Evl‹YÂ Çeleb‹ seyahatnâmes‹



Yüklə 6,32 Mb.
səhifə43/72
tarix27.07.2018
ölçüsü6,32 Mb.
#60056
1   ...   39   40   41   42   43   44   45   46   ...   72

Kal‘a i Uyvar alt›ndan kâmil k›rk bin aded Tatar › adû-flikâr › sabâ-reftâr ile vilâyet i Alaman'a ve Bahr i Muhît kenâr›na ve vilâyet i Holandiye'ye ve ‹sfaç vilâyetinin menâzillerin bildirir

Evvelâ Mehemmed Giray Hânzâde Ahmed Giray Sultân efendim fermân › Sadr›a‘zam ile k›rk bin Tatar'a Yal› a€as› (   ) A€a'y› serdâr edüp cümle iki kerre yüz bin ma‘dûd kofl kol atlar›yla âmâde olduklar›nda hemân hakîrin karâr› kalmayup ‹brâhîm Kethudâ'dan ve Defterdâr Ahmed Pafla'dan me’zûn olup salt [u] sebükbâr Tatar-vâr üç gulâ­m›m­la ve alt› re’s atlar›mla "Bismillâh niyyetü'l-gazâ" de­yüp Uyvar'dan [126a] cânib i garba kal‘a i Nitre'yi ubûr edüp andan nehr i Vak'› atlar ile ayakdan ge­çüp ol gün ›lgarup giderek nehr i Vak bafl›nda meks etdik.

Bu nehrin ibtidâ menba‘› Ma‘den kal‘alar› semtinde Ak yaylalardan ç›kup Uyvar alt›ndan ge­çüp kâfirin Komaran kal‘as› önünde Tuna'ya kar›fl›r.

Ba‘de ale's-sabâh Ma‘den yaylalar›n aflup kâmil bir gün bir gece se€irdim etdik. Aslâ amâristândan bir fley bulmayup cümle Kurd Pafla ve Hac›key Paflazâde ›hrâk bi'n-nâr olmufl harâb u yebâb dâr › diyâr bulduk. Bir sahrâ y› çemenzâr [u] lâle-izârda ol gece döflün verüp ale's-seher tan atd›kda kofl kol at­lar›m›z tart›layup ve cüyenleyüp bar›m›z da sadakla­nup alaflalar›m›za pinüp ol gün yortup flimâl taraf›na gidüp ikinci gecede,



Evsâf › vilâyet i Tot

Bu vilâyet i ma‘mûre eyle bir deyr i diyâr › müzeyyenedir kim cemî‘i kâfiristân içre bunun zemîni bir vâsi‘atü'l-aktâr ve rahîsatü'l-efl‘âr diyâr­d›r kim deyyâr mânendi yokdur. Hattâ ilm i hey’et sâhibleri bu zemîn i âbâdân› tâvûs kuflunun kuyru­€una teflbîh eylemifllerdir. Tâ bu mertebe ma‘mûr u müzeyyen hâk i amber pâkdir.

Bu zemînin cânib i k›blesi Orta Macar'd›r ve ta­raf › flarkîsi vilâyet i Leh'dir ve Tot kavminin lisân­lar› da Leh gibidir. Ve flimâl semtleri Çeh vilâyet­leridir ve garb taraflar› Nemse diyâr›yla hem-hu­dûddur, ammâ cümle Tot kavmi baflka banl›kd›r kim iki kerre yüz bin askere mâlikdir, lâkin Orta Ma­car'a tâbi‘ olduk­la­r›ndan bunlar dahi millet i Me­sîhiy­ye'dendirler ve Macar kavmi gibi mezheb­leri dahi Luturyan mez­he­bin­dedirler. Putperest ol­mayup salîbe perestlerdirler.

Bu kadar bin Tatar bu vilâyet i âbâdân içre gi­rüp cemî‘i küffâr evli evlerinde iken cemî‘i köy kendleri ve kurâ vü kasabâtlar› ve âbâdân flehirlerin harâb u yebâb ve halk›n› esîr i kebâb ve hânelerin ›hrâk bi'n-nâr ile türâb ve on sekiz bin kadar {küf­fâr›} esîr i bend-i zincîr edüp ve bu kadar mâl › ga­nâ’im ile cümle bu esîrleri gerüye ordu y› ‹slâma gön­derilüp cümle Tatar salt [u] sebükbâr kalup bir gün bir gece dahi cânib i flimâle çapul civerüp giderek,



Evsâf › vilâyet i Holandiye

Bu vilâyet i ma‘mûre Çeh kral› hükmindedir. fiimâl taraf› Leh kral› hükmünde Bahr i Muhît ke­nâr›nda Daniska iskelesidir kim sene (   ) târîhinde ‹slâm Giray Hân zamân› Daniska flehri iskelesine varm›fl idik.

Andan bu Holandiye flehrinin garb cânibi Çeh kral› hudûdudur ve garbdan cenûba sar› ‹sfaç kral› vilâyetidir ve cânib i cenûba Alaman deryâs› Bahr i Muhît'den girmifl bir deryâ y› azîm kenâr›nda Fili­menk kral›n›n taht› olan Am›st›rdam vilâyetinin hu­dû­dunda bu flehr i Holandiye'dir, ammâ bu dahi bir edna'l-arz sevâd › mu‘azzam flehir idi kim vilâ­yet i vâsi‘i ma‘mûr ve dâ’imâ kefereleri mesrûr, köyleri ve kendleri hûb, beyne'l-kefere türâb › nazîfi mer­gûb idi.

Vakt i seherde cümle Tatar › adû-flikâr hakkâ ki cümle kârlar› flikâr olup bu flehr i Holandiye'yi âtefle vurup cümle küffâr uryânen hâbdan bîdâr olup cümle esîr oldular. Ve bu kadar mâl › ganâ’im al›nd› kim götürme€e Tatar'›n iktidâr› olmayup niçe bin milyonl›k mâl [u] menâl âtefle uruldu, ammâ bu diyâr›n sa‘b hisârlar› olma€ile bî-hisâb küffâr › hâk­sâr kal‘alara firâr etdiler.

Tatar ise kal‘a alt›na varmak ihtimâlleri yokdur. Yine böyle iken bu çapulda Tatar'›n destine on bin küffâr esîr düflüp hamd i Hudâ bu hakîrin eline bir k›z ve bir o€lan ve yedi re’s atlar ganîmet girdi.

Bu vilâyetin arz› iklîm i seb‘adad›r. Ba‘dehu bu vilâyetden cânib i flimâle giderken Tatar ile sulh etmifl Leh diyâr›n incitmeyüp üç gün üç gece sahrâ­larda se€irdüp,



Evsâf › vilâyet i Korol

Hâkimi Varflalka band›r, ammâ nâmdâr bir kâ­fir i bî-amând›r. Hamd i Hudâ bu vilâyete dahi Bahâd›r Giray Hân asr›nda sene (   ) târîhinde gel­mifl idik. Ol zamân bu Varflalka Kral bir kiflkene nâ-bâli€ flura idi. Babas› Yoranda nâm kral › benâm idi. Bu vilâyet i ma‘mûrenin nihâyeti flimâl taraf›nda Bahr i Muhît sâhilidir. fiark taraf› Leh diyâr›d›r, garb taraf› Çeh vilâyetidir. Ve bu Korol dâ’imâ Leh'e tâbi‘ idi, ammâ bu sene Leh ile mâbeynleri z›d olma€ile "Ez-z›ddân lâ yectemi‘ân"1 mazmûnu üzre Leh kral› tahrîkiyle flimdi bu diyâr› urup eyle harâb u yebâb edüp ol kadar mâl › ganâ’im ve esîr al›nd› kim hadden efzûn ve kalemden bîrûndur.

Bu vilâyet eyle ma‘mûrdur kim gûyâ koz içi gibidir ve cemî‘i zamânda bu hâk i pâke Âl i Osmân aya€› basmam›fld›r, ammâ Tatar niçe kerre kadem basm›fld›r. Bu vilâyetin halk› dahi lisân › Leh ve lisân › Urusça bilirler.

Ve bu Korol içre k›rk bin askerden nâk›s Tatar ile bî-bâk ü bî-pervâ [126b] olup gâh ma€rib ve gâh maflr›k ve gâh cenûb ve gâh flimâl taraflar›n yaka y›ka ve k›ra k›ra ve bak›yyetü's-seyflerin esîr ede­rek üç günden sonra yortup flimâl taraf›nda Bahr i Muhît kenâr›na varup niçe flehirler harâb u yebâb edüp bî-aded Korol cüvânlar› esîrler alup ol gün cânib i garba gidüp,



Evsâf › kal‘a i fiivekoron

Dibine varup gördük, bir kal‘a i sedd i ‹skender'dir kim cemî‘i ebrâclar› eflâke ser çekmifl ve liman›nda yedi pâre Hindistân gemileri ve niçe Filimenk ve ‹ngilis ve Portakal gemileri yat›rd›. Bizim askere k›rk elli pâre balyemez toplar atup bu kal‘a alt›ndaki varoflu dahi bir rabât › h›sn › hasîn olma€ile bundan bir flikâr alamayup hemân sa€ cânibimiz ki maflr›k taraf›d›r, ol semte kaytup kâmil bir gece mâh › tâbda kula€›zlarla gidüp vakt i sa­bâhda bir sahrâ y› azîme içre,



Evsâf › Heyvarofl

Kal‘as› yok, ammâ etrâf› sa‘b palanka ve amîk handakl› bir flehr i azîmdir kim cümle yigirmi bin b†› ‹rem-misâl hânedânl› flehr i müzeyyen idi. Ân › sâ‘atde kavm i Tatar rûzgâr › zor-kâr›n üst ya­n›na ç›kup k›rk bin Tatar yaylar›n›n çilelerine iki­fler aded tabur oklar› gezleyüp her oka birer kibrît ba€layup bu kadar âteflli oklar› flehir içre bârân › la‘net gibi ya€d›rup flehrin tahta örtülü hânedânlar› rûzgâr›n fliddetinden çay›r çay›r yanma€a bafllay›nca cümle küffâr âtefl i lât › melât › mühmelât içre kalup küffâr bu vâveylâda iken hemân Tatar fursat› ganî­met bilüp kal‘a flarampavlar›ndan yol bulup cümle Tatar flehir içre dolup cümle yigirmi bin kadar esîr ve bu kadar mâl › ganâ’imle sîr olup iri cengâver Kazaklar›n cümle dendân › tî€dan geçirüp bî-bâk ü bî-pervâ bu flehr i Heyvar'da iki gün ve iki gece ala­c›klar›m›zda meks edüp hamd i Hudâ bunda dahi elime üç aded pençe i âfitâb Korol gulâm› ve bir aded müstesnâ bikr i nâ-flüküfte k›zo€lan› ve niçe sîm ü zer âvânî eflyâlar elime girdi.

Ve cümle Tatar askeri zîr i zemînleri arad› ve niçe yüz bin aded zî-k›ymet tuhef âvânî eflyâlar bulundu. E€er bu mezkûr flehirlerde al›nan mâl › ganâ’imin adedin hisâb etsek ve bu seyâhatimizi mâ-vaka‘› üzre tahrîr etsek Hudâ hakk› baflka bir mücelled kitâb olur.

Andan yine cânib i garba üç gün üç gece se€ir­düp reh i râst üzre râst geldi€imiz esîrleri alup köyleri ve kasabalar› ›hrâk etmeden ubûr edüp dör­düncü günde,



Evsâf › vilâyet i Nasârâ y› Çeh

Bu arâzî i ma‘mûrenin cânib i flarkîsi vilâyet i Leh'de Korol vilâyeti hâkiyle müflâd›r. Cenûbî tara­f›nda Filimenk ile müflâd›r ve k›ble taraf›nda Nemse ile hem-çetdir ve semt i garbîde ‹sfaç kral›na hem-hâkdir, flimâl taraf› nihâyeti Bahr i Muhît sâhil­idir. Bu dahi ilm i usturlâb üzre iklîm i sâbi‘in va­sat›nda sâhil i Bahr i Muhît'i sevâhil olma€ile fleker kam›fl› ve limon ve turunç ve nar› ve zeytûn [ve] inciri ve pembesi olur, baflka bir krald›r.

Mukaddemâ Nemse çâsâr›n›n yedi kral›n›n biri idi, lâkin Süleymân Hân'dan berü ‹sfaç kral›na tâ­bi‘ler­dir. Bunlar dahi ‹sevîlerdir, ammâ Papiflte de­€il­lerdir, cümle Luturyan mezhebindedir, ya‘nî put­perest olmayup haç › bî-revâc peresetlerdir.

Ve krallar› ‹sfaç kral› k›z›ndan tevellüd etmifl bir nûr › mahz pençe i âftâb Yovahim nâm bir mehtâb gulâm › bî-sa­vâbd›r. Sikke sâhibidir, bir müdevver altunu ve talar nâm bir sîm i hâlis guruflu var.

Bu vilâyetde dahi yetmifl alt› pâre k›lâ‘lar›n va­rofllar›na nazar etmeyüp cânib i flimâle ›lgarup bunda dahi hamd i Hudâ Bahr i Muhît'den müte­fer­rik Bahr i Malgayan'a var›nca se€irdüp küffârlar bizi gör­dükde aslâ firâr etmeyüp tebessüm ederler­ken cümlesin kayd-› bend ederdik.

Me€er bu diyâr kavmi müddet i medîd ömr i mezîdlerinde Tatar'› iflitmifller, ammâ yüzlerin gör­memifller ve bir târîhde ya€› ve bâ€î ve da€î asker görmemifller.

Bu diyârda al›nan akmifle i fâhire ve kâlây › nâdire ve esîr i mahbûb u mahbûbe i fâcireler al›n­m›fl­d›r kim hadd [ü] hasrdan hâric ve aded i lâ-yuh­sâdan hâric mû€pîçe g›lmânlar ve gûnâ-gûn bintân [u] nisvânlar al›nm›fld›r.

Hamd i Hudâ y› ferd i bîçûn bunda dahi bu hakîrin eline üç gulâm ve üç duhter i flüküfte ah­ter i benâm ile alt› re’s esb i sabâ-sür‘atler ve niçe zerdûz avret libâs› fisdanlar ve niçe roklalar ve gü­müfl haçlar elime girmifldir. Andan yine esîrlerimiz kula€›z olup iki gün gi­düp aslâ gece gitmeyüp câ­nib i garba çapul › azîm ile se€irdüp gide gide câ­n›m›zdan bîzâr olup üçüncü günde,



Evsâf › vilâyet i ‹sfaç i bî tâc ve bî harâc

Bu dahi bir sevâd › mu‘azzamd›r ve baflka bir kral­l›k yerdir, ammâ taht › hükûmetinde on yedi ban ve on yedi hersek i peflbekbân(?) nâmân be€leri var. Ve sekiz kerre yüz bin [127a] aded sahrâ-niflîn göçer evli Tatar re‘âyâs› vard›r, ammâ Mecûsî mezheb ke­ferelerdir. Hattâ niçe yüzü bizim Tatar elinde esîr oldular, ammâ aslâ Tatarca bilmezler, Talyan lisân› kelimât ederler.

Kavm i ‹sfaç dahi kavm i Mesîh'dir, ammâ Luturyan mezhebinde olup baflka sikke sâhibi kral › dâldir kim Süleymân Hân zamân›ndan berü Nemse küffâr›na hasm › kavî olup yetmifl alt› pâre Nemse kal‘as› alup Alaman kâfirinin amân›n kesmifllerdir. Yarar ve flecî‘ ve dilâver kâfirleri vard›r, ammâ fâri­sü'l-hayl de€iller­dir. Cümle kefereleri Fireng gibi siyâh rokla ve siyâh Eflâtûniyye flapkas› geyerler. Bu vilâyet i ‹rem'e kadem basup cânib i garba yine bir gün kâmil çapul civerüp,

Evsâf › flehr i azîm ve menhûshâne i kadîm kal‘a i Kallevine

Bu flehr i bender i calender › azîm (   ) (   ) hükmünde olup nehr i Vo kenâr›nda âdem deryâs› bir flehr i kebîrdir kim bu rûy › arz›n afla€› taraf›d›r ve iklîm i sâbi‘in nihâyetidir.

Tûl › nehâr› ve fleb i yeldâs› on sekiz buçuk sâ‘at ve bir derîce ve iki dakîkad›r. Ve arz › beledi (   ).

Ve bu flehr i azîm nehr i Vo kenâr›nda olup nehr i Vo Daniska da€lar›ndan tulû‘ edüp ‹sfaç di­yârlar›n ve yedi krall›k yerleri rey ederek Bahr i Muhît'e kar›fl›r imifl, ammâ kar›fld›€› yeri görmedim, lâkin bu flehir dibinde cereyân ederken nehr i Tuna'dan büyükdür ve nehr i Edil'den ve nehr i Cay›k'dan sehel küçükdür. Bundan küçük nehr i Tuna'd›r, zîrâ bu nehr i Vo içre Hindistân gemileri ve Donkark›z ve Danimarka galyonlar› vard›r.

Ve bu flehr i azîmin cânib i k›blesi bir sahrâ y› bî-pâyând›r kim köy köy üstüne gâyet ma‘mûr u âbâdân olup her cânibi ikifler konak b†u bâ€çe ve gül [ü] gülistân ve müflebbek bostânlar ile müzey­yen bir amâristân bir diyâr › Firengistân'd›r.

Bu flehri murâd [u] merâm›m›z üzre seyr [ü] temâflâ edemedik, zîrâ mahall i ya€mâ ve alan u tâ­lând›r, ammâ kal‘as› kal‘a i bî-amând›r kim cümle Tatar askerine belki bin pâre top atd›. Hamd i Hudâ bir zarar isâbet etmedi.



Bu diyâr›n ibret-nümâ sun‘ › Hudâ eflyâlar› ve nebâtâtlar›n beyân eder

Evvelâ cümleden biri Hindistân'dan gelir Hind tavu€u ve M›s›r tavu€u ve Yenidünyâ'dan gelir bir gûne yass› bafll› ve yass› burunlu gözleri depesinde olur bir gûne flekl i acîb ve mudhik garîb tavu€u olur kim vâcibü's-seyrdir. Hattâ tü€leri koyun tü€ü gibi k›v›rc›kd›r, ammâ kanatlar› yine tavuk cenâhlar› gibidir, lâkin ayaklar› uzun olma€ile suda gezüp ve kâhîce suya dalup ç›kar, ammâ ayaklar› yine tavuk t›rnakl› olma€ile suda flinâverlik edemez. Ve dahi kaz› ve örde€i gâyet çokdur.

Bu mezkûr hayvâ­nât­lar cümle beher yevm iki­fler yumurta yumurtlarlar. Sabâh yumurtlad›€› bey­za i beyâz pekdir ve büyük­dür. Vakt i gurûbda yu­murt­lad›€› sehel küçükdür ve yumflakd›r ve pifli­rüp te­nâvül oldu€u mahalde bu yumurtalar misk gibi kokarlar.

Ve bu flehir gerçi iklîm i sâbi‘in nihâyetidir, ammâ havâs› sevâhil oldu€undan limonu ve tu­runcu ve zeytûnu ve rummân› ve inciri çok olur, am­mâ hurmas› ve cemîzi ve mevzi olmaz, ammâ ser­vî d›­raht› ve sanavber flecerleri cihân› zeyn etmifl­dir.

Ve bu diyârda olan flükûfe aslâ Rûm diyâr›nda yokdur. Bi-emrillâhi Ta‘âlâ bir gayri gûne flükûfe­lerdir ve gayri gûne râyiha i tayyibeleri vard›r. Bu flehrin a€reb ü garâ’ibât [u] acâ’ibât›ndan dahi niçe yüz bin ibret-nümâ temâflâlar› var, ammâ emn [ü] amân olmayup Tatar › bî-karâr ile olup bu kadar ancak ahvâl i vilâyete vak›f olduk.

Andan bu flehrin etrâf›nda olan kurâlar›na âtefl urup da€lara firâr eden küffârlar›, cümle esîr i kayd-› bend edüp yedi bin aded güzîde Fireng mahbûb u mahbûbesi esîrlerimiz olup hakîre bu ganîmetden bir fley hâs›l olmad›. Müfred:



Ne denlü cehd edersen bir murâda

Nasîb olmaz mukadderden ziyâde

deyüp kendimize tesellî i hât›r verirdim.

Ba‘dehu bu Kallevine flehrinden cânib i cenûba yedi sekiz yüz pâre kurâlar› geçerken aslâ bir fley’e âtefl etmeyüp hemân üsârâ ve mâl › ganâ’imlerin alup kâmil üç gün se€irdüp,

Evsâf › vilâyet i flehr i Holandiye

(   ) (   ) hükmünde bu dahi bir sevâd › mu‘az­zam flehirdir kim Kallevine esîrlerimizin na­killeri üzre bu vilâyetde cümle yedi yüz pâre kal‘a vard›r, dediler. Bu flehr i Holandiye'de âdem deryâs› ol­ma­€ile flehri incitmeyüp etrâf›nda olan kurâlar› bir gün bir gecede çapup kurâlar gâret edüp dahi bu di­yâra yat ya€› aya€› de€memiflken cümle küffâr evli ev­le­rinde dururken Pranda nâm köyleri imifl.

Bu vilâyetden ol kadar müzeyyen esîrler al›nd› ve ol kadar mâl › firâvân al›nd› kim hisâb›n Hudâ y› Lem-yezel bilür. Hattâ hakîrin hissesine yedi aded k›z ve üç aded gulâm düfldü. [127b] Ammâ erkek­le­ri abûsu'l-vechlerdir, ammâ zenâ­ne­leri marâlî ve gazâlî gözlü ve flîrîn sözlü ve mü­nevver yüzlü fasî­hu'l-lisân ve bedî‘u'l-beyân bintân, nisvânlar› var. Ekseriyyâ halk› Çeh'dir ve câ-be-câ Leh'dir ve cümle re‘âyâs› kavm i Tot'durlar. Bu kavim gâh Çeh'e ve gâh ‹sfaç'a tâbi‘lerdir.

El-hâs›l e€er Çeh kral› gâlib ise Çeh'e, e€er ‹sfaç kral› gâlib ise ‹sfaç'a tâbi‘ olurlar.

.................. (1 sat›r bofl)....................

Mezkûr Holandiye vilâyetinden gerü selâmete gitdi€imiz yollar› beyân eder

Evvelâ cümlemiz bir yere gelüp kenefl, ya‘nî Tatar lisân› üzre müflâvere edüp yetmifl seksen bin esîrin içinden on adedin âzâd edüp bizi bir gayri yoldan selâmete ve dahi ganîmetli vilâyete u€ratma­€a der-uhde edüp esîrlerimizi ot a€alar›na verüp kula­€›z edüp Holandiye vilâyetinden cânib i k›bleye yüzümüz ve cümlemiz dönüp üç gün gidüp yine kurâlar yakmadan ve hânedânlar y›kmadan niçe bin kurâlar›n alt› bin kadar esîrler alup,



Evsâf › {vilâyet i Fireng i Filimenk} flehr i azîm Karifl

Alaman deryâs› kenâr›nda bir düz vâsi‘ sahrâda rûy › zemîni zeyn etmifl b†u bâ€çeli flehr i müzey­yen kim cemî‘i manast›rlar›n›n altun ile mutallâ ol­mufl haçlar›n›n flu‘lesinden gözlerimiz cümle hîre­lendi.

Bu belde i mu‘azzama alt›nc› iklîmin nihâye­tinde Fiyameng kral› hükmündedir ve baflka bir krald›r kim tine ve pine sikke ve gurufl dö€me ve müdevver mümessek filori sebüke sâhibi; bir büyük kral › dâldir kim Alaman denizinde üç bin pâre galyona ve barçaya ve karaka gemilere mâlikdir. Hindistân;'a ve Yenidünyâ'ya ve Çin'e ifller ge­mi­­leri vard›r.

Bunlar dahi millet i Mesîh i ‹sî'dendir, ammâ ‹ngilis küffâr› gibi bunlar da âtefl-perest Me­cû­sîlerdir, lâkin kitâblar› ‹ncîl'dir. Nemse i K›z›l­yu­murtan›n oruçlar› fleklindeki perhîzlerinde ya€l› yemeyüp bal›k yumurtas› yerler. Bu Filimenk ve ‹sfaç kavmi Nemse'ye ra€men tavuk yumurtas› ve koyun ci€eri yerler. Mezhebleri muhâlif olup ki­tâb › Filimenk yine ‹ncîl'dir, lâkin Filimenk lisân› üzre tercüme etmifllerdir.



Der-fasl › lisân › Filimenk i pür-ceng

.................. (2.5 sat›r bofl)....................

Niçe gûne elfâzlar› vard›r, ammâ esîrlerimizden istimâ‘ etdi€imiz mastûr olan elfâz › mühmeleleri­dir.

Ammâ bu flehrin sahrâs›nda bir gün meks edüp küf­fârdan aslâ bir hareket yok ve flehrin etrâf›nda dahi burc [u] bârûsu metîn hisâr › üstüvâr› da yok, he­­mân bir vâsi‘ sahrâya döflenmifl bir sevâd › mu‘az­­zam varofl › müzeyyen, ammâ dâ’iren-mâdâ­r›n­da gayyâ-misâl handakl› ve yal›n kat çitden dî­vârl› pa­lankas› var.

Hikmet i Hudâ bizim Tatarlar›m›zdan olan Mehemmed A€a kiflilerinden befl on bat›r yi€itler alt› nefer kâfirleri dil edüp getirdiler. Anlar›n birini katl edüp öbirleri eyitdiler:

"Kal‘an›n deryâ kenâr›nda harâb yeri var. Andan flehre girin, feth edersin" dediler.

Bu kerre hemân cümle Tatar atlanup oklar›n›n dem­renlerine birer yanm›fl kibrîtler ba€layup kal‘a­ya yürüyüfl edüp flast ber-kabza tîr i bârân et­dik­le­rin­de hemân flehir alev ber-alev olup yanma€a bafl­la­y›nca hemân derûn › hisârdan küffâr flehrin k›blesi taraf›ndaki da€lara firâr edince tarfetü'l-ayn içre Tatar › adû-flikâr bu kâfirlere yetiflüp birkaç binine tîr i bârân edüp katl etdiler ve on bin mikdâr› küffârlar› esîr i bend-i zincîr etdiler. Ve gayri gâ­zî­ler kula€›z kâfirinin dedi€i yerler­den flehre girdiler ve ol kadar mâl › ganâ’imle mu€tenim oldular kim ta‘bîr ü tavsîfden ârîdir.

Ammâ bu flehrin mu‘az­zam­l›€›na göre esîrimiz azd›r, zîrâ biz tâ Bahr i Mu­hît kenârlar›na dek gidüp niçe bin kurâlar› ve niçe flehirleri ›hrâk bi'n-nâr ederek gitdi€imizi bu flehir küffârlar› duyup gemi­le­riyle ve kimi atlar›yla da€lara kaçm›fllar. An›niçün bu flehirde esîr az idi, ammâ mâl › ga­nâ’im çok idi. Gerçi da€lar›ndaki becenelerinde ve tabur­la­r›nda esîrlerinin çok idi€i Tatar askerinin ma‘lûmlar› oldu, ammâ da€lar› gâyetü'l-gâye sarp çengelistân ve h›yâbân da€lar olma€ile kavm i Tatar kurflum havfinden ve at ifllemedi€inden da€lara girmeyüp esîrler az al›nd›.

Bu flehrin taflras›ndaki sahrâda bir gün bî-bâk ü bî-pervâ meks edüp atlar›m›z ayland›rup niçe mâl › ganâ’imler peydâ edüp bu flehrin cânib i flark›ndaki karl› yaylalar dibindeki âbâdân kurâlar on bin [128a] aded Filimenk diyâr› atlar› ganîmet olup he­nüz Tatar'›n cânlar› ve îmânlar› yerine geldi, zîrâ esîrlerimiz çok ve esîrler binecek atlar yok idi.

Der-beyân › sun‘ › Hudâ y› vilâyet i Filimenk

Mezkûr karl› yaylalar›n zeylinde olan kurâlar›n fezâs›ndaki mezra‘a yerleri fliddet i harâretden çat›r çat›r ça[t]layup bal ar›lar› yerdeki çatlaklar içre bal petekleri yapup bir gûne râyiha i tayyibeli bal hâs›l olur kim gûyâ müflk i amber i hâm gibi kokar.

Ba‘dehu cemî‘i küffâr mezra‘alar›nda hâs›l olan asel i musaffâlar› alup tenâvül ederler, ammâ niçe kerre yüz bin yerde yer çatlaklar›ndaki bal› gö­rüp bulamayup zemînde kalup tilkiler ve çakallar ve ayular aselleri yeyüp safâ etdiklerinden mâ‘adâ zemînde kalan ballar›n balmûm›lar› fliddet i flitâda kalup bârân › rahmetden yerde ballar› mahv olup balmûmu zemînde kal›r.

Andan hikmet i Hudâ evvelbahârda balmûmu yerden çemen gibi bitme€e bafllar. E€er mukad­demâ zemînde kalan mûmu sar› ise za‘afrân gibi sar› mûm biter. E€er k›rm›z› ise k›rm›z› ve beyâz ise beyâz ve yeflil ise yine yeflil çemen gibi gûnâ-gûn balmûmlar› bi-emrillâh zemîn­den bitüp Hudâya ayând›r râyihas› âdemin dem‛n mu‘attar eder. Tâ ki her balmûmu zemînden üç kar›fl âlî oldu€u ma­halde kemâlin bulup fliddet i hârdan erime€e bafl­lad›kda ol diyâr›n küffârlar› mevsimin bilüp cemî‘i evlâd [u] iyâlleriyle da€lara ve bâ€lara ve tarlalara ç›kup balmûmlar›n›n gûnâ-gûnlar›n de€flirüp flem‘ i asel yaparlar. Ve beyâz kâfûrlar›ndan âdem sûretleri ya­pup satarlar ve niçe gûnâ-gûn putlar yapup putlara taparlar.



Di€er temâflâ y› sun‘ › Hudâ

Yine bu Filimenk Firengi diyâr›n›n bu Karifl flehri da€lar›nda Rûm'un servî a€ac› gibi bir sürâhî ve serâmed çemflîr gibi sar› a€ac› olur. Râyihas› müflg gibi kokdu€undan yapraklar›n sandûklara koyup her hânenin içi ve cemî‘i esvâb u eskâller müflk i amber i hâm gibi kokar, fi's-sayf› ve'fl-flitâ yapra€› dökülmez, dâ’im durur. Mevsiminde yap­raklar›n bulup gülâb gibi suyun ç›karup cemî‘i kâ­firistâna hedâye götürürler.

Ve servî gibi dallar› ve budaklar› ve yapraklar› var, ammâ gûyâ hemân kehribâd›r ve eyle sar›d›r kim altun ile mutallâ olmufl gibi berk urur. Ve bakla gibi kapuklu bir gûne meyvesi olur, lâkin sâ’ir müsmirât gibi tenâvül olunmaz, lâkin ya€›n ç›karup cemî‘i cerebden hâs›l olan emrâz › muhte­li­fe­lere mübtelâ olan kimesneler cereblerine ve cü­zâm yer­lerine ve hattâ fireng zahmetine mübtelâ olanlar›n il­letli yerlerine dürterler, bi-emrillâh flifâ bulurlar.

Rây›has› hemân Rûm'un tefne ya€› gibi kokar ve ya€›n ç›karup k›flr›n› hânedânlarda ve kenîselerde micmereler içre âteflde yakup amber i hâm gibi ko­kar. Ve bu d›raht›n tahtas›ndan sandûkalar ve gûnâ-gûn serîrler ve tahtlar ve pîfl-tahtalar yaparlar.

Hikmet i Hudâ fireng uyuzu dedikleri bu Fiya­meng diyâr›na mahsûsdur. Gerçi cümle fireng uyuz­lard›r, ammâ bunlar›n bu derdlerine devâ ol­ma€içün Cenâb › Hak bu nilva a€ac›n halk edüp meyvesinin ya€›n sürünürler ve yapra€›n›n suyun yüz­lerine ve gözlerine dürtünürler. Hattâ hakîr te­ber­­rüken berk i bâr›ndan getirüp esvâblar içine kodum.

Ba‘dehu bu flehirden bu kadar mâl › ganâ’imler ile ve bî-hisâb üsârâlar ile cânib i k›bleye iki gün ›l­garup niçe bin kurâlar› yakmadan bulunan esîrlerin alup,



Evsâf › tahtgâh › kral › Filimenk nâm, ya‘nî sevâd › azîm kal‘a i Am›st›rdam

Bu flehr i mu‘azzam Alaman deryâs› kenâr›nda Filimenk krallar›n›n tahtgâhlar›d›r, ammâ bu yedi kral kâfiristân›n›n içinde böyle bir flehr i azîm ve bilâd › kadîm ma‘mûr u âbâdân yokdur.

Hattâ bu flehrin cânib i flarkîsindeki sahrâ üzre top ermez bir cânibde meks edüp bu flehri bir hayli mesâfe i ba‘îdeden seyr [ü] temâflâ etdikde hemân yüz yetmifl aded manast›r › azîmlerin evc i âsumâna ser çekmifl kulleleri nümâyân olup âdem kaddi al­tundan haç alemleri flu‘le verirdi ve ol kadar rusâs › hâs › nîlgûn ile mestûr ve eyle müzeyyen ve ma‘mûrdur kim misli me€er Daniska flehri ola.

Hattâ kral sarây› ol kadar müzeyyen nümâyân idi kim dam u bâmlar›n›n ve kubâb [u] flâhniflîn­le­ri­nin fla‘fla‘as›ndan merdüm i dîdelerimiz hîrelendi, am­mâ ne çâre derûn › flehre girüp seyr [ü] temâflâ et­mek muhâl ve içinde olan benî Âdem deryâs›n›n vefret [ü] kesretinden ve iki kerre yüz bin aded âtefl-feflân tüfeng-endâz › Filimenkân kefere­lerinin fet­retinden yan›na varmak muhâl-ender-muhâl bir dâr › diyâr › dâld›r.

Ve dahi kal‘as› gûyâ sedd i ‹skender'dir. Cemî‘i ebrâclar› ve tabyalar› ile kûh › Elburz gibi yat›r bir kal‘a i ibret-nümâ görünürdü. [128b]

Bu flehr i b†› behifltin yan›na varmak de€il b†› gül-‘izâr ve gülistânlar›n geçüp handak› yan›­na va­r›lmayup alarkadan merhabâ diyerek birer günlük mesâfe i ba‘îde yerlerden nehb ü gâret edüp ol ka­dar esîr al›nd› kim ta‘bîr olunmaz. Ve ba­k›y­yetü's-süyûflar› ‹slâm askeri havfinden Alaman deryâs› kay›klar›na izdihâm ile sepiflüp gemileri alarka olunca ekserî gark › âb oldu ve bir belli bafll› kapudan› gemiye yetiflemeyüp üç yüz âdemiyle esîr oldu.

Andan yine bu kadar mâl › firâvânlar ile kal‘a­dan alarka meks olunup cânib i erba‘aya ka­ravullar konuldu.

Der-beyân › sun‘ › Hâl›k › Kevneyn

Bu flehrin sahrâs›nda ba‘z› müflebbek bos­tânlar›nda bir nev‘a lahana biter, kat-ender-kat yap­raklar› var. El-hâs›l hemân lahana gibi katmer kat­mer gâyetü'l-gâye yeflil yapra€› olur, ammâ rîbâs gibi meyhofldur ve cümle yapraklar›n›n tâ ortas›nda göbe€i olacak mahallinde âdem kellesi kadarca ve dahi büyük ve küçük beyâz kaba€› olur ve bu ka­bak içinde aslâ çekirde€i yokdur. Leb-ber-leb incir içi gibi dar›s› olur ve leb-ber-leb sar› bal› var ve lez­zeti incir gibidir, ammâ hofl-hordur. Ve ba‘z›s› ke­mâlin bulup getirdiler, incir gibi yar›lup bal› ve da­r›s› taflra ç›km›fl. Ve niçesi kâmil bitüp iki fl›k olmufl, bal› ve darus› akm›fl, hemân üzerinde derisi kalm›fl. Hu­ke­mâ y› Efrenc bunun yetmifl aded hâssas›n yazm›fl.

Evvelâ taflra yeflil lahana yapraklar›n borani edüp tenâvül edenlerin reng i rûy› humret üzre olup cemî‘i rîhi izâle edüp kuvvet i basar› ziyâde eder.

Ve içinde kaba€›n yeyen semîn ve cesîm olup ten-dürüst olur.

Ve kemâlin kemâl mertebe buldukda bal›n› fler­bet edüp nûfl edenin ci€eri tâzelenir ve flerbeti üç gün durup nûfl edene a‘lâ sekir verüp bî-humâr bir mâ i asel olur kim âdemi sermest edüp bedenine kuvvet i kuvâ verir.

Bu Fiyameng diyâr›na mahsûs bir nebâtâtd›r, ammâ asl› Yenidünyâ'dan gelmifldir, zîrâ bu Fili­menk diyâr›n›n cânib i garbîsinde Bahr i Muhît içr[e] iki yüz mîl ba‘îdde cezîre i ‹ngilis'dir. Sekiz bin mîl ihâta eder bir cezîre i kebîrdir. Bu cezîrenin cânib i garbîsinde Bahr i Mu­hît'den öte Bahr i Ma­gal­yan'd›r andan öte dörd bin mîlde "Fütihatâ" lafz› târîhinde bulunan Yeni­dün­yâ'd›r kim Eskidünyâ'da iskelesi D›fl Fransa ve ‹sfaç ve Donkark›z ve Dani­marka ve Loncat ve Filimenk'in Am›st›rdam flehirleri Yenidünyâ iskeleleri olma€ile bu mezkûr lahanay› Yeni­dün­yâ'dan geti­rüp Filimenk diyâr›nda henüz hâs›l olmufl ismine hunza der­ler. Hattâ bu lahanadan ibret içün kofluma ko­yup tâ Uyvar'a getirüp pirinç ile zerde edüp her kim tenâvül etdiyse,

"Pöh, sad bârekallâh bu ta‘m › lezîz ancak cen­netde olur" deyü yiyenler âlem i hayretde kald›­lar.

Ba‘dehu bu Am›st›rdam sahrâs›ndan üçüncü gün kalkup yine semt i k›bleye müteveccih olup iki gün gidüp kurâlar› ›hrâk ederek ve esîr ü mâl › ga­nâ’imler alarak üçüncü günde,



Yüklə 6,32 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   39   40   41   42   43   44   45   46   ...   72




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin