Evl‹YÂ Çeleb‹ seyahatnâmes‹


Der-beyân › eflkâl i zemîn i kal‘a i Dobra-Venedik



Yüklə 6,32 Mb.
səhifə52/72
tarix27.07.2018
ölçüsü6,32 Mb.
#60056
1   ...   48   49   50   51   52   53   54   55   ...   72

Der-beyân › eflkâl i zemîn i kal‘a i Dobra-Venedik

Leb-i deryâda bir tafll›k içinde flekl-i mukavves bir fieddâdî seng-trafl bir kal‘a-i savafl bir kal‘a i ma‘mûrdur. Lisân › Latince ismi (   ) (   ) dir ve bânîsi be-kavl i müverrihân › Latin tâ Hazret i Îsâ'dan mu­kaddem binâ olunup ibtidâ bânîsi yine kavm i Latin'den (   ) (   ) ban binâ etmifldir. Ol zamândan berü bir düflman eline bu kal‘an›n gir­di€in yaz­mam›fllard›r ve bir tarafdan bu kal‘a aslâ rahne görmemifldir. Hâlâ her taraf› sedd i ‹skender-vâr metîn ve kavî ismine mazhar düflmüfl bir kal‘ad›r kim cânib i flarkîsi ve flimâlîsi karad›r.

Ve bu kara taraf›nda bir sedd i Ye’cûc gibi bir kulle i bâlâs› var kim cümle Körfez deryâs› ayak al­t›nda gibi nümâyân olup azîm balyemez toplar› cümle liman›n ve kara câniblerin korudur.

Ve niçe bunun gibi balyemez toplu sedd i ‹skender-vâr k›rk yedi aded burc › kavîleri var. Ve bu kal‘an›n cirmi kâmil iki mîl ihâta eder, ammâ ad›mlamak müyesser olmad›. Ve deryâ taraf›ndan mâ‘adâ kara taraf› iki kat hisâr › üstüvâr olup bir kat kesme kaya handaklar› var. Gâyet metîn ü müstah­kem kal‘a i zîbâd›r, ammâ kara taraf›nda befl yerden havâlesi var, ammâ ol havâle taraf› üçer kat tabyal› ve yigirmifler arfl›n iki dîvârl› ve kat-ender-kat dola­fl›k handakl› kal‘ad›r, ammâ deryâ taraf› yal›n kat dî­vârl›d›r.

Ve cümle (   ) kal‘a kapusudur. Ve Büyük Venedik körfezi içre bir küçük körfez a€z›nda vâk›‘ olmufl rabât › metîndir. Ve cümle yedi yüz aded sa€îr u kebîr toplar› vard›r, ammâ yine havâlelerin­den gâyetü'l-gâye havfi oldu€undan yedi kral ile ve Âl i Osmân ile sulh edüp harâc ve bâc verir, ammâ yine sulh etdi€i pâdiflâhlardan yigirmi harâc ver­di€i kadar mâl peyd[â] eder bir hîlekâr fleytân › dû­zah-karâr küffâr › hâksârd›r. Ve kal‘as› içi eyle zîk ve darac›k sokakl› ma‘mûr hânelerdir kim aslâ bir hâlî ve mu‘attal yeri yokdur. ‹llâ siyâsetgâh mey­dân› ve bâzâr meydân› ve yigirmi iki manast›r mey­dânlar› var. Cümleden mükellef Hersek kral›n›n (   ) (   ) nâm manast›r› bu kal‘aya gûyâ iç kal‘a olmufl­dur. Serâpâ kubâblar› kurflum ile mestûr bir deyr i ma‘mûr, Hudâ y› bîçûn ‹slâm'a müyesser edüp ma‘bedgâh › müslimîn ola. Bundan mâ‘adâ Vene­dik Pirinc-pirimlerinin ve irflek ve banlar ve her­sek­lerin kenîseleridir.

Ve bir kerre vilâyet i Makedonya'dan, ya‘nî ‹slâmbol'dan bir Rûm kral› bu Venedik'e firâr edüp geldikde bir manast›r binâ etdirmifl kim bu dahi vâ­cibü's-seyr bir deyr i ibret-nümâ ve kurflumludur. Ve cümle evleri ‹slâmbol'da Galata evleri gibi kat-ender-kat tula kârgîr binâ büyût › menhûs hâne­ler­dir kim gûnâ-gûn kiremit ve kaya€an ve teneke ile mestûr evlerdir. Ve her evde ve deyrlerde ve niçe yüz bin irili ve ufakl› çanlar ve nâkûs › kebîrler as›­l›d›r.

Bâzâr gecesi veyâ Sar› Salt›k gecesi veyâ ‹svet Nikola ve H›z›r ‹lyâs ve Kâs›m ve Meryem Ana ve Kara Koncoloz gecesi veyâ îd i Nasârâ veyâ bir tur­vin veyâ bir bed-nâm günlerinde ve gecelerinde mezkûr çanlar› çald›klar›nda sadâs›ndan Deccâl zâ­hir oldu zann olunur.

Ve bu flehirde Ermeni ve Urûm ve Yahûdî ve Acem ve Fireng gâyet çokdur, ammâ Macar ve Nemse ve Urus ve Çeh ve Leh ve ‹sfaç ve Maskov ve Eflak ve Bo€dan kefereleri yokdur. Kâfiristân›n gâ­yet emn [ü] amân› olmak ile gâyet ma‘mûr ben­der kal‘ad›r.



Der-fasl › temâflâgâh › ibret-nümâ y› acâ’ib ü garâ’ib i âyîn i küffâr

Bir gece bu flehir içre hâb-âlûd iken n›sfu'l-leylde bir azîm kütürdü ve velvele ve gulgule kopdu kim akl›m›z bafl›m›zdan gidüp,

"Âyâ, bu ne ola, yohsa kâfir bizi k›rmak m› is­ter" deyü âlem i hayrete vard›k.

Hemân cemî‘i küffâr›n sa€îr ü kebîri ve avret ve o€lan› ve be€leri ve soltat ve murtat ve [152a] hoy­ratlar› pür-silâh olup cümle kâfirlerin ellerinde iki­fler aded bal mûmlar› yakup cihân› çerâ€ân edüp bizim sâkin oldu€umuz hâne önünde gürûh gürûh geçerlerken biz dahi mu‘tâdlar› üzre üzerimize ka­panan pençerelerin deliklerinden seyr [ü] temâflâ edüp bir g›rîv ü feryâd ederek,

"Bire koma gitdi ve vard› ve geldi ve kafld›" deyü feryâdlar› evce peyveste olup ba‘z› Yahûdî ve ba‘z› Urûm ve Ermeni ve Acem evlerine soltatlar ve cel­lâdlar girüp ve ç›kup ve gürûh gürûh ve afla€› ve yukaru se€irdüp cümle evlere, hattâ bizim konakla­r›m›z›n pençerelerine dahi tafllar urup,

"Bire flu odad›r, bire bu odad›r" deyü feryâd u fi­€ân ederek bir fley ararlar.

Ammâ bir hofl vâk›f › esrâr olmayup bir hayli zamân bu üslûb üzre feryâd u fi€ân ederek serserî gezerlerdi. "Âyâ, bu ne garîb temâflâd›r" derken bir zamândan sonra cümle küffâr flenlik ve flâdumânl›k­lar eyleyüp gûnâ-gûn h›râmânî reftâr edüp raks edüp horalar deperek "Piflkindos piflkindos" deyü feryâd etme€e bafllad›lar ve niçe yüz bin tüfeng ü fifleng ve niçe bin toplar atup "Yajuj Yajuj" sadâs› Venedik flehrin yakd›, y›kd› zann edüp âlem i hay­retde kald›k.

Ba‘dehu cümle küffâr › dûzah-karâr alay alay olup cümlesi sâf u sâf ve mevc ü mevc ve fevc ü fevc el urarak "Piflkindon" deyü hayk›rararak erga­non ve torompete ve luturyanî borular›n ve niçe bin nâkûs ve mizmerleri ve tabllar› ve borular›n çalarak ve hofl-elhân asvât › hazînli gulâmlar ile cümle na­€amât › rehâvî ederek ubûr etdiler.

Andan niçe bin aded ruhbân u b›trîk u k›ssîs ve papas u ladika ve flaglar›n ellerinde gûnâ-gûn mic­mereler içre ûd u mülebbes ve amber i zenbûres ve kara günlük ve sünbül i H›tâyî râyihas› cihân› mu‘attar eyledi.

Ve alay alay def u kudûm ve zil ü çanlar sadâs› kal‘a içre velvele verdi.

Bir zamândan sonra alay içinde on iki bin av­ret­lerin murassa‘ taht › revânlar üzre oturdmufllar ve her bir taht › revânlar› küffârlar götürdmüfller ve her bir be€ kar›lar›n›n alaylar›nda niçe yüz binden mü­tecâviz hurde flem‘ i kâfûrîleri serv gibi gemi direk­lerine zeyn i çerâ€ân edüp niçe yüz yerde böyle iflâreleri yakup flehrin içi muzlim iken gûyâ rûz › rûflen olup ubûr etdiler.

Ba‘dehu bu avret alay›ndan sonra on iki aded Venedik be€leri cümle zer-ender-zer bisâtl› mükel­lef ve müzeyyen atlar üzre her bir be€ler dahi pür-silâh ve muhteflem esvâb › palas-pûflân › mahsûsala­r›yla ve cümle cünûd › cünüb leflkeriyle pür-silâh bunlar dahi ubûr ederken yanlar›nda niçe bin pi­yâde papas › sâhib i zünnârlar rehâvî makâm›nda ‹ncîl okuyarak ubûr etdiler.

Bir alay › azîm dahi nümâyân olup bir soffa taht › revân üzre bir zer-ender-zere gark olmufl cümle çarkâb ve zerdûz iflleme ve dürr i yetîm incü ve sâ’ir cevâhir ahcârlar›yla iflleme bir girân-bahâ cibinlik içinde bilâ-teflbîh Hazret i Îsâ ve yan›nda Meryem Ana dîbâ ve flîb ve zerbâflar ve cevâhire gark ol­mufl sûretlerdir kim ikisinin üzerlerinde befl M›s›r hazînesi de€er cevâhir i zîk›ymetler var, ammâ bilâ-teflbîh Hazret i Îsâ timsâli papas gibi siyâh ga­mâme bafl›nda ve siyâh rokla üstünde yüzü nûr gibi geysû­lar›n târ k›lup taht üzre oturup durur.

Ve Meryem Ana kezâlik bir taht üzre oturup bafl›nda tâc › Mayfirav üzre cemî‘i kral kar›lar›n›n nezerât gönderdikleri cevâhir i gûnâ-gûnlar ve ger­deninde niçe yüz aded dürr i yetîm tesbîhler ve t›r­naklar› k›rkar ellifler k›rat elmaslar ve gözleri fleb-çe­r†cevâhir tafllar ile inflâ olunmufl sihr-âsâr sûret­lerdir, ammâ k‛zdaki gibi tasvîr de€ildir.

Hemân vücûd › benî Âdem gibi gûnâ-gûn çarhlar ile harekât u sekenâtda iki tasvîrdir. Gören âdem anlar› zî-rûh zanneder, ammâ küffâr›n kemâl mertebe san‘at›n›n nihâyet mertebesinde sihr-i‘câz tasvîrlerdir. Beyt:

Güzel tasvîr edersin hâl [ü] hatt › dilberi, ammâ

Füsûn › iflveye geldikde ey Bihzâd n’eylersin

dedi€i beyt mazmûnunca bî-cân bir kal›b › in­sând›r kim nutku yokdur.

Ve bu timsâllerin yanlar›nda niçe kerre yüz bin flem‘ i kâfûrî ve kanâdîller zeyn i çerâ€ân olmufl kim gûyâ rûz › nevrûz olup cümle ruhbânlar bu iki tasvîri taht › revânlar üzre ubûr etdirüp andan cümle b›trîkler altunlu ve cevâhirli ve mînâl› haçl› peyker ve alemlerle güzer edüp dahi ard› s›ra kösler ve tabllar ve surnâ ve erganon ve borular ve torom­pe­te­ler çalarak Hersek kral› manast›r›na gidüp tâ sa­bâha dak ol gece [152b] flehir içinde sürûr [u] flâ­dumân­dan ve çerâ€ân › flem‘dân ve kanâdîllerden bir sûr › sürûr oldu kim diller ile ta‘bîr ü tavsîf olunmaz.

Hattâ bu hakîr bu temâflâ y› acîbenin asl›n› bize hidmet eden soltat a€as›ndan su’âl etdim.

"Vallâhi sultân›m Hazret i Îsâ hayâtda iken Yahûdîleri dîn i Îsâ'ya da‘vet etdi€inden Yahûdîler bir gece Hazret i Îsâ ve Meryem Ana'y› kapup katl etmek içün haps ederler. Hazret i Îsâ Rûhullâh ol­ma€ile Yahûdîler katl edemeyüp hapisde saklarlar iken hemân bizim fiem‘ûn › Safâ Latinleri duyup pür-silâh olup Nâblûs flehrinde Hazret i Îsâ'y› cu­hûdlar evlerinde ahflamki gibi hây hûy ile arayup bir Yahûdî evinde Îsâ ve Meryem Ana'y› bulup cümle Yahûdîleri k›rup ‘Piflkindos piflkindos’ deyü flenlik ederek Hazret i Îsâ ve anas›n geydirüp kufla­dup alay ile Hazret i Îsâ'y› bir kenîseye götürürler. Hâlâ ol zamândan berü bu bizim Latin kavmi Hazret i Îsâ sûretin edüp hapisden halâs etdikleri gece bir leyle i mübâreke­miz­dir, ile'l-ân ol zamân­dan berü bu âyîni kavm i Latin edegelmifllerdir. Gayri kâfiristânda bu âyîn yokdur ve Hazret i Îsâ'y› Yahûdîlerden halâs eden bizim Latin kavmidir. An›niçün cemî‘i millet i Nasârâ içre zarars›z bir makbûl H›ristiyanlar›z" deyü soltat bafl› nâm kefere böyle nakl etdi.

Hattâ ol gece cümlemiz âlem i hayretde kalup bir seyr [ü] temâflâ y› azîm etdik, ammâ ol gece zi­yâdesiyle hatar-nâk vâki‘alar gördük.



Ertesi gün mülâkât › ban› beyân eder

Çünki ale's-sabâh oldu, bir muhteflem kapudan niçe soltatlar ile gelüp hakîri ve Nova yeniçeri a€as› hazînedâr›n› alay ile Pirinc-pirim bana götürürken cemî‘i küffâr istikbâlimize ç›kup çârsû y› bâzâr›n izdihâm›ndan gücile geçerken çârsû y› bâzâr› serâpâ gözden geçirerek ubûr ederdik, ammâ dükkânlar›­n›n ço€u çukac› dükkân› ve atlasc› ve kuyumcu ve k‛dc› ve ç›kr›kc› ve b›çakc› ve boncukcu ve flifleci ve mûm makasc› ve demirci ve kassâb ve berber ve derzî ve gayri cümle esnâf dükkânlar› ale't-tertîb zeyn olmufl gâyet ma‘mûr u müzeyyen dükkânlar› var, ammâ bezzâzistân› yokdur, ammâ flehr i azî­mine göre çârsû y› metâ‘-bâzâr› azd›r, ammâ niçe bin ehl i h›ref cümle evlerinde iflleyüp ekseriyyâ dük­­kânlar›nda oturup bey‘ u flirâ‘ edüp bâzâr › hüsn­de metâ‘lar›n satan avretler ve bâkire mahbûbe k›z­lar metâ‘lar›n âflikâre satarlar, bu kâfiristânda ayb de€ildir. Bu çârsû y› bâzâr› ve derûn › flehirde olan kâfiri ibret-nümâ hânedânlar› im‘ân › nazar ile te­mâflâ ederek,



Sitâyifl i korta sarây › ban

E€er bu sarây › hurrem-âbâd› mâ vaka‘› üzre tavsîf eylesek tatvîl i kelâm olup seyâhatimize mâni‘ olur. Gerçi musanna‘ sarâyd›r, ammâ flehrine göre dar sarâyd›r. Ancak befl kat-ender-kat cümle kârgîr binâ y› fieddâdî bir sarâyd›r kim zerre kadar bir taraf›nda rahnedâr yeri yokdur. Ve üç yüzden ziyâde hücreleri ve kâ‘alar› ve sâ’ir kilar ve matbah­lar› vard›r, ammâ dîvânhâne flekillisinde rûy › dîvâr üzre selef be€lerinin tasvîrleri ve Âl i Osmân'›n ge­lecek pâdiflâhlar›n ve kendülerinin gelecek ban­lar›n›n efl­kâlleri ve esbâblar›yla cümle ilm i nücûm üzre ge­lüp gelecek selâtîn i Âl i Osmân'› ve be€le­rinin tasvîrlerin tahrîr eylemifller kim bunlar sihr i i‘câz mertebesi sûretlerdir.

Ammâ Sultân Murâd Hân › Râbi‘ asr›nda di­yâr › Erzurûm'da celâlî olup kapanan Abaza Pafla isyân›ndan ferâ€at edüp Husrev Pafla ile Dârü's-sal­tanati'l-aliyyeye gelince cerâ’im defteri üzre afv kalemi keflîde olup Bosna serhaddi sadaka ihsân ol­dukda bu Dobra-Venedik sarây›ndaki dîvânhâ­ne­deki tasvîrleri istimâ‘ edüp "Niçün bu kâfirler Âl i Osmân'› kendü banlar›n›n alt yanlar›na yazarlar?" deyü Bosna-sarây›ndan ›lgarup bu Venedik kal‘as› yan›na gelüp kal‘aya girme€e izin isteyüp sarây› münhedim etmek diler, "Niçe küffârlar gelsin" deyü r›zâ verirler.

Bir papas › hannâs eydir: "Gelüp kal‘aya girirse yâ kal‘adan kim ç›k diyebilir. Bir kerre Erzurûm'a girüp kapand›. Sekiz y›lda sekiz vezîr Erzurûm'dan ç›karamad›lar. Âhir i kâr kendi aya­€›yla Sultân Murâd'a gelüp cürmü afv olup flimdi bunda girirse bu kal‘adan an› kim ç›karabilir. Hemân az verelim ve çok yalvaral›m" deyüp. Vene­dik­li Abaza Pafla'ya yüz bin altun verüp kal‘aya girmeden fâri€ ederler, ammâ mezkûr Nazarete yan›nda medfûn [153a] olan fiem‘ûn › Safâ hazretlerin ziyâret edüp görse kim siyâh man­lifke flapka ile türbede yat›r. Hemân Abaza Pafla eydir:

"Baka kâfirler. Bu Hazret i Îsâ halîfesi fiem‘ûn › Safâ de€il midir?" dedikde,

"Belî sultân›m odur" dediklerinde,

"Yâ mel‘ûnlar bir müselmân ola da bunun ba­fl›na niçün böyle flapka kodunuz" deyüp flapkay› fiem‘ûn › Safâ'dan ç›karup kendü bafl›ndaki selîmîsin fiem‘ûn › Safâ'n›n bafl›na kodukda cümle küffârla­r›n ak›llar› bafllar›ndan gidüp yüz bin altun dahi ve­rüp mücevvezeyi ç›karup eydir:

"Baka kâfirler, sarây›n›zda olan krallar›n›z›n sû­ret­lerin Âl i Osmân tasvîrleri üzerinden bozun. Yoh­sa bir dahi gelüp eyle bulursam kal‘an›z yere berâ­ber edüp cümlenizi k›l›çdan geçiririm" deyüp gider.

Ba‘dehu ol zamândan berü bu sarâyda olan tasvîrlere bir san‘at › nakfl › bûkalemûn › ibret-nü­mûn eylemifller kim de€me âdem bu tasvîrâtlardan haberdâr olamaz, ammâ ilm i resimden haberdâr olan im‘ân › nazar ile nazar edüp mezâyâ y› suve­râna nâil olup temâflâ eder.

Hakîr; bu sarâya girüp ban hareminden taflra ç›­k›nca bu hânedân › musanna‘› murâd [u] merâm›­m›z üzre seyr çalup bir iskemle üzre karâr-dâde ol­duk.

Ba‘dehu bu dîvânhânenin bir kapusundan taflra on iki ade[d] be€ler bir yerden gelüp hakîri gör­dük­lerinde ellerine flapka i Eflâtûniyyelerin alup hakîre selâm vererek gelüp durdular.

Hakîr dahi bi'z-zarûrî iskemle üzre dururken aya€a kalkup ma‘a'l-kerâhe ta‘zîm eder fleklinde olup anlar dahi birer iskemlede karâr etdiler, ammâ mâbeynlerinde aslâ tasaddur da‘vâs› yokdur. On ikisi de halka olup dâ’iren-mâdâr oturdular kim biri sadr › âlîde karâr etmeyüp tasaddur da‘vâs›nda olmaya. Ammâ bu on iki be€in her biri birer ay hükm i hükûmât edüp y›lda bir cümle be€ hükû­metleri devr eder, ammâ yine müflâverelerinde yek-dil [ü] yek-cihetdirler. Ve bu on iki be€den biri mürd olsa k›rk be€ dahi var. Andan biri gelüp on iki be€e dâhil olur. Ve k›rk be€in biri mürd olsa üç yüz aded taflra be€ler dahi vard›r, anlar›n bir müsta‘iddi k›rklara kar›fl›r, ammâ her bir be€ k›rk yafl›nda kâmil sâhib i ayâr olma­y›n­ca on iki be€lere ilhâk edüp tahta geçirmezler. Âyîn i bât›lalar› tâ cedd i nâ-pâklerinden berü böyledir.

El-hâs›l mezkûr on iki be€ler tahtlar›nda karâr-dâdeler iken emr i pâdiflâhîleri ve Sadr›a‘zam›n ve kethudâs› ‹brâhîm A€a'n›n mektûblar›n verince cümle be€ler aya€a kalkup hakîrin ve Sadr›a‘zam›n ve kethudâ be€in hâl [ü] hât›rlar›n su’âl ederken yine flapkalar›n ç›karup emr i pâdiflâhîler k›râ’at olunup mefhûmu ma‘lûmlar› olup,

"Emr pâdiflâh›nd›r, hazînemiz ve elçilerimiz hâ­z›rd›r. Fermân › pâdiflâhî üzre üç bin tüfengli pan­durun mevâciblerin Sührâb Mehemmed Pafla'ya ve P›raçal› Mustafâ Pafla'ya veririz" deyü pâdiflâha ve Sadr›a‘za­ma hayr du‘âlar etdiler.

"Lâkin Noval› firkateleri köylerimiz urup H›ris­ti­yanlar›m›z esîr edüp ve her bâr koyunlar›m›z ve ke­çile­rimiz ve s›€›r­la­r›m›z sürerler. E€er ko­yun­la­r›­m›z vermez­lerse hâlâ flimdi hazîne ile gide­cek elçi­lerimizle ahvâl i perîflânlar›m›z› sa‘âdetlü pâdi­flâha tazallum edüp bildiririz" dediklerinde he­mân hakî­rin elinde Sührâb Mehemmed Pafla'dan emirler var idi kim Noval›dan Dobra-Venedikli'nin ko­yunlar›n tahsîl edem.

Hemân emr i buyurdumlar› be€lere göster­di­€im­­de cümlesi vâfir hazz edüp ma‘a'z-ziyâde hüsn i cemâl gösterüp dahi ziyâde ta‘yînât › vazîfe­ler etdiler ve Nova yeniçeri a€as›n›n hazînedâr›na da vâfir ri‘âyet etdiler ve birkaç gün meks edüp ba‘z› be€ler hakîre ziyâfetler etdiler.

Ve niçesi de "Sadr›a‘zam a€as›na gidelim" deyü hakîre geldiklerinde Kaya Sultân ya€l›klar›ndan münakkafl makrameler verirdim. Anlar dahi hakîre bir honta, ya‘nî yigirmifler bin dinar verirlerdi. Ve ba‘z› çuka ve kumafl ve tüfeng ve do€an verirlerdi, ammâ dinar nâm sikkeleri; gâyet pâk hâs ve beyâz pâk gümüfldür, lâkin gâyet incedir. Bir yan›na bafl banlar›n›n sûreti ve bir yan›nda Hazret i Îsâ sûreti ve târîh i vilâdet i Îsâ mastûrdur ve penez gibi müdev­ver olup dördü bir dirhem gelir, memdûh sikkedir. Gayri gurufl altun sikkeleri yokdur, ammâ hazîneleri gâyet çokdur. (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) [153b]

Der-ayân › lisân › kefere i Latin i Mesîh-dîn

.................. (5 sat›r bofl)....................

Bu flehr i Dobra-Venedik'i seyr [ü] temâflâ et­di€imizden sonra Venedik ban›ndan niçe in‘âmlar ve papinte k‛zlar ve yüz aded tüfengli soltat ke­fere refîkler olup bu hakîr Nova kal‘as›n› keflf et­me€e Nova yeniçeri a€as› hazînedâr›yla azm i râh › kal‘a i Nova etdikde Venedik elçisi hazîne i pâdi­flâhîyle Sührâb Mehemmed Pafla taraf›na ‹slana kullesi yolundan gitdiler. Bu hakîr Venedik kal‘a­s›n­dan cânib i flarka gâh leb i deryâ ile ve gâh sen­gistân sa‘b yollar ile gâyet ma‘mûr u âbâdân Ve­ne­dik kurâlar› içre 8 sâ‘atde renc [ü] anâ çeke­rek,

Evsâf › kal‘a i Mirsinçe

Bu dahi leb i deryâda Dobra-Venedik kal‘a­s›d›r. Kendülerinin nakilleri üzre Âl i Emeviy­yûn'dan el-Melik Ömer ibn Abdülazîz ibn Mervân bin pâre gemi ile ‹slâmbol'un n›sf›n ve Galata kal‘as›n bütün feth edüp ol sene bu Venedik kâfirleri havflerinden bu kal‘a i Mirsinçe'yi binâ ederler, ammâ leb i der­yâda bir yalç›n kanara kaya üzre flekl i müseddes seng binâ bir metîn kal‘a i ra‘nâd›r kim bir merhale mesâfe i ba‘îdeden beyâz ku€u gibi görünür bir kal‘a i üstüvârd›r, ammâ içine girmedim, lâkin bu­nun cemî‘i ebrâclar› ve dendân › bedenleri ve cümle balyemez toplar› ve fecc i amîk handaklar› ile ârâste ve manast›rlar›n kubâblar› ve çanhâne kulleleriyle pî­râste olmufl kal‘a i küffâr idi. Hudâ dest i ‹slâm'a müyesser ede,

Ammâ taflra varoflu ol kadar müzeyyen görün­mez idi, ammâ yine bunun dahi cânib i erba‘as› ya­l›n kat handakl› tafl kal‘a ve üç aded kapusu ve üç bin aded hâneler imifl, refîklerimiz nakl etdiler. Ve çârsû y› bâzâr› ol kadar müzeyyen olmayup cümle kefereleri hânele­rinde dükkân gibi ifl ifllerlermifl. Ve bu kal‘a bafl be€ olan kefere hükmündedir. Bir tafl âhûru bir bî-hâs›l yerde olmak ile bu gece atlar›m›z otsuz ve yemsiz kalup açl›kdan öleyazd›lar, zîrâ gâ­yet sengis­tân yerdir.

Andan kalkup yine taraf › flarka sarp kayalar› 9 sâ‘atde aflup,



Menzil i karye i Çeyne: Körfez deryâs› kenâ­r›nda Dobra-Venedik'in hükmünde bin üç yüz kârgîr binâ cümle kulle i ra‘nâl› ve serâpâ kaya€an örtülü ma‘mûr evlerdir ve cânib [ü] etrâf› serâpâ gül [ü] gülistânl› ve b†u bâ€çeli ve üzümü [ve] inciri firâvân ve uyûnlar› cârî ve revân belîde i mu‘azzamd›r.

Andan yine kalkup semt i flarka yine sengistân içre gidüp,



Evsâf › kal‘a i Çeykerop: Bu dahi Dobra-Venedik banlar›n›n kal‘as›d›r. Leb i deryâda bir kaya üzre küçük metîn kal‘a nümâyân idi, ammâ içine girmeyüp liman › azîminde k›rk elli pâre kal­yonlar yat›rd›.

Bu kal‘ay› ubûr edüp (   ) sâ‘atde,



Menzil i karye i Boglipa: Lisân › Latince "Güzel Allâh köyü" demekdir. Deryâdan bir mîl ba‘îd karada bir ma‘mûr u müzeyyen b†u bâ€çeli karyedir.

Ve Dobra-Venedik kâfirinin bu mahalde hu­dûd › hâki tamâm olup bir ucu cânib i garba tâ nehr i Neretva kenâr›nda kal‘a i Gabele hâkiyle müflâ olup nehr i Neretva deryâya kar›fld›€› burunda nihâyet i hudûdudur kim leb i deryâda hudûdunun tûlu yedi konakd›r ve her kona€› yedifler sâ‘at yer­dir ve arz› gâh bir sâ‘at ve gâh üç sâ‘at kadar ensiz hudûdu vard›r. Cümle hudûdu ancak bizim bir nâ­hiyemiz kadar ancak vilâyeti var, ammâ gâyet ma‘mûrdur.

Ve cümle alt› yüz pâre ma‘mûr kurâlard›r. Ve cümle (   ) aded kal‘alard›r. Ve cümle (   ) aded soltat askere mâlikdir. Ve cümle yetmifl alt› bin re‘âyâya mâlik olup iklîm i sâlisde âb [u] hevâs› la­tîf ve mahbûbu ve mahbûbesi meflhûr olup limon ve turunc ve servî ve zeytûn ve incir ve nar ve gayri müsmirât › gûnâ-gûnun envâ‘› hâs›l olur, ammâ el­zem i levâz›mdan olan gendümü ve sâ’ir mahsûlât› g›lâlleri k›llet üzre hâs›l olur, zîrâ gâyet sengistân bir dar dâr › diyârd›r.

Ve cânib i flimâli ve flarkî ve garbîsin cümle Her­sek sanca€› hâki ihâta edüp cümle g›lâli Her­sek'den gider. Hattâ ahidnâme i Süleymân Hân'da bizim Hersek nâhiyelerinden kendü akçeleriyle k›rk bin kile bu€day almak kanûndur, ammâ bu bahâne ile ellerinde olan hatt › flerîfleri mûcebince beher sene [154a] niçe kerre yüz bin kîle g›lâl alup befl bahâs›na cümle kâfiristâna ve bi­zim hasm›m›z olan âsî Venedik'e g›lâl verir sûret i hakdan görünür bir kâfirlerdir. Ve bir iki kerre bi­zim Nova kal‘as›n kâ­fire verme€e bunlar sebeb ol­mufldur.

Andan (   ) sâ‘atde tafll›kda leb i deryâda gi­dü[p],

Evsâf › h›sn › hasîneyn ve sedd i metîneyn, ya‘nî kal‘a i Novateyn

Be-kavl i müverrihîn i Latin ismi (   ) (   ) dir. Bânîsi ibtidâ ‹flpanya'd›r.

Ba‘dehu Bundukanî Venedik'i elinden sene (   ) târîhinde Ebü'l-feth Sultân Mehemmed Hân feth edüp ba‘dehu yine küffâr donanmas› gelüp Venedik kâfiri bu kal‘aya istîlâ edüp germâ-germ kâmil üç gün ceng i azîm edüp andan dördüncü günde derûn › hisârda olan bir alay flerî‘at ve tarîkat u hakîkat ve ma‘rifetullâh bilmez ve hâkimlerine itâ‘at etmez bir alay azg›n kavimler kal‘ay› Bundu­ka­nî kâfirine amân ile verüp küffâr kal‘aya duhûl edince derûn › hisârda mahsûr olan ümmet i Mu­ham­med'in amânlar›na bakmayup cümle ibâdul­lâh› bi-esrihim katl eyleyüp kal‘a i Nova'y› kabza i teshîre alup ba‘dehu sene 946 târîhinde Sultân Süleymân Hân aleyhi'r-rahmetü ve'l-gufrân hazret­lerinin mesmû‘ › flerîfleri olunca hemân ol ân Rûmeli eyâletine mutasarr›f olan Dîvâne Husrev Pafla'y› cümle Rûmeli eyâleti askeriyle kal‘a i Nova üzre serdâr edüp on balyemez ve k›rk oda yeniçeri ve on oda cebeci ve on oda topçu ve cümle elli bin asker ile Nova üzre gidüp deryâdan dahi do­nanma y› hümâyûn ile Koca Hayreddîn Pafla kal‘a i Nova liman›na lenger endâht olup berren ve bahren Nova kal‘as›n› dâ’iren-mâdâr çevirüp bi-avnillâh üçüncü günde küffâr amân ile kal‘ay› Dîvâne Hus­rev Pafla'ya verince mukaddemâ küffâr bu kal‘a­y› ald›kda ümmet i Muhammed'in amân›na bak­mayup k›rd›€› gibi bunlar dahi men dakka dukka deyüp küffâra bir sâtûr › Muhammedî urur­lar kim ilâ hâze'l-ân tevârîh i Latin'de,

"Otuz üç bin H›ristiyan›m›z bu Nova kal‘as›nda k›r›lm›fld›r" deyü s›hhati üzre tahrîr etmifllerdir.

Ba‘dehu derûn › hisâra müceddeden asker i ‹slâm koyup kal‘ay› metânet üzre amâr edüp Koca Husrev Pafla dâmâd›na sanca€ › Nova'y› ihsân edüp gi­derler.

‹lâ hâze'l-ân kanûn › Süleymân Hân üzre Hersek sanca€› hâkinde (   ) (   ) hükûmetdir. Ve yüz elli akçe flerîf kazâd›r. fieyhülislâm› ve nakîbü'l-eflrâf› ve kethudâyeri ve yeniçeri serdâr yerine yeni­çeri a€as› üç oda kapukuluyla hâkimdir ve kapuku­lun cebecisi ve topçusu ve muhtesib a€as› ve harâc a€as› ve mi‘mârbafl› ve bâcdâr› ve kapudan a€as› fir­kateleriyle üç yüz yi€ide mâlik olup Veriga bo€az­lar›ndan tâ Pulya vilâyetlerinde Kastelye kal‘alar›n nehb ü gâret eder âlî kadr kapudanl›kd›r.

Ve iki dizdâr› var, biri afla€› kal‘a dizdâr› ve biri yukaru kal‘a a€as› var ve a‘yân [u] eflr[â]f› ve yi­girmi iki aded sanca€ u bayrak ve alem sâhibi kal‘a a€alar› vard›r.

Cümle iki kal‘ada (   ) aded sa€ ve sol ve azeb i hisâr ve yerli gönüllü ve topçu ve cebecileri ve liman kullar› cümle kapukullar›yla bin tokuz yüz aded pür-silâh gâzîleri var, ammâ tokuz yüzü mahsûs yerli kal‘a neferâtlar›d›r.

Ekseriyyâ halk› Arnavud ve Boflnak ve H›rvad yi€itlerdir kim cümle Cezâyirli esbâb› gibi darac›k esvâb geyüp çatal b›çak ve pala kürde k›l›ç ve baflla­r›nda k›rm›z› fes ve ba€›r yelekleri ve elvân çuka­lar­dan geçirme peflli nâm yelekler geyüp cümle bald›r› ç›plak gezer bir alay gâzîlerdir, ammâ gâyet eflk›yâ ve zorba ve erâzol maryol levend yi€itleri var, ammâ en ednâs› k›rk elli dirhem onar kar›fl dal­yan tüfeng atar büyü€ü ve kü­çü­€ü gâzîlerdir.

Ekseriyyâ firkateler ile karflula­r›nda olan âsî Arnavudlukda Kilimente ve Karada€ kâfirlerin ve Pulya cezîresi ve ‹flpanya'n›n Klora k›y›lar› ve Cicil­ya yakalar›n yaka y›ka mâl › ganâ’imler alup gâret ederek kal‘a i Nova'ya gelirler.

Ve yine Nova karflusunda Rosa liman› Kotur kâfiri hükmünde üç mîl yer olup her zamân küffâ­r›n gemileri Kotur kal‘as›n muhâfaza içün mezkûr Rosa liman›nda yat›rlarken bu Nova kal‘as› gâzîleri bi-eyyi vechin kân elbette bir tarîk ile küffâr›n gemilerine fleb-hûn edüp flikârlar alup kâhîce Kotur etrâflar›n hasâret ederek esîrler alup kal‘a i Nova'ya selâmet gelir bir alay gâziyân › mücâhidânlard›r, ammâ a‘yân [u] eflrâf ihtiyârlar› mülebbesce olup bafllar›na destâr › Muhammedî sarup vaka‘ › vekâr sâhibi a‘yân-› kibâr ifl görmüfl umûr-dîde âdem­leri vard›r, ammâ ba‘z› zamân küffâr › hâksâr kalyon­lar›yla bu kal‘a i Nova'ya gelüp üç dörd yüz gülle­ler urup hâ’ib ü hâsir olup giderler. Nova kal‘as›na bu gülleler aslâ te’sîr etmeyüp yine kal‘a metânet üzre durur.

Ve bu Nova bo€az› lodos taraf›na alt› mîl ba‘îd Venedik körfezi içinde cânib i flimâl ile flark mâ­beynine girmifl yüz mîl bir bo€az dahi vard›r kim nihâyeti Venedik'in [154b] Kotur kal‘as›d›r.

Ve bu Nova'n›n poyraz taraf›na iki mîl ba‘îd Kombur kal‘as› derler bir burunda vâk›‘ olmufl bir taraf› tâ Nova kal‘as›n dö€er ve bir taraf› tâ kâfirin Kotur kal‘as›n dö€er bir lâz›ml› kal‘am›z imifl. Lâkin küffâr › hîlekâr › âk›bet-endîfl-kâr, "Elbette bir gün Âl i Osmân bu bizim Kotur kal‘as›n muhâsara edüp bu Türk'ün Kombur kal‘as› Kotur kal‘am›za rahne verüp Kotur'a gidüp gelen gemilerimize mâ­ni‘ olur" mülâhazas›yla Sultân Osmân › flehîd as­r›n­da zorba sipâhîlere altun yedirüp bu Kombur kal‘a­s›ndan emr i pâdiflâhî ile kullar›n Nova kal‘a­s›­na sürüp Kombur kal‘as›n Fireng kâfirleri mün­he­dim ederler, ammâ elzem i levâz›m›ndan me­tîn kal‘ad›r.

E€er bu kal‘a amâr olsa Kotur kal‘as›na bir imdâd gemisi gidüp gelemez, ammâ yine fermân › pâdiflâhî ile ma‘mûr olmak emr i seheldir, zîrâ ba‘z› kulleleri ve câ-be-câ burc [u] bârûlar› ve niçe yerde âsâr › binâ temelleri zâhir ü bâhirdir. Hattâ bu kal‘a harâb olaldan berü cânib i erba‘as›nda olan yüz pâre ma‘mûr kurâlar cümle küffâr›n Kotur kal‘a­s›­na tâbi‘lerdir.

Ve bu Nova kal‘as›ndan cânib i flarka on sekiz mîl deryâ ile kâfirin Perast kal‘as›d›r ve Perast'dan içeri Kotur kal‘as› üç mîlde Delir bo€az›n›n nihâye­tindedir. Ve Kotur'un taraf › flarkîsinde Kara­da€­lar kim âsî Arnavud kâfirleridir ve Karada€lar dâme­ninde G›r›blan ovas›d›r kim mukaddemâ Âl i Osmân pâdiflâh›n›n yetmifl yük akçe tahsîl olur tuzla emâ­neti idi, flimdi kâfir zabt eder.

Ve bu Nova'n›n k›ble taraf›na iki sâ‘at ba‘îd leb i deryâda,



Yüklə 6,32 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   48   49   50   51   52   53   54   55   ...   72




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin