancak üç bin küffâr halâs olmufldur.
Zübde i kelâm oldur ki böyle bir gazâ y› garrâ y› kübrâ bu serhadlerde devlet i Âl i Osmân'dan berü olmam›fld›r. ‹llâ Süleymân Hân'›n Mihaç gazâs› ve Sultân Mehemmed Hân › Sâlis'in E€re gazâs› olmufldur, ammâ bu Sultân Mehemmed Hân › Râbi‘in asr›nda be-dest i Vezîr i dilîr Fâz›l Ahmed Pafla'n›n Ci€erdelen gazâs› cümleden flîrîn gazâ olmufldur.
Niçe müverrihler yazd›lar, ammâ bu hakîr ü kemter fakîr kalîlü'l-bizâ‘a pür-taksîr bu gazâ y› azîmde bulunup alâ kadri'l-imkân bu yüzden müsevvede etdik. ‹nflâallâhu Ta‘âlâ bu mecmû‘a i nâ-matbû‘umuzu ser-riflte elde oldu€u üzre tas[h]îhe geçirüp gayri kürrâslar tahrîr etdikde "El-ma‘nâ fî batni'fl-flâ‘iri" üzre dahi matbû‘ ve merbût tahrîr olunur. Kusûruna nazar olunmayup dâmen i afv ile setr edeler.
Ve sâ’ir ahibbâ vü sâd›kân u ârifân u âfl›kân › ashâb › divelden niyâz olunur ki iksârda olan özrümüz kabûl edeler, zîrâ bu kadar seyâhat i kesretde ve bu kadar meflakkat i vefretde cem‘ i hât›ra olmama€ile ancak kendü sergüzeflt ü serencâm›m›z olup bu gazâda elimizden cüz'î ve küllî hay›rl› ifller dahi gelmek ile ale'l-fevr bu gûne terkîm olunmufldur, ammâ hakkâ ki bu Ci€erdelen sahrâs› cengi cemî‘i küffâr › bedkârlar›n bu âna dek niçe bin inhizâmlar›na bu ceng i Üstürgon › ibret-nümûn dibâce i defterleri olmufldur. Hâzâ min fazl› Rabbî.
Hikmet i Bârî {Cenâb › Kibriyâ yârî k›lup çerâ€ân › sürûr u hubûr oldu€un beyân eder}
Bu ceng [ü] cidâl tamâm oldu€u gece aslâ Sadr›a‘zam taraf›ndan fermân ile tenbîh ü te’kîd olunmadan bi-emrillâhi Ta‘âlâ mukaddemâ Kad›zâde ‹brâhîm Pafla'n›n ibtidâ ale's-seher ceng etdi€i yerde flühedâlar›m›z üzre büklüm büklüm ve burma burma nûr ya€d›€›n niçe bin sulehâ y› ümmetden kimesneler ve niçe bin gâziyân › sâd›kânlar bu mehbit › pür-envâr› müflâhede edince Sadr›a‘zam taraf›ndan fermân ile çerâ€ân donanmas› oldu zann edüp el-azametullâh ol leyle i muzlimde nehr i Tuna'n›n karflu taraf›nda ve beri bizim semtimizde olan niçe kerre yüz bin hayme vü hargâhlar›n cemî‘i t›nâblar›na ve niçe kerre yüz bin aded karg› m›zraklar üzre niçe kerre yüz bin fânûslar ve kanâdîller ve flem‘ i rîhler ve flem‘ i rîhler ve lâ-yu‘ad ve lâ-yuhsâ mefl‘aller ile eyle çerâ€ân olup zîb ü ziynet oldu kim ol fleb i muzlim rûz › rûflen-misâl leyle i Kadr olup cümle flühedâlar›m›z›n ervâhlar› inflâallâh pür-nûr olmufl alâmetleri olup gûyâ eflâk i seb‘an›n kevâkibleri ve seb‘a i seyyâre ve sitâre i mirrîh ve zühre ve utarid ve müflterî ve zühal ve flems ü kamer ve ferkadân ve necm i sâbite ve süheyl i Yemenî misilli encümânlar {gûyâ} bir yere müctemi‘ olup sahrâ y› Üstürgon'u ol karanu gecede rûz › nevrûz › Hârzemflâhî gibi küflâde olmufldu.
Ve dahi Üstürgon kal‘as› taraf›ndaki Süleymân Hân depesinde ve fioflkon depesinde ve Muhanad depesinde ve ‹rflek depesinde ve Ban depesinde ve Depedelen depesinde ve Ba€dala depesinde ve'l-hâs›l on iki aded püflte i bâlâlar üzre Üstürgon kavmi da€lar gibi odunlar y›€up on iki yerden âtefller evc i âsumâna peyveste olup tâ sabâha dek ale'l-ittisâl nâr › Nemrûd-misâl âtefller on iki burcdan haml ü sevr ve cevzâ ve seretân ve esed ve sünbüle ve mîzân ve akreb ve kavs ve cedy ve delv ve hût misilli ebrâclardan Üstürgon'un on iki aded yerde âteflleri cihân› rûflen edüp dendân › bedenleri üzre bî-hisâb fânûs ve neft ve katrân ve zift ve dühn i gûsfendleri yakup kal‘a i Üstürgon'u [107b] dahi çerâ€ân etdiklerin Sadr›a‘zam görüp,
"Bire cân›m, bu çerâ€ân›n asl› nedir? Biz hod fermân etmedik, bu sürûr [u] flâdumân nedir" dedikde cümle nedîmân › Âsaf dediler kim,
"Bu çerâ€ân Allâhu a‘lem min indillâh olmufldur" dediklerinde Sadr›a‘zam,
"Vallâhi ma‘kûl olmufldur. Tîz kal‘a i Üstürgon'dan üç yayl›m top ve tüfengler at›lup gülbâng › Muhammedîler çekin. Bu gece bizim dahi ordu y› ‹slâm içre cemî‘i balyemez toplar ve kâfirden al›nan toplar üçer yayl›m tüfengler at›lup akîblerince gülbânglar çekilüp sabâha dek ordu y› ‹slâm çerâ€ân olsun" deyü fermân › vezîr i Berhayâ sâd›r olunca azamet i Hudâ ol gece sabâha dak top u tüfeng sadâs›ndan ve benî Âdem na‘ras›ndan ve atlar süheylinden âdemin zehresi çâk olup ebr i kebûdlar gûyâ rîze rîze zemîne dökülüp ber-hâk olurdu.
Tâ bu mertebe flâdumân › top ve tüfenglerle flâdumânlar oldu kim ordu y› ‹slâm içinde bârûd › siyâh kalmad› denecek mertebe gencerler oldu.
Hattâ ricâl i gayb gibi küffâr›n inhizâm›na sebeb olan niçe kerre yüz bin develer kim var anlar›n hakk›nda Cenâb › Kibriyâ hadîs i kudsîsinde 1 buyurduklar› flütürlerin hatab u havudlar› üzre sârbânlar ve flütürbânlar balmûmlar› ve her flütürün kec gerdânlar›na fânûslar asup katâr katâr develeri ve katâr katâr kat›rlar› dahi cümle semerleri üzre mûmlar yakup ve ardala ve bin burc nâm çanlar›n takup ordu içr[e] hüddâmlar› bu hayvânlar deverân ve seyerân etdirdiklerinde gûyâ ordu y› bâzâr içre bir âtefl deryâs› gezüp semâvâtda olan kevâkibân › nücûmânlar›n flu‘leleri muzmahil oldu.
Ve niçe kerre yüz bin akkâm ve mefl‘alciyân ve karakullukç›yânlar küme küme ve reme reme kol kol kol edüp tâ sabâha dek el çarparak "Elâ yansuru's-sultân" deyü dakku'l-hanek edüp niçe yüz bin gûne flakalar ederek tâ sabâha dak böyle bir sürûr [u] flâdumân ve çerâ€ân oldu.
Ve her hayme vü hargâhda niçe gûne sohbet i hâslar oldu. Ba‘z› haymelerde flühedâlar›m›z rûhlar›yçün mümessek helvâlar tenâvül olundu ve cümle ervâh › flehîdân flâdumân oldu ve niçe bin yerde rûh › flerîf i flehîdânlar içün tilâvet i Kur’ân olundu, ammâ Hudâ'ya ayând›r yine bu âmedâne sürûr [u] flâdumân›n sebebi flühedâlar›n üzerlerine nûr › mübîn nâzil olmas› sebeb oldu.
Bu k›ssa i pür-hisseden Sadr›a‘zam hissedâr ve haberdâr olunca hemân ale's-sabâh cemî‘i flühedâlar›m›z›n na‘fle i münevverelerin sahrâ y› Ci€erdelen'de buldurup cümle Üstürgon taraf›na getirdüp serâperde i Berhayâ kurbunda Süleymân Hân depesi zeylinde bir hafr i azîm kazd›rup cümle bin altm›fl aded flehîdân›n henüz bir gün bir geceden berü kanlar› revân olarak Ordu Monlas› Ünsî Efendi cenâze i flehîdân › gâ’ibân namâz›na muktedâ olup iki kerre yüz bin aded guzât › muvahhidîn flehîdân namâz›na bir kümeden hâz›r olup {namâz › flehîdân k›l›nup} cümle flühedây› biri biri üzre bal›k istifi gibi y›€up defn etdiler.
Ve bu flehîd üzre haymeler kurulup cümle Üstürgon ulemâlar› üç gün üç gece tilâvet i Kur’ân etme€e me’mûr olup Sadr›a‘zamdan ulemâlara ihsân [u] in‘âmlar oldu.
Hakkâ ki böyle bir hayrât › azîmeyi bir gazâda flühedâlara bir pâdiflâh › cem-cenâb ve bir serdâr › vezîr i mükerrem âlî-me’âb etmemifldir. Hattâ niçe gâzîler Sadr›a‘zama rû-be-rû eyitdiler kim,
"Koca vezîr çünki asâkir i ‹slâm'›n flühedâlar›n kâfiristânda hâk i mezelletde b›rakmayup böyle ra€bet etdin. ‹mdi flimden gerü senin u€uruna cân u dil ile kurbân olup dîn i mübîn yoluna flehîd oldu€umuza gam yemeziz. fiimden gerü kalk ne cânibe teveccüh edersen gidelim. Hudâ dest-gîrin ola" deyü niçe gâzîler Sadr›a‘zama böyle du‘â etdiler ve herkes haymelerine gitdiler. Ve Uyvar gazâs›na gitme€e niçe bin gûne tedârikler gördüler. Hudâ âsân ede.
Ammâ bu gazâ y› garrâ y› meserret sene 1074 mâh › Muharrem'inin üçüncü gün ki yevm i selâsede vâk›‘ oldu.
Hattâ bu hakîr [ü] fakîr ol mahall-i berzah › cahcahûnda cem‘ i hât›r yok iken hemân ale'l-fevr flikeste beste bir kasîde flekilli bir fley edüp birkaç nâ-mevzûn ve nâ-merbût ebyâtlar› budur kim eyle fuzelâyi'd-dehr vezîr i dilîre küstâhl›k edüp arz etdi€imiz ebyâtlard›r.
Kasîde i gazâ y› garrâ y› sahrâ y› Ci€erdelen, güfte i seyyâh › âlem Evliyâ:
Minnet Hudâ'ya Hazret i serdâr › kâmkâr,
Vard› gazâya eyledi küffâr› târmâr,
Çâsâr › Nemse'nin (...) ü katanas›,
fiemflîr i âbdâr ile hep etdi cân-nisâr,
Hamd Hudâ'ya cümle emîrân süvâr olup,
Âmâde oldu cümle kafâdâr› bî-flümâr,
Eyle du‘â i hayr› ç›kar re’y i Evliyâ
Ola bu fethe târîhi dâ’im gazâ {1021} hezâr,
Râ sâk›td›r. Sene 1074.
Eyle bir kâmil ve sâhib i ayâr vezîr i âlî-tebâr fli‘r i mühmel ü cühmelimizin kusûruna nazar etmeyüp yüz gurufl ve bir çuka ve bir at ihsân etdi. Ammerahullâh.
Ba‘dehu Sadr›a‘zam sahrâ y› Üstürgon'da ol tâk önündeki seylâb olan hûn › insân›n ve cesed i füccârân›n bed râyihas›ndan oturamayup cümle asâkir i ‹slâm'a fermânlar olup nefîr i r›hletler çal›nup [108a] bu gazâ y› eser-me’serin ikinci gün sahrâ y› Üstürgon'dan göç edüp alay › azîm ile nehr i Tuna üzre cisr i kavîden ubûr edüp sahrâ y› Ci€erdelen'de meks i h›yâm edüp ba‘de'z-ziyâfe yine at›na süvâr olup meydân › ma‘rekede pâymâl i rimâl olan küffâr › hâksâr›n lâfle i murdârlar›n seyr [ü] temâflâya gidüp kâmil befl sâ‘at bu sahrâ y› bî-pâyân› deverân edüp gördü kim her nebâtât [u] giyâhât bafl›na birer kâfir cesedi beyâz çak›l tafl› gibi fürû-fikend olup yüzü koyu yat›rlar, ammâ gâziyân › Rûm bu küffârlara eyle k›l›ç urmufllar kim niçe bini iki omuzlar›ndan tâ göbe€ine dek k›l›ç enmifl, niçe bini hamâyili ba€› çal›nm›fl, niçesi sepetleme çal›nup iki pâre yat›r.
Niçe yüzü haddâdî ve niçe yüzü gazâlî ve niçe bini muharref ve niçe bini tânî(?) çal›m› çal›nm›fl lefller ceste ceste zîr i zeber olup hâk i mezelletde yat›r. Sübhânallâh el-azametullâh deyüp cümle gâziyân › Âl i Osmân'a hayr du‘âlar edüp engüflt ber-dehen ederek azm i serâperde ederek çetr i mülemma‘›na geldi€i dem huzûruna Koca Serdâr Ali Pafla'y› ve Budin vezîri Sar› Hüseyin Pafla'y› ve Kaplan Pafla'y› ve Yûsuf Pafla'y› ve H›s›m Mehemmed Pafla'y› ve bizim Kad›zâde ‹brâhîm Paflalara cümle birer hil‘at i flâhî geydirüp talî‘a i asker olma€a me’mûr edüp buyurdu y› flerîfler verdikde hemân ibtidâ Ali Pafla taraf›ndan nefîr i r›hletler çal›nup cümle alt› aded vüzerâlar ile cümle otuz bin asâkir i ‹slâm olup "Tevekkülen-alallâh" deyüp "Bismillâh niyyetü'l-gazâ" deyüp,
Ci€erdelen sahrâs›ndan cânib i garba Uyvar kal‘as› fethine gitdi€imiz menâzilleri ve muhâsara etdi€imizi beyân eder
Evvelâ bism i ‹lâh ile Ci€erdelen sahrâs›ndan küffâr › bed-tebâr›n Uyvar alt›nda ci€erin delme€e ki cânib i garba çemenzâr u lâlezâr vâdîler içre 9 sâ‘atde ma‘mûr u âbâdân kurâ vü kasabâtlar› yaka y›ka Uyvar'›n maflr›k cânibi mukâbelesinde Çeyke nâm bir kasaba-misâl köyde cümle asâkir i ‹slâm ile meks edüp etrâf [u] eknâfa yarar karavullar ta‘yîn olunup ol ân nehr i Litre üzre alt› yerden balyemez toplar geçecek cisr i kavîler binâ olunup ol ân cümle guzât › müslimînler cisirden ubûr edüp tâ Uyvar alt›nda handak kenâr›na dek se€irdüp der-ceng i evvel Uyvar'›n flarkîsinde olan Fargaçi varoflunun flikâr › kelepürlerin alup varoflu âtefle urup âtefl i sûzân evc i âsumâna duman duman oldukda hemân kal‘a i Uyvar'dan ibtidâ üç yüz pâre top asâkir i ‹slâm'a atup hâmûfl-bâfl oldu.
Bu mahalde handak kenâr›nda mukaddemâ bizden firâr edüp kâfire haber eden mürtedleri araba tekerlekleri üzre kaz›€a urulmufl gördük. ‹kisi dahi hayâtda idiler. Ba‘dehu cümle guzât › müslimîn gerüden asâkir i kesret gelmeden,
"Bire meded bu Uyvar sahrâs›n mahsûlün derelim ve çad›rlar›m›za y›€al›m" deyü asâkir i deryâ-misâl bu Uyvar fezâs›na dökülüp babalar› mahsûlâtlar› gibi bir gün bir gecede cânib i erba‘ay› birer konak yer pîr i pâk zemînin kara hâk edüp herkes hayme vü hargâhlar› önünde da€lar gibi mahsûlâtlar y›€d›lar.
Ba‘dehu niçe yüz kurâlar yakd›lar ve âsâr › binâlar›n dahi y›kd›lar, ammâ nehr i Nitre kenâr›nda olan müflebbek bostânlar› ve b†u bâ€çeleri y›kmad›lar.
Bu nehr i Litre cânib i flimâlde tâ Ma‘den da€lar›ndan cem‘ olup Nitre kal‘as› zeylinden ubûr edüp Uyvar sahrâs›nda niçe yüz ma‘mûr u âbâdân kurâlar› rey edüp kal‘a i Uyvar handak› içinden cereyân edüp andan sehel afla€› nehr i Vak'a mahlût olup ikisi kal‘a i Komaran kurbunda nehr i Tuna'ya mahlût olur.
Andan ertesi gün Vezîria‘zam ve Serdâr › mükerrem yer götürmez asâkir i ‹slâm ile bir alay › azîm gösterüp kal‘a i Uyvar'›n cânib i flimâlinde bir top menzili yerde serâperdesine gidüp meks edüp böyle bir alay› ne ‹skender i Kübrâ ve ne Keyhusrev [ve] ne Dârâ etmemifldir.
Hemân ol ân cânib i erba‘aya karavular kat-ender-kat fermân › sâhib-k›rân olup herkes kollu kollar›nda kanûn › Âl i Osmân üzre meks etdiler. Kal‘a i Uyvar ise bir sahrâ y› bî-pâyân›n ortas›nda havâlesiz bir zemîn i çemenzârda sedd i ‹skender-mânend bir kal‘a i ser-bülend beyâz ku€u gibi alt› aded sedd i Kahkahâ tabyalar›n ve cümle dîvâr›n niçe bin haçl› peykerleriyle zeyn olmufl durup aslâ ve kat‘â Sadr›a‘zam alaylar›na ve ordular›na ve b†u bâ€çelere girenlere aslâ bir top u tüfeng atmayup hâmûfl-bâfl dururdu.
Evsâf › ibtidâ mübâfleret i muhâsara i sedd i ‹skender-misâl kal‘a i U€var
Lisân › Macar'da ismi U€var'd›r, ya‘nî "Yeni kal‘a" demekdir. ‹btidâ bânîsi sene 858 târîhinde Ebü'l-feth Sultân Mehemmed Gâzî ‹slâmbol'u [108b] feth etdi€i sene 857 hâlâ münhezim olan Fargaçi la‘înin üçüncü dedesi olan Holando nâm ban ve pelîd i anîd ibtidâ kal‘ay› palankadan inflâ eder.
Ba‘dehu bir mahsûldâr ferah-fezâ vâdîde olma€ile bu kal‘a etrâf›nda yedi yüz pâre kurâlar ile bu vâdîler amâr olup niçe yüz bin re‘âyâ vü berâyâlar›n kuvvetleriyle bu kal‘ay› fieddâdî r›ht›m tula binâdan amâr edüp ancak bir tabyas› palanka dîvâr kal›r.
Ba‘dehu sene 1008 târîhinde Sultân Mehemmed Hân › Sâlis asr›nda Serdâr ‹brâhîm Pafla ve C›€alzâde Sinân Pafla Üstürgon kal‘as›n küffâr elinden halâs etme€e bu Uyvar kal‘as›n ibtidâ muhâsara etme€i re’y i ahsen görüp kal‘a i Uyvar'a sar›lup kâmil yetmifl gün dö€düler, alt› aded tabyas›ndan birin alamad›lar ve bir gün Tatar Hân gelüp asker i ‹slâm'a imdâd etmediler. Âhir fliddet i flitâ dahi eriflü[p] kal‘a i Uyvar'› b›ra€up Budin'e gitdiler.
Ba‘dehu sene 1035 târîhinde Sultân Murâd Hân › Râbi‘ asr›nda Kara Murtazâ Pafla vâlî i Budin iken Erdel Kral› Betlen Gabor ile ve Kafla kal‘as› ban› Kurs ban ile ve Orta Macar ban› Palatinufl ile yüz bin asker gelüp Uyvar'› yetmifl gün muhâsara etdiklerinde {asâkir i ‹slâma imdâda gelen} cümle küffâra ‹rim Papa'dan haber gelince cümle küffâr › dûzah-karâr›n karârlar› kalmayup karârlar› firâra mübeddel olup kal‘a i Uyvar alt›nda Murtazâ Pafla'y› yaln›z koyup giderler. Kara Murtazâ Pafla bu hâl i pür-melâli görüp Leve ve Novigrad ve Vaç kal‘as› üzre cümle cebehâne ve bârhânesiyle kal‘a i Budin'e gelüp karâr eder.
Hemân ol ân Fargaçi nâm bî-îmân kal‘a i Uyvar'›n palanka tabyas›n fieddâdî binâ yapup alt› aded tabyas› sedd i sedîd olup hâlâ bu 1074 sene i mübârekede yine muhâsara olundu. Cenâb › Kibriyâ yine feth [ü] fütûhun müyesser ede, âmîn ve yâ Mu‘în.
Evvelâ Sadr›a‘zam Köpürlüzâde Fâz›l Ahmed Pafla kal‘a i Uyvar alt›nda meks edince hemân ol ân nehr i Litre üzre olan cisirden cümle balyemez toplar› ve yüz yetmifl aded flâhî zarbuzan toplar› ve cümle cebehâne ve mühimmât [u] levâz›mâtlar› yüz bin renc [ü] anâlar ile cüsûrlardan geçirüp cümle asker nehr i Litre'nin kenâr›nda ve kal‘a i Uyvar'›n cânib i erba‘as›nda meks edüp kal‘a i Uyvar'› ortaya ald›lar.
Ve ibtidâ bir vîrân kenîse ard›nda yeniçeri oca€› azharun mine'fl-flems meterislere girüp s›çan yollar› kazma€a bafllad›lar.
Hemân bu mahalde kal‘adan bin mikdâr› küffâr Üstürgon k›rk›n›ndan ibret almayup kal‘adan atl›s› ve yayanlar› yeniçeriler üzre ç›kup bir flemme elbeflte cengi edüp niçe kâfirler dahi k›r›lup bir mu‘attal deyre girüp kemîngâh › penâgâh edinüp bâ€a bâ€çelere giden guzâta flergil olma€a bafllad›lar.
Hemân Sadr›a‘zam kolundan mezkûr deyre birkaç balyemez toplar urunca deyrin dîvâr› münhedim olup kâfirlerin bafllar›na dar olup niçe yüz kâfirlerin yeri dârü'l-bevâr olup cân ber-cehennem gitdiler ve bak›yyetü's-seyfi k›ç toplar›n atup Uyvar'a dak kaçd›lar.
Uyvar'›n topu ise orduya yetiflmez, ammâ aslâ necâteye sûret yok dedü€ü gibi art›k küffâr kal‘adan bafl göstermeyüp âsûde kalup bir top ve bir tüfeng tarafeynden at›lmad›.
Ba‘dehu Sadr›a‘zam ve Düstûr › mükerrem Ahmed Pafla sünnet i Resûlullâh üzre derûn › hisârda mahsûr olan Fargaçi Kapudan'a bir nâme yazd› kim istimâ‘ edenin zehresi çâk, yerleri hâk, ve dîdeleri nemnâk olur.
Sûret i nâme i Serdâr Ahmed Pafla ibn Köpürlü {Mehemmed Pafla} be-cânib i dalâlet-âyîn berâ y› Fargaç › la‘în kapudan › bî-dîn, netîce i zübde i kelâm› budur, nâmedir
"Evvelâ es-selâmu alâ meni't-tebe‘a'l-hüdâ sen ki Fargaçi nâm kefere i bed-nâm › güm-nâms›n, mektûbum vusûl buldukda kal‘an›n miftâhlar›yla der i devlete gelüp rikâb›ma yüz süresin, yâhûd ‹slâm ile müflerref olup yine kal‘anda kemâ kân mutasarr›f olas›n, yâhûd kal‘adan ç›kup hâric i kal‘ada sâkin olup harâc-güzâr olas›n. Ve illâ inâd ve muhâlefet edersen Ci€erdelen'de ci€erin delinüp ol savafl › perhâfldan halâs oldun, ammâ bu kal‘ada halâs olmayup inflâallâh cümle ta‘allukât›nla senin her pâreni kula€›n kadar ederim, bî-selâm" deyü dahi niçe gûne tenbîh ü te’kîdler yaz›lup nâmeyi ‹pflirli Mehemmed A€a'ya verüp ol dahi zîr i hisâra varup bir kemendli nerdübân › tavîl ile varan elçiyi derûn › hisâra alup bir dâne tabya küncinde nâmeyi okudup me’âl i kelâm mefhûmu oldukda Fargaçi eydir:
"Benim askerim k›r›ld› demeniz, hâlâ kal‘ada yigirmi bin ceng eri H›ristiyanlar›m vard›r. Befl alt› günden iki kerre yüz bin askerle çârsâr › sâhib i vakâr›m benim imdâd›ma yetiflir. Bu kal‘a kral›nd›r, verme€e kâdir de€ilim. ‹ki el bir bafl içündür. Bafl›ma yaz›lan her ne ise gördüm, dahi ne görecek isem emir Allâh'›nd›r. Mara Kot'umuz [109a] bize yard›mc›d›r" deyü Fargaçi Kapudan bu gûne cevâb › hezeyân söyleyüp ‹pflirli Mehemmed A€a'ya bir kîse gurufl verüp "Hofl geldin ve safâ gitdin" deyü yine kemendli nerdübân ile kal‘adan endirüp Sadr›a‘zama ahvâl i bî-me’âli bildirdikde,
Hemân ol ân serdâr › sâhib-k›rân Çatrapatra Ali Pafla'ya fermân gidüp Uyvar kal‘as›n›n cânib i erba‘as›ndaki deryâ-misâl suyu kesme€e ta‘yîn olunup hemân su kesme€e bu kadar bin kazmal› ve kürekli ç›plakzâde gâzîler dal ç›plak flallak ve mallak parlak ve berrâk beyâz gövdeli âdemler su kesme€e mübâflerete gelirken kal‘a hâricinde olan cümle kefereler gördüler kim deryâ gibi su içinde bu kadar bin Türk askeri kal‘aya hücûm edüp gelir. Hemân küffâr › bed-girdâr bu ç›plak âdemlerin bu yüzden hücûmlar›n görüp,
"Türk'ün ç›plak askeri böyle, yâ pür-silâh olanlar› nice ola" deyüp küffâr kal‘a i Uyvar'›n cânib i erba‘as›ndaki alt› aded varofllar› b›ra€up cümle kal‘aya firâr ederlerken niçesini ç›plakzâdeler dutup Sadr›a‘zama dil getirüp ihsânlar ald›lar.
Andan suyu bir cânibden kesme€e yollar›n arad›lar, tâ vakt i gurûb oldu, bir cây › menfez bulamad›lar.
Dostları ilə paylaş: |